• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Zincirlerim var benim..

Esrin mine

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
15 Aralık 2015
1.823
4.607
133
Güncelleme: karışık bir yazı. Okumak istemeyenleri, ben şimdi ne okudum diyecek olanları şimdiden uyarayım..


Zincirlerim var benim..
Başkaları tarafından boynuma geçirilmiş, doğmamın bedeli olan zincirler.

Doğar doğmaz boynuma takmaya başladılar. Her yaş aldığımda bir tane eklediler. Büyük günahımın, dünyaya gelişimin bedelini canımı yaka yaka ödettirdiler. Ne annem vardı ne babam. Cismen evet varlardı ama ruhen derin bir kuyunun içinde debelenen, kainatta kimsenin haberdar olmadığı bir kaplumbağa kadar yalnızdım. Küçücük bir çocukken başka çocuklar büyüttüm. Onlar büyüdü ben küçük kaldım. Sürekli kendimi sorguladım, neyi sorguladığımı bilmeden.

Biraz büyüyünce zincirlerimin hacmi de büyüdü. Sahi artık yeni zincirler lazımdı bana, eskilerine alışmıştım, boynum bükülmüştü, ben onlarla yaşamayı öğrenmiştim, yenileri lazımdı, çok daha ağır ve büyükleri..

Hiç imtina etmeden, fikrimi sormadan, sesimi duymadan yenilerini taktılar. Eziyet edilmeye, aşağılanmaya, hor görülmeye o kadar alışkındım ki, çıkarmaya çalıştığım tiz sesler de ezikliğime karışıp boşluğa dağıldı.

Kabullendim, yaşım küçüktü, yeterince korkaktım, gün yüzü görmediğim için neyi umut edeceğimi, ne için savaşmam gerektiğini bile bilmiyordum. Sabah,akşam olmasını bekledim. akşam, sabaha çıkmayı. Bir ottan daha işlevsiz ve amaçsız yaşamayı en iyi ben bilirdim. Yaşadım, yaşamak denirse..

Sonra birgün birşey oldu. Aslında birgün değil, çok gün.. Günler içinde birşey oldu. Neyin cezasını çektiğimi sorgulamaya başladım. Neyin bedelini ödediğimi. Doğmayı ben istememiştim. Zorla getirdikleri bu dünyada ben neyin cezısını çekiyordum? Ben bu kadar mutsuzluğu, aşağılanmayı hakedecek ne yaptım? Cevap kocaman bir hiç. Asıl acı taraf bana bunları reva gören birinci el artık birşeyler için pişman olmaya başlamıştı. Kendi de bana neden bunları yaptığını bilmiyordu. Yani açıkçası sebepsizce b.k yoluna gitmiştim. Ama olan olmuştu. Olan benim 25 yılıma olmuştu.

Kendimi ölüm döşeğinde 80 yaşında bir ihtiyar olarak hayal ettim. Geriye baktım, bana bu hayatı zehir eden kimse bu dünyada değildi, benim kulağımda patlayan tokatlar, yüzüme haykıran ağızlar hep susmuştu. Pişman oldum, keşke kabullenmeseydim, sesimi çıkarsaydım, bir yerden başlasaydım dedim. bir şansım olsa da 25 yaşına dönsem, zincirlerimi paramparça edip kaçıp kurtulsam dedim. O an bir şey oldu ve Allah beni 25 yaşıma geri gönderdi.
Şimdi ben bedenen 25inde, ruhen 80ninde bir nineyim. Ayaklanmaya, yaşamaya, gerçekten yaşamaya ihtiyacım var.

Korkuyorum ama neyden korkuyorum ki?
Ailesizlikten mi?
Benim hiç ailem olmadı ki..

Eşsizlikten, başımda duran birinin olmamasımdan mı?
Sürekli hakaret eden, eş değil evine hizmetçi aldığını zanneden bir eş olmasa da olur..

Beni kötülerler, hor görürler diye mi?
E zaten hep hor görüldüm ya ben..

Kızım ve oğlum babasız büyüyecek diye mi?
Sürekli anneleriyle atışan, aşağılık muamelesi yapan bir babanın yokluğu daha az zarar verir onlara..

Şimdi..
Ya bu hayata devam edip mutsuz olarak, keşkelerim içinde patlayarak öleceğim, ya bir buhran anında bir arabanın önüne atlayacağım, ya da yepyeni bir yola girip hayatımı başkalarının elinden kurtarıp kendim ve çocuklarım için birşeyler yapmaya çalışacağım.

Ben sonuncusunu denemeye karar verdim. Sizden, daha doğrusu içinizdeki okumuş, geçirmiş, bilgi sahibi, duygu sahibi insanlardan yardım istiyorum. Bu sene üniversiteye hazırlanacağım. Öyle bir bölüm olmalı ki çalışıp çabaladığım takdirde bana yurtdışı şansı verebilsin. Bazen çok uçuk ve imkansız gibi geliyor ama yapan insanlar var. Onlar gökten zembille inmedi. Akıllarını çalıştırıp bir yerlere geldiler. Benim böyle bir şansım olamaz mı? Benim aklımda psikoloji var ama ne kadar doğru bir karar olur bilmiyorum. Psikolojisi alt üst edilmiş bir hasta olarak kendi kendimi iyileştirmeyi umut ediyorum belki de.

