Kategori: Anne – Çocuk

  • Hamilelikteki bacak uyuşmalarına çözüm yolları

    Hamilelikteki bacak uyuşmalarına çözüm yolları

    Hamilelerdeki bacak uyuşması ufak çaplı paniklere neden olsa da, uzmanların görüşleri durumu tersine çevirebilecek yönde.

    Hamilelik süresince gözlemlenen değişimlerden belki de en sıra dışı olanı bacaklarda oluşan uyuşma, kramp ya da hissizliktir. Hamileler bir anda bacaklarını hissetmemeye bile başlayabilir ve paniğe kapılarak hastanenin yolunu tutabilirler. Ancak uzmanlar tüm bu paniğin boşa olduğunu belirtiyor.

    Hamile kadınların bacaklarında oluşan bu durum tamamen normal. Health Goes Female’den uzman Jenny Jaque, hamile kadınların 4’te birinin hamilelikleri sırasında alt bacaklarında bu durumun gözlemlendiğini belirtiyor. Ayrıca bacak uyuşması en çok hamileliğin son 3 ayında oluşuyor.

    Peki bu durum neden ötürü meydana geliyor? Büyüyen göbek kalçaya ait sinirlere baskı uygulamaya başlıyor ve pelvisten yayılarak bacakların uyuşmasına neden oluyor.

    Çözüm yolları

    Bacaklar uyuştuğu zaman yapılabilecekler ise oldukça basit. Shift Intergrative Medicine’dan terapist Gail O’Neill, yerde sol tarafına doğru uzanıp birkaç dakika beklemenin yeterli olacağını belirtiyor. Bu şekilde siniriler üzerindeki baskı azaltılıyor ve bacaklar normale dönüyor.

    Eğer bu durum devamlı bir hal almışsa, başka yöntemlere başvurulabilir. Bazı kadınlar göbeklerini sararak ağırlığı kaldırma yöntemini seçebiliyor.

  • Öğrenme güçlüğü okul başarısını düşürüyor

    Öğrenme güçlüğü okul başarısını düşürüyor

    Okulların açılmasıyla birlikte ailelerin en çok zorlandığı konulardan biri de ödevler… Okulda kendini derse veremeyip dikkati çabuk dağılan, ev ödevlerini yapmak istemeyen ya da ailesinden yeterli desteği göremeyen çocukların okul başarısı olumsuz etkileniyor.

    Çocuğun kapasitesini gereğinden fazla zorlamak ve okul başarısını çok fazla önemsemenin çocukta psikolojik sorunlara yol açabiliyor.

    Ödevin, çocuğun okulda öğrendiği konuyu pekiştirmesi ve uzun süreli hafızaya yerleştirebilmesi amacıyla evde yapması için verilen egzersizler olduğunu belirten Çocuk ve Ergen Psikoloğu Aynur Sayım, “Amaç, öğrenmenin pekişmesi ve eksik kalan konuların telafi edilmesidir. Her öğrencinin öğrenme düzeyi ve biçimi farklılıklar göstermektedir. Bu çocuğun gelişim düzeyi ve bireysel farkları ile ilgilidir. Öncelikle hem aile hem de öğretmen tarafından çocuğu iyi tanımak ve doğru gözlemek gerekmektedir. Çocuk çok hızlı öğreniyor ya da dikkati dağılıyor, kapasitesini kullanamıyor veya yavaş öğreniyor olabilir. Çocuğu, kapasitesinin üzerinde zorlamak kaygı ve endişeye yol açabilir. Disiplin sorunları nedeniyle çocuk yeteri kadar öğrenemeyebiliyor” diye konuştu.

    Çocuğun bireysel özellikleri, zeka düzeyi, dikkat, öğrenme tarzı, psikiyatrik durumlar, aile içi iletişim, sorunların varlığı, ailenin desteği, okulun sistemi, öğretmen faktörü, sınıftaki çocukların düzeyi gibi nedenler çocuğun okul başarısını etkileyen nedenler arasında yer alıyor.

    ÖĞRENME SORUNU YOKSA DİSİPLİN SORUNU VARDIR

    Çocuğun öğrenme sorunu yoksa disiplin konusunda çalışılması gerektiğini dile getiren Sayım, çocukları öğrenme güçlüğü çeken ailelere şu tavsiyelerde bulundu:

    “Televizyon, tablet, telefon gibi aletlerin, çocuk derslerini bitirdikten sonra belirli bir süre kullanmasına ve izlemesine izin verilmelidir. Uyku ve ders çalışma saatleri olabildiğince belli bir düzende ve çocuğun çalışma ortamı sabit olmalıdır. Anlamadığı konular yapılabiliyorsa aile tarafından anlatılmalı, yapılamıyorsa cevreden ya da bir öğretmen desteği alınmalıdır.

    ÖĞRENME SORUNU VARSA UZMAN DESTEĞİ ALINMALI

    Öğrenme sorunu olan çocuklar için gereken test ve tetkikler yapılarak çocuğun öğrenme sorununun nedenine ulaşılmalı ve tedavi edilmelidir. Bireysel rehabilitasyon ve birebir çalışmalar yaptırılmalıdır. Psikiyatrik ve psikolojik sorun yaşayan çocuklar derse yeterince odaklanamadıklarından dolayı öğrenmeleri sağlıklı gerçekleşemez. Tedavi ile birlikte eksik kalan dersleri için özel çalışma yapmaları ve öğrenme desteği almalıdırlar.

