- 24 Temmuz 2010
- 870
- 86
- 73
Dün gece...
Ağlayarak üstümü giyindim, cüzdanımı aldım sadece bir kol çantası içine. Dönmeyecektim. Saat gece 2.30 filandı sanırım. Yolda yürümeye başladım. Gidecektim de nereye bilmiyordum. Belki bir otobüs firmasından ilk şehire ilk bilet. Belki havalimanı. Belki bu denizi olmayan şehirde deniz kenarına gidip hüngür hüngür ağlamak istedim inanın bilmiyorum.
Herkesin en derin uykusunda olduğu saatte sokaklarda tek başına yürüyen umutsuz vakaydım. En sevdiğim geldi aklıma. Küçük bir mesaj attım ona, elveda... Ne kadar gittim bilmiyorum ama artık dizlerimde bağ kalmadığını kaldırıma oturup sessizce ağladığımı biliyorum. Yanımda duran onlarca araba ve atılan lafları saymadım cevap bile vermedim. Sadece ağladım.
Bir sonraki taksiden o indi. Beni nasıl buldu ki? Gece gece ne işi vardı burada. Arkamı dönüp koşmak istedim yapamadım. Yanıma çöktü soru sormadı hiç birşey yapmadı. sadece oturdu. Bir saat sonra artık halim kalmadığında "gidelim mi" dedi. Ne kadar salak olduğumu o an anladım sanki. Karşı koymadım evime geri geldim. Kapıdan girdim kendimi koltuğa bıraktım. Yanıma oturdu yine aynı sessizlikle. "Bu gece ile ilgili sana söyleyeceğim tek birşey var. Bir daha asla konuşmayacağım, ikimiz de bu geceyi unutacağız" dedi. ve ekledi:" Allah onların belasını versin!"
Sanki içimde yıllardır patlamak üzere bekleyen bir bombanın pimi çekildi. Beynimin paramparça olduğunu ruhumun dağıldığını hissettim. Sanki elimdeki son umudum söndü, sanki teslim ettim canımı. İçimdeki patlayan bombanın etkisiyle 25 yılın acısını, hıncını, hüznünü üstümü parçalaya parçalaya, kendimi erite erite çığlık ata ata döktüm gözlerimden. Durdurmadı beni. Ben dağılırken paramparça sadece sessizce eşlik etti gözyaşlarıma. İçimdeki tüm zehri kustuğumda ne sövmediğim kimse kaldı hayatımda ne etmediğim küfür. Hiç bu kadar alçalmamıştım hiç bu kadar dağıtmamıştım.
Artık halim kalmadığında beni kolumdan tutup yatağıma götürdü. Ne kadar daha çıkardım o içini alamamanın sebep olduğu tuhaf sesleri bilmiyorum, ne ara gitti yanımdan, ne ara daldım uykuya... Yanımda küçük bir not buldum bozuk el yazısı ile. "Vazgeçmeyeceksin" Yanında ikimize ait bir fotoğraf...
Doğruldum yataktan burayı okudum elime çayımı aldım ve yazıyorum. Ölmeyeceğim kızlar. Dağılmayacağım. İzin vermeyeceğim. Güçsüzüm biliyorum, ama güçleneceğim. İçimdeki pamuk kalbi benim bile bulamayacağım yerlere gömeceğim. Beni öldürmeyen kin güçlendirecek. İntikam alacağım, ALLAH ŞAHİDİM! Acımayacağım ve VAZGEÇMEYECEĞİM!
Dün gece benim o hale gelmemden sorumlu olan her insan evladının tek tek karşımda ağlyışını görmeden vazgeçmeyeceğim...
Ağlayarak üstümü giyindim, cüzdanımı aldım sadece bir kol çantası içine. Dönmeyecektim. Saat gece 2.30 filandı sanırım. Yolda yürümeye başladım. Gidecektim de nereye bilmiyordum. Belki bir otobüs firmasından ilk şehire ilk bilet. Belki havalimanı. Belki bu denizi olmayan şehirde deniz kenarına gidip hüngür hüngür ağlamak istedim inanın bilmiyorum.
Herkesin en derin uykusunda olduğu saatte sokaklarda tek başına yürüyen umutsuz vakaydım. En sevdiğim geldi aklıma. Küçük bir mesaj attım ona, elveda... Ne kadar gittim bilmiyorum ama artık dizlerimde bağ kalmadığını kaldırıma oturup sessizce ağladığımı biliyorum. Yanımda duran onlarca araba ve atılan lafları saymadım cevap bile vermedim. Sadece ağladım.
Bir sonraki taksiden o indi. Beni nasıl buldu ki? Gece gece ne işi vardı burada. Arkamı dönüp koşmak istedim yapamadım. Yanıma çöktü soru sormadı hiç birşey yapmadı. sadece oturdu. Bir saat sonra artık halim kalmadığında "gidelim mi" dedi. Ne kadar salak olduğumu o an anladım sanki. Karşı koymadım evime geri geldim. Kapıdan girdim kendimi koltuğa bıraktım. Yanıma oturdu yine aynı sessizlikle. "Bu gece ile ilgili sana söyleyeceğim tek birşey var. Bir daha asla konuşmayacağım, ikimiz de bu geceyi unutacağız" dedi. ve ekledi:" Allah onların belasını versin!"
Sanki içimde yıllardır patlamak üzere bekleyen bir bombanın pimi çekildi. Beynimin paramparça olduğunu ruhumun dağıldığını hissettim. Sanki elimdeki son umudum söndü, sanki teslim ettim canımı. İçimdeki patlayan bombanın etkisiyle 25 yılın acısını, hıncını, hüznünü üstümü parçalaya parçalaya, kendimi erite erite çığlık ata ata döktüm gözlerimden. Durdurmadı beni. Ben dağılırken paramparça sadece sessizce eşlik etti gözyaşlarıma. İçimdeki tüm zehri kustuğumda ne sövmediğim kimse kaldı hayatımda ne etmediğim küfür. Hiç bu kadar alçalmamıştım hiç bu kadar dağıtmamıştım.
Artık halim kalmadığında beni kolumdan tutup yatağıma götürdü. Ne kadar daha çıkardım o içini alamamanın sebep olduğu tuhaf sesleri bilmiyorum, ne ara gitti yanımdan, ne ara daldım uykuya... Yanımda küçük bir not buldum bozuk el yazısı ile. "Vazgeçmeyeceksin" Yanında ikimize ait bir fotoğraf...
Doğruldum yataktan burayı okudum elime çayımı aldım ve yazıyorum. Ölmeyeceğim kızlar. Dağılmayacağım. İzin vermeyeceğim. Güçsüzüm biliyorum, ama güçleneceğim. İçimdeki pamuk kalbi benim bile bulamayacağım yerlere gömeceğim. Beni öldürmeyen kin güçlendirecek. İntikam alacağım, ALLAH ŞAHİDİM! Acımayacağım ve VAZGEÇMEYECEĞİM!
Dün gece benim o hale gelmemden sorumlu olan her insan evladının tek tek karşımda ağlyışını görmeden vazgeçmeyeceğim...