Hangi bölüme gidersem kendime yeni bir hayat kuracak şansı bulabilirim? Çalışmak sorun değil. Gecemi gündüzüme katar en iyisini yaparım. Bana izin verildiği kadarıyla en iyisini yaptım hep. Şimdi de yapabilirim. Sadece bir yol haritasına ihtiyacım var.
 
Son düzenleme:
Offf canım ya okudukça perişan oldum ama kendini bırakmayışına ve bu kısır döngüden kurtulmak için çabalamanı gördükçe mutlu oldum. Bu azimle başarırsın gibi geliyor bana ama alabiliyorsan psikolojik yardım alsan iyi edersin.mutlu olman dileğiyle.
 
Zincirlerim var benim..
Başkaları tarafından boynuma geçirilmiş, doğmamın bedeli olan zincirler.

Doğar doğmaz boynuma takmaya başladılar. Her yaş aldığımda bir tane eklediler. Büyük günahımın, dünyaya gelişimin bedelini canımı yaka yaka ödettirdiler. Ne annem vardı ne babam. Cismen evet varlardı ama ruhen derin bir kuyunun içinde debelenen, kainatta kimsenin haberdar olmadığı bir kaplumbağa kadar yalnızdım. Küçücük bir çocukken başka çocuklar büyüttüm. Onlar büyüdü ben küçük kaldım. Sürekli kendimi sorguladım, neyi sorguladığımı bilmeden.

Biraz büyüyünce zincirlerimin hacmi de büyüdü. Sahi artık yeni zincirler lazımdı bana, eskilerine alışmıştım, boynum bükülmüştü, ben onlarla yaşamayı öğrenmiştim, yenileri lazımdı, çok daha ağır ve büyükleri..

Hiç imtina etmeden, fikrimi sormadan, sesimi duymadan yenilerini taktılar. Eziyet edilmeye, aşağılanmaya, hor görülmeye o kadar alışkındım ki, çıkarmaya çalıştığım tiz sesler de ezikliğime karışıp boşluğa dağıldı.

Kabullendim, yaşım küçüktü, yeterince korkaktım, gün yüzü görmediğim için neyi umut edeceğimi, ne için savaşmam gerektiğini bile bilmiyordum. Sabah,akşam olmasını bekledim. akşam, sabaha çıkmayı. Bir ottan daha işlevsiz ve amaçsız yaşamayı en iyi ben bilirdim. Yaşadım, yaşamak denirse..

Sonra birgün birşey oldu. Aslında birgün değil, çok gün.. Günler içinde birşey oldu. Neyin cezasını çektiğimi sorgulamaya başladım. Neyin bedelini ödediğimi. Doğmayı ben istememiştim. Zorla getirdikleri bu dünyada ben neyin cezısını çekiyordum? Ben bu kadar mutsuzluğu, aşağılanmayı hakedecek ne yaptım? Cevap kocaman bir hiç. Asıl acı taraf bana bunları reva gören birinci el artık birşeyler için pişman olmaya başlamıştı. Kendi de bana neden bunları yaptığını bilmiyordu. Yani açıkçası sebepsizce b.k yoluna gitmiştim. Ama olan olmuştu. Olan benim 25 yılıma olmuştu.

Kendimi ölüm döşeğinde 80 yaşında bir ihtiyar olarak hayal ettim. Geriye baktım, bana bu hayatı zehir eden kimse bu dünyada değildi, benim kulağımda patlayan tokatlar, yüzüme haykıran ağızlar hep susmuştu. Pişman oldum, keşke kabullenmeseydim, sesimi çıkarsaydım, bir yerden başlasaydım dedim. bir şansım olsa da 25 yaşına dönsem, zincirlerimi paramparça edip kaçıp kurtulsam dedim. O an bir şey oldu ve Allah beni 25 yaşıma geri gönderdi.
Şimdi ben bedenen 25inde, ruhen 80ninde bir nineyim. Ayaklanmaya, yaşamaya, gerçekten yaşamaya ihtiyacım var.

Korkuyorum ama neyden korkuyorum ki?
Ailesizlikten mi?
Benim hiç ailem olmadı ki..

Eşsizlikten, başımda duran birinin olmamasımdan mı?
Sürekli hakaret eden, eş değil evine hizmetçi aldığını zanneden bir eş olmasa da olur..

Beni kötülerler, hor görürler diye mi?
E zaten hep hor görüldüm ya ben..

Kızım ve oğlum babasız büyüyecek diye mi?
Sürekli anneleriyle atışan, aşağılık muamelesi yapan bir babanın yokluğu daha az zarar verir onlara..

Şimdi..
Ya bu hayata devam edip mutsuz olarak, keşkelerim içinde patlayarak öleceğim, ya bir buhran anında bir arabanın önüne atlayacağım, ya da yepyeni bir yola girip hayatımı başkalarının elinden kurtarıp kendim ve çocuklarım için birşeyler yapmaya çalışacağım.

