Biz kızları strese sokan biraz da mükemmeliyetçiliğimiz sanırım. Gülüp geçemiyoruz üçüncü kişilere ve ters giden şeylere. Nişanımda özellikle, ben de yaşadım oldukça olumsuz şeyler. Hala bakamam nişan fotoğraflarımıza mesela...
Ama şuna da inanmıyor değilim: Erkek dengeyi kurarsa kimse bir şey yapamaz kadına! Bu yüzden nişan olsun, düğün olsun; çiftlerin iletişimleri çok önemli. Ha ben ve nişanlım bu konuda nasılız? Berbatız. :) Ama en azından olay sonrası beni anlamaya çalışıyor, bir kez olanın bir daha olmasına izin vermiyor. Buna da şükür diyorum.
Bu işlerin püf noktası da şu aslında: Kim ne derse desin, kendi bildiğinden şaşma! Senin hayatın, senin sözün, senin nişanın, senin düğünün... Senden habersiz kimse tek bir adım bile atamaz, atmamalı. Bunu birlikte olduğun kişiye de söyle, hissettir, göster. Despotça değil, sevgiyle. Ama kararlı bir şekilde...
Ha ben ne kadar beceriyorum bunları? Tartışılır.
Benim en büyük sorunum, kusur kabul etmiyor olmam. Mükemmeli aramam. Oysa benim düşlediğim şeyler masallarda, filmlerde falan var. Gerçek hayat öyle değil malesef.
Biz kızlar, şu mükemmeliyetçi hallerimizden kurtulduğumuz, kendimizi doğru ifade edebildiğimiz, kararlı olduğumuz ve boş vermeyi öğrendiğimiz gün mutlu olacağız.