Blog

  • Yüksük Çorbası Tarifi

    Yüksük Çorbası Tarifi

    Yüksük Çorbası Tarifi – Yüksük Çorbası Nasıl Yapılır ? – Yüksük Çorbası Hamur Hazırlama – Yüksük Çorbası Harç Hazırlama – Yüksük Çorbasının Hazırlanışı…

    Yüksük Çorbası (Penguen domates salçası ile)

    Yemekteyiz, Soframız, Benim Mutfağım Ödüllü Yarışmaya Katılmak İçin Tıklayın !

    Hazırlanış:

    Mantı yapımı
    Dilerseniz hazır mantı da kullanabilirsiniz

    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.</p><br /> <p>Resmin ismi:  SN851935.jpg<br /><br /> Görüntüleme: 0<br /><br /> Büyüklüğü:  55.0 KB (Kilobyte) Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.</p><br /> <p>Resmin ismi:  SN851938.jpg<br /><br /> Görüntüleme: 0<br /><br /> Büyüklüğü:  42.2 KB (Kilobyte)

    Mantı hamuru malzelemelerimizi uygun bir kapta birleştirip yoğuruyoruz. Yaklaşık 30dk hamurun üstüne nemli bez kapatıp dinlendiriyoruz.

    Püf noktası: Hamur yumuşak olmamalı ve özdeşleşene kadar yoğurulmalı
    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.</p><br /> <p>Resmin ismi:  SN851939.jpg<br /><br /> Görüntüleme: 0<br /><br /> Büyüklüğü:  53.3 KB (Kilobyte)

    Harcımız için; kıyma doğranan soğanlar , tuz karabiber, pul biber eklenir harç iyice yoğurulur.

    Püf noktası: Kıyma harcına eklenen soğanlar rendelenmemeli; soğan suyunu bırakacağından mantı hamurunun sağlamlığını bozar.
    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.</p><br /> <p>Resmin ismi:  SN851941.jpg<br /><br /> Görüntüleme: 0<br /><br /> Büyüklüğü:  139.7 KB (Kilobyte) Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.</p><br /> <p>Resmin ismi:  SN851950.jpg<br /><br /> Görüntüleme: 0<br /><br /> Büyüklüğü:  122.6 KB (Kilobyte)
    Mantı hamurumuzu(2 bezeye bölüp)açıp küçük kareler halinde kesiyoruz kıyma harçlarını koyup bohça şeklinde kapatıyoruz.
    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.</p><br /> <p>Resmin ismi:  SN851954.jpg<br /><br /> Görüntüleme: 0<br /><br /> Büyüklüğü:  59.2 KB (Kilobyte) Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.</p><br /> <p>Resmin ismi:  SN851957.jpg<br /><br /> Görüntüleme: 0<br /><br /> Büyüklüğü:  66.0 KB (Kilobyte)
    Tarifimizdeki ölçülerle 2 çorbalık mantı çıkmaktadır. Bir kısmını bir sonraki kullanım için unlayıp dondurucuya atabilirsiniz.Çorbanın Hazırlanış Aşamaları:
    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.</p><br /> <p>Resmin ismi:  SN851946.jpg<br /><br /> Görüntüleme: 0<br /><br /> Büyüklüğü:  75.6 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.</p><br /> <p>Resmin ismi:  SN851947.jpg<br /><br /> Görüntüleme: 0<br /><br /> Büyüklüğü:  74.6 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.</p><br /> <p>Resmin ismi:  SN851948.jpg<br /><br /> Görüntüleme: 0<br /><br /> Büyüklüğü:  77.6 KB (Kilobyte)
    yemek kaşığı yağ ile salçamızı kavuruyoruz.
    Püf noktası: Ben yaptığım mantıları bol unluyorum. Çorbaya kattığımda da bu un çorbaya doğal bir kıvam veriyor. Eğer hazır mantı kullanıyorsanız tercihinize bağlı olarak 2 yemek kaşığı unu salçayla kavurabilirsiniz.
    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.</p><br /> Büyüklüğü:  79.0 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.</p><br /> <p>Resmin ismi:  SN851953.jpg<br /><br /> Görüntüleme: 0<br /><br /> Büyüklüğü:  105.8 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.</p><br /> <p>Resmin ismi:  SN851952.jpg<br /><br /> Görüntüleme: 0<br /><br /> Büyüklüğü:  100.5 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.</p><br /> <p>Resmin ismi:  SN851956.jpg<br /><br /> Görüntüleme: 0<br /><br /> Büyüklüğü:  103.0 KB (Kilobyte)
    • Salça iyice kavrulduktan sonra yaklaşık olarak 2 lt su ekleyip kaynamasını bekliyoruz.
    • Suya tat vermesi amaçlı bir kemik atıyoruz. (Etsu tablet de kullanılabilir.)
    • Kaynadıktaan sonra mantılarımızı ilave ediyoruz. Nane hariç baharatlarımızı da ekliyoruz.
    • Mantınların piştiğine kanaat getirdiğimiz zaman haşlanmış nohutu ekliyoruz.
    • Bir taşım kaynadıktan sonra nanesini ekleyip ocağın altını kapatıyoruz.
      En önemlisi yemeğinizi yaparken güzel şeyler düşünüp sevgiyle yapın çoook daha lezzetli olacaktır yemekler
    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.</p><br /> <p>Resmin ismi:  SN851958.jpg<br /><br /> Görüntüleme: 0<br /><br /> Büyüklüğü:  136.2 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.</p><br /> <p>Resmin ismi:  SN851960.jpg<br /><br /> Görüntüleme: 0<br /><br /> Büyüklüğü:  72.4 KB (Kilobyte)
    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.</p><br /> <p>Resmin ismi:  SN851963.jpg<br /><br /> Görüntüleme: 0<br /><br /> Büyüklüğü:  163.7 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.</p><br /> <p>Resmin ismi:  SN851961.jpg<br /><br /> Görüntüleme: 0<br /><br /> Büyüklüğü:  89.1 KB (Kilobyte)
    Servis önerisi: Damak zevkinize göre nar ekşisi sosuyla servis edebilirsiniz.

    Afiyet olsun……..

  • Banyoda Renk Seçimi

    Banyoda Renk Seçimi

    Banyo için renk seçimi Banyodaki renk seçiminde daha çok neyi amaçladığınız önemli. Açık mavi, yeşil ve açık toprak tonları rahatlatıcı bir his verdiğinden çoğunlukla popüler olarak kullanılır. Evin bu odasında son derece koyu olan siyah ve benzeri renklerin kullanılmasını pek tavsiye etmiyoruz çünkü zaten diğer odalara göre nispeten daha küçük olan banyonuzu daha da küçük göstereceklerdir.

    Banyo Dekorasyonu için bakabilirsiniz…

  • Manuel Mota 2013 Gelinlik Koleksiyonu

    Manuel Mota 2013 Gelinlik Koleksiyonu

    Manuel Mota 2013 Gelinlik Koleksiyonu Galerimizde sizlerle…

  • Hamileyken diş tedavisi yapılır mı?

