Ne olacak bu gençlerin hali?

Lİsede her öğrencide az çok whatsapp destekli bir telefon vardır whatsapp grubu kurun anlattığınız konulara yetecek kadar ingilizce komuşmalarını türkçenin yasak olduğunu söyleyin en çok aktif olan kişininde sınavına ek puan vereceğim falan diyin olmadı instagramda çok güzel dil sayfaları vae kolay kelime ezberleri bütün sınavın o instagram hesabından çıkacağını söyleyin rastgele hesabın hikayelerine bile denk gelseler yeter yani kelime bilgileri olur hiç yoktan
Evet güzel.fikir ama telefonu bile olmayan çocuklar varken bunu uygulayamam.
 
Zaten benim şu noktada derdim illa müfredatı yetiştirip dört dörtlük ders yapmak değil. Çocukların hayata karismalarini sağlamak. Sabah mutlu uyansinlar, bir hedefleri olsun istiyorum. Kendilerini o sanal dünyaya hapsedip, bu güzel yaşlarının ellerinden kayıp gitmesine üzülüyorum. Bu kadar teknolojik yaşamak bizi birbirimizden uzaklaştırdı. Biz öğrenciyken bahçede ders yapalım diye öğretmenlerimize yalvarirdik ama onlar telefonda oyun oynamak için yalvarıyorlar. Evet onlara malesef ki gerek ailede gerek sosyal çevrelerinde bu öğretilmiş ama ben onun dışında da akıp giden çok güzel bir hayat olduğunu görsünler istiyorum.
 
Yorumlarda dehşete düştüm. Fizik gereksiz bir ders mi? Coğrafya gereksiz mi? Bunlar olmasın meslek uygulama olsuna yazanlar var hanımlar zaten meslek liselerinde bunlar yok diye meslek cikislilar üniveriste sınavlarını kazanamıyor. Fizik bilmeyen coğrafya bilmeyen hayatın işleyişini nasıl anlar ne boş konuşuyorsunuz. Öğrencilerin okula ilgisizliği derslerle ilgili değil yeni jenerasyon internet tv olmadan 10 gün geçirebilir mi geçiremez çünkü anne babaları da geçirmez. Anne babadan gördüğünü yapıyor çocuk. Herşey evde bitiyor
 
Ben de öğretmenim ve aynı dertten muzdaribim. İnanın tek tek hepsini çok seviyorum çocukların ama toplu halde ne ders dinliyorlar ne bir şey.. Üzülüyorum, gelecekleri için endişe duyuyorum. Her gün bir dersimin yarısı onlara bunu anlatmakla geçiyor. Ama heyhat.. İş ailede bitiyor. Ailenin eğitemediği çocuğu ben 40 kişilik sınıfta eğitebilir miyim? Hem de ağaç yaşken eğilir. Sınıfa girdiğim halde ben hiç gelmemişim gibi devam ediyorlar. İlla yüksek sesle uyarmam gerekiyor. Sonra yine öğütler öğütler.. Kendileri de o an hak veriyorlar ama sonraki ders aynen devam.. Geleceğe dair ümitlerim azalıyor benim, mesleğimden zevk almamaya başladım artık.. :(
 
Ben de lisede öğretmenim ve söylediklerinize harfiyen katılmakla birlikte bir de saygısızlığı ekleyebilirim.
Eğitim ailede başlar ve ne yazik ki evlatlarına özgüven kazandırdıklarını zannederek saygısız nesil yetişmesine sebep olan bir güruh var.
İş evde başlıyor,anne baba çocuğu doğru düzgün yonlendirmezse biz okulda ne yapsak boş.
 
Belki de öyle mutlulardır.
Ben bir eğitimci olarak okulların çoğunun gereksiz olduğunu daha doğrusu akademik eğitimin bu kadar yoğun olmasının ihtiyaç dışı olduğunu düşünmeye başladım son zamanlarda.
Öğrencilere okullarda 21. yy becerileri kazandırılmalı.
Bu kadar yoğun ve ağır coğrafya, fizik vs öğretmek yerine pratik ve hayata dönük eğitim programları oluşturulmalı bence.
Kesinlikle katılıyorum canım ya. Ben de çok iyi bir lisede öğretmenim ve aynen böyle düşünüyorum. Çocuklar temel yaşam becerilerine bile hâkim değiller. Benim okulumdan ilk 1000’e giren öğrenciler mezun oluyor. Odtü, İtü, Galatasaray, Bilkent burslu, Hacettepe tıp vb. kazanıyorlar ancak öğrenci evinde yemek pişiremiyorlar, temizlik bilmiyorlar. Bunları bilmemek çok kötü. The walking dead’de olduğu gibi bir salgın olsa ve insanlık ilkel yaşam şartlarına dönmek zorunda kalsa acından ölür hepsi. İşin aslı biz de teknolojinin rahatlıklarına öyle alıştık ki biz de birçok beceriye sahip değiliz ya da onları unuttuk.
Velhasıl duyarsız gençlik, yetersiz ve çağ dışı eğitim sisteminin ürünüdür!
 
