seçmece bunlar :)

İstikbal
Pek saf bir karı koca çocukları olmadığı
için hocaya gitmişler.Hoca büyü için
hanımla ilişki kurmam gerek demiş.
Hafifçe ilişkide çocuk memur olur,
biraz ilerletirsem mühendis olur, tam
ilişkide doktor olur,demiş. Çok şaşıran
ama çaresiz kalan karı koca düşünmüs
taşınmış, çocuğumuz olsunda memur olsa da
olur demişler.
Hoca kadını içeri almış.Soyunmasını
söylemiş.
Hoca kadının çok güzel olduğunu görünce
kendini kaptırmış.Kadın hocanın tam
ilişkiye geçmeye çalıştığını görünce
telaşla "aman hoca efendi biz memur
istiyorduk" demiş.Kendinden geçen
hoca gürlemiş:"Çocuğun istikbaliyle
oynama be kadın!"
 
Nerede ?
Temel 1 sene çalışmış bir alet yapmış.
Alet bir karış sopa ucundada bir jilet
ve bir peynir. Bunu Ankara'ya götürmüş
tescilletmek için. Demişler bu ne Temel
anlatmış fare kapanı. "Fare sopanın
üstünden gelecek peyniri yerken boynu
kesilecek", demiş.

Herkes demişki kesmenin olabilmesi için
hareket lazım demişler ve Temel gitmiş.
1 sene sonra gelmiş aynı alet ucunda
peynir yok.Bu nasıl çalışır demişler.
Fare gelecek peyniri göremeyecek "Nerede
benim peynirim" deyip kafasını sallarken
boynu kesilecek demiş.
 
Bilet
Temel Fadime'yle tiyatro gişesine gitmiş:

- Pize içi pilet lütfen.

- Leyla ile Mecnun için mi?

- Hayir Fadime'yle penum için.
 
Söz
Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor,
biri papaz,diğeri avukat üç yakın arkadaşını
çağırmış yanına. Bir ricada bulunmuş:

- "300 bin dolarlık tasarrufum var, demiş,
bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum.
Ama kimseye de güvenemiyorum. Size simdi 100'er
bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben
gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin..."

Adam olmuş. Üç arkadaş verdikleri sözü yerine
getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan
azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını
çağırarak onlara itirafta bulunmuş:

Doktor:

-"Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı, demiş,
onun için 100 bin doların 20 bin dolarını
hastaneye sarfettim, kefene 80 bin koydum."

Papaz: - "Maalesef ben de aynı günahı işledim,
demis,paranın yarısını kilisenin inşaatina ayırdım.

Kefenin cebine 50 bin dolar koydum."

Avukat : -"Ben sözümü aynen yerine getirdim,
demiş,kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum."
 
Bunak
Adamın biri evlenmeye karar vermiş ama yaşı 75.
Kız da 22. Çocukları, torunları evlenmesin diye
adamı ikna etmeye çalışmışlar; "Babacım bak yaşın
ilerledi. Kalbin dayanmaz." diye. Ama adamı ikna
ne mümkün. Kimseyi dinlememiş,evlenmiş. Gerdek
gecesi olmuş, sabah olmuş, derken saat öğleni
bulmuş, yeni evlilerden hala ses seda çıkmıyormuş.
Aradan birkaç saat geçtikten sonra kapı açılmış
ve kız bitkin bir vaziyette dışarıya çıkmış.
Yaşlı adamın oğlu hemen koşmuş ve endişe ile
sormuş : "Neler oldu? Babam iyi mi?" Kız :
"Evet çok iyi idi" demiş. "Ben yoruldum da.
biraz mola verdik..." diye ilave etmiş. Çocuk :
Allah Allah! 75 yaşında bir adam, nasıl oluyor da
bu kadar aktif olabiliyor? Kız : "Yok canım "
demiş "Aktif değil, adam bunak. Yapıyor
unutuyor, yapıyor unutuyor...''
 
