Terzi kendi döküğünü.

Bazı gecelerin sessizliği gerçekten ürkütücü
daha iyi bir ayna yoktur o gecelerde
sessizlik bağırır mı ....? o gecelerde evet...hemde nasıl..
 
O yüzden mi gelmiyon topiğe cute ? Hepimizin farklı acıları farklı hayatları var .Allah hepimizi farklı mizaçlarda yaratmış kıyaslamak doğru degil bence..
yok ben asla sabit bir yere ait olamadığımı düşünüyorum , şaunda kiloya kafayı taktığım için can nerede ben oraa şeklindeyim.

mesela en çok takıldığım nokta.
bakıyorum gülüp geçemiyorum. ben okuduğum konulardaki bazı konulardaki gibi olsam, etrafımda ne cocugum olur ne eşim ne birkimsem.
bakıyorum değilim, peki emin miyim yanımda olduklarına?
gibi
 
Okuyoruz dertleri ama bence ibret almak ders almak ya da örnek almak olmalı amaç .Yani olumlu beslemiyosa bence zarar veriyo demektir.Ben bazen bdv ye bir ay uğramam.Bazende bir ay boyunca hergün bakarım .Ruh halime göre yani.
 
bence promlem neyse ve herneyse ben bilmiyorum durumunuzu . yüzleşmek gerekiyor. yüzleşmeden kabullenemezsin.

insanlar neler neler yaşıyor da geride kalıyor.
 
seninki tam yas sureciymis,
psikoloji okuyanlar daha iyi yonlendirir aslında ama şu son dedigin sey tercihe baglı olsa da inkar gibi sanki...
bunu birden kabullenmek zor elbette,
ancak zamanla bu durum degisiyor...
dedigim gibi bas edemiyorsan, cok zorlanıyorsan psikologa gitmekten cekinme.
mesela ben mezarlıga gittigimde veya evde otururken hakkında sohbet ettigimde bu durumun dogal oldugunu bilmekle beraber normal karsılamaya da baslamıstım...
 
bütün problemler için net diyebileceğim şu olabilir.
unutmuyorsunda, alışıyorsun
 
Bir dönem bir rahatsızlıktan dolayı bir ay kadar hiç gece uykusu uyuyamadim.Gece hakkaten dertleri depreştiriyor.insanın aklına kötü şeyler getiriyor.O yüzden çok zorda kalınca ilaç içip uyuyorum .Düşünmemek en iyisi
 
böyle bir sürec gecirmiştim.
ısrarla cocuk ıstıyorum tüp bebek tedavisi görüyorum. olmuyor.
ilacsız bir şekilde günün 20 saatibi uyuduğumu bilirim.
duymuyorum düşünmüyorum hissetmiyorum.
daha sonra psikolojik tedavi gördüm. kaçmadım. eşim tarafımdan terk edildiğimdede tam tersi bir tepkiyle uyuyamadan yiyemeden günler haftalar gecirdim. artık hakketen dilim damagım bitior. anlatıyorumda biri derdime derman olsun diye.
bakıyorum hangisi daha cok hasar bıraktı bende. çocuk.
içime atıp enerjimi maddeye ceviremediğim zamanlar.
bence ağlamak ayıp değil
 

cok degisik geldi bu yazdıgın,
aksine burada yazılanları okuyunca kendime daha elestirel bakıp taktıgım seylerin benzerligini farkettigimde yazdıklarım ile yaptıgımın birbirine uyması icin daha ozenli davranıyorum, "konusahibine kızıyorsun ama sen de farksız degilsin" diyip bir kalaylayınca kendimi hoop format atılmıs gibi oluyorum :)
hic aklıma gelmeyen seyleri okudugumda ise ne insanlar varmıs seklinde şaşırmaktan baska bir his olmuyor...
mesela bir insanın evlenirken takılan altını dert edinmesi aklıma bile gelmemisti, bu kadar sık oldugunu ogrenince böyle kala kalmıstım.
bir de baskalarının dertlerinin buyuklugunu gordukce kendi kucuk dunyamda sıkısıp buyuttugum seylerden utanıyorum...
ama 8 yıl sonra ne hissedecegim... gercekten korktum bak simdi
eski uyelerin bdv ye cok girme uyarısını simdi anlıyorum galiba...
 
Roman başlangıcı gibi olmuş. Biraz Cezmi Ersöz tadında..

Canını sıkan ne?
 

