• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Neden mutlu değiliz?

kulitta

İlahi Adalet
Kayıtlı Üye
17 Kasım 2008
12.049
2.245
448
7_297542.jpg

Bağırıp çağırmayı, stres yapmayı, kaba davranmayı, önyargılı olmayı, hüzünlenmeyi eleştirmeyi, hep kötü şeyler beklemeyi alışkanlık haline getirmişiz, iyimserlikleri raflara dolaplara saklamışız...
Asık suratla yaşamayı tercih ediyoruz, basit bir gülümsemeyi kendimize ve çevremizdekilere çok görüyoruz...

Geçmişle ilgili aklımıza hep yaşanan köyü şeyleri getiriyoruz... Yaşanan güzellikler nedense aklımıza getirmiyoruz...
Olumsuzluk üretilen meclisleri terk edip kalkmak yerine orada oturup onları dinlemeyi tercih ediyoruz...
Hep oturuyoruz... Hep daracık evlere ve ofislere sıkışmış kalmışız... Aklımıza doğaya çıkmak, bir akşam yürüyüşü yapmak nedense gelmiyor...

Birilerinin evine gittiğimizde kendi evimizle onun evini karşılaştırıyoruz... Ya ne güzel bak gezmeye gelmişsin stresini atsana... Hayır... Kendi evimizdeki eksiklikler kafamıza takılıyor... Evimizdeki fazlalıkları nedense kafaya takmıyoruz...

Kendimizi çoğu zaman salıveriyoruz kendimize bakmıyoruz... Daha sonra aynanın karşısına geçip ne kadar çirkin birisiyim diyoruz...

Birkaç kişi bir araya geldiğimizde her şeyin çok güzel olduğunu söyleyen birine rastlamıyoruz... Herkes hayat denizinde nasıl boğulduğunu anlatıyor... Ruhları dindiren bir konuşma yapmıyoruz... Paramız yok, geçimimizi zor sağlıyoruz, hepimiz hastayız, kayınvalidem bana neler çektiriyor, ülke satılıyor, hayat beni bu aralar boğuyor, eşimle sürekli kavga halindeyiz. vs...

Ev sahibi değilken hep evimiz yok diye sızlanıyorduk... Başımızı sokabileceğimiz bir ev aldık... Daha güzel bir ev alsak ne olurdu diyoruz. Allah onu da nasip ediyor bize, Şimdide keşke birde yazlığımız olsa diyoruz...

İkinci bir el arabamız olsun ayağımızı yerden kessin yeter diyoruz... Çok şükür dileğimiz yerine geldi, ama rahat durmuyoruz bir de sıfır araba alabilsek diye yakınıyoruz...

Karşınızda bir hata yapan var ise onu affetmek yerine cezalandırmayı tercih ediyoruz...

Komşumuza rahatlayalım diye gezmeye gidiyoruz... Yeni aldıkları plazma televizyonu görünce birden huzurumuz kaçıyor... Gezme boyunca onu kafaya takıyoruz bizim niye yok diye... Rahatlayalım diye gittiğimiz gezmeden iyice rahatsız olup evimize dönüyoruz...

Apartmanın kapısından girerken alt komşunun kapısı açık ne oluyor diye soruyoruz...o da pencereleri PVC yaptırıyoruz,birde balkona katlanabilir cam taktırıyoruz diyor..moralimiz iyice bozuluyor..akşam bizimkisi gelsin bunları bir bir anlatacağım biz neden yaptırmıyoruz...

Birisinin bir hareketini hemen üstümüze almaya hazırız,onunla kavga etmeye ona küsmeye onu kırmaya programlamışız beynimizi...en ufak bir tartışmaları kafaya takıyoruz ve günlerce onu düşünüyoruz ..olaylardan çabuk kurtulmayı beceremiyoruz veya becermek istemiyoruz...

