Blog

  • Adını koyamadığınız o şey ŞİDDET olabilir

    Adını koyamadığınız o şey ŞİDDET olabilir

    Bugünlerde herkes “Kadına şiddete hayır!” diyor. Bu iyi bir şey ama az sonra görüşlerini okuyacağınız Psikolog Feride Güneri’nin dediği gibi biraz da moda… Yani bir süre sonra belki de kadına karşı şiddeti kınayan ünlü isimlerin, yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının sesi daha az çıkmaya başlayacak. Geriye sadece biz kalacağız; şiddete daima dur demesi gereken biz kadınlar. Şiddete dur diyebilmek için ise önce onun ne olduğunu çok iyi kavramamız gerekiyor. Bahsettiğimiz şiddet türü sadece bir erkeğin bir kadına vurmasından ibaret değil, belki aklınıza gelmeyen ya da getirmek istemediğiniz birçok davranış da şiddet kapsamına giriyor. 1990 yılından beri kadına yönelik şiddet üzerinde çalışan, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı gönüllüsü Psikolog Feride Güneri’ye sorduk; şiddet nedir?

    Kadınların şiddet görmesi ile eğitim seviyesi arasında ters bir orantı olduğunu düşünmek yanlış mı olur?
    Bir kadının eğitim seviyesinin yüksek olması onun şiddetten muaf olduğu anlamına gelmiyor. Sizin okurlarınız arasında da her dört kadından biri fiziksel, her iki kadından biri ise duygusal şiddete maruz kalıyor. İstatistikler şiddetin kültür ya da eğitim seviyesi farkı gözetmediğini gösteriyor. Bugün burada tarif edeceğimiz şiddet türlerini okuyan kadınların birçoğu bunların kendi yaşadıklarıyla birebir örtüştüğünü görecek.

    Şiddetin bitebilmesi için yeni gelen kuşaklar şiddetten uzak yetiştirilmeli ve toplum da şiddeti desteklemeyecek şekilde yeniden yapılandırılmalı. Şiddete sıfır toleransa yürekten inanmak, sadece belli tür kadınlar şiddete uğramasın ama diğer kadınlar zaten hak ediyor gibi ayrımlara girmemek ve kadını ailenin dışında da bir birey olarak kabul etmek gerekiyor.
    Gördüğümüz şiddeti kabullenmek bizim için neden bu kadar zor?
    Birçok kadın şiddete uğradığını biliyor. Bazen de söz konusu duygusal şiddet ise yaşadığının şiddet olduğunu adlandırmakta zorlanıyor. Bir şeylerin ters gittiğini biliyor ancak onu şiddet olarak tanımlayamıyor. Eğitim seviyesi ve ekonomik durumu daha yüksek olan kadınların şiddete uğradıklarını açıklaması, itibarı, iş bağlantılarını, sosyal statüyü kaybetmek korkusuyla bazen daha da zor oluyor. Ne yazık ki bahsettiğimiz kadınlar bu endişelerinde haklı oluyor. Şiddete uğradığını açıklayan tüm kadınlar için bu durumu değiştirmeye çalışıyoruz. Şiddetin kadınların suçu olmadığını ve bu görüşün değişmesi gerektiğini söylüyoruz. Ancak bu çabalarımız tam da amacına ulaşmadığı için tabii ki şiddeti yaşayan kadın, hala şiddeti uygulayan erkekten çok daha fazla yargılanıyor.

    Şiddetin çeşitleri nelerdir? En çok hangi türüne şahit oluyorsunuz?
    Şiddeti tanımlarken önce amacına bakmalıyız. Şiddeti şöyle tanımlıyoruz; öfke göstermek, güç göstermek, cezalandırmak ve kontrol etmek amacıyla bir erkekten bir kadına sistematik olarak yöneltilen her türlü şiddet. Genellikle ilk akla gelen fiziksel şiddet oluyor çünkü bu ölçülebilen bir şiddet türü. En yaygın türleri ise fiziksel ve psikolojik şiddet…. Fiziksel şiddetin olduğu her ilişkide psikolojik şiddet vardır ama psikolojik şiddetin olduğu her yerde fiziksel şiddet olmayabiliyor.

    Psikolojik şiddeti tanımlar mısınız?

    Bu şiddet türünü anlamak için anahtar olarak “amaç”ı kullanmak gerekiyor. Psikolojik şiddette de amaç güç göstermek, öfke boşaltmak ve cezalandırmak, ancak burada kullanılan araç duygular… Herkesin güvende hissetmek, ait hissetmek, sevilmek, şefkat görmek ve desteklenmek gibi ihtiyaçları var. Bu ihtiyaçlarımızın karşımızdaki erkek tarafından kendi çıkarlarına hizmet etmek üzere, bazen karşılanması bazen karşılanmaması, farkına varıldığı halde karşılanmaması ya da “Benim istediğimi yaparsan yaparım” gibi yaklaşımlar psikolojik şiddete giriyor. Konuşmayı reddetmek, küsmek, çok uzun süre sessiz kalmak, sık sık aldatmak, kadının güvenini kırıcı davranışta bulunmak veya sözler söylemek de psikolojik şiddetin içinde yer alıyor. “Çirkinsin”, “Aptalsın”, “Eğitimsizsin”, “Benden başka kim sana bakar” gibi sözler, toplum içinde aşağılamak, “Kötü kokuyorsun”, “Kötü görünüyorsun” gibi kadının güvenini kırmaya yönelik sözler, “İstediğimi yapmazsan başkalarına giderim” gibi tehditlerde bulunmak ve aşırı kıskançlık da psikolojik şiddetin kapsamında yer alıyor.

    EKONOMİK ŞİDDET
    Ekonomik şiddette de amaç aynı ancak araç olarak para kullanılıyor ve çeşitli şekillerde görülebiliyor. Örneğin kadın istediği halde çalışmasına izin vermemek ekonomik şiddetin bir türü… Özellikle eğitimli kadınlar bu tür şiddete “Sen bir çiçeksin, sen yorulma, ben ikimiz için de yorulurum, sen çocuklarımıza bak” gibi bahanelerle maruz kalıyor. Kadın çalışıyor ise mesaiye kalmasına ve iş seyahatlerine gitmesine izin vermemek, iş yeriyle ilgili çeşitli paranoyalar geliştirmek söz konusu olabiliyor. “Senin patronunla ilişkin var” ya da “Sen orada başkasını buldun, beni aldatıyorsun” gibi paranoyalar geliştiren erkek, kadına bu şekilde aslında şiddet uyguluyor. Kadının erkekten daha fazla para kazanmasını desteklememek de ekonomik şiddetin bir parçası… Bunların yanı sıra bir erkeğin kadının tüm parasına el koyup ona bir miktar harçlık vermesi, kadının birikimlerini elinden alması, kadına ihtiyacının çok altında harçlık bırakmak da ekonomik şiddetin örnekleri. Bu şiddet türü erkeğin cebindeki paranın miktarından bağımsız olarak gelişiyor. Yani cebinde 10 lira olan bir erkeğin bunun yarısını eşiyle paylaşması ekonomik şiddete girmiyor.

