Etiket: kilo verme

  • Diyet ürünler melek mi şeytan mı?

    Diyet ürünler melek mi şeytan mı?

    ‘Şekersiz’ ibaresiyle satılan yapay tatlandırıcılı meşrubatların kilo sorununu çözmek bir yana daha da büyüttüğü öne sürüldü. Bu sonucun altında yatan neden ise insan beyninin yiyeceklere karşı verdiği tepkide saklı.

    Diyet ürünler melek mi şeytan mı?

    30 yıldır süregelen tartışmayı alevlendiren son açıklama Londra merkezli Imperial College Kamu Sağlığı Fakültesi’nden Prof. Christopher Millett’ten geldi.

    Prof. Millett ‘diyet’ ibaresiyle ambalajlanan gıdalarını bir pazarlama taktiği olduğunu öne sürerek “Dünyadaki obezite sorununu büyütüyorlar” dedi.

    Bu alanda yapılan çok sayıda araştırma Prof. Millett’i doğrular nitelikte. Çünkü her ne kadar kalorisiz ve şekersiz olsalar da, yapay tatlandırıcılı ürünler de beyinde şekerin etkilediği bölgeyi etkiliyor. Bu durum insanda açlık hissini tetikliyor ve sonrasında kalori alımı başka gıdalarla devam ediyor.

    Elbette bu görüşe karşı çıkanlar da var. İngiliz Meşrubat Birliği yapay tatlandırıcılı içereceklerin hedef alınmasının yanlış olduğunu savunarak, söz konusu ürünlerin tüketicilerin düşük kalorili beslenme düzenine yardımcı olduğunu öne sürdü. Birlik başkanı Gavin Partington, kilo koruma yöntemi olarak kullanılan bu meşrubatların delilsiz olarak düşmanlaştırılmasının doğru olmadığını belirtti.

    İngiliz devletinin obezite konusundaki danışmanlarından Prof. Susan Jebb ise sağlıklı bir yaşam için en doğru içeceğin su olduğunu, ancak tüketici alışkanlıklarına bağlı olarak ‘diyet’ olarak ambalajlanan suni şekerli meşrubatların şekerli olanlar yerine tüketilmesinin en azından doğru yöne bir adım atmak olduğunu savundu.

     

     

    Kaynak: cnnturk.com

  • Duygusal açlığımız ve gece yemek

    Duygusal açlığımız ve gece yemek

    Duygusal Açlığımız
    Uzun zamandır kilolarınızdan şikayetçisiniz… Diyet yapmaya karar veriyorsunuz, tüm gün çok az yemeye hazırsınız… Fakat akşamları yemeklere hayır demiyorsunuz, hatta gece kalktığınızda bile kendinizi mutfakta buluyorsunuz…Yalnız değilsiniz, siz de gece yeme sendromunu yaşıyor olabilirsiniz..
    Gece yeme sendromu, yeme davranış bozukluklarından biri olarak en sık rastlananlardan biridir. En belirgin özelliği haftada en az 3 gece, en az 1 kez uyanarak bir şeyler atıştırmaktır. Bu durumu açıklayan kişilerden farklı yaklaşımlar duyabilirsiniz. Kimi gece midem kazınıyor bir lokma yemezsem uyumaya devam edemiyorum derken, kimileri gece kalkıp yemek bile yapabilmektedir. Gece atıştırmalarını sabah kalktığında buzdolabındaki, mutfaktaki eksik yiyeceklerden ya da kırıntılardan fark edenler de var. Gece yemenin, açlık dürtüsünden çok psikolojik kökenli olduğunu gösteren çalışmalar çoğunluktadır.
    Sabah kalktığınızda kahvaltı yapmayı atlıyor veya kahve, meyve suyu gibi içeceklerle geçiştiriyorsanız, ardından gün boyu çok düşük kalori alarak gününüzü geçiriyorsanız, akşam tüm günün acısını çıkaracağınızı unutmayın. Gün boyu o kadar aç bırakırsınız ki kendinizi akşam yemeğinde başlayarak yatana kadar bir şeyler yer, hiç doymayacağınızı düşünürsünüz, hatta gece kalkarak yemeye devam edersiniz. Araştırmalar gösteriyor ki bu şekilde tüketim yapan kişiler günlük aldıkları kalorinin %50 ‘den fazlasını akşam yemeği ve sonrasında almaktadır. Böyle bir yeme alışkanlığı obezite ve yüksek kilo ile ilişkili tüm hastalıklara neden olabilmektedir.
    Hacattepe üniversitesinde yapılan bir araştırmaya göre çalışmaya katılan obez bireylerin % 66’sı gece yeme alışkanlığı göstermişlerdir. Stres ve uyku bozukluğunun eşlik ettiği veya neden olduğu gece yeme sendromu ile obezite bu şekilde kısır bir döngü oluşturmaktadır. Gün boyu açlığın ardından akşam başlayan aşırı tüketim ile kilo vermek imkansız hale gelirken, bunun da yaratabileceği stres ile gece yeme atakları artabilmektedir.

    Duygusal açlık gece yemek yeme
    Duygusal açlık gece yemek yeme

    Yapılan araştırmalar tek başına diyet tedavisi yaklaşımının gece yeme sendromunda etkili olamayabileceğini, bu davranışın düzeltilmesinde psikolojik desteğin ihtiyaç olabileceğini göstermiştir.
    Doğru beslenme stresinizi azaltır
    Stres bir çok hastalığın kaynağı olmakla beraber, gece uyku düzensizliği ve uyandığınızda yemek yeme isteğinizin ana nedeni olabilir. Günü yeterli ve doğru beslenerek geçirmeniz akşam beslenmenizi ve uyku kalitenizi olumlu yönde etkiler. Böylece gece yemeleriniz son bulur.
    Sabah uyandığınızda gözleriniz açılır fakat kahvaltı yapmazsanız vücudunuz uyanmakta ve güne adapte olmakta zorluk çeker. İyi bir sabah kahvaltısının sizi daha enerjik, daha sağlıklı hissettireceğinden emin olun.
    Öğle yemeği çok önemlidir, sizi akşama hazırlar. Öğle yemeğini geçiştirirseniz akşama kadar çok acıkır ve akşam yemeğinde aşırıya kaçarsınız. Oysa doyurucu bir öğle yemeği ve ardından gelen meyve gibi küçük ara öğünlerle akşamki açlığınızı azaltırsınız. Bu sayede yiyeceklerle mücadele etmek zorunda kalmazsınız.
    Akşama doğru kafeinli içecek tüketimini sınırlamak da gece uykunuzu olumlu etkileyecektir
    Kimileri gece uyuyabilmek için alkol tüketimine başvurabilmektedir fakat alkol tüketiminin gece yarısı uyanmanızı arttıracağını unutmayın. Gece uyanma alışkanlığı olmayan kişiler dahi alkol tüketimi sonrasında gece uyanmaktadırlar…
    Gece yeme sendromu yaşıyorsanız psikiyatrist, psikolog ve diyetisyen yardımı ile bu davranışı değiştirmeniz mümkün olabilir. Önemli olan buna neden olan stres kaynağının bulunması ve doğru beslenme düzeni ile alışkanlıklarınızın değişmesidir.

     

    Dyt. Beste ALİMERT

  • 200 kalori altında sağlıklı ara öğünler

    200 kalori altında sağlıklı ara öğünler

    200 kalori altında sağlıklı ara öğünler…

    1) PATLAMIŞ MISIR

    2 büyük kase yağsız ve tuzsuz patlamış mısır film keyfinize eşlik edebilir. Baharatlarla lezzetlendirerek kyfinize keyif katabilirsiniz.

    2) REÇELLİ EKMEK

    2 dilim tuzsuz etimek üzerine 2 tatlı kaşığı light labne ve 2 tatlı kaşığı reçeli sürüp, yanına da şekersiz çay/ kahve ile tatlı ihtiyacınızı bastırabilirsiniz.

    3) YOĞURT DİP SOSLU SEBZE CİPSLERİ

    1 büyük boy havuç ve 1 büyük boy salatalığı jülyen şekilde doğrayınız. 1 küçük kase kadar süzme yoğurdun içine sevdiğiniz baharatları ekleyip karştırınız. Arkadaşa davetlerinizin en sağlıklı atıştırmalığını yaptınız bile.

    4) PEYNİRLİ MEYVE SALATASI

    Sevdiğiniz bir meyvenin orta boyunu seçip küp küp doğrayınız. Yanına da 1 dilim kadar tuzsuz bir peynir ekleyip özellikle yaz ayları için vazgeçilmez bir ara öğün haline getirebilirsiniz.

    5) LEBLEBİLİ ATIŞTIRMALIK

    1 küçük kahve fincanı leblebi ile 2 yemek kaşığı kuru üzümü karıştırıp hem tatlı hem de tok tutucu bir atıştırmalık haline getirebilirsiniz.

    6) FİT KANEPELER

    3 adet tuzlu diyet bisküvi üzerine 2 tatlı kaşığı kadar light labneyi paylaştırın, üzerine dilimlediğiniz domatesleri de dizin, üzerine de 3 tane dilimlenmiş zeytin ekleyin. En son kekik ve nane ile lezzetlendirip afiyetle tüketebilirsiniz.

    7) ÜZÜM

    1 kase kadar üzümü 1 gece önceden buzluğa koyup dondurun. Donmuş üzüm yemenin çok daha keyifli olacağını göreceksiniz.

    8) MUZ SANDVİÇLERİ

    1 küçük boy muzu uzunlamasına kesin. Arasın 2 tatlı kaşığı kadar fıstık ezmesi sürüp kapatın. Üzerine biraz da kakao serpip basit ama çok lezzetli bir tatlı haline getirebilirsiniz.

    9) KAHVE YANI ÇİKOLATASI

    4 küçük parça bitter çikolatayı benmari usulü eritin. İçerisine 6 tane badem ve 3 tane minik minik doğranmış kuru eriği karıştırın. 7 eşit parçaya bölüp ince tabaka halinde dondurun. Bu hafta kahvenizin yanına kendi çikolatanızı hem kendiniz yapmış oldunuz hem de daha sağlıklı hale getirdiniz.

    10) MEYVELİ YOĞURT KÜPLERİ

    3 kaşık yoğurdu yarım paket vanilya ya da 1-2 damla vanilya özü ile karıştırıp krema haline getirin. Üzerine de 1 su bardağı kadar çilek, yaban mersini, böğürtlen gibi kırmızı meyvelerden oluşan karışımı ilave edip tekrar karıştırın. Bir buz kalıbına bunu paylaştırıp dondurun. Yaz ayları için muhteşem tatlı atıştırmalığınız hazır.

    Dyt. Beste ALİMERT

  • Diyet ve Ekmek

    Diyet ve Ekmek

    Artık mevsimlerden diyetteyiz! Hepimiz yaza formda girmek istiyoruz. Maalesef yaza yaklaşırken önüne gelen ekranlara kendini atıp diyet üzerine vaazler veriyor. Buaralar gündemdeki en çok konuşulan konulardan biri de ekmek. O yüzden bu yazımda son yılların en hatalı diyet önerisini ve vücudumuza yaptığı zararları anlatmak istiyorum.

    Diyet ve Ekmek

    Ekmek beslenmemizin baş tacı olmayı hak eden sofralarımızın vazgeçilmez gıdası. Ama son yıllarda ne yazık ki popüler diyet kültürünün oluşturduğu ciddi bir yanılgı olan ekmeğin tamamen diyetten çıktığı tektip beslenme diyetleri oluyor. Evet yapılan öneri çok basit: Ekmeği hayatınızdan çıkarın ve zayıflayın. Hiçbir diyetisyenden ekmeği hayatınızdan çıkarmak yönünde bir öneri duyamazsınız. Fakat ne yazık ki bu işin eğitimini almamış ve sizin sağlığınızı hiç önemsemeyen bir kişi ekrana çıkar ve size ekmeği hayatından çıkarmanızı söyler. Duymak istediğiniz cümleyi de arkasından ekler: ‘’Ekmeği hayatınızdan çıkarın ve kilolarınızdan kurtulun.’’ Burada yapacağınız tek ve en önemli şey, bunu söyleyen kişiyi hayatından çıkarmaktır aslında. Artık uzmanı ve uzman olmayanı birbirinden ayırma vakti geldi. Diyetisyen ekmeğe yasak koymaz, tüketeceğiniz miktarla ve diyet programınızın içeriğine göre değişen ekmek çeşidiyle ilgilenir. Ve siz diyetinizin bu en doyurucu gıdasıyla keyifle zayıflarsınız.

    Diyet ve Ekmek | 1

    Peki ekmeksiz bir beslenme programının zararları neler? Karşılaşabileceğimiz sonuçlar neler? Ne yazık ki gündemde bu konuya hiç yer verilmiyor. Şimdi öncelikle biraz bunlardan bahsetmek istiyorum. Ekmeksiz bir diyet beyindeki iştah reseptör sayısını arttırır ve diyet programı bittikten sonra sizi tam bir karbonhidrat bağımlısı haline getirir. Ekmeğin yasaklandığı diyetler, ne yazık ki bir çok karbonhidrat içeren besini de yasaklıyor. Bunlar yüksek proteinli, hızlı kilo kaybettiren, böbrekler ve karaciğerin ömrünü tüketen diyetler maalesef.. Ekmeksiz bir diyetle vücudun en değerli hazinesi olan kaslarınızı gün geçtikçe kaybedersiniz ve bu sebeple metabolizma çok daha hızlı bir şekilde yavaşlar. Bunun yanında gün içerisinde depresyon ve zihinsel yorgunlukla karşılaşma olasılığınız artar. Zaten protein ağırlıklı beslenen insanları incelediğinizde bir çoğunda migren ağrıları olduğunu çok rahatlıkla fark edersiniz. Ayrıca ekmeksiz bir diyetle kolon kanserine yakalanma riskiniz de çok daha yüksek. Ve özellikle biz kadınlar için çok önemli bir konu da; ekmeksiz geçirilen yılların en çok cildimizi üzmesi. Ne yazık ki B12 haricinde tüm B grubu vitaminler açısından zengin olan bu besini tüketmemeniz, cildin çok daha çabuk yaşlanmasına neden oluyor.

    Peki hangi ekmeği yemeliyiz? En önemli konulardan biri de bu bence.. Tabi ki mutfağınızda artık beyaz ekmek bulundurmayın. Besinsel açıdan vücuda hiçbir faydası yok. Aksine boş kalori almış oluyorsunuz. Ancak ideal kilodaysanız ve özel bir rahatsızlığınız yoksa tam tahıllı ekmek çeşitlerinin hepsini rahatlıkla tüketebilirsiniz. Paketlerin üzerindeki tam buğday ve çok tahıllı tanımlamaları, sağlıklı bir ekmek tercihi için bakmanız gereken en önemli detaylar. Posa değeri oldukça yüksek tahıllar olan tam buğday içeren ekmekler, sizi kolon yani bağırsak kanserine karşı koruyor. Ancak ben danışanlarıma kilo koruma programı yaptığımda bir ekmek çeşidini sürekli yememeleri gerektiğini öneriyorum. 1 hafta çok tahıllı bir ekmek yendiyse diğer hafta tam buğday ekmeği yada ruşeymli ekmek yiyip çeşitlilik katmak her zaman daha faydalı. Bir diğer önemli konu fırından ekmek alıyorsanız eğer, evde dilimlerinize dikkat etmeniz lazım. Çünkü bir dilim ekmek ortalama 25 gr olmalıdır. Paketli ekmeklerde dilim porsiyonları genellikle bu gramaja dikkat edilerek planlanıyor. Ancak fırından aldığınız ekmeklerin gramajına siz dikkat edeceksiniz. Bunun için bir mutfak tartısından yardım alabilirsiniz. Yediğiniz kalınca bir dilim fırın ekmeğinin, üç dilim ekmek yerine geçebileceğini unutmayın. Gün içerisinde ideal kiloda olan ve herhangi özel bir rahatsızlığı olmayan yetişkin bir kadın için 6-8 dilim ekmek; yetişkin bir erkek içinse 8-12 dilim ekmek tüketmek ideal. Ancak diyetisyeninizden metabolik hızınızı ölçtürüp ne kadar tüketmeniz gerektiği hakkında detaylı bilgi almanız sizin için daha iyi tabii ki.

    Diyet ve Ekmek | 2

    Biz beslenme uzmanları dönem dönem diyetlerde ekmek yerine geçen besinleri de öneriyoruz. Örneğin 1 dilim ekmek yerine 25 gram yulaf ezmesi, 2 yemek kaşığı makarna, 2 yemek kaşığı bulgur pilavı, 20 gram esmer pirinç, 20 gram kinoa, 20 gram karabuğday, 20 gram tam buğday eriştesi, 50 gram leblebi veya 1 su bardağı patlamış mısır da geçiyor. Bunları da dönem dönem programınıza dahil edebilirsiniz. Ancak yokluğu kadar fazlası da zararlı olan karbonhidrat tüketimini kontrol altında tutmak için pide, simit, lahmacun gibi besinlere dikkat etmenizi öneririm. Çünkü 1 küçük boy pizza ortalama 6 dilim beyaz ekmek değerinde, 1 simit 4 dilim ekmek değerinde, 1 küçük boy lahmacun 2 dilim beyaz ekmek değerinde, 1 pide 4 dilim beyaz ekmek değerindedir. Bunlara katılan et ve yağ miktarını da göz önüne alırsanız yemekle birlikte ekmek yemek her zaman hem sizi daha tok tutar hem daha fit kılar.

    Bugüne dek başladığımız tüm diyetlerde ilk terk ettiğimiz yiyecek her zaman ekmek oldu. Size çok ilginç bir şey söyleyeceğim: Son 20 yıl içerisinde beslenme ve diyet başlığı altında yapılan hiçbir çalışmada besin yasaklaması ile ilgili herhangi bir çalışma yok. Ne yazık ki bu tarz öneriler biz beslenme ve diyet uzmanları tarafından yapılan öneriler olmayıp popüler diyet kültürünün insan sağlığını yok sayarak yaptığı önerilerdir. Ekmek günlük beslenme planınızdan asla çıkarmamanız gereken çok değerli bir besin. Yaşadığınız kilo problemini bir diyetisyen yardımı ile çözmeyi tercih ettiğinizde göreceksiniz ki günlük beslenme planınızda en çok bu besine yer verecek. Sağlıklı ve kalıcı zayıflamak istiyorsanız ekmeksiz bir hayatla kendinize ihanet etmeyin.

    Hepinize sağlıklı ve ekmekli bir ay diliyorum :)

     

    Dyt. Ebru BOZATLI

  • Pişmanlık Çorbası ile Zayıflama

    Pişmanlık Çorbası ile Zayıflama

    Son günlerde hızlı kilo verdiren ve ödem atan ilginç bir çorba gündemde.

    İçeriğinde bol malzeme olan ve özellikle ağır yemekli özel günlerden sonra, yani pişman olunca, öğlen ve akşam yemeği yerine 1 kase bu çorbadan tüketilmesi gerekiyor.
    İsmi: “Pişmanlık Çorbası

    Metabolizma hızlandıran, ödem atan ve jet hızında kilo verdiren Pişmanlık çorbasının tarifini ise şöyle :

    Pişmanlık Çorbası Tarifi

    Malzemeler:

    • 2 yemek kaşığı tane keten tohumu veya chia tohumu
    • 1 çay bardağı haşlanmış barbunya
    • 2 yemek kaşığı pilavlık bulgur
    • 2 adet kabak
    • 4-5 dal beyaz lahana
    • 3 adet sivri biber
    • 2 adet orta boy kuru soğan
    • 3 diş orta boy sarımsak
    • 1 tatlı kaşığı taze zencefil
    • 1 yemek kaşığı domates salçası
    • 2 litre su

    Pişmanlık Çorbası ile Zayıflama | 3

    Hazırlanışı:

    • Soğan ve sarımsağın kabuklarını soyup dilimleyin ve büyük bir çorba tenceresine alın.
    • Bulgur ve barbunyayı yıkayıp süzdükten sonra çorba tenceresine ekleyin.
    • Sivri biber, zencefil, lahana ve kabak doğrayıp diğer malzemelerin üzerine ilave edin.
    • Tencereye suyu ve salçayı alıp iyice karıştırın ve orta dereceli ateşte yaklaşık 40 dakika, soğanlar yumuşayana kadar pişirin.
    • Çorba piştikten sonra el blender’ıyla çekip pürüzsüz kıvama getirin.
    • En son chia tohumu veya keten tohumunu ekleyin.

    Dyt. Ayşe Tuğba Şengel

     

    Kaynak: milliyet.com.tr/pismanlik-corbasi-pembenar-yazardetay-diyet-2373085/

  • Sumaklı Yoğurt Kürü ile Göbek Eritme

    Sumaklı Yoğurt Kürü ile Göbek Eritme

    Sumaklı yoğurt kürü özellikle göbek ve basen bölgesindeki yağlardan kurtulmak için oldukça etkili bir yöntemdir.

    Sumaklı Yoğurt Kürü ile Göbek Eritme

    Sumaklı Yoğurt Kürü Malzemeleri

    – 1 büyük kâse tam yağlı yoğurt

    – 1 çorba kaşığı sumak

    Sumaklı Yoğurt Kürü ile Göbek Eritme | 4

    Sumaklı Yoğurt Kürü Hazırlama

    Yoğurt ve sumağı uygun büyüklükteki bir kase içerisinde karıştırın ve tüketin. Bir bardak suyu hemen ardından yudumlayarak ve yavaş bir şekilde için.

    Bu kürden etkili bir şekilde faydalanmak istiyorsanız akşamüstü 4 -5 saatleri arasında tüketin.

    Sumaklı Yoğurt Kürü Hakkında

    İstediğiniz kiloya gelinceye kadar tüketebilirsiniz.

    Emziren annelerde sumaklı yoğurt kürünü kullanabilirler.

    Eğer yoğurt kürü ve benzeri kürleri kullanıyorsanız, birer hafta dönüşümlü olarak bu kürleri kullanabilirsiniz.

     

  • Kışın Metabolizma Hızlandırma Yolları

    Kışın Metabolizma Hızlandırma Yolları

    Takvim’de yer alan habere göre kış mevsiminde soğuyan havaların etkisiyle vücudumuz, değişen ısıya uyum sağlamak için kendi ısısını korumaya çalışıyor. Harcadığı enerjiyi azaltmak için vücudumuz, metabolizma hızını düşürüyor. Ancak düşen metabolizma hızıyla birlikte vücudumuzda depolanan enerji artıyor. Bu enerjinin çoğu, yine vücut ısımızın havalara uyum sağlaması nedeniyle yağ hücrelerine dönüşüyor. Uzmanlar, kış aylarının gelmesiyle farkında olmadan aldığımız kiloların sebebini, vücudun enerji dengesinin sağlayamaması olarak gösteriyor. Acıbadem International Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Özge Güneş, kış mevsiminde metabolizmanızı hızlandırmamızı sağlayacak püf noktalarını şöyle sıraladı:

    Kışın Metabolizma Hızlandırma Yolları

    1) FİZİKSEL AKTİVİTELERE DEVAM

    Havalar soğusa da spora devam edin. Eğer herhangi bir spor dalıyla ilgilenmiyorsanız günlük 30-40 dakikalık yürüyüşler yaparak harcadığınız enerjiyi arttırmaya özen gösterin. Böylelikle yavaşlayan metabolizma hızınızın da dengesini sağlamış olursunuz.

    2) BADEM YEMEKTEN KORKMAYIN

    Magnezyum, bakır ve yağ asidinden zengin olan bademin sindirilmesi için vücudun daha fazla enerji harcaması gerekiyor. Bunun sonucunda metabolizma hızınız artıyor. Badem ayrıca uzun süre tok hissetmenizi sağlıyor. Tüm bu özelliklerini düşündüğümüzde günlük 8-10 tane kadar çiğ badem metabolizma hızlandırıcı ve tok tutucu bir ara öğün olacaktır.

    3) UYANDIKTAN 1 SAAT SONRA KAHVALTI EDİN

    Uyandıktan sonra 1 saat içinde yapılan kahvaltı, metabolizma hızınızı yüzde 30 oranında arttırıyor. Ancak kahvaltıda yağlı gıdalardan ve şekerli besinlerden uzak durmayı unutmayın! Kahvaltınızın dengeli ve doyurucu olması için protein, mevsim yeşillikleri ve mevsim meyveleri içermesi gerekiyor.

    4) ARA ÖĞÜNLERİ ATLAMAYIN

    Metabolizma hızının azalmasının sebeplerinden biri düzensiz beslenme alışkanlığıdır. Özellikle ana öğünleri düzenli olarak tüketmek, besinlerin vücutta yağ olarak depolanmasının önüne geçiyor. İki ana öğünün arasında 4-5 saat zaman dilimi olmasına da özen gösterin.

    5) GÜNDE 10 BARDAK SU İÇİN

    Havaların soğumasıyla birlikte unutmaya başladığınız su ihtiyacınızı yeniden hatırlayın. Günde 10 bardak içmeniz metabolizma hızınızı arttırarak, aldığınız enerjinin vücutta yağ olarak depolanmasını engelleyecektir.

    6) ZENCEFİL VE TARÇIN

    Zencefil ve tarçın vücut sıcaklığını yükselterek metabolizma hızını arttırıyor. Bunların yanına bir de C vitamininden zengin olan limonu eklediğinizde hem metabolizmanızı hızlandırmış hem de bağışıklık sisteminizi güçlendirmiş olacaksınız. 1 büyük bardak kaynamış suya 1 dilim taze zencefil, 1 tane çubuk tarçın, 2 dilim limon ilave edip, karışımı 10 dakika kadar demlenmeye bırakarak çayınızı hazırlayabilirsiniz.

    7) HAMUR İŞLERİNE AMBARGO

    Yaşadığınız açlık krizlerinde aklınıza ilk gelen şekerli gıdalar ve hamur işleri oluyor. Unutmayın ki karbonhidrat içerikleri yüksek olan bu besinlerin bir çoğu, vücudunuzda yağ olarak depolanıyor. Aralarda yaşadığınız açlıklarda bu besinler yerine mevsim meyvelerinden 1 porsiyon seçmeniz kilo kontrolünü sağlamayı kolaylaştıracaktır.

    8) YEŞİL YAPRAKLI SEBZELER

    Değişen hava koşullarına uyum sağlamak için vücut direncinizi arttırın. Bu konuda C vitamini güçlü bir bağışıklık sistemiyle vücut ısınızın korunmasında en önemli vitaminlerden biri. Bunun için de C vitamininden zengin olan, ıspanak, pazı, brokoli ve karnabahar gibi yeşil yapraklı sebze yemeklerini hafta da en az 3-4 kere tüketmeniz gerekiyor. Öte yandan turunçgillerin tüketimi de bağışıklık sistemini destekliyor.

    9) TADINA BAKMADAN TUZ İLAVE ETMEYİN

    Tuzda bulunan sodyumun fazla alımı vücudunuzun su tutmasına, bunun sonucunda da ödem yapmasına neden oluyor. Daha sonra kendinizi, özellikle sabahları uyandığınızda şişkin ve kilolu hissediyorsunuz. Bunun için günlük tuz tüketiminizi 5 gram (1 çay kaşığı) ile sınırlandırmaya özen gösterin.

    10) YEŞİL ÇAYI UNUTMAYIN

    Yeşil çayın içerisinde bulunan kafein ve ‘epiogallocatechin- 3-gallat’ adındaki bileşen sinir sistemi ile kalp atış hızını ve metabolizmayı hızlandırıyor. İştahın baskılanmasına yardımcı oluyor.

  • Obezite konusunda 9 kusurlu hareket

    Obezite konusunda 9 kusurlu hareket

    Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlık raporunda, vücutta fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir sağlık sorunu olarak tanımlanmaktadır. Aşırı besin alımı, yetersiz fiziksel aktivite, kalıtım, hormonal nedenler, psikolojik sorunlar, sigarayı bırakma, alkol kullanımı gibi faktörlere bağlı olarak gelişen şişmanlık tek başına olduğu gibi komplikasyonları ile de yaşam süresini kısaltan ve yaşam kalitesini düşüren ciddi bir hastalıktır.

    Komplikasyonları arasında ilk akla gelenler: Kalp – damar hastalıkları, hipertansiyon, şeker hastalığı, bazı kanser türleri, solunum rahatsızlıkları, karaciğer yağlanması, safra kesesi hastalıkları, eklem hastalıkları, adet düzensizlikleri, kısırlık… şeklinde sıralanabilir. Zayıflama konusunda esas tedavinin yaşam tarzı değişikliği olduğunu düşünen Uzman Diyetisyen M. Turgay Köse’ye göre en sık karşılaşılan diyet hataları aşağıda yer almaktadır:

    1. Tam karar vermeden ve uzman kontrolünden geçmeden diyete başlamak

    “İnanmak, başarmanın yarısıdır” denilir. Kişi, zayıflayanlardan hiçbir eksiğinin bulunmadığını hatta fazlasının olduğunu düşünmeli; bu fazlalıklardan da kurtulmak adına kesin karar vererek zayıflama sürecini başlatmalıdır. Tam anlamı ile karar vermeden zayıflasam iyi olur düşüncesi ile yola çıkmak baştan yenilgiyi kabullenmektir.

    Endokrinolog veya dahiliye uzmanı kontrolünden geçen birey, tahlillerini yaptırıp diyetisyen tarafından kişiye özel olarak hazırlanan beslenme modeli ile diyet tedavisine geçmelidir. Herhangi bir uzman kontrolüne girmeden başarılı olma oranı oldukça düşük seyreder. Kişi, nasıl aracı bozulunca yetkili servis elemanından destek alınıyorsa zayıflama konusuna da aynı titizlikle yaklaşmalıdır.

    2. Ağırlık kaybı konusunda yanlış hedef belirlemek

    Dünya Sağlık Örgütü’ne göre ayda 2 – 4 kg ağırlık kaybı hedeflenmelidir. 6 kg üzerindeki ağırlık kayıplarının faydadan çok zarar getireceği asla unutulmamalıdır. Büyük hedeflere küçük adımlarla ulaşılır. 20 senede alınan kilolardan 20 günde kurtulmaya çalışmak hiç gerçekçi değildir. Bu nedenle ulaşılabilir ve sağlıklı bir hedef belirlenmelidir.

    3. Uyku süresinin düzensizliği

    Yapılan bilimsel araştırmalar ışığında günlük uyku süresinin 7 – 8 saat arasında tutulması önerilmektedir. Daha az veya çok uyumak kilo alımını artırıcı etkiler göstermektedir. 7 saatten az uyuyanlarda bazı hormonların yapımında sıkıntılar oluşurken, 8 saatten fazla uyunması durumunda da metabolizma hızı yavaşlamakta, kilo alımına davetiye çıkarılmış olmaktadır.

    4. Kahvaltı başta olmak üzere öğün atlamak

    Kahvaltı yapmayan kilo almaya mahkumdur. İç organların, beynin, kasların… fonksiyon gösterebilmesi için gereken enerji, uyandıktan sonra en kısa zaman dilimi içerisinde besinler yolu ile karşılanmalıdır.

    Kanıta dayalı bilim ışığında yapılan çalışmalar, aynı miktarda enerji alsalar da 3 öğüne göre 6 öğün beslenenlerin daha kolay kilo verdiğini göstermektedir. Öğün sayısının artırılması, mideyi dolu tutarak bir sonraki öğünde fazla ve hızlı yemeyi engellemektedir. Ayrıca metabolizmayı da hızlandırıcı etkiler göstermektedir.

    Öğün atlamak, kendinize yapabileceğiniz en büyük kötülüktür. Gündüz diyet yaptığınızı düşündüren, gece ziyafet yapmanıza neden olan bu hataya sakın düşmeyin. Aç tavuk düşünde darı ambarı görür sözünden de anlaşılacağı üzere kişide mahrumiyet duygusunun oluşması bireyin yanlış alışkanlıklara, enerji içeriği yüksek olan besinlere yönelmesine sebebiyet verebilir.

    5. Hızlı yemek

    Yemek süresini uzatın. Unutmayın, tokluk hissi 20. dakikada oluşur. Her lokmadan sonra elinizden çatal – kaşığı bırakın. Yediklerinizden keyif ve tat alabilmek adına besinleri iyice çiğneyerek küçük lokmalar halinde yutmaya çalışın. Tat alma duyusunun dil olduğunu unutmayın.

    Yemek yerken kitap okumak, TV izlemek gibi herhangi bir şeyle meşgul olmayın. Yemeklerinizi sakin bir ortamda, iyice çiğneyerek tüketmeye özen gösterin. Acele etmeyin. Beslenmeyi karın doyurmak şeklinde değerlendirmeyin. Besinlerin içerisindeki gerçek tadı algılamaya çalışın.

    6. Tuz ve rafine şekerden vazgeçmemek

    Tuz ve aşırı tuzlu besinler vücutta su tutar. Dolayısıyla tartıldığınızda moralinizi bozabilir. Yemek ve ekmeklerden alınan tuz ile yetinmeye çalışın. En iyisi, masaya tuzluk getirmeyin. Gerekirse çeşitli baharatlarla yiyeceklerinizi lezzetlendirmeye çalışın.

    İnsülin seviyesinde ani değişikliğe yol açarak tekrar tatlı yeme isteği uyandıracağı için rafine şekerden de olabildiğince uzak durun. Fazla alınan enerjinin vücutta yağa dönüştüğünü unutmayın. Şeker tadından vazgeçemeyenler, kan şekeri üzerinde olumsuz etkilerinin olmaması ve enerji içermemeleri nedeniyle, rafine şeker yerine yapay tatlandırıcıları güvenle kullanabilirler.

    7. Egzersiz yapmamak

    Sadece diyet yaparak sonuç almaya çalışmak daha düşük enerjili diyet uygulanmasına, tedavi süresinin uzamasına, metabolizma hızını azalmasına, sabrın tükenmesine, kaçamakların artmasına, verilen kiloların geri alınmasına sebebiyet verir. O nedenle diyetin mutlaka egzersiz ile desteklenmesi gerekmektedir.

    8. Yeterince su içmemek

    Posalı besinlerin bahsedilen etkilerini gerçekleştirebilmesi için, gün içerisinde bayanların 2,7 lt, erkeklerin 3,7 lt su ve sıvı besinler tüketmesi gerekir. Besinlerin sindiriminden metabolik atıkların vücuttan uzaklaştırılmasına kadar pek çok aşamada önemli görevler üstlenen suyun %20’lik kaybı ölümle bile sonuçlanabilir.

    9. Umutsuzluğa kapılmak

    Aksilikler karşısında asla cesaretinizi kırmayın. Fazla yerseniz hemen karamsarlığa kapılmayın. 40 yıllık ses sanatçısı bile sahnede şarkı sözünü unutabiliyorsa, taksi şoförü bile aracını stop ettiriyorsa, sizin de diyette ufacık kaçamakları görmezden gelmeniz gerekir. Pire için yorgan yakmayın. Burada önemli olan, aynı hataları tekrarlamaktır.

    Aylar, yıllar içerisinde yerleşen fazla kilolar çok da kolay gitmeyecektir. Uzun bir maratonda, ilk başta depar atmak ne kadar yanlışsa; kısa sürede hızlı kilo kaybederek belli bir kiloda sabit kalmak ve diyeti bırakmak da o denli can sıkıcıdır. Düzenli olarak aynı çizgide ilerlemek her zaman için daha sağlıklıdır. Geç verilen kiloların kalıcı olduğu unutulmamalıdır.

    Kilo verme sürecinde felsefeniz şu olsun: Üşenmeyin, ertelemeyin, vazgeçmeyin. Sağlıklı yaşama adım atmak adına daha kaç pazartesi bekleyeceksiniz. Gün bugündür. Kendiniz için artık bir şeyler yapın ve yaşam tarzınızı mutlaka değiştirin. Kendinize iyi bakın.

    Kaynak: Uzm. Dyt. M. Turgay KÖSE

  • Zayıflamanın ilk kuralı bu..!

    Zayıflamanın ilk kuralı bu..!

    Yoga, spinning ve kardiyo derslerinde sürekli olarak kaslarımıza oksijen gitmesinin ve akciğerlerimizin kapasitesini genişletmemizin ne kadar önemli olduğunu duyuyorduk. İşte bu yüzden bir kez daha nefes alıp vermeye özen göstermenin ruhunuza ve bedeninize nasıl etki edebileceğini daha iyi öğrenmek için okumaya devam edin.

    SOLUĞUNUZ KESİLMESİN

    İyi haber: Egzersiz yaptığınız sırada nefesinize dikkat etmek zorunda değilsiniz. Vücudumuz, oksijeni ve diğer gazları olmaları gereken seviyede tutma konusunda zaten çok başarılı. Spor yaparken beynimiz vücudumuza daha hızlı nefes alıp vermemizi ya da nefes alıp verme işlemini ağzımızdan yapmasını emrediyor ve bu da biz hakkında bir saniye bile düşünmeden kendiliğinden olmaya başlıyor.

    AĞIRLIK KALDIRMAK

    Uzmanlar ağırlık kaldırırken nefes vermenizi, indirirken de nefes almanızı öneriyor. Böylece nefesinizi tutma durumunu önlemiş olursunuz. Ağırlığı indirirken kan basıncınız hızlıca düşer ve nefes alma konusunda hatalıysanız o an başınız dönebilir veya bayılabilirsiniz.

    KOŞU

    Koşucuların çoğu, yavaş ve derin nefes alıp vermenin koşuyu daha keyifli bir hale getirdiğini söylüyor. Bu yöntem, beyinde rahatlama tepkisi yaratıyor ve beyin ile bedenin rahat kalmasını sağlıyor. Fakat gerçekten zorlanmaya başladığınız bir ana geldiğinizde, bir tepe ya da hızlanma noktası gibi, nefes düzeniniz vücudunuzun o anki ihtiyacına göre daha yüzeysel ve hızlı olmaya başlayacaktır.

    YÜZME

    Yüzme esnasında en etkili şekilde nefes alıp vermenin yöntemi, nefes almayı bitirdiğiniz anda burundan ya da ağızdan o nefesi hemen vermenizdir. Bunun yerine yüzmeye yeni başlayanlar genellikle kafaları suyun içindeyken nefeslerini tutar, suyun dışına çıktıklarında da hızlı hızlı nefeslerini verir, yenisi alır ve başlarını çevirirler. Bu şekilde davranmak da yeteri kadar nefesin alınamamasına ve oksijen yetersizliğine sebebiyet verir. Sonuç olarak da durmanıza ya da sırt üstü dönüp birkaç derin nefes almanıza neden olur. Ritmi biraz zorlamanız gerekiyor.

    YOGA

    Yoga eğitmeni “Ujayi nefesi” derken neyi kastettiğini anlamıyor ve merak mı ediyorsunuz? “Ujayi nefesi”, temel yavaş yavaş nefes alıp vermenin biraz daha farklı bir halidir. Nefes alıp verirken, her defasında boğazınızın arkasını “brr” layan bir ses çıkartmak için daraltmak anlamına gelir. Bu yöntem rahatlamanız gereken anlarda mantra gibi olduğundan size bir odaklanma becerisi kazandırır ve sizi endişelerinizden uzaklaştırır. Bu nefes tekniğini uygulayanların çoğu gerçekten işe yaradığını onaylıyor. Nefes alıp vermenin etkileri psikolojik de olsa, placebo etkisi gibi de olsa yogada doğru nefes alıp verebilen öğrenciler esnekliklerinde ve genel başarılarında artış gösteriyor.

    SAĞ BURUN DELİĞİ NEFESİ

    Yorgun hissettiğiniz zaman kahveyi es geçin, yerine bu hızla enerji veren nefes tekniğini uygulayın. Rahat bir şekilde oturuyorken sol burun deliğinizi sol başparmağınızla kapatın. Üç veya beş dakika boyunca sağ burun deliğinizle nefes alıp, verin. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki bu nefes tekniği kan basıncının yükselmesini, sonuç olarak da bizim canlanmamızı sağlıyor (Tersinde, sol burun deliği nefes tekniğiyse kan basıncını azaltıyor ve sakinleştirici bir etki sağlıyor.)

    posta.com.tr

  • Maden suyu zayıflatıyor

    Maden suyu zayıflatıyor

    Soda, maden suyu tüketmek, sizi daha fazla su içmeye teşvik edecektir. Bu iyi bir özelliktir çünkü araştırmalar suyun kilo kaybında etkili bir içecek olduğunu gösteriyor.

    Soda ve maden suyu zayıflatır mı?

    Uzman Diyetisyen M. Turgay Köse, maden suyunun zayıflamaya etkileri hakkında şu bilgileri veriyor:

    (Maden suyu, içeriğindeki mineraller ve özellikle bikarbonat sayesinde sindirimi kolaylaştırıcı olarak görev yapar. Alkali yapısıyla mide asidini nötralize eder. Böylelikle sindirim sistemine faydalı olup, mideyi rahatlatır. Dolayısıyla zayıflama diyeti uygulayanlar için rahatlıkla önerilebilir.)

    Soda ve maden suyu zayıflatıyor

    240. Amerikan Kimya Derneği Ulusal Toplantısında sunulan 2010 klinik sonuçlarına göre, su içmenin orta yaşlı yetişkinlerde kilo vermeye yardımcı olduğu tespit edilmiştir. 12 hafta boyunca katılımcılar her yemekten önce 2 bardak su içmişlerdir ve bu durum iştahı bastırarak öğün başına aldıkları kaloriyi 90 kaloriden 75’e düşürmüştür. Araştırma sonunda bu şekilde su içenlerin içmeyenlere göre 2,25 kilo daha fazla verdikleri saptanmıştır. Soda ve maden suyu içmek ise, suya nazaran midenizi daha çabuk dolduracak, böylece kalori alımını sınırlandırıp, sizi zayıflatacaktır.

    Sade soda için

    Soda, kalorisiz olmasıyla diğer içeceklerden daha avantajlıdır. Örneğin 340 ml yani 1 kutu kola tüketmek, 149 kalori almanız demektir. Soda seçerken yapay tatlandırılmış sodalardan uzak durun. Piyasada limonlu, sade, meyveli pek çok soda çeşidi bulunmaktadır. Amerikan Journal Halk Sağlığı’nın 2014’de yayınladığı çalışmaya göre, meyveli sodalar daha fazla yemenize neden olur. Birçok marka sodada portakal, limon ve ahududu gibi doğal lezzetler kullanılıyor. En az kalori için, meyveli soda yerine sade sodayı portakal ya da limon dilimi ile ya da ezilmiş çilekle birlikte tüketebilirsiniz. Sodaya katabileceğiniz, nane ve fesleğen gibi otlar da ferahlatıcı etki sağlayacaktır.

     

    Kaynak: cosmopolitanturkiye.com