Kırılma noktası....

Biliyor musunuz bende aynen sizin yaşadığınız, yukarda anlattığınız hayatı yaşıyorum belki daha yeni sayılan bir evlilik olduğu için bahsettiğiniz değer görme kavramını çok önemsemiyorum ama yıllar geçtikçe sizde bulduğu şekilde vuku buluyor demek ki.. eşim de ben demeden kendisi şunu yapalım bunu yapalım demez bir hediye bir Çiçek'le kendiliğinden hiç gelmez.. onların yapısı bu ama kendimizi doğru ifade etmemiz gerekiyor bence.. yani iş hayatında saygın bir kişilik olup evliliğimizde de aynı saygı ve değeri beklememiz kadar doğal birşey yok karşı taraf bunu anlama konusunda direnç gösteriyor olabilir ama dikte ede ede bence karşı tarafa kendimizi ifade etmeliyiz belki sindirmeleri anlamaları ayları bulacak ancak yine de denemeye değer hele de çocuklar varken boşanmayı düşünmeden önce..

İnternette o kadar çok makale okudum ki...
Boşanma konusunda, çocuklar konusunda.
O yüzden allak-bullak oldum birazda....

Benim bu mutsuzluğum çocuklarıma da yansıyor.
Yüzüm gülmüyor, haliyle çocuk anlıyor gerginliği, küçük dememek lazım, herşeyi algılıyorlar.
Eşim ile çocukların önünde asla tartışıp kavga etmeyiz, bu çok önceleri, çocuk olmadan aldığımız bir karar.
En azından bunu şimdilik uygululayabiliyoruz.
Fakat gelecekte bunun olmayacağının garantisi yok, insanız...
Bir gün o patlar bir gün ben patlarım...
Çünkü gün geçtikçe aramızdaki anlaşamama durumu büyüyor...

Kırılma noktası demem de bu yüzden sanırım.
Tahammülümüz kalmadı artık karşılıklı olarak.
 
En son eşim ile sinemaya gittik.
Direkt sinemaya, öncesinde birşey yapmadık.
Bileti aldık, sinemaya girdik, komedi filmiydi, güldük vs.
Ki bu sorunların artık iyice baş gösterdiği bir aralıktaydı... Hani moral olsun, biraz kafa dağılsın istedim.
Sinema bitti, AVM kapanmıştı zaten, çıkarken eşime dedim ki: "hadi bakalım karını nereye götüreceksin?"
Film keyifli olduğu için, ikimizin de keyifli bir anıydı...
Gülümsedi, AVM otoparkından çıkarken, "nereye gitsek" dedi.
"Bir kahve falan içebiliriz" dedim o ara telefonuma bakıyordum, kafamı bir kaldırdım, bizim evin istikametindeyiz.

Çocuklara annesi-babası bakıyordu.
Eşimin acelesi ise "amman annesi babası yorulmasın" mantığı....

Şok oldum, birşey demedim.
Arabayı park eder etmez hışımla indim arabadan, girdim apartmana.
Tek söz etmedim çünkü çenemde, ruhumda yoruldu anlatmaya, isteklerimi dile getirmeye çalışmaya....
Vel hasıl, annesi babası "ay biz kendimiz gideriz, ne gerek var vs." nidaları içerisinde eşim tarafından bırakıldı eve.
O gelene kadar da ben yattım uyudum...

Güzel başlayan bir gece daha zehir ile bitmişti benim için.
Eşim için ortada bir sorun yok tabii... Anne babasını huzur ile evlerine bıraktı.
Mışıl mışıl uyudu...

Dün gece olduğu gibi, ben yine o gece evin içinde 4 döndüm...
Uykusuz şekilde işe geldim...

Ama o bişey dememeler erkek için " tamam, sorun yok , peki, olsa da olur olmasa da olur" anlamında oluyo.

Oyüzden içinde patlamasın hemen aklına gelen yeri söyle gidin için kahvenizi

Başbaşa eğlenceli bi yemek ayarlayamazsın? Gidin eğlenin için hoplayın zıplayın

Annesi babasını boşver yakınlarında öğrenci yurdu falan var mı ? Saatlik öğrenci çağırabilirsin hem onun harçlığı çıkar hem kafan rahat olur
 
Boşanma fikri sizi heyecanlandırıyor mu?aradığınız huzur mutluluk önemsenme adı her ne ise bulabilecekmisiniz?