Ben sonuncusunu denemeye karar verdim. Sizden, daha doğrusu içinizdeki okumuş, geçirmiş, bilgi sahibi, duygu sahibi insanlardan yardım istiyorum. Bu sene üniversiteye hazırlanacağım. Öyle bir bölüm olmalı ki çalışıp çabaladığım takdirde bana yurtdışı şansı verebilsin. Bazen çok uçuk ve imkansız gibi geliyor ama yapan insanlar var. Onlar gökten zembille inmedi. Akıllarını çalıştırıp bir yerlere geldiler. Benim böyle bir şansım olamaz mı? Benim aklımda psikoloji var ama ne kadar doğru bir karar olur bilmiyorum. Psikolojisi alt üst edilmiş bir hasta olarak kendi kendimi iyileştirmeyi umut ediyorum belki de.

Hangi bölüme gidersem kendime yeni bir hayat kuracak şansı bulabilirim? Çalışmak sorun değil. Gecemi gündüzüme katar en iyisini yaparım. Bana izin verildiği kadarıyla en iyisini yaptım hep. Şimdi de yapabilirim. Sadece bir yol haritasına ihtiyacım var.
Giris gelisme sonuc nerden nereye baglamissiniz konuyu...direk sonucu yazsaydiniz daha iyi olurdu.
 
Offf canım ya okudukça perişan oldum ama kendini bırakmayışına ve bu kısır döngüden kurtulmak için çabalamanı gördükçe mutlu oldum. Bu azimle başarırsın gibi geliyor bana ama alabiliyorsan psikolojik yardım alsan iyi edersin.mutlu olman dileğiyle.
Teşekkür ederim psikolojik yardım hayatımı değiştirmeye yetmez malesef. Değiştirmem gereken çok şey var.
 
Zincirlerim var benim..
Başkaları tarafından boynuma geçirilmiş, doğmamın bedeli olan zincirler.

Doğar doğmaz boynuma takmaya başladılar. Her yaş aldığımda bir tane eklediler. Büyük günahımın, dünyaya gelişimin bedelini canımı yaka yaka ödettirdiler. Ne annem vardı ne babam. Cismen evet varlardı ama ruhen derin bir kuyunun içinde debelenen, kainatta kimsenin haberdar olmadığı bir kaplumbağa kadar yalnızdım. Küçücük bir çocukken başka çocuklar büyüttüm. Onlar büyüdü ben küçük kaldım. Sürekli kendimi sorguladım, neyi sorguladığımı bilmeden.

Biraz büyüyünce zincirlerimin hacmi de büyüdü. Sahi artık yeni zincirler lazımdı bana, eskilerine alışmıştım, boynum bükülmüştü, ben onlarla yaşamayı öğrenmiştim, yenileri lazımdı, çok daha ağır ve büyükleri..

Hiç imtina etmeden, fikrimi sormadan, sesimi duymadan yenilerini taktılar. Eziyet edilmeye, aşağılanmaya, hor görülmeye o kadar alışkındım ki, çıkarmaya çalıştığım tiz sesler de ezikliğime karışıp boşluğa dağıldı.

Kabullendim, yaşım küçüktü, yeterince korkaktım, gün yüzü görmediğim için neyi umut edeceğimi, ne için savaşmam gerektiğini bile bilmiyordum. Sabah,akşam olmasını bekledim. akşam, sabaha çıkmayı. Bir ottan daha işlevsiz ve amaçsız yaşamayı en iyi ben bilirdim. Yaşadım, yaşamak denirse..

Sonra birgün birşey oldu. Aslında birgün değil, çok gün.. Günler içinde birşey oldu. Neyin cezasını çektiğimi sorgulamaya başladım. Neyin bedelini ödediğimi. Doğmayı ben istememiştim. Zorla getirdikleri bu dünyada ben neyin cezısını çekiyordum? Ben bu kadar mutsuzluğu, aşağılanmayı hakedecek ne yaptım? Cevap kocaman bir hiç. Asıl acı taraf bana bunları reva gören birinci el artık birşeyler için pişman olmaya başlamıştı. Kendi de bana neden bunları yaptığını bilmiyordu. Yani açıkçası sebepsizce b.k yoluna gitmiştim. Ama olan olmuştu. Olan benim 25 yılıma olmuştu.

Kendimi ölüm döşeğinde 80 yaşında bir ihtiyar olarak hayal ettim. Geriye baktım, bana bu hayatı zehir eden kimse bu dünyada değildi, benim kulağımda patlayan tokatlar, yüzüme haykıran ağızlar hep susmuştu. Pişman oldum, keşke kabullenmeseydim, sesimi çıkarsaydım, bir yerden başlasaydım dedim. bir şansım olsa da 25 yaşına dönsem, zincirlerimi paramparça edip kaçıp kurtulsam dedim. O an bir şey oldu ve Allah beni 25 yaşıma geri gönderdi.
Şimdi ben bedenen 25inde, ruhen 80ninde bir nineyim. Ayaklanmaya, yaşamaya, gerçekten yaşamaya ihtiyacım var.

Korkuyorum ama neyden korkuyorum ki?
Ailesizlikten mi?
Benim hiç ailem olmadı ki..

