Yaşlı çiftin Notebook filmini aratmayan hikayesi el ele sona erdi

Caddy

Guru
Pro Üye
28 Mart 2012
8.170
2.003
Notebook filmindeki gibi demans hastası yaşlı bir kadın ve 67 yıllık kocası, birkaç saat arayla hayata veda etti. Hem de birbirlerinin elini tutarak...
fft81_mf3624233.Jpeg

Devlerin aşkı büyük olur derler ama, asıl büyük olan aşk her gün etrafımızda görebileceğimiz, normal insanların arasındaki... 1 büyükdünya savaşını beraberce atlatıp, 3 çocuk büyütüp, 67 yıl boyunca sevgi dolu bir evliliği sürdürmek büyük bir mucize değil de nedir? Üstelik de tüm bunların ardından el ele, birkaç saat arayla hayata gözlerini yummak…

İşte Floyd ve Violet Hartwig’in hikayesi de böyle bir hikaye. Notebook filmindekine benzer basit, ancak sevgi dolu bir hayat yaşayan çift, son anlarında zorlukla birbirinin elini tuttu ve birkaç saat arayla 11 Şubat'ta hayata gözlerini yumdu.

“Onlar hangi durumda olurlarsa olsunlar birbirine sadık kalan, iki iyi kalpli insandı.” Bu sözler Floyd ve Violet Hartwig’in kızları Donna Scharton’a ait. 67 yıllık sade, fakat sımsıkı bağlı evlilik, ancak birlikte sonlanabilirdi. Nitekim öyle de oldu.

“ANNEMİ KISA ZAMANDA KAYBEDECEĞİMİZİ ANLAMIŞTIK”

Sharton, anne babasının son anlarını anlatırken “Annem son birkaç yıldır demans hastasıydı ve onu yakın zamanda kaybedeceğimizi anlamıştık” diyor ve ekliyor; “Daha sonra doktordan bir telefon geldi. Babamın böbrek yetmezliği olduğunu ve ancak 2 hafta kadar yaşayabileceğini belirtti. Biz de hem annemi hem babamı aynı bakım evine koymaya karar verdik.”

“HER SABAH 4.30’DA KALKIP KAHVALTI HAZIRLARDI”

ABC News’a konuşan Sharton, ailesinin hikayesini şöyle anlatıyor; “Babam 6 sene Deniz Kuvvetleri’nde hizmet verdi. Döndükten sonra da, J.B.Hill adlı şirkette yumurta dağıtıcılığı yapmaya başladı. Daha sonra da bir beslenme şirketine geçti. Annem hep evdeydi; çiftlikle ilgilenir ve yemekleri hep o yapardı. Her sabah saat 4:30’da uyanır, babam işe gitmeden önce ona kahvaltı hazırlardı.”

Filmlerde görebileceğimiz türden saf ve sevgi dolu bir hayat yaşayan Hartwig çifti, gramer okulundayken tanışmış. Floyd Hartwig 2. Dünya Savaşı’nda Deniz Kuvvetleri’nde savaşmış ve savaş bitip de eve döndükten sonra evlenmeye karar vermişler. 16 Ağustos 1947’de evlenen çiftin, Sharton’ın yanı sıra Carol ve Kenneth adında 2 çocukları daha olmuş.

“BEN İYİYİM, KARIMI İYİLEŞTİRİN YETER”

Sağlık durumları kötüye gitmeden önce, ömürlerinin büyük bir kısmını Kaliforniya’daki bir çiftlikte geçirmişler. Sharton babası Floyd’un kalbinde sorunlar olmasına rağmen bunu umursamadığını, sadece eşinin durumuna odaklandığını söylüyor. “Babam doktorla konuştu ve ‘Ben iyiyim, sadece eşimin de iyileşmesini istiyorum’ dedi. Onun tek endişesi annemdi. Kendi kalp sağlığının bozulması, ya da ne kadar acı çektiğini umursamıyordu.”

“ELLERİNİ ÜST ÜSTE KOYDUK AMA ANNEM FARKINDA DEĞİLDİ”

O anları gözyaşları içinde hatırlayan Scharton, “Babamın çok fazla acı çektiğini görebiliyorduk” diyor. “O anın yaklaştığını anlamıştık. Bu yüzden hastanedeki yataklarını mümkün olduğunca birbirine yaklaştırdık. Daha sonra babamın elini, annemin elinin üzerine koyduk. Babam annemin elini tutarak hayata gözlerini yumdu. Annem olayın farkında değildi ama, ona babamın vefat ettiğini ve kendisini beklediğini söyledik. Annem de 5 saat sonra hayata gözlerini yumdu.”

Çocukları, bu sevgi dolu çiftin anılarını yaşatmak konusunda kararlı. Annesinin nakış dikiş yapmayı sevdiğini ve bunları saklayacağını söyleyen Sharton, “Bizim birçok kıyafetimizi ve eşyamızı o dikmişti” diyor.

Annesinin bulmaca çözmeyi seven, çocuklarıyla da yakından ilgilenen bir kadın olduğunu söyleyen Sharton, “Her sabah babam işe giderken birbirlerini öptüklerini hatırlıyorum. Annem babama ‘Sarı kafa (Blondie)’ derdi, Çünkü babamın sapsarı saçları ve mavi gözleri vardı. Akşam eve geldiğinde hep birlikte akşam yemeğine otururduk” diyor.

Kaynak: abc News

Çeviri: Fırat Gürsoy / Radikal
 
Yaşlı bir adama sokakta yürürken bisikletli çarpmış ve hafif yaralanmış.

Etraftakiler hastaneye götürmüşler.

Hemşireler, röntgen çekerek her hangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini söylemişler.



Yaşlı adam huzursuzlanmış; "acelesi olduğunu, röntgen istemediğini" söylemiş.

Hemşireler merakla acelesinin nedenini sormuşlar.



"Eşim huzur evinde kalıyor. Her sabah birlikte kahvaltı etmeye giderim, gecikmek istemiyorum" demiş.

Hemşire "Eşinize haber iletir gecikeceğinizi söyleriz" diyince;



Yaşlı adam üzgün bir ifade ile:

"Ne yazık ki karım Alzheimer hastası hiç bir şey anlamıyor,hatta benim kim olduğumu dahi bilmiyor" demiş.



Hemşireler hayretle:

"Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor neden hergün onunla kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz?" diye sormuşlar.



Adam cevaplamış:

"Ama ben onun kim olduğunu biliyorum.."
 
Eve gidip ilk isim, esimi kocaman öpmek olacak. :KK54::KK54::KK54:
Böyle güzel seyler okuyunca, insan cok duygulaniyor...
 
Notebook benim en sevdiğim film... şuan bu haberi okuyunca tüylerim diken diken oldu.
 
film ararken bu yaziyi gordum.
Filme baktim ve...:KK1::KK1:
muhtesem bi filmdi ya.
 
Yaşlı bir adama sokakta yürürken bisikletli çarpmış ve hafif yaralanmış.

Etraftakiler hastaneye götürmüşler.

Hemşireler, röntgen çekerek her hangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini söylemişler.



Yaşlı adam huzursuzlanmış; "acelesi olduğunu, röntgen istemediğini" söylemiş.

Hemşireler merakla acelesinin nedenini sormuşlar.



"Eşim huzur evinde kalıyor. Her sabah birlikte kahvaltı etmeye giderim, gecikmek istemiyorum" demiş.

Hemşire "Eşinize haber iletir gecikeceğinizi söyleriz" diyince;



Yaşlı adam üzgün bir ifade ile:

"Ne yazık ki karım Alzheimer hastası hiç bir şey anlamıyor,hatta benim kim olduğumu dahi bilmiyor" demiş.



Hemşireler hayretle:

"Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor neden hergün onunla kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz?" diye sormuşlar.



Adam cevaplamış:

"Ama ben onun kim olduğunu biliyorum.."
anaaaaammmmmmmmm
hiç kocamı böyle bi adam olarak hayal edemiyorum ben:KK53:
 
Yaşlı bir adama sokakta yürürken bisikletli çarpmış ve hafif yaralanmış.

Etraftakiler hastaneye götürmüşler.

Hemşireler, röntgen çekerek her hangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini söylemişler.



Yaşlı adam huzursuzlanmış; "acelesi olduğunu, röntgen istemediğini" söylemiş.

Hemşireler merakla acelesinin nedenini sormuşlar.



"Eşim huzur evinde kalıyor. Her sabah birlikte kahvaltı etmeye giderim, gecikmek istemiyorum" demiş.

Hemşire "Eşinize haber iletir gecikeceğinizi söyleriz" diyince;



Yaşlı adam üzgün bir ifade ile:

"Ne yazık ki karım Alzheimer hastası hiç bir şey anlamıyor,hatta benim kim olduğumu dahi bilmiyor" demiş.



Hemşireler hayretle:

"Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor neden hergün onunla kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz?" diye sormuşlar.



Adam cevaplamış:

"Ama ben onun kim olduğunu biliyorum.."
:KK61::KK61::KK61::KK61: çok güzel
 
Zaten hamileikten dolayı aşırı duygusalım hiç iyi olmadı bu :)
Allah hepimize nasip etsin böyle 67 yıllık büyük aşkı
 
X