    CİNSEL ŞİDDET
    Cinsel şiddette de amaçlar tamamen aynı ve araç olarak cinsellik kullanılıyor. Bu şiddet türü aile içinden ya da dışından gelebiliyor. Hem kız hem de erkek çocuklar cinsel şiddete maruz kalabiliyor. Sık sık aldatmak, kadını porno izlemeye zorlamak, porno izleyerek kadını kötü hissettirmek, pornoyla kadını aldatmak hem duygusal hem cinsel şiddetin içine giriyor. “Kötü kokuyorsun”, “Şişmansın”, “Başka kadınlar gibi değilsin, beni baştan çıkartamıyorsun” gibi sözlerle kadını kötü hissettirmek de cinsel şiddet tanımının içine giriyor. Yeni cinsel şiddet tanımları içinde kadını uzun süre doyumsuz bırakmak da yer alıyor.
    Birçok kadına yabancı olmayan bir kavram ise evlilik içi tecavüz… Bir erkekle evli olmak o erkeğin kadına tecavüz etmeyeceği anlamına gelmiyor. Yeni Medeni Kanun’da da kabul edilen bu kavram, cinsel birlikteliğin karşılıklı onaya dayanması gerektiği anlamına geliyor.

    İlişki içinde şiddet şekil değiştirebiliyor. Mesela ilişkinin başında fiziksel şiddet yaşanırken aile büyüklerinin müdahale etmesiyle fiziksel şiddet durabilir. Bu defa da uygulanan şiddet psikolojik ve cinsel olarak devam edebilir.

    Bir kadının psikolojik şiddeti tanımlaması daha mı zor?
    Psikolojik şiddet şöyle tehlikelidir; ortada hiçbir şekilde görünen bir şey yok ama o ilişkide hoş olmayan bir şeyler var. İlişki bazen güzel, bazen kötü… Kadın psikolojik şiddeti uygulayan erkek tarafından sürekli suçlanıyor; senin yüzünden, sen böylesin, sen beni böyle yapıyorsun, sen delisin, sen hastasın, senin psikoloğa gitmen lazım… Hatta bir süre sonra kadın da kendi gerçekliğinden şüpheye düşebiliyor ve kendini suçlamaya başlayabiliyor. Şiddete uğrayan her kadın bizimle yaptığı birinci görüşmenin sonunda istisnasız “Sizce ben deli miyim?” diye soruyor. Çünkü onlara hep bu söylenmiş.

    Psikolojik şiddete maruz kalan kadının delil göstermesi çok zor… Bu kadın ne yapmalı?
    Önce yaşadıklarının şiddet olduğunun farkına varmalı. Başvurabileceği Mor Çatı gibi pek çok kuruluş var. Bu durumdaki kadınlar işe bu konuları bilenlerle konuşarak başlayabilir. Kadının tanık ve delil toplaması önemli. Kadınların şiddetin çekilmesi gereken bir durum olmadığını, birçok seçenekleri olduğunu unutmaması gerekiyor. Her türlü şiddete uğrayan kadın polise başvurduğunda beyanı esas kabul edilerek sığınağa yerleştirilmek zorundadır. Ya da şiddeti uygulayan kişiyi evden uzaklaştırma hakkı vardır. Şiddete uğrayan kadının öncelikle haklarını bilmesi ve bir hazırlık planı yapması gerekiyor.

    Kadınlar şiddete neden bu kadar uzun dayanıyor?
    Kadınlar çoğunlukla ilişkilerinin sürmesini ancak şiddetin bitmesini istiyor. O ilişkinin de artısı, eksisi, kökleri, dalları, geçmişi, geleceği, ümitleri var. Kadınlar ilişkiyi sürdürmek istiyorlar ama şiddeti durdurmak için de çok uğraşıyorlar. Kadın, sebep görülen her şey için önce uğraşıyor. Kilo alıyor veya veriyor, saçının rengini ve modelini değiştiriyor, işini bırakıyor ya da işe giriyor, okulunu bırakıyor ya da okula geri dönüyor, mutfak alışkanlıklarını değiştiriyor, seksi iç çamaşırları giyiyor ya da giymiyor, makyaj yapıyor ya da yapmıyor. Yani ona sunulan bahaneleri değiştirmek için uğraşıyor. Hatta kendi yaptıkları yetmiyor, aile büyüklerinden destek almak istiyor, o yetmiyor evi terk ediyor, boşanma davası açıyor, geri çekiyor, hiçbiri olmazsa intihar ediyor. Ancak sorun kendinde olmadığı için kadın ne yaparsa yapsın sonuç değişmiyor.

    DİJİTAL ŞİDDET
    Dijital teknolojinin hayatımıza iyice girmesi ile son 10 yılda artan bir şiddet türü de dijital şiddet… Dijital cihazların gelişimiyle birlikte kadınların artık 7 gün 24 saat kesintisiz şiddete uğrama ihtimalleri bulunuyor. En basitinden cep telefonlarında bulunan programlar ile nerede olduğunuzun belirlenmesi, sürekli olarak telefonla veya mesajla rahatsız edilmek ya da sosyal medya üzerinden iftiralara, tacizlere, hakaretlere maruz kalmak, dijital bilgilerin çalınması, cinsel ilişki görüntülerinin gizlice kaydedilmesi veya edilmiş gibi yapılıp şantaj yapılması bu başlık altında değerlendiriliyor.

