Kum Taneleri

Cirkin Peri

Guru
Kayıtlı Üye
4 Ekim 2007
248
0
316
43
Kum Taneleri…

Deniz kenarında oturuyordu genç kız.Oturduğu kumsalda kimsecikler yoktu. Yalnızdı..Yapayalnızdı.. Gecenin bir yarısı beynindeki tüm düşüncelerden arınabilmek için midir bilinmez kumları sayıyordu kendince.
“Burada kaç tane kum tanesi vardır acaba?”
Diyordu içinden, dalmıştı iyice belliydi.Tam o sırada,
“Kumları sayıyorsanız on milyondan fazla.Ben de bir ara sayıyordum onları ya on milyondan sonrasına dayanamadım.”
Sesiyle kaldırdı kafasını. Yaşlı bir amca gülümseyerek bakıyordu ona.Genç kız birden gözlerinden akan yaşları sildi telaşla.
“Güzel kızım bırak aksınlar içindeki karanlıklar.Elleme gözyaşı olup çıksınlar ruhundan.”
Dedi bu sefer yaşlı adam.Garip bir huzur veriyordu insanın içine. Gözlerindeki huzur karşısındaki insanın yüreğine işliyordu da tüm bedenine yayılıyordu… Genç kız bunun üzerine bıraktı kendini, gözyaşları hıçkırıklarına karıştı.Sahilde bir o vardı…Bir yaşlı adam…Dalga seslerine karışıyordu genç kızın ağlaması.
“Ben..” Dedi adamın gözlerine bakarak,
“Ben bine gelene kadar sıkılıyorum.Acaba,acaba düşünmüyor mu beni.Acaba gittiği yerde görmüyor mu yüreğimi?”
Dedi,acı çektiği belliydi.Belliydi ki özlüyordu birini. Yanıyordu canı hiç yanmadığı kadar, ruhu gece kadar karanlıktı genç kızın da gözlerindeki hüzünden belli ediyordu üzüntüsünü.
“Ne alakası var canım kızım.Ben on milyon saydım diye mi,denize kapılan sevdiğim düşünüyor beni.Ne yani yüreğimi duyamayacak kadar az mı sevdi beni?”
Genç kız bu laf üzerine zor da olsa gülümsedi.
“Bak biz ayrılalı tam yirmi sene oldu sevdiğimle ve her gece yarısı ben buraya gelirim.Burasıdır bizim buluşma yerimiz.Kumları sayardım dedim ya sana.İşte o dönemler bende senin gibi düşünürdüm, ne kadar çok sayarsam o da o kadar çok görüyor beni derdim.O kadar çok seviyor.O kadar kaptırmıştım ki kendimi , o kadar yitip gitmiştim ki onun yokluğuyla… Her gece ben buradayken onun da geldiğini fark etmem çok zor oldu bu yüzden. O beni izleyip, kum tanelerini saymayı bırakmam ve onu görmem için dua ederken; ben inatla dünyadan nefret ederdim, bizi ayıran denize kötü sözler savururdum durmadan.Ve inatla saymaya çalışırdım kum tanelerini.Tıpkı şu anda senin yaptığın gibi.”
“Nasıl yani.Ne yapmalıyım peki?..”
“Denizi izle, karanlığın içinde parlayan yıldızları.Gönül gözünü aç yavrum.Sevdiğin o zaman gelecektir yamacına.Ve sen o zaman anlayacaksın sevginin kum tanelerine bağlı olmadığını.”
Denize daldı genç kızın gözleri, yaşlı adam konuşurken.Tekrar kendine geldiğinde yoktu yaşlı adam.Onun yerinde başka biri konuşuyordu ve bu ses çok tanıdık geliyordu.
“ Seni özledim, hep beni görmeni bekledim.”
Genç kız bakamıyordu yanına.Bu ses..Ağlıyordu, dinen gözyaşları akmaya başladı iyice.
“Senin bir gözyaşına dayanamaz yüreğim.Sil onları, acı çektirme bana sevdiğim.Dön bak mühür gözlüm.Dön bak bana, dön bak da ruhumda oluşan özlemin biraz olsun hafiflesin.Biraz olsun ruhum huzur bulsun onlarla.”
