Koronanın olumlu bir özelliğini keşfettim.

kakaokafa

battı fishing, yan going. ♐
Üyelik İptali
Kayıtlı Üye
15 Kasım 2014
1.234
1.732
133
Bir başlığa, bir de kendisini açtığım kategoriye bakın. Ne kadar da çelişkili, öyle değil mi? Okumaya devam edin.

Şubatın sonundan itibaren konuşmaya başladığım biri vardı, bir etkinlikte tanıştık kendisiyle. Birkaç sosyal etkinlikte takıldıktan sonra özel olarak buluşmaya başladık. Her buluşmadan sonra birbirimize mesaj atar, o buluşmalar için birbirimize teşekkür ederdik. Kendi hayatından bazı kesitler anlattıktan sonra ''anlatınca rahatladım, çok büyük bir keyif aldım, teşekkür ederim'' derdi her seferinde. Zaten mesaj sıklığımız da yoğun değildi, buluşma planı yapmak için konuşurduk birbirimizle. Sonuçta mutlu ve memnun görünüyorduk ikimiz de, ya da ben öyle sanıyordum.

Korona denen veba bizi de etkiledi. Bir kere görüntülü konuştuk, birkaç kez telefonda konuştuk, bunlar dışında mesajlaştık. Zaten salgından önce tanışma evresindeydik, bu yüzden konuşmalarımız/buluşmalarımız arasında en fazla üç günlük sessizliğin olmasına özen gösterirdim. Bu kez ben kendimi geri çektim onun beni merak edip etmeyeceğini görmek için, 29 Mart'tan beri ondan bir şey duyamadım... Ki, 29 Mart'taki konuşmamızın sonunda bana ne dese beğenirsiniz? ''Müsait olduğunda yaz.'' Bu ne demektir yahu? Sadece benden mi bekleniyor iletişimi başlatmak? Yoksa ben mi yanlış anlıyorum?

Bazılarınız ''sen yazsana, neyi bekliyorsun?'' diye soracak. Yazarım, inanın ki bunu sorun etmem. Ama sanki ben konuşmak istediğim için konuşmayı sürdürüyormuş da, kibarlığı elden bırakmamak için bana bir şey söylemiyormuş gibi geliyor bana. Ve emin olun, böyle hissetmektense, bir mağaraya kaçmayı tercih ederim.

Bu dönemde şunu anladım ki, kararsız, veya ben adım atmadan adım atmaktan korkan insanlara yaklaşmamam gerekiyormuş. Kendimi inzivaya çektim, onunla iletişim kurmak istemiyorum. Ama oyun oynadığım düşünülmesin, art arda zoraki şekilde gösterilen ilgiyi hissedince içimde gönül ilişkilerine karşı bir isteksizlik oluştu artık... En çok üzüldüğüm şey de, bana okumam için bir kitabını vermişti, en az bir aydır bende. Onu vermesem içimde ukte olacak, verecek olsam onunla konuşmam gerekecek; ama kendimi kötü hissedeceğim.

Size sorulacak sorum bu yazdıklarımın içinde saklı aslında; ama cevaplamak zorunda değilsiniz. Benimki sadece eteğimdeki taşları dökmekti sadece. İyi günler.
 
İlgisi olan erkek karşısındaki insanda " acaba bana karşı ilgisi var mı? acaba benden çekiniyor mu?" diye dusundurtmez.En azından benim karşılaştığım ve çevremde gördüklerim bu şekildeydi

Kitabı verin ben kitabımın geri donmemesinden hiç hoslanmam :110:

Verecek olsanız tabii ki onunla konuşmanız gerekir ama saatlerce sürecek konuşma yapmanıza gerek yok. Kitabın bende sana vereyim okudum bir de teslimat kısmı oldu, bitti
 
ben de geçenlerde bi tane bitirdim böyle saçma bişey. acayip iyi anlıyorum seni. brokolis de her zamanki gibi haklı.
iste adresini, kargola kitabını bitsin gitsin. o adam bu aralarda üç beş flört daha bulmuştur. denizde kum nasılsa.

oğuz atayın korkuyu beklerken kitabında şu cümleler vardı
"İyi şeyler birdenbire olur; bu kadar bekletmez insanı. Sürüncemede kalan heyecanlardan ancak kötü şeyler çıkar. Ya da hiçbir şey çıkmaz.” hayatım bu gibi belirsizliklerle ve onlardan kaçmakla geçti. kaçmaktan başka çaresi varsa dinliyorum valla.
 
