Blog

  • Adet ve seks döngüsü

    Adet ve seks döngüsü

    Bazı günlerde seksten büyük haz alırken, bazı günlerde lafını bile duymak istemiyorsunuz değil mi?

    Endişelenmeyin. bu durumdan inişli çıkışlı ruh haliniz değil, adet döngünüz sorumlu. İşte, gün gün hormonların oyunuyla, vücudunuzun değişim takvimi…

    Cinsel hayatınızdaki dengesizlikten adet döngünüzün sorumlu oldugunu biliyor muydunuz? Bildiğiniz gibi adet döngüsü,üreme çağında olan bir kadında ortalama 28 günde bir tekrar eden sürece verilen isim. Bu döngü, son adet tarihinin ilk gününden bir sonraki adet tarihinin ilk gününe kadar geçen zaman olarak hesaplanıyor ve bu süre içinde vücudumuz ve ruh halimiz salgıladığımız hormonlar uyarınca değişiyor. Tabii cinsel isteğimizin dozu da…

    Dolayısıyla eğer bu döngüyü iyi takip ödersek, sekse en yatkın olduğumuz dönemleri önceden kestirebiliriz. En azından kötü bir deneyimin bazen sadece adet döngümüzün olumsuz bir döneminde oluşumuzdan kaynaklandığım biliriz ve içimiz rahat olur.

    1-5. gün arası: Adetin ilk beş gününde hormon seviyemizdeki düşüklük, vücudumuzu ve psikolojimizi de etkiliyor: Östrojen eksikliği tenimizin daha solgun, saçlarımızın daha cansız, moralimizin daha bozuk olmasına yol açıyor. Bunun yanı sıra cildimiz yağlanıyor, yüzümüzde sivilceler çıkıyor. Kan kaybı yüzünden güçten düşüyoruz, bazen şiddetli karın ağrıları çekiyoruz ve dolayısıyla kendimizi seks fikrine pek de yakın hissetmiyoruz.

    6-12. gün arası: Bomba gibi bir hafta bizi bekliyor. Östrojen artıyor, beraberinde kendimizi daha iyi hissetmeye başlıyoruz. Vücudumuzun artık tek bir amacı var: Hamile kalmak. Saçlarımız parlıyor, cildimiz pembe ve ışıltılı bir renk alıyor, tüm duyularımız harekete geçiyor ve bağışıklık sistemimiz güçleniyor. Kısacası bu dönemde sekse gittikçe daha sıcak bakıyoruz.

    13-15. gün arası: Bu iki gün boyunca aklımız fikrimiz yatakta oluyor. Ayrıca çevremizdeki erkeklerin de bizimle daha fazla ilgilendiklerini fark edip şaşırıyoruz. Oysa bunun sebebi, östrojenin etkisiyle yaydığımız kokuların yarattığı çekim etkisi… Cinsellikten aldığımız zevk en üst seviyeye çıkıyor ve kendimizi çok enerjik ve üretken hissediyoruz. Unutmadan, bu dönemin spora ağırlık vermek için de harika olduğunu belirtelim. Çünkü östrojen vücuttaki yağların yakılmasını kolaylaştırıyor.

    16-28. gün arası: Bu dönemde önce rahatlıyor, sonra geriliyoruz. Şöyle ki: Östrojen seviyemiz düşerken, progesteron seviyemiz yükselmeye başlıyor ve rahmi olası bir hamileliğe hazırlıyor. Progesteron bizi rahatlatıp gevşetiyor, fakat olumsuz bir yan etkisi de var: Seviyesi iyice yükseldiğinde vücuttaki suyu tutuyor ve göğüslerimiz o yüzden şisip ağrıyor. Ayrıca kilo da alıyoruz, ama bu geçici bir durum… Adetten hemen önce progesteron seviyesi bir anda hızla düşüyor ve adet öncesi sendromu ortaya çıkıyor. Dolayısıyla bu sıkıntılı dönemde bir kez daha seksten uzaklaşmaya başlıyoruz. Ta ki bir sonraki zevk dönemine kadar…