Eşsizlikten, başımda duran birinin olmamasımdan mı?
Sürekli hakaret eden, eş değil evine hizmetçi aldığını zanneden bir eş olmasa da olur..

Beni kötülerler, hor görürler diye mi?
E zaten hep hor görüldüm ya ben..

Kızım ve oğlum babasız büyüyecek diye mi?
Sürekli anneleriyle atışan, aşağılık muamelesi yapan bir babanın yokluğu daha az zarar verir onlara..

Şimdi..
Ya bu hayata devam edip mutsuz olarak, keşkelerim içinde patlayarak öleceğim, ya bir buhran anında bir arabanın önüne atlayacağım, ya da yepyeni bir yola girip hayatımı başkalarının elinden kurtarıp kendim ve çocuklarım için birşeyler yapmaya çalışacağım.

Ben sonuncusunu denemeye karar verdim. Sizden, daha doğrusu içinizdeki okumuş, geçirmiş, bilgi sahibi, duygu sahibi insanlardan yardım istiyorum. Bu sene üniversiteye hazırlanacağım. Öyle bir bölüm olmalı ki çalışıp çabaladığım takdirde bana yurtdışı şansı verebilsin. Bazen çok uçuk ve imkansız gibi geliyor ama yapan insanlar var. Onlar gökten zembille inmedi. Akıllarını çalıştırıp bir yerlere geldiler. Benim böyle bir şansım olamaz mı? Benim aklımda psikoloji var ama ne kadar doğru bir karar olur bilmiyorum. Psikolojisi alt üst edilmiş bir hasta olarak kendi kendimi iyileştirmeyi umut ediyorum belki de.

Hangi bölüme gidersem kendime yeni bir hayat kuracak şansı bulabilirim? Çalışmak sorun değil. Gecemi gündüzüme katar en iyisini yaparım. Bana izin verildiği kadarıyla en iyisini yaptım hep. Şimdi de yapabilirim. Sadece bir yol haritasına ihtiyacım var.

Şu an 25 yaşında ve iki çocuğun var anladığım kadarıyla, istemediğin bir hayatı değiştirmek için geç değil. Ama şartların nedir, biraz bilgi verebilirsen belki daha sağlıklı çözüm üretebiliriz
 
içindeki azimle güçle sendaha çok şeyler başarırsın canım , derslerle ilgili yardım alabileceğin birileri varsa daha da şanslısın demektir.

kendini bıkrama çoxcukların için evet hayat çok kısa ama bir okadarda çok uzun ,

ve sen bunu mutlulukla devam ettirebilirsin.

çunku sen öncelikle bir KADIN sonra bir ANNE sin .
 
Zincirlerim var benim..
Başkaları tarafından boynuma geçirilmiş, doğmamın bedeli olan zincirler.

Doğar doğmaz boynuma takmaya başladılar. Her yaş aldığımda bir tane eklediler. Büyük günahımın, dünyaya gelişimin bedelini canımı yaka yaka ödettirdiler. Ne annem vardı ne babam. Cismen evet varlardı ama ruhen derin bir kuyunun içinde debelenen, kainatta kimsenin haberdar olmadığı bir kaplumbağa kadar yalnızdım. Küçücük bir çocukken başka çocuklar büyüttüm. Onlar büyüdü ben küçük kaldım. Sürekli kendimi sorguladım, neyi sorguladığımı bilmeden.

Biraz büyüyünce zincirlerimin hacmi de büyüdü. Sahi artık yeni zincirler lazımdı bana, eskilerine alışmıştım, boynum bükülmüştü, ben onlarla yaşamayı öğrenmiştim, yenileri lazımdı, çok daha ağır ve büyükleri..

Hiç imtina etmeden, fikrimi sormadan, sesimi duymadan yenilerini taktılar. Eziyet edilmeye, aşağılanmaya, hor görülmeye o kadar alışkındım ki, çıkarmaya çalıştığım tiz sesler de ezikliğime karışıp boşluğa dağıldı.

Kabullendim, yaşım küçüktü, yeterince korkaktım, gün yüzü görmediğim için neyi umut edeceğimi, ne için savaşmam gerektiğini bile bilmiyordum. Sabah,akşam olmasını bekledim. akşam, sabaha çıkmayı. Bir ottan daha işlevsiz ve amaçsız yaşamayı en iyi ben bilirdim. Yaşadım, yaşamak denirse..

Sonra birgün birşey oldu. Aslında birgün değil, çok gün.. Günler içinde birşey oldu. Neyin cezasını çektiğimi sorgulamaya başladım. Neyin bedelini ödediğimi. Doğmayı ben istememiştim. Zorla getirdikleri bu dünyada ben neyin cezısını çekiyordum? Ben bu kadar mutsuzluğu, aşağılanmayı hakedecek ne yaptım? Cevap kocaman bir hiç. Asıl acı taraf bana bunları reva gören birinci el artık birşeyler için pişman olmaya başlamıştı. Kendi de bana neden bunları yaptığını bilmiyordu. Yani açıkçası sebepsizce b.k yoluna gitmiştim. Ama olan olmuştu. Olan benim 25 yılıma olmuştu.