Merhabalar, tavsiyeleriniz için çok teşekkür ederim öncelikle. Başkalarıyla flört edip etmediğini bilemem, sevgili olmamışken bunun hesabını sormam doğru olmaz. Ama ''Seninle artık ilgilenmiyorum'' cümlesini duyacağım varsa da, o zaman daha fazla ertelenmesin. Nasıl olsa insanlar fiziksel uzaklaşmayı duygusal uzaklaşmayla süslemeyi pek severler. Haklısınız, kitabın teslimat adresini isteyeyim en iyisi.
 
Cok naif,olgun bir sekilde anlatmışsınız. Bence karsinizdaki böyle naif bir insanı kaybettigine üzülsün.
 
Bir başlığa, bir de kendisini açtığım kategoriye bakın. Ne kadar da çelişkili, öyle değil mi? Okumaya devam edin.

Şubatın sonundan itibaren konuşmaya başladığım biri vardı, bir etkinlikte tanıştık kendisiyle. Birkaç sosyal etkinlikte takıldıktan sonra özel olarak buluşmaya başladık. Her buluşmadan sonra birbirimize mesaj atar, o buluşmalar için birbirimize teşekkür ederdik. Kendi hayatından bazı kesitler anlattıktan sonra ''anlatınca rahatladım, çok büyük bir keyif aldım, teşekkür ederim'' derdi her seferinde. Zaten mesaj sıklığımız da yoğun değildi, buluşma planı yapmak için konuşurduk birbirimizle. Sonuçta mutlu ve memnun görünüyorduk ikimiz de, ya da ben öyle sanıyordum.

Korona denen veba bizi de etkiledi. Bir kere görüntülü konuştuk, birkaç kez telefonda konuştuk, bunlar dışında mesajlaştık. Zaten salgından önce tanışma evresindeydik, bu yüzden konuşmalarımız/buluşmalarımız arasında en fazla üç günlük sessizliğin olmasına özen gösterirdim. Bu kez ben kendimi geri çektim onun beni merak edip etmeyeceğini görmek için, 29 Mart'tan beri ondan bir şey duyamadım... Ki, 29 Mart'taki konuşmamızın sonunda bana ne dese beğenirsiniz? ''Müsait olduğunda yaz.'' Bu ne demektir yahu? Sadece benden mi bekleniyor iletişimi başlatmak? Yoksa ben mi yanlış anlıyorum?

Bazılarınız ''sen yazsana, neyi bekliyorsun?'' diye soracak. Yazarım, inanın ki bunu sorun etmem. Ama sanki ben konuşmak istediğim için konuşmayı sürdürüyormuş da, kibarlığı elden bırakmamak için bana bir şey söylemiyormuş gibi geliyor bana. Ve emin olun, böyle hissetmektense, bir mağaraya kaçmayı tercih ederim.

Bu dönemde şunu anladım ki, kararsız, veya ben adım atmadan adım atmaktan korkan insanlara yaklaşmamam gerekiyormuş. Kendimi inzivaya çektim, onunla iletişim kurmak istemiyorum. Ama oyun oynadığım düşünülmesin, art arda zoraki şekilde gösterilen ilgiyi hissedince içimde gönül ilişkilerine karşı bir isteksizlik oluştu artık... En çok üzüldüğüm şey de, bana okumam için bir kitabını vermişti, en az bir aydır bende. Onu vermesem içimde ukte olacak, verecek olsam onunla konuşmam gerekecek; ama kendimi kötü hissedeceğim.

Size sorulacak sorum bu yazdıklarımın içinde saklı aslında; ama cevaplamak zorunda değilsiniz. Benimki sadece eteğimdeki taşları dökmekti sadece. İyi günler.
bence sen kendini ağırdan aldığın için yani temkinli her görüşmeden sonra 3 gün yazmamaya çalıştığından karşındakide senin musait olmadığını veya senin konuşmak istemediği hissine kapılmış olabilir
 
bence sen kendini ağırdan aldığın için yani temkinli her görüşmeden sonra 3 gün yazmamaya çalıştığından karşındakide senin musait olmadığını veya senin konuşmak istemediği hissine kapılmış olabilir
Ağırdan satmaya çalışmak demeyeyim de, her konuşmamız/buluşmamızdan sonra konuşulacak pek bir şey kalmıyor. Her görüşmemiz en az 3 saat sürüyordu, karantina günlerinden sonra iyice azaldı iletişim. Ama bu durum, birbirimize en azından bu günlerde ''nasılsın, iyi misin?'' diye sormaktan alıkoymamalı bizi. Bu şekilde davranmamın deneyimlerimden kaynaklandığını da belirtmeliyim: Tanıştığım erkeklerin özgürlüklerine fazla düşkün olduklarını fark ettim. O yüzden onlara da alan tanımak adına 3 günle kısıtlı tutuyorum, sonuçta hayatımız birbirimizden ibaret değil. Şayet bu konuda rahatsız oluyorsa söyleyebilirdi, benim iletişim kanallarım açık ve ona bu güne kadar asla çok soğuk davranmadım.
 
