Benimki veterinere gidene kadar bile bağırıyor, korkuyor. Yanında oturup bebekle konuşur gibi konuşuyoruz da biraz sakinleşiyor, yoksa miyav miyav durmuyor.
Ben onu bulduğumda biri sokağa atmıştı, kısırlaştırılmıştı. Tekir kedi ama sokak kedisi gibi yemek artıkları yiyemediğinden açlıktan ağlıyordu kapı önünde. Gidip kuru mama aldım da hayvancağızın karnı doydu.
Sonra baktım gitmek istemiyor, alıştı. Balkondaki sandalyelere kıvrılıp yatıp duruyor. Biz de evlat edindik.
Veterinere götürdük, kanser aşıları dahi var. Onlara kadar yaptırdık zamanla.
Mutlu ve huysuz olarak yaşıyor evde şimdi.

Kumu, maması, aşısı gerçekten çok masraflı. Kulağını kaşımaktan kanattı bir keresinde, aklımız çıktı hasta mı oldu? Hasta mı oldu? Demekten. Götürdük veterinere sapasağlam şükür. Huy edinmiş meğer. Minicik ilacına 50 TL verdik. Helal olsun minik tırtılıma. Annesinin ballı lokması.
Hasta olduğumda, üzgün olduğumda gelir yanıma göbeğini açar. Kafasını bacaklarıma dolar. Kucağıma aldığımda gurrrr gurrr yapar
Geceleri kuduruyor, yatağıma gelmek istiyor. İzin vermezsem, kapıyı açtırana kadar duygu sömürüsü yapıyor haha.
Sabahın köründe suratımın dibine kadar gelip yatıyor.
Dışarı çıkmaya alıştırmış önceki sahibi, dış kapının önüne gelip miyavlayarak küçük emrah gibi bakıyor ve açana kadar da devam ediyor. Mecbur bırakıyorum dışarı, yoksa depresyona girer diye korkuyorum. Geldiğinde patilerini siliyorum diye kızıyor falan.
Kumu bizim kullanmadığımız 2.tuvalette duruyor. Orada rahat ediyor.
Kedi, bebek gibi kısaca. Sadece altını bezlemiyorsunuz kumunu temizliyorsunuz. Emzirmiyorsunuz ama damak tadına uygun mamayı arıyorsunuz. Aşılar, oyunlar, ilgi alaka aynı. Perdeler, koltuklar ve hatta yatak bazalarının uçları kırpık kırpık.
Benimki bebek değildi ama bebek kediler daha yaramaz diye biliyorum.
Bakamayıp sokağa atacaksanız almayın lütfen.
Bazen kendime tişört almıyorum ona oyuncak, mama alıyorum.
Alırsanız da Allah analı babalı büyütsün derim çünkü o bir bebek
