O gün öyle çok derdim vardı ki, personel iyi çalışmıyordu, ucuz pirinç bulmam gerekiyordu, fatıralar ödenecekti, vergi levhası onaylanmalıydı, yüzümde yeni bir sivilce çıkmıştı... yüzlerce sayabilirdim.. Bir telefon geldi eşime, "baban hastanede yetiş" 1200 km. uzakta.. Zaten arabadaydık, kırdık direksiyonu köyümüze.. Ağlayarak, haykırarak o telefonun aslında babamın ölüm haberi olduğunu bilerek bir yudum su bile içmeden, üstümde yemek döktüğüm bluzumla 12 saat araba sürerek gittik.. Kardeşlerimiz aynı gece yurtdışından uçtular, sarıldık hasta, yaşlı annemize.. Babamızı kaybettik, hastalanmadan, yatmadan üstelik kontrol için gittiği ve doktorun benden bile sağlam kalbin var dediği babam, aynı doktorun kapısında 2 saniyede gizli kalpten ölmüş.. Vedalaşamadan, göremeden gömdük babamızı toprağa 1 hafta önce.. Dün gece per perişan dönerken 2. bir telefonla kızkardeşimin hastanede yattığını öğrendim.. Çok şükür ki durumu iyi şu an.. ıçim öyle köreldi ki acıdan ruhum yanımda değil, canım bedenimden ayrı.. Oysa ne çok derdim vardı 1 hafta önce, ne çok..