Yakın
Kars tren garında İstanbul'a hareket etmek
üzere Doğu Ekspresi hazır beklemektedir.
Kayseri'li iş için geldiği Kars'tan dönmek
üzere trene biner ve kompartmanını bulur.
İçeride iki tane 45-50 yaşlarında adam ve
birde 20 yaşlarında genç vardır.
-"Selamun Aleyküm" diyerek Kayseri'li içeri
girer.İçerdekiler;
-"Aleyküm Selam" derler.
Kayseri'li yerine oturur ve bir süre sonra tren
hareket eder.Yolculuğun başında hiç kimse
konuşmamaktadır.Yalnız genç çocuk biraz
sıkıntılıdır.Orta yaşlılardan birisi
çocuğun bu halini görür ve laf atar.

-"Hayrola genç senin bir derdin mi var?"

Çocuk dayanamaz başlar anlatmaya:

-"Ya abi ben İstanbul Üniversitesinde öğrenciyim.
Yarı yıl tatili için köyüme geldim. Zavallı
anam beni okutabilmek için kötü yola düsmüş.
Kadını o halde görünce çok canım sıkıldı. Üzüldüm" der.
Bu sefer soruyu soran adam çocugu teselli etmek
için söze başlar.

-"Bak aslanım ananla iftihar et kadıncağız seni
okutabilmek için nelere katlanıyor. Ben falanca
yerin genel müdürüyüm. Anacığım beni okutabilmek
için her gece pavyonlarda konsomatrislik yapardı.
Üzülme" der.Bu sefer öteki orta yaşlı adam lafa karışır.

-"Yavrum gördün işte analık hakkı ödenmez.
Beyefendi doğru söylüyor ben ki filanca şirketin
patronuyum anam beni okutabilmek için her gece
kendini satardı. Boşver" der.

Tabiki Kayseri'nin de konuşması lazım. Elini
cebine atar ve bir uzun Samsun paketi çıkartır.
Diğerlerine ikram ederek şöyle der:

-"Yakın lan orospu çocukları birer tane...."
 
Siyaset
Kayserili'nin biri İlahiyat okumak icin Mısır'a
EL-Ezher üniversitesine gitmiş. Yedi senelik
okulu memleketine hasret kaldığı için altı
sene sonra bırakmak istemiş. Hoca'sı buna üzülmüş
ve ona demişki:

- "Oğlum gel bir sene daha okuda islam'da
siyaseti ögren". Yok bizim Kayserili ısrar etmii,
bana siyaset miyaset lazım değil demiş.
Kayserili köyüne geldikten sonra camiye gitmiş
ve hocanın vaazını dinlemeye başlamış, duydukları
öğrendiklerinin tam tersiymiş, hoca kafirlerden
dinsizlerden bahsediyormuşki, bizim kayserili
ayağa kalkmış ve hocaya:

- "Hocam anlattıklarınızın hepisi yanlış" demiş.
Bunun üzerine hoca:

- "Aha kafirin teki'de bu" demiş ve bütün cemaat
bizim kayserilinin üstüne yürümüş. Canını zor
kurtaran kayserili hemen Mısır'a geri dönüp başından
geçenleri hocasına anlatıp son senesini okumuş
ve tekrar köyüne dönmüş. Yine cami'ye girmiş ve
aynı hoca'yı dinlemeye başlamış. Bir müddet
sonra ayağa kalkmış ve:

- "Hocam kusura bakmayın geçen sene çok büyük
bir hata yaptım, Mısır'da hocam'la konuştum,
siz haklıymışşınız, hatta sizden bir kıl
koparan cennete gidecekmiş" deyince bütün
cemaat ayağa kalkıp hocanın üstüne yürümüşler.
 
Benim
Şoför çarptığı yayayı teselli eder:
- Şansınız varmış, size çarptığım yer tam
doktorun karşısı.
Yerdeki inleyerek cevaplar:
- İşte o doktor benim.
 
Başkası
Kadın doktora gittikten sonra eve geldi ve
kocasına müjdeyi verdi:
- Hamileyim!
Adam şaşkınlık içerisinde:
- İmkansız!.. Ben hep dikkat ederim...