Çarşıda bir giysi almaya çıkıyoruz ilk önce şehrin tüm mağazalarını dolaşıyoruz maalesef beğenemiyoruz...ikinci kez tekrar çıkıyoruz..maalesef tekrar hangisini alacağımıza karara veremiyoruz...ve her gün çıkıyoruz...hayatımız hep kararsızlıklarla geçiyor

Hayatı hatasız yaşamak istiyoruz... Hayatı hep sağlıklı geçirilecek bir olgu olarak düşünüyoruz... Mükemmeliyetçi olarak yaşamanın daha iyi olduğunu zannediyoruz... Yine bu adam pijamasını kaldırmamış, yine çoraplar ortada, bu perdenin ucu niye eğri duruyor, bir hafta sonra günüm var şimdiden temizliğe başlayayım, baharda yaklaşıyor en az on gün evi temizlemem lazım, sehpanın örtüsü azıcık kıvrılmış onu düzeltmem lazım, ya mutfakta iki kirli bardak kalmış kalkıp onları yıkayayım, yarın ne yemek yapa cam, diş macununun kapağını kim kapatmıyor, kâğıt havlu böylemi koparılır... ve kafaya taktığımız daha nice şeyler...
Komşularımızla birlikte bir araya geldiğimizde hep ağlatan programlar seyredip ,batsın bu dünyayla başlayan şarkılar dinliyoruz,daha neşeli,insanı motive eden, eğlendiren,güldüren programları seyretmiyoruz...nedense hüzünden melankoliden hoşlanıyoruz..

Çocuklarımıza iyi bir eğitim veremediğimizi onlarla yeterince

İlgilenmediğimizi, onlara her istediğini almadığımızı düşünüp hayıflanıyoruz... Çocuk yuvalarında annesiz ve babasız, bakıcıların elinde büyüyen bebek ve çocukların hallerini düşünmüyoruz...

Aslında mutlu olmamız için o kadar çok şey var ki yeter ki beynimizi lüzumsuz kaygı ve streslerden uzak tutalım ve bizde var olan güzellikleri görebilelim...

alıntı
 
Şükretmeyi bilmediğimiz için mutlu değiliz..
Bunu öğrenmediğimiz sürece de mutlu olamayız zaten:delphin:
 
yetinmeyi ve paylaşmayı bilmediğimiz ,n
nimeti verene şükrünü eda etmediğimiz için...
 
neden mutlu değiliz? çünkü insanız...
zaaflarımız,tatminsizliklerimiz,dahasını isteyen sınırsızlığımızla
her daim aç varlıklarız
24 saat içinde belki 1 saat halimize şükredip,
mutluculuk oynayıp( oda illa ki daha beterini görünce)
kalan 23 saatte o beteri unutup yine mutsuzluklarımızla başbaşayız
 
kesinlikle laleye katılıyorum.şükretmeyi bilmiyoruz.
pozitif düşünmüyoruz hiçbirzaman.herşeyin hep kötüsünü düşünürüz.doyumsuzuz ayrıca.vermekten çok almayı severiz.kendimize yapılmasını istemediğimizi şiddetle karşımızdakine yaparız. asla ve asla özeleştirimizi yapacak cesareti bulamayız.korkarız kendimizden...
kendimizi mutlu etmek yerine kandırmayı tercih ederiz.kandırmayı başaramadığımızda hastalanırız ve buna depresyon deriz.
hayatı ve insanları değiştirmek güzelleştirmek adına hiçbirşey yapmayız ama onlardan sürekli şikayet ederiz.hep biz haklıyızdır.kimseyi koşulsuz sevemeyiz.
mutlu olmak için gereken en önemli şey affetmek ve sevmek.herşeyi ,herkesi sevebilir ve affedebilirsek mutlu olabiliriz. ama biz o kadar varmıyız?..
 
Bu hayatin gecici oldugnu düsündügmüz zaman, ne fazla mutlu olmak isteyecegiz nede her derdimize aglamak...:delphin:

Insanlarin mutsuz olmasinin sebebi mutlulugu yanlis yerde ardiklarindandir, baska insanda degil kendimizde bulmamiz lazim...biz kendimizle barisik, hayatimizi ve kendimizi oldugmuz gibi kabul ettikten sonra mutlu olmak icin ilede bir insana ihtiyac duymayiz...a.s
 
cevremizdeki insanları eklememisiniz cevrenizde piskolojisi bozuk insanlar olursa siz mutluyken bile sürekli bağıran takıntılı insanlar ne kadar mutlu olabilirsiniz bence mutlulugumuzu bunlarda cok etkiliyor
 
