Türkiyeden gitmek

  • Konu Sahibi Konu Sahibi 8993
  • Başlangıç Tarihi Başlangıç Tarihi
Bende ülkemi severim :) Dikkate alıp uzunca yazdığınız için teşekkür ederim . Bir haberden mütevellit düşündüğüm bir durum değil bu . Bu kadar basite indirgenemez . Ülke müthiş derecede yangın yeri asla değil . Ama hakettiği değer de bu değil . Eğitimin bilimin hakettiği değer de bu değil . Üzülüyorum . Belkide en çok bu üzüyor beni .

Egitim icin gittik, iki cocukla birlikte, cok da eglendik, sonra donduk. Abd de kalabilirdik de, yesil kart imkanimiz vardi, ama dusunmedik oradayken. Simdi ortami gorunce sinirlenip, gidelim ulann diyorum, ama sanmam, gitmem. Ben idealist bir insanim, yaptigim is insanlara faydali olsun isterim. Gidersem atalarima ihanet edermisim gibi geliyor. Bu biraz romantik tarafi. Diger taraftan gercekci olursak da benim orada dislinin carklari arasinda ezilecegim garanti. Orada bir sirkete 1 milyon dolar kazandirirken bana ancak 100.000 dolar kazandiracaksa, ki oyle olacak, bu bana ters. Ha o sirket iyi, benim sirtimdan kazansin, cok sorun degil, ama bilime faydasi var desen, o da degil, cunku hepsi buyuk saglik firmalarina calisiyor, en icuz ilac 15 dolardan basliyor, saglik sigortan varken bu da. Sigortasi olmayan milyonlarca insan var orada, doktora bile gidemiyor bunlar.
Ayrica ben o ulkenin vatandasi da degilim, benim dediklerimi kimse ciddiye almaz. Ama burada ufak da olsa bir etki saglayabilirim. Konumumu kullanarak siyasete girebilirim, en kotusu de burada benim fikirlerimi benimseyecek dunya vatandasi olmis gencler yetistirebilirim. Bence bu cok degerli. Benim kafami vura vura ogrendigim seyleri ogrencilerim sohbet arasinda ogreniyor, ogrenecek. Hosgoruyu ogrenecek, cok calismayi ogrenecek, durust olmayi ogrenecek, vs vs.
O yuzden bence hem siz hem konu sahibi gidin, mutlaka gorun, artilari eksileri degerlendirin. Ancak donun. Siz donmezseniz cahillik kazanacak, mantiksizlik kazanacak. Donun, orada ogrendiklerinizi burada faydaya donusturun.
 
Aynı düzeyde kendi vatandaşlarından biride başvursa yine eşinizi mi alırlardı merak ediyorum. Fransa benim görmek istediğim ülkeler arasında ilk sıradaydı. Artık değil. Çünkü onların gözünde teröristten halliceyim. Devlet kurumlarında çalışmam yasak. Çünkü tesettürlüyüm. Koca devlet benim kim olduğumu, ne nitelikte olduğumu bilmeden bana önyargıyla yaklaşmış, e bi zahmet benimde bazı düşüncelerim olsun.

dahası hiçbir batılı ile çalışırken ayak kaydırma endişesi yaşamadım, ne zaman iki tane orta doğulu geldi ortam havai fişek gösterisine döndü..
 
dahası hiçbir batılı ile çalışırken ayak kaydırma endişesi yaşamadım, ne zaman iki tane orta doğulu geldi ortam havai fişek gösterisine döndü..

Ahhaaa bizimde işyerinde genelde ortadoğulular çalışıyordu, işyeri resmen dallasa dönmüştü. Birbirin arkasından dedikodu yapanlarmı ararsın, birbirinin işini kapmaya çalışanlarmı, yalan söyleyenlermı... yeminle eşim artık kapatcam ne ugrasıyoz bunlarla dediği andan hepsini kovup yerlerine yabancıları aldık saat ücretleri daha fazla ama huzura kavustuk... :KK45:
( bu arada herkesin yaptığı işe göre saat ücreti sabittir, o ücretin altında veremezsin yasak ama üstü verebilirsin, ucuza adam çalıştırmıssınız falan demeyinde):63:
 
Ahhaaa bizimde işyerinde genelde ortadoğulular çalışıyordu, işyeri resmen dallasa dönmüştü. Birbirin arkasından dedikodu yapanlarmı ararsın, birbirinin işini kapmaya çalışanlarmı, yalan söyleyenlermı... yeminle eşim artık kapatcam ne ugrasıyoz bunlarla dediği andan hepsini kovup yerlerine yabancıları aldık saat ücretleri daha fazla ama huzura kavustuk... :KK45:
( bu arada herkesin yaptığı işe göre saat ücreti sabittir, o ücretin altında veremezsin yasak ama üstü verebilirsin, ucuza adam çalıştırmıssınız falan demeyinde):63:

ya biz 2 taneyle kafayı yedik, değil ki sizin şirket gibi olsa ben çıkardım zaten tahammül seviyem düşmedi, resmen yok :27: benim patronuma gidip ofişin yaptığı işi biz yapalım yarı fiyatı ver dediler ya la :27: her yeri kendi ülkeleri gibi sanıyor adamlar cidden dünya için sıkıntılı bir millet. en iyisini yapmışsınız ben de şirket kursam tek tek seçerim çalışacakları, ağzımız yanmış bir kere :27:
 
Ayy bi de yazmadan edemicem :KK45: yıllardır buraya içindeki iltihabı dökenler daha burada mısınız gitmediniz mi türkiyeden sizi ailece kıs kıs gülerek izliyoruz :KK33:

Her memnun olmayanın imkanı,yaşı v.s. uygun olmayabilir gitmek için.Gidemiyorsam hayat bayram olsun

kafasını yaşayamıyorsa insanlar bunda kıskıs gülecek ne var anlayamadım doğrusu.Tabi memnuniyetsizliklerini

ifade edecekler.