Kendimi ölüm döşeğinde 80 yaşında bir ihtiyar olarak hayal ettim. Geriye baktım, bana bu hayatı zehir eden kimse bu dünyada değildi, benim kulağımda patlayan tokatlar, yüzüme haykıran ağızlar hep susmuştu. Pişman oldum, keşke kabullenmeseydim, sesimi çıkarsaydım, bir yerden başlasaydım dedim. bir şansım olsa da 25 yaşına dönsem, zincirlerimi paramparça edip kaçıp kurtulsam dedim. O an bir şey oldu ve Allah beni 25 yaşıma geri gönderdi.
Şimdi ben bedenen 25inde, ruhen 80ninde bir nineyim. Ayaklanmaya, yaşamaya, gerçekten yaşamaya ihtiyacım var.

Korkuyorum ama neyden korkuyorum ki?
Ailesizlikten mi?
Benim hiç ailem olmadı ki..

Eşsizlikten, başımda duran birinin olmamasımdan mı?
Sürekli hakaret eden, eş değil evine hizmetçi aldığını zanneden bir eş olmasa da olur..

Beni kötülerler, hor görürler diye mi?
E zaten hep hor görüldüm ya ben..

Kızım ve oğlum babasız büyüyecek diye mi?
Sürekli anneleriyle atışan, aşağılık muamelesi yapan bir babanın yokluğu daha az zarar verir onlara..

Şimdi..
Ya bu hayata devam edip mutsuz olarak, keşkelerim içinde patlayarak öleceğim, ya bir buhran anında bir arabanın önüne atlayacağım, ya da yepyeni bir yola girip hayatımı başkalarının elinden kurtarıp kendim ve çocuklarım için birşeyler yapmaya çalışacağım.

Ben sonuncusunu denemeye karar verdim. Sizden, daha doğrusu içinizdeki okumuş, geçirmiş, bilgi sahibi, duygu sahibi insanlardan yardım istiyorum. Bu sene üniversiteye hazırlanacağım. Öyle bir bölüm olmalı ki çalışıp çabaladığım takdirde bana yurtdışı şansı verebilsin. Bazen çok uçuk ve imkansız gibi geliyor ama yapan insanlar var. Onlar gökten zembille inmedi. Akıllarını çalıştırıp bir yerlere geldiler. Benim böyle bir şansım olamaz mı? Benim aklımda psikoloji var ama ne kadar doğru bir karar olur bilmiyorum. Psikolojisi alt üst edilmiş bir hasta olarak kendi kendimi iyileştirmeyi umut ediyorum belki de.

Hangi bölüme gidersem kendime yeni bir hayat kuracak şansı bulabilirim? Çalışmak sorun değil. Gecemi gündüzüme katar en iyisini yaparım. Bana izin verildiği kadarıyla en iyisini yaptım hep. Şimdi de yapabilirim. Sadece bir yol haritasına ihtiyacım var.
o bu dıyemem ama konsoloslukların netten sayfalarına bak. nette arastır. mesela bazı ülkeler bazen ulke için gerekli işçi alımı için meslek şartı koyuyorlar. onlara bakabılorsın. fıkır verır.
birde sana farklı bırsey tavsıye edebılırim.
kamarot dıye bır meslek var. belli kurslara gıdıorsun ve uluslararası tıcarı gemı veya ozel teknelerde yatlarda calışabılıyorsun.
ıngıltere lıman başkanlıgının onay verdıgı ve tum ulkelerin onaylayıp gecerli saydıgı bır belge var. bu belgeyı veren tc de kurslar okullar var.verılen yeterlilik belgesı ve ehliyet ile yabancı bayraklı tum yatlarda calışabılırsın (tc'de veya yurtdısında) tc bayraklılarında ıse turk ehliyetı alman lazım.
kamarot temızlık veya yardımcı eleman anlamındadır.
araştır istersen. kurs ucretlerini, ışin ne nasıl oldugunu, sana uygun olup olmadıgına karar verırsen bana yaz sana yol gosterebılırım...
 
Zincirlerim var benim..
Başkaları tarafından boynuma geçirilmiş, doğmamın bedeli olan zincirler.

Doğar doğmaz boynuma takmaya başladılar. Her yaş aldığımda bir tane eklediler. Büyük günahımın, dünyaya gelişimin bedelini canımı yaka yaka ödettirdiler. Ne annem vardı ne babam. Cismen evet varlardı ama ruhen derin bir kuyunun içinde debelenen, kainatta kimsenin haberdar olmadığı bir kaplumbağa kadar yalnızdım. Küçücük bir çocukken başka çocuklar büyüttüm. Onlar büyüdü ben küçük kaldım. Sürekli kendimi sorguladım, neyi sorguladığımı bilmeden.

Biraz büyüyünce zincirlerimin hacmi de büyüdü. Sahi artık yeni zincirler lazımdı bana, eskilerine alışmıştım, boynum bükülmüştü, ben onlarla yaşamayı öğrenmiştim, yenileri lazımdı, çok daha ağır ve büyükleri..

Hiç imtina etmeden, fikrimi sormadan, sesimi duymadan yenilerini taktılar. Eziyet edilmeye, aşağılanmaya, hor görülmeye o kadar alışkındım ki, çıkarmaya çalıştığım tiz sesler de ezikliğime karışıp boşluğa dağıldı.