Ben mutlu bir insanım ve enerjimin yüksek olduğunu düşünüyorum...
Olumsuz şeyler yaşasamda olumsuz düşüncelere yer yoktur benim hayatımda...
Negatif, yıkıcı, anlayışsız, hoşgörüsüz insanlara da...
Bir şeylere kahreden arabesk şarkılar dinlemem...
Tanımasam da birebir karşılaştığım insanlara selam veririm..
Yolda bir çiçek görsem severim...
Bunlar beni mutlu eden şeyler...
Pollyana mıyım hayır değilim, hiç olmadım...
Küçük şeyler mi beni mutlu eden, evet...
Ama hiç sıradan basit düşünen bir insan da olmadım...
Büyük duyguları severim mesela azla yetinemem...
Her şeyi olduğu gibi kabul ediyorum ben, kendimi de...
En çok hatalarımı, zaaflarımı, başarısızlıklarımı kabul ediyorum...
Yapamadıklarım için kendimi çok suçlardım ben...
En ben olmalıyım derdim...
Çok acıttı bu düşünceler beni..
Anladım ki hayatın hatasız yaşanabilmesine imkan yok..
Herşeyi olduğu gibi kabul ettiğinizde kırılamayacak hiç bir kısır döngü yok...
Kötü insanlar elbette olacak, onlarda hayatın bir parçası...
Belki dinleseniz kendilerince haklı nedenlerle kötüler...
Şükretmek en büyük servet bence...
Sahip olduklarınız için şükredip sahip olamadıklarımız için çalışmak gerekli...
Ama şikayet etmeden...
Yeni şeyler hep heyecanlandırır beni, her son bir başlangıçtır aslında...
Kim bilir ne güzel günler var hayatta beni bekleyen...
Acılar elbette olacak ama yaşam kadar gerçek hiç bir şey yok hayatta...
Değmez, hiç bir başarı, kariyer, kişi, mal vs. hiç bir şey için kendini üzmeye değmez...
Hırs yapmaya değmez...
Sanırım burada yazılanların çoğu yok bende...
Var olanları da çekip atıyorum hayatımdan...
Ben mutlu bir insanım...
 
kendinle barışıksan,
küçük şeylerle mutlu olabiliyorsan,
hatalarını bilip bunlardan ders alabiliyorsan,
almaktan ziyade vermeyi biliyorsan,
imkan ve olanakları sorgulamayıp,bunlardan faydanlanma yolunu güdüyorsan,

işte o zaman,
mutsuz olman için nedenin yok...
 
Bu hayatin gecici oldugnu düsündügmüz zaman, ne fazla mutlu olmak isteyecegiz nede her derdimize aglamak...:delphin:

Insanlarin mutsuz olmasinin sebebi mutlulugu yanlis yerde ardiklarindandir, baska insanda degil kendimizde bulmamiz lazim...biz kendimizle barisik, hayatimizi ve kendimizi oldugmuz gibi kabul ettikten sonra mutlu olmak icin ilede bir insana ihtiyac duymayiz...a.s

bence de...
hep 2. kişilerde ya da şeylerde arıyoruz mutluluğu da ondan...malesef...
 
Elimizdekilerin değereni bilmediğimiz için, hep daha fazlasını isteyip olan için şükür etmediğimizden mutlu olamıyoruz malesef...
 
Allahıma bin şükürler olsun mutluyum:lepi:
hayat tabiki inişli çıkışlı
iyi kötü taraflı:sm_confused:
her kötü olayda bundada var dır bi hayır deyip
Allaha şükredip inandıktan sonra
helede içindeki umut hiç sönmediyse
hayat bi bambaşka ozaman
Herşeyin hayırlısının olması dileğiyle:Saruboceq:
 
mutlu degılız çünkü....
hayattan cok fazla sey beklıyoruz...oldugunla yetınmıyoruz....
şükretmıyoruz....elimizdekilerin degerini bilmiyoruz....
herşeyı cok cabuk tüketiyoruz....ve hep daha fazlasını istıyoruz...
her konuda ..haddınden fazla hırs yapıyoruz....onun var benım neden olmasın dıyoruz...
sevdiklerimizden uzaklasıyor....uzaklastıkcada...ınsanı özelliklerimizi kaybedıyoruz...
sevgiyi hep erteliyoruz....etrafımaza...gülümsemiyoruz...
bıraz polyanna olsak hepımıze yeticek ...ama bunu başaramıyoruz...
insanların iyi yanlarıyla degil olumsuz yanlarıyla ugraşıyoruz....
ve mutlu olamıyoruz....
 
