Hayatımdan yeterince mutlu, kendime karşı da yeterince özgüvenliyim, asıl siz o kadar derdiniz arasında beni düşünmeyin :) Sevilmediğim, değer görmediğim yerde asla durmam mesela, size de tavsiye ederim.
Hele de çocuğumu sürekli azarlayan, mutlu geçirmesi gerektiği anları bile burnundan getiren, en ufak şeyde o ekşimik suratını çekmek zorunda kaldığım, benimle sohbet bile etmeyen, ben etmeye çalıştığımda sohbetimle dalga geçen, koca olmayı da, baba olmayı da, aile olmayı da beceremeyen, becermeye de gönlü olmayan birini çekmemek benim için en doğrusu en güzeli. Ama dediğim gibi siz burada olduğu gibi kendi hayatınızda da ağlana ağlana ömür geçirmeyi tercih edebilirsiniz bu da kendinize verdiğiniz değerle ilgili. Ben özgür bir platformda özgürce fikrimi yazıyorum, sizin de herkese yazdığınız gibi.
Ayrıca tümor metaforunuz da gözlerimi ve aklımı kanattı.

Kaldı ki eğer kafamızda 'tümör' varsa ve kötü huyluysa tek çare tümörden kurtulmak oluyor. Ama bunu sizin komik örneğinizdeki gibi kafamızı (yani hayatımızı) kopartarak yapmıyoruz elbette

bunu o 'tümörü' kafamızdan (hayatımızdan) uzaklaştırarak, yok ederek yapıyor ve iyileşiyoruz

o tümör büyüyüp bizi yavaş yavaş öldürmesin diye biz ondan kurtuluyoruz. Sizin dilinizden anlatmaya çalıştım bilmem anlatabildim mi :)