    ÇOCUĞUNUZUN ÖDEVLERİNİ SİZ YAPMAYIN

    Çocuğu yoruluyor diye onun yerine özellikle performans ödevlerini yaparak, gereğinden fazla destek veren aileler var. Amaç, çocuğun yeteneklerini geliştirmesi ve öğrenmesiyken bu durumda gerçekleşemiyor. Korunan ve kollanan çocuk, hayat içinde kendisini nasıl gerçekleştirecek? Nasıl sorunlarla baş edecek? Nasıl atılgan olacak? Ebeveynler farkında olmadan çocuklarına bu şekilde zarar vermiş oluyorlar. Öğretmenlerin de bu durumu fark edip veli ile görüşmesi gerekiyor. Bir başka açıdan bakılacak olunursa ailenin ihmali nedeniyle öğrenme sorunu fark edilmeyen çocuklar da başarısız olur ve bu durum tembellikle karıştırılabilir. Her ikisi de çocukların başarısını olumsuz etkileyen aile kaynaklı sorunlardır.

    BAŞARILI OLMAN LAZIM MESAJI BAŞARISIZLIĞA GÖTÜRÜYOR

    Okul başarısını fazlaca önemseyen ailelerin çocuklarında performans kaygısı görülüyor. Çocuk sürekli verilen “başarılı olman lazım” mesajı nedeniyle bunu gerçekleştirememekten korkuyor ve başarısı düşebiliyor. Dersler önemli evet ama çocuğun ruh sağlığı, sosyal ve bedensel gelişimi de aynı derecede önemlidir. Çocuğun dinlenmesi için de yeterli zamana ve etkinliğe ihtiyacı vardır. Spor, müzik, drama, dans vb. aktivitelerle desteklenen çocuklar daha disiplinli, daha sağlıklı ve mutlular… Ailenin modelliği de iç disiplinle ilgili çocuğun başarısında önemlidir. Kendini yönetebilen, zamanını iyi kullanabilen ailelerin çocuklarında bu davranışlar rol model olarak görülmektedir.” (ntv.com.tr)

  • Ergenlik dönemine giren çocuğa doğru yaklaşım

    Ergenlik dönemine giren çocuğa doğru yaklaşım

    Ergenlik dönemindeki çocukların, anne-babasının davranışlarını sorgulamaya başladığını belirten Çocuk Ergen Terapisti Uzman Psikolog Merve Demir, “Bu zamana kadar kendi anne ve babasının en doğru şekilde davrandığını düşünen çocuk, ergenlikle birlikte onları başka anne-babalarla kıyaslar ve eleştirir” dedi.

    Ergenlik dönemindeki önemli bir değişimin de sosyal yaşamda yaşandığını ifade eden Demir, ergenlikle birlikte gencin, ailesi yerine daha çok arkadaşları ile vakit geçirmeyi tercih ettiğini, canını sıkan şeyleri anne babasına değil, arkadaşlarına anlatmaya başladığını söyleyerk şöyle devam etti:

    “Ayrıca ergen, anne ve babasıyla sorun yaşadığında da arkadaş grubundan destek alır. Ergen için akranları tarafından beğenilmek ve akran grubu tarafından kabul görmek çok önemlidir. Ergen bu dönemde, çocukluktakinden farklı olarak kendisi ile benzer ilgi alanları ve değerleri olan kişileri tercih etmeye ve arkadaşları ile daha güçlü duygusal bağlar kurmaya başlar. Bu dönemde kurulan arkadaşlıklar, ergenin yetişkin yaşamına hazırlanmasına yardımcı olur. Arkadaşlıkları sayesinde genç kendisini saygı duyulan bir birey olarak hissetmeye başlar. Problemlerini ya kendisi, ya da arkadaşlarıyla birlikte çözmeye çalışır. Böylece kendine güveni artar.”

    ergenlik

    KONUŞMALARINIZDA TUTARLI OLUN

    Ergenliğin, anne-baba ile tartışmaların en yüksek seviyeye çıktığı dönem olduğunu dile getiren Demir, “Bu dönemde çoğu anne-baba, ergenin bir isteğini reddederken ona hala çocuk olduğunu söyler. Ancak sorumluluklarını hatırlatırken, ona artık çocuk olmadığını ifade eder. Bu tutarsız konuşmalar aile ve genç arasındaki ilişkiyi bozar. Ancak bu çatışmalar normal gelişimin bir parçasıdır. Çocukların kendilerini ve anne-babalarını hiç sorgulamamaları ve hiç çatışmamaları da bir problemin göstergesi olabilir. Bu sebeple anne babalar çocuklarının kendilerine karşı olumsuz tepkilerinin, içinde bulundukları dönemden kaynaklanabileceğini göz önünde bulundurmalıdır” ifadelerini kullandı.