Yeri gelmişken söylesem mi diye düşündüm daha üye olmadan sizin konunuz vardı uzunca bir konu, hamilelik ve sonraki rahatsızlıklar hakkında, o güne kadarki annelik hakkındaki tüm yargılarım tepe taklak oldu. Daha mı iyi daha mı kötü oldu tartışılır benim için tabi de, bazen durgun suyu bulandırmak iyi oluyor insan için. Umut ışığı oluyor bir yerde bu zorlukların üstesinden gelebilmiş, feraha erebilmiş bir insan varsa, kestirip atmak yerine başka bir şekilde mücadele de mümkün diye.

Ben seviyorum bdv'yi, ne kadar yardımcı olabildiğimiz tartışılır konu sahiplerine ama tanımasan bile başkaları için sevinme, üzülme bazen sinirlenme duygularını harekete geçirebiliyorum, işleyen demir pas tutmaz diye düz bakıyorum olaya ama terzi ve sökük konusunda konu sahibi haklısın, burada da yorumu yazıp başka bir konuya geçtiğin anda bile gerçek hayattaki dert ertesi gün de orda, bir sonraki gün de. Ya başka yere bakmayı alışkanlık haline getireceksin ya da dizin sıyrıldığında yaranı güzelce sardığına kendini inandırdıp evden çıkıp sokağa oynamaya geri döneceksin. Öteki türlü olmuyor. Acılar gece çözüldüğünden yara hep sızlıyor, ona yapacak bir şey yok, ne yazık ki.
 
Aslında normal şartlarda, kabullenecek kadar zaman geçti. Aslında.
Benim o anlattıklarım, reçelli ekmeğin hikayesi, yalnızca kendimden örnek değildi. Benle beraber bu acıyı yaşayan insanlarda da gözlemlediğim bir durumdu.
Yani sen gibi, mantığını daha etkin kullanabilen azınlığın dışında, insanlar genel olarak ölümle böyle başa çıkıyor diyebilirim.
Hatta o ölüm acısı sorulduğunda 'aslında hiç geçmiyor' cevabı burdan geliyor bence.
Teknik olarak misal, hiç geçmeyen bi baş ağrısı düşünülebilir mi? Ya da ne bileyim, elin kesildiğinde hissettiğin acı on dakika sonra geçmese, bi kere elin kesildi mi o artık ölene kadar hep acısa filan. Hayal etmesi bile ürkünç bence, teknik olarak insanın hiç bitmeyen bi acıya dayanması mümkün değil.
O yuzden kendim de dahil hep gördüğüm, insanlar ölümü kabulleniyor evet, kanıksıyor, ama sadece akıllarına geldiğinde ağlıyor. Sakinleşip hayata devam ediyor, yarım saat sonra bi fotoğraf görüp 'hatırlıyor' gene ağlıyor, bi şekilde susuyor sonra üç ay sonra yine.. gibi bir kısır döngüde yaşıyorlar büyük bi acı hayatlarına girdikten sonra.
Sadece o döngünün peryodları uzuyor zamanla. Bunu demek istemiştim.

Yoksa şimdi teknikte sorsan ölümün doğal olduğunu söyler üstüne on paragraf yazarım. Ama 1,5 sene oldu, o mezara gidebildin mi böğürtlen? Yok. Aklına gelince ağlıyon mu böğürtlen? Ağlıyon..
Ne bileyim ya, insan psikolojisi çok boktan bi iş.
 

Ölüm yeryüzündeki başka hiç bir şeye benzemeyen bir duygu
Hayatın rengi değişiyor ve bunu onarmanın hiç bir yolu yok
İnsan öyle bir yaratılmış ki bunu içinde taşıyabiliyor
Ama unutmuyor, her daim yanında bir arkadaş gibi taşıyorsun ölümü
Çok sevdiğin biri gidince ayıyor insan, ondan önce ne olduğunu bilmiyorum, hatta kendi ölümüm bile ürkütmüyor beni
4 yıl oldu, hala onunla uyuyorum, onunla uyanıyorum, yerine koyacak bir şey yok, bu eksikliği her gün fark ediyor insan
Bazen gözyaşlarımı salıveriyorum, taşımaktan yorulduğumda oluyor bu gecesi gündüzü yok, tarifi yok
Bazen de burada yazıyorum, bir konum var bununla ilgili, kimse görmese de içimi döküp bırakıyorum
Ölüm doğal evet ama geride kalan olmak da doğal olmayan bir şeyler var, içime sinmeyen
 
Çok güzel anlatmışsın.