  • Islak kek

    Islak kek

    Islak kek tarifi

    Malzemeler:
    – 3 Yumurta
    – 1,5 su b.şeker
    – 1,5 su b.süt
    – 1 Su b. Sıvıyağ
    – 3 Yemek kaşığı kakao
    – 10 Yemek kaşığı un
    – 1 Paket kabartma tozu
    – 1 Paket vanilya

    Hazırlanışı:

    Un kabartma tozu ve vanilya bir kap da karıştıralım. Diğer bir kap da yumurta ve şekeri iyice köpürene kadar çırpalım. Süt ve sıvı yağı ekleyip çırpalım. Kakaoyu ekleyelim 5 dk kadar çırpalım. Biraz koyulaşacak. Bu karişımdan 1 su bardağı ayıralım. Karıştırdığımız kuru malzemeleri sıvı karışma eleyelim. Çırpalım ve yağlanmış bor cama boşaltalım. Isıtılmamış fırında 170° de içini çekene kadar (yaklaşk 35-40 dk) pişirelim. 5 dk dışarda soğuduktan sonra ayırdıgımız sosu üzerine dökelim. Hindistan ceviziyle süsleyip servis yapabiliriz.

    Afiyet olsun…

    ıslak kek tarifi
    ıslak kek tarifi
  • Dr. Mehmet Öz’den 5 diyet miti

    Dr. Mehmet Öz’den 5 diyet miti

    Uygulamakta olduğunuz diyet programı bir dolu yanlış bilgiyi içeriyor olabilir mi? Kilo vermek harcadığınız çaba kilo almanıza yol açabilir mi? Dr. Mehmet Öz bu sorulara dikkat çekerek, ideal kilonuza ulaşmak için yaptığınız pek çok şeyi bırakmanız gerekebileceğini söylüyor. İnandığınız bazı mitlerin şaşırtıcı yönlerini ortaya çıkararak onların sadece birer mit olduğunu açıklıyor.

    1. Diyet miti: Diyet içecekler kilo vermenize yardım eder
    Pek çok diyet içecek normal içeceğe göre daha düşük kalorilidir çünkü normal şeker içermez. Buradaki sorun, yapay tatlandırıcılardır. Çünkü asıl kilo aldıran yapay tatlandırıcılardır.

    Araştırmalar gösteriyor ki, yapay tatlandırıcılar, yemek borusu ve midede bulunan tat reseptörlerini uyarır. Pankreas, vücutta yağ birikimine neden olan insülini açığa çıkarır. Aynı zamanda kimyasallar, vücut gerçekte kalori almış olsun veya olmasın beyindeki tokluk merkezine gönderilir.

    Vücudunuzu şeker yerine başka bir şeyle kandırarak, daha fazla yiyeceğe saldırırsınız ve doyuma ulaşmış hissetmek yerine aşırı yemeye yatkın hale gelirsiniz. Sonuç olarak, kilo almanızı sağlayacak şekilde daha çok aç, daha az tok hissedersiniz. Ayrıca yapay tatlandırıcılar doğal şekerli yiyeceklere kıyasla 100 kere daha tatlıdır.

    Bir bardak limonlu maden suyu gibi sağlıklı alternatifleri seçin.

    2. Diyet miti: Daha fazla kaloriyi keserseniz, daha fazla kilo verirsiniz
    Çok fazla kalori kesmek, bel genişliği için daha kötü sonuç anlamına gelir. Çünkü 3500 kalori yarım kilo yağa eşittir, her hafta diyetinizden 3500 kalori keserseniz haftada yarım kilo kaybedersiniz. Bunu yapmak yerine günde 500 kalori azaltarak haftada yarım kilo verebilirsiniz.