    Hamileyken diş tedavisi yapılır mı?

    Diş Hekimi ve Protez Uzmanı Çağdaş Kışlaoğlu, ağız ve diş sağlığının sürekliliğini sağlamak için ömür boyu etkili ve yeterli bakımın şart olduğunu ve kadınların hamilelik, bebek emzirme, menstruasyon, menopoz gibi dönemlerde dişlerine ayrıca özen göstermesi gerektiğine dikkat çekiyor.

    Hamilelik döneminde anne adayının dişlerinde kalsiyum kaybı olduğuna dair herhangi bir bilimsel bir veri olmadığını söyleyen Dr. Çağdaş Kışlaoğlu, “Halk arasında ‘Hamilelik sırasında bebeğin kendisi için gerekli olan kalsiyumu annenin dişlerinden alarak annesinin dişlerinin çabuk çürümesine yol açtığı, bu sebepten ötürü anne adaylarının diş kaybına uğradığı’ şeklindeki düşünce bilimsel bir gerçeği yansıtmıyor” diyor.
    Ancak hamilelikte ağız sağlığında bazı değişikliklerin olacağını hatırlatan Dr. Kışlaoğlu “En önemli değişiklik östrojen ve progesteron hormon düzeylerindeki artıştır. Bu durum, dişler üzerindeki plak birikiminin artması ile bağlantılıdır.” diyerek vurgu yapıyor.

    DİŞLER NEDEN ÇABUK ÇÜRÜR?
    Diş Hekimi Çağdaş Kışlaoğlu, hamilelik döneminde vücuttaki dengenin bozulması, dişlerin normal dönemden daha çabuk çürümesine uygun bir ortam yarattığını vurgulayarak hamilelikte dişlerin daha çabuk çürümelerinin nedenlerini şöyle sıralıyor:

    – Bu dönemde tatlıya, abur cubura aşırı istek belirir ve bunlar yendikten sonra diş fırçalama ihmal edilir.

    – Hamileliğin ilk aylarında görülen kusmalardan sonra anne adayı ağız bakımına yeterince özen göstermeyebilir.

    – Gebelik hormonlarının etkisi ile dişetleri daha çabuk kanayan anne adayı, dişlerini fırçalamaktan kaçınır.

    DİŞLERDE KALSİYUM ÇÖZÜNMESİ OLMAZ
    Hamilelik döneminde bebeğin ve annenin kemiklerinin sağlıklı olabilmesi için anne adayının, günlük olarak 1200 ilâ 1500 mg kalsiyuma alması gerektiğini söyleyen Dr. Kışlaoğlu, bebek bekleyen kadınların bu dönemde süt ve süt ürünleriyle yeşil yapraklı sebzeler gibi kalsiyum bakımından zengin gıdalar tüketmesi gerektiğini vurguluyor.

    Doktor Çağdaş Kışlaoğlu açıklamalarına şöyle devam ediyor: ‘Anne adayı eğer kalsiyum ihtiyacını gıdalardan karşılayamazsa, bebeğin gelişimi için gerekli olan kalsiyum, annenin kemiklerinden karşılanıyor. Ancak anne adayı, hamilelik döneminde iyi beslenir yeterli ağız diş bakımı yaparsa bu dönem, normal dönemden farklı bir diş sorunu ile karşılaşmaz.”

    ŞEKERDEN UZAK DURUN!
    Hamilelik sırasında beslenme, hem annenin hem de bebeğin genel sağlığı ve ağız diş sağlığı için oldukça önemli olduğunu söyleyen Dr. Kışlaoğlu, anne adaylarının hamilelik döneminde nasıl beslenmesi gerektiğini şöyle anlatıyor:

    “Anne adaylarının, hamilelik süresince A,C ve D vitaminleri ile fosfor ve kalsiyum yönünden zengin temel besinler, meyveler ve sebzeler almaya dikkat etmeleri gerekiyor. Hamileyken ayrıca tahıl, süt ve süt ürünleriyle, balık ve yumurta dengeli olarak almaları yararlı olacaktır. Anne adayları, -özellikle yemek aralarında- şekerden mümkün olduğu kadar uzak durmalı. Kurutulmuş meyve ve karamel gibi yapışkan şekerli yiyeceklerden de kaçınmaları gerekiyor.”

    HAMİLEYKEN DİŞ TEDAVİSİ YAPILABİLİR Mİ?
    Diş Hekimi Protez Doktoru Çağdaş Kışlaoğlu, hamileyken diş tedavisi yapılıp yapılmayacağı konusunda şunları söylüyor:

    – Bebeğin organ gelişim evresi olan hamileliğin ilk üç ayında etkili dental tedaviden kaçınılması gerekiyor.

    – Diş ya da diş eti iltihabı gibi acil durumlarda, var olan enfeksiyonun bebeğin gelişimini dental tedavinin olumsuzluklarından daha fazla etkileyebileceği düşüncesi ön plana alınmalı ve bir jinekologun önerileri doğrultusunda diş tedavisi yapılmalıdır.

    – Son üç ayda tedavi için gerekli olan pozisyonları rahat alalaması ve koltukta uzun süre oturamaması nedeni ile diş tedavisi yaparken anne rahatsız olabilmektedir.

    EKSTRA BİR AĞIZ-DİŞ BAKIMI ŞART!
    Dr. Çağdaş Kışlaoğlu, anne adaylarının hamilelik döneminde ağız ve diş sağlığına normal dönemden daha fazla özen göstermesi gerektiğini söyleyerek, şu hatırlatmalarda bulunuyor:

    – Hamilelik sırasında oluşan hormon artışı, ağız mukozasını dış etkenlere karşı özellikle bakteri plaklarına karşı daha hassa yapar. Bunun için günlük ağız ve diş bakımı kesintiye uğratılmamalıdır.

    – Plak birikimi ve diş eti hastalıkları ile hamilelik sırasında oluşan hormonal değişiklikler arasında direkt bir ilişki vardır. Bu nedenle anne adayları, hamilelik öncesinde tam bir ağız muayenesinden geçerek optimal ağız hijyenine kavuşmalı ve bunu sürdürme alışkanlığını kazanmalıdır.

    – Anne adayları hamilelikte günde en az iki kez diş fırçası ve diş ipi kullanarak etkili diş bakımı yapmalı, plak birikimine engel olmalıdır.

    – Hamilelikte ağız gargaraları ya da ılık tuzlu su ile gargara yapılmalıdır. Özellikle ılık tuzlu su diş etlerini rahatlatır ve dişeti hassasiyetini azaltır.