Ben de anne tarafı 90 yıl, baba tarafı 200 yıl önce göçmüş bir ailenin ferdiyim.O günlerle bugünleri bir tutmamak

lazım.
 
Bence imkanınız varsa gidin. Ben de burada yaşananlardan dolayı mutsuzum. Biz fedakar milletiz, biz bunları hak etmedik. Elin yabancısı yeyip içip gezerken bizim gençlerimizin işsizlikle boğuşması bile çok çok üzüyor beni. Bu en basit örnek. Biz Kurtuluş Savaşında yoktan var ettik. Şimdi bunları hak etmedik..
 
(Alıntıdır)

Ortadoğululardan niçin nefret ediyorum?

Bu başlık için çok düşündüm. Çoğu insanı kızdıracak bir başlık. Ama olsun. Yalan yazmıyorum.

Dürüstüm…
Herkesten önce kendime…

Bir yaz sıcağında bütünleme sınavlarına hazırlanıyordum. Yanımızdaki daire boyanıyordu. İçindeki işçiler durmadan gülüyorlar, alaycı bir şekilde bağırıyorlardı. Gürültüleri yüzünden ders çalışamıyordum. Yanlarına gittim. Ortalarında bir kişi çaresiz bir şekilde bana bakıyordu. Ötekilerin hepsi ona alaycı bir şekilde gülüyordu.

“Ne oluyor burada? İki saattir gürültünüzden ders çalışamıyorum.” dedim. Alaycı bir şekilde o adamı gösterdiler. Durumu anlamadığımı gösterir şekilde kafa salladım.
“Romanyalı” dediler.
“Ne olmuş?” dedim.
Güldüler, “Yabancı”dediler.

Ertesi günde aynı adamla yine dalga geçiyorlardı. Yanlarına gittim, bu sefer kızgındım.
“Adamla derdiniz nedir? Birşeyi yanlış mı yapıyor?” dedim.

“ Yooo, Romanyalı, yabancı” deyip gülmeye devam ettiler.

Kızdım ve biraz sert sesle. “Adam adam gibi çalışıyor, niye durmadan kafa buluyorsunuz?”dedim.
Ustabaşlarına “Bu adam kim? Yanlış birşey mi yapıyor?” dedim.

Ustabaşı “Romanya dağılınca buraya gelmiş çalışmaya. Biz de iş verdik, acıdık” dedi.

Acıyıp iş verdikleri adam zaten ucuz olan inşaat sektöründe sıradan bir işçinin aldığının dörte birini alıyordu. Üstüne üstlük bir de durmadan dalga geçiliyordu.

İş bitince öteki işçiler eve gidiyor, o biraz daha fazla tek başına çalışıyordu. Bir akşam yanına gittim.

Harika bir resim çizmişti duvara…

3-5 kelime İngilizcem ile harika resim çizdiğini söyleyip, nerede öğrendiğini sordum.

Romanya’da bir Üniversitede resim hocasıymış.

O yıllar Sovyetler Birliği’nden birçok kadın Türkiye’ye çalışmaya ya da ticaret yamaya geliyordu. Hepiniz hatırlarsınız o kadınlara birer hayat kadını muamelesi yapılıyordu. Her birisi potansiyel orospuydu bizim insanların gözlerinde ve durmadan “Nataşa” diye alay ediliyorlardı.

Ülkeye gelen birçok Batılı turisti gördüm, tanıdım ama onlar sadece turistti. Çalışmıyorlar, geziyorlar ve gidiyorlardı. Bir çeşit dokunulmazlıkları vardı.

Ancak Romanyalılar, Ruslar ya bizimle çalışıyor ya bize çalışıyorlardı. Yollarımız değil, yaşamlarımız kesişiyordu.
Okul bittikten 2 sene sonra yurtdışına gittim. Yabancılarla çalışmaya başladım. İçimde hep bir korku vardı…

Kendi ülkeme çalışmaya gelen insanlara bizimkilerin yaptığı davranışlar bana da yapılacak mı?

Gözlerimin önüne hep, çaresiz bakışlarla bana bakan Üniversite’de resim hocası o Romanyalı adam geliyordu.

Yabancı olmak böyle birşey miydi?

Sıra bende miydi?

Yurtdışına gittiğim gün ilk elden beynimde dolanan sorular bunlardı…

İlk bir Türk’ün yanında çalışmaya başladım. Hemşerimdi, neredeyse tuvalette bile namaz kılacak kadar ibadete düşkündü. Bana “İngilizce ve iş bilmiyorsun. Bunları öğrenene kadar takıl burada. Öğrenince ücretini konuşuruz” dedi.

10 saate yakın çalışıyordum. Toplam 10 dolar veriyordu. 1 paket sigara parasıydı. O dönem saat ücreti o ülkede 10 dolar idi. 1 aydan fazla zaman geçmişti. Her işi yapar olmuştum. Ücreti konuşmak istediğim zaman sürekli hazır olmadığımı söylüyordu. Çaresiz kalmaya başlamıştım.

