benim 2 yaşında dünya tatlısı bir kızım var. doğumdan itibaren çoook sıkıntılı süreçler yaşadık. doğumda kalbi durdu ve müdahale ile hayata döndü. uzun süren bir yoğun bakım süreci, stres, sıkıntı, üzüntü, ağlama nöbetleri, zaman zaman isyanlar da olmadı değil tabii ki.. bebeğimi ilk kez kucağıma aldığımda 1 ayını doldurmuştu, ondan sonra 1 ay daha da alamadım zaten (bunları uzun uzun anlatıyorum ki kafamdaki nedenleri size daha net aktarabileyim). bu hepimiz için, tabii ki de en başta benim için tarif edilemez bir travmaydı. bebeğimiz çıktı ama onunla ilgili hiçbirşey bilmiyorduk. 2 aylık tüm düzeni oturmuş bir bebek olarak geldi bize. 3 saatte bir düzenli beslenen, belli bir sıcaklıkta tamamen hijyenik bir şekilde yaşayan, kendi kendine uyuyup kendi kendine uyanan ve bizim hiç dokunmadığımız, hasretiyle yanıp tutuştuğumuz bir bebek.. monitöre bağlı değilken uyuduğunda kalbi durursa nasıl anlarım diye gece gündüz nöbet tuttuğum, 3 saatte bir düzenli beslemeye çok özen gösterdiğim, kan şekeri düşer aman haa dedikleri için gece zorla uyandırıp beslediğim, reflüsü olduğu için (tabi biz bunu bilmiyorduk) yediğini kusan, benim de ağlaya ağlaya tekrar yedirmeye çalıştığım, onun için en iyisinin bu olduğunu düşünürken belki de şu anki yeme sorunlarının fitilini ellerimizle ateşlediğimiz dönemler kabustan farksızdı. bir yandan da vicdan azabıyla savaşıyordum tabi, çocuğuna kavuştun mutlu olman gerek senin diye ama her kafadan bir ses çıkıyordu, kimse de icraat yoktu ve ben fecii halde paniklemiş, tamamen yalnız kalmış, bildiğini sandığı şeyleri de şaşırmış bir anne olarak birçok şeyi sanırım elime yüzüme bulaştırdım. tam düzenimizi yavaş yavaş oturtmaya başlamışken, ve hiç de işe başlamak gibi bir niyetim yokken bir fırsat, kaçırmamamız gereken bir fırsat çıktı ve ben gelişiminin nasıl olacağını bile bilmediğim, hasarın boyutundan bihaber olduğumuz kızımı bakıcıya teslim ettim. kızım 5 aylıktı. ikinci beslenme kabusumuz ek gıdaya geçiş süreciydi. pediatrist arkadaşlar bile, alışacak, sakın blender kullanma, pütürlü yesin vs. vs. dedikçe inatlaştık çocukla ve o kazandı. çünkü çok ciddi bişey atladık biz, kızımın yutma sorunu vardı sanırım ve bunu daha yeni yeni aşıyor. ben de buna daha yeni uyanıyorum tabi. derken psikomotor gelişimi 1 ay kadar geriden gelen kızım git gide geride kalmaya başladı. ek olarak fiziksel gelişimi de düşmeye başlayınca bakıcı ile yürümeyeceğine karar verip anneanneyi getirdik. aynı memlekette yaşamamıza rağmen anneannenin niye 1 yaşına kadar, babaanneninse halen daha ortalarda olmadığını sormayın ben de bilmiyorum. neyse, beklenen oldu ve anneanneden sonra kızım özellikle fiziksel gelişim konusunda atak yaptı. birçok şey gayet yolunda gitse de bazı ciddi sıkıntılarımız da yok değil. motor gelişimi henüz 1 yaş seviyesine gelmedi. yürümüyor. emeklemiyor. ama iletişimi çok iyi, ne istediğini, ne istemediğini çok net belli ediyor. 5-6 kelime söylüyor. evet, gelelim konumuza: beni sevmiyor sanırım. işten koşa koşa ona geliyorum ama o beni görünce ağlayarak anneannesine sarılıyor. onunla çok vakit geçiriyor, ayıracağımı düşünüp yapıyor diyorum ama aynısını babasıyla ve dedesiyleyken de yapıyor. yani bu dörtlüde ben son seçeneğim. başkalarıyla da vakit geçirse araya onlar da girer sanırım. onunlayken kaliteli vakit geçirmeye özen gösteriyorum. oyunlar oynuyoruz, parka gidiyoruz, ona masal okuyorum, geziyoruz, o anlarda herşey harika. ama yanımıza başka biri gelince anında satıyor beni eşşek. şaka bir yana öyle üzülüyorum ki anlatamam. onun benim için ne kadar özel olduğunu az çok anlatabildim umarım, tabii ki her bebek annesi için çok özel ve bir tanedir ama ben kızımı bir kez kaybettim, bir daha başıma gelecek diye ödüm kopuyor. siz hiç ağlamaktan gözakları su toplamış birini gördünüz mü? ben gördüm, aynada.. şimdi o beni sevmezse ölürüm ben.. bana akıl verin nolur, yemek konusunda benle inatlaştığı için mi, işe gittiğim için mi, yeterince vakit geçiremediğimizden mi neden bilmiyorum ama bana inanılmaz tepkili... başınızı şişirdim aşırı acıklı hikayemle ama yardıma ihtiyacım var biri sesimi duysunn..