    Pek çok diyet, vücudunuzu aç tutarak hırpalarken, istenmeyen yağların yakılmasını engeller. Aç kalmaya karşı zamanla gelişen vücut mekanizması, vücuda yiyecek ve içeceklerden kalori alması için yardım eder. Vücut, o kaloriyi yağsız kaslardan alabilir. Bu, kas kaybı demektir. Daha az kas, daha yavaş metabolik çalışma demektir. Bu da kilo vermeyi geciktirir.

    3. Diyet miti: Makarna şişmanlatır
    Sorun makarnanın kendisinde değil, yenen porsiyonun miktarındadır. Herhangi bir şeyi çok fazla yediğinizde, yakamazsınız ve vücut onu yağ olarak depolar. Söz konusu olan ekmek, makarna ya da pirinçse, mesele hacim ve fazladan kalorilerdir, karbonhidratlar değildir. Bir de ağır soslar ve yüksek kalorili peynirler de suçludur.

    Burada anahtar, porsiyonlarınızı kontrol altında tutmaktır. Diyetisyenler, kişi başı 60-90 gram arası ya da dört kişilik bir aile için 250 gram kadar pişmemiş makarna öneriyor.
    4. Diyet miti: Akşam 8’den sonra yemek kilo aldırır
    Bu inanışta bir doğruluk payı var. Dr. Öz, akşam 8’den sonra yemek yememeyi öneriyor, çünkü çalışmalar geç saatte yediğinizde aşırı yeme isteği duyacağınızı ve ne kadar kalori aldığınızı anlayamayacağınızı gösteriyor.

    Burada önemli olan, size önerilen kalori miktarından fazlasını alıyor oluşunuz değil, bunları yakma şansınız olmadığından yağ olarak depolayacak olmanız. Sadece akşamları değil, gün boyu ne kadar kalori aldığınız konusunda her zaman ihtiyatlı olun. Sağlıklı bir kadın günde 1800-2000 kalori almalıdır.
    5. Diyet miti: Yağı azaltılmış yiyecekler daha sağlıklıdır
    Yağ, bir yemeğin lezzetini veren en önemli malzemelerden biridir. O yiyecekten yağı çıkardığınızda lezzetini de almış olursunuz. Bunu telafi etmek için şeker, kıvam artırıcılar, kimyasallar gibi ekstra malzemeler katmak daha kötüdür ve bazen tam yağlı yiyecekler kadar kilo aldırır. “Düşük yağ” ve “yağsız” düşük kalori demek değildir.

    Yiyeceklerin etiketlerini okurken gözünüzü iyi açın ve kalori kaynaklarını iyi okuyun. Yağı azaltılmış gıda alırken iki kere düşünün. Tam yağlı gıda da alabilirsiniz ama tüketirken abartıya kaçmamaya çalışın.

    Dr. Öz’den küçük tabak önerisi
    Diyet uzmanları yediklerinizin ölçüsünü sınırlamaktansa küçük tabakta yemek yemeyi tavsiye ediyorlar. Neden? Çünkü küçük tabaklar normal bir porsiyonu daha büyük gösterir. Her ne kadar yapılan yeni bir araştırmaya göre, tabak boyutunun, ne normal kilodakiler ne de obez olanlar açısından kalori tüketimini etkilemediği ortaya çıksa da, Dr. Öz de küçük tabaklarda yemeyi öneriyor. Ama burada küçük tabağı doğru şekilde kullanmak önemli. Küçük tabak, tepeleme yemek doldurmak için bir bahane olmamalı.

    İlgili Konular;
    Dr. Öz onaylı sosyete diyeti
    Doğum Sonrası Diyet Ne Zaman Yapılır?
    Lezzet Diyeti
    Antienflamatuar diyeti
    İbrahim Saraçoğlu Zayıflama Çayı

  • Manuel Fizyoterapi

    Manuel Fizyoterapi

    Manuel Fizyoterapi Nedir ? Manipulatif tedavilerden bir yada birkaç tanesini bilen ve uygulayabilen fizyoterapisttir. Ülkemizde bu yöntemleri uygularken fizyoterapistin yanında ilgili uzman hekim bulunmalıdır.