    Uzman Psikolog Merve Demir, ailelerin ergenlik dönemindeki çocuklarda dikkat etmeleri gereken hususları şöyle sıraladı:

    Sınırlar koyun: Ergenlik döneminde genç, anne basına karşı çıkar, onları eleştirir, eskisinden farklı isteklerde bulunur ve umursamaz davranır. Bununla karşılaşan anne babalar, nasıl davranmaları gerektiği ile ilgili kafa karışıklığı yaşayabilirler. Bu dönemde anne babalar net ve tutarlı sınırlar oluşturmalıdır. Bu sınırlar harçlığın miktarı, eve geliş saatleri gibi konularda olabilir. Ancak bunu yaparken çocuğa karşı fazla baskı yapmak ya da çok fazla serbest bırakmak doğru değildir. Anne babaları tarafından fazla kısıtlanan ya da fazla serbest bırakılan çocuklar, arkadaş grubunun etkisinde daha fazla kalabilirler. Aynı zamanda daha fazla riskli davranışlarda bulunabilirler. Bu sebeple, öncelikle ergenin anne babadan ayrı bir birey olduğunu kabul etmek önemlidir. Gencin isteklerine ve taleplerine değer vermek, bunları ifade etmesine izin vermek, ancak belli sınırlar koymak gerekmektedir. Bu sınırların sebepleri ergenle konuşulmalı, onun da bu konudaki fikri dinlenmeli ve gerektiğinde konulan sınır biraz esnetilmelidir.

    Dinleyin: Ergenlik döneminde gençlerin, anne-babasından farklı olan düşüncelerini ifade etmeye ihtiyaçları vardır. Anne babalar bu fikirleri kabul edici bir tutumla dinlemeli, aynı fikirde olmasalar da onu anlamak için çaba göstermelidirler. Asla kendi fikirlerini çocuğa zorla kabul ettirmeye çalışmamalıdırlar. Nasıl davranması gerektiğini söylemek, nasihat vermek, ergenle olan iletişimi olumsuz etkiler. Ayrıca gencin anne babası ile daha az şey paylaşmasına sebep olur.

    Özel alan ve mahremiyete saygı gösterin: Ergenler için bir özel alanlarının olması çok önemlidir. Ergenlikle beraber genç; odasının kapısını kapatmaya, odasını kendisi için özel bir alan olarak kullanmaya başlar. Başkalarının o alana müdahale etmesinden rahatsızlık duyabilir. Bu sebeple ergenin odasına her zaman kapı çalarak girmek önemlidir. Odasını düzenleme biçimine mümkün olduğunca müdahale etmeyerek, gence duyulan saygı gösterilebilir.

    Takdir edin ve sevgi gösterin: Bu dönemde yaşanan hızlı fiziksel değişimler sebebiyle, gençlerin duygularında da ani değişimler olabilir. Ergen bu dönemde anne babasından biraz uzaklaşsa da onların sevgilerini hissetmeye eskisi kadar ihtiyaç duyar. Ancak anne babanın sevgisini gösterme biçimi, çocukluktakinden biraz farklı olmalıdır. Çünkü bu dönemde gençler, sevgi sözcüklerinden ya da fiziksel temasla sevginin gösterilmesinden biraz rahatsızlık duyabilirler. Bu sebeple, anne-babalar sevgilerini göstermek için genci dinlemeli, fikirlerine saygı göstermelidir. Ayrıca onun ilgilendiği konulara ilgi göstermek, başarılarını takdir etmek ve hatalarına karşı anlayışlı yaklaşmak da sevgiyi göstermenin iyi bir yoludur.

    Eleştirmekten vazgeçin: Ergenlik döneminde gencin giyim tarzı, ilgi alanları, arkadaş çevresi, tutum ve davranışları, anne babasını rahatsız edebilir. Ancak bu dönem çocukların eleştiriye karşı oldukça hassas oldukları ve kolay incindikleri bir dönemdir. Bu nedenle anne babalar çocuklarını eleştirmemeye, yargılamamaya ve küçümsememeye özen göstermelidir.

    Güvenin: Bu dönemde aileler de çocuklarının büyümesi ve zarar görmesi ile ilgili endişelidirler. Bu sebeple çocuklarının kendilerine yalan söylediğini düşünüp, pek çok davranışına kuşku ile yaklaşabilirler. Bu şüpheci yaklaşım, ergeni daha fazla kısıtlamalarına sebep olabilir. Ancak genç, anne babasının kendisine güvenmesine ihtiyaç duymaktadır. Ancak bu şekilde kendisine olan güveni gelişebilir. Bu sebeple anne-babalar, sözlerine güvendiğini çocuğa hissettirmeli, kuşkucu bir tutum izlememelidir.

    Arkadaşları ile ilgili baskı uygulamayın: Ergenlik döneminde genç arkadaşlarıyla daha fazla vakit geçirmeye başlar. Çocukların bu dönemde anne-babalarından biraz uzaklaşma ihtiyacı hissetmeleri normal gelişimin bir parçasıdır. Anne babalar ise çocuklarının kendilerinden uzaklaşmalarından rahatsızlık duyarlar. Çocuklarının arkadaşlarından olumsuz etkilenmesini engellemek amacıyla onun arkadaş ilişkilerine müdahale etmek isteyebilirler.