Emin olmak için doktoru ziyaret etti:
- Anlayamıyorum doktor, dikkat etmiştim.

- Bakın bayım... Bu araba kullanırken dikkat
etmeye benzer. Siz dikkat edersiniz ama
başkası gelip çarpar!..
 
Çok Kızacak
Bir köyde ateşli bir hasta vardır, kasabaya
doktora getirir hastayı köylüler. Koca devletin
koca doktoruna. Doktor hastaya fitil verir ve
köye döndükleri gibi hastaya fitili anüsten vermelerini
söyler köylülere. Köylüler tabi 'tamam dohtor bey'
diyip köye giderler. Köydeki herkese sorarlar, en
bilgelere bile, ama kimse anüs ne demektir bilemez.
Bu nedenle bir türlü ilacı da veremezler hastaya.
Hastanın durumu da gitgide kötüleşmektedir. Bunun
üzerine köylü, doktora, koca devletin koca doktoruna
telefon etmeye karar verir Ama kimse buna yanaşmaz.
Neyse durumun vahameti üzerine muhtar aramayı kabul
eder. Bütün köylü toplanır santrale, muhtar arar,
"Biz ne yapacağımızı bilemedik dohtor bey" falan der
işte. Karşıdan doktor bir şeyler söyler. Muhtar döner
arkasına: "Makattan verin dedi dohtor" der.
Yine tüm köye sorarlar, komşu köylere birilerini
yollayıp sordururlar falan, ama makat ne bilen yoktur
yine.Hasta işe gitti gidecek, ateşler içinde kıvranıyor.
İhtiyar meclisi toplanır. Son çare, doktorun bir kez daha
aranmasına karar verilir. Yine kimse aramak istemez
doktoru. Nihayetinde yine biri kandırılır, telefonun
başına geçer, ama bi yandan söylenmektedir:
"Çok kızacak dohtor çok!!!" diye.
Sonunda telefonu açar, durumu anlatır, doktor bir
şeyler söyler yine. telefondaki köylü, yüzü allak bullak,
arkasını döner:"Çok kızacak demiştim; g*t*ne
sokun dedi" der
 
Doktor
Dünyanın en ünlü kalp doktoru De Bakey'ın arabası
bozulmuş, arabasını tamire götürmüş. Tamirci
arabasının kaputunu açmış ve De Bakey'e dönerek:
"Size birşey soracağım neredeyse ben ve siz aynı
işleri yapıyoruz. Mesela ben şimdi itina ile kaputu
açacağım bir bakışta problemin nerde olduğunu
anlayacağım, kapakçıkları temizleyeceğim, gerekirse
kabloları, motor yağını değiştireceğim, hatta çok
gerekli ise motoru çıkarıp yerine yenisini takacağım!!.
Söylesenize nasıl oluyorda siz milyon dolarlar
kazanıyorsunuz ama ben meteliğe kurşun atıyorum?"
Bunun üzerine De Bakey tamircinin kulağına eğilmiş
ve şöyle demiş:
"Bunların hepsini motor çalışıyorken yapmayı denesenize"
 
Çiş
Adamcağız her gece yatağını ıslatır hale gelmiş.
Yatmadan önce her türlü önlemi alıp çişini de yapıyor,
ama gece yine yatağını ıslatıyormuş.Sonunda canına
tak etmiş ve soluğu psikologda almış.
Doktor hastasını önce telkin ederek uzanıp rahat
etmesini sağlamış ve terapisine başlamış;
- Eveeet... şimdi anlatın bakalım.Her gece
yatağınızı nasıl ıslatıyorsunuz?
- Valla doktorcuğum, yatmadan önce çişimi
yapıyorum ve yatağa yatıp uyuyorum.
- Ee? gayet güzel devam edin.
- Uyuduktan bir süre sonra rüya görmeye başlıyorum.
- Peki nasıl bir rüya görüyorsunuz?
- Rüyamda yeşil, küçücük bir adam geliyor ve
bana ;"-Çişini yaptın mı?"diye soruyor.
Ben de; "-Hayır yapmadım." deyince ;"-Hadi bakalım,
öyleyse şimdi yap!" diyor, ben de yapıyorum.
- Hımmm... Tamam anlaşıldı. Şimdi evinize gidin.
Bu gece yine çişinizi yapıp yatın. O yeşil küçük
adam gelip size "-Çişini yaptın mı?" diye
sorarsa siz de "-Evet! Yaptım!." diye yanıtlayın
ve yatağınızı ıslatmaktan kurtulun.