Ben de 5 ay önce yaşadım. Benim dünyaya gelmeme sebep olan, hayatımda 1 tek olan babamı kaybettim. Her şey şaka gibi hala inanamıyorum onun olmadığına. Bazen kabul ediyorum, nasıl olduğunu merak ediyorum, bazen bir mucize gibi karşıma çıkmasını bekliyorum, bazen hayal ediyorum eskiden telefonumun nasıl çaldığını, konuştuklarımızı, eski kırgınlarımız için kızıyorum kendime, gök yüzüne bakıyorum sanki selamlaşıyoruz. Rüyalarımda onu çok sevdiğimi ve özlediğimi tekrarlıyorum, gitme diyorum ama gözümü açınca gitmiş oluyor. Ölümden ilk kez korkmuyorum sanki babamla birlikte olacağım diye… Mezarına gitmek istemiyorum, kabul edemiyorum orada olduğunu…Annem için üzülüyorum bu yaşında yalnız kaldı diye. Herkes kocasıyla el ele gezerken… Herkes için ayrı diyecek bir şey oluyor gidenin arkasından. En çok da onun için üzülüyorsun yaşanmamış onca şeyi nasıl bırakıp gitti diye. Sonra iman ediyorsun..

Acılar bitmiyor, onlarla nasıl yaşayacağını öğreniyorsun..
 

aslında yas tutmak iyidir.sadece ölümlü konularda değil,bütün kayıplarda yas tutmak,bütün acılarda ağlamak ve yüzleşmek gerekir.şu anda siz sessiz çığlıklar atıyorsunuz,bu çığlıkları sesliye dönüştürün.ağlamaksa ağlayın doya doya,kırılmaksa küsün,tavır yapın.acınız her ne ise üstüne gidin. bu siz zayıf yapmaz.aksine güçlendirir.bütün acılar,geçicidir,ama iz bırakmadan,yaralamadan geçmez.sızı kalır her daim içinde, insanın.başka bir yara da,orası da sızlar,kanar.hayat bu..
burada laylamlom takılan insanların çoğu,hayatının bir yerinde,mutlaka yara almıştır.sizin gibi,hepimiz gibi.buraya kafa dağıtmak,diğer insanların sorunlarına bir nebze olsun yardımcı olmak için takılıyoruz.ama içimizde neler yaşıyoruz, ne volkanlar patlıyor kimse bilmez.ben buraya kafamı dağıtmak için girdiğim zamanlarda bile,öyle konular okudum ki, saatlerce ağladığımı bilirim.ama belki döktüğüm gözyaşları kendimeydi...velhasıl ağlayın...
 
Hı işte o dediğinden. Şimdilik 'başka yere bakmayı alışkanlık edinme' durumundayım. Birkaç yıla değişecektir gerçi, muhtemelen.
 

Aynen öyle
Annemin telefonu hala duruyor telefonumda, watss up dan görüyorum numarayı başka biri almış, silemiyorum, elim gitmiyor. Kedimin mama kabı hala başucumda, her sabah uyanınca ilk iş onu açıyorum, çok çırpındım hala zor geliyor. Allah'tan gelene amenna denir bizde ama bunu yüreğine anlatmak çok zor, asla isyan etmiyorum ama dolmuyor boşluklar
 
Çok sevdiğiniz birini kaybedince özlem duygusu gelişiyor bence insanda. . Babamı kaybedeli koskoca 12 sene geçti. acı özlem karmaşıklık hep içimde. .
Önceden özlemek araya mesafe girince hissedilen şeydi şimdi sadece babama karşı hissettiğim bir duygu. .
Çünkü bir telefon kadar uzağımda veyahut bir otobüs kadar yakınımda olan kişiye duymuş olduğum his özlem değil bana göre. .
Ölümmmm çok farklı bir duygu zaten başlıbaşına. . gerçekten senin gibi olmayan insan seni anlayamaz . . Ciddi anlamda empati yapabilme yetenği olan bir nebze anlar o kadar. .
Takdir-i ilahi. . Deyip dualarla içimi rahatlatıyorum
 
İnsan yüzleşmeli kendisiyle, yaşadıklarıyla, duygularıyla.

Aglamak mı geliyor içinden agla malı.
Küfr etmek mi ?
Saçmalamak mı geldi içten saçmalamak gerek.

Eglenmek de gerek, gezip tozmakta.
Ama dertleriyle baş başa da kal malı insan.

Yoksa içimizde yaşayıp bitiremedigimiz duygular bizi bitirer
 
Ölüm zor mu degil mi yasamadan bilemiyor insan yasayinca ise icinde kocaman bosluk o artik gulmuyor konusmuyor sana minik kusum demiyor kocaman bir yalnizlik
Sonra o yalnizlik derinlesiyor aklini hayalini alip gidiyor
Ya sonrasi hayat akip geciyor hemde cok hizli ya o o artik gulmuyor konusmuyor sana minik kusum demiyor
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…