    ŞİDDETİN DÖNGÜSÜ
    Birinci aşama
    Şiddet uygulayan kişi, gerilim yaratır, kıskançlık gösterir, kadının davranışlarını kontrol eder, tehdit eder.
    İkinci aşama
    Gitgide kadının tüm yaşamını kontrol etmeye çalışır. Küçük şeylerden kavga çıkarır. Duygusal ve psikolojik şiddet uygular.
    Üçüncü aşama
    Fiziksel şiddet başlar. Şiddetin boyutu değişebilir. Hemen sonrasında şiddeti uygulayan kişi yaptıklarına bahane bulur.
    Dördüncü aşama
    Şiddet uygulayan erkek gönül almaya çalışır. Gerilim azalır. Şiddet uygulayan durumun normale dönmesi için genellikle yapıcı bir tavır sergiler. Ta ki tekrar gerilim artma aşamasına ve en başa dönene kadar.
    Mor Çatı Derneği’nin web sayfasından alınmıştır.

    Bir kadının şiddeti tek başına durdurması mümkün mü?
    Şiddeti ancak şiddeti uygulayan durdurabilir. Şiddetten kurtulmaya karar veren kadın için genellikle bir son nokta oluyor. Birçok kadın, “Ne zaman ki çocuklarımın zarar göreceğini anladım, o noktada dur dedim” diyor. İşte bu son noktaya geldiği anda ise kadını hiçbir şey durduramıyor, ölümü bile göze alıyor.

    Bir kadın şiddet uygulayan eşini uzmana nasıl götürebilir?
    22 yıldır Mor Çatı’da çalışıyorum, özel hastalarım da var ve bugüne kadar tek bir erkeğin dahi “Eşime şiddet uyguluyorum, terapiye gidip değişmek istiyorum” dediğini görmedim. Sadece şiddet döngüsündeki balayı döneminde “Ben tedavi olacağım yeter ki geri dön” diyorlar ama samimi olmuyorlar. Birkaç seanstan sonra devam etmiyorlar. Ya da “Senin bir şeyin yok, eşin hasta” cümlesini duymak için terapiste gitmeyi kabul ediyorlar.

    Şiddete başvuran bu erkekleri de kadınların yetiştirdiği söylenir hep…
    Anneler erkekleri yetiştirmez, onlara bakar. Yetiştiriyorlarsa da bunu tek başlarına yapmazlar. En basitinden kaç anne çocuğuna istediği ismi koyma hakkına sahip, kaç anne oğlunu kendi başına karar verip baleye gönderebilir, kaç anne kendi başına oğluna pembe renkli giysi giydirebilir, kaç anne eşine sormadan oğluna evcilik köşesi kurabilir? Çocuğun yetiştirilmesinde annenin yanı sıra baba, aile büyükleri, içinde yaşanılan toplumun üyeleri, okul, eğitim sistemi ve televizyon da yer alıyor. Tabii ki anne-baba ortak bir kararla çocuğunu eşitlikçi yetiştirirse çocuk bunu hayatına uygular ama sizin verdiğiniz her teze karşılık bir antitez de mutlaka gelir toplumdan… Şu anda da biz şiddet odaklı, öfkeli bir toplumuz.

    FLÖRT ŞİDDETİ
    Şiddet, flört döneminde “Geliyorum” diyor
    Dijital şiddet ile birlikte kabul edilen bir şiddet türü de flört şiddeti… Kızlar ile erkeklerin birbirlerini yeni yeni tanımaya başladığı, kendilerini yeni yeni bir çift olarak tanımladığı 13-23 yaş döneminde yaşanan şiddete işaret ediyor. Ancak bu yaşlarda flört zaten kendi başına gizli bir konu olduğu için şiddeti konuşmak pek mümkün olmuyor. Flört bu yaş grubunun dışında ele alındığında, yani resmi bir ilişki kurulmadan önceki dönemden bahsedildiğinde evlilik içinde yaşanabilecek şiddete dair ipuçları ortaya çıkıyor. Ancak burada önemli olan bunları görebilmek oluyor. Bunları fark eden kadınların birçoğu evlendikten sonra erkeğin değişebileceğine dair umut taşıyor. Erkek de davranışlarını genellikle askerlik, iş stresi, işsizlik, kötü patron gibi nedenlere bağlıyor.
    Psikolog Feride Gürsoy, flört dönemindeki ipuçlarını şöyle sıralıyor;
    ● Küçüklü büyüklü öfke patlamaları… (Size çok iyi davransa da diğer insanlara karşı olabilir)
    ● Erkeğin sizi çok yüceltmesi… Özellikle diğer kadınlarla kıyaslarken onları aşağılayıp sizi övmesi. “Bugüne kadar hiçbir kadın beni senin anladığın gibi anlamadı”, “Diğerlerinin hepsi şöyleydi, sen böylesin” gibi kalıplarla konuşuyorsa bilin ki sizden beklentileri yüksek ve gerçek dışı olduğu için bir süre sonra sizi birden bulutlardan aşağı bırakacaktır.
    ● Geçmiş ilişkilerinde şiddet uygulamışsa ya da uyguladığına dair söylentiler varsa bunları mutlaka ciddiye alın ve araştırın.
    ● Birkaç ay içinde hemen evlenmeye zorluyorsa kesinlikle kırmızı alarm! Gerçek yüzü ortaya çıkmadan sizi kendisine bağlamaya çalışıyordur.
    ● Olayların sorumluluğunu üstlenmeyen erkekler yine şiddet uygulayan erkeklerdir. Hayatında ters giden şeylerden hep ailesini, arkadaşlarını, patronunu, hayatı veya kaderi sorumlu tutuyorsa dikkat edin.
    ● Aşırı kıskançlık, sık sık iş değiştirmek, fazla arkadaşının olmaması ya da hep çok yeni arkadaşlarının olması da ipuçları arasında yer alıyor.
    ● Bu ipuçlarından birkaçı bir arada görüldüğü zaman kafanızda mutlaka soru işareti oluşmalı.

    Formsanté Dergisi

    Tepki Sizsiniz ! Kadına Yönelik Şiddet !

