- 10 Ağustos 2009
- 26.008
- 18.153
Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman
Dilipak'ın hedefinde ahlaki çözülme içinde
olmakla suçladığı mütedeyyin kesim vardı.
Yazar, bugünkü köşesinde "Aile dağılıyor.
Gençlik yoldan çıkıyor.. Bu iki değeri
kaybedersek, diğer kazanımlarınızın hiç
birinin hiç bir değeri yok" diyor.
"Bu gidiş nereye" başlıklı yazısında Konya
Selçuk Üniversitesi'deki yasak aşk üçgeni
cinayetini yazan Dilipak, eleştiri oklarını
muhafazakarlara çevirdi. " Bu gidiş hayra
alamet değil" diyen yazara kulak veriyoruz:
TUZUN KOKTUĞU YERDİR
"Artık cin şişeden çıktı.. Konya Selçuk
Üniversitesi’ndeki cinayet olayı, bu
hadiselerin üzerine tüy dikti..
2 erkek, bir kadın. Erkeklerden biri prof., biri
doçent.. Hanım, üniversitede görevli.. 3’ü de
evli, çocukları var. Biri ayrılmış, biri ayrı
yaşıyormuş, birinin 2. evliliği filan... Prof.
olanın eşi de prof. ve bölüm başkanı. Ve il
Konya.. Cinayetin işlendiği yer üniversite..
3’ü de sağcı, milliyetçi ve muhafazakâr..
Aynı kadınla ilişki kuran iki bilim adamı,
kıskançlık histerisine kapılıp cinayet işliyor..
İşin geldiği nokta, tuzun koktuğu yerdir..
Bilim adamı bunu yaparsa kim ne yapmaz
ki."
Başörtüsü, sakal ve cübbenin aksesuar
haline geldiğinden yakınan Dilipak, yazısında
aile müssesesinin dağılmaya yüz tutttuğunu
iddia etti. Yazar daha sonra Ala dergisinin
düzenleyeceği ancak tepkiler üzerine iptal
edien 'başörtülü kızlar' partisi üzerinden
eleştirilerini sürdürdü.
BAŞÖRTÜSÜ SIRADANLAŞTI
(...)Başörtülüler de bir alem.. Başörtüsü,
başörtüsü firmalarının reklam panoları ve
dizi filmlerindeki şekli ile zaten sıradan bir
aksesuar haline geldi. Alamet-i farika
özelliğini kaybetti. Sıradanlaştı! Sakal, cübbe
de öyle.. Mütedeyyin tanımı kullanılmıyor
artık da, bir takım kisveler öz değerini
kaybedip, maskeye dönüştü, ibadetler ise
mutantan bir ritüele din büyük ölçüde ruhi,
ahlaki, manevi boyutunu kaybederek
şeklileştirildi sanki. Din adamlarının tekeline
geçti.. Sun’i bir hiyerarşik yapı oluşturuldu..
Biraz da ezoterik hikâyeler..
VATİKAN TARZI SKANDALLARA AZ KALDI
Aile dağılıyor. Gençlik yoldan çıkıyor.. Bu iki
değeri kaybedersek, diğer kazanımlarınızın
hiç birinin hiç bir değeri yok..
Bunları dinleyince gözümün önüne
“ Decameron’un aşk hikâyeleri” geliyor.
Vatikan’daki skandallara benzer skandallar
için fazla yolumuz kalmadı sanki.. Bu kadar
aşk hikâyesi, romantizmin sonunda
gelinecek yer burası idi..
DÜĞÜN EĞLENCELERİ EĞLENCE OLMAKTAN
ÇIKTI
Geçen gün “Âlâ dergisi”nin arefeye denk
gelen bir parti ilanı vardı. Yer: Sheraton
İstanbul, Maslak’ta. Ücret: 250 TL (Bir kişi
için – Bistro) VIP Lounge Rezervasyonu
3000 TL. Birilerinin sitesi mi hacklendi, beyni,
yüreği mi bilmiyorum. Ya da bu dergi
başkalarının eline mi geçti yoksa.. Gecenin
onur konuğu kim biliyor musunuz?
İnanmayacaksınız ama Asena! Ama zaten bir
süredir nişan, düğün eğlenceleri eğlence
olmaktan çıktı.. “Kadın kadına” sanki her şey
mübah gibi yaygınlaşan bir düşünce var..
Aşağılık kompleksi ile bastırılmış duygular
dışa mı vuruyor ne.. Konsept evlerde yaşayan
birileri cemaatten uzak kalınca kendilerine
yeni bir din mi uydurdular yoksa..
İfrat ve tefrit arasında savruluyoruz..
Üniversiteli delikanlılar kariyer peşinde, iyi
bir iş, iyi bir maaş ve zevk alacağı, heyecan
duyacağı bir şeyler yapmak istiyor. “ Hüzün”
ve “çile” ile işleri yok. “Çaba”, “risk” onlara
uzak dursun.. Okuyan kızların “ev hanımı”
olmak, “anne” olmak gibi bir dertleri yok
sanki. Onlar da bir iş bulup kendi geçimini
kendi sağlama peşinde.. Zaten giderek
evlenmek yerine “birlikte yaşam”ı tercih
ediyorlar.. Evliliklerini sürdüremiyorlar..
Bu gidiş hayra alamet değil.. Aman dikkat.
Selam ve dua ile..