yazılanlara bakıldıgında hepımız nedenını cok ıyı bılıyoruz cok guzel ornekler verılmış teşekkur ederım..
bende bırcok şeyı bılıyorum fakat bılıpte devam demek dahada sukursuzluk sanıyorum kendımı bu konuda kınıyorum...
 
Kendimizle barışık olup, elimizdekilere şükretmeyi biliyorsak,
mutsuz olmamız için bir sebep olmaz bence.
 
hep hayattan beklentilerimiz var.
onlar gerçekleşirse mutlu olacakmışız gibi geliyor hep.
onlar gerçekleşiyor yeni isteklerimiz oluyor.
hep birşeyler bekliyoruz olsunda mutlu olayım diye

önce kendimize dger verelim kendimizi sevelim
ve çevremizdekilere rahatça seni seviyorum seni çok özledim diyebilmeliyiz.
nasıl kızgın olduğumuzda agzıma her geleni söylüyorsak sevgimizide söylemeliyiz.

çok şükür mutluyum sorunlar olmuyo değil oluyo ama
onlarsızda hayat olmuyo.
 
mutsuzluklarımız ile mutluyuz biz..
yaşamını anlattığında, yaşıyamadıklarını anlattığında,, tasalarını..
ama ben.. diye başlayan cümlelere aşinayız..
acı yaşamamız ile , birbirimiz ile adeta yarışan insanca varlıklarız..
ne acı değil mi ? ..
bence değil..
ne peki..
dedim ya,, insanca, oldukça insancıl
acz den mi gelir yoksa kodlanmışlıktan mı bilmem ama bir rutindir bilir gideriz peşinden,
kırmak mı..
yokyok.. bizler alışagelmişliklerimizden gitmeyi sevmeyiz pek..
karşımızdakinin acısından daha çok acısı olduğumuzu düşünmek mutlu kılar bizi,, içimizi,,
neden bilmem.. ama böyle işte..

tüm bu bilinirlilikler bir tarafa,
kendime dönük bir insancılım ben..
eşime..dostuma..çevreme..çevrem de olmayanlara dönük değil,,
kendi çapımın çevreleyebildiklerine değmeyi dokunmayı seviyorum..
çapımız kadar yaşıyoruz aslında herbirimiz kendimizi,,
kiminin çapı esnek.. kiminin kendine dönük.. kiminin dar olmasını ister halde ve sığ, yani isteyerek sığ..
yani yine esnek..

mutsuz olmak da , mutsuzluğu keyiflendirmek de bizlere bağlı ..
mutsuzluğun keyfi mi olurmuş demeyin sakın.. yabana atmayın.. oluyor çünki..
kendi ile mutlu olamayan, gerçek mutluluğu başka kimse ile tadamaz..
kendin ile mutlu olmak/geçinmek de öyle kolay değildir
çünkü, en çok eleştirdiğimiz davranışlar, başkalarında gördüğümüz kendi davranışlarımızmış aslında..
insanın kendi ile yüzleşmesi,, tanıması,, tanımlayabilmesi kendini kendine,,
cidden çok zor.. imkansıza yakın bir zorluk bu..
ve zordansa kolayı tercih edip, kendimiz ile tanışmaktansa
tanımamayı / tanımlamamayı tercih ediyoruz.. ve sürüp gidiyoruz işte yaşamımızı..
yüklerimizi hep bir başkalarına yükleyerek.. ve yüklediğimizi de bilmeyerek.. bilmek istemeyerek..
istersek biliriz..
ah bir farkında olsak..
müthiş bir tılsım bu.. osho' nun sözü geldi aklıma şimdi farkındalık ile ilgili,
küçücük bir anahtar büyük büyük kapıları açar,, net hatırlayamasam da buna paralel bir sözdü..
 
Back
X