  • Çürütülen diyet efsanelerinden bazıları

    Çürütülen diyet efsanelerinden bazıları

    Kilo almak, kilo vermek ve başarılı bir şekilde diyet yapmak konularında oluşan birçok kanının ve bilginin aslında aslının astarının olmadığını biliyor musunuz? İşte çürütülen diyet efsanelerinden bazıları…

    Su içersem zayıflarım, öğün atlarsam kilo veririm, sigarayı bırakırsam kilo alırım, kepekli ürünler şişmanlatmaz… Şişmanlığı içinden çıkılmaz hale getiren diyet efsaneleri yapılan araştırmayla çürütüldü. İşte diyet yapmaya niyetlenenlerin kafalarını karıştıran 20 diyet efsanesi…

    Fazla kilolarla mücadele edenlerin ulaştığı sonuçlar pek iç açıcı değil. Kilo verdikten sonra bunu koruyanların sayısı ise gün geçtikçe azalıyor. Bu gidişatın birçok nedeni var, en önemlisi ise kilo verme sürecinde kargaşaya ve bilgi kirliliğine neden olan diyet efsaneleri. Çünkü bu bilgiler, hatalı diyetlere, hatalı diyetler de kilo verme başarısının düşmesine neden oluyor.

    1500 kişi üzerinde yapılan araştırma, toplumda diyet efsanelerine inancın son derece yüksek, kilo verme ve sağlıklı beslenme ile ilgili hatalı bilgilerin de yaygın olduğunu ortaya koydu. Çalışmanın çarpıcı sonuçlarından biri de şişmanlık düzeyinin artmasıyla efsanelere olan inanç ve uygulamaların da artması.

    Araştırmayı, Fark Etmeden Diyet Beslenme ve Eğitim Danışmanlığı’ndan Uzman Diyetisyen Selahattin Dönmez gerçekleştirdi. Aştırmanın bilimsel değerlendirmesini ise Başkent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Doç. Dr. Murat Baş yaptı.

    Dünya Sağlık Örgütü, önlem alınmazsa 2010 yılında yetişkin popülasyonda 150 milyon, çocuk ve ergenlerde ise 15 milyon kişinin şişman olacağını tahmin ediyor ve şişmanlığı salgın bir hastalık olarak tanımlıyor. Türkiye’nin şişmanlık ile ilgili projeksiyonu da farklı değil, öyle ki her iki kadından biri ve üç erkekten biri şişman.

    Yaşam boyu kilo yönetimi

    Amerikan Diyetisyenler Derneği Denizaşırı Ülkeler Türkiye Temsilcisi de olan Selahattin Dönmez, danışanlarının diyet inanışları ve hataları üzerine yaptığı çalışmanın amacını şöyle özetledi.

    “14 yıldır beslenme danışmanlığımıza başvuran bireylerin, “Kötü besin yoktur, kötü beslenme vardır” ilkesinden uzaklaştıklarını, hızlı kilo verdiren yöntem arayışına girdiklerini tespit etmiştim. Kilo verme sürecindeki olumsuzluklarda örneğin, o hafta çok küçük aksaklıklara bağlı kilo verilemediği zaman, bireyin bir suç unsuru aradığını ve bazı inanışların açığa çıktığını gördüm.

    Verilen kilonun geri alınmasıyla oluşan hayal kırıklığını önlemek, hatalı bilgileri bulmak, kaliteli kilo verme önerilerini belirlemek, bilgi karmaşasını ortadan kaldırmak ve çevresel faktörlere göre yaşam boyu ve kişiye özel önerileri ön plana çıkarmak için bu araştırmayı planladık. Binlerce literatür taranarak ulaşılan bilimsel detaylar diyet efsaneleriyle ilgili bu sonuçları ortaya çıkardı.”

    İşte kafa karıştıran 20 diyet efsanesi

    Araştırma, yaş ortalaması 35, kilolu-şişman olan, hayatlarında en az bir kere diyet tecrübesi yaşamış, lise ve üzeri eğitim seviyesindeki kadın-erkek 1500 kişi üzerinde bire bir görüşme yapılarak tamamlandı.

    Türkiye’de ilk kez yapılan, bilimsel olarak değerlendirilen araştırmaya konu olan 20 diyet efsanesi ve bunlara inananların yüzde olarak oranları ise şöyle:

    1. Su içersem zayıflarım yüzde 63,
    2. Ana öğünlerden birini atlarsam kolay kilo veririm yüzde 96,
    3. Ne kadar az uyursam, o kadar hızlı kilo veririm yüzde 40,
    4. Sigarayı bırakırsam hızlı kilo alırım yüzde 57,
    5. Saat 19:00’dan sonra bir şey yersem şişmanlarım yüzde 37,
    6. Düşük kalorili kepekli ürünlerle daha kolay kilo veririm yüzde 58,
    7. Meyve, yemekten 2 saat sonra yenilmeli yüzde 70,
    8. Açken fiziksel aktivite yaparsam daha çok yağ yakarım yüzde 74,
    9. Sabah aç karnına limon veya greyfurt suyu içersem yağ yakarım yüzde 76.
    10. Zayıflamak ve toksinlerden arınmak için detoks diyeti yapmak zorundayım yüzde 40,
    11. Medyada yer alan beslenme bilgilerinin son derece güvenli olduğuna inanıyorum yüzde 96,
    12. Kilo yönetimi programlarında 3 beyaza yer yoktur yüzde 72,
    13. Light ürünlerin kalorisi yok, istenildiği kadar tüketilebilir yüzde 95,
    14. Sağlıklı beslenmede kırmızı ete yer yoktur yüzde 95,
    15. Maydanoz suyu zayıflamak için idealdir yüzde 83,
    16. Hangi yöntemle olursa olsun verilen kilo geri alınır yüzde 83,
    17. Lahana metabolizmayı hızlandırarak zayıflatır yüzde 66
    18. Protein diyetleri ile zayıflamak daha kolaydır yüzde 79,
    19. Zayıflama ilaçları ile hızlı kilo veririm yüzde 95,
    20. Elma sirkesi içersem yağlarımı eritirim yüzde 88.

    Diyet – Sağlıklı Beslenme için tıklayın…

  • 2013 Bahar Trendleri

    2013 Bahar Trendleri

    Bahar 2013 en moda koleksiyonları en trend bahar kombinleri galerimizde sizlerle… 2013 Bahar Trendleri…

    2013 Bahar Kombin Modelleri

  • Saçlarınız Dolaşıyor mu?

    Saçlarınız Dolaşıyor mu?

    Kullandığınız saç fırçası kıldan ya da ahşaptan olmalı. Bunu önlemek için saçınızı yumuşak bir şekilde yıkayın. Tarama aşamasında ise fırçaya bir miktar saç kremi sürün. Krem, saçın elektriklenip kabarmasını önler.