    Ergenin arkadaşlarını kendi başına seçmesine izin vermemek, bazı arkadaşları ile görüşmesine engel olmak çatışmalara yol açar. Anne-babanın arkadaşları ile ilgili baskı yaptığı durumlarda, gençler arkadaş grubunun etkisi altına daha fazla girerler. Bu sebeple anne babalar, gencin arkadaş seçimine saygı duymalı ve çocuklarına baskı yapmamalıdır. Eleştirmeden arkadaşları ile ilgili konuşmak, gencin arkadaşları ile ilgili daha gerçek bilgileri paylaşmasını sağlar. Mümkünse arkadaşları ve aileleri ile tanışmak da çocuğun ilişkilerini takip etmek için uygun bir yoldur.

    Dürüst davranın: Ergenlik dönemindeki çocuk için kendisine karşı dürüst davranılması çok önemlidir. Herhangi bir konuda samimi davranmamak, çocuğu kandırmaya çalışmak, eksik bilgi vermek çocuğun anne babasına olan güveninin sarsılmasına sebep olabilir. Gerçeği söylemek o an için çatışmaya sebep olsa da size olan güveninin pekişmesini sağlar. Böylece onun büyüdüğünü kabul ettiğinizi ve ona değer verdiğinizi göstermenize yardımcı olur. Ayrıca dürüst davranmak, onu size karşı dürüst olmaya teşvik eder.

    Kaynak: ntv.com.tr

  • Çocukları enfeksiyondan korumanın 6 yolu

    Çocukları enfeksiyondan korumanın 6 yolu

    Üst solunum yolu enfeksiyonları, yazdan kışa geçiş dönemi olan Eylül-Ekim aylarında daha sık görülüyor. Hava sıcaklığındaki düşüşle birlikte artan sonbahar hastalıkları herkesi ilgilendiriyor ancak bu durum, bağışıklık sistemi yetişkinler kadar güçlü olmayan çocukları daha fazla etkiliyor.

    Havaların soğumaya başlamasıyla kapalı ortamlarda geçirilen zaman artıyor. Kapalı ortamların ısıtılmasıyla düşen nem oranı ise burun mukozasını kurutuyor.

    Bu durumun da kişinin üst solunum yolu enfeksiyonlarına neden olan virüs ve/veya bakterilere daha açık hale gelmesine yol açtığını söyleyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Güvenç, kapalı ortamlar olan okul ve kreşlerde bu tür enfeksiyonların hızla yayıldığını söylüyor.

    ÇOCUKLARA HEKİM KONTROLÜ DIŞINDA ANTİBİYOTİK VERİLMEMELİ

    Çocuklarda en çok gribal enfeksiyonlar başta olmak üzere bronşit, farenjit, sinüzit, orta kulak iltihabı ve zatürre görüldüğünü belirten Güvenç, “Üst solunum yolu enfeksiyonlarının çok büyük bir kısmı viraldir, yani antibiyotik gerektirmez, ancak çocuğun durumuna göre antibiyotik kullanımı tavsiye edilebilir. Bu karar kesinlikle bir hekim tarafından verilmeli, aile kendi insiyatifi ile antibiyotik kullanımına başlamamalıdır.” dedi.

    Fizik muayene bulguları veya laboratuvar inceleme sonuçları bakteriyel enfeksiyonu desteklerse antibiyotiğe başlanabileceğini belirten Güvenç, “Viral enfeksiyonlara ikincil enfeksiyonlar eklenebilir, bu durumda hekim tarafından uygun görülmesi halinde antibiyotik verilebilir” şeklinde konuştu.

    Çocukların enfeksiyondan korunmaları için bir takım önlemler alınabileceğini belirten Dr. Güvenç, en önemli koruyucu yöntemleri şu şekilde sıraladı:

    ÇOCUKLARI ENFEKSİYONDAN KORUMANIN 6 YOLU

    1 – Bebek ve çocuklar kalabalık ortamlardan olabildiğince uzak tutulmalı.
    2 – Çocukların hasta insanların olduğu ortamlara girmeleri engellenmeli.
    3- Eller sık sık sabunlu su ile yıkanmalı, vücut hijyenine dikkat edilmeli.
    4 – Çocuğun odası ve oynadığı eşyaların hijyenine özen gösterilmeli, çocuk odası sık sık havalandırılmalı.
    5 – C vitamini bakımından zengin olan besin ögelerine günlük beslenme programında yer verilmeli.
    6 – Çok sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren çocuklara koruma aşıları yaptırılmalı.
    Evde ve kapalı ortamda sigara içilmemeli.

    Kaynak: ntv.com.tr/saglik

  • Kreşle bulaşan hastalıklar

    Kreşle bulaşan hastalıklar

    Kreşe başlayan çocuklar ve aileleri için en büyük sorun tekrarlayan hastalıklar. Uzmanlar bu durumun normal olduğunu söylüyor. Ancak hasta çocuğu, hem kendi hem de diğer çocukların sağlığı için kreşe göndermemek gerekiyor.

    Kreşle bulaşan hastalıklar

    Çocukları kreşe başlayan ailelerin en büyük endişesi hastalıklar.

    Uzmanlara göre, ilk kez kreşe giden çocuklarda hastalanma sıklığının artması normal, endişeye gerek yok.

