Ne yapacağımı bilemez oldum. Verecek hiçbir cevabım olmadığı için susmak zorunda kalıyorum.
Durum şu:
Kocamla evlenmeden önce başka şehirlerde yaşıyorduk. Ben doğuda sınırda bir dağ köyünde öğretmenlik yapıyordum. O da Trakya da bir kamu görevlisi. Kocam bu uzaklığı yakın kılmak için akla gelebilecek her şeyi yaptı. Günaşırı sayfalar dolusu mektup gönderdi. Kar kış demeden 1 günlüğüne bile olsa o kadar yolu geldi gitti. Buraya kadar her şey çok güzel.
Geçen gün bilgisayarda Nazan Öncelin bir şarkısı çalıyordu.
--Bunu anımsadın mı diye sordu.
--Hayır dedim.
Meğer şöyle bir hikayesi varmış.
Yine bir günlüğüne kaçıp yanıma geldiği zamanlar. Kış. Her taraf kar. Üstelik haberlerde son yılların en fazla karlı kışlarından söz ediyor.Köyden kasabaya gitmemiz gerekiyor. Ama araç yok. Jandarma Karakoluna gidip yardımistiyor. Bizi de alabilirlermiş. Land Rover jipin arkasında oturmuşuz. Etrafta beyaz bir sessizlik. Jipin teybinde Nazan Öncel Jipteki yedek subay izinden yeni gelmiş. Teypteki şarkıyla, gelmeden önceki gece sevgilisi ile nasıl dans ettiklerinden söz etmiş. O sırada şöför teybin sesini biraz daha açmış ve biz o sessizliği şarkının bozduğu karlı yolda kasabaya ulaşmışız. (kendi anlatımı ile)
Birkaç ay ay sonra o şarkıyı tekrar sordu ve ben meğer Nazan Öncel'in biz evlendikten çok sonra çıkan bir şarkısının ismini söyleyerek bu mu dedim.
Adam kahroldu.
--Birincisinde anımsamayabilirdin. Ama ben anlattıktan sonra hiç mi merak etmedin dedi
Geçen günler içerisinde, o zamanlar yaşadığımız birçok şey daha sordu. Ne yazık ki anımsayamadım. Sonunda:
--Meğer senin hiç gönül telin titrememiş. Her şeyi ben tek başıma yaşamışım. dedi.
Şimdi ipler kopmuş durumda. Kendimden şüphe duymaya başladım. Ne yapsam anımsayamıyorum. Yarım yamalak bütünlüğü olayan şeyler. O ise ayrıntılar dahil hiç unutmamış gibi. Adamın içindeki o büyüyü bozdum mu yoksa?
Durum şu:
Kocamla evlenmeden önce başka şehirlerde yaşıyorduk. Ben doğuda sınırda bir dağ köyünde öğretmenlik yapıyordum. O da Trakya da bir kamu görevlisi. Kocam bu uzaklığı yakın kılmak için akla gelebilecek her şeyi yaptı. Günaşırı sayfalar dolusu mektup gönderdi. Kar kış demeden 1 günlüğüne bile olsa o kadar yolu geldi gitti. Buraya kadar her şey çok güzel.
Geçen gün bilgisayarda Nazan Öncelin bir şarkısı çalıyordu.
--Bunu anımsadın mı diye sordu.
--Hayır dedim.
Meğer şöyle bir hikayesi varmış.
Yine bir günlüğüne kaçıp yanıma geldiği zamanlar. Kış. Her taraf kar. Üstelik haberlerde son yılların en fazla karlı kışlarından söz ediyor.Köyden kasabaya gitmemiz gerekiyor. Ama araç yok. Jandarma Karakoluna gidip yardımistiyor. Bizi de alabilirlermiş. Land Rover jipin arkasında oturmuşuz. Etrafta beyaz bir sessizlik. Jipin teybinde Nazan Öncel Jipteki yedek subay izinden yeni gelmiş. Teypteki şarkıyla, gelmeden önceki gece sevgilisi ile nasıl dans ettiklerinden söz etmiş. O sırada şöför teybin sesini biraz daha açmış ve biz o sessizliği şarkının bozduğu karlı yolda kasabaya ulaşmışız. (kendi anlatımı ile)
Birkaç ay ay sonra o şarkıyı tekrar sordu ve ben meğer Nazan Öncel'in biz evlendikten çok sonra çıkan bir şarkısının ismini söyleyerek bu mu dedim.
Adam kahroldu.
--Birincisinde anımsamayabilirdin. Ama ben anlattıktan sonra hiç mi merak etmedin dedi
Geçen günler içerisinde, o zamanlar yaşadığımız birçok şey daha sordu. Ne yazık ki anımsayamadım. Sonunda:
--Meğer senin hiç gönül telin titrememiş. Her şeyi ben tek başıma yaşamışım. dedi.
Şimdi ipler kopmuş durumda. Kendimden şüphe duymaya başladım. Ne yapsam anımsayamıyorum. Yarım yamalak bütünlüğü olayan şeyler. O ise ayrıntılar dahil hiç unutmamış gibi. Adamın içindeki o büyüyü bozdum mu yoksa?
Son düzenleme: