Kategori: Anne – Çocuk

  • Hamileler Egzersiz Yapmalı Mı?

    Hamileler Egzersiz Yapmalı Mı?

    Anne adaylarının form ve sağlığı üzerine konuşacağız biraz… Hamileler spor yapmalı mı sorusunun cevabı elbette ki evet… Özel bir sağlık sorununuz olmadığı takdirde, doktorunuzun da bilgisi ve önerileri üzerine spor yapmanız hem sizin hem bebeğinizin sağlığı için oldukça olumlu. Kadınlar Kulübü olarak bizler siz sevgili anne adayları için hamilelerin yapabileceği egzersizleri derledik. Birlikte göz atalım mı?

    Hamilelerin Yapabileceği Egzersizler:

    • Yürüyüş : İlk sırayı tabi ki her anne adayının kendine göre belirlediği tempolu yürüyüş için ayırdık… Ortalama 25 – 30 dakikalık bir yürüyüş sağlığınız için çok yararlı olacaktır. Ancak bu sürede çok yorulmayıp, terlememeye dikkat etmenizde fayda var.

    hamile yürüyüş

    • Hamilelerin yapabileceği egzersizler arasında ikinci sırayı yüzme alıyor. Tüm kaslarınızı harekete geçiren yüzme sizin ve bebeğinizin sağlığı için oldukça faydalıdır. Ayrıca suyun dinlendirici etkisini unutmamak lazım

    hamile yüzme

    • Pilates! Ancak mutlaka bilir kişi eşliğinde yapılmalı… Pilates yapmak isteyen anne adayları bir uzman tarafından yönlendirilirse bu dönem için ideal egzersizlerden biri de pilatestir.

    hamile pilates

    Hamilelerin Yapmaması Gereken Egzersizler:

    1. Bisiklet: Her ne kadar faydalı ve eğlenceli bir aktivite olsa dahi anne adaylarının olası düşme riski göz önünde bulundurulduğunda bisiklet hamileler için önerilmiyor…
    2. Ağırlık içeren egzersizleri akılınızdan bile geçirmediniz değil mi J
    3. Basketbol,voleybol gibi topun özellikle karnınıza çarpma riskinin olduğu sporlar… Her türlü ihtimali düşünüp bebeğinizin ve sizin sağlığınızı düşünmelisiniz.
    4. Dalış, dağcılık , dövüş gibi egzersizlerden de uzak durmalısınız…
    5. Binicilikte bisikletle aynı riski taşıdığı için en azından bu dönem içinde tercih edilmemeli…

    Peki anne adaylarının spor ve egzersiz yapmalarının faydaları neler?

    1. Yorgunluğunuzu azaltır.
    2. Ağrılarınızı hafifletir.
    3. Hamilelik döneminde sık sık yaşanan kabızlık sorununu çözer.
    4. Diyabete iyi gelir.
    5. Bu dönem boyunca yapılan egzersizler doğum anında kolaylık sağlar.
    6. Doğum sonrası rahatlığı da unutmamak gerekir…
    7. Ve tabi ki hem sizin hem bebeğinizin sağlığını korur!
  • Bebeklerde Ve Çocuklarda İshal Nasıl Önlenir?

    Bebeklerde Ve Çocuklarda İshal Nasıl Önlenir?

    Günlük hayatımızda biz; yetişkinleri bile halsiz düşürebilen ishale yakalanan bebeklere ve çocuklara özel bir bakım şarttır. Dışkılama sayısındaki ve miktarındaki ani artış anlamına gelen ishal, vücutta su kaybına neden olduğundan, çocukların ve bebeklerin bakımı ve tedavisi büyük önem taşır.

    İshalin en büyük tehlikesi vücudun fazla sıvı kaybına bağlı olarak kurumasıdır. İshal tedavisinin temel amacı bu sıvı kaybını önleyerek kurumanın önüne geçmektir.

    İshal tedavisinde hepimizin bildiği gibi su ve sulu gıdaların verilmesi ilk kuraldır. İshale bulantı ve kusma da eşlik ediyorsa daha da dikkatli olunmalıdır. Besinler azar azar ve sık sık verilmelidir! Eğer bebeğiniz varsa ve emziriyorsanız emzirmeye devam edebilirsiniz. Ancak biberonla beslenen bebekler için ishali geçene kadar ishal mamalarını tercih etmeniz gerekir.

    İshal süresince dikkat etmeniz gereken ancak bilmediğiniz pek çok şey var. Dikkat etmeniz gerekenler Daha İyi Yaşam’da!

    Temizliğe dikkat edin!

    Sağlık için temizliğe dikkat etmek büyük önem taşıyor. Çocuğunuza mama ya da yemek hazırlamadan önce ellerinizi sabunla yıkayın. Küçük bebeğin biberonlarını ve beslenme takımlarını kaynatın.

    ishal_bebek_tuvalet_klozet

    Su kaybını telafi edin!

    Bol bol sıvı almasına özen gösterin. Su ve tuz kaybının yerine konması için ishal tozları hazır bir şekilde bulunmaktadır. Bunun elde edilememesi halinde evde uygulayabileceğiniz tarif şöyle:

    • 5 su bardağı dolusu su, 2 çorba kaşığı şeker ve 1 çay kaşığı tuzu karıştırın. Eğer çocuk iki yaşından küçükse her bir ishal ya da kusma başına bir çay bardağı, 2 yaşından büyükse her bir ishal ya da kusma başına bir su bardağı bu sıvıdan içirin. Çocuklara bu sıvıyı birden içirmek zor olabilir. Bu nedenle bir dakikada bir tatlı kaşığı içirmeniz daha uygun olacaktır.

    Bu besinleri yedirin

    Şeftali, elma, muz gibi meyveler verebilirsiniz. Pirinç lapası, patates püresi, yoğurtlu çorbalar da verebilirsiniz. Çay, ayva, fındık, limon da ishale iyi gelir.

    ishal_beslenme_bebek_muz

    Bunlardan uzak tutun!

    Kola, fanta gibi asitli içecekler, şeker çikolata gibi tatlı ve yağlı gıdalar vermeyin. İshal olan büyük çocuğa süt vermeyin.

    bebek

    Acil durum!

    Çocuğunuzun ishali 6 saatten uzun sürerse, dışkısında kan varsa, su kaybı belirtileri gösteriyorsa hemen doktorunuza başvurmanız gerekir! Çocuklarda ishal kesici ilaçlar kullanılmaz. İshalin nedeninin araştırılması ve o nedene göre tedavi uygulanması gerekir.

    • Su kaybı belirtileri: Ağız ve dudaklarda kuruma, idrarda koyu renk ve yoğunluk, altı saat boyunca idrara çıkmama, gözlerin çukurlaşması, bıngıldağın çökmesi, aşırı uyku hali ve halsizlik.

    anne_bebek

    Yaşa bağlı sık ve sulu ishal tedavisi

    İshalin tedavisinde sıvı alımının artırılır ve çocuğun yaşına bağlı olarak diyet tedavisi uygulanır.

    Mama ile beslenen 1 yaşından küçük çocuklar:

    • Mamaları laktoz içermeyen sindirimi kolay mamalara değiştirilebilir. Bunu doktorunuza danışmalısınız.

    ishal_beslenme_bebek

    • Su yerine, dengeli elektrolit solüsyonu olarak bilinen ve eczanede satılan sıvılardan yine doktorunuzun önerisiyle yararlanabilirsiniz. Eğer çocuğunuzun ağır derecede ishali varsa ve koyu renkli, az miktarda idrar yapıyorsa, kilosu başına en az 10 ml olacak şekilde bu solüsyonlardan içebilir. Sıvı miktarını hiçbir zaman kısıtlamayın.

    2 yaşından büyük çocuklar:

    • Sık ve sulu ishali olan çocukların, sofra yemekleri yiyebildikleri için mamayla beslenmeleri gerekmez. Bu durumda pirinç, ekmek, kraker, havuç, patates, muz, elma püresi, kızarmış ekmek gibi besinler uygun olacaktır. Ayrıca tuzlu krakerler de çocuğunuzun ihtiyacı olan tuz miktarını karşılamasına yardım eder.

    ishal_karın agrisi_cocuk

    • Sıvı kaybı varsa, doktorunuzun önereceği oral elektrolit ve şeker solüsyonlarını verebilirsiniz.

    cocuk_ishal_bez

    • İkinci günde süt ve su verebilirsiniz. Meyve suları ishali arttırabilir! Ayrıca çocuğunuz katı besinleri reddediyorsa da ona süt verebilirsiniz.

    Emzirilenler:

    • Dünyaya geldiği ilk 3 haftasında anne sütü alan bebeğin, her emzirilmesinden sonra bir dışkılaması olur. Dışkının bazen dışkı rengi yeşil, kıvamı sulu olabilir. Dışkıda sümük, kan veya kötü koku duyulana dek bu durum normal sayılmalıdır.
    • Bebeğin dışkılama sayısı artarsa güçlü bir ihtimal ishali vardır. Bebeğiniz emmeye isteksiz, hasta görünümlü ve ateşli olabilir. Bebek ishal olursa daha sık aralarla emzirmeye gayret göstermelisiniz. Mamayla beslenen bebeklere katı gıdalar ekleyin.

    ishal_bebek_bez

    • Ağır ishalde (sulu ve sık) bebeğinizin idrarı azalmışsa ve fazla yorgunsa, damar yolundan sıvı gereksinimi olabilir.
    • Bebeğin altı ishale bağlı olarak tahriş olabilir. Bunu önlemek için her ishal dışkısından sonra altını yıkayın ve koruyucu bir krem sürün. Bu bakımı geceleri de aksatmayın.

     

    Bebeğiniz hasta da olacak iyileşecek de… Biz de böyle büyümedik mi? Moralinizi bozmayın. Siz yanındayken ona bir şey olmaz : )

    Geçmiş olsun şimdiden..

  • Resim ve çocuk

    Resim ve çocuk

    Resim, bireyin kendince düzenlemeye çalıştığı karmaşık dünyasını açıklayış biçimi ve zihinsel gelişimin göstergesi sayılabilir.

    Çocuk resimlerinin başlıca önemi,çocuğun düşünce şeklini ve içeriğini yansıtmasıdır. Resim ,çocuğun dış dünyayı algılayışının bir göstergesi kabul edilir. Burada önemli olan görsel olarak yansıtılan konunun ne ifade ettiğidir.

    Klinik açıdan resim kişiliğin değerlendirilmesi ve ya ruhsal bozuklukların tanınmasında yararlı olmaktadır. Tedavide duyguları dışa vurma aracı olarak resim, klinik açıdan tedavi değeri taşımaktadır.

    Bir iletişim aracı olarak resim, çocuğun zeka, kişilik, yakın çevre özellikleriyle iç dünyasını yansıtmaya yarayan bir ifade aracı olarak da büyük önem taşır. Çizimler, zihinsel imgenin kağıt üzerine yansıması olarak görülmektedir. Küçük yaşlarda sözcüklerden daha güçlü bir anlatım aracı olan resim,kişilik-algı-insanlar arası ilişkiler-grup değerleri ve tutumlarının saptanmasında yegane araç değildir ; ancak bu amaçla kullanılan başka bir projektif ölçeğin, gözlem ya da çocukla görüşmenin bir tamamlayıcısı olabilir. Çizim, cümle tamamlama ve kelime çağrışımı gibi diğer projektif tekniklerden farklı olarak, fantezi ve hayal gücü gibi önemli bir boyutu da içerir. Çocuğun resim çalışması bilinçaltında yatan istek ve korkulardan büyük ölçüde etkilenir; ama bu arzuların anlatımı, sembolik veya gizli olabilir. Bu anlamda resim, bastırılmış duyguların arıtılmasını sağlayabilecek bir yoldur.

    Çocuk resmiyle ilgili önemli görüşlerin başında gelişim aşamalarına göre çocuk resmini sınıflandıran görüşler gelir. Buna göre resimle ile gelişim aşamaları üç temel dönem doğrultusunda incelemektedir:

    1.anlamsız, basit karalamalar dönemi

    2.belirgin şekiller dönemi

    3.anlamlı şekiller dönem

    Çocuklar basit karalamalara iki yaşlarına doğru başlar. 2-3 yaşlarında belirgin şekillerin oluştuğu görülür. 3-4 yaşlarında anlamlı şekiller(diyagramlar) ortaya çıkar. 4 yaşına doğru çocuklar insan, hayvan, bina vb. resimlerini çizerek yeni bir aşamaya ulaşırlar.

    Basit karalamalar , belirgin şekiller ile anlamlı şekiller arasındaki en önemli fark şudur:basit karalamalar ve belirgin şekiller kendiliğinden, anlamlı şekiller ise üzerlerinde düşünüldükten sonra ortaya çıkar.

    Daire, çocuğun sanatsal faaliyetinde soyuttan somuta(güneş, insan resimleri vb.) geçişin ifadesidir.

    Çocuk 4-5 yaşlarına kadar hiçbir ayrım yapmadan ve önceden kararlaştırmadan renkleri kullanır. Bu dönemden sonra çocuk, parlak ve açık renklerden başlayarak yavaş yavaş bol renk kullanmaya gidecektir. İlk zamanlar üç ana renkle, kırmızı, sarı ve maviyle yetinir. Uzman gözlemine göre kırmızıyı sık kullanan ya da tüm sayfayı kırmızıyla boyayan çocuklar zaman zaman saldırgan ve iddiacı davranışlarıyla karakterize olmaktadırlar.

    Çocuk resimlerinde en çok insan figürü çizimi söz konusudur. ‘bir insan resmi çiz’ testi ile yapılmış çalışmalarda, çocukların genelde kendi cinsindeki figürleri tercih ettikleri ortaya konmuştur. Bu çocuğun kendi cinsel kimliğini kazanmış olması ile açıklanır

    Çocuk resimlerindeki ev figürü, çocuğun duygusal yaşamının oluştuğu merkezdir. Ev içindeki yaşam resimlerde önemli yer tutar. Ebeveyn figürü ise baskın nitelikteki anne-baba, bedensel büyüklüğü ne olursa olsun genellikle diğer aile bireylerine göre daha büyük çizilir.

    Daha önce de belirtildiği üzere resim çocukları anlamamıza yardımcı bir yöntemlerden sadece bir tanesidir. Tek başına resmine bakılarak çocuğun ruhsal gelişimi ve durumu hakkında genelleme yapılması doğru değildir.

    KAYNAKLAR:

    1. Yavuzer H. Resimleriyle Çocuk. 11. Basım. İstanbul: Remzi Kitabevi; 2005.

    2. Malchiodi C.A. Çocukların Resimlerini Anlamak. 1. Baskı. İstanbul: Epsilon Kitabevi; 2005

    Uzm. Dr. Senem TURAN tarafından yazılmıştır.

  • Tuvalet Eğitimini Kolaylaştıracak Öneriler

    Tuvalet Eğitimini Kolaylaştıracak Öneriler

    Bebeğiniz giderek büyüyor. Artık söylediklerinizi anlamaya, bunlara tepki vermeye başladı. Bu hareketleri ile bedensel ve bilişsel olgunluğa ulaşmaya başladığını da kanıtlıyor. O halde onu rahatsız edici bezlerden, pişiklerden kurtarma zamanı geldi. Peki, bebeğinize vereceğiniz tuvalet eğitiminin aşamalarını ve bu konuda nasıl hareket etmeniz gerektiğini biliyor musunuz? Sabır ve duyarlılık özelliklerinizi ön planda tutmanız gereken bu süreci birkaç adımda kolayca atlatabilmeniz mümkün.

    Doğru Zamanı Tespit Edin

    Çocuklarda tuvalet eğitimine başlamak için belirlenmiş kesin bir yaş bulunmaz. Olgunluğa ulaşma ve bunun bilincine varma yetisi çocuktan çocuğa değişkenlik gösterebilir. Kalıcı bir tuvalet eğitimi için çocuğun yeterli düzeyde kas kontrolüne sahip olması gerektiğinden, eğitim verilirken kesinlikle zorlama ve baskı yoluna gidilmemelidir. Bu baskı, ileriki yıllarda alt ıslatmaya sebebiyet verebilir. Eğer birkaç hafta boyunca çocuğunuzun tuvalet alışkanlığı edinmesinde bir gelişme göremediyseniz biraz ara vermenizde fayda var. Birkaç ay bekleyin ve sonra bu konuyu ona yine hatırlatın. Endişelenmeyin, zamanla alışması daha kolay olacaktır.

    Ona Durumu Anlatın

    Tuvalet eğitimine başlarken her gün belirli aralıklarla tuvaleti olsun ya da olmasın çocuğunuzu tuvalete ya da lazımlığa oturtmak, alışkanlık kazanmasına yardımcı olur. Bu sırada onunla iletişim kurabilirsiniz. Neden tuvalete gitmesi gerektiğini, tuvalete gitmesi gerekenin sadece o olmadığını, sindirimin gerekliliğini ve bundan korkmamasını ona eğlenceli bir dille anlatabilirsiniz.

    Büyük Tepkiler Vermeyin

    Çocuğunuzun artık tuvaletini düzenli olarak bez yerine tuvalete yapmasını takdir edebilirsiniz, fakat bu konuda kesinlikle orta yolu bulmalısınız. Büyük ödüller ve övgüler, en az altına kaçırdığında ona kızmak kadar yanlıştır. Bu durum çocuğa fazla sorumluluk yükler ve her şey ters tepebilir.

    Katılımcı Olmasını Sağlayın

    Eğitim verdiğiniz tuvalet önemlidir. Bazı tuvaletler bu işleme uygun değildir. Karanlık ya da fazlaca yüksek olabilirler. Bu durumda lazımlıklara ve tuvalet eğitimini kolaylaştıran ürünlere ihtiyacınız olabilir. Ayrıca bu esnada çocuğunuza bazı özgürlükler tanımanızda da fayda var.
    Kendi kendine soyunmasına, tuvaletin ışığını yakma, sifonu çekme gibi kendisinin yapmak istediği şeylere izin verebilirsiniz. Çünkü çocuğun katılımcı olması, sürece çabuk alışmasını sağlayacaktır.

    Gece Eğitimi

    Gece eğitimi için acele etmeniz doğru olmayacaktır. Bu dönemde gece bez bağlamak yerine, alıştırma külotları ve alezler kullanmak daha yararlı sonuçlar verebilir. Gündüz eğitimi tamamlandıktan sonra geceleri sık sık çocuğunuzu uyandırıp onu tuvalete götürebilirsiniz. Çocuğun bu esnada tam olarak uyandırılması ve bilinçli olması tuvalet eğitimini kolaylaştırabilir.

    Kaynak: blog.gittigidiyor.com/bebek-anne

  • Çocuklarla Kamp Kurmak İçin

    Çocuklarla Kamp Kurmak İçin

    Çocukları doğa ile tanıştırmanın en keyifli yollarından biri kamp yapmaktır. Tabii çocuklarınızı da dahil ettiğiniz kamp hayatı için bazı konularda en baştan önlem almakta fayda var. Önerilerimize kulak vererek çok keyifli ve eğlenceli bir kamp hayatı planlayabilir, çocuğunuzu doğanın en nadide güzellikleri ile tanıştırabilirsiniz.

    1. Çocuğunuz İçin Çanta Hazırlarken

    Çocuğunuzun kamp ihtiyaçları sizinkinden daha farklı olabilir. Özellikle giyecekler konusunda yedek almakta fayda var. Çoraplar, ayakkabılar, tişörtler olabildiğince fazla olmalı. Kirlenmesini dert etmeyeceğiniz giyecekler seçmelisiniz. Değişken hava şartlarına karşı da önlem almak önemli. Güneş koruyucu kremler, yağmurluk, şapka, gözlük gibi koruyucu ürünlerin yanınızda olması işinizi kolaylaştıracaktır.

    2. İlk Yardım Çantası

    Kamp yaparken ilk yardım çantası hazırlamak, atlanmaması gereken konuların başında gelir. Özellikle ilk yardım çantanızda çocukların da kullanabileceği ateş düşürücü ilaçlar, açık yaralara sürülebilecek pansuman malzemeleri gibi ürünlere de yer vermelisiniz.

    3. Yolculuk Başlasın

    Kendi özel aracınızla yapacağınız yolculuğunuzdan çocuğunuzun da keyif almasını sağlamak oldukça önemli. Öncelikle araçta, çocuğunuzun yorulduğu zamanlarda uyuyabileceği bir düzen kurmakta fayda var. Ayrıca çocukların seveceği şarkıların yer aldığı bir çalma listesi hazırlamak da çocuğunuzun keyifle seyahat etmesini sağlayacaktır.

    4. Kamp Alanı Seçimi

    Çadırınızı kuracağınız yerin kayalık, dağlık bölgeler yerine çocukların koşup oynayabileceği düzlük alanlar olmasına dikkat etmelisiniz. Ayrıca yola yakın yerlerden uzak durmalı, yakın çevrede dere, göl gibi su kaynakları olmamasına da dikkat etmelisiniz.

    5. Kampta Yemek Konusu

    Şişe taktığınız sosisleri, marşmelovları çocuğunuzla beraber yaktığınız kamp ateşinde pişirmenin ne kadar keyifli olacağını bir düşünün. Ancak yiyecekleriniz bunlarla sınırlı olmamalı. Özellikle çocukların size göre daha sık acıktığını unutmamalısınız. Bunun için cepte taşınabilecek büyüklükteki enerji barlardan bolca depolayabilir, lezzetli sandviçler hazırlayabilirsiniz. Ayrıca konserve yiyecekler de kamp hayatının olmazsa olmazlarındandır. Bunun dışında taze meyveler de çocukların atıştırmalık ihtiyacını karşılayacaktır. Yiyecekleri soğutucu çantalar ve kutular içinde muhafaza etmeniz de mümkün.

    6. Keyifli Aktiviteler

    Çocuklarınızı da dahil ettiğiniz kamp hayatında bolca keyifli aktivite üretmelisiniz. Doğada keşfedilebilecek o kadar çok şey var ki! Zaten hiçbir anınızın boş geçmeyeceğinden emin olabilirsiniz. Ancak çocukların ilgisini çekebilecek aksesuarlarla doğa gezilerini çok daha keyifli kılabilirsiniz. Çocukların doğadaki böcekleri inceleyebilmeleri için büyüteç bulundurabilir, ağaç kabuklarından koleksiyon yapmak için renkli poşetler alabilirsiniz. Doğal güzellikleri ölümsüzleştirmek için çocuğunuza özel bir fotoğraf makinesi de harika bir seçim olacak. Ayrıca pusula, el feneri, harita gibi araçları kullanmak da çocuğunuzun çok ilgisini çekecek.

    7. Doğa ile Tanışma

    Çocuklarınızın doğada karşılaşacakları canlılara dair bilgi edinmesi için doğayı tanıtıcı kitaplar edinebilirsiniz. Çocuklar doğada gördükleri canlılarla kitaplardakileri karşılaştırarak onları daha yakından tanıma fırsatı bulabilirler. Hatta kitaptakilerle aynı olan canlıların fotoğraflarını biriktirmek de kendi arşivlerini oluşturmalarını sağlayacak keyifli bir aktivite olabilir.

     

    Kaynak: blog.gittigidiyor.com/bebek-anne

  • Çocukluk Döneminde Korkular

    Çocukluk Döneminde Korkular

    Gerçek bir tehlikenin veya tehlike düşüncesinin uyandırdığı endişe duygusuna korku denir. İnsanoğlu binlerce yıldır “korku” yaşar ve bu yaşamımızın bir parçasıdır. Doğumdan ölüme kadar hayatın akışı içerisinde her insan korkuyu deneyimler.

    Çocukların gelişim süreci içerisinde çeşitli korkulara sıklıkla rastlanır. Bebeklikten ergenliğe kadar olan dönem özellikle çeşitli korkuların görüldüğü bir dönemdir. Korku bir nesneye, kişiye ya da bir duruma bağlı olabilir. Korkunun en önemli özelliği, korku veren uyaranın ani ve beklenmeyen bir durumda ortaya çıkmasıdır. Korkunun oluşumu, kişinin içinde bulunduğu çevrenin koşullarına, uyaranın şiddetine, geçmişteki yaşantılarına, o andaki fizyolojik ve psikolojik durumuna bağlıdır. Yapılan araştırmalarda çocukların yüzde 90’ının gelişimlerinin bir döneminde herhangi bir şeyden korktuklarını göstermiştir.

    YAŞ DÖNEMLERİNE GÖRE KORKULAR VE NEDENLERİ

    • Çocuk için yeni olan ve bilinmeyen her şey korku verir. 2-3 yaş çocuklar yüksek seslerden, elektrik süpürgesinin çıkardığı sesten, gök gürültüsünden korkarlar. 3-4 yaşlarında bu korkulara annenin desteğini kaybetme, yalnızlık, yangın, kaza vb. olaylardan korkma eklenir. Bu yaş çocuğu için somut olayların yanı sıra hayal edilen şeyler de korku kaynağı olmaya başlar. Bunun nedeni çocuğun gelişmekte olan hayal gücüdür. Bu nedenle zeki ve üstün yetenekli olan çocukların korkuları daha çok ve çeşitlidir. 4 yaş civarında çocuğun korkularında yavaş yavaş azalma görülür.
    • 5-6 yaşlarındaki bir çocuk masalların etkisi ile imgeleme dayanan nesnelerden korkar. Bu yaş çocuğunun çevre ile etkileşimi ve deneyimi artmıştır. Böylece tehlikeli olayları, durumları ve toplumun değer yargılarını öğrenmiştir. Hangi davranışlarının başkaları tarafından kabul edilmeyeceğini ya da onaylanmayacağını tahmin edebilir. Bu nedenle çocuk zaman zaman davranışlarının başkaları tarafından beğenilmeyeceği korkusunu taşır. 6 yaşta korkularda tekrar artma görülür. Anaokulu ve ilkokul döneminde hayalet ve canavar gibi unsurlar çocuklar için özellikle korkutucudur. Büyüdükçe korkularında olumlu yönde azalma gerçekleşir.
    • Çocuk korkusunu ağlayarak, annesine sarılarak, bir yetişkinle birlikte bulunmak isteyerek, eşyaların arkasına saklanarak ya da sözel olarak açıkça belirtebilir. Çoğu kez iştahsızlık, uykusuzluk, gruba katılmak istememe, inatçılık, içe kapanma vb. davranışların altında yatan temel neden korkudur. Korku anında fizyolojik pek çok belirti olabilir. Yüz kızarması veya sararması, nabız ve kalp atışlarının hızlanması, mide kasılması ve kusma, sık soluk alıp verme, titreme, terleme ve göz bebeklerinin büyümesi olabilir.
    • Korkunun psikolojik etkileri de olabilir. Bazı çocuklar konuşurken kekelemeye başlarlar. Kendine ve çevreye yönelik öfke tepkileri ya da huzursuzluk hissi en çok görülen tepkilerdir.
    • Çocuk korkuyu anne-babasını örnek alarak öğrenebilir. Annesinin köpekten korktuğunu gören çocuk, annesi gibi köpekten korkmaya başlar. Ayrıca çocuğa anlatılan korkulu masallar, eğitimde korkunun etkin bir araç olarak kullanılması, çocuğun aşırı derecede korunması, çocuğun geçirmiş olduğu kaza, yaralanma, tıbbi müdahale, ailede ve yakın çevrede yaşanan kayıplar da çocukta korku başlatabilir ya da mevcut korkuların gelişmesine neden olabilir.

    ÖNERİLER

    • Çocukta korkunun devamlılığını ve olumsuz etkilerini önlemek için korkunun nedenleri araştırılmalı ve bu nedenler ortadan kaldırılmalıdır.
    • Bu korkuların nedenleri araştırılırken yaş dönemine özgü olup olmadığına dikkat edilmelidir.
    • Aileler çocukların korkularını yok saymamalı, asla küçümsememeli ve alay etmemelidirler.
    • Korkuları olan çocuğa sabırlı davranılmalı, korkularını yenmesi için zaman tanınmalıdır.
    • Aşırı koruyucu bir tutum sergileyerek çocuk her şeyden korkar hale getirilmemelidir.
    • Çocuğa “Aman düşersin!”, “Sen tek başına karşıya geçemezsin” “Oraya gitme, karanlık” vb. sözlerle çevrenin tehlikelerle dolu bir yer olduğu duygusu aşılanmamalıdır.
    • Fiziksel temasın çocuğun korkusunu kontrol altına almasında yardımcı olacağı unutulmamalıdır.
    • Çocuğun arkadaş grubuna girmesine ve özgüven duygusunu geliştirmesine yardımcı olunmalıdır.
    • Çocuk, korkuları konusunda konuşmaya hazır olduğu zaman onunla açıkça konuşulmalıdır.
    • Çocuk, korktuğu şeye yavaş yavaş alıştırılmalıdır. Örneğin denizden korkan bir çocuğun önce uzaktan denizi ve deniz kenarında oynayan çocukları izlemesine imkân verilmelidir. Daha sonra çocuğun önce deniz kenarında oynaması, sonra ayaklarını ıslatması ve yavaş yavaş denize girmesi sağlanmalıdır.
    • Çocuklara hayal güçlerini olumsuz yönde tetikleyebilecek korkulu masallar anlatılmamalı, izledikleri çizgi filmler ve filmler gelişim düzeylerine uygun olmalıdır.
    • Korkuyu hafifletmek amacıyla kendilerini yetersiz hissedecekleri “Erkek adam hiç korkar mı?”, “Sen artık kocaman oldun” gibi söylemlerden kaçınılmalıdır.
    • Bazı çocuklar korkularını davranışsal sorunlar altında maskeleyebilirler. Çocuklarla açık bir iletişim içinde  olunması  korkuları ile başa çıkmaları konusunda onları destekler.
    • Kabusların, korku fantezilerinin ve ürkütücü varlıkların çocukluk döneminin en önemli unsurları olduğu unutulmamalıdır.
    • Çocukların korku duydukları konularla dalga geçer bir tutum sergilenmemeli ya da görmezden gelinmemeli, özellikle konuyla ilgili çalışmasına yardımcı olunmalıdır.
    • Korktuğu unsurlarla ilgili olarak mantık çerçevesinde basit açıklamalar yapılmalıdır. Bu açıklamaları yaparken şarkı, hikaye ve görsel materyallerden yararlanılabilir.
    • Yeterli ve doğru ilgi göstermek, korku verici durumlarda olumlu model olmak çocukların korkularla baş edebilmelerine yardımcı olur.

    Yılmaz ERDAL

    Kaynak: egitimpedia.com

  • Hazır mamalar bebeklerde diş çürüğü sebebi

    Hazır mamalar bebeklerde diş çürüğü sebebi

    Diş Hekimi A.Doğan Bircan, hazır mamaların bebeklerde diş çürüğü yaptığı söyledi.

    Bebeklerde süt dişlerinin, bebek 6 aylıkken çıkmaya başladığını belirten Diş Hekimi A.Doğan Bircan, “Bebek için ağız ve diş bakımı da bu tam da bu süreçte başlamaktadır. Bunun için gazlı bez veya yumuşak bir fırçadan yardım alınarak macun kullanmadan sadece su ile temizliği yapmak gerekmektedir. Fırçanın daha da yumuşaması için birkaç dakika ılık suda bekletilebilir” dedi.

    Anne sütünde bulunan asit bebeğin dişlerine zarar verebileceği için emzirmeden sonra bebeğin dişlerini muhakkak temizlemek gerektiğini anlatan Diş Hekimi A.Doğan Bircan, “Ebeveynler veya bebekle ilgilenen bakıcıların ağız sağlığı da dolaylı yoldan bebeklerin ağız sağlığını etkilemektedir.

    Bebekle direk teması olan kişilerin ağızlarında olası bir enfeksiyon durumunda bağışıklık sistemi henüz tam olarak gelişememiş bebeklerde enfeksiyonun bulaşma riski mevcuttur. Bu sebepten bebeğin bakımıyla sorumlu kişilerin bulaşmayı en aza indirgemek için kendi ağız ve diş sağlığına kesin özen göstermeleri gerekmektedir. Çocukların yemeklerini tatmak ya da sıcaklığını kontrol etmek için kaşıklarının ebeveyn veya bakıcılar tarafından kullanılması ya da yemekleri soğutmak için üflenmesi bulaşmaya sebep olabilir. Ayrıca sıklıkla çocukların dişlerinde oluşabilecek beyaz, siyah ve kahverengi lekelerin kontrol edilmesi gerekmektedir” dedi.

    Bebeklerde diş çıkarma sürecinde; uyku düzeninde bozukluk, huysuzluk, huzursuzluk, eline aldığı her şeyi ağzına götürme, ağız çevresinde döküntü, tükürükte artış ve ateş gibi belirtiler gösterebileceğini anlatan Diş Hekimi A.Doğan Bircan, “Kaşınmış diş etine yıkanmış nemli ellerle parmak basıncıyla masaj yapılabilir ve bu sırada gazlı bez de kullanılabilir. Meyve filesi içine havuç koyarak hem havuç suyunu içmesi hem de kaşıntı hissinin geçmesi sağlanabilir. İçinde sıvı olan ve soğutulan diş eti kaşıyıcıları bu dönemde faydalı olacaktır.

    Huzursuzluk ve uykusuzluk aşırı olursa çocuk doktorunuza danışarak parasetamol içeren bir ağrı kesici kullandırabilirsiniz. Mama ile beslenen çocuklarda anne sütü ile beslenen çocuklara göre çürük görülme riski daha fazladır çünkü; hazır mamalar anne sütüne oranla daha karyojeniktir. Bu yüzden mama ile beslenen çocuklarda beslenme sonrası ağız bakımına daha fazla önem gösterilmelidir.

    İlk süt dişi bebek altı aylıkken çıkmaya başlar ve yirmi adet süt dişinin tamamlanması bebek üç yaşına gelince sonlanır. Süt dişlerinin erken veya geç çıkması endişelenecek bir durum değildir” şeklinde konuştu.

  • Çocuklar Organ Naklinin Ne Olduğunu Eski Oyuncaklardan Öğreniyor

    Çocuklar Organ Naklinin Ne Olduğunu Eski Oyuncaklardan Öğreniyor

    Second Life Toys (ikinci Hayat Oyuncakları), organ bağışına yönelik farkındalığı artırmayı umut eden bir organizasyon. Japonya’daki bu organizasyonun zekice düşünülmüş kampanyasının insanların ilgisini çekeceğine hiç şüphe yok.

    Kampanya kapsamında organizasyon, eski kırık ve eksik peluş oyuncakları yeniden tam yapmak için yeni uzuvlar veriyor. İşin en güzel tarafı ise kendi istemediğiniz oyuncaklarınızı bağışlayarak kampanyaya katılabilmeniz. “Alıcı” peluş oyuncaktan size, bağışınızın hayatını ne kadar iyileştirdiğine dair bir teşekkür mektubu bile geliyor.

    Bu tatlı kampanyanın ardındaki mesaj da çok önemli. Organ bağışı, Japon medyasında ne yeterince yer alan ne de insanların ilgisini çeken bir sorun. Bekleme listelerinde yaklaşık 14,000 kişi varken, bu insanların yılda sadece 300′ü ihtiyaç duydukları organlara kavuşabiliyor. Umarız bu kampanya biraz daha fazla fakındalık yaratarak bu durumu değiştirebilir.

    Alıcı (Kırık) + Donör (Sevildi Ama Artık Oynanmıyor)
    Alıcı (Kırık) + Donör (Sevildi Ama Artık Oynanmıyor)
    Alıcı (Kırık) + Donör (Sevildi Ama Artık Oynanmıyor)
    Alıcı (Kırık) + Donör (Sevildi Ama Artık Oynanmıyor)
    Ejderhanın Kanatları
    Ejderhanın Kanatları
    Maymunun Kolu
    Maymunun Kolu
    Geyiğin Kulağı
    Geyiğin Kulağı

     

    Kaynak: http://www.boredpanda.com/child-organ-transplants-social-campaign-second-life-toys-japan/

    Çeviri: egitimpedia.com

  • Çocukları sosyal medyadan uzak tutun!

    Çocukları sosyal medyadan uzak tutun!

    “Özellikle sosyal medyada uygun olmayan görsel ve haberleri lütfen çocuklarınıza izletmeyin, göstermeyin” diyen Uzm. Psk. Gamze Eser, özellikle 0-6 yaş grubu çocukların sosyal medyadan uzak tutulması gerektiğini belirtti.

    Yeni Asır’da yer alan habere göre Uzm. Psikolog Gamze Eser, “Ülkemizin içinde bulunduğu bu günleri, devletin birlik ve bütünlüğünü savunarak aşacağız. Yaşadığımız tedirgin, belirsiz ve sıkıntılı sureci çocuklarımıza yansıtmamaya özen göstermeliyiz.

    Öncelikle henüz olan bitenin bilincinde olmayan 0-6 yaş grubu evlatlarımızı, çoğunlukla sosyal medyada var olan haber ve uygun olmayan görüntülere maruz bırakmamalıyız.

    Daha bilinç düzeyi oturmuş çocuklarımıza ise ileriki yaşlarında yaşanılan durumu kafalarında yanlış kavramaya yönelik söylem, eylem ve açıklamalardan kaçınmalıyız. Şu an için yapılacak görüş ayrılıkları açıklamalarının bizlere ve evlatlarımıza hiçbir yararı olmamakla birlikte kafalarında yanlış anlamalara, sorgulamaya yetmeyecek bilgi ve altyapı kirliliğine sebep olacaktır” diyor.

    Eser, “Kutuplaşmak, duygu- düşünceleri agresif şekilde yansıtmak ev, iş ve tüm sosyal ortamlarda gerginliğin artmasına sebep olacaktır. Bizler doğru çocuk yetiştirmeyi, bilinçli anne-baba olmayı kendimize temel davranış biçimi edinmişken, hassas yaklaşımları gerektiren an ve olaylar karşısında da aynı özen ve sağduyuyu elden bırakmamalıyız” ifadelerinde bulundu.

  • Bebek Arabası mı, Baston Puset mi?

    Bebek Arabası mı, Baston Puset mi?

    Anne kucağından sonra bebekleri emanet edebileceğiniz en doğru eşyalar, bebek arabaları ve pusetlerdir. Bu araçlar arasından seçim yaparken de güvenlik ve sağlık koşulları her zaman en başta gelir. Ancak bu noktaların dışında kendiniz ve bebeğiniz için doğru seçimi yapmak için biraz yaşam tarzınıza, biraz da çocuğunuzun yaşına dikkat etmelisiniz. Peki, gelelim baston puset ve bebek arabasının özelliklerine. Acaba sizin için en doğrusu hangisi?

    Bebek Arabası mı, Baston Puset mi?

    Bebek Arabası

    Bebeğinizle dışarıda sık sık vakit geçirmeyi planlıyor ve bu süre içinde bebeğinize maksimum konfor sağlamayı hedefliyorsanız bebek arabaları sizin için doğru bir tercih olacaktır. Pek çok özelliğe yer veren bebek arabaları, yapıca hayli büyük ve güvenlidirler. Bebeğin yüzünün sizi ya da dışarıyı göreceği şekilde ayarlanabilir modeller ideal bir kullanım sağlıyor. Ayrıca güneş ve yağmur koruması, sizin eşyalarınızı taşıma kolaylığı sağlayan bir sepet, bebeğinizin kendi başına yemek yemesi için bir tepsi ve birçok yardımcı aparat bulunduran bebek arabaları, uzun süre hareket halinde olanlar için ideal. Bir diğer avantajı ise bu tipteki bebek arabalarının pek çoğunun puseti çıkarılabiliyor ve oto koltuğu olarak da kullanılabiliyor olması.

    İlk Aylar İçin İdeal

    Ancak travel bebek arabaları olarak da bilinen bu tip arabaların bazı dezavantajları da bulunuyor. Tek elle bebeğinizi tutup tek elle arabayı kapatmayı düşünüyorsanız her model buna uygun olmayabiliyor. Ayrıca genelde ağır ve büyük yapıda olan bu tip bebek arabaları, otomobilinizin bagajına tek seferde sığamıyor ve parçalara ayrılması gerekebiliyor. Asansörü olmayan apartman daireleri için de bu ürünler biraz ağır gelebilir. Yine de bebeğin ağırlığının çok fazla olmadığı dönemler için bu ürünler kullanılabilir.

    Baston Puset

    Baston Puset

    Travel model bebek arabalarına göre çok daha ufak ve hafif yapıda olan baston pusetler de oldukça kullanışlıdır. Hafif yapıları, özellikle çocuğun ağırlaşmaya başladığı yaşlar için ideal bir kullanım sunar. Her marka ve modelde emniyet kemeri bulunan bu tarz pusetlerde güvenlik açısından dikkat edilmesi gereken diğer konular, aracın manevra kabiliyeti ve iskeletin sağlamlığıdır. Tek bir el hareketi ile katlanıp az yer kaplayan pusetler, özellikle arabanın bagajına yerleştirmek ya da kolaylıkla evinize taşımak için idealdir. Çocuklarınızla beraber çıktığınız seyahatlerde de kolaylık sağlar.

    Kısa Süreli Aktiviteler

    Pek çok yönden avantaj sağlayan baston pusetler, genellikle uzun süreli kullanımlar için yeterli gelmeyebilir. Bebek için hemen her detayın düşünüldüğü bebek arabalarına kıyasla temel ihtiyaçlara yönelik olan baston pusetler, bebeğinize yemek yedirmek ya da sepetinde alışveriş torbalarını taşımak için çok ideal olmayabilir. Bazı modellerinde yatma özelliği de bulunmayan bu modeller genellikle günlük yürüyüşler için oldukça kullanışlıdır. Bebeklerle birlikte yürüyen çocuklar için de bu modeller tercih edilebilir.

     

    Kaynak: blog.gittigidiyor.com/bebek-anne