Bu reçeteyi alan hastamız eve gider.Yatma vakti
gelince çişini yapar ve yatağa yatar.Kısa bir
süre sonra uyuyup rüya görmeye başlar ve yeşil
küçük adam gelir, bizimkine sorar;
- Çişini yaptın mı ?
- Evet! Yaptım!
- Ya büyüğünü?
- I-ıh yapmadım.
- Hadi bakalım,öyleyse şimdi yap...
 
Gümrük Memuru
Amerikada zencinin biri pasaportunu kaybetmiş,
aksilik ya, o gün de Türkiye'ye uçacak..
Kara kara düşünürken yolda bi pasaport bulmasın mı..
Hemen almış yerden, bi bakmış ki Leanardo di
Caprio'nun pasaportu.. "Ne olursa olsun" demiş
ve şansını denemeye karar vermiş, çıkarmış
Leonardo'nun fotoğrafını, kendi fotoğrafını
yapıştırmış.. Uçmuş Türkiye'ye, Atatürk
Hava Limanında görevli gümrük memuru olan
Temel'in karşısına geçmiş.. Temel almış
pasaportu, adamın ismine bakmış: "Leonardo di
Caprio", fotoğrafa bakmış, bi zenci, adama
bakmış aynı zenci.. Bi kaç şaşkın bakıştan
sonra öbür masaya seslenmiş,
"Ula Cemal, bu Titanik batmış mıydı, yanmış
miydi????"
 
Temel Uzayda
Nasa uzay üssünde yeni bir deneme yapılıyormuş.
Gönüllü başvuranlar arasından Temel, astronot
adayı olarak seçilmiş. Ön elemede oldukça sıkı
testleri geçen Temel; 3 aylık ikinci bir eğitim
ile iyi bir astronot olabilmiş. Beklenen an gelmiş
ve Temel bir maymunla birlikte uzay mekiğine
binerek havalanmış. Atmosfer aşıldıktan sonra
Temel'in ilk işi; kendisine sıkı sıkıya söylenildiği
gibi zarfları açıp maymunun ve kendisinin görev
kartlarını okumak olmuş. Maymunun görevleri:
"Yerküre ile bağlantıyı sürekli kontrol altında
tutmak; her 2 saatte bir yörüngedeki sapmaları
ayarlamak; füze içindeki hava basıncı, ısı,
iletkenlik değerlerini aşağıya bildirmek;
yakıt harcamasını ve motorların sırasını belirlemek..."
diye devam ederken; okumaktan sıkılan Temel,
kendi görev kartını açmış : "Maymunu iyi besle!
 
Laz Olduğum İçin
Temel ilkokulun 1.sınıfına başlar,
ilk gün koşa koşa eve gelir ve annesine
"Anne, anne! ögretmen bugün okulda
sayıları ögretti, herkes 9'a kadar
sayabildi, ben tam 14'e kadar saydım,
laz oldugum için mi ?
Annesi: Evet yavrum laz oldugun için.
Temel çok sevinir, 2. gün okula gider
ve yine koşa koşa gelir ve annesine,
"Anne, anne! ögretmen okulda alfabeyi
ögretti, herkes d'ye kadar ögrendi, ben
h"ye kadar ögrendim, laz oldugum için mi?" der.
Annesi: Evet yavrum laz oldugun için.
Temel artık yerinde duramaz ertesi gün
okuldan acaip mutlu bir şekilde gelir
ve annesine "Anne, anne, bugün okuldaki
arkadaşlarımla boylarımızı karşılaştırdık,
herkesinki 80-90 cm, benimki 160 cm laz
oldugum için mi?" der.
Annesi: Hayır yavrum, onlar 6 yaşında
sen ise 16 yaşında olduğun için.
 