Kabullendim, yaşım küçüktü, yeterince korkaktım, gün yüzü görmediğim için neyi umut edeceğimi, ne için savaşmam gerektiğini bile bilmiyordum. Sabah,akşam olmasını bekledim. akşam, sabaha çıkmayı. Bir ottan daha işlevsiz ve amaçsız yaşamayı en iyi ben bilirdim. Yaşadım, yaşamak denirse..

Sonra birgün birşey oldu. Aslında birgün değil, çok gün.. Günler içinde birşey oldu. Neyin cezasını çektiğimi sorgulamaya başladım. Neyin bedelini ödediğimi. Doğmayı ben istememiştim. Zorla getirdikleri bu dünyada ben neyin cezısını çekiyordum? Ben bu kadar mutsuzluğu, aşağılanmayı hakedecek ne yaptım? Cevap kocaman bir hiç. Asıl acı taraf bana bunları reva gören birinci el artık birşeyler için pişman olmaya başlamıştı. Kendi de bana neden bunları yaptığını bilmiyordu. Yani açıkçası sebepsizce b.k yoluna gitmiştim. Ama olan olmuştu. Olan benim 25 yılıma olmuştu.

Kendimi ölüm döşeğinde 80 yaşında bir ihtiyar olarak hayal ettim. Geriye baktım, bana bu hayatı zehir eden kimse bu dünyada değildi, benim kulağımda patlayan tokatlar, yüzüme haykıran ağızlar hep susmuştu. Pişman oldum, keşke kabullenmeseydim, sesimi çıkarsaydım, bir yerden başlasaydım dedim. bir şansım olsa da 25 yaşına dönsem, zincirlerimi paramparça edip kaçıp kurtulsam dedim. O an bir şey oldu ve Allah beni 25 yaşıma geri gönderdi.
Şimdi ben bedenen 25inde, ruhen 80ninde bir nineyim. Ayaklanmaya, yaşamaya, gerçekten yaşamaya ihtiyacım var.

Korkuyorum ama neyden korkuyorum ki?
Ailesizlikten mi?
Benim hiç ailem olmadı ki..

Eşsizlikten, başımda duran birinin olmamasımdan mı?
Sürekli hakaret eden, eş değil evine hizmetçi aldığını zanneden bir eş olmasa da olur..

Beni kötülerler, hor görürler diye mi?
E zaten hep hor görüldüm ya ben..

Kızım ve oğlum babasız büyüyecek diye mi?
Sürekli anneleriyle atışan, aşağılık muamelesi yapan bir babanın yokluğu daha az zarar verir onlara..

Şimdi..
Ya bu hayata devam edip mutsuz olarak, keşkelerim içinde patlayarak öleceğim, ya bir buhran anında bir arabanın önüne atlayacağım, ya da yepyeni bir yola girip hayatımı başkalarının elinden kurtarıp kendim ve çocuklarım için birşeyler yapmaya çalışacağım.

Ben sonuncusunu denemeye karar verdim. Sizden, daha doğrusu içinizdeki okumuş, geçirmiş, bilgi sahibi, duygu sahibi insanlardan yardım istiyorum. Bu sene üniversiteye hazırlanacağım. Öyle bir bölüm olmalı ki çalışıp çabaladığım takdirde bana yurtdışı şansı verebilsin. Bazen çok uçuk ve imkansız gibi geliyor ama yapan insanlar var. Onlar gökten zembille inmedi. Akıllarını çalıştırıp bir yerlere geldiler. Benim böyle bir şansım olamaz mı? Benim aklımda psikoloji var ama ne kadar doğru bir karar olur bilmiyorum. Psikolojisi alt üst edilmiş bir hasta olarak kendi kendimi iyileştirmeyi umut ediyorum belki de.

Hangi bölüme gidersem kendime yeni bir hayat kuracak şansı bulabilirim? Çalışmak sorun değil. Gecemi gündüzüme katar en iyisini yaparım. Bana izin verildiği kadarıyla en iyisini yaptım hep. Şimdi de yapabilirim. Sadece bir yol haritasına ihtiyacım var.
bırde gene ascılık kursları var. yatlarda ascı olarak calışabılırsın.
 
Şu an 25 yaşında ve iki çocuğun var anladığım kadarıyla, istemediğin bir hayatı değiştirmek için geç değil. Ama şartların nedir, biraz bilgi verebilirsen belki daha sağlıklı çözüm üretebiliriz
teşekkür ederim hali hazırda bir üniversite mezunuyum ama o mesleği yapmak istemiyorum. Önümü görebileceğim, 2 çocuklu olmanın engel teşkil etmeyeceği ve burs alarak okuyabileceğim bir bölüm istiyorum.

