İkinize de katılıyorum ben aslında.
Bir taraftan önce ben eşime çok fazla yükleniyordum ama ne oldu daha fazla kapattı kendini, fikrini iyice sabitledi. Bir yerden sonra konuşarak ikna etmek yerine daha sakin olup kendisi anlaması için farklı yollara başvurmak gerektiğini anladım. Sonuçta kalpler Allah'ın elinde. O da bir insan ve fikri pekala da değişebilir bir gün. Ama o sırada kalpler kırılırsa geri dönüşü zor olur. Ben kalp de kırdım zaman zaman ki çok da pişmanım, saflığıma geldi insanların baskılarına aldandım, eşini ikna et bak sonra şöyle şöyle olur diye kara senaryo yazanlara kandım. Hala kızıyorum o insanlara. Ama kanmamalıydım işte.
Diğer yandan da evet, hiç çocuğu olmayan bir kadın deli gibi tüp bebek istiyorsa ama eşi istemiyorsa buna da sabretmek öyle kolay bir şey değil işte. Her yolu denemeye çalışıyor ondan sonra insan. Hatta hep diyorum eşime, Allah'tan ki bizim problemimiz sende değil, ve bendeki durum da öyle patolojik vaka değil, metabolizma, hormon ve yumurtlama meselesi. Bunun bir çözümü olacaksa ben en zor tedavileri bile kabul ederim, ne içilecekse içerim, ne yenecekse yerim, asla bırakamam dediğim hormonlarıma zarar veren ne varsa bırakırım, asla da zor gelmez. Bir yolunu bulur iğneyle de olsa o kuyuyu kazarım, suyu bulurum Allah'ın izniyle.