Sorunuz tuhaf geldi...
Heyecanlandırıyor mu derken?
Yeni yıla giren coşkusu ile karşılanmaz sanıyorum ki boşanma?

Fakat kafamda şu soru işareti var: böyle nereye kadar? sonuç ne olacak? hep mutsuz, sabah kalk işe git, akşam eve gel, çocuklara koştur, yemek yap, evi temizle, yat... sabah tekrar kalk, kısır döngü, bir renk - bir tat yok...
 
Ama o bişey dememeler erkek için " tamam, sorun yok , peki, olsa da olur olmasa da olur" anlamında oluyo.

Oyüzden içinde patlamasın hemen aklına gelen yeri söyle gidin için kahvenizi

Başbaşa eğlenceli bi yemek ayarlayamazsın? Gidin eğlenin için hoplayın zıplayın

Annesi babasını boşver yakınlarında öğrenci yurdu falan var mı ? Saatlik öğrenci çağırabilirsin hem onun harçlığı çıkar hem kafan rahat olur

Eşim beni o anlamda iyi tanıyor malesefki...
Keşke dediğiniz gibi olsaydı.
Beni bu kadar tanıyıpta bu şekilde davranması beni çıldırtıyor sanırım.
 
Sorunuz tuhaf geldi...
Heyecanlandırıyor mu derken?
Yeni yıla giren coşkusu ile karşılanmaz sanıyorum ki boşanma?

Fakat kafamda şu soru işareti var: böyle nereye kadar? sonuç ne olacak? hep mutsuz, sabah kalk işe git, akşam eve gel, çocuklara koştur, yemek yap, evi temizle, yat... sabah tekrar kalk, kısır döngü, bir renk - bir tat yok...
Sorumun tuhaf geleceğini biliyordum o zaman şöyle sorayım; sonrasındaki hayat sizi rahatlatacak mı,hafifletecek mi hani üzerinizden bir yük kalkacakmı bunun az da olsa cazip geldiğini kabul edebiliyormusunuz?
Bu sorularda cevapları da önemli inanın.
 
Eşim beni o anlamda iyi tanıyor malesefki...
Keşke dediğiniz gibi olsaydı.
Beni bu kadar tanıyıpta bu şekilde davranması beni çıldırtıyor sanırım.

Eşim müzikten danstan nefret eder bense duramam. Ben istediğim için gider.
Geçen ay biyer ayarladım 3 çiftlede tanıştık orada okadar eğlendi ki sürekli yaparız artık diyo yıllarr sonra :)

Seni tanısın ama sende onu tanıyosun surat asıp susuyosun sonuç? Susma
 
Hareketleriniz de aşırılık var , Sinama ya gitmişsiniz Kahveyi de evde siz yaparsınız ,her şeyi eşiniz den beklemeyin .Beklenti me kadar aşağıda olursa o kadar mutlu olursunuz.Çabuk sinirlenen bu yüzden kalp kıran bir izlenim oluştu bende acaba o yüzden mi çevreniz kalmadı.
 
Sorumun tuhaf geleceğini biliyordum o zaman şöyle sorayım; sonrasındaki hayat sizi rahatlatacak mı,hafifletecek mi hani üzerinizden bir yük kalkacakmı bunun az da olsa cazip geldiğini kabul edebiliyormusunuz?
Bu sorularda cevapları da önemli inanın.

Tam ve net olarak düşüncem şu:
Böyle bir hayatı yaşamaktan memnun değilim.
Kendi memnuniyetsizliğim çocuklarımın geleceğinden önemli mi?