Muamele
Temel ile Dursun çalışmaya Amerika'ya
giderler bir süre sonra Temel dayanamayıp
- Dursun ya ben memleketi özledim bu yüzden
iki haftalığına memlekete gideceğim söyleyeceğin
varmı? der. Dursun selam söyle der.
Temel iki hafta sonra gelir. Dursun sorar.
- Memleketten haber getirdin mi? Temel de bir
iyi bir kötü haberim var sana der. Dursun da
ne olduðunu sorar. Temel de
- iyi o zaman önce kötüsünü söyleyeyim de
peşinden iyisini söylerim moralin düzelir der.
- Oğlun ibne olmuş der. Bunu duyan Dursun
çok üzülür ve sonra sorar.
- iyi haberin nedir?
Temel de
- Ama bir muamelesi var çok iyi...
 
Sorular
George Bush bir ilkokulu ziyarete gider.
Sınıfın birinde yaptığı konuşmadan
sonra çocuklara soru sorabilmeleri
için imkan tanır.

Parmak kaldıran Bob der ki
"Sayın başkan 3 sorum var "

1-Niçin Amerika BM'nin onayı olmadan
Irak'a girdi?
2-Siz rakibiniz Kerry'den daha az oy
aldığınız halde nasıl oldu da başkan
seçildiniz?
3-Afganistan'a asker gönderdiniz
Usame bin Ladin'e ne oldu?

Küçük Bob'un sordugu sorular biter bitmez
teneffüs zili çalar, Bush "Teneffüsten
sonra devam ederiz" der hep birlikte
teneffüse çıkılır. Sınıfa geri
dönüldükten sonra Bush "Nerde kalmıştık?
Evet..sorular kısmında kalmıştık.. devam
edelim" der.

Sınıftaki başka bir öğrenci parmak kaldırır.
Bush sorar: "Adın ne bakalım ufaklık?" "Steve"
"Senin sorun ne bakalım Steve?"

Benim 5 sorum var sayın başkan:
1-Niçin Amerika BM'nin onayı olmadan
Irak'a girdi?
2-Siz rakibiniz Kerry'den daha az oy
aldığınız halde nasıl oldu da başkan
seçildiniz?
3-Afganistan'a asker gönderdiniz
Usame bin Ladin'e ne oldu?
4-Teneffüs zili niçin 20 dakika erken çaldı?
5-Bob nereye kayboldu?"
 
Topaç
İsmail isminde bir adam ölüm döşeğinde
karısına :
"Karıcığım, ben ölmek üzereyim. Tanrıya dua
ettim, eğer karım ben öldükten sonra bir
erkekle yatarsa ahirette kendi etrafımda
bir kez döneceğim. Eğer benim öbür dünyada
rahat etmemi istiyorsan lütfen benden sonra
hiç bir erkekle yatma olur mu?"
Kadın: "Kocacığım o nasıl söz, tabii ki
sana öldükten sonra da sadık kalacağım",der ve
İsmail ölür. Yıllar sonra kadın da ölür ve öbür
dünyaya gider kocasını aramaya başlar.
Kapıdaki görevliye sorar:
"Kocamı arıyorum ismi İsmail",
Görevli: "Hangi İsmail? hanımefendi, burda
milyonlarca İsmail var."
Kadın: "Arasıra kendi etrafında bir kez dönen
birisidir."
Görevli: "Ha, sen topaç İsmail'i arıyorsun,
az ileride".
 
Bebek gibi
Huzurevinin bahçesinde iki tonton yaşlı
adam bir banka oturmuş laflıyorlar,

-Aaah ah.. yaş oldu 73.. elim ayağım tutmuyor,
her tarafım ağrıyor.Benle aynı yaşta değil misin
ya sen kendini nasıl hissediyorsun?
-Yeni doğmuş bir bebek gibi..
- A aa? Nasıl yani?
- Kafada saç yok, ağızda diş yok,
galiba az önce de altıma yaptım....
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…