o bu dıyemem ama konsoloslukların netten sayfalarına bak. nette arastır. mesela bazı ülkeler bazen ulke için gerekli işçi alımı için meslek şartı koyuyorlar. onlara bakabılorsın. fıkır verır.
birde sana farklı bırsey tavsıye edebılırim.
kamarot dıye bır meslek var. belli kurslara gıdıorsun ve uluslararası tıcarı gemı veya ozel teknelerde yatlarda calışabılıyorsun.
ıngıltere lıman başkanlıgının onay verdıgı ve tum ulkelerin onaylayıp gecerli saydıgı bır belge var. bu belgeyı veren tc de kurslar okullar var.verılen yeterlilik belgesı ve ehliyet ile yabancı bayraklı tum yatlarda calışabılırsın (tc'de veya yurtdısında) tc bayraklılarında ıse turk ehliyetı alman lazım.
kamarot temızlık veya yardımcı eleman anlamındadır.
araştır istersen. kurs ucretlerini, ışin ne nasıl oldugunu, sana uygun olup olmadıgına karar verırsen bana yaz sana yol gosterebılırım...
teşekkür ederim zaman ayırıp uzun uzun yazdığın için ben işten ziyade hayallerimi geeçekleştirebileceğim en uygun üniversite bölümünü araştırıyorum.
 
Bölüm tavsiyesi veremeyecegim bilmiyorum ama kesinlikle ana dilin gibi ingilizce öğren çat pat değil baya bi ilerlet. hatta ingilizcenin yaninda 2.bi dil daha öğren. Bölüm konusunda yardimci olanlar çıkar zaten
 
teşekkür ederim hali hazırda bir üniversite mezunuyum ama o mesleği yapmak istemiyorum. Önümü görebileceğim, 2 çocuklu olmanın engel teşkil etmeyeceği ve burs alarak okuyabileceğim bir bölüm istiyorum.

teşekkür ederim zaman ayırıp uzun uzun yazdığın için ben işten ziyade hayallerimi geeçekleştirebileceğim en uygun üniversite bölümünü araştırıyorum.
rıca ederım...
 
Güncelleme: karışık bir yazı. Okumak istemeyenleri, ben şimdi ne okudum diyecek olanları şimdiden uyarayım..


Zincirlerim var benim..
Başkaları tarafından boynuma geçirilmiş, doğmamın bedeli olan zincirler.

Doğar doğmaz boynuma takmaya başladılar. Her yaş aldığımda bir tane eklediler. Büyük günahımın, dünyaya gelişimin bedelini canımı yaka yaka ödettirdiler. Ne annem vardı ne babam. Cismen evet varlardı ama ruhen derin bir kuyunun içinde debelenen, kainatta kimsenin haberdar olmadığı bir kaplumbağa kadar yalnızdım. Küçücük bir çocukken başka çocuklar büyüttüm. Onlar büyüdü ben küçük kaldım. Sürekli kendimi sorguladım, neyi sorguladığımı bilmeden.

Biraz büyüyünce zincirlerimin hacmi de büyüdü. Sahi artık yeni zincirler lazımdı bana, eskilerine alışmıştım, boynum bükülmüştü, ben onlarla yaşamayı öğrenmiştim, yenileri lazımdı, çok daha ağır ve büyükleri..

Hiç imtina etmeden, fikrimi sormadan, sesimi duymadan yenilerini taktılar. Eziyet edilmeye, aşağılanmaya, hor görülmeye o kadar alışkındım ki, çıkarmaya çalıştığım tiz sesler de ezikliğime karışıp boşluğa dağıldı.

Kabullendim, yaşım küçüktü, yeterince korkaktım, gün yüzü görmediğim için neyi umut edeceğimi, ne için savaşmam gerektiğini bile bilmiyordum. Sabah,akşam olmasını bekledim. akşam, sabaha çıkmayı. Bir ottan daha işlevsiz ve amaçsız yaşamayı en iyi ben bilirdim. Yaşadım, yaşamak denirse..

Sonra birgün birşey oldu. Aslında birgün değil, çok gün.. Günler içinde birşey oldu. Neyin cezasını çektiğimi sorgulamaya başladım. Neyin bedelini ödediğimi. Doğmayı ben istememiştim. Zorla getirdikleri bu dünyada ben neyin cezısını çekiyordum? Ben bu kadar mutsuzluğu, aşağılanmayı hakedecek ne yaptım? Cevap kocaman bir hiç. Asıl acı taraf bana bunları reva gören birinci el artık birşeyler için pişman olmaya başlamıştı. Kendi de bana neden bunları yaptığını bilmiyordu. Yani açıkçası sebepsizce b.k yoluna gitmiştim. Ama olan olmuştu. Olan benim 25 yılıma olmuştu.

Kendimi ölüm döşeğinde 80 yaşında bir ihtiyar olarak hayal ettim. Geriye baktım, bana bu hayatı zehir eden kimse bu dünyada değildi, benim kulağımda patlayan tokatlar, yüzüme haykıran ağızlar hep susmuştu. Pişman oldum, keşke kabullenmeseydim, sesimi çıkarsaydım, bir yerden başlasaydım dedim. bir şansım olsa da 25 yaşına dönsem, zincirlerimi paramparça edip kaçıp kurtulsam dedim. O an bir şey oldu ve Allah beni 25 yaşıma geri gönderdi.
Şimdi ben bedenen 25inde, ruhen 80ninde bir nineyim. Ayaklanmaya, yaşamaya, gerçekten yaşamaya ihtiyacım var.