Birgün bir Türk arkadaşa rastladım.

“Nerede çalışıyorsun” dedi.

Söyledim. “Adam hemşerim dedim.

“Bırak hemşeriyi.Hemen oradan çık, el altından bir iş bul ve sakın kalma. O adam ilk gelen Türkler’i alır, para vermez, aylarca kullanıp atar. Turkler’i boş ver. Yabancıların yanında çalışmaya çabala. Türkler asla hakkını vermez. Oyalarlar seni. ” dedi.

Bir Batılı’nın yanında iş buldum. Ne verirse almaya razıyken ummadığım şekilde saatime 12 dolar verdi.

İngilizcem yoktu. Yeni öğreniyordum. Adamlar bunu bana karşı asla kullanmadılar. Her defasında bir bebekle konuşur gibi yavaş yavaş iş bilgilerini aktarıyorlar, sabırla beni dinliyorlardı.

Ortadoğu ile Batı’nın iki ayrı dünya olduğu konusunda ilk ışıklar o zaman içimde yanıp sönmeye başladı.

Patronum, yerleri silmemi isterken bile büyük bir kibarlıkla bana “Sir” diye hitap ediyor, arkadaşları ve ailesi ile tanıştırırken “ Bu centilmen Türkiye’den yeni geldi aramıza katıldı”diyordu.

İNANIN benimle kafa buluyorlar sanıyordum
YİNE İNANIN Adamların kültürü buydu ve samimiydiler.

Devlet dairesine vize uzatmaya ya da bir sorun halletmeye gittiğimde memurlar “Sorununuzu bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ederiz.” diyorlardı.

İnanamıyor, bana mı dediler acaba diye sağa sola bakıyordum.

Yine içimde aynı duygu beliriyordu: “Yok yok, ben yeni geldiğim ve fazla dil bilmediğim için bunlar kafa buluyor benimle”

Asla inanamıyordum devlet memurundan, belediye şoföründen, polisinden, patronuna kadar böyle davranışlarla karşılaştığıma…

Daha sonra dil konusunu halledip, eğitimim üzerine profesyonel bir iş bulup, işte de deneyim kazandıkça statü elde etmeye başladım.

Ama içimdeki korku geçmiyordu. Ya bir gün içlerinden birisi “Yeter ama sen de kimsin, daha dün geldin boktan bir ülkeden; şimdi bize ağalık taslama” derse ne yapacaktım?

Romanyalı işçi geliyordu hep aklıma…

Ancak asla böyle birşeyle karşılaşmadım, herkes işini yapıyor, farklı kimliğiyle,insanı değeri ve çeşitliliğiyle saygı görüyordu..

Ortadoğulular’ı tanımaya başladım.

Benden yıllar önce gelip orada yaşayanları…

Bir ara Lübnanlılar’ın mahallesine taşındım. Sidney’de Lakemba denilen bir mahalle. Küçük Ortadoğu olarak bilinen bir yer.

Mahalledeki Lübnanlılar’ın çoğu Lübnan iç savaşından kaçıp gelmişti. Ancak mahallede sürekli olay oluyor, polis basıyordu. Avustralya gazetelerinde o dönem birkaç ayda bir 5-10 Lübnanlı tarafından kaçırılıp tecavüz edilen 17-18 yaş cıvarlarında kızların haberleri yer alıyordu.

Sadece tecavüz olaylarıyla değil, gasp, soygun ve öteki suçlarla da Lübnanlılar anılıyordu.
İnanamıyordum olanlara. Lübnanlılar’a sorduğumda gülerek Avustralyalılar’ı gösterip “ Bunlar kafir” diyorlardı.

Maria adında bir kız çalışıyordu yanımızda. Birgün işten acilen çıkma kararı aldı. 2 hafta önceden bildirmesi gerektiğini, yerine adam bulmak zorunda olduğumuzu söyledim.
Bana “Erkek arkadaşımdan ayrıldım” dedi.

“Ne olmuş..” dedim.

“Erkek arkadaşım Lübnanlı. Acil kenti terk edeceğim. Bulurlarsa ya öldürürler, ya toplu tecavüz ederler.” dedi.

Lübnanlılar’ın bu tip olaylarını görünce çıldırma noktasına gelmiştim. Her türlü pislikleri için yaptıkları açıklama hep aynıydı : “Bunlar kafir”

Düşünün…

Kendi iç savaşınızdan kaçıp dünyanın en gelişmiş ülkelerinden birisine kaçıyorsunuz. Bu ülke size bakıyor, işsizlik parası veriyor, bedava ev veriyor yaşamanız için. Bütün sosyal haklarını ve konforlarını size acıyor.

Siz “Bunlar Kafir” diyerek hem kızlarına tecavüz ediyor, hem mallarını gasp ediyor hem de sosyal sistemlerini sömürüyorsunuz.

En son sahillerdeki bikinili kızlara saldırmaya başladılar. Sebep yine aynıydı :”
Siz kafirsiniz”

Avustralya halkı artık dayanamamıştı ve hem Lübnanlılar’ın bu davranışlarına hem de kurdukları mafya organizasyonlarına karşı büyük bir ayaklanma başladı.
Lanet olsun böyle adamlara diyerek mahalleden kaçtım.



İŞİD’a katılan gruplar arasında Avustralya’dan gelip katılanlar dikkat çekiyordu. Kimse böyle bir katılımı beklemiyordu. BBC’de geçen çıkan bir habere göre, Avustralya’dan gelip İŞİD’a katılanların büyük çoğunluğunu Lübnanlılar oluşturuyordu.

