Mutlu musunuz?


Bak üstteki yazdıklarından eğrilerin sana battığı anlaşılıyor.
Hoş haksız da değilsin.
Nerede iyi niyetli, dürüst, açıksözlü, fedakar insan hepsi düzenbaza, tilkiye denk gelmiş.
Mutlular Allah için.
Ben de artık eğri gördüm mü aferin iyi yapıyorsun lan diyorum ben yapmadım da ne oldu?

Keşke ben de bencillikten ölsem mesela.
Bir gıdım merhamet duymasam söz konusu kendi iyiliğim olduğunda.

Ama çok çabalasam da boş.
Yapamıyorum.
 
Merhaba o boşanmayan gurursuzlar ben okuyorum galiba fiili bir aldatma yoktu ama gece gece bir kızla mesajlasiyordu ailemin desteğinin olmaması çocuğumun küçük olması ve benim doğu görevim derken kıçımı kırıp oturdum ve mutsuzluktan ölüyorum
 
Ben bisanmayan gurursuzlar demedim yalniz beni ilgilendirmez.
 
Ya bana dua edin.dogru olani yapacagim hep pusulamdan sasmayacagim.hayat yardim etsin
 
Doğru söyleyen 9 köyden kovulurmuş.Yalnız deilim.İnsanlar yüz yüze bakıp arkadan konuşuolar ve bende buna dayanamıorum.Bişey söylüorum ve hop bütün suç bana kalıyor.Kötü olan ben oluorum.İnsanlar işlerini öyle güzel götürüyorlarki.Kafa yapıma uyan hiç kimseyi bulamıyorum.Allah yardımcımız olsun bizim gibi insanlar hep suçlanıyolar.Boşandığınız içinde gurur duyun kendinizle.Evet psikolog harika geliyor.Gecen ben gıttım psıkıyatrıye ordanda psıkologa yonlendırdı.Psikologda dedi insanların işine karışmayın insanlar işlerıne karışılmasından pek hoşlanmazlar dedi.Bırak kim ne yapıosa yapsın dedi.Nasıl becerebiliyorlar bilmiyorum.
 
Evliliklere baktığımda bu tesbiti ben de yapıyorum canım. Kadın göz yumarsa, görmezden gelirse evlilikler yürüyor (aldatma veya başka konular) aksi takdirde kadın "hayır, ben bunu haketmiyorum" derse evlilik bitiyor.

Ben evliyim ama şunu söyleyim ki boşanan kadın güçlü kadındır, kendisine saygısı olan kadındır. O konfor alanından çıkmak, bilinmeze yol almak cesaret işi. O yüzden boşanan hanımları ben takdir ediyorum.

O size evlilikleriyle hava atan kadınlar kim bilir neler çektiler, nelere göz yumuyorlar ve inanın ki için için sizlere imreniyorlar. Sizi güya kınıyorlar değil mi, kendileri başardılar güya. Hiiiççç inanmayın.

Siz çekmediniz, kendinize değer verip saygı duydunuz. Ben helal olsun diyorum. O evlilerin mutluluk pozlarına hiiç inanmayın.
 
Size noluyor yok aldatmis iyi rolu anne, baba rolü kesiyormus, aldatmiş ama biyerlere gelmiş.
Aldatiyor diye iş hayatinda başarili olamaz mi birileri iş baska aile baska?
Elalemin ailesinin icini karistirip dokmek size mi kaldi? Zaten bircogunun haberi vardir yoksa da suphelenir.

Öyle bir yaziyorsunuz ki aldatanlari savunacagim neredeyse. Size ne yahu size ne?
Çok zorunuza gittiyse barişin eşinizle sizde mutluymuş gibi yapin, degilse gerisi sizi ilgilendirmez. Durdugunuz yerden neyin kini bu?
 
Konu sahibi hak veriyorum sana. Aldatıldığını bile bile inanmak istemeyen, eşinin maddi durumu iyi diye çeken, evliyken çalışmayıp boşandırsa çalışmak zorunda kalacağı için iğrenç evliliklerini sürdüren o kadar çok kadın var ki. Ama dışarıdan bakınca asla anlayamazsın çünkü müthiş rol yapıyorlar, ben çevremde bizzat şahit olmasam bilmesem asla inanmam
 
Asil bu neyin kini :) is hayati ve ozel hayat ayridir aynen ama basarili degil anne ve yapilanlara goz yumuyir diye ustume getiriliyor.ic yuzunu biliyorum ben haksizliga ugradim.
 
"Bir insanın sonunu görmeden ona mutlu demeyiniz"diye bir söz vardır.Tarih bunun sayısız örnekleriyle doludur.Bir filmin başta ve ortadaki bir kaç sahnesini gösterip bu insanların şanslı olup olmadığını sorsanız,vereceğiniz cevap filmin sonunda şaşırmanıza neden olabilir.Çok sevdiğim ama biraz uzun bir hikayeyi alıntılamak istiyorum buraya.Belki okumayanlar vardır:

Çin düşünürü Lao Tzu bu öyküyü çok sever, sık sık anlatırmış.

