- 3 Mart 2025
- 351
- 1.437
- 28
Bu ayki yarışmaya Rize, Artvin ve Trabzon'un sevilen lezzetlerinden biri olan laz böreği ile geldim. Yapması ne kadar zorsa yemesi de bir o kadar keyifli olan bir tarif laz böreği. Beni de bir hayli zorladı tabii. İlk kez sizin için yaptım. Hayatımda ilk defa hamur açtım. Merdane masanın ucundan kaçtı, nişasta bulut gibi havaya kalktı, baştan aşağı üstüm başım un oldu derken saatler süren uğraştan sonra nihayet başarabildim. :)
Tarife başlamadan önce size laz böreğinden biraz daha bahsetmek isterim. Bu tarifi ilk defa duyan herkes şu soruyu sorar: “Bu şimdi börek mi tatlı mı?” İsmi börek ama tadı tatlı olan bir lezzettir laz böreği.
Eski zamanlarda öyle her canı isteyenin yapabileceği bir tatlı değilmiş. Düğünlerde, bayramlarda, çok özel günlerde hazırlanırmış.
O zamanlar toz şeker yokmuş. Şeker, özel bir alette dövülerek kırılıyormuş ve o alet çalışmaya başladığında tüm mahalle laz böreği yapıldığını hemen anlarmış.
Bir de işin çok tatlı bir gelenek kısmı var. Kız tarafı laz böreğini hazırlayıp düğün evine misafirlere ikram edilmek üzere götürürmüş. Kim kimin düğününde laz böreği yaptıysa, diğeri de zamanı gelince aynı şekilde karşılık verirmiş. Misafirler laz böreğini afiyetle yedikten sonra, boşalan tepsinin içine düğün hediyesi olarak para bırakırlarmış.
Ben bu hikâyeyi duyunca o kadar hoşuma gitti ki, tarifle birlikte size de anlatmak istedim. Laz böreği sadece bir tatlı değil; içinde gelenek, emek, nezaket taşıyan kocaman bir kültür aslında.
40cm Tepsi İçin Malzemelerimiz:
Hamur için:
-7 su bardağı un
-1 çay bardağı su
-1 çay bardağı süt
-2 yemek kaşığı üzüm sirkesi
-Yarım çay bardağı zeytinyağı
-1 fiske tuz
-2 adet yumurta
-50 gr tereyağı
Muhallebi için:
-2 litre süt
-320 gr toz şeker
-100 gr mısır nişastası
-240 gr un
-3 yumurta sarısı
-2 yemek kaşığı tereyağı
-Yarım çay kaşığı karabiber
Şerbet için:
-3 su bardağı su
-3 su bardağı toz şeker
-Birkaç damla limon suyu
Üzeri için:
-300gr eritilmiş tereyağı
Haydi hamurumuzu hazırlayalım.
Geniş bir kaba tereyağı, süt, yumurta, sirke, su, zeytinyağı ve tuzu alıp karıştırıyoruz. Ardından unu yavaş yavaş ekleyerek yoğurmaya başlıyoruz. Hamuru kaptan çıkarıp, nişasta serptiğimiz tezgâha alıyor ve yoğurmaya devam ediyoruz. Hamuru en az 10–12 dakika güzelce yoğurmamız gerekli. Yoğurma işlemi bittiğinde hamurumuz pürüzsüz, parlak ve tok bir kıvama gelmiş olmalı. Daha sonra hamuru 14–16 eşit parçaya bölüp beze haline getiriyoruz. Bezeleri, aralarına buzdolabı poşeti veya streç film koyarak bir tepsiye diziyoruz. Son olarak, buzdolabında en az bir saat dinlendiriyoruz.
Hamurumuz dinlenirken muhallebiyi tamamlayalım.
Geniş bir tencereye süt, şeker, un ve mısır nişastasını alıp kaynayana kadar karıştırıyoruz. Kaynamaya başladıktan sonra iki dakika daha karıştırmaya devam ediyoruz. Ardından altını kapatıp tereyağını ekliyoruz ve karıştırmayı sürdürüyoruz. Yumurta sarılarını eklemeden önce muhallebimizi biraz dinlendiriyoruz. Isısı düşünce yumurtaları ekleyip iyice yediriyoruz. Bu aşamada bir de karabiber kısmı var. İtiraf ediyorum, ben de ilk duyduğumda biraz ön yargılıydım ancak tadına baktıktan sonra anladım ki karabiberin bu tatlıya verdiği lezzet bambaşka. Bu yüzden bence kesinlikle yarım çay kaşığı kadar dahi olsa karabiberinizi atıp bir güzel karıştırın.