Genç kız yavaş yavaş döndü yanına. İki ay önce tamamen kaybettiği sevdiği bakıyordu ona.Ah ne çok özlemişti, ah ne çok seviyordu onu. Denizin dalgaları getirmişti onu ve yaşlı adam sayesinde açılmıştı da gönül gözü sevdiği duruyordu şimdi yanında.
“Sen gittin ya beni yalnız bırakıp uzaklara.. Bir çocuk düştü yere, acı bir çığlık duyuldu düşüşüyle..Ahh..Dedi acı acı arkandan.Duydun mu onun çığlığını bilmiyorum, bilmiyorum hissettin mi? Düştü minik çocuk senin gidişinle, bu sefer her zamankinden farklıydı düşüşü,fenaydı..Acıydı… Sonra, sonra yalnızlık çöktü düşüşünün üstüne sevdiğim ve o mıhlanıp kaldı kanayan diziyle düştüğü yerde.Aslında senin arkandan gelmek istiyordu, onu bırakma istiyordu ama bağlandı ayakları gelemedi peşinden.Dili tutuldu seslenemedi sadece ağladı..Durmadan ağladı..Güçlü görünüyordu ama değildi, hatta o kadar güçsüz kalmıştı ki senin gidişinle yitip gitmeye başladı ardından.”
Genç adamın gözlerinin içine baktı ve devam etti.
“Ah ne çok özlemişim seni, ah ne çok seviyorum bir bilsen.”
Halbuki biliyordu genç adam.
“Senin gidişinin ardından kaybettim benliğimi,ne gülümseyen yüzüm gerçek artık ne de yaşamaya çalışan bedenim.Ruhum yok oldu, gölgem kayboldu bu deniz kıyısında.Her akşam sayarken kum tanelerini umutlarımı yaktım gecenin soğuğunda.Derken bedenim aramaya başladı ruhumu.Ruhumu bulursam seni de bulurum ümidiyle, aradı..Durmadan aradı; ama yok bulamadı, bir türlü bulamadı. Kişiliksiz kaldı bedenim de ruhum gibi kaybolmaya başladı… Buraya son bir ümitle geldim sevdiğim.Belki kaybolan ruhum çıkar karşıma, belki onunla birlikte bulurum sevdiğimi de diye düşünerek getirdi ayaklarım beni buraya.Ama kum tanelerini sayarken tükettim son umutlarımı da, göz yaşlarım çaresizlikten akmaya başladı.. Tam da tıpkı senin yok olduğun gibi yok olmayı planlarken mavi derinlikte..”
Genç adam sadece dinliyordu.
“Neyse..”
Dedi sarıldı sevdiğine genç kız. Denizi izlerken sevdiğinin kokusunu duyuyordu ve yüzü ilk kez gülüyordu. Göz yaşları akmaya devam ederken, burnunda sevdiğinin kokusu,
“Bak demiştim sana.Kum tanelerinin hiçbir önemi yok sevgili kızım.Onlar hep bizim yanımızdalar.Yeter ki görmesini bilelim.”
Dedi yaşlı adam.. Genç kız şaşırdı.Yaşlı adam gülümsedi hafiften.
“Onlar.”
Dedi, başını kaldırdı parlayan yıldızlara..
“Oralardan gözetliyorlar bizi.Asla unutma..Belki yoklar, belki uzaklar ama hep yüreğimizdeler, hep sevdiğimizler ve hep görüyorlar, hep düşünüyorlar..Asla şüpheye düşme.”
Gülümsedi genç kız,adamın başını kaldırmasıyla kaldırdı başını havaya, tam o sırada bir yıldız parladı havada.
“Evet.” Dedi..
“Onlar hep yanımızdalar.”
Yaşlı adama döndü sonra,
“teşekkür ede..”
Ama yaşlı adam yoktu.. Bir süre kaldı öyle genç kız.Kumlara baktı, bir an saymak istedi vazgeçti.Denize döndü yüzünü tekrar.Gelen her dalga sevdiğinin kokusunu getirirken ona, o artık biliyordu..
Gerçek sevgiler uzaklık ne olursa olsun devam ediyordu.Tıpkı yaşlı adamın sevdası gibi.Tıpkı sevdiği ve kendisi gibi…

2005
Meral BİLGİÇ
 
Back
X