Korkuyorum ama neyden korkuyorum ki?
Ailesizlikten mi?
Benim hiç ailem olmadı ki..

Eşsizlikten, başımda duran birinin olmamasımdan mı?
Sürekli hakaret eden, eş değil evine hizmetçi aldığını zanneden bir eş olmasa da olur..

Beni kötülerler, hor görürler diye mi?
E zaten hep hor görüldüm ya ben..

Kızım ve oğlum babasız büyüyecek diye mi?
Sürekli anneleriyle atışan, aşağılık muamelesi yapan bir babanın yokluğu daha az zarar verir onlara..

Şimdi..
Ya bu hayata devam edip mutsuz olarak, keşkelerim içinde patlayarak öleceğim, ya bir buhran anında bir arabanın önüne atlayacağım, ya da yepyeni bir yola girip hayatımı başkalarının elinden kurtarıp kendim ve çocuklarım için birşeyler yapmaya çalışacağım.

Ben sonuncusunu denemeye karar verdim. Sizden, daha doğrusu içinizdeki okumuş, geçirmiş, bilgi sahibi, duygu sahibi insanlardan yardım istiyorum. Bu sene üniversiteye hazırlanacağım. Öyle bir bölüm olmalı ki çalışıp çabaladığım takdirde bana yurtdışı şansı verebilsin. Bazen çok uçuk ve imkansız gibi geliyor ama yapan insanlar var. Onlar gökten zembille inmedi. Akıllarını çalıştırıp bir yerlere geldiler. Benim böyle bir şansım olamaz mı? Benim aklımda psikoloji var ama ne kadar doğru bir karar olur bilmiyorum. Psikolojisi alt üst edilmiş bir hasta olarak kendi kendimi iyileştirmeyi umut ediyorum belki de.

Hangi bölüme gidersem kendime yeni bir hayat kuracak şansı bulabilirim? Çalışmak sorun değil. Gecemi gündüzüme katar en iyisini yaparım. Bana izin verildiği kadarıyla en iyisini yaptım hep. Şimdi de yapabilirim. Sadece bir yol haritasına ihtiyacım var.
Zor bir hayat yaşamışsınız, ama silkelenmiş, kendiniz için en doğrusunu karar vermişsiniz. İnşallah yolunuz, bahtınız açık olur. Yurt dışı için mühendislik tercih etmen gerekiyor, o da iyi bir üniversite okuyarak, herhangi bir yer değil. psikoloji pek önermiyorlar. Yurt içindede de yurt dışında da vasatın çok üstüne olman lazım. Ama kendini ifade edişinden. Bu kadar bunaltıcı bir durumdan 80 yaş örneğiyle çözüm yaratman dahice geldi bana. Psikoloji konusunda farklılık yaratabilirsin. illa neden yurt dışı istiyorsunuz. Türkiye kalmanızı zorlaştıran bir durum mu var?
 
teşekkür ederim hali hazırda bir üniversite mezunuyum ama o mesleği yapmak istemiyorum. Önümü görebileceğim, 2 çocuklu olmanın engel teşkil etmeyeceği ve burs alarak okuyabileceğim bir bölüm istiyorum.

teşekkür ederim zaman ayırıp uzun uzun yazdığın için ben işten ziyade hayallerimi geeçekleştirebileceğim en uygun üniversite bölümünü araştırıyorum.

Tüm hayatını değiştirip, her şeye yeniden başlamak istiyorsan yeniden okul çok mantıklı değil
Çocukların olmasa okumanın yaşı yoktur derdim ama şimdi çocukların var
Eşinden ayrılmak zaten yeterince zor bir süreç, toparlanmak, düzen kurmak, çocukların hayatını organize etmek, kendine ve onlara yetmek yeterince zorken yeni bir okul dönemi seni çok zorlar
 
Muhtesem bir kadinsin gucune cesaretine hayran kaldim mutercim tercumanlik okuyabilirsin yurtdisi olanagi acisindan.....mutluluklar dilerim
Not.yazi seklin oldukca akici harika betimlemeler var tebrik ederim anlamayanlari bu ne yaaaaa diyenleri hosgor cahille sohbeti kes
 
Sıkıntınız var Allah yardimciniz olsun da son iki paragraf haric,
Oldukca soyut yazi dili kullanmişsiniz.
Sorun nedir tam olarak anlasilmiyor
Ben bilemedim pek:110:
 
İfade sitiliniz, gramer düzgünlüğü, eğitimli bir insan gibi duruyorsunuz. Yaşınızda çok genç. Bence de bir şeyler değiştirmek için hiç geç değil.
Psikoloji diploması ile yurtdışı çok sor. Amerika da bile okusan en az master yapmadan bu diploma pek bişey ifade etmiyor, kaldı ki TR diploması yurt dışında bir işe yaraması için belli bir kaç okuldan olması lazım.

Eşiniz böyle sorunlu bir tipse örgün eğitim almanıza izin verecek mi.

Bence daha pratik iş alanı sağlayacak bir bölümde yoğunlaşın. Ya da geçerli bir zanaat neden olmasın.

İnşallah bundan sonra herşey gönlünüzce olsun. Güzel insanlar yollarınıza çıksın.
 
Back
X