Bu ikilem arasında boğuluyorum...
Çünkü eşim ile duygusal bağlamda çok uzaklaştık, inanın cinsel münasebet bile itici geliyor... :KK43:
 
Öncelikle sadece sizin yorumunuzu okudum, İlk olarak şunu bilmenizi isterim gerçekten yalnız değilsiniz. Yaşadığınız her şeyi hepimiz kadın olarak yaşıyoruz ve halende yaşayanlar var. Evlendikten sonra eş çocuk ve eşin ailesi üç lemi her yanımızı sağımızı solumuzu önümüzü arkamızı sarıyor ve rahat nefes bile alamaz duruma geliyoruz. Bu üçlem arasında genlerimize kodlanmış annemizden gördüğümüz rollere bürünüp mutlu etmek herkesin gönlünü yapmak için ömrümüzü harcıyoruz kimileri 3 sene kimileri 5 sene kimileri bir ömür boyu bu şekilde devam ediyor . Senin duygularını bende yaşıyorum her şeyim var peki neden ben bu kadar mutsuzun diye soruyorum sorun bende mi. Normal bir insan bu kadar şeye sahip olup mutsuz olur mu bu kadar üzgün olmamızın tek bir sebebi var her şeye sahip ama özgür olmayan ruhlar . Ben kendimce bir karar aldım boşanmayı düşünmüyorum ilk çare eş değiştirmek değil ilk olarak kendini değiştir kendin için yaşa kendini mutlu et eşinin ailesine çok değer verme gitmek istediğinde git onlarla ilişkine kendin şekil ver kimsenin seni üzmesine kullanmasına müsaade etme. sevgiyle kal :)
 
5 senelik evliyim.
2 çocuğum var, 4 yaşında (neredeyse) ve 1 yaşında.
Mutsuzum... Mutsuzluğum bugün oluşan birşey değil.
Uzun zamandır mutsuzum...

Peki neden çocuk?
Bilmiyorum açıkçası.
İlk oğlum isteyerek oldu, ikincisi süprizdi. Ama Rabbim vermiş dedim, aldırmak aklımın ucundan bile geçmedi.
İkinci oğluma hamile kaldığım dönemlerde başladı bu mutsuzluklar.

Ben çalışan bir kadınım.
Yıllardır da çalışıyorum.
Kendime göre bir birikimim yok açıkçası.
Evlendiğimde eski çalıştığım yer kapanmıştı, tazminatımı dahi eşim ile paylaştım, kenara bir kuruş koymadım.
Bu güne kadar kazandığım her bir kuruşu eşim ile paylaştım.

Sorun ne? Onu ben de bilmiyorum açıkçası.
Kafam allak-bullak, tek bildiğim mutsuz olduğum, eşimin ve ailesinin nezdinde değersiz olduğum.
Aslında ilk zamanlardan belliydi herşey, ben sadece görmezden geldim belki de.
Hani olur ya, insan ufak tefek kendine uymayan yönleri görür karşı tarafta.
Nedense görmezden gelir bunları.
İşte o görmezden geldiklerim bir çığ haline geldi, şu an o çığın altında kalmış gibi hissediyorum.

Uzun zamandır boşanma kafamda, gün geçtikçe büyüyen bir karadelik.
Eşim aldatmadı, dövmedi, sövmedi, har vurup harman savurmadı...
Ne o zaman derdin diyeceksiniz, ben de bilsem... Adını koyabilsem...
Zaten "derdim var" demeyeceğim...
eşin ailesinin sizi değersiz hissettirmesi hiç önemli değil o insanları önemsemek buyuk hata
 
Hareketleriniz de aşırılık var , Sinama ya gitmişsiniz Kahveyi de evde siz yaparsınız ,her şeyi eşiniz den beklemeyin .Beklenti me kadar aşağıda olursa o kadar mutlu olursunuz.Çabuk sinirlenen bu yüzden kalp kıran bir izlenim oluştu bende acaba o yüzden mi çevreniz kalmadı.

Siz de çabuk karar veren birisiniz sanırım.
Sadece 1 anıdan bunu çıkarttınız, yaşanmışlıkların üzerine yaşanan bir mevzudan bahsediyordum oysaki...
 