  • Kadın Cinsel Sorunlarının Psikolojik Nedenleri

    Kadın Cinsel Sorunlarının Psikolojik Nedenleri

    1.Yetiştirilme ve geleneksel kadın cinsel rolü:

    Toplumumuzda kız çocukları yetiştirilirken cinsellikle ilgilenmemeleri öğretilir. Cinsel ilgi ve aktiviteler kınanır ve kısıtlanır. Mesela mastürbasyon yapmaları istenmez ve hoş karşılanmaz. Kadınlardan beklenen sadece eşine yanıt verebilir olmalarıdır. Birçok araştırmada kadınların önemli bir bölümünün ön sevişme sırasında eşlerine çok az katıldıkları ya da hiç katılmadıkları, birleşme sırasında ise çoğunlukla hareketsiz kaldıkları gösterilmiştir. Kadınlar erkeklere neyi cinsel olarak uyarıcı bulduklarını söylemekten kaçınırlar, yeteri kadar uyarılmadıklarında cinsel birleşmeyi reddetmezler, hazlarını artıracak daha aktif tutumlar almaktan kaçınırlar. Duygusal yakınlık daha önemli olduğu için yakınlık, yumuşaklık hissetmediklerinde ya da kırgınlıkları olduğunda, incindiklerinde cinsel işlevleri daha çabuk olumsuz olarak etkilenir.

    2.Geleneksel kadın cinsel rolünün dışına çıkamamak:

    Geleneksel kadın cinsel rolünü benimsemiş olanlar için “iyi kız” sendromu, edilgenlik, boyun eğme, yumuşak başlılık, incelikli olmakla birliktedir.

    Geleneksel kadın rolünün orgazm olamama (anorgazmi) ile ilgili mesajları şunlardır:

    a – Cinsellikle ilgili her türlü duygu ve davranışlarını kontrol etmelidirler.

    b – Cinselliklerini sadece eşlerine yanıt vermekle sınırlamalıdırlar.

    c – Orgazm olup olmamaları, hatta cinsellikten haz almaları önemli ve beklenen bir şey değildir.

    3.Negatif beden imajı ve düşük benlik saygısı:

    Orgazm bozukluğu olan kadınlarda kendilerine duydukları saygının azlığı, yetersizlik duyguları ve olumsuz beden imgesi daha sık görülmektedir. Bu kadınlar kendi cinselliklerinden, ilişkilerinden ve cinsel aktivitelerinin tipinden ve düzeyinden daha az memnundurlar.

    4.Edilgenlik, çekingenlik:

    Edilgen, bağımlı ve çekingen kadınlar, aktif, bağımsız ve girişken kadınlara göre daha çok cinsel işlev bozukluğu gösterirler. Evlenmemiş kadınlar cinsel ilgi ve isteklerini reddetmeyi, bekarete değer vermeyi ve meşru bir evlilik ilişkisinde bütün bu engellenmelerin ortadan kalkmasını beklemeyi öğrenmektedirler. Ancak yıllarca cinsel duygularına ilgisiz kaldıktan ve onları bastırdıktan sonra meşru bir erişkin cinsel ilişkisinde yanıt verici olmakta zorlanmaları şaşırtıcı değildir. Cinsel ilişki sırasında edilgen ve hareketsiz kalan kadınlar daha çok cinsel sorun yaşarlar. Hareketsiz kalma ve insiyatif almama cinsel ilişkinin ritmini ve cinsel girişimin zamanlamasını tamamen erkeğe bırakmak anlamına da geldiğinden kadının cinsel yanıtlarıyla bağlantısız olmasına da neden olmaktadır. Erkeğin başlatıcı ve ilişkiyi yönetici bir rolde olması kendi uyarılma düzeyine göre ilişkiyi yönlendirmesine ve eşinin uyarılmasına dikkat etmemesine neden olmaktadır. Yeterli hazırlık ve cinsel uyarma olmadan tekrarlanan cinsel ilişkilerin, cinsel istek ve haz üzerinde olumsuz etkileri olabilir. Bazı erkekler eşleri cinsel olarak ilgili, yanıt verici olduğunda oldukça rahatsız olur. Bizim kültürümüzde kadınların cinsellikle ilgili aktif tutum almaları ve kendi cinselliklerine sahip çıkmaları çok uygun karşılanmaz. Ayrıca kadının, daha çok eşine uyum göstermesi, onun beklentilerine göre hareket etmesi beklenir. Saygı, özen ve incelik beklentisi içindeki kadın bunları alamadıkça cinsel isteğini yitirebilir.

    5.Katı dini ve ahlaki inançlar:

    Bazı insanlar cinselliğin günah ve ayıp olduğu yönünde katı mesajlarla büyütülürler. Erişkin olduktan sonra da doğal olarak hissedecekleri cinsel arzularını bastırırlar. Vajinismuslu kadınların bir kısmında dinsel şartlanma görülür. Bu hastaların büyüdüğü ailelerde ebeveynler normalden daha çok dini kurallara uymalarını isterler. Cinsel ilişkilerde sorumluluğun gelişmesine izin vermezler ve cinsellikle ilgilenmemeyi yüceltirler. Bu tür evlerde cinsellik bir sıkıntı kaynağıdır. Dinsel ve ahlaki değerler cinsel ilgi ve ilişkilerin hepsinde suçluluk ve utanç ortaya çıkarıcıdır. Bu ailelerde genellikle cinsel ahlak saplantısı olan babalar vardır. Eşinin ve kızlarının cinsellikle ilgilenmemesini ve yüksek ahlaki bir düzey tutturmasını ister. Bu istekleri yerine getiren ve kızlarını da buna uymaya zorlayan ise genellikle annedir.

    6.Baba-kız ilişkisinden kaynaklanan nedenler:

    Çocukluk döneminde babaya duyulan çocuksu aşkın çözülmemiş olması bu bilinçdışı arzuların ve çatışmaların neden olacağı kaygıyı engellemek amacıyla bir savunma tepkisi olarak cinsel istek, uyarılma ve orgazm engellenebilir.Bazı vajinismuslu kadınların da babalarıyla yakın ve duygusal ilişki kurma olanaklarının az olduğunu bildiren araştırmalar vardır.

    7.Baskıcı, otoriter baba:

    Vajinismuslu kadınların tipik özelliklerinden birinin otoriter bir babaya sahip olmak olduğunu belirtmiştir. Bu kadınların babanın otorite figürü olduğu bir evde büyüdüklerini ve sürekli fiziksel ve/veya sözel şiddet gördükleri belirtilmiştir. Vajinismuslu kadınların babalarında otorite saplantısı, baskın olmak için ceza uygulama, alkolizm, psikopati saptanmıştır. Antisosyal ve obsesif-kompulsif kişilikli babaların da vajinismus etyolojisinde önemli olduğu bildirilmiştir.

    8.Zayıf, güçsüz anne:

    Şiddet uygulayan babaları olan vajinismuslu kadınlarda, dayak yiyen ya da kızını baba dayağından koruyamayan annelerin zayıf bir kadın modeli oluşturdukları söylenebilir. Dayak atan baba ile dayak yiyen anneden oluşan aile modelleri aynı zamanda erkek ve kadın rollerini katı bir biçimde ayırdığından ve erkeklerin şiddet uygulayan kişiler olarak algılanmasını sağladığından da vajinismus etyolojisinde önemli olabilir.

