Merhaba herkese,
Yazılan yorumları okudum. Açıkçası çokta hoşuma gitti. Herkes içtenlikle yaşadıklarını deneyimlerini paylaşmış. Ben de kısaca size bildiklerimi aktarayım.
Yaklaşık 1 sene olacak donanımlı, doktor destekli takviyeli bir şekilde gebelik hazırliği yapıyorum. 2-3 defa klomen ile, 2 defa çatlatma iğnesi ve 1 defa aşılama yaptım. Lakin bir sonuç alamadım. Hormonal bir sıkıntım yoktu en son ama güncel durumuma henüz bakmadım. Amhi da kendi talebim doğrultusunda yaptırdım. 1,25 çıktı. Orta-az seviyesinde olduğu için ve 1 tüp de tıkalı olması beni tüp bebek sürecine doğru götürüyor. Bu nedenle takviye ve kaliteye önem vermeye başladım. Size elimden geldiğince öğrenebildiklerimi anlatayım:
Öncelikle rezerve hiç takılmayın. Her doktor çok takılıyor ve gereksiz stress gerginlik yaratıyorlar. Hepsine kulaklarınızı tıkayın. Canı veren de alan da Allah cc.dir. 1 tane altın yumurta yeter. Amh değeri artar, azalır. Sonuçlarına takılmayın. Bu sadece bir ön fikir verir rezerv hakkında. Sadece kendi kendine sizin durumunuza karar veremez. Hepimiz belli sayıda bir yumurta sayısı ile doğuyoruz. Hatta gebeliğin 2.-3. ayıydı sanırım. Bu vakitler oluşuyor daha anne karnında. O yüzden neden böyleyim diye kendinizi suçlamayın. Önemli olan kalitesi. Her 3 ayda bir ana rezervimizden belli bir miktar yumurta belirlenip gelişmeye başlıyormuş. Her ay biz bunları olgunlaştırıp sonrasında menstüral döngü ile atıldığını söylemişti bir doktor. Bizler de takviye ve yaşam koşullarını iyileştirerek bu 3 aylık ve ana rezerv kalitesini etkilemeye çalışıyoruz. Yani aslında aldığımız takviyeler hem 3 ay sonraya etki ederken bu aydaki yumurtalarımıza da etki eder.. Neden herkesin 3 ay sonra demesinin sebebi de daha gelişmeye başlar başlamaz uygun koşullar altında gelişiyor olması ve diğerlerine nazaran haliyle daha kaliteli olması..
Rezervi kafamızdan sildiysek gelelim kaliteye;
Öncelikle kişi yaşam şeklini değiştirmeli. Beslenme düzeninizi Akdeniz diyetiyle uyumlu yapmalısınız. (Çoğu doktor takviyelere inanmasalar bile herkesin söylediği tek şey Akdeniz usulü beslenmeydi) Sigara ve alkolü bırakın. Özellikle sigara çok çok daha fazla zararlı. Alkolü ben sadece propolis ile alıyorum..
Ekmeği oldukça azaltın. Karbonhidratsız öğünler yapmaya gayret edin. Ben bunu bol yeşillik ve meyveli tabaklar ile bir süre başarmıştım ama çalışan biri olmam nedeniyle ne yazık ki her gün aynı özeni gösteremiyorum kendime. Gökkuşağı tabakları hazırlayabilirsiniz özellikle kahvaltılarda. Karbonhidrat yerine de lifli besinler ( kabak mesela) tercih edebilirsiniz. Ben arada kinoa amarant gibi tohum/tahılları da kullanıyorum. Bitkisel protein almak önemli.
