okumak önemli. ve hiçbir şey bahane olamaz buna. ne yaş, ne evlilik, ne çocuk... 40 yaşında üniversiteye başlayan, 20 yaşında öğrenciyken iki çocuğu olan öğrencilerim oldu. hayatta isteksizlik ya da tembellik dışında hiçbir şey bahane olamaz okumamaya. hele ki böyle bir zamanda. eşin okumazsa okumasın o kendi bileceği iş, ama sen kendi hayatından mesulsün. ve kadın olarak ayrıca okumak zorundayız, hayatın binbir türlü haline karşı her zaman hazırlıklı olmak için. gerekirse su ürünleri, felsefe, olabilecek en düşük puanla girilen en küçük yerdeki üniversite olsun. gerekirse meslek yüksekokulu olsun. hiçbir önemi yok. ama okunacak.
erasmus merasmus bunlara da kafanı takma merak etme onlar da kendi çaplarında çok birşey bilmiyorlar bu konularda. planlıyorlar işte. gençler. beklentileri var. senin nişanın gibi. erasmusa gitmekte öğrenci olduktan sonra birşey yok. önemli olan getirdiği kazanımlar onu da her öğrenci değerlendiremiyor. herkesin kendi hayatına bakması gerek, sen de kendininkine bakacaksın. ve yabancı kalmak bir konuya asla dert değil, soru sor, öğren, bitti gitti. sorasın yoksa internetten bak neymiş bu diye. anlamamak dert değil anlayana kadar uğraş.
ama oku. üniversite ya da yüksekokul şart değil diyenleri dinleme. açıköğretim bile olsa oku. gelecekteki çocuğuna akıl verebilmek için oku. çocuk da anneye bakıyor neticede. babadan çok anneyi görüyor. gençsin, bunu değerlendir. salma kendini evlenmeden önce de evlendikten sonra da. hayatının sonuna kadar salma.