Üzeri kabuk tutmaması için muhallebinin üzerine streç film kapatıyoruz. Muhallebimiz dinlenirken, hamuru dizerken kullanacağımız tereyağını da eritiyoruz.
Hamurlarımızı inceciiiik açma vakti!
Dinlenen bezeleri sırayla masaya alıyoruz ve üzerlerine nişasta serpip açmaya başlıyoruz. Bu kısım gerçekten sabır işi ama sabrın sonu güzel oluyor. Benim ilk deneyimim olduğu için tam yuvarlak açamadım; hatta açarken ‘acaba batıracak mıyım, başaracak mıyım?’ diye kendimi epey sorguladım. İlk sefer için biraz yamuk olsa da tepsiye sığdığı sürece problem olmuyor. Açarken elinizin içiyle ve avuç kenarlarıyla nazikçe gererek hamuru uzatabilirsiniz. Böylece yırtılmadan, tepsi boyutunda ve incecik bir yufka elde edersiniz.
Her şey hazır, haydi tepsimizi dizelim.
İlk ve büyük yufkayı tepsinin alt tabanına seriyoruz. Kenarlardan taşan kısımları dışarı doğru sarkıtıyoruz; en son aşamada bu kenarlarla böreği kapatacağız. Alt tabana 6–7 kat olacak şekilde yufkalarımızı sırayla yerleştiriyoruz.
Her katın üzerine mutlaka erittiğimiz tereyağından fırçayla sürerek yediriyoruz. Alt katlar tamamlandığında muhallebimizi tepsinin her yerine eşit şekilde yayıyoruz.
Ardından üst katları dizmeye geçiyoruz ve yine 6–7 kat olacak şekilde, her katın arasına tereyağı sürerek devam ediyoruz. Son kata gelmeden önce dışarı taşan yufkayı içe doğru kapatıyoruz. Ardından son yufkayı yerleştirip üzerine tereyağını sürüyoruz. Fırına vermeden önce böreği dilimlere ayırıyoruz.
Fırınlama ve şerbetleme zamanı!
Önceden ısıtılmış 180 derece fırında yaklaşık 50 dakika pişiriyoruz. Yine de kontrollü olmakta fayda var; üstü güzelce kızarınca fırından alabilirsiniz. Böreği çıkardıktan sonra yaklaşık 5 dakika dinlendiriyoruz ve ılımış şerbeti üzerine yavaş yavaş gezdirmeye başlıyoruz. Sabırsızlanıp hemen yemek isteyebilirsiniz ama şerbetin tam oturması için en az 1–2 saat dinlendirmenizi tavsiye ederim. :)
Geldik en heyecanlı kısıma...
Sunuma geçiyoruuuz!
Tarife başlamadan önce size laz böreğinden biraz daha bahsetmek isterim. Bu tarifi ilk defa duyan herkes şu soruyu sorar: “Bu şimdi börek mi tatlı mı?” İsmi börek ama tadı tatlı olan bir lezzettir laz böreği.
Eski zamanlarda öyle her canı isteyenin yapabileceği bir tatlı değilmiş. Düğünlerde, bayramlarda, çok özel günlerde hazırlanırmış.
O zamanlar toz şeker yokmuş. Şeker, özel bir alette dövülerek kırılıyormuş ve o alet çalışmaya başladığında tüm mahalle laz böreği yapıldığını hemen anlarmış.
Bir de işin çok tatlı bir gelenek kısmı var. Kız tarafı laz böreğini hazırlayıp düğün evine misafirlere ikram edilmek üzere götürürmüş. Kim kimin düğününde laz böreği yaptıysa, diğeri de zamanı gelince aynı şekilde karşılık verirmiş. Misafirler laz böreğini afiyetle yedikten sonra, boşalan tepsinin içine düğün hediyesi olarak para bırakırlarmış.
Ben bu hikâyeyi duyunca o kadar hoşuma gitti ki, tarifle birlikte size de anlatmak istedim. Laz böreği sadece bir tatlı değil; içinde gelenek, emek, nezaket taşıyan kocaman bir kültür aslında.
40cm Tepsi İçin Malzemelerimiz:
Hamur için:
-7 su bardağı un
-1 çay bardağı su
-1 çay bardağı süt
-2 yemek kaşığı üzüm sirkesi
-Yarım çay bardağı zeytinyağı
-1 fiske tuz
-2 adet yumurta
-50 gr tereyağı
Muhallebi için:
-2 litre süt
-320 gr toz şeker
-100 gr mısır nişastası
-240 gr un
-3 yumurta sarısı
-2 yemek kaşığı tereyağı
-Yarım çay kaşığı karabiber
Şerbet için:
-3 su bardağı su
-3 su bardağı toz şeker
-Birkaç damla limon suyu
Üzeri için:
-300gr eritilmiş tereyağı
Haydi hamurumuzu hazırlayalım.
