Benzer bir konuya az önce yorum yaptım, size de yazayım.
Ben anlaşabileceğinizi düşünmüyorum. Bunu söylerken eşimin de liseyi dışarıdan bitirmiş biri olduğunu belirteyim. Eşimle anlaşıyorum ve evliliğimden çok memnunum ama bu gibi örnekler %0,1 çıkıyor. O örneklerden biri de benim evliliğim. Eğitim uçurumu var aramızda ama ufak tefek sorunlar dışında iyi anlaşıyoruz. Geçinmeye gönlü olmakla da alakalı. Korkunç bir evlilikten kurtulmuş biri olarak anlaşıldığımı, sevildiğimi hissetmek ve eşimin açık fikirli olması bana yeterli geldi. Hiçbir konuda "ben biliyorum" diye direten biri olmaması, öğrenmeye açık olması mesela.
benim de erkek arkdaşımla aramda büyük (formal) eğitim farkı var
hoş birlikte yaşamak, evlenmek çocuk yapmak başka şeyler ve ben pek yapayım da demiyorum
kültür farkından kast edilen ne tam olarak onu da bilemiyorum -konu sahibi neyi kast ediyor?
hani açık olmak gerekirse şimdi ben bu adama geçiyorum bir tarkovksi'yi, film noir desem "o ne hayatım" der, (daha önce dramaturg flörtüm de oldu --bazı bildiğimiz dizilerin filan senaryosunu yazmış bi herif-, avrupada meşhur bir filarmoni orkestrasında çalan da... fakat "ilişki" yaşanabilecek insanlar mıydı hayır. biri zorla benden randevu koparır, randevu saatini hatırlamazdı. hatırlasa ayılıp gelemezdi. öbürü buluşunca ünlüler dünyasından olan sevgililerini anlatırdı vs. sonra diyorsunuz neden sayısalcı olmayan adamla anlaşılmıyor diyorsun, neden işte böyle tipler yüzünden...).
neyse, ben açıp seyrederim. eleştirmez, komplekse girmez, bazen benim yaptığım böyle "entel" (!) işlere merak duyar bazen duymaz. (çünkü zaten hep birlikte değiliz ki az bir kısmından haberdar oluyor).
ancak net olarak "okumuş kadın hali başka" şeklinde yaklaşıyor bizim aramızdaki farka. mesela daha bugün yaşadığımız olay. akşam benden minicik bir resmi yazı için yardım istedi, ben de yazdım yolladım. firmaya vermiş. "Şirket sahibi diyor abi bu nasıl bir resmi yazı bizim çocuklar muhasebe falan böyle resmi bir yazı yazmadı bugüne kadar. Sen hangi üniversiteyi okudun" diye mesaj atmış az önce, sayende iltifat aldım diyerekten. bahsekonu yazıyı her memur yazar bu arada, sorun bu şehir turizm şehri. burada herkes gevşek. memuru bile garip buranın. ortam bu olduğu için, o zaten bu ortamın dibinden bir iş yaptığı için okumuş kadın profilinin onun kafasındaki algı şekli de biraz daha farklılaşıyor. ülkedeki diğer 80 vilayetten birinde olsak böyle olmayacak yani muhtemelen...herkeste kimbilir bunun gibi ne kadar ayrıntı istisna durum vardır.
durum bu bizde. ben ilişkide sakin, ağırbaşlı, oturaklı olan tarafım. halbuki normalde daha tezcanlı, fevri yönlerim var neden bilmiyorum bu ilişkide böyle bir ağırım. işte belki o fazla fırlama olduğu için kontrollü olmak zorunda hissediyorumdur, belki bu bir yerde patlar, belki bu kontrollü olma halinden bunalırım, onu da bilemem.
şimdi hani açık fikirli olmasa atıyorum giydiğine, gece çıktığına, paranı harcama şekline, kök ailenle olan ilişkilerine, ne biliyim hayatın içinde görüştüğün diğer erkeklere, oturmana kalkmana (öhh artık) filan karışıyor zaten bu "ilişki" için sıkıntı. ya da ilgilenmese, sevdiğini hissettirmese, kadın olarak değerli olduğunu anlamasan... zaten olağan bir ilişki sürmez ki. sürmemeli. hani bunlar asgari şart olarak ilişki için başlangıç paket donanım olmalı. bence. sonra başka şeylere de bakıp bu ilişkiden ne olur diye düşünmeli insan.
fakat diyorum ya biz evli değiliz.
aynı evde yaşamıyoruz
birlikte çocuk büyütmüyoruz
aynı bütçeden harcamıyoruz. ilişki olur mu olur. evlilik olur mu başka bir şey. hele çocuk, bambaşka bir şey.
bizde ikimizin de kalabalık kök aileleri var, ikimizin de kendi işi, ve aynı ildeyiz ama ilçeler farklı, mesafe var, zaman kısıtlı
az görüşünce kültür farkı dediğimiz şeyi de pek sorun olarak yaşamıyoruz. birlikteyken yapabileceğimiz şeylere bakıyoruz yapıyor eğleniyoruz, birbirimize ne kadar yardım edebilir destek olabilirsek olmaya da çalışıyoruz.
ama %100 hayatı paylaşıyor muyuz dersek paylaşmıyoruz.
şimdi derdimiz tarkovksi paylaşmak ise onu bu ülkedeki üniversite mezunlarının da %95'iyle filan paylaşamayacağımızın ayırdında olmak lazım. ben çoook şanssız değilsem manzara bu. kendi işime ek olarak üniversitede çalışıyorum, hatta şu satırları bir laboratuvardan yazıyorum, bilim kan ağlıyor an itibariyle

sevgilim hariç kendi seçimlerimle oluşan çevremde herkesler en az lisans mezunu büyük kısmı üstü dereceye sahip.
ama böyle ortak bir kültür düzeyi olsun, zevklerimiz aynı incelikte olsun, bu ortak hazla keyifle iletişim kuralım , bu anlamda aynı dili konuşalım isteyebilir insan tabii ki neden olmasın....
yoksa,
ilişki yaşanacak karakterde insan değilse mezuniyet veya meslek bir önem arz etmiyor
sarsın sarmalasın, bana değerli, güzel hissettirsin, iyi gelsin bana gibi şeyler ise bu da adamın sizi sevmesiyle alakalı aslında. seven adam yapıyor böyle şeyleri...okumuş olsun olmasın.