Beni hiç şaşırtmamıştı. Yaşadıkları medeni ülkelerde kavgayla, gürültüyle, avaz avaz bağırmayla hiçbir iş halledilemeyeceğinin çaresizliğini yaşıyordu Ortadoğulular…

Bütün kıvranmalarının temelinde bu vardı.

İŞİD’a katılmak bir çeşit özlemini duydukları kavganın, gürültünün ve birbirine acı vererek mutlu olmanın gerçekleştirilme yoluydu..
Bir çeşit Ortadoğulu için mutluluk iksiriydi, çok geç kalmış bir rüyaydı…

Hava atamayacağınız, gösteriş yapamayacağınız, bağırarak, kavga ederek hüküm kuramayacağınız yaşam bir çeşit cehennemdi…

Kaliteli sıradan bir insan olmak büyük bir hayat yüküydü…

Yıllarca dillere dolanan ” göçmenlerin entegrasyonu” problemi yıllarca yüzlere takılan bir maskeydi…

Gittikleri yerleri, geldikleri yerlere çevirememenin acısı vardır Ortadogulular’ın yüzlerinde…



Lübnanlılar kadar olmasa da Türk mahallelerinde duyduğum, gördüğüm hikayeler çok benzerdi.
Yalandan aldıkları sahte sağlık raporları ile işsizlik fonlarını, sigorta şirketlerini dolandırmak çok revaçtaydı.

Birçok Türk kendisini ya hasta, ya işsiz göstererek, gizliden çalışarak devletten para yürütüyordu.
Kahkalarla birbirlerine üç kağıtçılıklarını anlatıyorlar, Türk kahvelerinde birbirlerine nasıl devlet soyulacağı konusunda akıl veriyorlardı.

Sosyal kurumların önünde sahte kağıtlarla devleti dolandıran Türkler’e bakıyordum..İçlerinde en Şeriatçısından, en Komünistine..Alevi’sinden Sünni’işine, Türk’ünden Kürt’üne hepsi vardı.
İdeolojileri ve kimlikleri ne kadar farklı olursa olsun davranış kültürleri ve düşünme biçimleri hep aynıydı.

Aynı işi yapıp aynı parayı alan yerlilere, Türkler’in yaptığı gibi yapmasını ve devleti dolandırıp ekstra para almasını söylediğimde çoğunun tepkisi aynıydı:

“Sistemime zarar veremem, çünkü ülkemi seviyorum.”

Ortadoğulular’a bu adamlardan aldığım cevabı söylediğimde, söyledikleri hep aynıydı.

Büyük bir alaycı kahkahanın ardından:

“Bunlar aptal”

Devletini soymayan yerli halkları aptal gözüyle görüyorlardı

Ortadoğulular’ın anlattığım bu özeliğinin yanında başka bir özellikleri de Güç gösterisi. Yani hava atmak.

Ülkemizde bilirsiniz. Cebine 3 kuruş giren adamın ilk yaptığı şey hemen hava atmaktır. Ya bir lüks araba, ya bir telefon, onu da bulamazsa hava atacak muahhak birşey bulmaktır.

Var olmanın dayanılmaz hafifliği hava atmaktır.

Güçlü görünmektir.

Kibir ve dokunumazlık duvarları örmektir.

Yükseklerde görünmektir.

Sokakta tesadüfen tanıştığım ve davranışlarından giyimlerinden çıkartmadığım insanların vali, belediye başkanı, milletvekili çıkmasına çok şaşırıyordum.Hemen gözlerimin önüne Ortadoğu geliyordu.
Tabi Ortadoğu’da vali, belediye başkanı, milletvekili olmak…

Türkiye’de yanına bile yaklaştırılmadığımız adamlar, burada yolda yürüyen, ekmek alan, gazete alan, ayaküstü tanıdıklarıyla konuşan, benimle tanıştırılınca memnun olduklarını söyleyen insanlardı…
Anlatacağım bir milyon örnek var bu anlattıklarıma paralel..
Twitter’da anlatıyorum da yeri geldiğinde…

Asıl konuya döneyim tekrar…
Ortadoğulular’ı yurtdışında tanıdım. Nasıl yalancı, ahlaksız, kendilerinden başka hiçkimseye saygısı olmayan, tek dertlerinin üstünlük, güç ve ego olduğunu başka ülkelerde gördüm.

Türkler, Iraklılar İranlılar, Afganlılar Pakistanlılar, Lübnanlılar…
Aklınıza gelen Ortadoğu’nun bütün halkları…

Aynı kalıptan çıkmış gibi sahtekarlıkta,dolandırıcılıkta, riyakarlıkta muazzam hünerlerini göstermekte yarışıyorlardı.

Birçoğunun bütün derdi devleti, sosyal kurumları kısaca önüne geleni soymaktı.

Bir de, din adına bu soygunları yaptıklarına inanıyorlardı.

Oturma haklarını almak için her türlü yalanı, palavrayı ve üç kağıdı çevirdikleri devletleri rahatladıkları ilk an soymaya başlıyorlardı.

Nicin boyle yaptıklarının cevabını vermeden önce atacakları alaycı kahkaha hep hazırdı:

“ Bunlar Kafir”

Bir ara ticaret yapmıştım. Hem Ortadoğulular’a hem Batılılar’a mal satıyordum.

İş üzerinde ahlaklarını görme fırsatım olmuştu ve çok büyük bir deneyimdi benim için.

Bir Batılı’ya mal satınca söylediği şey “ Ayın şu günü benim ödeme günümdür. İsterseniz parayı hesabınıza gönderelim, isterseniz çekinizi o gün gelin alın.”

Ortadoğulu’ya mal satınca cevap hep aynıydı : Mal satılınca parayı alırsın,”
Mal satılınca da para verilmez, bahaneler uydurulur ve hep başka günlere ertelenirdi.

İsyan ederdim.

Sabah akşam din diyanet satan, ahlak dersi veren adamların bütün işlerini üç kağıtçılıkla, dolandırıcılıkla, riyakarlıkla yapmalarına isyan ederdim.

Durmadan Ateistler’le dalga geçip, Batılılar’a sonsuz nefret kusan adamların nefret ettikleri, dalga geçtikleri adamların binde biri kadar ahlaka ve dürüstlüğe sahip olmamaları isyan ettirirdi beni…

Kanadalı bir arkadaşım vardı. Amerika’ya et ihraç ediyordu. Bir gün sohbet ediyorduk. Yeni parti canlı hayvanları ihraç etmişti.

“Ödemeyi neyin üzerinden yapıyorlar? Hayvan başına mı yoksa kilo başına mı ödeme yapıyorlar?” diye sordum.
“Kilo başına.” dedi.
“Kaç kilo sattin?” dedim.
“Bilmiyorum” dedi.
Şaşırdım.

“Nasıl öğreneceksin?” dedim.

” Hayvanlar Amerika’ya ulaştığında, Amerikalı alıcı hepsini teker teker tartıp bana bildiriyor.” dedi.

Şok olmuştum. Adam Amerikalı et ithal eden firmadan öğrenecekti ne kadar kilo hayvan sattığını…

Dürüstlüklerinden endişe etmiyordu…

Allah aşkına …
Ortadogu’da hiç böyle bir ornekle karşılasanınız var mı?

Hemen bin sene öncesinden peri masalına dönmüş orneleri vermeyin.

Ortadoğu ülkelerinden sadece birisinde böyle bir örnek yaşanıyor mu?

Dürüstçe cevap vermeyin ama dürüstçe bir düşünün lütfen…

Türkiye’de iken Atatürk karşıtı idim.
“ Muasır medeniyetler seviyesine çıkmalıyız.” sözü ile dalga geçerdim.

Ancak yurtdışına çıkıp, özellikle medeni ülkelerdeki halkları ve oradaki her türlü imkana ve rahata rağmen kendi ülkelerindeki soygun, vurgun düzenini kuran Ortadoğulular’ı görünce Atatürk’ün değerini anladım.

Türkiye’deki arkadaşlarıma Atatürk’ün değerini anlattığım zaman benden duyduklarına inanamıyorlardı ve nasıl oldu da Atatürkçü oldun diyorlardı.

“Atatürkçü değilim, Atatürk’ü anladım. Daha da önemlisi sizlerin ne mal olduğunuzu anladım.” diyordum.

Sabahtan akşama kadar birbirine ahlak dersi veren Ortadoğu ülkelerine ve halklarına bakın.

Tek uzman oldukları şey içlerine tesadüfen doğdukları yerel, etnik ve dini değerleri mutlak üstünlük ve yücelik olarak görüp, o kimliklerden ve inançlardan gelmeyenlere yeryüzünü zindan etmek.

Dillerinden düşürmedikleri “Hepimiz Kardeşiz” sözü en büyük yalanları.

Bu sözü söyledikten sonra arkanızı dönünce gizliden fısıldadıkları bir söz daha var:
“Hepimiz kardeşiz ama abi benim. Ben ne dersem o olur.”

Bütün hikayeleri bu cümlede özetlenmiştir.

Tüm amentüleri devlet soymak, devlet soyulmazsa birbirini soymak.

Ve gittikleri yerleri geldikleri yerlere benzetmek …

Farklı inançtan, mezhepten, kimlikten gelenlere “kendi yüce ve üstün” değerlerini dayatmak.

Batılı bir Sosyolog arkadaşıma Batı – Doğu kıyaslaması yaparken her Ortadoğulu’nun aspirin gibi her soruna tedavi olarak soylediği sözü söyledim:

“Siz bizi sömürdüğünüz için biz bu haldeyiz.”

“Hayır” dedi.

“ Biz sizi sömürdüğümüz için bu halde değilsiniz. Aksine siz bu halde olduğunuz için sömürülüyorsunuz.”

Doğu toplumunu Batı’da tanıdım.

Türkiye’deyken “Kahrolsun Batı, Kahrolsun Doğu sömürüsü” der dururdum.

Ancak yaşadıkça şunu gördüm ki, Doğu’nun büyük bir “Doğulu” sorunu var.

(Alıntıdır)

Gercekten ne kadar da dogru yazilmis. Ben lisedeydim staj yapmam gerekti. Bir Türk tatil burosunda staja basladim. Calisanlarin nerdeyse tamami Türk'tü. Oyle kotu bir 3 ay gecirdim ki orda. Aslinda 6 ay kalacaktim ama dayanamadim. Zaten milleti kazikliyorlardi. Oldugundan fazla rezervasyon parasi aliyorlardi. Sesimi yukseltemiyordum cokta buyuk değildim. Bana tum isleri yukluyorlardi. Sonradan duydum ki sirketleri batmis, polis duruma el koymus. O gun dedim ki bir daha asla bir Türk'ün yaninda çalışmam. Calismadim da. Yabanci en azindan senin hakkini kurusu kurusuna veriyor. Hatan varsa da yuzune karsi bunu soyluyor arkadan atip tutma yok. Türkiye'de ki gibi isyerinde bir hiyerarşi yok. Universitede staj yaptigim sirketteki mudurum bana kahve getiriyordu. Adamlar isine bisikletle geliyorlar zaten ego olaylari yok.
 
ya biz 2 taneyle kafayı yedik, değil ki sizin şirket gibi olsa ben çıkardım zaten tahammül seviyem düşmedi, resmen yok :KK53: benim patronuma gidip ofişin yaptığı işi biz yapalım yarı fiyatı ver dediler ya la :KK53: her yeri kendi ülkeleri gibi sanıyor adamlar cidden dünya için sıkıntılı bir millet. en iyisini yapmışsınız ben de şirket kursam tek tek seçerim çalışacakları, ağzımız yanmış bir kere :KK53:
Ay sorma ne çektik biz bunlardan:confused: ama eşim akıllanmadı, küçük bir tadilat işi vardı bir iranlıya verdik işi. O adamda bebeğim var çok hasta, vergi borcum var dedi 3800 euro peşin aldı kayıplara karıştı:kızgın: Allahdan polise şikayet ettik de daha dün aldık paramızı:olamaz:
 
Ay sorma ne çektik biz bunlardan:confused: ama eşim akıllanmadı, küçük bir tadilat işi vardı bir iranlıya verdik işi. O adamda bebeğim var çok hasta, vergi borcum var dedi 3800 euro peşin aldı kayıplara karıştı:kızgın: Allahdan polise şikayet ettik de daha dün aldık paramızı:olamaz:

çok büyük geçmiş olsun, inan bana o parayı alma sebebiniz de yurt dışında yaşıyor oluşunuz.. yoksa burada voleyi vuran kaçıp gidiyor malum.. aman diyeyim bundan sonra uzak olsunlar :27:
 
Benim fırsatım olsa 5 dk durmam bu ülkede. İmkanın varsa git bence. Gelir görürsün aileni tatillerde. Zaten ailenden başkada özleyecek pek bir şey yok.
 
çok büyük geçmiş olsun, inan bana o parayı alma sebebiniz de yurt dışında yaşıyor oluşunuz.. yoksa burada voleyi vuran kaçıp gidiyor malum.. aman diyeyim bundan sonra uzak olsunlar :KK53:
Çok saol ofişcim, Kesinlikle haklısın, İşte bu yüzden batıyı, batılıyı savunuyoruz. Sistem işliyor, hakkınımızı arıyabildiğimiz yerler var . Memlekette olsaydı bi tosuncuk hakkımızdan gelirdi:KK45:
 
Arkadaşlar herkese korkunç bir haberim var , hepimiz Ortadoğuluyuz:)) Ülkelerde bazı düzenlerin olması genetik falan değildir, öyle anlattınız ki, görende diyecek " genetik" olarak ortadoğulular problemli. Ortadoğu medeniyetin doğduğu, modern anlamda yasanın, devletin, tarımın, anlaşmanın, işçiye para ödemenin vs vs doğduğu topraklar . Herkes kendini çıkararak " ya bu ortadoğulular " diye laf çakıyor da, elin yabancısı için sen de " "Ortadoğulusun".

Kültür insanı etkiler, hiç beni etkilemedi desen de etkiler.

Şimdi madem gömdük Ortadoğu'yu ben bir de güzelliklerini yazayım daha doğrusu Doğu halklarının güzelliklerini . Aç kalırsın , evindeki tek yemeği sana sunar. Başın sıkışır, omzuna yaşlanır ağlarsın, karşında ciddi ciddi ağlar, acından acı duyar. Ne kadar beğenmeseniz de aynı şekilde ağlarsınız. Çocuğu dahi öldüğünde metanetli davranan batılı tipi bize yakın değildir, bizler duygusal halklarız, salya sümük ağlarız. Bir lokantaya onlarca milletten insanla mı gittin, bir bakarsın hesap ödenmiş , ödeyen kim dersiniz evet evet Amerikalı ya da Alman değildir, bir tane Arap arkadaşınız herkesin her yediğini kendisi çıkarken ödemiştir! Ne kadar kızsak da vatan diye bir şey var ayrıca, ondan zira dünyanın öbür ucunda da olsak, gözümüz Türkiye'de. İnsan ana dilini konuşan insanlar arar yeri gelince " Türkçe, Kürtçe vs vs" konuşmayı özledim diyen insanlar görürsünüz şaşırmayın. Manevi Alman ninem , hayatının çoğunu Amerika da geçirmesine rağmen, nerede Almanca bilen birini duysa , gözleri fal taşı gibi açılır, hemen Almancaya dönerdi, öyle bir özlem. Evet çok yanlış yerde bugün Ortadoğu , keşke olmasaydı , ama hatalarımıza rağmen Doğu halkaları içtenlikle sarılabileceğiniz halklar.
 
Arkadaşlar herkese korkunç bir haberim var , hepimiz Ortadoğuluyuz:)) Ülkelerde bazı düzenlerin olması genetik falan değildir, öyle anlattınız ki, görende diyecek " genetik" olarak ortadoğulular problemli. Ortadoğu medeniyetin doğduğu, modern anlamda yasanın, devletin, tarımın, anlaşmanın, işçiye para ödemenin vs vs doğduğu topraklar . Herkes kendini çıkararak " ya bu ortadoğulular " diye laf çakıyor da, elin yabancısı için sen de " "Ortadoğulusun".

