Pehlivan oldum!

37 yaştan bildiriyorum.
Ailenin hep ‘ o nasılsa halleder, en iyisini bilir’ diyerek büyütülen, birçok noktada da bu sebeple kendi kendini büyütmeye mecbur bırakılmış çocuğuyum. Sürekli güçlü profil çizmeye çalışmaktan içimde oluşan o ‘güçlü olmak zorunda olan kadın’ hissi bu sene anksiyete olarak patlak verdi. Terapiler, antidepresanlar ile yine kendimi ben toparlamaya çalışıyorum. Biraz güçsüz olmaktan kimseye zarar gelmez, her yere yetişmek zorunda değilsiniz. Bırakın bazı şeyler olduğu kadar kalsın
 
Hep güçlü olmak, hep güçlü olmaya çalışmak yorar insanı.
Ayrıca feminizim de bu değildir, en temelinde bir insan olarak değer bulma talebidir feminizm. Ne fazlası ne azı aslında.
Bazen durmak, nefes almak, taşıdığı yükü bir kenara koyup dinlenmek istiyor insan.
Ancak şurası da bir gerçek ki yardım istemediğimiz sürece kimse yardıma ihtiyacımız olabileceğini düşünmüyor bile.
"Sen güçlüsün" fikri o kadar yerleşiyor ki o kişinin de desteğe ihtiyacı olabileceği kimsenin aklına gelmiyor.
Ama aslında öncelikle desteğe ihtiyaç duymanın güçsüzlük olmadığını kavramamız gerekiyor.
Özellikle de evlilikte bu hayatı ve zorlukları birlikte göğüslemeyi öğrenmek gerekiyor.
Siz destek istemeyi öğrenirken eşinizin de istemeseniz bile desteğe ihtiyacınız olacağını düşünmeyi öğrenmesi gerek sanırım.
Hayatı ancak bu şekilde paylaşabilirsiniz.
 
Eşinize sorumluluk vermeyip erkek rolünü de siz üstlenirseniz ilişkinize zarar verirsiniz.Elinizden gelse de her işe siz koşmayın.Güçlü bir erkek istiyorsanız,ona yakıcaksınız birtakım işleri.Çünkü böyle erkekler işe karışmıyor ama bir taraftan da beceriksizliğinin hıncı size öfke olarak içinde birikiyor.
 
Kendi görevlerini yapıyor. Ama mesela araba arıza yaptı, telaş yapıyor, iş bitirici değil. Of aşkım ya, sinirlerim bozuldu ya diyor. Ben de el atmasam ikimiz çöküp oflayacağız yani. İlk telaşı geçene kadar aklına çözüm gelmiyor. Ben de pratik biriyim sabırla bekleyemiyorum.
 
Ben sevgiliyken elektrikli supurgesini tamir ettim ya..
Üniversitedeyken ev arkadaşım ( benden 5-6 yaş büyüktü) elinde tornavidayla prizleri tamir ederdi. Hatta bilmem neciye gidip alçı almıştık kız klozetin su kaçıran yerlerini alçı ve silikonla halletmişti. Tabi ben o zamanlar piremses. Sonra hep beraber Seyit Onbaşı olduk
 
Valahi bende öyleydim. Küçükken bile hiç küçük olmamış büyümüşte küçülmüş kızlar vardır ya öyleydim. 32 yaşındayım hala öyleyim. Her şeyi kendim yaparım hiç bişeyden kaçmam yapmaktan gocunmam. Düşünün kızınız kadarken ailemin yok filan demesine rağmen pazarda su satmışlığım var. O kadar cevvaldim. İnanın hayatta hiç bir şey yıldıramaz Allahh ın izniyle kızınızı her işin üstesinden gelir hepte başarılı olur. Benim kızım benim kadar değil maalesef ama ben güçlü olması için elimden geleni yapıyorum.
 
