Kendimle çıkmazdayım

oluley

Guru
Kayıtlı Üye
25 Mart 2012
207
221
303
İstanbul
Herkese merhaba, sizin tecrübe ve düşüncelerinize ihtiyacım var.


Şöyle ki ben kendimle çıkmazdayım. Geçen sene kasımdan şubata kadar birisiyle görüştüm. 3 ay kısa görünsede, biz zamanı aslında dolu dolu geçirdik, çok görüştük vesayre. Ortak arkadaş sayesinde zaten muhabbete başladık, aynı yerde yaşıyoruz ve birbirimizin varlığından haberdardık. Olaya mantıkla bakınca iki birbirine uyumlu bireydik. Düşünce olsun, fikir olsun, hayata bakışımız olsun çok uyumluydu. Ama gelgelelim hissiyata.. benim için bir öyleydi bir böyle, çıkmazdaydım.

Kendimi tarif edecek olursam duygusal anlamda yakınlaşan herkesten istemsizce uzaklaşıyorum. Bu ailem olsun arkadaşım olsun. Herkesi belirli bir mesafede tutuyorum. Ördüğüm duvarları kıramıyorum, duygusal anlamda bağlanmaya izin vermiyorum. Çocukluğumda aile içi yaşadığım kırgınlıklar bana kimseye güvenmemeyi, herkesin verdiği mücadelede tek başına olduğunu öğretti. Çok dramatize etmiş gibi olabilirim ama gerçekten kimseyi kendime yakınlaştırmıyorum ki kimse beni kırmasın, incitmesin. Bağlanma korkusu olabilir teşhis edilmedi.

Şimdi bu şahısla 3 ay konuştuk, kendi gelgitlerim yüzümden görüşmeyi kestim. Onun için bitmemişti ve kendisi, hem kendi çabasıyla hem ortak arkadaşlarını devreye sokarak, irtibata geçek istedi, ben izim vermedim. Çünkü ben kendimi çözmüş değilim. Öğrendim ki bir başkasıyla nişanlanacakmış, kararımdan pişman değilim ama yutkunmadım değil. Neyse sormak istediğim, mantık açısından uygun olsada birisi, hislere bakınca ben fazla mı çelişiyorum. Yani gerçekten uyumlu olsaydık devamı olur muydu sizce? Asla Evlenememek değil korkum ama hep böyle duvarları yüksek olan birisi olmaktan korkuyorum. Farkındayım olyın ama yinede yakınlaşmak isteyene izin vermiyorum. Bu önce ki görüşmemde de oldu.. gerçekten çıkmazdayım. Umarım anlaşılır yazmışımdır. Siz nasıl kırdınız kendi duvarınızı?
 
Bazi seyler yasanacaksa yasaniyor, olacaksa da oluyor. Oncelikle bunu kabul etmelisiniz. Bir duvarla surekli yasanmaz. Gerekirse duvarlari yikacaksaniz tekrar orecekseniz hayat boyle birssy. Kirilmaktan uzulmekten daha dogrusu YASAMAKTAN korkmayin.
 
Kusura bakmayın ama anlamsız geldi bana tutumunuz. Tabi yaşadıklarınızı siz bilirsiniz ama her şeyin bir sınırı olmalı. Ördüğünüz duvarları zamanla indirmezseniz boşuna ayrıldığınız bu insanların mutluluğunu izlemekle yetinirsiniz. İlk etapta yaptığınız doğru da şüpheleriniz yüzünden çok istediğiniz halde insanlardan durduk yere ayrılmamız yanlış.
 
Bu suphe, bu guvensizlik insani yer bitirir. Nereye kadar?
 
Gerçekten hoşlansaydın hep onu düşünürdün ayrılmayı da istemezdin. Mantık önemli ama his olmadan olmaz bu işler.
 
Psikologa gidin. Bu iş öyle kendiliğinden çözülecek bir şey değil. Kendinizi anlamadan o duvarları indirmeye başladığınızda büyük tavizler veriyormuşçasına, çıplak ve savunmasız hissediyorsunuz çünkü. Bu zamanla aşılacak bir şey. Bir de karşınızdakinin tavrı, sabrı çok önemli. 3 ay görüştüğünüz insana karşı öyle birden bire kalkanınızı indirmek zor, bu sorununuz geçmişinize dayanan bir sorunsa...

Benim de dehşet kalkanlarım, duvarlarım vardı. Zor bir gençlik geçirdim, ailemi kaybettim, düşmandan beter akrabalarla baş başa kaldım, onlar tarafından sırtımdan bıçaklandım, yapmak istediğim her şey için mücadele etmem gerekti ve yolun sonunda insanlara zerre güvenmeyen, duygularını açık etmeyen yalnız bir kurda dönüştüm. Tedavi gördüm. Eşime deli gibi aşıktım, ona güvenip bir ilişkiye başlamam bile 1 yıl sürdü. Aşık olmasam daha kısa sürerdi ama işte insan duygularını incitebilme gücüne sahip birini görünce, tam aksi yönde kaçası geliyor. Duygu ne kadar yoğunsa kaçma isteği de o kadar yoğunlaşıyor. Ben bunu kendi kendime atlatamazdım. Hala duvarlarım var, orası ayrı, ama insanlara karşı eskisi kadar önyargılı değilim, kestirip atmıyorum, benim gibi onların da etten kemikten, hatasıyla doğrusuyla birer insan olduğunun, benim kadar onların da incinebileceğinin ve herkesin kötü olmadığının farkındayım mesela. O yüzden kesinlikle iyi bir psikologa gitmelisiniz diyorum.
 
Oğuz Atay'ın bir kitabında geçen bir sözünü hatırlattı bana konunuz.
Odasının duvarlarının bomboş olduğunu, yıllarca böyle yaşadığını farkeder ve şöyle der: "kötü bir resim asarim korkusuyla hiç resim asmadim. Kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım."
 
Back
X