Abdurrahman Dilipak tüm yazıları
http://www.internethaber.com/dilipak-bu-iki-degeri-kaybedersek...-683676h.htm
Dilipak'ın hedefinde ahlaki çözülme içinde
olmakla suçladığı mütedeyyin kesim vardı.
Yazar, bugünkü köşesinde "Aile dağılıyor.
Gençlik yoldan çıkıyor.. Bu iki değeri
kaybedersek, diğer kazanımlarınızın hiç
birinin hiç bir değeri yok" diyor.
"Bu gidiş nereye" başlıklı yazısında Konya
Selçuk Üniversitesi'deki yasak aşk üçgeni
cinayetini yazan Dilipak, eleştiri oklarını
muhafazakarlara çevirdi. " Bu gidiş hayra
alamet değil" diyen yazara kulak veriyoruz:
TUZUN KOKTUĞU YERDİR
"Artık cin şişeden çıktı.. Konya Selçuk
Üniversitesi’ndeki cinayet olayı, bu
hadiselerin üzerine tüy dikti..
2 erkek, bir kadın. Erkeklerden biri prof., biri
doçent.. Hanım, üniversitede görevli.. 3’ü de
evli, çocukları var. Biri ayrılmış, biri ayrı
yaşıyormuş, birinin 2. evliliği filan... Prof.
olanın eşi de prof. ve bölüm başkanı. Ve il
Konya.. Cinayetin işlendiği yer üniversite..
3’ü de sağcı, milliyetçi ve muhafazakâr..
Aynı kadınla ilişki kuran iki bilim adamı,
kıskançlık histerisine kapılıp cinayet işliyor..
İşin geldiği nokta, tuzun koktuğu yerdir..
Bilim adamı bunu yaparsa kim ne yapmaz
ki."
Başörtüsü, sakal ve cübbenin aksesuar
haline geldiğinden yakınan Dilipak, yazısında
aile müssesesinin dağılmaya yüz tutttuğunu
iddia etti. Yazar daha sonra Ala dergisinin
düzenleyeceği ancak tepkiler üzerine iptal
edien 'başörtülü kızlar' partisi üzerinden
eleştirilerini sürdürdü.
BAŞÖRTÜSÜ SIRADANLAŞTI
(...)Başörtülüler de bir alem.. Başörtüsü,
başörtüsü firmalarının reklam panoları ve
dizi filmlerindeki şekli ile zaten sıradan bir
aksesuar haline geldi. Alamet-i farika
özelliğini kaybetti. Sıradanlaştı! Sakal, cübbe
de öyle.. Mütedeyyin tanımı kullanılmıyor
artık da, bir takım kisveler öz değerini
kaybedip, maskeye dönüştü, ibadetler ise
mutantan bir ritüele din büyük ölçüde ruhi,
ahlaki, manevi boyutunu kaybederek
şeklileştirildi sanki. Din adamlarının tekeline
geçti.. Sun’i bir hiyerarşik yapı oluşturuldu..
Biraz da ezoterik hikâyeler..
VATİKAN TARZI SKANDALLARA AZ KALDI
Aile dağılıyor. Gençlik yoldan çıkıyor.. Bu iki
değeri kaybedersek, diğer kazanımlarınızın
hiç birinin hiç bir değeri yok..
Bunları dinleyince gözümün önüne
“ Decameron’un aşk hikâyeleri” geliyor.
Vatikan’daki skandallara benzer skandallar
için fazla yolumuz kalmadı sanki.. Bu kadar
aşk hikâyesi, romantizmin sonunda
gelinecek yer burası idi..
DÜĞÜN EĞLENCELERİ EĞLENCE OLMAKTAN
ÇIKTI
Geçen gün “Âlâ dergisi”nin arefeye denk
gelen bir parti ilanı vardı. Yer: Sheraton
İstanbul, Maslak’ta. Ücret: 250 TL (Bir kişi
için – Bistro) VIP Lounge Rezervasyonu
3000 TL. Birilerinin sitesi mi hacklendi, beyni,
yüreği mi bilmiyorum. Ya da bu dergi
başkalarının eline mi geçti yoksa.. Gecenin
onur konuğu kim biliyor musunuz?
İnanmayacaksınız ama Asena! Ama zaten bir
süredir nişan, düğün eğlenceleri eğlence
olmaktan çıktı.. “Kadın kadına” sanki her şey
mübah gibi yaygınlaşan bir düşünce var..
Aşağılık kompleksi ile bastırılmış duygular
dışa mı vuruyor ne.. Konsept evlerde yaşayan
birileri cemaatten uzak kalınca kendilerine
yeni bir din mi uydurdular yoksa..
İfrat ve tefrit arasında savruluyoruz..
Üniversiteli delikanlılar kariyer peşinde, iyi
bir iş, iyi bir maaş ve zevk alacağı, heyecan
duyacağı bir şeyler yapmak istiyor. “ Hüzün”
ve “çile” ile işleri yok. “Çaba”, “risk” onlara
uzak dursun.. Okuyan kızların “ev hanımı”
olmak, “anne” olmak gibi bir dertleri yok
sanki. Onlar da bir iş bulup kendi geçimini
kendi sağlama peşinde.. Zaten giderek
evlenmek yerine “birlikte yaşam”ı tercih
ediyorlar.. Evliliklerini sürdüremiyorlar..
Bu gidiş hayra alamet değil.. Aman dikkat.
Selam ve dua ile..
Abdurrahman Dilipak tüm yazıları
http://www.internethaber.com/dilipak-bu-iki-degeri-kaybedersek...-683676h.htm
Son düzenleyen: Moderatör: