Türk erkegi anne bagimlisi!

vicdan

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
20 Kasım 2006
1.098
26
116
Diğer
Annelerin psikolojik silahlarla erkek çocuklarini egemenligi altina aldigi belirtildi. Karadeniz Teknik Üniversitesi Tip Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dali Ögretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Bilici, Türk erkeginin anne bagimlisi oldugunu söyledi.

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tip Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dali Ögretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Bilici, erkek çocuklarinin asiri bagimlilik yönü gelistigi takdirde, mutlaka bir destek figürüne ihtiyaç duyacaklarini belirterek, Türk erkeklerinin psikolojik olarak annelerine asiri bagimlilik gösterdiklerini kaydetti. Annelerin de erkek çocuklarina asiri bagli olduklarini ifade eden Doç. Dr. Bilici, “Dolayisiyla çocuklari evlendikleri zaman zor durumlar ortaya çikiyor. Anneler gelini, çocugunu elinden alan biri olarak görmeye basliyor. Elin kizinin gelip hazinesini elinden aldigini düsünüyor. Annelerin bu duruma tahammül göstermesi zor. Gelinlerle sürtüsmeler basliyor” dedi.

Erkegin, annesi ile esi arasindaki sürtüsme durumunda tavrini esinden yana koymasinin dogru bir davranis olacagini ifade eden Doç. Dr. Bilici, sunlari söyledi: “Erkegin kendi ailesini kurtarmasi lazim. Ancak anneye olan baglilik durumu, erkegin evinden yana tavir almasini zorlastiriyor. Anneler psikolojik silahlarla çocugu egemenligi altina aliyor. Bu durum erkegi sıkıntıya sevk ediyor. Düsünceleri karisindan yana olsa bile, davranislari anneden yana olabiliyor.”
 
Ailelerin dağılmasına neden olan en temel sorun; rollerin alanlarını belirlemek.
Özellikle erkekler anneleriyle eşlerinin alanlarını belirleyemediklerinden “gelin-kaynana” kavgası dediğimiz ailenin huzursuzluğuna, yok olmasına neden olan sorun gündeme gelir.

Erkek kendi yer ve sorumluluklarını belirleyemeyince, karşısındakileri de belirsiz tutuyor devamlı. Onun hayatta yeri olmadığından kadınların ve çocukların da yeri yok. Sadece bir işi olması, hatta çok para kazanması bu zavallılığı örtemiyor. Toplum nezdinde örtülmüş olması yeterli sayılıyor. Toplumsal rolde onun işi ile tarif edilmesi, statü ve paranın her şeyi örtme kabiliyeti insan olarak eksiklerini görme becerisini de yok ediyor. O nedenle kamil insan olma gibi bir derdi ve hayali çok kimsenin yok. Her şey bir sahtecilik içinde yaşanıyor ve başkalarına karşı oynanıyor. Yani başkaları ne der diye gizlenen karanlık köşeler, odalar bütün hayatı yok ederken insanların içini çürütüyor. Sonra yanımız yöremiz ruh sağlığı olmayanlarla dolu diye konuşuyoruz. Buna hepimiz katkıda bulunuyoruz. İşin sadece yüzeysel olan tarafına prim vererek, derinliğine hiç ilişki kurmayarak ve bu durumu överek kendimizi de bozuyoruz.
 
Bir erkek arkadaşım var, hiç evlenmedi. 35 yaşlarında olan bu erkek arkadaşım annesiyle yaşıyor. Günde iki kere işyerinden oğlunu arayan anne, karşısında adeta küçük bir çocuk varmış gibi konuşuyor ve üşütmemesini, hatta soğuk su içmemesini tembih ediyor. Oğlu akşam bir yere mi "takılacak", hemen anne aranıyor. Dakikası dakikasına bildiriyor geleceği saati. Üstelik evde anneye bakacak bir de bakıcı var. Elbette, sadece bu değil tek örnek. Ama anneye bağlı bekar (genellikle orta yaşlar) erkeklerin büyük bir bölümü, anneleri ile birlikte yaşıyor. Evli olanların durumu daha vahim, çünkü o evlilik erkeğin anneyle olan bu aşırı bağlılığı yüzünden çatırdıyor.

Birey olamamak
Anneye bağlılık "münferit bir vaka" değil. Sanıldığından da fazla. Bu bağlılık lafı kulağa hoş gelse de tehlikeli. Uzmanlarla bu konuyu konuştuğumuzda bu tehlikenin boyutları ortaya çıktı.

Erkeklerin annelerini hayatlarında tekrar ettiklerini, evlenirken, annelerine benzeyen bir kadın seçtiklerini söyleyen uzmanlar, konunun ayrıntılarına da girdiler. Psikiyatristlere göre, özellikle bizim gibi erkek egemen toplumlarda anneye bağımlılık çok fazla. Bunun sadece kendi klinik gözlemleri olmadığını, toplumsal gözlemlerini de de bu tür ilişkilere çok rastlandığını vurguluyorlar.

Eş bile anneye benziyor
En çok dikkat çeken konulardan biri de erkeğin annesine benzeyen bir kadınla evlenmesi. Psikolog Alanur Özalp'ın bu tür vakalara yaklaşımı şöyle: "Bu erkekler, annesiyle kendi arasında bir takım sürtüşmeler yaşıyorsa da yine annesine çok benzeyen bir kızı seçer, onunla evlenir. Bu tür erkekler, annelerine benzeyen bir eş seçseler de evlilikleri sorunlu olur. Anneleriyle olan sorunlarını, iletişimsizliklerini, rekabet duygularını eşleriyle de tekrar ederler. Annesine kızıyorsa eşine de kızar örneğin."

Anneye bağlılığın sekste de sorunlar yarattığını söylüyor uzmanlar. Buna Özalp farklı yaklaşıyor. Çocukluğunda annesiyle olumsuz ilişkiler yaşayan bir erkeğin, sekste birlikte olduğu kadınla sorunlar yaşayabileceğini hatırlatıyor. Ona göre, kızdığınız biriyle bir ilişkide bulunuyorsanız yarım kalır, sonlandırılamaz. O kişi orgazma ulaşınca geriye çekilir. Böylece ilişkiyi kötürüm eder, hadımlaştırır yani. Ayrıca yine uzmanlara göre, bütün çok eşli erkekler annelerine aşırı derecede bağlılarmış! Üstelik bunu yaparken müthiş bir suçluluk duygusu taşıyorlarmış!
 