bence sen kendini ağırdan aldığın için yani temkinli her görüşmeden sonra 3 gün yazmamaya çalıştığından karşındakide senin musait olmadığını veya senin konuşmak istemediği hissine kapılmış olabilir
Ayrıca en son dün konuştuk. Ben tuşlu telefon kullanıyorum, whatsapp yok o yüzden. Paketim de birkaç gün sonra yenilenecek, o vakte kadar sms atıp birbirimizi arıyorduk. Sms ve dk bittikten sonra elim kolum tamamen bağlandı. Son zamanlarda e-mail atıyorduk birbirimize, o konuşmaları da ben başlattım. Dün konuşurken birdenbire yazdığım bir mesaja cevap alamadım mesela... Sorun değil, canı sağ olsun. Ama bundan sonra paketim yenilense bile onunla irtibat kuramam, çünkü ben de onun müsait veya ilgili olmadığını düşünüyorum. Tünelde yürümem için yolun ilerisinde ışık görmem lazım, benim el fenerimin pili bitti.

Ama yazdığınızda haklılık payı olabilir. Kendimi zor göstermek adına sürekli iletişim kurmamak eskiden huyum değildi. Önceki ilişkimden ağır darbeler aldım, üzerinden aylar geçtiği halde (belki şu anki kişiyi çok iyi tanımamamın etkisiyle de) 'acaba rahatsız ediyor muyum?', 'bu yazdığım acaba anlamlı mıdır?' diye düşünüp duruyorum. O yüzden konuşmaya veya sormaya değer bir şey olduğu zaman konuşmayı başlatmayı kendime huy edindim. Zaten her gün konuşmayı seven biri değilim, ama bu sessizliği günlere yaymamın başlıca sebebi, eski sevgilim denen bir psikopat.
 
Hayatımda katlanamadım şeylerden biri belirsizliktir... şimdi ben olsaydım çoktan '' aloo ,,bırak şimdi nasılsınız,havayı,suyu,,, ilişki durumun ne senin..'' demiştim..
Eşim hovarda, ilk beni gördü ,nasıl bir cesaret ki bir bayana, şu kıza git beni göster sana bişiy diyecekmiş de,dedi...bunlar grup oturuyor arkadaşlarıyla..
Benim cvp..
Hangisi göster ,kadın gösterdi ... yanına gittim ,ne güzel gülüyorsun yazık olur o azına dedim...😂😂😂 sonra kadın bizi zor ayırdı...
 
Hayatımda katlanamadım şeylerden biri belirsizliktir... şimdi ben olsaydım çoktan '' aloo ,,bırak şimdi nasılsınız,havayı,suyu,,, ilişki durumun ne senin..'' demiştim..
Eşim hovarda, ilk beni gördü ,nasıl bir cesaret ki bir bayana, şu kıza git beni göster sana bişiy diyecekmiş de,dedi...bunlar grup oturuyor arkadaşlarıyla..
Benim cvp..
Hangisi göster ,kadın gösterdi ... yanına gittim ,ne güzel gülüyorsun yazık olur o azına dedim...😂😂😂 sonra kadın bizi zor ayırdı...
Çok değişik bir hikayeymiş sizinki. :D İnsanlar kendini zamanla gösteriyor, ama bu günleri sağ salim atlatırsak ve irtibatı kesmezsek, kesinlikle soracağım ilişki durumunu. :) Arada derede durumlardan ben de hazzedemiyorum.
 
Çok değişik bir hikayeymiş sizinki. :KK70: İnsanlar kendini zamanla gösteriyor, ama bu günleri sağ salim atlatırsak ve irtibatı kesmezsek, kesinlikle soracağım ilişki durumunu. :) Arada derede durumlardan ben de hazzedemiyorum.
Ne düşünüyorsun, diyeceğini de bırak o düşünsün...şu hayat benim benle ilgili kuralları hep kendim koymuşumdur..
 
Back
X