Anneler günü yaklaşırken ilk defa bana anneliğin neler kattığını düşündüm.Daha önceleri bakıpta göremediklerimi;görüpte hissedemediklerimi...
Annelikte ben neler gördüm.Önce kucağıma verilen minnacık bir bebekle hiç bitmeyecek,sonu olmayan bir aşkı gördüm.
Onunla tekrar çocukluğuma döndüğümü gördüm,yeniden yürümeyi yeniden konuşmayı öğrendim yeniden okullara gittim yine öğretmenlerim oldu yenilendiğimi gördüm.
Kendi çocuğumun çok çok özel olduğunu düşünürken diğer çocukların içine bıraktığımda onun da sıradan bir çocuk olduğunu gördüm.
Onun arkadaşları benim de arkadaşım oldu.Onlarla vakit geçirdim ve sıradan olduğunu düşündüğüm her çocuğun aslında çok özel olduğunu gördüm.
Herhangi bir yerde rastladığım bir çocuğun nasıl bir emek ürünü olduğunu gördüm.
Uykusuz geçen kaç gece
Özenle hazırlanmış kaç yemek listesi
Kaç tane okunmuş masal
Kim bilir kaç şeyden vazgeçmek demek olduğunu gördüm.
Zaman geçtikçe tepeden tırnağa her şeyinden sorumlu olduğum,tamamen kendi irademe göre şekil verdiğim bu varlığın aslında benim olmadığını gördüm.Hiç bana benzemeyen bambaşka duyguları, arzuları ,tepkileri olduğunu gördüm. Onun da bir birey olduğunu ,
Ve ona müdahalelerimde özgür olmadığımı, sınırlarımı gördüm.
Onu sevip öpüp koklarken,öfkelenip cezalandırırken ardından terlik atarken misafire çaktırmadan ona kaş göz ederken, hastalandığında dünyayı durdurup başında beklerken aslında kendimde annemi gördüm.
Kendimce pamuklar içinde büyütüp dışarıya, benim olmadığım yerlere salarken ,ona gelebilecek tehlikeler karşısında ne kadar aciz ne kadar savunmasız olduğumu gördüm ve onu emanet edebileceğim tek varlığın yüce yaradan olduğunu gördüm.
Nasıl korunup gözetildiğini ,mucizelerini gördüm. Allah'ı gördüm.
Yeteneklerini,becerilerini,gayretini,başarabildiklerini;başaramadıklarını gördüm.Anneliğin ışığında bir öğretmen olarak başarısız çocuklarında sevilebileceğini gördüm.
Ona sağlamak istediğim her türlü güzel imkanın bir maliyetini olduğunu,paranın gücünü gördüm.
Gözleri görmeyen bir anne babanın elinden tutmuş bir çocuğu gördüğümde, kir pas içinde ayakkabısız bir dilenci çocuğa baktığımda ya da bir hastane köşesinde kucağında özürlü bir çocukla çare arayan bir anneyle karşılaştığımda, hayatın kimileri için çok faha zor ve hiç de adil olmadığını gördüm.
Evlat oldum,kardeş oldum, teyze oldum,arkadaş oldum,öğretmen oldum .. kendimi bırakıp onun olsun istediğim,hesapsızca hayatımı canımı ona siper edebileceğim tek varlığın yavrum olduğunu gördüm.
Canından cok sevsen de, hayatını versen de seni evladının gözünde yücelten asıl gücün babası oldugunu gördüm.
Hayallerden,hırslardan,heveslerden biçilmiş dünyalık elbisemi çıkardığımda ondan istediğim tek şeyin ne yaldızlı diplomalar,ne beni başına taç etmesi ....şu acımasız dünyada sadece "hayatta kalmak ""olduğunu gördüm.
Mevlana misalii hamdım...piştim..yandığımı gördüm...