malesef bizde saygı hep tek taraflı, gelin kan kusup kızılçık şerbeti içtim demeli, kadınlar bile böyle düşündükçe bişey değişmez, ama allahtan arkadaşın sorunları çok derin değil gibi, aynı çatı altında insan annesiyle bile anlaşamıyo sınırlara müdehale yüzünden...
Kimse biz izin vermedikçe bize karşı saygısızlık edemez. Daha önceki mesajımda da dediğim gibi, bana saygı göstermeyecek bir ailenin oğluyla aşkımdan ölsem evlenmem. Yani bu, en başından bu tür davranışlara izin vermemek anlamına geliyor. Baştan tavır konmalı, tavır konamayacak bir eş adayı ise, yol gösterilmeli. Gitsin kendi yoluna, kendi gibi bir kız bulsun evlensin. Dünya üzerinde vazgeçilemeyecek erkek ya da kadın yoktur. Bir insan yeter ki onurunu yitirmesin, kendini ezdirmesin, sınırlarını çizsin ve ihlal edilmesine izin vermesin. Böyle düşününce karşısına da ona uygun insanlar çıkar. Ama bizim tipik Türk kızlarımızın en büyük hayali koca bulmak, koca adayı gerçekten de ideallerindeki erkek mi, ailesi nasıl, bunlar ikinci planda kalıyor. Yeter ki evde kaldı demesinler, başı bağlansın v.s... Oysa ki bir insan, ideal eşini bulamayacaksa yalnız yaşasın daha iyi, o daha az yıpratıcı en azından... Kadınların çoğu, tüm bir ömrü kendisini anlayamayan bir eşle ve çekmek zorunda olduğu bir aileyle geçiriyor. Ne uğruna? El alem ne der diye mi? Ne saçma, ne akıl dışı! Ve ne yazık o giden ömürlere!