    Çocuğun senede yaklaşık 10 kez hasta olmasını normal kabul ettiğini belirten Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. İncilay Üstündağ, “Ateş olabilir, nezle grip öksürük olabilir. Bunların yüzde 80’inine yakını iyi beslenme, evde dinlenme ile kendi kendine geçecek hastalıklardır. Her hastalıkta hemen antibiyotiğe sığınmamak gerekiyor” dedi.

    Kreşle birlikte artan hastalıkların iki nedeni var. Birincisi çocukların ilk kez ev ortamından sonra uzun süreli olarak başka bir ortama girmeleri, ikincisi de çocukların hastalıkları birbirlerine bulaştırmaları.

    ÇOCUKTA YARATILAN HİJYEN ANLAYIŞI ÇOK ÖNEMLİ 

    Dr. Üstündağ, “Hasta olan çocukların mümkünse kreşe gönderilmemesine dikkat edilmesi gerekiyor. Bulaş çok önemli, aksi takdirde çok ciddi bir kısır döngü oluyor” uyarısında bulundu.

    Sınıfların havalandırılması , oyuncakların dezenfekte edilmesi ve öğrencilerin hijyenine dikkat etmesi de önlemler arasında.

    Uzmanlar, ateşin düşmemesi veya gribal enfeksiyonun uzun sürmesi durumunda mutlaka bir hekime başvurulması gerektiğinin de altını çiziyor.

  • Çocuklarınıza çikolata yerine balık alın!

    Çocuklarınıza çikolata yerine balık alın!

    İzmir Deniz Ürünleri Avcı ve Üreticileri Birliği Genel Sekreteri Semih Salnur, zengin besin kaynağı omega 3’ün anne sütünde ve balıkta olduğunu hatırlatarak “Çocuklarınıza çikolata yerine daha ucuz ve faydalı olan balık alın” diye konuştu.

    Yeni Asır’dan Metin Burmalı’nın haberine göre İzmir Deniz Ürünleri Avcı ve Üreticileri Birliği Genel Sekreteri Su Ürünleri Yüksek Mühendisi Semih Salnur, ülkemizin üç tarafının denizlerle çevrili olduğunu ancak protein kaynağı olan balık tüketiminin istenilen seviyelerde olmadığını söyledi.

    Zengin besin kaynağı Omega-3’ün anne sütünde ve balıkta olduğuna dikkat çeken Salnur, “Balık tüketirken sadece Omega-3 değil, diğer vitaminleri de alma şansımız var. Çocuklarınıza çikolata almayın, çikolatadan daha ucuz ve faydalı olan balık alın. Ege’nin sardalyası dünya üçüncüsü. Bugün bir sardalya hem fiyatı yönünden, hem ulaşılabilirliği yönünden et fiyatına göre inanılmaz ucuz. Bu yüzden bol bol balık tüketin” dedi. TRT Kent Radyo İzmir’de yayınlanan “İzmir’in Renkleri” programının konuğu olan Salnur, av yasağının 1 Eylül itibari ile sona erdiğini hatırlatarak, halkın bu yıl rahatlıkla uygun fiyata, kaliteli, besinsel protein kaynağı çok yüksek olan balığı doya doya yiyebileceklerini söyledi.

    Haftada en az iki öğün

    Kadınlar için en büyük sorunun balığın pişmesi esnasında evde oluşan koku olduğunu vurgulayan Salnur, “Burada özellikle hanımlarımıza büyük görevler düşüyor. Kokuyu birazcık göze alıp çocuklarına ve bizlere balık yedirecekler. Bizlere balık yedirecekler ki, balık giren eve doktor girmeyecek” diye konuştu.

    Haftada en az iki kere balık tüketmek gerektiğini belirten Salnur, “Ekmek kafalı nesiller yetiştirmeyeceğiz. Bu muhteşem protein kaynağını alacağız ve gelecek nesiller daha sağlıklı, daha iyi düşünebilen, daha iyi sentezleyebilen bir beyin yapısına sahip olacaklar. Balıkçılar zorlu koşullarda balığa çıkıp bizim için besin değeri bu kadar yüksek olan gıdayı masamıza kadar getiriyorlar. Bize sadece tüketmesi kalıyor ve oldukça da uygun fiyata. Et fiyatıyla karşılaştırdığımızda inanılmaz ucuz” dedi.

  • Kırtasiyelerde sağlığı tehdit eden ürünler

    Kırtasiyelerde sağlığı tehdit eden ürünler

    Çocukların sağlığını tehlikeye atmamak için öğrenci velilerine uyarılarda bulunan kırtasiyeciler “Okul malzemelerini, denetimleri sık yapılan kırtasiyecilerden alın” diyor.

    2016-2017 yeni eğitim-öğretim yılı yarın okullarda çalınacak ilk zille birlikte açılacak. Yeni eğitim-öğretim yılı öncesi öğrenci velileri de çocuklarının okul malzemelerini tamamlamak için kırtasiye alışverişlerine hız verirken, kalemden, boyaya, defterden çantaya kadar birçok okul malzemesinin kanserojen madde taşıma olasılığı velileri alışveriş yaparken tedirgin ediyor.

    Çocukların sağlığını tehlikeye atmamak için öğrenci velilerine uyarılarda bulunan kırtasiyecilere göre ise bu tedirginliği ortadan kaldırmanın en önemli yolu okul malzemelerini, denetimleri sık yapılan kırtasiyecilerden almaktan geçiyor.