Öncelikle sadece sizin yorumunuzu okudum, İlk olarak şunu bilmenizi isterim gerçekten yalnız değilsiniz. Yaşadığınız her şeyi hepimiz kadın olarak yaşıyoruz ve halende yaşayanlar var. Evlendikten sonra eş çocuk ve eşin ailesi üç lemi her yanımızı sağımızı solumuzu önümüzü arkamızı sarıyor ve rahat nefes bile alamaz duruma geliyoruz. Bu üçlem arasında genlerimize kodlanmış annemizden gördüğümüz rollere bürünüp mutlu etmek herkesin gönlünü yapmak için ömrümüzü harcıyoruz kimileri 3 sene kimileri 5 sene kimileri bir ömür boyu bu şekilde devam ediyor . Senin duygularını bende yaşıyorum her şeyim var peki neden ben bu kadar mutsuzun diye soruyorum sorun bende mi. Normal bir insan bu kadar şeye sahip olup mutsuz olur mu bu kadar üzgün olmamızın tek bir sebebi var her şeye sahip ama özgür olmayan ruhlar . Ben kendimce bir karar aldım boşanmayı düşünmüyorum ilk çare eş değiştirmek değil ilk olarak kendini değiştir kendin için yaşa kendini mutlu et eşinin ailesine çok değer verme gitmek istediğinde git onlarla ilişkine kendin şekil ver kimsenin seni üzmesine kullanmasına müsaade etme. sevgiyle kal :)

Yorumun için teşekkür ederim.
Evet belki de çok haklısın... Fakat ben onu da denedim ama olmuyor.
Ortak yaşanan bir alan söz konusu...
"Hadi bugünde ben kendi mutlu olduğum gibi takılıyorum" diyemez hiç bir kadın.
Kendi mutluluğuna da dahil edilemediği için zaten bütün bu problemler.
Sadece karşı taraf için var olup yaşamak, onun istek ve beklentileri doğrultusunda ilerlemek ne kadar doğru?
Atılan adımlar kadar adım gelse, bunların hiç biri yaşanmaz belki...

Evet kimse dört dörtlük değil.
Dört dörtlük bir hayat yok... Bunun bilincinde olan bir insanım.
Fakat bu mutsuzluk içerisinde boğulmak tek çözüm mü? Arayışım o sanırım...
 
Aile terapisti öneririm tek başınıza destek almanın etkili olacağını sanmıyorum.
Tükenmiş bişeyler ama bu kurtarılamaz demek değil. Kırılma noktası dediğiniz şeyde yılbaşı günü eşinizin pervasızlığı olmuş.
Hakkınızda hayırlısını versin Rabbim.
 
"Hadi bugünde ben kendi mutlu olduğum gibi takılıyorum" diyemez hiç bir kadın.
Neden demesin kadınların canı yok mu ben diyorum sizde diyin inanın dediğinizde düşündüğünüz gibi dünya durmuyor. Sesinizi eşinize duyurmak istiyorsanız ilk başta siz kendi sesinizi duyun lütfen . Kendi hayatınızı kendiniz için yaşayın
 
Tam ve net olarak düşüncem şu:
Böyle bir hayatı yaşamaktan memnun değilim.
Kendi memnuniyetsizliğim çocuklarımın geleceğinden önemli mi?

Bu ikilem arasında boğuluyorum...
Çünkü eşim ile duygusal bağlamda çok uzaklaştık, inanın cinsel münasebet bile itici geliyor... :KK43:
Mutlu insanların çocukları olmak onların geleceği için önemli.

Belki eşinizin bu duygularınızdan haberi bile yok,içinde bulunduğunuz ruh halini eşinizle ciddi ciddi paylaştınız mı?
Vereceğiniz karar ayrılık olmalı mı size göre bu son seçenek çünkü 2 çocuğunuz var,bu durumun düzelmesi için eşinizin bir şeyler yapması gerekli ama bilmediği ya da dillendirilmemiş,ciddiyetinin farkına varılmamış,çare yol aranmamış bir çözüm beklentisi bence boşa kürek çekmek gibi.Yani sizinki bir nevi sessiz çığlığı anımsatıyor.Sizi çok iyi tanıması bence ne yapması gerektiği hakkında avuntunuz,bir çok kadının da.Biraz kaba tabirle ağlamayana mama yok derler ya o türden bunu gurur meselesi yapıyor olabilirmisiniz.
 