Kültür insanı etkiler, hiç beni etkilemedi desen de etkiler.

Şimdi madem gömdük Ortadoğu'yu ben bir de güzelliklerini yazayım daha doğrusu Doğu halklarının güzelliklerini . Aç kalırsın , evindeki tek yemeği sana sunar. Başın sıkışır, omzuna yaşlanır ağlarsın, karşında ciddi ciddi ağlar, acından acı duyar. Ne kadar beğenmeseniz de aynı şekilde ağlarsınız. Çocuğu dahi öldüğünde metanetli davranan batılı tipi bize yakın değildir, bizler duygusal halklarız, salya sümük ağlarız. Bir lokantaya onlarca milletten insanla mı gittin, bir bakarsın hesap ödenmiş , ödeyen kim dersiniz evet evet Amerikalı ya da Alman değildir, bir tane Arap arkadaşınız herkesin her yediğini kendisi çıkarken ödemiştir! Ne kadar kızsak da vatan diye bir şey var ayrıca, ondan zira dünyanın öbür ucunda da olsak, gözümüz Türkiye'de. İnsan ana dilini konuşan insanlar arar yeri gelince " Türkçe, Kürtçe vs vs" konuşmayı özledim diyen insanlar görürsünüz şaşırmayın. Manevi Alman ninem , hayatının çoğunu Amerika da geçirmesine rağmen, nerede Almanca bilen birini duysa , gözleri fal taşı gibi açılır, hemen Almancaya dönerdi, öyle bir özlem. Evet çok yanlış yerde bugün Ortadoğu , keşke olmasaydı , ama hatalarımıza rağmen Doğu halkaları içtenlikle sarılabileceğiniz halklar.

Elin yabancisi olaya orta dogulu diye bakmiyor ama philly, oyle bakanlar bizim gibi sark kurnazligindan yilmis olan “ortadogulular”. Ve evet, sark kurnazligi genetik.. ayrica 35 senedir tr deyim, hic hesabimi odeyen olmadi gel gelelim bir kolaya 15 lirayi gomen oldu ama :) senin tr hasretin tutmus, bir gel birkac ay sonra en cok kacman gereken insanlarin sana omuzlarini acanlar oldugunu goreceksin zaten :)
 
Arkadaşlar herkese korkunç bir haberim var , hepimiz Ortadoğuluyuz:)) Ülkelerde bazı düzenlerin olması genetik falan değildir, öyle anlattınız ki, görende diyecek " genetik" olarak ortadoğulular problemli. Ortadoğu medeniyetin doğduğu, modern anlamda yasanın, devletin, tarımın, anlaşmanın, işçiye para ödemenin vs vs doğduğu topraklar . Herkes kendini çıkararak " ya bu ortadoğulular " diye laf çakıyor da, elin yabancısı için sen de " "Ortafoğulusun".

Kültür insanı etkiler, hiç beni etkilemedi desen de etkiler.

Şimdi madem gömdük Ortadoğu'yu ben bir de güzelliklerini yazayım daha doğrusu Doğu halklarının güzelliklerini . Aç kalırsın , evindeki tek yemeği sana sunar. Başın sıkışır, omzuna yaşlanır ağlarsın, karşında ciddi ciddi ağlar, acından acı duyar. Ne kadar beğenmeseniz de aynı şekilde ağlarsınız. Çocuğu dahi öldüğünde metanetli davranan batılı tipi bize yakın değildir, bizler duygusal halklarız, salya sümük ağlarız. Bir lokantaya onlarca milletten insanla mı gittin, bir bakarsın hesap ödenmiş , ödeyen kim dersiniz evet evet Amerikalı ya da Alman değildir, bir tane Arap arkadaşınız herkesin her yediğini kendisi çıkarken ödemiştir! Ne kadar kızsak da vatan diye bir şey var ayrıca, ondan zira dünyanın öbür ucunda da olsak, gözümüz Türkiye'de. İnsan ana dilini konuşan insanlar arar yeri gelince " Türkçe, Kürtçe vs vs" konuşmayı özledim diyen insanlar görürsünüz şaşırmayın. Manevi Alman ninem , hayatının çoğunu Amerika da geçirmesine rağmen, nerede Almanca bilen birini duysa , gözleri fal taşı gibi açılır, hemen Almancaya dönerdi, öyle bir özlem. Evet çok yanlış yerde bugün Ortadoğu , keşke olmasaydı , ama hatalarımıza rağmen Doğu halkaları içtenlikle sarılabileceğiniz halklar.

:eek: Ne diyosun bendemiii ortadoğuluyum, olamaaaz:KK45:
Tamam Türkiye de bir ortadoğu ülkesi sayılır ama bizi o ortadoğululardan ayıran özelliklerimiz var-dı. Biz Atatürk’ün kurduğu modern laik bir ülke idik. Biz Türküz...
Aslında eski Türkiye olsa bisürü şey yazardım ama şimdi artık ortadoğulu olduk iyice yaaamaalesef ...
Avrupalılar bile diyorlar Türkiye eski Türkiye değil kendimize yakın görmüyoruz diye.
Ben şahsen şimdiye kadar çalıştığım yerdede, yaşadığım yerdede çoçuklarımın okullarındada kendime yakın gördüğüm, ay ne güzel insanlar dediğim hiç ortadoğulu ile karşılaşmadım. Şahsen Bize zarardan başka bişey vermediler. Bu yüzden aman ekmekleri onlara kalsın:işsiz: bize uzak Allah’a yakın olsunlar:KK43:
 
philly philly ye katılıyorum. Burda Avrupalılar mal gibi yazıyorum niye diyorlar. Yok yani elemanların içinde bir sıcaklık bir enerji yok. Robot gibi ruhsuz cansız mekanik hayatlar. Çocuğum olursa asla bu tiplerle aynı okula gitmesini istemiyorum onu da mallaştırırlar.
 
