Kapıları çarptıktan sonra kafayı çarpmamak için düşünmekte fayda var.*

xsxulem

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
687
23
96
53
İzmir
*Kafanı çarp, kapıyı çarpma**

"Kapıyı hızlı çarpıp çıkma. Geri dönmek zorunda kalabilirsin" demiş
büyüklerimiz... "Kapıdan kapıya değişir" diye düşünebilirsiniz.
Değişmez
aslında. Bazen öfke, hırs ya da intikam, kalbinizi kapının çarpma
hızından
daha hızlı çarpar.

Sevgilinizi, işinizi ya da en iyi arkadaşınızı terk ederken çarptığınız
kapılar aynıdır. Hepsinde geride bıraktığınız insanlar vardır. Onları
"sizsizliğe" mahkum edip mutlu olurken, farkında olmadan kendinizi de
onlardan "eksiltmiş" olursunuz.

Bazen çarpma öncesinde "neden" sorusu gelir. Gelmezse bilin ki
çarptığınız
kapı bir daha size hiç açılmayacaktır. Hayat politika gibi değildir.
Pişkinlik ve yüzsüzlük kaldırmaz. Pişmanlığa bile esnekliği çok azdır.
Terazisi, "çıkarlardan" çok, "duygularla" tartar. Kefenin birine kırık
bir
kalp koyduğunuzda, diğerine ne koyarsanız koyun dengelemez. Kalp cam
gibidir. Kırıkları yapıştırsanız da izleri yok edemezsiniz.

Sevgilinizi, "sevgisizlikten" değil, "bencillikten" terk ediyorsanız,
bundan
sonra çarpacağınız daha çok kapı var demektir. Her "çarpıntı"
hayatınıza
attığınız bir çarpıdır. Bu çarpı, matematikteki görevini üstlenip
"artırıcı"
etki yapmaz. Görevini, "eksi"ye devreder.

İşyerinizi, yeni bir iş bulduğunuz için terk ediyorsanız, kapıdan
girerken
verdiğiniz sözleri hatırlamanız gerekir. Kimse hayatını aynı işyerinde
geçirmek zorunda değilse de, sözlerini tutmak zorundadır. Tabi bu
sözleri
tutmak kendi elinde olduğu sürece...

Yasal zorunlulukları bir kenara atın. Patronun sizi Pazartesi çağırıp,
Salı
günü atma lüksünü de... Patron sizi gönderirken, geride kalanların
durumundan çok kurumun devamlılığını düşünür. Kurum yoksa iş de yoktur.
Hedeflenen satışa, kara ve verimliliğe ulaşmadıkça Pazartesi-Salı
döngüsünden sıyrılmak da mümkün olmaz.

Siz giderken durum biraz daha farklıdır. Sevgilinizi terk etme
nedeniniz
işiniz için de ortaya çıkarsa "çarpı" işaretinin "eksiltici" etkisi bir
kez
daha devreye girer. Elinizdeki işleri devretmeden, geride kalanları zor
durumda bırakarak "çarparsanız" bu kez birden çok kişiyi hayatınızdan
eksiltirsiniz.

En iyi arkadaşınızı terk ediyorsanız vay halinize. Kaç kişinin "en iyi"
arkadaşı vardır? "En iyi" arkadaşı edinmek kaç yıllık emek ister? "Kaç
yılda" edinilen "en iyi" arkadaş, "kaç saniyede" harcanır? "En iyi"nin
boşalttığı yeri doldurmak için kaç tane "iyi" gerekir?

Kapıları çarptıktan sonra kafayı çarpmamak için düşünmekte fayda var.*
 
Kapıları çarptıktan sonra kafayı çarpmamak için bir değil bin düşünmek lazım.
Harika bir yazı. Yıllar içinde yüzüme çarpılan ve çarptığım kapılar geçti bir bir hafızamdan.
Çoğu da bir hiç uğruna çarpılmış kapılar. Çok yazık gerçekten.:çok üzgünüm:
 
kapıları çarptığım ,çok olmuştıur.... ama o kapıyı çarpana kadar da ,çok taviz vermişimdir. öyle ani kararların insanı olmadım...o kapı çarpılana kadar ,çok düşünmüşümdür. hatta çok tolerans tanımışımdır. ama hep aynı ,devam ettiğini gördüğümde , bir anda o kapıyı kapamışımdır. bu yüzdende asla kafayı çarpmadım ve asla keşke yapmasaydım demedim.......
 

dün gece bu konu açılıp kilitlenmişti,senn konunda kilitlenebilir tekrardan dolayı canım..sevgiler....
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…