Bir lisede öğretmenim. O kadar ilgisiz ki çocuklar bazen kullandığım hiçbir yöntem ise yaramiyor. Sanki dünya yıkılmış da altında kalmışlar. Enerjileri sıfır. Acaba sadece benim dersimde mı boyleler diye diğer öğretmenlerle de çok konuştum ama genel halleri bu. Zaten cevremdeki diğer gençler de böyle. Çevrelerinde olan biten olaylara kayıtsızlar. Sinav olmasa kitap okumuyorlar. Hayatları telefon ve televizyon ekranından ibaret. Çok endişeliyim ama bunu değiştirecek bir çözüm bulamıyorum



Kendi lise dönemimi düşünüyorum da.. Şu an da gençlik döneminden önceki gençlik dönemine el atmak mantıklı bence ilk eğitim aile de veriliyor. Bu nesil kendi kendine böyle olmadı. Siz ne kadar anlatsanız da evde olmayınca olmuyor.
 
Üstün Dökmen'in bir yazısı geldi aklıma bulabilirsem paylaşayım burada. Aileler, sistem, herkes bir yarışın içinde, çocuklar da arada böyle gidiyor.
 
Buldum yazıyı ekliyorum:

BUNU MU İSTİYORSUNUZ

• Çocuğunuz;
– Varsın, bir çivi bile çakamasın…ama, dersleri iyi olsun.
– Varsın, omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın…ama, matematiği düzgün olsun.
– Varsın, evin çalan telefonuna cevap veremesin…ama, notları yüksek olsun.
– Varsın, eve gelen misafirlerinizle üç kelime konuşamasın…ama, fen lisesine gitmiş olsun.
– Varsın, ağlayan bir çocuk görünce ona gülsün…ama, sınıfın birincisi olsun.
– Varsın,kendisinin fazladan harçlığı olduğu halde; kantinden simit alamayan çocuklarla alay etsin…ama, öğretmenlerinin gözdesi olsun.
– Varsın, başını okşayıp hatırını soran bir yetişkine dönüp; “ Ya siz nasılsınız efendim…” diyemesin…ama, yabancı dili mükemmel olsun.
– Varsın, oyun arkadaşları olmasın…ama, sınavlarda “on” çeksin.

– Varsın;
– Taziye nedir,bilmesin,
– Başın sağ olsun ne demek, anlamasın,
– Geçmiş olsun kime denir,niçin denir, haberi olmasın,
– Uğurlar olsun, ne anlama gelir farkında olmasın,
– Ama… karneleri süper olsun.
– Evet…varsın, tek dostu olmasın…ama, iyi gelir getiren bir mesleği olsun…öyle mi…

• Bu çocuğu bu hale nasıl mı getirdiniz:
– Bandı üç ay geriye sararak, çocuğunuzla “nelerden ibaret” olan iletişiminizi dinlemek ister misiniz;
– “Oğlum, çıkar üstünü-başını…doğru derslerinin başına…
– Kızım, öğrenemedin gitti şu işi…hafta içi sokak-mokak yasak…
– Ne gezmesi…sen önce ödevlerini bitir.
– Oyun mu…gelmeyeyim yanına…
– Geçen dönemin berbat karnesini unuttuğumu sanma…
– Birazdan tek tek bakacağım ödevlerine…
– Yavrum, bıktım ama her akşam ders çalış demekten…
– Şu odanın hali ne küçük bey…
– Hayır efendim…siz de ana-baba olunca her akşam bol bol televizyon izlersiniz…
– Haftaya veli toplantısı var biliyorsun değil mi küçük hanım…
– Çocuklar…kesin şamatayı da elime sopa almayayım…

• Çocuğunuzla bilmem ama,bu tarzınızla kimseyle iletişim kuramazsınız.
• Mesela, çocuğunuz hakkında şunları hiç merak ettiniz mi:

– Elinin neye yatkın olduğunu,
– Gönlünün neler arzuladığını,
– Dilinin neye uyumlu olduğunu,
– Gözlerinin zevkini,
– Hangi oyunlardan hoşlandığını,
– Neleri “merak” ettiğini,
– Arkadaşları ile en çok hangi oyunları oynadıklarını,
– Hangi oyunlarda başarılı olduğunu,
– Futbolla ilgisini, basketle arasını, satrançla havasını…hiç merak ettiniz mi acaba.
– Bisiklet sürmeyi öğrenip öğrenmediğini,
– Resim dersiyle ilgisini,
– Müzikle arasını…hiç mi sormadınız…
• Öyleyse çocuğunuzla:
– Ayağı yere basan bir iletişim kuramazsınız.
– Her sözünüze tepkili olması,
– Lafı ağzınıza tıkaması,
– Bazen de sizi terslemesi,
– Hayallerinizin suya düşmesi…hep bundandır…canım kardeşim.

ÜSTÜN DÖKMEN

Yani ilgisizlik değil, yanlış ilgi sürekli aynı konularda sık boğaz edilmek de bitiriyor çocukları.
Hep bi bıkkınlık hali gençlerde...
Bilmiyorum velilerle bir gezi-piknik gibi etkinliklerle bir araya gelmece, çocuklarla birkaç kez bahçede ders işleme ve hatta branşınıza göre hayallerini içeren kompozisyonlar, biraz düşünceye sevk edecek şeyler daha doğada-daha insan içinde, daha ders katılığından uzak... Dört duvar arası insan yılıyor. Evde aynı-okulda aynı...
Sistem tuhaf, sistem yapboz, sistem robot...
 
Turkiye de sistem cokkk agir ve ezbere dayali birinci sinif cocuklarina bile cok ciddi yuklemeler yapiliyor,sacma sapan ptoje odevleri veriliyor,ben kanada da yasiyorum kizim ikinci sinifa gidiyor okumayi henuz yeni ogrendi burdaki sistem boyle matematik islemlerinde sadece ikisini ogrendiler,carpma bolme muhtemelen onumuzdeki sene baslanicak,hergun ince sayfali kitap getirir okunmasi icin onun disinda odev yoktur,haftada bir matematik odevi vardir,yapmasi bes dakikasini almaz,sinav olayida senenin sonunda bir kere yapilir,ezbere dayali degildir,proje odevi olayi hic yoktur ne yapilirsa cocuk okulda ogretmeniyle yapar...kisacasi burda sistem cocuklari zorlamiyorbu yuzden okulu seviyorlar daha birinci siniftan yaris ati gibi yarismaya zorlanan cocuk lise donemine gelene kadar dogal olarak bikar,yipranir enerji falan kalmaz...
 
Turkiye de sistem cokkk agir ve ezbere dayali birinci sinif cocuklarina bile cok ciddi yuklemeler yapiliyor,sacma sapan ptoje odevleri veriliyor,ben kanada da yasiyorum kizim ikinci sinifa gidiyor okumayi henuz yeni ogrendi burdaki sistem boyle matematik islemlerinde sadece ikisini ogrendiler,carpma bolme muhtemelen onumuzdeki sene baslanicak,hergun ince sayfali kitap getirir okunmasi icin onun disinda odev yoktur,haftada bir matematik odevi vardir,yapmasi bes dakikasini almaz,sinav olayida senenin sonunda bir kere yapilir,ezbere dayali degildir,proje odevi olayi hic yoktur ne yapilirsa cocuk okulda ogretmeniyle yapar...kisacasi burda sistem cocuklari zorlamiyorbu yuzden okulu seviyorlar daha birinci siniftan yaris ati gibi yarismaya zorlanan cocuk lise donemine gelene kadar dogal olarak bikar,yipranir enerji falan kalmaz...
Burda çocuklar sürekli eleme amaçlı sınavlara tabi tutulduğu için hep daha fazlasını öğrenmek zorunda birakiliyorlar malesef.
 