    Yeni eğitim öğretim yılı öncesi velilere, kırtasiye alışverişleri konusunda uyarılarda bulunan kırtasiyeci Mehmet Uludağ, piyasada hemen hemen her yerde kırtasiye malzemelerinin satıldığını belirterek, “Kırtasiye malzemesi satan birçok yerde denetim yok denecek kadar az. Hal böyle olunca bu yerlerde satılan ürünlerin çoğunda kanserojen madde riski var. Bizim kırtasiyeciler olarak denetimlerimiz ise sık sık yapılıyor, bundan dolayı bizim ürünlerimizin hiçbirinde kanserojen madde bulunmuyor” diye konuştu.

    Çocukların okul malzemeleriyle içli dışlı olacağını bundan dolayı da ürünlerin sağlıklı olması gerektiğini vurgulayan Uludağ, “Mesela bir çocuk okul çantasıyla yatıp kalkacak ve çantaya sürekli içli dışlı olacak, ders çalışmak için elini çantaya sürecek sonra o eli tekrar ağzına sürecek. Eğer bu çanta kanserojen madde taşırsa o maddeyi çocuk vücuduna alacak ve sağlığı bozulacak. Velilerimiz buna çok dikkat etmeliler, bahsettiğimiz bu konu çok ciddi bir konu” dedi.

    Sağlık Bakanlığının kırtasiyecileri sık sık denetlediğini de aktaran Uludağ, “Bakanlıktan yetkililer sürekli gelip bizleri denetliyor. Bu denetimlerde bütün okul malzemeleri için denetimler yapılıyor ve faturalar kontrol ediliyor. Bir sıkıntı olduğu zaman hakkımızda derhal işlem yapılıyor. Tabi bu denetimler sadece kırtasiyecilere yapılıyor, diğer yerlerde bu denetimlerin yapıldığını bilmiyoruz” şeklinde konuştu. İHA

     

    Kaynak: trthaber.com

  • Okulun ilk günü çocuğun ağlaması

    Okulun ilk günü çocuğun ağlaması

    Karamuk, “Çocuğun ağlama davranışı sergilemesi okulun ilk günleri için aslında birçok çocuktan beklenen bir tepkidir.” dedi.

    Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikoloğu Aslı Karamuk, daha önce benzer bir ortamda bulunmamış çocuğun kaygılanmasının, ağlama davranışı sergilemesinin okulun ilk günleri için aslında birçok çocuktan beklenen bir tepki olduğunu belirterek, “Bu tepki bizler tarafından normal olarak kabul görmelidir” değerlendirmesinde bulundu.

    Karamuk, yaptığı yazılı açıklamada, ailelerin heyecanla, çocukların birçoğunun ise merakla, korkuyla beklediği günün nihayet geldiğini kaydederek, ancak ebeveynlerin en mutlu günlerinden olması gereken bugün çocuğun anlam veremediği ağlama krizlerine girebildiğini, ailesinden ayrılamama gibi bir durumla karşı karşıya kalınabildiğini aktardı.

    Aslı Karamuk, “Bir yanda sınıf dışında olmanız gerektiğini vurgulayan öğretmen, diğer yanda gözleri yaşlı çocuğunuz ve arada kalan siz. Neyse ki yalnız değilsiniz. Çünkü okul koridorlarında sizinle aynı cümleleri ‘Aslında bizimki 2 senede anaokuluna gitti’, ‘hiç böyle yapmazdı’ veya ‘geçen yıl hiç ağlamamıştı’ diyen birçok anne babaya rastlıyorsunuz” ifadelerini kullandı.

    Bu yaşananların çok normal olduğunu bildiren Karamuk, daha önce benzer bir ortamda bulunmamış çocuğun kaygılanmasının, ağlama davranışı sergilemesinin okulun ilk günleri için aslında birçok çocuktan beklenen bir tepki olduğunu ve bu tepkinin normal olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

    Karamuk, “Çünkü yetişkinlerde dahi kişiler yeni ortamlara girdiklerinde bir alışma sürecinden geçerler fakat bizlerin ve çocukların alışma sürecinde yaşadıkları sancılar ve bunların dışa vurumu farklılık gösterir. Daha önce anaokulu deneyimi olmuş olsa da bazı çocuklar için ilkokula ilk adım kaygı verici olabilir. Anaokulunun ilköğretime başlama ve uyum sürecini sağlıklı bir şekilde geçirme konusunda faydaları olsa da daha büyük ve kalabalık bir ortam, daha uzun saatler okulda kalma ilk başlarda çocuklar için zorlu ve yorucu bir süreçtir” değerlendirmesinde bulundu.

    “Uyum için biraz süre tanıyın”

    Karamuk, ailelerin bu konuda bazen istemeden de olsa yanlış tepkiler verebildiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:

    “Birinci sınıfa uyum sürecinde çocuklara biraz zaman vermek ve ‘sen artık abi, abla oldun, büyüklerin okuluna gideceksin’ gibi söylemlerle yaklaşmamak gerekir. Daha üç ay önce anaokuluna giden çocuklarımızın ilköğretime geçtiler diye bir anda büyümelerini beklemek haksızlık olacaktır. Okulun ilk gününde yaşanabilecek sorunları en aza indirmek mümkün. Okulun fiziksel şartları çocuğa daha önceden tanıtılmalı, anaokulundan nasıl farklı olacağı, neler yapacağı konuşulmalı. Okulun diğer öğrencileri gelmeden yapılan oryantasyon programına katılmasına özen gösterilmeli ve öğretmenleriyle tanıştırılmalı.”

    Karamuk, birinci sınıfa başlayan çocuklara öğretmenler tarafından okulların tanıtılması gerektiğinden bahsederek, nerede neler olduğunu, hangi ortamlarda nelerin yapılabileceğini, hangi durumlarda okul içerisinde kimlere ulaşabileceğinin çocuğa anlatılması gerektiğini, aksi takdirde bu kadar büyük bir ortamda sınırları olmayan ve ne yapacağını bilemeyen çocuğun bocalayabileceğini aktardı.

    “Alışma süreci uzuyorsa ve şüpheler varsa bir uzmandan destek alın”

    Karamuk, öğretmenlerin ilk zamanlarda mümkün olduğunca teneffüslerde çocuklarla vakit geçirmesinin okula, öğretmene ve arkadaşlarına alışması konusunda öğrenciye kolaylık sağlayacağını ve güzel bir ilişki kurulmasına yardımcı olacağını bildirerek, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü.

    “Çocuğa okula alışması için zaman vermek, tutum ve davranışlarımızla onlara yardımcı olmak, öğretmenle iş birliği yapmak sürecin iyi bir şekilde ilerlemesini sağlar. Fakat alışma süresi uzuyor, ağlamaları devam ediyor, olumlu gelişmeler yerine kötüye gidiyor ve bedensel yakınmalarda ekleniyorsa okul fobisi olup olmayacağı düşünülebilir. Böyle bir şeyden şüphelenildiğinde çocuğu ısrarcı bir şekilde okulda tutmak, okula alışsın diye zorlamak, çocuğun duygularını görmezden gelmek büyük yanlışlardan olur. Bu, çocuğun okula karşı tamamen olumsuz bir tutum sergilemesine neden olabilir. Böyle durumda bir uzmandan destek almak çocuğun ve ailenin bu süreçte daha fazla yıpranmasını engellerken, okuldaki sürece destek olabilir.” AA

    Kaynak: trthaber.com

  • İkiz Bebekler İhtiyaç Listesi 2017

    İkiz Bebekler İhtiyaç Listesi 2017

    İkiz Bebekler İhtiyaç Listesi 2017 Doğumunu dört gözle beklediğiniz bebekleriniz için alışveriş yapma zamanı geldi çattı. İhtiyaçları doğru belirlemeli, alışverişten ne eksik ne de fazla eşyayla dönmeli. Hemen her yeni doğan bebek alışverişinde alınması gereken belli başlı ihtiyaçlar olsa da, ikiz bebeklerde bazı ihtiyaçları çift düşünmeniz gerektiği doğru. Şimdi, kâğıdı, kalemi çıkarın ve not almaya başlayın!

    İkiz Bebekler İhtiyaç Listesi 2017

    Bebek Bakım Ürünleri

    Bebeklerinizle yapacaklarınız onları giydirip süslemekten, dışarı çıkarıp gezdirmekten ibaret olmayacak tabii ki. Ancak bebek bakım malzemeleri konusunda her şeyden çifter çifter almaya gerek olmadığını söyleyebiliriz. Örneğin bebek banyosu, termometresi, tırnak makası, tarağı gibi ihtiyaçlar tek olsa da olur. Zaten aynı anda ikisiyle birden böyle detaylı ilgilenmek pek mümkün olmayacak. Tabii, bebeklerin bakımı için eşinizle dayanışma içinde olmanız işleri kolaylaştıracaktır. Biz yine de yalnız olduğunuz zamanları da düşünüp bakım ürünlerinde çok abartıya kaçmamanızı öneririz. Ancak bebek bezi, ıslak mendil, pişik kremi gibi malzemeleri fazladan bulundurmanın zararı olmayacaktır.

    Seyahatlerde

    Bebeklerinizle araba yolculuğu yapacaksanız unutmamanız gereken en önemli nokta, iki adet araba koltuğu almanız gerektiği. Bebekler için rahat ve güvenli seyahat imkânı sağlayan araba koltukları, ikizlerinizin arkada keyifle ve konforlu bir şekilde vakit geçirmelerini sağlayacak.

    Bebek Odası Çözümleri

    İkiz bebek alışverişinde en çok düşünülen konulardan biri, bebek odasıdır. Önerimiz, her iki bebeğin de eşyalarının sığabileceği genişlikte bir adet dolap almanız. Aksi halde yer konusunda sıkıntıya düşebilirsiniz. Yatak konusuna gelince, yeni doğan bebekleriniz ilk aylarında beraber yatmayı tercih edeceklerdir. Ancak bu noktada onları takip etmek önemli. Kendi başlarına yön değiştirecek duruma geldiklerinde yatakları ayırmanın vakti gelmiş demektir.