    9.Cinselliği değersizleştiren/aşağılayan aile:

    Vajinismusu olan kadınların annelerinin sıklıkla cinselliği değersizleştirdikleri gözlenmektedir. Muhtemelen kendi cinsel yaşamlarının tatmin edici olmamasına bağlı olarak bazen kibar, iyi örtülmüş, ilişkilere ve bakış açılarına yansımış bir şekilde bazen de açıkça, cinsellik hem aşağılanmakta hem de kontrol edilmektedir. Bu annelerin kadın ve erkek rollerini kesin olarak ayırdıkları, cinselliği sadece erkeklerin istediği bir şey olarak gördükleri söylenebilir. Bu anneler kızlarına da cinselliği ve cinsel organları kirli olarak yansıtırlar.

    10.Kişilik sorunları:

    Ağır kişilik bozukluklarına sıklıkla cinsel işlev bozuklukları eşlik eder. Şizoidlerde cinsel ilişki isteği azdır. Borderline kişilik yapılanması düzeyindeki kişilik bozukluklarında yüksek oranda çok çeşitli cinsel sorunlar bulunur. Histrionik ve Borderline kişilik bozukluklarında rastgele cinsel ilişki sık görülmesine karşın, bir çoğunda uyarılma ve orgazm bozukluğu vardır. Depresif, distimik kişilikli kimseler genel olarak haz almaktan, mutlu ve keyifli olmaktan kaçınırlar. Kendilerini acılarla dolu, talihsiz bir kurban olarak hissederler. Bu kişiler keyifli olan ve zevk veren birçok şeyden olduğu gibi cinsel haz almaktan da kaçınırlar. Sürekli bir şeylerden şikayet etme, memnun olmama halindedirler. Adeta mutlu olabilmeyi kendilerine yasaklamışlardır. Bu kişilerde cinsel isteksizlik çoğunlukla ergenliğin başından beri vardır.

    11.Cinsel kimlik veya yönelim sorunları:

    Cinsel ilgileri kendi cinsine yönelik olarak gelişen bazı kadınlar bu arzularını bastırırlar veya gizlerler. Bazen kişi cinsel ilgisinin kendi cinsine yönelik olduğunun farkındadır ancak bu durumun başkaları tarafından fark edilmesini istemediğinden karşı cinsle ilişki kurabilir hatta evlenebilir. Ancak karşı cinsle ilişkide istek, uyarılma ve orgazm zorlukları yaşar. Bazen de kişi eşcinsel arzularını bastırır ve kendisi de farkında olmaz. Karşı cinsle ilişkide nedenini bilmediği bir isteksizlik ve zevk alamama yaşar. Cinsel yönelimi aslında kendi cinsine yönelik olan bu kadınlarda karşı cinse yönelik cinsel isteksizlik, cinsel istek bozukluğu olarak yorumlanabilir. Bu kadınların karşı cinse yönelik cinsel istek duymalarını sağlamaya çalışmak yararsız olduğu gibi uygun bir yaklaşım da değildir.Açık olarak eşcinsel olanlar ile eşcinsel arzularını bastırıp bir erkekle birlikte olmaya çalışan kadınlarda da uyarılma ve orgazm sorunları ortaya çıkar. Çünkü kişinin arzu duyduğu şey ile yaşadığı şey arasında bir uyumsuzluk vardır.

    12.Cinsel taciz ve travmalar:

    Özellikle cinsel tiksinti bozukluğunda ve başta vajinismus olmak üzere bazı cinsel işlev bozukluklarında cinsel şiddete maruz kalma öyküsüne sık rastlanır. Cinsel travmalar tacizcinin yakınlık derecesi, olayın rıza ya da şiddet kullanılarak gerçekleşmesi, tekrarlama sıklığı gibi etkenlere bağlı olarak cinsel yaşamı önemli oranda bozabileceği gibi diğer ruhsal sorunlara ve kişilik gelişiminde bozukluklara yol açabilmektedir. Bazı cinsel travma maruz kalmış kişiler ise kendine zarar verici rastgele uygunsuz cinsel yakınlıklar kurma gibi bir durum ortaya çıkabilmektedir.

    13.Cinsel fobiler veya kaçınmalar:

    Bazı kadınların cinsel isteksizlikleri cinsel ilişkinin bazı yönlerine ilişkin kaçınmalara veya korkulara bağlı olabilir. Mesela meninin kokusundan veya üzerine bulaşmasından tiksinen bir kadın cinsel ilişki istemeyebilir. Bu kadınlar dikkatlice dinlenirlerse, cinsel ilişkiden ya da kimi yönlerinden rahatsızlık duymalarına karşın, bunların dışarıda bırakılacağı cinsel yakınlaşmalara karşı isteksizlikleri olmadığı görülür. Cinsellik konusundaki korkuların özellikle cinsel istek ve uyarılma üzerinde etkili olduğu söylenebilir. Cinsel korkuya bağlı orgazm olamama (anorgazmi) çoğunlukla istek azlığı ve uyarılma sorunlarına ikincil olarak ortaya çıkar.

    14.Maskelenmiş parafililer (cinsel sapkınlıklar):

    Bazı kişilerin teşhircilik, röntgencilik, fetişizm, cinsel sadizm, cinsel mazohizm vb gibi eğilimleri olmasına karşın bunları bastırmış olabilirler. Bazı kimselerde ise bu tür eğilimler cinsel ilişkiye izin vermeyecek kadar güçlü olmadığı halde kişi bu tür arzularını kendisine yakıştıramadığı için şiddetle bastırmış olabilir. Cinsel arzuların kabul edilemediği için bastırılması cinsel isteksizlik yaratabilir. Bu tür sorunu olan kişilerde kişinin cinsel arzularını fark etmesini ve cinsel yaşamına dahil etmesini sağlayacak tedavi yaklaşımları yararlı olacaktır.

    15.Evlilik çatışmaları:

    İnsanlar evlenirlerken nasıl bir evlilikleri olacağına ilişkin belli tasarıları ve hayalleri vardır. Bu hayal ve tasarılar iş bölümü, roller, yaşama tarzı, nelerin yapılıp yapılmayacağına ilişkin çeşitli ayrıntıları içerir. Mesela bir kadın evlenirken, kocasının kendisine karşı anlayışlı, ilgili ve özenli olacağını, ev işlerinde kendisine yardım edeceğini, her ikisinin de çalışacağını varsaymış olurken, belki eşi de karısının evde oturup ev işlerinin sorumluluğunu üstleneceğini, elini sıcak sudan soğuk suya sokmayacağını varsaymış olabilir. Evlendikleri zaman ikisi de birbirinde aradığını bulamamın hayal kırıklığı içinde kızgınlıklar ve kırgınlıklar gösterebilirler. Böyle bir çift çevre ve aile baskısı ya da yetişme döneminde aldıkları kültüre göre ayrılmak istemeyebilirler. Ancak yaşadıkları çatışma cinsel yaşamlarına yansıyarak cinsel isteklerini ya da haz almalarını bozabilir. Ciddi evlilik uyuşmazlıkları olan çiftlerde, cinsel terapi yerine evlilik sorunlarının çözülmesini sağlayacak evlilik terapileri daha önceliklidir.