Anne ile erkek çocuk arasında bağımlılık var. Yani yetişkin olma yolunda çocuk annesiyle bağımlılığını bir yaştan sonra keser, kendi başına bir varlık olmaya çalışır. Oysa anne bağımlısı olan erkekler hiç bir zaman yetişkin erkek haline gelemiyor.
Herkes “Gelinim Olur Musun?”daki Semra hanımdan konuşuyor. Ben de ekran karşısına geçince Semra hanımın oğluyla buluşma sahnesine denk geldim. Oğlunun ne dediğini asla dinlemeyen ve sürekli oğlunun saçını başını düzelterek, üstünden iplik toplayan Semra hanıma bir ara oğlu yüzünü elleri arasına alarak “beni dinle anne!” dedi. Aslında bu bir çığlıktı; ancak Semra hanımın çelikten kalesini delip geçemedi. Sürekli başını sallayarak oğluna hak verir gibi bir görüntü çizen Semra hanım sonunda şunu söyledi: “Merak etmeyin oğlum âşık olursa ben bunu bilirim ve oğluma bunu söylerim.” İnsanın tüyleri diken diken oluyor gerçekten. O çocuğun birey olarak yaşama şansının hiç olmadığını ekrandan izleyenlerin bu aynada kendilerini görmelerini dilerdim. Ancak bu da boşuna bir dilek farkındayım. Kendi dışındakine kıyasıya eleştirel olan Türk halkının iş kendine gelince vurdumduymazlık içinde olduğu aşikar. Daha yeni dinlediğim bir öyküde kayınvalide (elbette kocası ölmüş) bütün gücü elinde tuttuğunu oğlunu parmağında oynatarak gösteriyor. Daha nişanlı olan çifte etmediğini bırakmıyor. Kızın ülkenin batısında yetişmiş olmasını en ağır dille yeriyor. Alınan ev eşyalarına ve geceliklerine aynı rahatlıkla karar veriyor. Tamamı dekolte gecelikler kayınvalidenin gelinini hiç hasta düşünemediğini, sadece oğluna bir hizmetçi (her anlamda) aldığını gösteriyor. Korkutulmuş genç kız ise olay çıkmasın diye sadece iki aile arasında ezilen oluyor. Kocası ölmüş ya da boşanmış kadınların çoğunluğu, oğullarına sahip oldukları mal muamelesi yapıyor. Onların isteklerini asla dikkate almıyorlar. Bunun yanı sıra zaten erkek çocuklar şımarık yetiştiriliyor. Sadece şımarıklık değil daha vahimi bağımlı. Türkiye’ye özgü bir örnek olarak pekala söylenebilir bu anne bağımlılığı çok yüksek. Anne ile erkek çocuk arasında bağımlılık var. Yani yetişkin olma yolunda çocuk annesiyle bağımlılığını bir yaştan sonra keser, kendi başına bir varlık olmaya çalışır. Kendi başına bir varlık olmayı öğrenir yavaş yavaş. Ergenlikte bu iyice pişer ve kendini ispat etmek ister, kendi başına bir varlık olarak kabul görmeye çabalar. Sonra da bir yetişkin haline gelir. Oysa anne bağımlısı olan erkekler hiç bir zaman yetişkin erkek haline gelemiyor. Bir yetişkinin özelliklerini gösteremiyorlar. Şımarık çocuk özellikleri gösteriyorlar. Yani ben merkezli. Çocuk için dünya kendi etrafında döner. Her şey onun istediğine göre düzenlenir, o hiçbir şeye mecbur değildir. Hayat ve düzen ona göre yapılır. Böylece çocuk erkek kurduğu düzende almaya dönük bir pozisyondadır. Çünkü çocuk almaya dönüktür vermeye değil. O nedenle verme sorumluluğu, isteği, sevgisi bir yetişkin olmanın sorumluluğu bilinci, eğitimi, hoşgörüsüdür. Bir yetişkin olmanın algılamaları yoktur. Buna mazeret olarak erkek iş yaşantısını gösterebilir. Ben işimde çok başarılıyım der. İş yaşamı başka bir ruh hali için bir mecburiyet. Erkek orda kendini topluma ispat etmek ve var olmak zorunda. Para kazanmak zorunda. O nedenle orda kurallara uyar oranın oyununu. Kurallarını kendisinin düzenleyemeyeceğinin farkındadır, o nedenle o kurallara uyarak orada var olabilir. Ama dört duvar arasına özel hayata geldiği zaman özel alana geldiği zaman tümüyle farklı davranır. Özel alanda duygusal bazda bir çocuk erkek olarak devam eder ve bir yetişkin olarak devam etmez. Hayatın her aşamasında ona bağımlı olsun ölünceye kadar sadece onu sevsin onun için hayatta tek kadın annesi olsun isteyen anneler hayatlarında eşlerinden bulamadıkları sevgiyi çocuklarından talep ediyor. Çocuk erkeklerin ilgi çeken sevimliliği evlilikte bir kâbusa dönüşüyor.
 
Eşinin
*Annesi,babası,kardesleri ve evi arasında olması gereken duygusal ve fiziksel dengeyi kuramamış olduğunu düşünen ve ek olarak;
*Sürekli olarak yapılanı,edileni,yenen,içileni rapor etmesi
*Eşinin sürekli aile büyükleri tarafından yönlendirilmek,onaylanmak istemesi,
*En özelinizi hiçe sayıp,nasıl sonuçlar doğuracagını düşünmeden aktarması
*Sürekli olarak ailesine(!)olan özlemi dile getirmesi
*Maddi harcamalar,yatırımlar,tatiller,cocuk sahibi olmak,iş değişikliği vb konularda karar merci olarak anne ve babasını tayin etmesi gibi...

Sorunlar yaşayan var mı?
 