    Giyecek Seçimi

    Pek çok ikiz ebeveyninin yaptığı gibi siz de çocuklarınıza aynı kıyafetten iki adet alıp onların sevimliliklerini hayranlıkla izleyebilirsiniz. Dışarı çıkarken giydireceğiniz şirin kostümlere, prensesler/prensler gibi olacakları şık giyeceklere lafımız yok. Ancak evin içinde hem kendinize hem de bebeklerinize rahatlık sağlamak için en çok ihtiyacınız olacak giysi türü, alttan çıtçıtlı zıbınlar. Bebeği sıcacık tutan, aynı zamanda alt değiştirme anlarında da kolaylık sağlayan bebek zıbınları ne kadar çok olsa o kadar iyi!

    İkiz Bebekler İhtiyaç Listesi
    İkiz Bebekler İhtiyaç Listesi

    Dışarı Çıkarken

    Bebeklerinizle beraber dışarı çıkmaya başladığınızda onları nasıl taşımayı düşünüyorsunuz? Bebek arabaları bu konuda en önemli ihtiyaç. Tabii, ikizler için özel olarak üretilen modellerden bahsediyoruz. Bazı ebeveynler, iki ayrı bebek arabası taşımayı tercih etse de bizim önerimiz, yanınıza sizden başka bir yetişkin olmadığı zamanları da hesaba katarak ikiz bebek arabası almanız. Ancak yine de bebeklerinizi ayrı ayrı taşımak isterseniz ekstra iki bebek arabası daha satın alabilirsiniz.

    Kaynak: blog.gittigidiyor.com/bebek-anne

     

  • Bebek Tırnağı Nasıl Kesilir?

    Bebek Tırnağı Nasıl Kesilir?

    İlk ebeveynlik deneyiminizde çok fazla yeni bilgi ile karşılaşacağınız konusunda sizi temin edebiliriz. Bebeklerin tırnak kesimi de bunların en önemlilerinden biridir. Doğduğu andan itibaren tırnakları hızla uzayan bebeklerin, en az haftada bir kez tırnakları kesilmeli. Tırnak içlerinde biriken bakterilerden bebeğinizi korumak ve onun istem dışı bir şekilde yüzünü tırmalamasını önlemek için bu bir gereklilik. Peki, tırnaklar nasıl kesilebilir? Sizin için araştırdık.

    Bebeğe Özel Bir Tırnak Makası

    Bebekler için özel olarak üretilen tırnak makaslarını kullanmak sizin için büyük bir rahatlık sağlayacak, sadece bebeğinize özel bu makasla gereken hijyen koşullarına uymak kolaylaşacaktır. Yapmanız gereken, tırnak altında kalan etli kısmı iyice geri doğru ittirmek ve ucu yuvarlanmış bebek makası ile tırnağı kesmek. Aynı işlemi ayak tırnakları için de tekrarlayın. Ancak elleri ve ayakları kıpır kıpır olan bebeğinizin parmaklarını sıkıca tutmak en önemli detay.

    bebek_tirnagi_kesmek

    İlk Denemede Yardım Alın

    Tırnak kesmek için en doğru yöntemi bilseniz de önerimiz, ilk kesimde mutlaka bir yardım almanız. Örneğin eşiniz ya da bir yakınınız bebeğinizin ellerini sıkıca tutarken siz tırnaklarını tek tek kesebilirsiniz. Başlangıç için oldukça zor görünen bu aktivitenin ilerleyen zamanlarda çok daha kolay gerçekleşeceğinden emin olabilirsiniz.

    En Doğru Zaman

    Bebeğinizin tırnaklarını kesmek için en doğru zaman, rahatlamış ve sakinleşmiş olduğu zamandır. Bebeğin en mutlu ve sakin olduğu anları, genelde banyo ya da emzirme sonrasına denk gelir. Özellikle banyo sonrasında yumuşayan tırnakları kesmek çok daha rahat olacaktır. Bebeğinize yağlarla rahatlatıcı bir masaj yaptıktan sonra, parmaklarını havludan tek tek çıkarıp nazikçe tırnaklarını kesebilirsiniz. Uyurken kesmek ise bir diğer alternatif. Ancak bu durumda yine bir kişinin bebeğin parmaklarını sıkıca tutması gerekebilir.

    bebek_tirnagi_nasil_kesilmeli

    Tırnak Kenarlarını Yumuşatmak

    Tırnakları başarıyla kestiniz. Peki, ya sonra? Tırnak kenarlarını yumuşatmadan kesim işleminin bittiğini düşünmemelisiniz. Kesildikten sonra daha keskin olan tırnaklar, bebeğinizin istemeyerek kendi kendine zarar vermesine neden olabilir. Bunun için bebekler için özel olarak tasarlanan kâğıt törpülerden kullanmakta fayda var.

    Önlem Almak Şart!

    Siz ne kadar dikkatli olursanız olun, tırnakları keserken bebeğinizin yapacağı en ufak bir hareket, parmağının kesilmesine neden olabilir. Bu ihtimali her zaman göz önünde bulundurarak önlem almanızı öneririz. Kesilen yere steril bir gazlı bezle baskı yaparak kanamayı durdurmak, yeterli olacaktır. Ancak burayı sarmanız pek önerilmez. Bebeğiniz bezin varlığından rahatsız olup çıkarmak isterse gazlı bezi yutma ihtimali büyük bir risk yaratacaktır.

     

    Kaynak: blog.gittigidiyor.com/bebek-anne