    16.Eşe ilgi kaybı:

    Birçok çift birlikteliklerinin ilerleyen dönemlerinde birbirlerine eskisi kadar cinsel ilgi duymamaya başlarlar. Birbirinde aradığını bulamamak, eşiyle mutlu olamamak, kızgınlıklar, hayal kırıklıkları gibi genel ilişkideki sorunlar yanında çiftlerin eşlerini ebeveyn gibi algılamalarının da çok önemli bir rolü vardır.

    17.Yakınlık sorunları:

    Cinsel ilişki iki kişi arasındaki en yakın ve mahrem ilişki biçimlerinden biridir. Cinsel yakınlık sırasında hem ruhsal hem de bedensel anlamda iki kişi arasındaki sınırlar iç içe geçer. Yakınlaşma ve sınır sorunu olan kişilerde bu yakınlığı tolere edememek cinsel ilişkilerden kaçınmaya neden olabilir. Ancak yakınlık sorunları isteksizlik yaratabilirse de daha çok uyarılma ve orgazm bozukluğuna neden olabilir.

    18.Eşin cinsel beceri eksikliği:

    Fazla cinsel tecrübesi ve bilgisi olmaksızın evlenen ve daha sonra da sınırlı ve kısıtlı bir cinsel yaşamı olan çiftlerde kocanın cinsel ilişki sırasında uygun olmayan tutumları, kadının uyarılmasını ve haz almasını engelleyebilir. Önce uyarılma ve orgazm bozukluğu olarak başlayan cinsel sorun uzadığında ise cinsel isteksizliğe neden olabilir. Böyle çiftlerde cinsel danışmanlık ve cinsel yaşamlarını renklendirecek alıştırmalar yararlı olabilir.

    19.Pasif, bağımlı eş:

    Vajinismuslu eşlerinin, pasif, bağımlı, aşırı düşünceli ve eşleriyle bilinçdışı bir anlaşma içinde, cinsel birleşmeden kaçınan kişiler olduğu birçok araştırmacı tarafından belirtilmektedir. Vajinismuslu bir kadını seçen erkekle, pasif, bağımlı bir eş seçen kadının oluşturduğu ikilide eşlerin her biri diğerinin öfkesinden (agresyondan) korkar ve cinsel birleşme sürekli ertelenir. Kocalar genellikle sevişme sırasında eşleri korktuğunda eşlerini uyarmaya devam etmek, cinsel ilişkiye hazırlamaya çalışmak yerine engellenmekte ve ilişkiyi sürdürememektedirler. Evlendikten sonra da cinsel ilişkiden kaçınma tam bir anlaşma içinde sürdürülür. Cinsel birleşme girişimleri ahlaki ussallaştırmalarla mümkün olduğunca geciktirilir. İlk başarısızlıktan sonra bir dönem cinsel birleşme denemeleri devam etse de genellikle 6-12 ay sonunda denemeler bırakılır. Tedavi uzun zaman sonra, örneğin çocuk sahibi olma isteği büyük boyutlara ulaşılınca ciddi olarak düşünülür.

    20.Eşte cinsel işlev bozukluğunun bulunması:

    Eşlerden birindeki bir cinsel sorun diğer kişide de cinsel sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir. Örneğin erken boşalması olan bir erkeğin eşinde orgazm sorunu görülmesi doğaldır. Hatta tekrarlayan hayal kırıklıkları zamanla her ikisinde de uyarılmayı ve cinsel isteği de bozabilir.

    21.Duygu ve davranışlar üzerindeki kontrolünü yitirme korkusu:

    Duygu ve davranışları üzerinde her zaman egemenliklerini sürdürmek isteyen herhangi bir duygunun ya da biyolojik uyaranın kontrollerini aşmasına izin vermeyen kişiler, cinsel ilişkisi sırasında da cinsel uyaranın belli bir düzeyin üzerine çıkmasını engellerler ve dolayısıyla orgazm olamazlar.

    22.Gebelik korkusu:

    Kendini genç bir kız olarak algılamaktan vazgeçmek istememek, anneliğin getireceği sorumlulukları üstlenmeye hazır olamamak ya da doğum yapmaktan korkmak gibi nedenlerle gebe kalmak istemeyen bir kadın cinsel ilişkiden kaçınmak için cinsel isteğini engelleyebilir. Bu durumda bu endişelerin ortaya çıkarılıp çözümlenmesi başka bir tedavi gerektirmeksizin cinsel isteğin oluşması için yeterli olacaktır.

    23.Psikiyatrik rahatsızlıklar:

    Depresyon başta olmak üzere birçok psikiyatrik rahatsızlık cinsel isteği azaltır ya da geçici bir süre ortadan kaldırır. Cinsel isteği olumuz etkileyebilecek diğer psikiyatrik rahatsızlıklar şunlardır: yaygın anksiyete bozukluğu, özellikle cinsellikle ilgili olmak üzere obsesif-kompülsif bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu, panik bozukluk, özellikle kaygının (anksiyetenin) yoğun olduğu dönemlerde şizofreni gibi psikotik bozukluklar. Cinsel istek azlığı psikiyatrik bir hastalığa ya da onun tedavisinde kullanılan ilaçlara bağlı ise, öncelikle hastalığın cinsel isteği etkilemeyen bir ilaçla tedavisi gerekir. Psikiyatrik rahatsızlık düzelme gösterdiği halde cinsel isteksizlik devam ediyorsa cinsel terapi ya da soruna yönelik özel yaklaşımlar gerekebilir.

    24.Stres ve üzüntü kaynağı olan yaşam olayları:

    Yas, ekonomik güçlükler, bir yakının hastalığı gibi kişide sıkıntı ve üzüntü yaratan olaylar ya da hayati önemi olan sorunlar cinsel isteği azaltabilirler.

    25.Yaşla veya çekicilikle ilgili endişeler:

    Bireyin yaşlanmaya tepkisi cinsel yaşamının nasıl olacağının ana belirleyicilerinden biridir. Belli yaş dönemlerinde cinsel yaşamlarının biteceğine ilişkin yanlış düşünceleri olan ya da yaşın getirdiği değişikliklerden utanan bir kadın cinsel isteğini göz ardı etmeye çalışabilir. Ayrıca, kilo alımı ve yaşla birlikte gelen diğer bedensel değişiklikler, ilgi çekiciliğin kaybı veya bireyin cazibesini yitirdiği ile ilgili düşüncelere neden olarak sekse ilgiyi azaltabilir.

    26.Eşe veya erkeğe yönelik olumsuz duygular:

    Eşleriyle aralarında güç çatışması olan kadınlarda cinsel sorunlara daha çok rastlandığına ilişkin bulgular vardır. Daha adil ve eşit ilişkisi olan çiftlere göre erkeğin baskın olduğu ve gizli ya da açık gç çatışmalarının yaşandığı evliliklerde cinsel sorunlara daha sık rastlanmaktadır.

    27.Gerçek dışı beklentiler:

    Bazı kadınların hayal kırıklıkları beklentilerinin yüksek olmasına bağlıdır. Gerçek dışı ve yüksek beklentiler erkekler arasında daha sık görülmesine karşın, kadınlardan özellikle medyadan etkilenip mesela orgazmın zevkten çıldırmak gibi bir şey olduğunu ama kendilerinin bunu yaşayamadığını düşünüp hayal kırıklıklarına bağlı küskünlükler gösterebilir ve cinsel ilişkiden zamanla kaçınmaya başlayabilirler.

    28.Performans anksiyetesi:

    Cinsel işlev bozukluğu olan çoğu çiftin cinsel deneyim sonucunda hoşnutsuz bir yaşantı beklentisi vardır. Bir olumsuz deneyim diğerini takip eder ve sonuçta çift sürekli olarak yeni olumsuz deneyimleri bekler duruma gelir. Bu kısır döngü kalıcı probleme ya da cinsel ilginin kaybına neden olabilir.

    29.Hamilelik, doğum:

    Hamilelikte cinsel ilişkinin zararlı olabileceğine ilişkin inançlar cinsel kaçınmalara ve zamanla istek ve uyarılma sorunlarına neden olabilir. Doğumdan sonra da kadınlar en çok yeni rollerine uyum sorunu yaşadıklarından ve sorumlulukları arttığından cinsel istekleri azalabilir. Özellikle çocuk sayısı arttıkça artan sorumlulukları ve iş yüklerinin ağırlığı daha da ağırlaşmakta ve cinsel isteksizlik yaratabilmektedir.

    30.Aldatılma veya eşin sadakatinden kuşkulanma:

    Aldatılmaya ya da aldatılma kuşkusuna bağlı gelişen kızgınlık, cinsel hazzı ve uyarılmayı ciddi şekilde bozar. Ayrıca, kadınların kendilerini cinsel hazza, uyarılmaya, ve orgazma bırakabilmeleri için erkeklere göre daha fazla güvenlik duygusuna gereksinimleri olmaktadır. Gerçek ya da muhtemel bir aldatma kuşkusu kadının güvenini zedelediğinden cinsel hazzını, uyarılmasını ve orgazm olmasını engelleyebilir. Cinsel hazzın azalmasına bağlı tekrarlayan cinsel deneyimlerin yarattığı hayal kırıklığı da zamanla cinsel isteği azaltabilir yada ortadan kaldırabilir.

    31.Cinsel organlardan iğrenme veya hoşlanmama:

    Vajinismuslu kadınlar genellikle kendi cinsel organlarıyla ilgili utanç, iğrenme ve hoşlanmama duyguları taşırlar. Bu duygular ve yanlış bilgiler genellikle kendisinde cinsel organlarından hoşlanmayan, seksten zevk almayan ve bazı durumlarda vajinismusu olabilen annelerden öğrenilmiştir.

    32.Kızlık zarını yitirme korkusu:

    Kızlık zarının kutsallığı ve korunmasına önem verilmesi gibi kültürel faktörler de vajinismus gelişiminde etkilidir. Kızlık zarının önemli olduğu topluluklarda vajinismusun daha sık görülmesinin önemli nedenlerinden biri budur. Çocukluğundan itibaren kızlık zarını özenle koruması öğretilmiş bir kadın evlendiği zaman bile sahip olduğu bu değerli şeyi kaybetmek istemeyebilmektedir.

    33.Organik hastalıklara reaksiyon:

    Birçok hastalık ya da hastalığın yarattığı durum veya tedavi biçimlerine karşı gelişen psikolojik reaksiyonlar cinsel işlev bozukluğuna neden olabilmektedir. Bunların başında kanserler, üreme sistemi ve idrar yolları hastalıkları ve ameliyatlarla diğer ciddi hastalıklar gelir. Kanser; işlev kaybı, çaresizlik, ümitsizlik, suçluluk, ölüm korkusu, ağrı endişesi ve bağımlılık korkuları uyandırır. AIDS’le ilgili inanışlar HIV pozitif kişilerde suçluluk duygularının daha da fazla olmasına ve cinsel yaşamdan daha fazla kaçınmaya neden olur. Öte yandan kronik hastalıkların yol açtığı yorgunluk ve halsizlik cinsel isteksizliğe neden olabilmektedir. Yaşamı tehdit eden hastalıklarda ölüm kaygısı cinsel ilgiyi ortadan kaldırabilmektedir.

    34.Eşler arasındaki zayıf iletişim:

    Cinsel işlev bozukluğu gelişen birçok çift cinsel ilişkilerini konuşamamaktadır. Bu nedenle partnerler hem cinsel ihtiyaçlarını ve kaygılarını ifade edemezler hem de her biri karşısındakinin düşünce ve duygusunu tahmin etmeye çalışır. Bu tür tahminler ciddi yanlış anlamalara yol açabilir ve cinsel zorlukları daha da arttırabilir.

    35.Suçluluk duyguları:

    Çeşitli kaynaklı suçluluk duyguları cinsel işlevleri etkileyebilir. Ensestiyöz suçluluk duyguları olabileceği gibi, başka biriyle gizli bir ilişkiden, başka birine ilgi duymaktan kaynaklanan veya eşe karşı ilgisizlik, ihmal gibi nedenlerle de olabilir. Erotik hazzı yaşamak bu nedenle imkansız olabilir. Suçluluk cinsel işlev bozukluğunun partner üzerinde algılanan etkileri nedeniyle de hissedilebilir.

    36.Kısıtlı ön sevişme:

    Cinsel isteksizliği ve uyarılma zorluğu olan kadınlar eşleri istediği için cinsel ilişkiyi kabul ederler ama haz almadıkları için bir an önce bitmesini isterler bu da cinsel haz alma olanaklarını ortadan kaldırarak durumun kronikleşmesine neden olur.

    37.Tecrübesizlik:

    Kadınların önemli bir bölümü evlilik öncesi cinsel deneyimleri çok sınırlı ve az olduğu için evlendiklerinde cinsel deneyim açısından tecrübesizdirler. Birçok kadın cinsel yaşama ilişkin ilk tecrübelerini evlendikleri zaman edinirler. Nasıl cinsel haz alacaklarını, nelerden hoşlanıp hoşlanmayacaklarını bilmediklerinden ve cinsel ilişkide kontrolü eşlerine bıraktıklarından kendi cinsel özelliklerini öğrenmeleri de oldukça uzun sürer.

