Ben size sadece bir anımı anlatacağım, akşam akşam şans ne diye düşünmemi sağladınız çünkü.
Bundan 5 sene önce daha önce hiç gitmediğim ve dilini bilmediğim, insanların gitmek için son sıralara yazacağı bir ülkedeydim. İsteyerek gittim tabi ki, inanılmaz mutluyum, inanılmaz şanslıyım. Ailem benim şansım, hepimiz sağlıklıyız, eğitimliyiz, durumumuz iyi. Gittiğim ülkeye de onlar şanssız olduğu için gittim aslında, onlara yardım etmem gerektiğini düşündüğüm için, çok mükemmelim ya. Onların ülkemizde göremeyeceğimiz sağlık sorunları var ve bizim oradaki insanlara yardımcı olmamız gerekiyor, öğrencilik zamanlarım.
Gittiğimizde yerel bayramları vardı, tabii her yerde şenlik var, tabi o kadar fakirlik içinde ne kadar olabilirse. Ülkeye vardım, kalacağım yere yerleştim ve bir telefon geldi. Annem baş ağrılarından benim yaşımdan daha uzun zamandır şikayetçiydi. Ama baş ağrısı bu, ya migrendir ya sinüzit, başka ne olacak değil mi? Annemi beyin kanaması nedeniyle hastaneye kaldırmışlar, babam da apayrı bir ülkede görevde o sırada. Eşiniz hastalandı gelin diye aramışlar. Babam arabasına atlamış, havaalanına gideceğim derken hız sınırını 2 kat kadar aşmış ve çok büyük bir kaza yapmış,onu da hastaneye kaldırmışlar. Benden o ülkede beklenen de, şanslı doğmuş bir insan olarak şanssız olanlara yardım etmem.Telefonu kapattım, bilgisayarı açıp bilet bakmam gerek, yerel ofise haber vermem gerek, dışarıda hastalıktan sürünen insanlara bu bayramı mutlu yaşatmam gerek.
İyi bir insan olarak nitelendirilen grupta değilimdir, iki yoğun bakım haberiyle aklıma gelen tek seçenek bir şekilde uçuşu ayarlayıp ülkeme dönebilmek. Ama nasıl döneceğim? Bizim gruptan birkaç kişi bizden önce gelmişti, hemen başlamış şikayetleri. Sevgilimi özledim, ailemi özledim, burası kokuyor vs. Birkaç keyfi izinden sonra program yöneticileri işkillenmiş. Durumu aynen olduğu şekilde bir adama anlattım. Bana ne dedi biliyor musunuz? Ailene yapabileceğin hiçbir şey yok, ama buradaki insanlara yardımcı olabilirsin.
Dini inancım yok, zaten görevli izin verse de önümüzdeki 3 gün uçuş yok, ben neye sarılacağım? Dedim ki kendime, bedel ödeme zamanım bu benim herhalde. İyi şeyler yapma zamanım bu. Çıktım oradan, bayram kutlamaya çalışan insanların yanına gittim. Kendi dillerinde lakap takmışlar bize, sadece onu söylüyorlar. Rahatsızlıklarını anlayamıyorum, tek yapmaya çalıştığım şey doğru tahmin edebilmek. Biraz gülümsemeye başladılar mı anlıyorum ki yaklaştık. İğne yapıyoruz, tepki vermiyorlar. Burada 2 hemşirenin tutamadığı hastalara yapılan prosedürü uyguluyoruz, gülümsüyorlar. Çünkü bayram, bayram yani. Ertesi gün ölseler de daha mutlu bir gün yaşamadılar ki? Ben de gülümsemeye başladım, öyle ki kuzenim aradığında bana haber gelmedi sandı. Ama içimde yaptıklarımın aileme döneceğine dair bir inanç vardı, buradan da iyi bir insan olmadığım anlaşılıyor aslında.
Öyle veya böyle ben o 3 günü insanları gülümsetmeye çalışarak ve kendim gülümseyerek geçirdim. Aileme döndüm, her şey yoluna girdi. Ama o günden beri düşünürüm, şanslı olanlar aslında kaybedecek şeyi olmayanlar. Ben her gün sevdiğim bir şeyleri kaybetme korkusuyla yaşıyorum, bayram da olsa seyran da olsa, o içten gülümsemeyi asla yakalayamayacağım.
İyi bayramlar.