    SAÇIM HİÇ FÖN TUTMUYOR

    Gerçekten de bazı saçlarda uzun fönlerden sonra bile model hemen kayboluyor. Çok ince telli ya da çok kalın telli olanlarda böyle bir sorun olabilir. Cosmotürk’ün haberine göre, eğer saç teliniz çok inceyse hacim katan şampuanlardan kullanın. Ayrıca yıkamada saç kremini ya hiç kullanmayın ya da çok az kullanın.

    Kalın telli saçlar da şekle girmekte zorlanırlar. Şampuandan sonra durulama gerektirmeyen saç kremleriyle bakım uygulayın. Fön çektirmeden önce saçınızı bir miktar köpükleyin.

    SAÇLARIM ÇOK UZUN, HİÇBİR ŞEKLE GİRMİYOR

    Uzun saçlara şekil vermek zordur. Biraz daha hacimli ve dalgalı görünmesini istiyorsanız saçlarınızı yıkayıp nemini aldıktan sonra bolca köpük sürün. Ardından kalın bigudilerle saçınızı sarın. Yarım saat beklettikten sonra bigudileri açın ve parmaklarınızla şekil verin.

    SAÇLARIM ÇOK CANSIZ VE DÖKÜLÜYOR

    Saçların cansız olmasının en büyük nedeni yetersiz kan dolaşımı. Bu, aynı zamanda saçların dökülmesine de yol açıyor. Kan dolaşımını artırmak için günde iki kere saç derinize parmaklarınızla masaj yapın. Faydasını göreceksiniz.

    SAÇLARIM PARLAMIYOR

    Saçlarınız birkaç ayda bir, ekstra bakım yapmalısınız. Çeşitli kozmetik firmalarının yoğun bakım maskelerini kullanabilirsiniz. Saç tipinize en uygun olanını kuaförünüze danışın. Ancak yoğun bakımı yaparken dikkat etmeniz gereken noktalar var. Mesela asla bakımı saçlarınızı yıkadıktan sonra yapmayın. Çünkü fazla bakım kremi saçları daha da matlaştırıyor.

    SAÇLARIM KIRILDI

    Mutlaka bir- iki santim kestirmelisiniz. Bunun dışında özel saç bakım kremleri kırık uçları tamir eder. Saçlarınızın kırılmasını önlemek için çok sıcak kurutmamalı. Ve havluyla nemini alırken dikkatli olmalısınız. Ayrıca saç tokaları da saçları kırıyor.

    SAÇIMIN BOYASI HEMEN AKIYOR

    Kına, boya, ya da geçici boya, mutlaka her yıkamada biraz kan kaybediyor. Bunu engellemek için son durulama suyuna bir miktar sirke karıştırın. Ekşi, boyanın akmasını engelliyor.

    Dolaşmış Saç Nasıl Açılır?

    Keşke saç bakımı sadece şampuanlamaktan ve taramaktan ibaret olsaydı. Ama maalesef kırılmalar, saçın kuruması, aşırı yağlanması ve zaman zaman herkesin başına gelen saçın dolaşması gibi problemlere oldukça sık rastlanmakta. Kıvırcık saçlı olanlar dolaşmış saçla daha çok karşılaşırken düzenli bakım yapılmayan her saçta bu sorun görülebilir. Dolaşmayı engellemek için saçlarınızı nemlendirmeli, doğal yağ seviyesini korumasını sağlamalı ve dolaşan bölgeleri açarken kırılmaları engellemek için sakin olmalısınız.

    Şimdi dolaşmış saç nasıl açılır hakkında bilgilere geçelim. Duştan sonra saçlarınızı yumuşatmak için bakım kremi sürün. Kemin dipten uçlara kadar iyice yayıldığından emin olun ve 1 dakika kadar bekleyin. Bol suyla bakım kremini durulayın ve saçlarınızı havluyla kurulayın.

    Fazla büyük olmayan tutamlar halinde saçlarınızı bölümlere ayırın ve tokayla tutturun. Piyasada dolaşıklık açıcı saç spreyleri bulunmakta ancak bu tip spreyleri her kozmetikçide bulmak mümkün olmuyor. Eğer böyle bir sprey bulabilirsiniz işiniz daha kolay. Bulamadıysanız da sorun değil, aşağıdaki adımları takip edin.

    Büyük düğümler için kalın dişli bir tarak kullanın. Acele etmeyin ve saçlarınızı mümkün olduğunca az zorlamaya çalışın. Büyük düğümleri açtıktan sonra saçlarınızı fırçalayarak daha küçük düğümlerden kurutulabilirsiniz.

    Dolaşmış saçları açarken dikkat etmeniz gereken saçların nemli ve yumuşak olması. Kuru saçları fırçayla açmaya çalışırsanız daha fazla zarar verirsiniz. Saçların daha sonra dolaşmasını engellemek için haftada en az bir kez nemlendirici bir saç bakım maskesi yapın.

    Saç Bakımı, Saç Rengi, Saç Renkleri, Saç Modelleri, Saç Şekilleri için tıklayın !

     

  • Yaylı yatak mı? Viskoelastik yatak mı ?

    Yaylı yatak mı? Viskoelastik yatak mı ?

    Halen ağırlıklı olarak kullanılan yaylı yataklar mı yoksa viskoelastik akıllı yataklar mı?

    Yaylı yatak mı?
    Yatağın ana dolgu malzemesinin yaydan oluştuğu, vücuda destek ve yatağa esneklik sağlamak için çelik yay mekanizmasının kullanıldığı yataklar, yaylı veya paket yaylı yatak olarak adlandırılıyor. Bu sistemde üretilen yatakların öne çıkan özelliği ekonomikliği oluyor. Yaylar arasına deformasyonu engellemek için konulan destek süngerleri fazlalaştıkça yatağın sertliği artıyor. Yatak sertleştikçe ortopedik etkisinin arttığı yanılgısı da bundan kaynaklanıyor. Paket yay sistemleri ise daha yumuşak ve esnek olan çelik yayların küçük paketler içerisine konularak yatak içinde kullanıldığı sistemi oluşturuyor. Bu sistemde paketler birbirinden bağımsız yaylanma sağladığı için yaylı yataklara oranla daha ergonomik oluyor. Ayrıca vücudun bel, boyun, sırt ile kalça gibi değişik noktalarına farklı sertliklerde paket yay kullanılarak ekstra dayanıklılık ve esneklik sağlanabiliyor. Yaylı yataklarda sıkça karşılaşılan soft ortopedik, yarı ortopedik, full ortopedik gibi kavramların aslında yatağın ergonomisinden çok dayanıklılığına işaret ettiğini, ayrıca sert yatağın ortopedik yatak anlamına gelmediği bilinmeli. Paket yaylı yataklar, vücudun değişik bölgelerine farklı basınç uyguladığından yaylı yataklara oranla daha uygun ergonomi sunuyor. Buna karşın yaylı yataklar, paket yaylılara göre her zaman daha ekonomik oluyor.