Geniş bir kaba tereyağı, süt, yumurta, sirke, su, zeytinyağı ve tuzu alıp karıştırıyoruz. Ardından unu yavaş yavaş ekleyerek yoğurmaya başlıyoruz. Hamuru kaptan çıkarıp, nişasta serptiğimiz tezgâha alıyor ve yoğurmaya devam ediyoruz. Hamuru en az 10–12 dakika güzelce yoğurmamız gerekli. Yoğurma işlemi bittiğinde hamurumuz pürüzsüz, parlak ve tok bir kıvama gelmiş olmalı. Daha sonra hamuru 14–16 eşit parçaya bölüp beze haline getiriyoruz. Bezeleri, aralarına buzdolabı poşeti veya streç film koyarak bir tepsiye diziyoruz. Son olarak, buzdolabında en az bir saat dinlendiriyoruz.
Hamurumuz dinlenirken muhallebiyi tamamlayalım.
Geniş bir tencereye süt, şeker, un ve mısır nişastasını alıp kaynayana kadar karıştırıyoruz. Kaynamaya başladıktan sonra iki dakika daha karıştırmaya devam ediyoruz. Ardından altını kapatıp tereyağını ekliyoruz ve karıştırmayı sürdürüyoruz. Yumurta sarılarını eklemeden önce muhallebimizi biraz dinlendiriyoruz. Isısı düşünce yumurtaları ekleyip iyice yediriyoruz. Bu aşamada bir de karabiber kısmı var. İtiraf ediyorum, ben de ilk duyduğumda biraz ön yargılıydım ancak tadına baktıktan sonra anladım ki karabiberin bu tatlıya verdiği lezzet bambaşka. Bu yüzden bence kesinlikle yarım çay kaşığı kadar dahi olsa karabiberinizi atıp bir güzel karıştırın.
Üzeri kabuk tutmaması için muhallebinin üzerine streç film kapatıyoruz. Muhallebimiz dinlenirken, hamuru dizerken kullanacağımız tereyağını da eritiyoruz.
Hamurlarımızı inceciiiik açma vakti!
Dinlenen bezeleri sırayla masaya alıyoruz ve üzerlerine nişasta serpip açmaya başlıyoruz. Bu kısım gerçekten sabır işi ama sabrın sonu güzel oluyor. Benim ilk deneyimim olduğu için tam yuvarlak açamadım; hatta açarken ‘acaba batıracak mıyım, başaracak mıyım?’ diye kendimi epey sorguladım. İlk sefer için biraz yamuk olsa da tepsiye sığdığı sürece problem olmuyor. Açarken elinizin içiyle ve avuç kenarlarıyla nazikçe gererek hamuru uzatabilirsiniz. Böylece yırtılmadan, tepsi boyutunda ve incecik bir yufka elde edersiniz.
Her şey hazır, haydi tepsimizi dizelim.
İlk ve büyük yufkayı tepsinin alt tabanına seriyoruz. Kenarlardan taşan kısımları dışarı doğru sarkıtıyoruz; en son aşamada bu kenarlarla böreği kapatacağız. Alt tabana 6–7 kat olacak şekilde yufkalarımızı sırayla yerleştiriyoruz.
Her katın üzerine mutlaka erittiğimiz tereyağından fırçayla sürerek yediriyoruz. Alt katlar tamamlandığında muhallebimizi tepsinin her yerine eşit şekilde yayıyoruz.
Ardından üst katları dizmeye geçiyoruz ve yine 6–7 kat olacak şekilde, her katın arasına tereyağı sürerek devam ediyoruz. Son kata gelmeden önce dışarı taşan yufkayı içe doğru kapatıyoruz. Ardından son yufkayı yerleştirip üzerine tereyağını sürüyoruz. Fırına vermeden önce böreği dilimlere ayırıyoruz.
Fırınlama ve şerbetleme zamanı!
Önceden ısıtılmış 180 derece fırında yaklaşık 50 dakika pişiriyoruz. Yine de kontrollü olmakta fayda var; üstü güzelce kızarınca fırından alabilirsiniz. Böreği çıkardıktan sonra yaklaşık 5 dakika dinlendiriyoruz ve ılımış şerbeti üzerine yavaş yavaş gezdirmeye başlıyoruz. Sabırsızlanıp hemen yemek isteyebilirsiniz ama şerbetin tam oturması için en az 1–2 saat dinlendirmenizi tavsiye ederim. :)
Geldik en heyecanlı kısıma...
Sunuma geçiyoruuuz!
Son düzenleme: