• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Yes MakaRa Yes GıRGıR :)

evet yaaaaa epilasyona gittiğim doktorda çok şaşırdı ilkdefa böyle birşey görüyorum hem tüysüzsün hem beyaz tenlisin hemde maşallah kaşa bak diyor :26: :1::1::1:

gerçeklik payı nedir bilmem ama annemin görümcesi bu kadının çocukları çok tatlı oluyor sinir oluyorum demiş ilk doğduğum gün eline minik bir kömür parçası alıp kaş kısmımı boydan boya boyayıp kapkara yapmış orayı inşallah koca gür kaşlı olur demiş
hatta annem sinirinden ağlamış babama çatmış bayağı babamda ne takıyorsun mümkünmü böyle birşey saçmalama demiş benım annemle babamda tüysüz

ama sonuç ortada işte:47::1:

sebep omu değilmi bilmem ama ilk doğduğu gün bebeğin tenine asla birşey sürmemek lazımmış yoksa o ya iz yada kıl olarak kalırmış tende derler....

benım ünvden bir akadaşımında ilk doğduğu gün teyzesi çilek yerken elini bunun yanağına dokundurmu elindeede çilek lekesi suyu varmış o arkadaşımında yanağında minik kırmızı bi çilek şekli var mesela :26::53:
böyle şeyler var hayatta :1:
aaa evet o yüzdendir.:26:
bizim komşu ciğer yemiş, elindede bulaşığı kalmış burnuna sürmüş, oğlunun burnunda leke var , ameliyatla alınır ancak demiş. :26:

bence en iyisi hamileyken ayva yemek , gamzeli olsun bebişler :27::27:

insan tarzııı bişeyler koy amaa :3::3:
çok güzel şeyler buldum ki :21:
 
aaa evet o yüzdendir.:26:
bizim komşu ciğer yemiş, elindede bulaşığı kalmış burnuna sürmüş, oğlunun burnunda leke var , ameliyatla alınır ancak demiş. :26:

bence en iyisi hamileyken ayva yemek , gamzeli olsun bebişler :27::27:


çok güzel şeyler buldum ki :21:

ya evet neden öyle oluyor acaba çok acayip




ayva gamze mi yapıyormuşşşşşş :53::16:
 
bende yerim ozaman


allahalla neden ne yazmış anlamadım çok ban yeniliyor bu aralar :26:

çok ban yiyenlerin konusundaymış, bakmadım ama bakcam bakalım.

sende mi yorum yaptın , eyvah eyvah, kaçç morincim, saklan, sıra sana geliyoo :52:
 
eheheh:1:

yok kuzum yaaa ben öyle kolay kolay yorum yapmam :27::27:

sıkıntı yok :27:

ay yapma zaten, yapsan ne olcak, gümbürtüye gidicen, sanki çok kaale alıyolarda.

işim olmaz, sadece canım sıkılırsa okurum bi kaç konu :19:

eylül kulaklarını çekcem senin :22:
 
Ne zaman; hayatında bazı şeyler çekilmez hale gelirse,
Ne zaman; yirmi dört saat kısa gelmeye başlarsa,
O zaman; kavanoz ve iki fincan kahveyi hatırlayınız…

İşte kavanoz ve iki fincan kahvenin hikayesi

Bir gün bir felsefe profesörü, elinde bazı malzemelerle derse gelir. Ders başladığında; hiçbir şey söylemeden, önüne büyükçe kavanozunu alır. Sonrada kavanozu ağzına kadar tenis topları ile doldurur. Ardından öğrencilerine kavanozun dolup dolmadığını sorar…

Bütün öğrenciler hep bir ağızdan dolduğunu söylerler.

Bunun üzerine; profesör önündeki kutulardan birinden aldığı çakıl taşlarını, kavanoza döker. Çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurmaya başlar. Profesör yeniden kavanozun dolup dolmadığını sorar.

Öğrenciler yine hep birlikte; ‘evet doldu’ derler.

Profesör bu defa da, masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve içindeki kumu yavaşça kavanoza döker. Tabii ki kumlar da çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur. Profesör yine aynı soruyu sorar. Öğrenciler de yine koro halinde ‘evet doldu’ derler.

Profesör bu kez ise masanın altında hazır bekleyen iki fincan kahveyi alır. Başlar kahveyi kavanozun içine dökmeye. Bu kez de kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur. Bunun üzerine öğrenciler gülmeye başlar… Ardından profesör öğrencilerine nasihat etmeye başlar;

‘Bu kavanoz sizin hayatınızdır.

Tenis topları; Hayatınızdaki önemli şeylerdir. Yani aileniz, çocuklarınız, sağlığınız, arkadaşlarınız gibi. Diğer şeyleri kaybetseniz de, bunlar hayatınızı doldurmaya yeter.

Çakıl taşları ise; Sizin için daha az önemli olan diğer şeylerdir. Yani işiniz, eviniz, arabanız gibi.

Kum ise; diğer ufak tefek şeylerdir. şayet kavanoza önce kum doldurursanız; Çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına yeterli yer kalmaz.

Aynı şey hayatımız için de geçerlidir. Vaktinizi ve enerjinizi; ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz; Bu defa da önemli şeyler için vakit kalmayacaktır. Dikkatinizi mutluluğunuz için önemli olan şeylere çevirin.

Çocuklarınızla oynayın.

Sağlığınıza dikkat edin.

Sevdiklerinizle yemeğe çıkın.

Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın.

Öncelikle tenis toplarını kavanoza yerleştirin.

Öncelikleri, sıralamayı iyi bilin.

Gerisi hep kumdur…’

Bu arada bir öğrenci merakla şu soruyu sorar; ‘Hocam peki, o iki fincan kahve nedir?’ Profesör gülerek cevaplar; ‘Bu soruyu bekliyordum. Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun; Her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek kadar yer vardır…’

:128::128::128:
 
Son düzenleme:
Ne zaman; hayatında bazı şeyler çekilmez hale gelirse,
Ne zaman; yirmi dört saat kısa gelmeye başlarsa,
O zaman; kavanoz ve iki fincan kahveyi hatırlayınız…

İşte kavanoz ve iki fincan kahvenin hikayesi

Bir gün bir felsefe profesörü, elinde bazı malzemelerle derse gelir. Ders başladığında; hiçbir şey söylemeden, önüne büyükçe kavanozunu alır. Sonrada kavanozu ağzına kadar tenis topları ile doldurur. Ardından öğrencilerine kavanozun dolup dolmadığını sorar…

Bütün öğrenciler hep bir ağızdan dolduğunu söylerler.

Bunun üzerine; profesör önündeki kutulardan birinden aldığı çakıl taşlarını, kavanoza döker. Çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurmaya başlar. Profesör yeniden kavanozun dolup dolmadığını sorar.

Öğrenciler yine hep birlikte; ‘evet doldu’ derler.

Profesör bu defa da, masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve içindeki kumu yavaşça kavanoza döker. Tabii ki kumlar da çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur. Profesör yine aynı soruyu sorar. Öğrenciler de yine koro halinde ‘evet doldu’ derler.

Profesör bu kez ise masanın altında hazır bekleyen iki fincan kahveyi alır. Başlar kahveyi kavanozun içine dökmeye. Bu kez de kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur. Bunun üzerine öğrenciler gülmeye başlar… Ardından profesör öğrencilerine nasihat etmeye başlar;

‘Bu kavanoz sizin hayatınızdır.

Tenis topları; Hayatınızdaki önemli şeylerdir. Yani aileniz, çocuklarınız, sağlığınız, arkadaşlarınız gibi. Diğer şeyleri kaybetseniz de, bunlar hayatınızı doldurmaya yeter.

Çakıl taşları ise; Sizin için daha az önemli olan diğer şeylerdir. Yani işiniz, eviniz, arabanız gibi.

Kum ise; diğer ufak tefek şeylerdir. şayet kavanoza önce kum doldurursanız; Çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına yeterli yer kalmaz.

Aynı şey hayatımız için de geçerlidir. Vaktinizi ve enerjinizi; ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz; Bu defa da önemli şeyler için vakit kalmayacaktır. Dikkatinizi mutluluğunuz için önemli olan şeylere çevirin.

Çocuklarınızla oynayın.

Sağlığınıza dikkat edin.

Sevdiklerinizle yemeğe çıkın.

Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın.

Öncelikle tenis toplarını kavanoza yerleştirin.

Öncelikleri, sıralamayı iyi bilin.

Gerisi hep kumdur…’

Bu arada bir öğrenci merakla şu soruyu sorar; ‘Hocam peki, o iki fincan kahve nedir?’ Profesör gülerek cevaplar; ‘Bu soruyu bekliyordum. Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun; Her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek kadar yer vardır…’

:128::128::128:

ay evetttt ben bunu okumuştumm çok beğenmiştiiiim:16:

ya biz kavga ediyoruz şuanda galiba .............. çok gerildimmm :47:
 
Şuan neyi kıskandığını merak ettim . :27:

eminim salak açma bişidir.

aynen öyle okadar saçmaki

ben kıskanmasından çok olayın saçmalığına sinirliyim şuanda.............

yemeği kimle yedin

gülnara ve ganime diye bi arkla sonradan ganimenin bir arkadaşı daha geldi

erkekmi o arkadaş
evet erkek ama ben hiç konuşmadım onunla


bundan çıktı olay....
nasıl gelirmiş

sanki benım alnımda gelmeyin damgası var
hem gelse banane sen hiçmi güvenmiyorsun bana bu nebiçim iş ya
 
Back
X