    Viskoelastik mi?
    Viskoelastik özellikli akıllı yatakları paket yaylı yataklardan ayıran en önemli özellik uzay teknolojisinin kullanılıyor olması. Uzay teknolojisi olarak kabul edilen basınç azaltıcı viskoelastik malzeme ilk olarak NASA tarafından astronotların uzay yolculuğu sırasında maruz kaldığı basıncı indirgemek için keşfedildi ve kullanıldı. Bu teknolojinin yatakta kullanılmasıyla geliştirilen viskoelastik akıllı yataklar özellikle sağlık, konfor ve rahatlık açısından bir bütünün arayışı içinde olanlara hitap ediyor. Akıllı yatakların üst kısmında kullanılan bu viskoelastik malzeme, basınç azaltıcı özelliğe sahip… İçeriğindeki hafıza hücreleri, vücut ile temas ettiği anda ısı ve ağırlığa bağlı olarak hareketlenmeye başlıyor. Bu hareketlenme, yatak vücudun şekline ve yapısına göre ergonomik hale gelene kadar devam ediyor. Basınç azaltıcı etki sağlayan hafıza özelliği ile akıllı yatak olarak adlandırılıyor. Vücuda tam uyum sağlayan bu yataklar, vücut üzerindeki basıncı azaltarak sağlıklı kan dolaşımına zemin hazırlıyor. Yataktaki istenmeyen dönme hareketlerini azaltarak uyku kalitesini de artırmaya yardımcı oluyor. Mükemmel destek için, kilo ve değişik tercihlere göre ideal yoğunluklarda üretildiğine ve aynı zamanda yoğun hava geçirgenliği için özel kesimli destek katmanına dikkat edilmesi gerekiyor.

    SONUÇ
    Visko özellikli yataklar yatağın vücudunuzun özelliklerine göre tepki vermesini sağlıyor. Kişiye özel konfor sağladığı, daha iyi bir uyku deneyimi sunduğu ve uyku esnasında yatağın vücuda uyguladığı karşı basıncı engellediği için de yaylı veya paket yaylı yatakların önüne geçiyor. Ancak, uyku teknolojisinde hızlı gelişen yenilikleri ve getirilen uyku çözümlerini sınırlandırmak, kişiye özel en uygun desteği sunan yatağı belirlemek neredeyse imkansız. Bu nedenle kendinize en uygun yatağı bulmak için yatak ürünleri konusunda deneyimli firmaların yetkili satış uzmanlarına danışmanız öneriliyor.

    Formsanté Dergisi

  • Yataktaki IQ’nuz kaç?

    Yataktaki IQ’nuz kaç?

    Normalde çok zekiyim diye etrafta gururla gezinenlerden olsanız da iş mahrem konulara geldiğinde sınıfta kalabilirsiniz. Eğer cinsel zekanızdan emin değilseniz testimizi çözün ve seks IQ’nuzun kaç olduğunu belirleyin.

    Hepimiz seksin vücudumuz için ne kadar yararlı olduğunu biliyoruz. Seks kan basıncını ayarlarken, iyi bir uyku çekmenize yardımcı oluyor, depresyonu engelliyor ve partnerinizle aranızdaki bağı güçlendiriyor. Peki bu bilgilere sahipken seks zekanız ne kadar ileri düzeyde olabilir, hiç merak ettiniz mi? İşte size bu testle zekanızı ölçme şansı. Testi yapın ve IQ’nuzu öğrenin.

    1. Kadınların yüzde kaçı sıklıkla orgazm oluyor?
    a. Yüzde 30
    b. Yüzde 50
    c. Yüzde 70
    2. G noktası diye bir şey var mı, yoksa sadece bir efsane mi?
    a. Kesinlikle var
    b. Hayal gücü
    c. Kimse bunu bilemez

    3. Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan en sık görüleni hangisi?
    a. Klamidya
    b. Bel soğukluğu
    c. Herpes

    4. Bu hastalıklar arasından hangi ikisi tedavi edilemiyor?
    a. Klamidya ve bel soğukluğu
    b. Herpes ve HPV
    c. Frengi ve Hepatit A

    5. Seks hakkında konuşmak için en uygun zaman ne zaman?
    a. Seksten hemen sonra yatakta uzanırken
    b. Sabah çayınızı yudumlarken
    c. Yataktan uzakta rahatsız edilmeyeceğiniz herhangi bir zamanda

    6. Çiftler ne sıklıkta seks yapıyor?
    a. Haftada bir defa
    b. Haftada iki ya da dört defa
    c. Haftada dört ya da daha fazla

    DOĞRU YANITLAR

    1.c
    Yapılan araştırmalara göre kadınların yüzde 59- 82’lik kısmı orgazm oluyor ve yüzde 70’i düzenli olarak orgazm yaşıyor. Eğer siz hala orgazm olamamaktan şikayetçiyseniz orgazm olmanın zamanla öğrenilebileceğini söyleyebiliriz. Uzmanlar özellikle orgazm olamayan kadınların kendi vücutlarını keşfetmeleri gerektiğini belirtiyorlar. Ayrıca partnerinize karşı yakınlık duymamak ya da yanında rahat olamamak da orgazm olup olmamayı etkiliyor. Her kadının farklı şekilde orgazm olabileceğini de unutmamak gerekiyor. Bazı kadınlar sadece oral seksle bazıları da belirli pozisyonlarda orgazm olabiliyor.

    2.c
    G noktası var ya da yok ama gerçek olan şu ki; vajinanın da penis gibi bazı hassas noktaları bulunuyor. Bu noktalar sinirleri etkiliyor ve bazı kadınlar bu noktalardan diğerlerine göre daha çok uyarılabiliyorlar. G noktasının vajina duvarının önündeki 5-7 santimetrelik bir alan olduğu düşünülüyor. Yani G noktanızı bulun ya da bulmayın aslında önemli olan vücudunuzu tanımak ve hangi bölgelerinizden etkilediğinizi bilmek! Bunu da önce siz keşfedebilir sonra da partnerinize öğretebilirsiniz.