Cazgır ve kronik rahatsızlığı olan ablaların en küçük akıllı, sessiz kardeşiyim ben de terapi almaya başladığımda ailemin konu olacağı aklıma gelmezdi ama biz bildiğin ihmal edilerek güçlü olmaya zorlanan bireyleriz. En kötüden başla, en zaafın olan aile hayır demeye çalış, dedi terapistim bana. Hayır diyince beni sevmezler diye ödüm kopuyormuş içten içe meğer; ya da işe yararsam, kendi başımın çaresine bakarsam o cılız sevgiyi ilgiyi alırım diye kodlanmışım. Hayor demeye başladım mı? Kısmen. Aileme bile bağlanamayan 36 yaşında bekar bir kafın olarak bağlanmayı, sağlıklı bağlanmayı öğreniyorum işte.. olduğu kadar. Sen iyi ol, kendine yet, ablamlar gitmez annem yıpranır fiye diye evin amelesi olmuştum ben de . Annem onlar için fedakarlık edebiliyorsa benim için de edebilir demeye çalışıyorum bu ara. Ama gel içime sor market poşeti taşırken annem arkadan içim cızlıyor o travmalar, o kodlamalar ah… yalnız değilsin yani, bu kader değil ama, yani umarım
 
Kenara çekilme değil ama ilişkimizde sanki kadın o erkek benmişim gibi hissediyorum..
Tamirat işi gibi teknik işleri eşinize yaptırın. Bilmiyor ise güç gerektiren şeyleri ondan rica edin. Vida sıkacağınız zaman güçsiz hissettiğinizi vs belirtin, o sıksın. Eşya çekme veya bir şeyin montajı olsun, eşiniz yapsın. İki güç pohpohlayın da. Hoşuna gideceği için bu işlere daha çok atılır. Belki bu şekilde spora da başlar ve erkekliğini ön plana çıkarmaya çalışır.

Anlattığınızdan aklıma mızmız öğrencim geldi. Aşırı duygusaldı ve kafamı duvarlara vurasım geliyordu. Sonra işe girince mi nolduysa biraz sertleşti mıymıylığı gitmiş.
 
Ah...
Hayatım boyunca ben de hep böyle hissettim galiba. Lisedeyken sunum yapmam gerekmişti ve utanıp saçmalamıştım. Eve döndüğümde anneme ağlayarak anlatınca "sen güzel yapmışsındır" demişti. Halledemediğim bir şey olmasına izin vermediler hiç. Eşimden böyle bir tepki almadım fakat, zıt kutuplar misali, habersizce bu kadar narin birini kendime çekmişim sanki. Evlenip damat olmuş gibi hissediyorum kendimi.
 
Kendimden daha güçlü birine ihtiyacım var, daha doğrusu güçsüz de olmama izin verilmesine..
İşte bize dayatılan eşitlik algısının verdiği patlak. Gerçekten iş hayatından ve ailelerin de artık kız çocuklarını narin görmemesinden sanıyorum ki pek çoğumuz Ali Cabbar olduk
 
Güçlü kuvvetli bir insan aslında. Yani beni tek eliyle kaldırır :) ama hemen ruhen çöküyor. Bir şey arıza yapsa sanki dünyanın sonu gibi. İlişkimizde dahi fazla nahif kalıyor. Ben sanırım erkek erkek olsun istiyorum. Normalde beni dinler, saygı duyar, centilmendir. Ama babasız yetişmiş, sadece anne oğul. Annesi de her işi yapan baba yerini doldurmuş bi kadın. Hiç onun gücüne ihtiyaç duyulmamış sanırım
 
Muhtemelen öyledir. Sadece yanımda benden güçlü bir eş istiyor gibiyim.
Hakkınızdır lakin güçten kastınız nedir ?
Duygusal olmak olumsuz durumlarda pratik olamamak güçsüzlük müdür ?
Yapı meselesi işte.. Adam böyle. Bile isteye seçmişsiniz.
Değiştirebileceğini düşündüğünüz ve güçsüzlük olarak yorumladığınız davranışları varsa konuşmalısınız.
Bir şeylere o el atsın, üstümden bazı görevleri alsın diyorsanız biraz geri plana çekilmelisiniz.
Ama çok da değişmez diye düşünüyorum.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…