Arkadaşlar herkese korkunç bir haberim var , hepimiz Ortadoğuluyuz:)) Ülkelerde bazı düzenlerin olması genetik falan değildir, öyle anlattınız ki, görende diyecek " genetik" olarak ortadoğulular problemli. Ortadoğu medeniyetin doğduğu, modern anlamda yasanın, devletin, tarımın, anlaşmanın, işçiye para ödemenin vs vs doğduğu topraklar . Herkes kendini çıkararak " ya bu ortadoğulular " diye laf çakıyor da, elin yabancısı için sen de " "Ortadoğulusun".

Kültür insanı etkiler, hiç beni etkilemedi desen de etkiler.

Şimdi madem gömdük Ortadoğu'yu ben bir de güzelliklerini yazayım daha doğrusu Doğu halklarının güzelliklerini . Aç kalırsın , evindeki tek yemeği sana sunar. Başın sıkışır, omzuna yaşlanır ağlarsın, karşında ciddi ciddi ağlar, acından acı duyar. Ne kadar beğenmeseniz de aynı şekilde ağlarsınız. Çocuğu dahi öldüğünde metanetli davranan batılı tipi bize yakın değildir, bizler duygusal halklarız, salya sümük ağlarız. Bir lokantaya onlarca milletten insanla mı gittin, bir bakarsın hesap ödenmiş , ödeyen kim dersiniz evet evet Amerikalı ya da Alman değildir, bir tane Arap arkadaşınız herkesin her yediğini kendisi çıkarken ödemiştir! Ne kadar kızsak da vatan diye bir şey var ayrıca, ondan zira dünyanın öbür ucunda da olsak, gözümüz Türkiye'de. İnsan ana dilini konuşan insanlar arar yeri gelince " Türkçe, Kürtçe vs vs" konuşmayı özledim diyen insanlar görürsünüz şaşırmayın. Manevi Alman ninem , hayatının çoğunu Amerika da geçirmesine rağmen, nerede Almanca bilen birini duysa , gözleri fal taşı gibi açılır, hemen Almancaya dönerdi, öyle bir özlem. Evet çok yanlış yerde bugün Ortadoğu , keşke olmasaydı , ama hatalarımıza rağmen Doğu halkaları içtenlikle sarılabileceğiniz halklar.
Doğu halklarına sarılacağıma kimseye sarılmam daha iyi. 957985 tane sebebi var.
 
Elin yabancisi olaya orta dogulu diye bakmiyor ama philly, oyle bakanlar bizim gibi sark kurnazligindan yilmis olan “ortadogulular”. Ve evet, sark kurnazligi genetik.. ayrica 35 senedir tr deyim, hic hesabimi odeyen olmadi gel gelelim bir kolaya 15 lirayi gomen oldu ama :) senin tr hasretin tutmus, bir gel birkac ay sonra en cok kacman gereken insanlarin sana omuzlarini acanlar oldugunu goreceksin zaten :)

Nasıl bakmıyor office, hele azıcık tenin esmerse, Ortadoğu zaten problem hepsini havaya uçuralım diyen de oluyor yani. Bu havaya uçururken seni beni ailemi ve aileni ayırmayacaklar kenara. Sistem işlemeyince davranışlar değişirdi, sosyolojiye ilgin var diye hatırlıyorum, hiç kimse yüzde yüz toplumun aynısı olmadığı gibi, aralarında sıfır etkileşim olduğunu iddia etmek de bilimden uzaklık demek. Türkiye'ye yeni geldim office, Sen hiç kimsenin hesabını ödemedin mi office? Ben çok ödedim çok da hesabım ödendi. Hasta olsan ziyaretine onlarca insan geliyor ülkede , ki Amerikalılar aile kopukluğundan yakınırlar, aile üyelerinden biri hasta olsa ya da yardıma muhtaç , gör bak basına neler geliyor Amerika da. Bir sürü şey var yani Türkiye'nin eksiği çok ama bir sürü artısı var ayrıca, insan göremiyor her zaman kızgın olunca. Bu arada Balkanlar da Doğu hakları bence, zaten o absurlukler Balkanlar'dan başlıyor , yakın arkadaşlarım Yunanlı, aynı terane onlarda da var, dedikodu gösteriş merakı vs vs, ama evine gidiyorsun yedirerek öldürüyor seni. Sesin çıkmasa iyi misin gözükmüyorsun diyor vs vs. Hatta bölümde bir Amerikalı doktora öğrencisi piyasada yok uzun zamandır, kimse bilmiyor ne olmuş mesaj da atmıyorlar, bu Yunanlı gidiyor evine bakımaya ki megersem hastanede yatıyormuş kızcağız aylardır kimsenın haberi yok. Yani demem odur ki, hiç bir halk o kadar kötü genellemeyi haketmiyor, ne Batılılar ahlaksız genellemelerine ne de Ortadoğu'lar rezalet genellemelerine katılıyorum.
 
Back
X