Yaaa bir başladım,bu kadar uzun olduğunu farkedememisim. Epey kirptim ama daha fazla kirpamiyorum kıyıp, kusura bakmayin
taylor
ve diğer okuyucular
Daha önce konusu açıldığında da hep demiştim, ben asla hiçbir anneye karışmam ,kimsenin annelik kurallarını da esnetmeye calismam. Bana ne kadar saçma gelse de o evin kuralı neyse uyarım. Çünkü ben de çocuk yetiştirirken asla (eşim dışında birinin) tavsiyesini dinlemek istemem. Herkesin çocuğu kendine...
Ama bence bir çocuğun böyle fanuslarda büyümesi gerçekten en çok çocuğa zararlı
Birincisi; çocuklar bu kadar steril ortamda /asla mikropla buluşmadan,yere düşen emziği ağzına atmadan büyürlerse bağışıklıkları güçlenemez ki. Herkes bilir ki bağışıklık gelişmesi için o mikroba maruz kalman gerekir. Aşida bile temel mantık budur: sana o virüsü verirler ki vücudun onunla savaşmayı öğrensin.
Ama çocuk hiçbir mikrop görmeden büyüyüp, kreşe başladığı anda binlerce yabanci virüsle karşılaşınca hastalıktan kurtulamıyor.
Az çok herkesin böyle bir gözlemi vardir,çevresinden.
Herkes havuza gider sadece vücudu mikroba en aç-titiz insanlar o havuzdan virüs kapar :) gibi...
Ayrıca çocukluk koşup oynayıp, düşüp kalkıp, kedi köpek öpüp, çamurda debelendiğin, camı kapıyı yaladiğin bir dönem değil midir :) bazı şeyler doğal akışında güzel.
Benim annem de yeni nesil anneler gibi 'proje cocuk' yetiştirme niyetindeydi biz küçükken. 90lar çocuğuyuz ama mahalleye salinmazdik, annem kitap seti alirdi tüm yaz tatili onu okurduk. TV de izleyemezdik (şimdi de izlemiyorum ama sevmediğim için. 9 yaşında bir çocuk için ve doksanlarda çok önemliydi TV) sonra ne olurdu? Okulda herkes rosalindanin son bölüm giydiği duvağı upuzun gelinliği konuşurdu, ben de once millete kulak kabartır sonra izlemişim gibi ben de anlatırdım , dişlanmamak icin

ne yani hiç TV izlemeyip Fernando José Altamirano del Castillo ile Rozalinda'nin opusmesini izlemeden büyüdüm de çok mu dogru bir çocuk oldum? :))
Tamam,çocuklari TV-tablet karşısına atip orada unutmayın ama sosyalleşme çağlarında çocuklar yanyana geldiğinde sizinkinin bütün saçma çocuk uygulamalarindan,bütün saçma oyunlardan uzak kaldığı icin sohbete katılamayıp dişlanmasi da hoş birşey değil. Herşeyin bir ölçüsü olması gerekir...
Ve diğer konu...
En basitinden ailesi tarafından devamlı pohpohlanan,her zaman bütün ilginin üstünde olduğu ve her yaptığı başarısı (en azından güzel sözle) ödüllendirilen biri çocuk düşünün. Aslında çok harika gibi geliyor. Herkes böyle bir aile ortamında olmak ister...
Ama bu çocuk 6 yaşında okula başlıyor ve burada her yaptığı başarı tebrikle karşılanmıyor. Hatta çoğu zaman yok sayılıyor. Çok güzel bir A ciziyor mesela, ama öğretmen onun defterine bakmıyor bile.
Tahtaya çıkıp toplama işlemini yapıyor ama öğretmeni başarısını tebrik etmektense sıradaki diğer ogrenciyi çağırıyor... Bu çoğu öğrenci için normalken ilgisizliğe alışmış bir çocuk için gerçekten büyük bir üzüntü kaynağı olabilir, bu sebeple okuldan soğurabilir. Çünkü onaylanmaya alışmış. Diğer insanlardan bunu görme ihtiyacı hisseder. Hiç istemeden anne baba çocuğun okulda mutsuz olmasına yol açmis olur .
Ya da ilkokulda kötü bir arkadaşı var ve çocuğa kalbini kiracak bir laf söyledi. Saçların kirpi gibi dedi mesela, yanındakiler de 'kiiirpii kirrpii' diye güldüler. Çocuk ilk aşağılanmasıyla yapayalnız bir ortamda yaşadı. Bence bu çocuk için bir travmadir. Cunku cocuk hayatında böyle bir olayla hiç karşılaşmamış ve ne yapacağını bile bilmiyor,bir savunma mekanizması geliştirmemiş. Dünyada kötülük olduğunu bile bilmiyor çünkü annesi masallarda bile 'kurt bir lokmada kırmızı başlıklı kızı yemiş'i sansürleyip 'kurt bir lokmada kırmızı başlıklı kızı yok etmiş ' şeklinde okumuş,psikolojisi bozulmasın diye :)
Ama gercek dünyada maalesef kötüler de var kötülükler de var. Eğer anne baba çocuğunu tüm kötülüklerden korumaya çalışırsa çocuk kötü gerçeğini bilmeden büyür,haliyle onla nasıl mücadele edeceğini yaşam içinde minik minik deneyimlerle ogrenemez ve ileride kendi ayakları üstünde durduğunda çok bocalar.
"Ama onu bana vermedin Küstüm sana" meselesine gelirsek. Aslında bu da bir cesit hayata hazırlayan oyundur ,şöyle bir dusunursek... Mesela sen küstüm der ve yüzünü ekşitirsin ve çocuk sana o şeyi verir ve hemen barişirsin . Çocuk böylece bir insanın kalbini kirdiginda gönlünü almak gerektiğini. Okulda ayşecani küstürdüğünde bu duyguyu tanır ve ayşecanin gönlünü almaya çalışır.
Bence yaşanan iyi kötü her olay insana bir deneyim kazandırır. Onun kucumsenmesi-dalga geçilmesi - gerekirse kavga etmesi-hatalar yapmasi...hepsi bir deneyimdir. Kimse çocuğunun kalbi kırılsın istemez ama
insan kalbi kırılmadan onu nasıl onaracagini bilemez. Kendi savunma mekanizmasını geliştiremez .
Ve son olarak
Ozguvensiz ve sinik insanları 'öyle annelerinin çocuğu işte büyüyünce böyle oluyor' demek için yazmadım.
Konu sahibi ''annesine bağımlı bir çocuk yetiştirmek isyemiyorum" dediği için yeni bir konuya geçip benim de annemle aramın çok iyi olmadığını ama annesiz adım atamayan ,onun onayı olmadan hareket etmeyen ozguvensiz ve sinik insanlardan olmadığım için kendimi şanslı hissettiğimi ve bağımsız bir çocuk yetiştirme isteğinde ve içgüdüsel anneliginde onu destekledigimi söyledim.
O ikisi farklı konu yani.
... Bunca okuyan oldu mu acaba ya? Hakkınızı helal edin,ne diyim :)