    3.a
    Klamidya için boşuna sinsi bir hastalık demiyorlar. Kadınların yüzde 75’inde erkeklerin de yüzde 50’sinde görülen bu rahatsızlık hiç belirti vermeden ilerliyor. Seks sırasında salgılanan sıvılarda bulunan bir virüs nedeniyle ortaya çıkan bu hastalık prezervatif ile korunulmadığında çiftlerden birbirine bulaşıyor. Bu nedenle klamidyadan şüphelenildiğinde mutlaka test yaptırmak gerekiyor. Aksi takdirde bu virüs tedavi edilmediğinde kısırlığa bile neden olabiliyor.

    4.b
    Herpes ve HPV virüsü dokunarak geçen virüsler olduğu için prezervatif kullanmak bu virüslerde pek işe yaramıyor. HPV’nin birçok farklı tipi bulunuyor ve bunlardan bazıları tedavi edilmediğinde rahim ağzı kanserine neden olabiliyor. HPV’nin şu an için kesin bir tedavisi bulunmuyor. Fakat bazen vücut bağışıklık sistemi güçlüyse kendiliğinden virüsü yenebiliyor. Herpes ise uçuğa neden olan virüs tarafından genital bölgede ortaya çıkıyor. Yorgunluk, ateş ve tuvalette genital bölgede yanma belirtileri arasında yer alıyor. Tekrarlama olasılığı yüksek olan bu virüs bazen hiç belirti vermeyebiliyor. Cilde de sıçrayabilen bu virüs partnerinizi de etkileyebiliyor.

    5.c
    İletişimin cinsellikte önemli olduğunu biliyoruz fakat bazen partnerinizle ya da yeni tanıdığınız biriyle açıkça cinsellik hakkında konuşmak zor olabiliyor. Bu nedenle cinsellik hakkında doğru şekilde konuşmayı bilmeniz gerekiyor. Sorunlarınızı konuşurken duyguları incitmeden, kırıcı olmadan konuşmaya dikkat etmelisiniz. Cinselliği yatağın dışında konuşmak hem daha güven verici oluyor hem de sorunları daha kolay anlatmanızı sağlıyor.

    6.b
    Yapılan araştırmalar çiftlerin haftada en fazla üç defa seks yaptığını ortaya koyuyor. Fakat tabii bu haftanın her günü seks yapanlar ya da yılda toplam iki defa cinsel birleşme yaşayanlar olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

    Formsante Dergisi

  • Kış Çorba Tarifi

    Kış Çorba Tarifi

    Yemekteyiz, Soframız, Benim Mutfağım Ödüllü Yarışmamızdan Çorba Tarifi…

    Yarışmamıza katılmak için tıklayın !

     

    4 Kişilik
    Haz. Süresi:20 dak
    Bekleme Süresi: —.
    Pişirme Süresi: 30 dak.
    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  11949841371072904550soup_jarno_vasamaa__svg_med.pngGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  26.0 KB (Kilobyte) KIŞ ÇORBASI Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  0_6e5b0_c6807c89_L.pngGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  151.7 KB (Kilobyte)

    malzemeler:

    • 1 çay bardağı haşlanmış mercimek (reis gıda)
    • 1 çay bardağı haşlanmış nohut (reis gıda)
    • 1 fincan yoğurt
    • 1 çay bardağı erişte (yoksa şehriyede kullanabilirisniz)
    • 2 çorba kaşığı un
    • 6 su bardağı sıcak su
    • tuz

    Üzerine: Tereyağ,zeytinyağ,toz biber,toz ceviz

    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  DSCF6329.JPGGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  93.6 KB (Kilobyte)

    Hazırlanışı

    öncelikle 1 çay bardağı reis marka kırmızı mercimeğimizi 2 su bardağı sıcak suda tamamen yumuşayana kadar haşlıyoruz.
    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  DSCF6333.JPGGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  97.4 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  DSCF6335.JPGGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  92.4 KB (Kilobyte)

    haşlanan mercimeğimizi soğuksudan geçirip duruluyoruz ki çorbamızın rengi bulanık olmasın.

    Çorba tenceresine 6 su bardağı sıcak suyu alıp kaynamaya başlayınca üzerine eriştemizi ekleyip, biraz kaynattıktan sonra,haşlanmış mercimek ve nohutu ilave ediyoruz.

    nohutta haşlanmış olmalı benim dolabımda vardı haşlanmış onu kullandım sizin eğer yoksa önden haşlamayı unutmayın.

    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  DSCF6336.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  44.4 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  DSCF6337.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  93.0 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  DSCF6338.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  68.1 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  DSCF6339.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  49.6 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  DSCF6340.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  42.2 KB (Kilobyte)

    şimdi ayrı 1 kapta yoğurt ve unu çırpıyoruz biraz ılık su ekleyerek kıvamını ayarlayalım

    un ve yoğurt pürüzsüz olana kadar çırpılmalı ılık su ile kıvamı ayarlanmalı yoksa çorbaya ekleidğimizde kesilir

    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  DSCF6341.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  39.1 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  DSCF6342.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  45.1 KB (Kilobyte)

    iyice karışan yoğurtlu harcımızı çorbaya hızlı hızlı karıştırarak ilave edelim çokaz kaynatalım.
    bu aşamada et suyu ilave edelim ben et suyunu kendim yapıyorum siz isterseniz tablette kullanabilirsiniz.

    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  DSCF6344.JPGGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  82.3 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  DSCF6343.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  66.7 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  DSCF6348.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  37.1 KB (Kilobyte)

    tuzunu ilave edip ocağın altını kapatalım.

    şimdi yağımızı hazırlayalım. 1 kaşık tereyağı eritip,üzerine 2 kaşık da zeytinyağ ekledikten sonra altını kapayıp,kırmızı toz biberi ilave edip karıştırıyoruz.
    cevizi servis ederken üstüne serpiştiriyoruz.
    Üzerine: Tereyağ,zeytinyağ,toz biber,toz ceviz

    ceviz isteğe bağlı biz seviyoruz tad olarak sevmezseniz siz eklemeyin

    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  DSCF6345.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  46.2 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  DSCF6346.JPGGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  88.0 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  DSCF6349.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  40.3 KB (Kilobyte)

    servis tabağına alıyoruz üzerine yağ gezdirip ceviz serpiştiriyoruz hepsi bu kadar afiyet şifa olsun bu soğuk günlerde Kış Çorba Tarifi | 73

    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  DSCF6350.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  40.0 KB (Kilobyte)Reis markamız efendim Kış Çorba Tarifi | 74Kış Çorba Tarifi | 75

    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  DSCF6365.JPGGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  92.0 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  DSCF6359.JPGGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  76.6 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  DSCF6352.JPGGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  100.7 KB (Kilobyte)

    Servis önerisi : Sıcak ikram ediniz seviyorsanız acı pul biber veya limon ekleyebilirsiniz.