Son düzenleme:
aile o kadar özel ve güzel bir kurum ki herhalde hiçbir anne baba evladının kötü olmasını,mutsuz bir yuva kurmasını istemez..eğer erkeğin kendi özgüveni varsa,öncelik sıralamasını kendi yapıyorsa zaten hayatta hiçbir konuda başarısız olmaz..ailenin de iyi anlamda tek görevi destek olmaktır..eşim annesine düşkün tabiki düşkün olacak oda onu doğuran büyüten sonuçta bu beni hiçbir zaman üzmez çünkü bu anlamda evini ihmal etmez..bir bütün olarak aileyiz zaten sıkıntılı zamanlarımda hep onlar yanımda..allah yokluklarını göstermesin..hepsini çok seviyorum...
 


Songülllcüm ne mutlu sana!Sanıyorum ki söz konusu sorunu yanlış anlamıssın.Elbette eşlerin annesine düşkün olması bizleri üzmez fakat değinmek istediğim nokta,düşkünlükten ziyade bağımlılık,birey olamama hali...
 

Eşim cidden ters bir adamdır Vicdancım..
Düşünüyorum da bazen iyi bile oluyor bu durum..
Kendi ailesinden herhangi biri ağzını açacak olsa kıyametleri koparır. Belki de ben farkında değilim de benim ailemle kendi ailesini kıyaslıyor kendince. Çünkü benim ailem hiç bir zaman etliye sütlüye karışmadıkları için kendi ana babası evimizle,hayatımızla ilgili bir eleştiri yaptıkları zaman tabiri caizse kocamın cinleri tepesine çıkıyor..
Geçen gün bu konuyla ilgili bir şeyler karalamıştım..Çok zor bir pazar günü geçirmiştik..
 
 
bu konuda cok dertliyim.kyınvalidem herşeyimize karısıyor ve bu esime cok normal geliyor. benim ailem bizleri her konuda özgür bırakır ve ne olursa olsun kararları bizler veririz.esimde karısan bir anneyle büyüdüğü için benim ailem ona yanlış geliyor.annesinin fikirlerine can veriyor.bilmiyorum nasıl davranacagımı.ve bizim tek sorunumuz bu.
 
kadınlarda da anne bagımlığı sorun yaratır ama erkeklerde daha fazla bence.herkes annesini sever sevmelide ama eşler arasında sorun yaratacak kadar degil.
 
Benim eşim;
*Sürekli olarak yapılanı,edileni,yenen,içileni annesine rapor ederdi
*Sürekli aile büyükleri tarafından yönlendirilmek,onaylanmak isterdi(benim değil)
*En özelinizi hiçe sayıp,nasıl sonuçlar doğuracagını düşünmeden annesine anlatırdı
*Maddi harcamalar,yatırımlar,tatiller,cocuk sahibi olmak, vb konularda annesi karar merci idi.
Sonuç mu;
Boşanıyorum...
 
eşimde anne bağımlısı ama bi sorun yaratmıyor abartı deil yani hem herkes anne bağımlısıdır erkek kadın fark etmez
 

canım benm senın durumuna cok uzuldum..nişanlılıkta nasıl fark edemedın peki eşin simdi pişman deılmı..benm kayınavalıdemde nısanlıma cok duskun napıcamı bılmıyorum oğlu eşi gibi yanı dusun..onun en yakın arkadaşı dostu herseyıymıs oğlu bu durum benı cok dusunduruyor altlı ustlu olmak cok dusunduruyor..severek evlenıyoruz sız görucu usulumu...anneci bir erkekle ewlenıyorum ama benı seven
 
Benim eşimde anne bağımlısı ama bizim rapor etmemize gerek yok kadın zaten biz işteyken her yerimizi didik didik arıyor, bakıyor. Eşimde burası onunda evi ne olacakki diyor.
 