Bir diğer husus da temiz gıda. Paketli gıda neredeyse hiç kullanmıyorum. Cips, bisküvi vb. yemiyorum. Onun yerine çerez veya kuru meyveler yemeye gayret ediyorum. Ama benim için bu zor oldu. İnsan haliyle atıştırmalık çok canı çektiğinden bu tarz temiz içeriğe yöneldiğinde güzel kilo alıyor. Ömrümde almadığım kiloyu bu dönem aldım ben. Siz dikkatli tüketin.. Mümkünse sayılı olsun. Ayrıca bizim yediğimiz her sağlıklı gıda da çok masum olmayabiliyor. Malum pestisitli, gdo lu ürünler her yerde. Tavuk mesela köy tavuğu olmadıkça tavsiye edilmiyor. Herkesin de organik tavuk yemeye imkanı yok. Mecbur yiyoruz.. Tavuk yerine balık tercih etmeye başladım. Tavuk alırsanız da göğüs eti almayın. Bir çok hormon orada depolandığını söylemişti bir veteriner hekim. (Tanıdığım vet. hekimler tavuk yemiyor, sadece kırmızı et ve balık tüketiyorlar) . Öğünlerde yeme sıralaması da önemli. Yemeğe başlarken mutlaka lifli gıdalar ile başlayıp, en son şekerli gıdalar ile tamamlıyoruz. Bunu şöyle açıkladılar; mideye inen ilk besin şeker olursa vücud önce onu sindirmeye başlar ve hemen bağırsak üzerinden kana pompalanan ilk besin şeker olur. Bu da şeker hastalığı ve bir çok hücresel hasara iştah bozukluklarına vb. sorunlara gebe oluyormus. Ama lifli gıdalara başlanırsa mide onu sindirmek için daha çok zaman harcayacak, besinler ve şeker yavaş yavaş sindirildiği için hem uzun tokluk oluşacak hem de kana şeker gönderimi daha yavaş ve dengeli olacakmış.. (Şeytan ayrıntıda gizlidir demek böyle bir şey herhalde.. Millet neleri hesaplamış..)
Takviyelere gelelim. Herhalde en çok vaktimi alan konu da bu. Takviye seçimi.. Öncelikle bağırsak floranızda problem varsa, şişlik kabızlık kolit vs. var ise hiç takviye alıp paranızı harcamayın. Önce bağırsağınızı düzeltin. probiyotik ve prebiyotik tüketin. Çünkü avuç dolu vitamin de alsanız sindiremeyeceğiniz için hepsi kanalizasyona karışacak..
Kan değerlerinizi ölçtürmeden takviye almayın. Fazlası vücudu yorar. Takviyeleri alırken bol su tüketin yarım saat önce ve sonrası önemli. Kahve çay tüketimi olmamalı.. Onlara bağlanıp kanalizasyona gidiyorlar vitaminler :). Bir de test sonucunuzda normal yazan her değer aslında normal değildir. Örneğin demir için farazi konuşuyorum 30-150 arası referans aralığı varsa sizin sonucunuzun 35 olması ile 145 olması arasında dünya kadar fark yaratır vücutta. Ama doktorlar nedense bunu pek önemsemezler.
Takviye konusunda ise çok seçici olmaya çalışıyorum. şuan arı sütü ve propolis kullanıyorum. Vücutta enfeksiyon vb oluşumları engellemesi için. Ama çok uçuk rakamlar duydum. Bir üretici bana 2 gramına 1500 tl gibi bir rakam vermişti. Ben hazır aldım sonrasında.. Mutlaka arı sütünü soğuk ambalajda isteyin ve buz dolabında saklayın. Soğuk zincir kırılmamalı..
Spiruluna kullanıyorum. Antioksidan içerikli hem de demir oranını arttırıyormuş. Mineral desteği için iki günde bir alıyorum. Bir tane de multivitamin alıyorum. Onu da iki günde bir almaya çalışıyorum ama genelde unutuyorum. İnşallah bir düzene oturur. Arada da demir+C vitamini tüketiyorum. D vitamini de kapalı günler özellikle almaya gayret ediyorum.
Son olarak belirtmek isterim ki biz evlat sahibi olmak için bu kadar uğraşıyoruz, araştırıyoruz, didiniyoruz. Ama çevremizde hiçbir şeye dikkat etmeyip cips kolayla yaşayıp kendiliğinden gebe kalanlar da var. İnsan kendini çok sorguluyor... O yüzden kendinizi hırpalamayın. Bazı şeyler nasip işidir. Ol der, olur.. Her neye inanıyorsanız ona sığının, ve büyük bir ferahlık ve samimiyetle teslim olmaya gayret edin. Zira biz elimizden geleni yaptık.. Onlarca iğne ve çabayla sorumluluğumuzu kendimizce yerine getirdik.. Varsa nasipte bizi bulacaktır.. Rabbim isteyen herkesin (dost-düşman her kim olursa olsun) kucağını boş bırakmasın, hayırlı bir evlat nasip etsin..