    Kaynak : Kış Çorbası

  • Dantelli Gelinlik 2013 Modelleri

    Dantelli Gelinlik 2013 Modelleri

    Yeni sezonun en gözde parçaları olan dantelli gelinlik 2013 modelleri. Dantelli Gelinlik 2013 Modelleri Galerimizde Sizlerle…

    Dantelli Gelinlik 2013 Modelleri

    Diğer Gelinlik Modelleri için tıklayabilirsiniz…

  • Nil Şahin Gürhan’dan kış diyeti

    Nil Şahin Gürhan’dan kış diyeti

    Giydiğiniz kat kat giysiler nasıl olsa kusurlarınızı gizler diye, abur cuburu fazla mı kaçırdınız? Üzülmeyin, Diyetisyen Nil Şahin Gürhan’ın hazırladığı kış diyetiyle, fazla kilolarınızdan kolayca kurtulacaksınız.

    Kış aylarında hareketsizlik nedeniyle daha kolay kilo alırız. Eğer spor da yapamıyorsanız, yandınız demektir. Diyetisyen Nil Şahin Gürhan ile kış aylarında nasıl bir beslenme planı yapmamız gerektiğini konuştuk. Kendisi verdiği diyet listesiyle sağlıklı beslenerek kolay kilo vermenizi sağlayacak bir liste hazırladı.

    Diyetisyen Nil Şahin Gürhan’dan kış diyeti listesi:

    Günde 3 litre (15 su bardağı) su içilecek.

    KAHVALTIDAN ÖNCE:

    1 su bardağı ılık su
    1 su bardağı normal sıcaklıkta su

    KAHVALTI:

    2 dilim beyaz peynir (60 gr) veya 1adet yumurta + 1 peynir
    2 ince dilim ekmek (50 gr)
    Bol çiğ sebze

    KUŞLUK:
    1 porsiyon taze meyve

    ÖĞLEN:
    2- 3 köfte kadar et
    1 ince dilim ekmek
    Bol salata (az zeytinyağı ilaveli)

    İKİNDİ:
    1 dilim beyaz peynir
    2 ince dilim ekmek (50 gr)

    AKŞAM:
    8-10 yemek kaşığı sebze yemeği
    1 ince dilim ekmek
    1 su bardağı yoğurt veya 2 su bardağı ayran
    Bol salata (az zeytinyağı ilaveli)

    GECE:
    2 porsiyon meyve

    Diyetisyen Nil Şahin Gürhan

    Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU ‘nun Kış Diyeti için Tıklayın…

     

  • Saç kremleri işe yarıyor mu?

    Saç kremleri işe yarıyor mu?

    Son zamanlarda tüm ünlüleri harika saçlarla görüyoruz, saçların sağlıklı ve doğal görünmesi eskiye oranla daha çok trend oldu. İşte bu yüzden saçınızı doğru şekilde nemlendirmek için doğru bir zamandayız.

    Saç kremleri işe yarıyor mu?

    İlk sorumuz; saç kremleri işe yarıyor mu? Herkes saçımızın saç derisinden çıktıktan sonra ölü olduğunu bilir, peki onu tekrar hayata nasıl döndürürüz? Evet, saç hiç bir zaman tekrar canlanamaz ama, onun daha iyi görünmesini sağlayabiliriz. Saç kremleri, işe yarayan kandırmacalardır. Bir çoğu bir çeşit protein yapı taşı olan amino asitler içerir. Bu madde saçınızı kaplar ve büyük bir çoğunluğu suyla durulanmaz.

    Saç kremleri saçı nemlendirebilir, güçsüz saçları güçlendirebilir, kolay taranmasını sağlayabilir, saçlara parlaklık verebilir. İyi durumdaki saçlar aynen genç kızlığınızdaki saçlarınıza benzer. Yani; daha canlı, aynen sağlıklı bir cilt ve parlak gözler gibi… 30 yaşın üzerindeki herkes neden bahsettiğimi anlayabilir.

    O eski görüntüyü sağlamak için önce saçımızı nasıl hırpalamamamız gerektiğini anlamalıyız. Saçınıza şevkatle davranın, nemlendirme en önemli anahtardır. Sprey ürünlerini, saç şekillendiricilerini ve saç boyalarını çok fazla kullanırsanız saçınızı bir o kadar çok da nemlendirmeniz gerekir.

    Saçınızın durumu çoğunlukla onun yapısıyla ilgilidir; örneğin kıvırcık saçlar daha kurudur ve kıvırcık saçlar için daha fazla ve daha etkili nemlendiriciler kullanılmalıdır.

    Öneri 1: Eğer gerçekten kuru bir saçınız varsa saç kreminizi durulanan cinsten bile olsa çok fazla durulamayın.

    Öneri 2: Daha yoğun bir saç kremini sadece saçınızın ucuna uygulayın. Güzel bir saç ancak yumuşak olur. Gerçekten yumuşak saçlara sahip oluncaya kadar daha çok saç kremi kullanmaktan çekinmeyin.

    Güzellik Notu: Hacim verdiği söylenen şampuanlar ve saç kremleri saça hacim vermezler. Sadece saçınızı daha düz ve yağlı yaparlar. Eğer normal saçlara sahip iseniz sadece değişik markalar deneyin ve kendinize en uygun saç kremini bulun. Eğer saçınız yıkandıktan sonraki ikinci gün hala güzel görünüyorsa size uygun saç kremini bulmuşsunuz demektir. Ve genellikle bu çok fazla para vermeniz gereken bir marka olmayacaktır.

    Durulanmayan saç kremleri çoğunlukla fazlasıyla kuru veya boyalı saçlar için en iyisidir. Yeni bakımlı saçlarınız 60’ların ya da 70’lerin parlak ve kabarık saçlarına benzeyebilir. Ama baş döndüren, güneşte parlayan, rüzgarla danseden saçlar bu yılın en önemli trendi. Bu yüzden saç kreminizi asla unutmayın.