benimki de yapısıklık derecesinde baglı ailesine.önüne gecmeyi dusunmem söz konusu degil asırı derecedee rahatsızz olduguum cook sey var amaa degiştiremeyecegim de okadar cook sey var.boşasam Allah kimseyi ana baba evine geri döndürmesin derim herzaman.gercekteen kendi evin gibi asla olmuyorr neyazıkkki.birkere cıktınmı baba evine döndügün andaa dulsun!huzursuzsun.kocanla 2saat kavga etsen bi köşeye cekilsen mecbur ertesi gun barısır gene dolabını acar kendi ekmeğini yersinn.yatagında uyursun kızar söversin ama evim dersin yaa.ama baba evindee öyle olmuyormuşş.nekadar evlatta olsan gittiginde sokaga cıkma saatine dahi burun sokuluyor.yedigine ictigine laf ediliyor herseyy yaa herseyy rahatsız ediyor
keske kocamın kahrını cekeydim diyorsunuzz inanın.dayagı küfürü kumarı aldatması aşırı tembelliği yoksaa o erkegin kahrıda cekilir derim.napalım oda annesii işteee.atamıyorsun değiştiremiyorsun annnesiiii..alıştırılmıss resmen eşlerimizz.anne etegine yapışmazlarsa sanki hic ayakta kalamazlarmıss gibi goruyolar cogu zaman.bizler boyle olmamaya özen göstericezz.eskileride mecbur idare etme yolunda gitmeliyiz.şimdi sorarım size evimi karıstırıyor herseyimizi didikliyor dedigimiz kaynanalar, bir hasta oldugumuzda eger bize bi lokma ekmekle sıcak corba yapabiliyorsaa buna da şükür etmeli gercekteen.yapıyor ama bu yönü öyle iyiki deyip öteki kötü yanına kapak etmeliyiz.ben kaynanamın cok huyunaa sinir olurdum.eve geldimmi aklima geldikcee cıldırırdımm yaa bunu nasıl der nasıl yapar diyee..
hamileligimin ilk ayları cook agırr gectiii benim. Allaah var kadın gülll gibi baktı banaa yaa.yedigimi ictigimi gözettii bu sana yarar bu sana olmaz diye diyee yavru kuş gibii besledii beni..eşime aşırı düskün cok karısıyo herseyimize takıyor diyee uyuz oluyordum ama bu zamanlarıda dusununcee genede yigidin hakkını vermek lazım dedimm..
kendi annen dese belki batmaz ama oda annee napacaksınn.eşin maaşını alıp annesine vermiyorsa,seni aç onu tok kılıyorsa sav gitsinn..
benim cook yakın bir arkadasım evlendi 5 senee anlastı bidee.evlendigi gece kaynanası gelmiş defol gitt oglumun yanında ben yatıcaam demişte gerdeek gecesi gelini salona atıvermişş.o oduun eşidee gıık dememiişş.sabaha kadar sarılmıs ana ogull uyumuss.
gerdek gecesini ertesi gun yapmıs ama nasıl. kaynana cekmiş sandalyeyi kapılarınaa delikteen gözetlemeye! oglunu yoruyormuu diyee.yıllarcaa ne dayaklaarr ne eziyetlerr Allaah akıl almazz eziyetlerr edildii.sadece tek neden oglumu benden caldın.bide aynı evde dusunuunn.ensonunda kız mahkemeye verdi kaynanasını dayanamadı.hakim ogluna yanaşma yasagı koymuss.yanastıgın anda hapise tıkarım seni demişş.öylee öylee aylar sonraaa geline yavastan iyi davranmaya baslamısta evlerine girmiş.o olaydan sonrada hersey yoluna girmişş tabi. böyleleride varr sukretmek lazım gercekteen..
boşanıyorum diye yazan arkadasım boşanmaa.yuva yapmaak cook zorr kaldırıp yuklenmesi devam ettirmesi cok zorr ama yıkmaak bir tek kelimeye bakar.sabırlı ooll.Allah mutlaka senin icin uygun bir yazı yazmıstırr.sabreett.geceleri eşin uyurken sag elini gögsünee koyy eşinin felak nas ayetel kürsi oku. kalbi yumusacık olurr huyu düzelir.Allah büyüük sen gel yıkma yuvanıı..
 
benmki okadr bağılmı değil ama hergün arar sesini duyar...
ki ben kaynanasını kendi işine karıştıracak biri değilim...
daha doğrusu
niyetimi açıklarım hmen biraz fazla dobrayım öyle olunca da fazla bişey diyemiyorlar...
fikir sormaya kalksam belki istediklerini yaptırmaya çalışırlar ama..
ben şunu yapıcam bunu istiyorum deyince fikir üretecek yerleri kalmıyor....
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…