Bir köyde bir yaşlı adam varmış… Çok fakir… Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki kral bile onu kıskanırmış. Kral at için ihtiyara neredeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.

“Bu at, bir at değil benim için… Bir dost. İnsan dostunu satar mı?”

Bir sabah kalkmışlar ki at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış. Köylü “Bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün onuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var ne de atın” demiş.

“Karar vermek için acele etmeyin. Sadece at kayıp deyin. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç.

Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez. ”Köylüler ihtiyara kahkahalarla gülmüşler. Ama aradan onbeş gün geçmeden at bir gece ansızın dönmüş. Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine. Dönerken de vadideki on iki vahşi atı peşine takıp getirmiş. Köylüler, ihtiyar adamın etrafına toplanıp özür dilemişler. Sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için. Şimdi bir at sürün var demişler.

“Karar vermek için yine acele ediyorsunuz. Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç. Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?”

Köylüler bu defa ihtiyarla açık açık dalga geçmemişler ama içlerinden sahiden akılsız diye geçirmişler. Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler yine gelmişler ihtiyara;

“Bir kez daha haklı çıktın. Bu atlar yüzünden tek oğlun bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok. Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın.”

Yaşlı adam “Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz. O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı, gerçek bu. Ötesi sizin verdiğiniz karar. Ama acaba ne kadar doğru. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez.” demiş.

Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış çünkü savaşın kazanılmasına imkan yokmuş. Giden gençlerin ya öleceği ya da esir düşüp köle diye satılacağını herkes biliyormuş. Köylüler yine ihtiyara gelmişler.

“Yine haklı olduğun kanıtlandı. Oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer.” Yaşlı adam “Siz erken karar vermeye devam edin. Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde. Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şanssızlık olacağını sadece Allah biliyor.” Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatle tamamlarmış, etrafına anlattığında:

“Acele karar vermeyin. O zaman sizin de herkesten farkınız kalmaz. Hayatın küçük bir parçasına bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar aklın durması halidir. Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi dolayısıyla gelişmeyi durdurur. Buna rağmen akıl insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir, insanı huzursuz yapar. Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken yenisi açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.”
 
Tesekkur ederim hikaye guselmis ilk defa okudum.hayat bir yolculuk evet lakin ben sabirli buri degilim.hic olmadim.ve ben hayatin getirdiklerini beklemek yerine hep bi seyler yaparim.hic oturup sabreden biri olmadim
 
Asil bu neyin kini :) is hayati ve ozel hayat ayridir aynen ama basarili degil anne ve yapilanlara goz yumuyir diye ustume getiriliyor.ic yuzunu biliyorum ben haksizliga ugradim.

Millet aldatiyor veya aldatiliyor diye neden sizin ustunuze geliniyor ne haksizligi yapiliyor? Hayatimda boyle sey duymadim.
 
Mesela ben bir örnek vereyim. Benim komşum var,kocasının evli bir kadınla uzun süreli ilişkisi olmuş ve kadının kocası adamı öldüreceği için başka şehre taşınmışlar. Kadın bunu benim bildiğimi bilmiyor (ben de yüzüne vurmuyorum) ve o kadar sevgi dolu minnoş bir aile tablosu çiziyor ki. bir yandan da şöyle düşünüyorum. Ne yapsın, millete yakınsa dert anlatsa ne olacak? Her şey yolundaymış gibi yapıp bir şekilde yürütüyor işte işi.
 
Okudugunuzu anlamiyor olabilirsiniz bi de bu acudan dusunun

Neyini anlayacagim üstü kapali anlatmissiniz yok ben iyiyim onlar kotu, bana haksizlik ediliyor, idare etmem bekleniyor filan?
Ne acidan hakkiniz yeniyor onu bir soyleseydiniz?

Elalemin karisini, kocasini aldatmasi sizi nereden etkiliyor anlayamiyorum cidden anlama sorunum olabilir.
 
Bir de aldatan hanimlar varsa sunu da soyleyeyim gizli saniyorsunuz ya cogu kisi biliyor emin olun gizli kalmiyor.
 
Her yaptigimizin karsiligini dunyada alsaydik cennet cehennem olmazdi. Elbette insanlar hata yapacak herkesin sinavi kendine. Bu kokusmus dediginiz insan turleri ileride pisman olup cok cok iyi insanlar haline de donusebilirler. Bu belki onlarin imtihanidir. Kendinize hic bir duyguyu yuk yapmayin lutfen. Once kendi karakteriniz sonra diger iliski kurdugunuz insanlar. Allah herkese layigini versin deyip gecin.

Benim de is yerimde birbiryle tabiri caizse fingirdeyen insanlar vardi. Ilk basta ben de cok sinir oluyordum ama zamanla gormezden gelmeyi ogrendim ve o insanlarin asil eziyeti kendilerini kucuk dusurerek yaptiklarini gordum.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…