O kadar çok denedim ki, artık deneyecek gücüm kalmadı sanırım.
Başbaşa 1 günlük kaçamaklar, başbaşa yemekler, çocuklarla birlikte birşeyler...
Denemediğim yol kalmadı...

Sonuç: yılbaşında evde temizlik yapan ben... kuru kuru geçirilen akşam...
Kayınvalidem sabah "eğer bir programınız varsa ben çocuklar ile ilgilenirim" diye eşime mesaj göndermiş.
Eşim bunu bana öğleden sonra söyledi.
Ne yapalım? dedi... Cevabım "birşeyler yapalım, hazır çocuklarla ilgileneceker madem" oldu.
Ben başladım arayışa, ne yapsak diye.
Adamın umru değil ki... Bende umursamadım ne olacak acaba diye...
Kös kös o bir köşede oturdu, ben de evi temizledim. Çocuklarla ilgilendim.
Yemek yaptım... Geleceğimi hayal ettiğimde ise, dönüp dolaşıp aynı senaryoyu buldum...
İşte & evde çalışan kadın, hiç bir sosyal hayatı olmayan bir insan...
arada hepimize geliyorlar.. oluyor öyle
şeytana uymayalım..

şöyle bir düşünün eşiniz olmazsa yapabilecek misiniz özlemeyecek misiniz onu?
 
En son eşim ile sinemaya gittik.
Direkt sinemaya, öncesinde birşey yapmadık.
Bileti aldık, sinemaya girdik, komedi filmiydi, güldük vs.
Ki bu sorunların artık iyice baş gösterdiği bir aralıktaydı... Hani moral olsun, biraz kafa dağılsın istedim.
Sinema bitti, AVM kapanmıştı zaten, çıkarken eşime dedim ki: "hadi bakalım karını nereye götüreceksin?"
Film keyifli olduğu için, ikimizin de keyifli bir anıydı...
Gülümsedi, AVM otoparkından çıkarken, "nereye gitsek" dedi.
"Bir kahve falan içebiliriz" dedim o ara telefonuma bakıyordum, kafamı bir kaldırdım, bizim evin istikametindeyiz.

Çocuklara annesi-babası bakıyordu.
Eşimin acelesi ise "amman annesi babası yorulmasın" mantığı....

Şok oldum, birşey demedim.
Arabayı park eder etmez hışımla indim arabadan, girdim apartmana.
Tek söz etmedim çünkü çenemde, ruhumda yoruldu anlatmaya, isteklerimi dile getirmeye çalışmaya....
Vel hasıl, annesi babası "ay biz kendimiz gideriz, ne gerek var vs." nidaları içerisinde eşim tarafından bırakıldı eve.
O gelene kadar da ben yattım uyudum...

Güzel başlayan bir gece daha zehir ile bitmişti benim için.
Eşim için ortada bir sorun yok tabii... Anne babasını huzur ile evlerine bıraktı.
Mışıl mışıl uyudu...

Dün gece olduğu gibi, ben yine o gece evin içinde 4 döndüm...
Uykusuz şekilde işe geldim...

Sanırım beklentileriniz biraz yüksek sizin.bence eşinizin ailesi bile gayet makul davranmış.cünkü size deger vermese iki yaşlı insan iki cocuga bakmak için evinden cıkmaz.size de deger veriyorlarki onlar evde cocuklarınıza bakarken siz de sinemaya gidebilmişsiniz.mesela yeni yılda planınız varsa cocukları bırakın demeleri bile sizi düşündüklerini gösterir.

Ayrıca ne güzel sinemaya gitmişsiniz keyiflisiniz.belki eşiniz yoruldu.belki annesi babası yoruldu.avm kapandı diyorsunuz.saat 11 gibi cıkmıssiniz demek sinemadan.kahve içmeye gitmediyseniz evde bir kahve yapıp beraber içseydiniz.güzel geçen gecenizi , keyfinizi siz bozmussunuz bence düşün düşün.bazen cok da düşünmemek gerek sanki.
Yanlıs anlamayın ben de zaman zaman sizin gibi düşünürdüm.son dönemlerde saglıkla ilgili, hayatımla ilgili öyle sıkıntılar yaşadım ki.inanın cok basit kaldı bu düşüncelerim.baktım ki dipsiz bir kuyuya cekiyor, modumu düşürüyor bu düşüncelerim , def ettim aklımdan.siz de biraz olumlu düşünmeye calışın.kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.
 
