- 26 Eylül 2010
- 17.558
- 32.867
- 798
Aslında uzun zamandır girmiyordum buraya, her gün o kadar meşgulüm ki kendi dertlerimle...Yazasım da yoktu her şey o kadar karışık, uzun ve ayrıntılı ki; can arkadaşım yazsana kadınlarkulubüne diyince yazmak istedim tekrardan.
2 sene önceki durumları baştan anlatmak istemiyorum. Sadece bir ara bir şeylerin değişir gibi olduğunu ve artık sorunların çözüldüğünü, kayınvalidemlerin evinin bitmek üzere olduğunu ve bir nebze de olsa mutlu olduğumu söyleyebilirim. Düzeliyor, düzelecek diye seviniyordum yani. Ama şu an sorunun daha derin olduğunu bir kez daha gördüm.
Eşimin ailesinin doğum günü, bayram, yılbaşı gibi günleri topluca kutlama adetleri var. Ben de eşimin doğum günü sebebiyle herkesi davet ettim 2 hafta önceden (bu arada kaynanamlar hala çıkmadı 1-2 ay içinde diye bekliyoruz). Doğum gününden 2 gün önce elinden telefon düşmeyen, ilgisiz eşimle yaşadığımız tartışma büyüdü. Zaten 1 hafta önce de tartışma yaşamıştık ben salonda yatıyordum, 1-2 gün olmuştu kendi yatağıma döneli. Tartışma yaşanınca tekrar döndüm ve bana "sen ancak yatak ayırmayı ve yüzük atmayı bilirsin" diyince al o zaman yüzük de atayım diyerek fırlatıp attım. Kendisi de bana yastıkla vurup tartaklayıp telefonumu duvara atıp parçalayarak evden çıktı. O gece eve gelmedi, meğer ablasında yatmış. Ertesi gün de ailesi yazlıktan bize gelecekti o gece kalıp doğum günü kutlanacak ve sonra ne zaman isterlerse döneceklerdi. Ben herkesi davet ettim rezil olmayayım diye hazırlıklarımı yapmaya başladım ki öğleden sonra "biz gelmiyoruz" diye bir telefon geldi. Sabah eşim kayınvalidemleri arayıp gelmeyin ben evde yokum demiş ama nedense aradan saatler geçince arandım. Ben tabi şaşırdım, hazırlık yaptığımı ve gelmelerini söyledim hatta o kadar büyük bir şey yok diye de ekledim ama yok biz gelmiyoruz, baban da çok kızdı daha gelmez gibi bir şeyler söyledi. Akşam beni arayarak eşimin oraya gittiğini, hafta sonu orada kalacağını söyledi.
Ben durumu anneme anlatmak zorunda kaldım çünkü eşimi arayacak ve bir şekilde haberdar olacaktı. Zaten o günden sonra eşim telefonlarını da kapatmış, annem bir kaç kere doğum gününü kutlamak için aramış ancak ulaşamamış.
Eşim pazar günü kayınvalidemlerin yanından ayrılana kadar kayınvalidem beni hiç aramadı. Yalnızsın, iyi misin gibi tek bir soru dahi olmadı. Sadece pazar günü "oğlum çıktı geliyor, aman arayı düzeltin" dedi ve oğlunun gelme saatinde bana "sen şimdi ona güzel bir sofra kur, biz geç yedik acıkmıştır" diye whatsapptan yazdı. Cevap dahi vermedim. Zaten eşim gelince de gidip kayınvalidemlerin odasında yattı, yüzünü dahi görmedim ve ben de haliyle konuşmadım. Bundan sonra 1 hafta kadar kayınvalidemlerin odasında yattı eşim ve dolapta benim aldığım hiç bir şeyden yemedi. Kendine ayrı yoğurt, süt, yiyecek, ekmek vs aldı. 1 hafta 10 gün kadar böyle giderken hem kayınvalidem hem annem "sen onu güzel karşıla, sofra kur" diye diye beni sinir ettiler. En son anneme patlayıp kızdım. Böyle bir şey asla yapmayacağımı da belirterek biraz da eşimi aramasını söyledim. Bir erkek evi terkeder miydi? Annesinin yanına sığınır mıydı? Dahası ailesi de buna çanak tutup kucak mı açmalıydı? Güzel karşılaması gereken ben miydim yoksa dayak atmasına ramak kalmış bir insan olarak o muydu?
Eşimin olmadığı hafta sonu başka şehirde olan çok samimi arkadaşımla paylaştım durumu, o da çok şaşırdı ne diyeceğini bilemedi. Ben de ne yapacağımı, nasıl davranacağımı bilemiyordum. En son 10 günün sonunda hala konuşmuyoruz diyince eşimi aradı derdi ne bunun diye, uzun uzun konuşmuşlar ama özetle eşim de benim yüzük attığım için kızgın olduğunu ve bir kere de benim gururumu kırıp yanına gitmemi beklediğini söylemiş. Dahası ona göre ben bilerek, ailesi gelmesin diye kavga çıkarmışım. Demek ki ona göre bu karakterde biriyim. Ertesi gün de annem eşimi aramış, arayacağından haberim yoktu. Annem biraz kızmış sanırım ki o gece odaya gelip" geleyim mi" diye sordu. İlginç bir şekilde o gece de konuşmadık öyle küs gibi uyuduk. Ertesi gün en azından aynı odalarda durup aynı koltukta oturabilecek kıvamdaydık. Artık akşam saat 22.00 civarı bana fenalık bastı ve konuşacak bir şeyin yok mu diye sordum. Öyle bazı şeyleri konuşmaya başladık ama meğer o sabah 4 gibi kalkacak şehir dışına gidecekmiş, işi varmış. O şekilde sonra devam ederiz diyerek yine uyuduk. O zamanın üzerinden günler geçti hala tam konuşmadık ama ona göre mesele halloldu, gerekli şeyler konuşuldu. Benimse ruhum sıkılıyor hala.
2 sene önceki durumları baştan anlatmak istemiyorum. Sadece bir ara bir şeylerin değişir gibi olduğunu ve artık sorunların çözüldüğünü, kayınvalidemlerin evinin bitmek üzere olduğunu ve bir nebze de olsa mutlu olduğumu söyleyebilirim. Düzeliyor, düzelecek diye seviniyordum yani. Ama şu an sorunun daha derin olduğunu bir kez daha gördüm.
Eşimin ailesinin doğum günü, bayram, yılbaşı gibi günleri topluca kutlama adetleri var. Ben de eşimin doğum günü sebebiyle herkesi davet ettim 2 hafta önceden (bu arada kaynanamlar hala çıkmadı 1-2 ay içinde diye bekliyoruz). Doğum gününden 2 gün önce elinden telefon düşmeyen, ilgisiz eşimle yaşadığımız tartışma büyüdü. Zaten 1 hafta önce de tartışma yaşamıştık ben salonda yatıyordum, 1-2 gün olmuştu kendi yatağıma döneli. Tartışma yaşanınca tekrar döndüm ve bana "sen ancak yatak ayırmayı ve yüzük atmayı bilirsin" diyince al o zaman yüzük de atayım diyerek fırlatıp attım. Kendisi de bana yastıkla vurup tartaklayıp telefonumu duvara atıp parçalayarak evden çıktı. O gece eve gelmedi, meğer ablasında yatmış. Ertesi gün de ailesi yazlıktan bize gelecekti o gece kalıp doğum günü kutlanacak ve sonra ne zaman isterlerse döneceklerdi. Ben herkesi davet ettim rezil olmayayım diye hazırlıklarımı yapmaya başladım ki öğleden sonra "biz gelmiyoruz" diye bir telefon geldi. Sabah eşim kayınvalidemleri arayıp gelmeyin ben evde yokum demiş ama nedense aradan saatler geçince arandım. Ben tabi şaşırdım, hazırlık yaptığımı ve gelmelerini söyledim hatta o kadar büyük bir şey yok diye de ekledim ama yok biz gelmiyoruz, baban da çok kızdı daha gelmez gibi bir şeyler söyledi. Akşam beni arayarak eşimin oraya gittiğini, hafta sonu orada kalacağını söyledi.
Ben durumu anneme anlatmak zorunda kaldım çünkü eşimi arayacak ve bir şekilde haberdar olacaktı. Zaten o günden sonra eşim telefonlarını da kapatmış, annem bir kaç kere doğum gününü kutlamak için aramış ancak ulaşamamış.
Eşim pazar günü kayınvalidemlerin yanından ayrılana kadar kayınvalidem beni hiç aramadı. Yalnızsın, iyi misin gibi tek bir soru dahi olmadı. Sadece pazar günü "oğlum çıktı geliyor, aman arayı düzeltin" dedi ve oğlunun gelme saatinde bana "sen şimdi ona güzel bir sofra kur, biz geç yedik acıkmıştır" diye whatsapptan yazdı. Cevap dahi vermedim. Zaten eşim gelince de gidip kayınvalidemlerin odasında yattı, yüzünü dahi görmedim ve ben de haliyle konuşmadım. Bundan sonra 1 hafta kadar kayınvalidemlerin odasında yattı eşim ve dolapta benim aldığım hiç bir şeyden yemedi. Kendine ayrı yoğurt, süt, yiyecek, ekmek vs aldı. 1 hafta 10 gün kadar böyle giderken hem kayınvalidem hem annem "sen onu güzel karşıla, sofra kur" diye diye beni sinir ettiler. En son anneme patlayıp kızdım. Böyle bir şey asla yapmayacağımı da belirterek biraz da eşimi aramasını söyledim. Bir erkek evi terkeder miydi? Annesinin yanına sığınır mıydı? Dahası ailesi de buna çanak tutup kucak mı açmalıydı? Güzel karşılaması gereken ben miydim yoksa dayak atmasına ramak kalmış bir insan olarak o muydu?
Eşimin olmadığı hafta sonu başka şehirde olan çok samimi arkadaşımla paylaştım durumu, o da çok şaşırdı ne diyeceğini bilemedi. Ben de ne yapacağımı, nasıl davranacağımı bilemiyordum. En son 10 günün sonunda hala konuşmuyoruz diyince eşimi aradı derdi ne bunun diye, uzun uzun konuşmuşlar ama özetle eşim de benim yüzük attığım için kızgın olduğunu ve bir kere de benim gururumu kırıp yanına gitmemi beklediğini söylemiş. Dahası ona göre ben bilerek, ailesi gelmesin diye kavga çıkarmışım. Demek ki ona göre bu karakterde biriyim. Ertesi gün de annem eşimi aramış, arayacağından haberim yoktu. Annem biraz kızmış sanırım ki o gece odaya gelip" geleyim mi" diye sordu. İlginç bir şekilde o gece de konuşmadık öyle küs gibi uyuduk. Ertesi gün en azından aynı odalarda durup aynı koltukta oturabilecek kıvamdaydık. Artık akşam saat 22.00 civarı bana fenalık bastı ve konuşacak bir şeyin yok mu diye sordum. Öyle bazı şeyleri konuşmaya başladık ama meğer o sabah 4 gibi kalkacak şehir dışına gidecekmiş, işi varmış. O şekilde sonra devam ederiz diyerek yine uyuduk. O zamanın üzerinden günler geçti hala tam konuşmadık ama ona göre mesele halloldu, gerekli şeyler konuşuldu. Benimse ruhum sıkılıyor hala.