    Yurtdışında birçok farklı uygulama ve kanunlar mevcuttur.
    Tedavi programı çizilen hastaya fizyoterapiyi uygulayabilen fizik tedavi hekimi yada fizyoterapist olamalidır. Bu konuda eğitim almamış olan kırık çıkıkçılardan, fizyoterapi teknikerlerinden ve hemşire arkadaşlardan hzimet almayın.
    Elektirikli aletlerle yapılan uygulamalara elektroterapi denir ve fizyoterapinin çok ufak bir bölümüdür. Tedavinin aslını oluşturmaz, parçasıdır. O yüzden sadece sıcak ajanları ve elektriksel cihazlarla alınan tedaviler sonuç vermemektedir.Fizik tedavi adı üzerine anlaşıldığı gibi , fiziğe uygulanan fiziksel müdahalelerle yapılan tedavi yöntemi olmalıdır.


    Manuel Terapi (MANUEL FİZİK TEDAVİ)  MUCİZE BİR TEDAVİ MİDİR?

    Elle yapılan tedavi anlamına gelir. Eklemlerde, omurgada, konnektif dokuda ve kaslardaki kısıtlılıkları, ağrıyı ve fonksiyon kaybını tedavi etmek için el ile vücuda uygulanan mobilizasyon/ manüplasyon(eklemler), yumuşak doku vb. tekniklerinin tamamıdır.

    Mobilizasyon: Eklemlerdeki fizyolojik veya yardımcı hareketleri kullanarak, kontrollü, osilatör veya sabitlenmiş bir kuvvetle mobiliteyi arttırarak ağrı azaltmak için kullanılan bir yöntemdir. Hasta hareketi durdurabilir.Ör: Mulligan Konsepti

    Manüplasyon: Anestezi altında yapılabildirği gibi bir ekleme yüksek hızda kısa amplütütlü uygulanan ve de eklemin anatomik hareket sınırının ötesine geçmeyen yöntemdir. Hasta harekete engel olamaz. Genellikle ‘’klik ‘’ sesi alınır.

    Yumuşak doku teknikleri: Yumuşak dokuya elle uygulanan değişik masaj teknikleridir. Derin Stroking Masajı, Friksiyon Masajı, Skar Doku Mobilizasyonu Vb.

    “Manus” el, “terapi” tedavi demektir. Manuel Terapi, kişide var olan problemlerin sebeplerini bulmak ve ortadan kaldırmak için uygulanan ilaçsız, sadece elle yapılan bazı özel manevra ve tekniklerin tamamıdır.

    Manuel tedavi sıklıkla omurga rahatsızlıklarında kullanılmakla beraber, diğer eklemlerde de uygun endikasyonlarda kullanılmaktadır.

    Manuel Terapi hareket kısıtlılıkları, eklem donmaları (kontraktürler vb.) gibi daha çok kemik ve eklemlerden kaynaklanan sorunlarda olduğu kadar, kas kısalmaları ve kasılmalarından kaynaklanan hareket yetersizliği ve hipomobilite durumlarında da hareketleri normale döndürmek için alternatifi olmayan bir tedavi yöntemidir.

    Dünyada özellikle manuel terapi alanında birçok akademi ve  enstitü kurulmuştur. Ancak ülkemizde manuel ve hala fizik tedavide elektroterapi ( hotpack, ultrason, tens, bazen enterferansiyel akım, cihazla traksiyon…) uygulanmaktadır

    Hipokrat döneminden başlayarak, günümüze kadar gelişerek varlığını sürdüren bu terapi yöntemleri, Dünya Sağlık Örgütü tarafından bilimsel bir tedavi olarak kabul edilmektedir. Gelişmiş ülkelerde insan vücudundaki ağrı ve fonksiyon bozukluklarının tedavisinde yüzyıldan fazla bir süredir uygulanan manuel fizyoterapi,  ülkemizde son yıllarda çok az uzman tarafından uygulanmaktadır.