Buldum yazıyı ekliyorum:

BUNU MU İSTİYORSUNUZ

• Çocuğunuz;
– Varsın, bir çivi bile çakamasın…ama, dersleri iyi olsun.
– Varsın, omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın…ama, matematiği düzgün olsun.
– Varsın, evin çalan telefonuna cevap veremesin…ama, notları yüksek olsun.
– Varsın, eve gelen misafirlerinizle üç kelime konuşamasın…ama, fen lisesine gitmiş olsun.
– Varsın, ağlayan bir çocuk görünce ona gülsün…ama, sınıfın birincisi olsun.
– Varsın,kendisinin fazladan harçlığı olduğu halde; kantinden simit alamayan çocuklarla alay etsin…ama, öğretmenlerinin gözdesi olsun.
– Varsın, başını okşayıp hatırını soran bir yetişkine dönüp; “ Ya siz nasılsınız efendim…” diyemesin…ama, yabancı dili mükemmel olsun.
– Varsın, oyun arkadaşları olmasın…ama, sınavlarda “on” çeksin.

– Varsın;
– Taziye nedir,bilmesin,
– Başın sağ olsun ne demek, anlamasın,
– Geçmiş olsun kime denir,niçin denir, haberi olmasın,
– Uğurlar olsun, ne anlama gelir farkında olmasın,
– Ama… karneleri süper olsun.
– Evet…varsın, tek dostu olmasın…ama, iyi gelir getiren bir mesleği olsun…öyle mi…

• Bu çocuğu bu hale nasıl mı getirdiniz:
– Bandı üç ay geriye sararak, çocuğunuzla “nelerden ibaret” olan iletişiminizi dinlemek ister misiniz;
– “Oğlum, çıkar üstünü-başını…doğru derslerinin başına…
– Kızım, öğrenemedin gitti şu işi…hafta içi sokak-mokak yasak…
– Ne gezmesi…sen önce ödevlerini bitir.
– Oyun mu…gelmeyeyim yanına…
– Geçen dönemin berbat karnesini unuttuğumu sanma…
– Birazdan tek tek bakacağım ödevlerine…
– Yavrum, bıktım ama her akşam ders çalış demekten…
– Şu odanın hali ne küçük bey…
– Hayır efendim…siz de ana-baba olunca her akşam bol bol televizyon izlersiniz…
– Haftaya veli toplantısı var biliyorsun değil mi küçük hanım…
– Çocuklar…kesin şamatayı da elime sopa almayayım…

• Çocuğunuzla bilmem ama,bu tarzınızla kimseyle iletişim kuramazsınız.
• Mesela, çocuğunuz hakkında şunları hiç merak ettiniz mi:

– Elinin neye yatkın olduğunu,
– Gönlünün neler arzuladığını,
– Dilinin neye uyumlu olduğunu,
– Gözlerinin zevkini,
– Hangi oyunlardan hoşlandığını,
– Neleri “merak” ettiğini,
– Arkadaşları ile en çok hangi oyunları oynadıklarını,
– Hangi oyunlarda başarılı olduğunu,
– Futbolla ilgisini, basketle arasını, satrançla havasını…hiç merak ettiniz mi acaba.
– Bisiklet sürmeyi öğrenip öğrenmediğini,
– Resim dersiyle ilgisini,
– Müzikle arasını…hiç mi sormadınız…
• Öyleyse çocuğunuzla:
– Ayağı yere basan bir iletişim kuramazsınız.
– Her sözünüze tepkili olması,
– Lafı ağzınıza tıkaması,
– Bazen de sizi terslemesi,
– Hayallerinizin suya düşmesi…hep bundandır…canım kardeşim.

ÜSTÜN DÖKMEN

Yani ilgisizlik değil, yanlış ilgi sürekli aynı konularda sık boğaz edilmek de bitiriyor çocukları.
Hep bi bıkkınlık hali gençlerde...
Bilmiyorum velilerle bir gezi-piknik gibi etkinliklerle bir araya gelmece, çocuklarla birkaç kez bahçede ders işleme ve hatta branşınıza göre hayallerini içeren kompozisyonlar, biraz düşünceye sevk edecek şeyler daha doğada-daha insan içinde, daha ders katılığından uzak... Dört duvar arası insan yılıyor. Evde aynı-okulda aynı...
Sistem tuhaf, sistem yapboz, sistem robot...
Velilerle başarabileceğime inanmıyorum malesef çünkü henüz hiç tanismadigim velilerim var. Özellikle de mutlaka görüşmem gerekenler gelmiyor. Ama ogrencilerimin elimden geldiğince yüreğine dokunmaya çabalıyorum. Ders benim için ikinci planda kalıyor ama doğru ama yanlış tartışılır.
 