    38.Eşini memnun edememe endişesi:

    Kadınlar çocukluklarından itibaren babalarına, ağabeylerine hizmet ederek yetişirler ve onların rahatını sağlamakla görevlendirilirler. Evlendiklerinde de aynı şeyi eşlerine yapar, onun hizmetlerini yerine getirirler. Cinsel ilişkide de bu ilişki kalıbı geçerlidir. Eşinin memnuniyeti ile aşırı ilgilenmesi, kadının kendi bedenini ve hazzını ihmal etmesine dolayısıyla da cinsel özelliklerini anlamasını ve buna uygun davranmasını zorlaştırarak uyarılma ve orgazm olmasını güçleştirir.

  • Sağlıklı diyet nasıl yapılır ?

    Sağlıklı diyet nasıl yapılır ?

     

    Sağlıklı diyet uygulamak istiyorsanız, mutlaka bir diyetisyenden istifade etmelisiniz. Fakat siz ille de “ben kendim yaparım” diyorsanız buyurun size sağlıklı bir diyetin tam reçetesi:

    – Taze sebze ve meyve tüketimi mevsimine uygun tüketilmelidir.

    – Haftada 2 – 3 kez yarım saat yürüyüş yapılmalıdır.

    – Hızlı bir şekilde yemek yememeye dikkat edilmelidir ve besinler iyice çiğnendikten sonra yutulmalıdır.

    – Yemek pişirme yöntemlerinde kızartma ve kavurma yerine haşlama ya da ızgara yöntemleri uygulanmalıdır.

    – Pişirilen yemekler hayvansal yağlar yerine bitkisel zeytin yağları ile pişirilmelidir.

    Öğünler atlanmamalıdır. Hızlı kilo vermek maksadı ile bilinçsizce ilaç tüketilmemelidir. Eğer kişi sağlıklı bir şekilde kilo vermek istiyor ise ilk olarak sağlık kontrolünden geçmeli ve genel sağlık durumunu kontrol ettirmelidir.

    Uygulanacak diyet listesi uzman diyetisyen tarafından ve kişiye özel bir program hazırlanmalıdır.

    Kan şekeri seviyesini bozmayacak yiyecekler tüketilmelidir. Beyaz ekmek yerine kepek ekmeği tercih edilmelidir.

    Öğünlerde porsiyonlar oldukça küçük tabaklara hazırlanmalıdır.

    Diyet yaparken vücudun genel sağlığını korumak için su tüketimine çok dikkat edilmelidir. Günde en az 2 litre su tüketmek gerekir.

    Kişinin bünyesine uygun olmayan diyetler ve bilinçsiz bir şekilde hazırlanan diyetler vücudun genel sağlık durumunu olumsuz etkileyebilir.

    Bilinçsizce yapılan diyetlerin yol açtığı problemler;

    – Baş ağrısı,
    – Halsizlik ve yorgunluk hissi,
    – Adet düzeninin bozulması,
    – Saç dökülmesi,
    – Kansızlık,
    – Ciltte kuruluk,
    – Tansiyon hastalıkları,
    – Kalp çarpıntısı,
    – Kabızlık.

    Kişiye özel olmayan ve bilinçsizce uygulanan diyetler kişinin metabolizmasını olumsuz etkileyerek diyet boyunca verdiği kiloların diyeti bıraktıktan sonra fazlasını almasına neden olur. Bu nedenle kişi hayatı boyunca diyet yapmak zorunda kalır. Uygulanan diyet ile aşırı zayıflamak isteyen kişilerde bağışıklık sistemi güçsüzleşeceğinden diğer hastalıklara karşı daha eğilimli olur. Bu durum ise kişinin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiler.

  • 14 Ocak – 20 Ocak Haftası Burç Yorumları

    14 Ocak – 20 Ocak Haftası Burç Yorumları

    Haftanın ilk gününe saat 12:50 sularına kadar boşluk etkisinde kalacak olan Ay enerjisi ile başlıyoruz. Ay boşlukta iken netleşmeyen bazı durumlar yaşayabilirsiniz. Bu yüzden aceleci olmamanız gerekiyor. Saat 12:51 sularında ise Ay boşluktan çıkarak Balık burcunda transitine devam edecek.

    Bu süreçte hayal gücünüz yoğun bir şekilde çalışabilir, fazla duygusal davranışlar içerisinde olabilirsiniz. Fedakarlık yapmak ve özveride bulunmak istersiniz. Duygusal yönden hassas olacağınız bu süreçte fazla beklenti içerisinde olmamanız gerekiyor.

    Haftanın diğer önemli astrolojik olaylarına baktığımızda;

    19 Ocak günü saat 09:26 sularında Merkür Kova burcuna geçiş yapacak ve transitini burada devam ettirecek. Bu süreçte yeni planlar ve projeler üzerinde durabilir, ileriye yönelik bazı kararlar alabilirsiniz. Bunun yanı sıra ani çıkışlardan ve fevri davranışlardan da uzak durmanız gerekiyor.

    Yine 19 Ocak günü saat 23:53 sularında Güneş Kova burcuna geçiş yapacak. Bu süreçte sosyal çevrenizin ve dostlukların daha fazla değer kazanacağının farkına varacaksınız. Sosyal çevrenizden bazı destekler alabilir, yeni insanlarla tanışabilirsiniz. Fakat bu süreçteki Ay konumuna baktığımızda tanıştığınız insanları tam anlamıyla tanımadan hayatınızda konumlandırmamanız gerektiğini unutmamalısınız.

    Bu hafta bütün dileklerinizin gerçekleşmesi dileğiyle…

    Şimdi de bu haftanın enerjilerinin burcunuz üzerindeki etkisine bakalım…

    KOÇ BURCU :

    Bu hafta etrafınızdaki insanlarla bazı konuları paylaşmak için uygun zamanlardasınız. Aklınıza takılmış olan geçmiş bazı sorunların çözümlerinin farkına varabilirsiniz.Parasal olarak geciken bazı haberler biraz kaygı duymanıza neden olabilir. Sosyal çevrenizden olumlu destekler alabilir, bazı yeni başlangıçlar yapabilirsiniz.

    BOĞA BURCU :

    Bu hafta kariyerle ilgili hedeflerinizi ve beklentilerinizi tekrar gözden geçirmeli, net kararlar almalısınız. Bu süreçte fikirlerinizin diğer insanlar tarafından takdir edilmesi moralinizi yerine getirecek. Kendinizi insanlara göstermekten çekinmemeli ve gerekli destekleri alabilmek adına elinizden gelen çabayı sarfetmelisiniz.

    İKİZLER BURCU :

    Bu hafta yabancı ya da farklı ruh halindeki insanlarla irtibata geçebilir, hayatınıza yeni fikirler ve yeni öğretiler katabilirsiniz. Şu an sahip olduğunuz fikirlerin ileriki zamanlarda sizin için olan faydasının farkına varabileceksiniz. Fakat bu süreçte gerçekci olmalı, olayları mantıklı bir şekilde değerlendirmelisiniz.

    YENGEÇ BURCU :

    Bu hafta finansal konular üzerinde durmanız, borç alacak dengesini kurmanız gerekiyor. Fazla riskli davranışlar içerisinde bulunmamalısınız. Geçmişten ders alarak olayların gerçekçi yanlarını görmelisiniz. Ortaklaşa konularda biraz daha fazla özverili davranmaya ihtiyacınız var. Yeni insanlarla görüşebilir, ortak bir paydada hareket etme ihtiyacı içerisinde olabilirsiniz.

    ASLAN BURCU :

    Bu hafta etrafınızdaki insanların fikirlerine açık olmanız gerekiyor. Önemli anlaşmalar ve ortaklıklar yapmak için olumlu bir süreçten geçiyorsunuz. Karşınıza çıkan fırsatları iyi değerlendirmeniz gerekiyor. Birlikteliklerinize daha da önem vermeli, etrafınızdaki insanlarla uyumlu olmaya özen göstermelisiniz.

    BAŞAK BURCU :

    Bu hafta iş ve çalışma alanları ile ilgili konularda yoğun bir koşturmaca içerisinde olabilirsiniz. Kafanıza takılan bazı konularda araştırmalar yapabilir, etrafınızdaki insanların fikirlerini değerlendirebilirsiniz. Birlikte olduğunuz insanlara olan yaklaşımınızda daha duyarlı olmalı, fazla eleştirisel tavırlardan uzak durmalısınız. Bunun yanı sıra sağlığınızı da daha fazla ihmal etmemeniz gerekiyor.

    TERAZİ BURCU :

    Bu hafta kendinizi daha rahat ifade edebilecek, yaptıklarınızdan daha çok keyif alabileceksiniz. Bazı kararlar alama aşamasında olduğunuz gözüküyor. Net bir karara varmadan önce mutlaka fikirlerine değer verdiğiniz kişilere danışmalı, acele kararlar vermemelisiniz. Risk almanız gereken durumlarda muhakkak geçmişte yaşamış olduğunuz tecrübelerin ışığında hareket etmelisiniz.

    AKREP BURCU :

    Bu hafta aileniz hakkında almanız gereken bazı kararları tekrar gözden geçirebilirsiniz. Evi ve aileyi ilgilendiren konularda yoğun bir koşuşturma içerisinde olabilir, tamamlanması gereken bazı durumlarla ilgili çözümler üretebilirsiniz. Geçmiş bazı konular tekrar gündeme gelebilir. Yakın çevrenizdeki insanlarla ilgili de yeni bir karar alabilirsiniz.

    YAY BURCU :

    Bu hafta yakın çevre, komşu ve akrabalarla ilgili konular gündeminizde olabilir. İletişimsel olarak verimli zamanlardasınız. Fikirleriniz sayesinde kendinizi daha rahat gösterebilecek ve ilgi çekeceksiniz. Harcamalarınızı biraz dengelemeye ihitiyacınız var.

    OĞLAK BURCU :

    Bu hafta parasal konularda kararlar vermek için olumlu zamanlardasınız. Yeni kazanç yolları ve ekstra gelirler elde edebilmek için gerekli görüşmeleri yapmalı, ertememelisiniz. Harcamalarınız biraz daha artacağı için kontrollü olmanızda yarar var. Etrafınızdaki insanların beklenmedik davranışlarına ve sözlerine muhattap olabilirsiniz. Önemsememeli ve sakin davranmalısınız.

    KOVA BURCU :

    Bu hafta kendinizle ilgili yeni kararlar alabilirsiniz. Kendinize gereken önemi vermeli, yeteneklerinizi göstermek için elinizden gelen çabayı sarfetmelisiniz.Fakat kendinizi ifade ederken etrafınızdaki insanlar tarafından bencillikle suçlanabilirsiniz. Bu yüzden daha dengeli ve kontrollü davranmalısınız.

    BALIK BURCU :
    Bu hafta kafanız biraz karışık olabilir, karar vermekte zorlanabilirsiniz. Size sıkıntı yaratan ortamlardan bir süreliğine de olsa uzaklaşmanız gerekiyor.Bu süreçte net kararlar almaktan uzak durmalısınız. Bazı durumlarda olayları görmezden gelmeli, dedikodulara da pek kulak asmamalısınız.

    Danışman Astrolog : Serhan Türkmenoğlu

  • Parlak Saçlar İçin Ünlülerden Tavsiyeler

    Parlak Saçlar İçin Ünlülerden Tavsiyeler

    Saçlarınız ışıl ışıl nasıl parlar?

    Güzellikleri için çalışan birçok danışanları olduğundan bu sorunun cevabını ünlülerden daha iyi kimse veremez herhalde…

    İşte Ünlü yıldızlardan bazılarının saç bakım sırrı:

    Jennifer Lopez
    Sırrı: Bira

    Jennifer Lopez, parlak saçlarının sırrını itiraf etti: Bira. Lopez, birayı saçlarını durularken ya da saç maskesi olarak kullanıyor. Koyu renkli bira, saçlara daha iyi geliyormuş.

    Eğer saçlarınız çok kuru ise, biraya birkaç damla zeytinyağı ekleyin ve elde edilen karışımı saçınıza maske gibi uygulayın.

    Melanie Griffith
    Sırrı: Badem yağı

    Melanie Griffith, saçlarına sağlıklı bir parlaklık vermek için saf badem yağı kullananlardan….

    Catherine Zeta-Jones
    Sırrı: Bira ve bal karışımı

    Parlak saçlar elde etmek için Catherine Zeta-Jones’un bakım yöntemi de ilginç. Jones, bira ve balı eşit oranda karıştırıp saçlarına sürdükten sonra 30 dakika bekletip, duruluyormuş.

    Marilyn Monroe
    Sırrı: İçme suyu

    Efsane yıldız Marilyn Monroe, parlak saçlara kavuşmanın yolunu “su”da bulmuş. Monroe, hayatta olduğu süre boyunca saçlarını sadece içme suyu ile yıkarmış…

    Angelina Jolie
    Sırrı: Siyah çay

    Angelina Jolie’nin parlak koyu renk saçlarının sırrı ise 2 tutam siyah çayda gizli. Jolie, siyah çay bitkisini kaynatıp, soğuduktan sonra saçlarını bu suyla duruluyormuş…

    Kuru Saç, Parlak Saç Ve Mat Saçlar için Öneriler için tıklayın…

  • UCR Depo Çizme Modelleri 2013

    UCR Depo Çizme Modelleri 2013

    Bucu ile gününüze stil katın ve her yerde farklı görünün… Çizgisiyle ve kalitesiyle göz dolduran Bucu, birbirinden şık ayakkabılarıyla galerimizde sizlerle…

  • Yatak Odasında Köşeleri Değerlendirmek

    Yatak Odasında Köşeleri Değerlendirmek

    Yatak odanızı dekore ederken oturma köşeleri hazırlayabilirsiniz. Yatmadan önce keyifle kitabınızı okuyabileceğiniz, belki eşinizle sohbet edebileceğiniz bu köşeler yatak odanıza da ayrı bir şıklık katacaktır.

    -okuma
    -kütüphane
    -müzik seti
    -ayna
    -masa