İnşallah yuvam dağılmaz, ben de ona dua ediyorum.
Fakat 40 yaşına gelmiş bir adam değişir mi?
Belirli tabuları var bunu artık anladım.
Eskiden sorun kayınvalidem sanırdım, onun yaptıkları beni rahatsız ederdi.
Sonraları fark ettim ki, aslında kayınvalidemin yaptıklarından ziyade eşimin pasifliği beni çıldırtan.
Annesi hangi noktada, nasıl olursa olsun eşimin nezdinde hep haklı.
Bana bir yandan "sen haklısın hayatım, annem hatalı" derken diğer yandan annesinin sırtını sıvazlıyor...

Bende 2 erkek evlat annesiyim...
İlerde bende kayınvalide adayıyım, fakat ahdım var, çocuklarıma yaşadıklarımın zerresini yaşatmam...
Hatta gördüğüm hataları olursa gelini savunurum kesin....
Çünkü yarın öbürgün anne-baba hayattan göçünce (Allah sıralı ölüm versin), çocuklar evlenince, eşler kalıyor başbaşa.

Bu düşünce ile yola çıkınca da, ben yanımda var olan eşim gibi bir eş istemediğimi fark ediyorum...

Sorun tam da burda bunu anlasalar ortada hicbir sorun olmaz. Onlar hep hakli ve hic ölmeyecek gibi yasiyorlar. Allah bizlere hem beden hem de AKIL sagligi versin zira bu evlilik islerinde cok zor...
 
Mutlu insanların çocukları olmak onların geleceği için önemli.

Belki eşinizin bu duygularınızdan haberi bile yok,içinde bulunduğunuz ruh halini eşinizle ciddi ciddi paylaştınız mı?
Vereceğiniz karar ayrılık olmalı mı size göre bu son seçenek çünkü 2 çocuğunuz var,bu durumun düzelmesi için eşinizin bir şeyler yapması gerekli ama bilmediği ya da dillendirilmemiş,ciddiyetinin farkına varılmamış,çare yol aranmamış bir çözüm beklentisi bence boşa kürek çekmek gibi.Yani sizinki bir nevi sessiz çığlığı anımsatıyor.Sizi çok iyi tanıması bence ne yapması gerektiği hakkında avuntunuz,bir çok kadının da.Biraz kaba tabirle ağlamayana mama yok derler ya o türden bunu gurur meselesi yapıyor olabilirmisiniz.

Ben eşim ile çok konuştum bu durumları.
Hatta bir defasında yine bu noktaya geldiğimizde, eşime dediğim şu oldu:
"beni duyuyorsun ama beni dinlemiyorsun, ne olursun artık dinle...
Bu hayat böyle geçmez, sen bu şekilde yaşamaktan memnun olabilirsin ama ben değilim.
Bu yüzden birşeyler değişmeli, sen değiş demiyorum, fakat benim için çaba gösteremez misin?"

1 ay düzeldi birşeyler sonra kalan yerden devam edildi.
Hamile olduğum dönemdi ve eşimi karşıma aldım ve aynen şöyle dedim:
" bu doğacak çocuk ne bana bir engel, ne de sana bir garanti, ya kendin de bir düzelme kaydedersin, ya da bu şekilde olmuyor der ayrılırız, ne ayrılan son çift ne de ilk çift olacağız, çocuklarımızda ilk boşanan ailenin çocukları olmayacaklar... "

Düzelme vaatleri ile birlikte geçen 1,5 koca yıl daha ve değişen hiç birşeyin olmayışı...

Bu benim geldiğim son nokta olduğu için, ne çenemi yoracak gücüm kaldı, ne karşıma alıp konuşacak.
İsteklerini net ifade edemeyen bir insan değilim, gerçekten dilediğimi ve istediğimi net ve açık söylerim.
Lafı dolandırmayı sevmem... Armut istiyorsam "hani şu ayının en sevdiği" demem, direkt armut derim kısaca...
 
Back
X