Tek Başınalık
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü biri
Ve hiçbirşey yapmamaya karar verdi

Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü bir öteki
Ve yalnızlığının kuytuluğuna çekildi

Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü bir üçüncü
Ve tek başına düşünmeyi sürdürdü

Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü yüzbinler
Ve tek başınalıklarını sürdürdüler

Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü milyonlar
Milyonlarcaydılar

Ve tek başınaydılar
Bu arada birileri
Onlar adına
Karar vermekteydi

Tek başına olduklarını sananlar
Topluca ortadan kaldırıldılar.

Ataol BEHRAMOĞLU
 
Bence öğretmenin modunu inanılmaz düşüren bir detay. Sınıfa girdiğimde bildiğiniz uykudan uyandırıyorum bir sınıfımı tenefüse bile çıkmıyorlar, cam bile açmıyorlar :))

O sınıfı yakalamak biraz zor oldu. Ama yaptım gibi gibi :))

Çok basit belki ama hediyeleşmeyi öğretiyorum, başkalarının sevinçleriyle sevinmelerini öğretiyorum. Yaşım 28. Öğrencilerimden 10-15 yaş büyüğüm ama onlarla güzel vakit geçirmeye çalışıyorum.
Mesela ortak paydamız kitaplar haftada 1 gün 1 saat okulun yanındaki parkta hepimiz çimlere yayılıp kitabımızı okuyoruz. Bazen kitabevleri var hem satış yapılan hem sessiz sakin okuma yapacağınız alanlar orada kitap okuyoruz. Herkes kendine bir çay alıyor (5 tl gibi kupada) Hepimiz aynı kitabı okuyoruz. Okulda dersimizin 1 tanesinde bu kitap hakkında konuşuyoruz.

Bazen film izleme ödevi veriyorum herkes evinde izliyor. Sınıfımızda tartışıyoruz. Bazen onlar seçiyor :)) hiiçç tarzım olmayan ergen filmi gibi ama katlanıyorum:)))

Dillerini çözünce başarıları da artmaya başladı. Bence korku imparatorluğu değil. Sevgi ile oluyor. İşimi, öğrencilerimi çok seviyorum.
 
Bence öğretmenin modunu inanılmaz düşüren bir detay. Sınıfa girdiğimde bildiğiniz uykudan uyandırıyorum bir sınıfımı tenefüse bile çıkmıyorlar, cam bile açmıyorlar :))

O sınıfı yakalamak biraz zor oldu. Ama yaptım gibi gibi :))

Çok basit belki ama hediyeleşmeyi öğretiyorum, başkalarının sevinçleriyle sevinmelerini öğretiyorum. Yaşım 28. Öğrencilerimden 10-15 yaş büyüğüm ama onlarla güzel vakit geçirmeye çalışıyorum.
Mesela ortak paydamız kitaplar haftada 1 gün 1 saat okulun yanındaki parkta hepimiz çimlere yayılıp kitabımızı okuyoruz. Bazen kitabevleri var hem satış yapılan hem sessiz sakin okuma yapacağınız alanlar orada kitap okuyoruz. Herkes kendine bir çay alıyor (5 tl gibi kupada) Hepimiz aynı kitabı okuyoruz. Okulda dersimizin 1 tanesinde bu kitap hakkında konuşuyoruz.

Bazen film izleme ödevi veriyorum herkes evinde izliyor. Sınıfımızda tartışıyoruz. Bazen onlar seçiyor :)) hiiçç tarzım olmayan ergen filmi gibi ama katlanıyorum:)))

Dillerini çözünce başarıları da artmaya başladı. Bence korku imparatorluğu değil. Sevgi ile oluyor. İşimi, öğrencilerimi çok seviyorum.
Bransiniz ne acaba? Çok sevindim basardiginiza
 
Bir lisede öğretmenim. O kadar ilgisiz ki çocuklar bazen kullandığım hiçbir yöntem ise yaramiyor. Sanki dünya yıkılmış da altında kalmışlar. Enerjileri sıfır. Acaba sadece benim dersimde mı boyleler diye diğer öğretmenlerle de çok konuştum ama genel halleri bu. Zaten cevremdeki diğer gençler de böyle. Çevrelerinde olan biten olaylara kayıtsızlar. Sinav olmasa kitap okumuyorlar. Hayatları telefon ve televizyon ekranından ibaret. Çok endişeliyim ama bunu değiştirecek bir çözüm bulamıyorum
Sikinti cogunlukla ailelerde bence. Sonrasinda da cevrede.
 
Merhaba,
Ben de özel bir kurumda öğretmenlik yapıyorum. O kadar haklısınız ki...
Binbir hevesle başladığım mesleğimden bile soğuduğum zamanlar oluyor bazen :(
 
Back
X