    Manuel Fizyoterapi hangi durumlarda faydalı olur?

    Manuel terapinin klasik fizik tedaviden farkı; semptomlara yönelik değil, iyileşme ve doku tamirine yönelik, geri dönüşümsüz, mükemmel ya da çok iyi sonuçlara ulaşılmasıdır.

    Manuel terapi omurgada lomber ve servikal disk hernileri, mekanik bel ağrıları, faset sendromlarında uygulanmakta ve başarılı sonuçlar alınmaktadır.

    Omurga problemleri dışında; yumuşak doku yaralanmaları, ortopedik sorunlar, cerrahi öncesi ve sonrası rehabilitasyon, spor sakatlıkları, romatizmal hastalıklar, kireçlenme ve eklem ağrılarının tedavisinde de oldukça etkili bir tedavidir.

    Cerrahi müdahaleyi gerektiren bazı disk kayması durumlarında da vakanın ağırlığına bağlı olarak alternatif bir tedavi olarak iyileşmeyi sağlayabilmektedir.

    Manuel terapide, kas ve/veya eklemlerin sıkıştırdığı sinirlerin serbest kalmaları sağlanabildiğinden, segmentlere bağlı olarak, migren, baş ağrısı, astım, hazımsızlık, artrit ve bazı duygusal bozukluklar dahi tedavi edilebilmektedir

    Manuel Terapi Kimler Tarafından Uygulanmalıdır?

    Manuel terapinin etkin ve güvenli uygulanması için,  hastanın lokomotor sisteminin anatomik, biyomekanik ve nörofizyolojik  olarak detaylı değerlendirilmesi gerekir.

    Bu sebeple manuel terapi tedavi sırasında kullanılan teknikleri, endikasyonları ve kontrendikasyonları belirleyebilen ve uygun tekniği seçebilen özel eğitimli  fizyoterapistler veya hekimler tarafından uygulanmalıdır,  aksi halde ciddi komplikasyonlar görülebilir.

  • Bu Kış Hangi Parfümler Moda Olacak?

    Bu Kış Hangi Parfümler Moda Olacak?

    Parfümünü değiştirmek isteyenlere birkaç öneri. İşte 2012-2013 sonbahar-kış sezonunda dikkat çekecek bazı parfümler…

    Kokunuz sizin hakkınızda çok şeyi ele verir. Eğer siz de bu sezon, mevsime uygun, kendinizi yansıtan bir parfüm arayışı içine girdiyseniz, sizin için seçtiğimiz bu parfümlere mutlaka bir göz atmalısınız!

    Reem Acra

    Moda dünyasının önde gelen isimlerinden Reem Acra’nın parfümü kendi hikayesini yansıtıyormuş Evinin kokusu olan amber, en sevdiği çiçek şakayık ve en sevdiği tatlar bergamot, armut, zencefil, portakal. Acra bu kombinasyona çok sevdiği patculi, amber, musk kokularını da ekleyerek bu hoş kokuyu yaratmış.ünlü modacının merakla beklenen parfümü Ekim ayında sevenleriyle buluşacak!

    Chanel Coco Noir

    Chanel’den yine eşsiz bir koku! Coco Noir parfümünün üst notalarında bergamut, gül ve yasmin barındıran koku alt notalarda meşe ağacı ile vanilyayla buluşuyor.

    Givenchy Dahlia Noir

    Givenchy’nin kreatif direktörü Riccardo Tisci’nin kokusu olmayan bir çiçekten ilham alarak yarattığı Dahlia Noir’ı, asil, feminen, duygusal ve çarpıcı bir koku olarak yorumluyor. Zambak, mimoza ve gül gibi çiçeksi notaların yer aldığı, tonka fasülyesiyle kombine edilen, sandal ağacı ve paçuli gibi odunsu kokularla zenginleştirilen Dahlia Noir’ın yüzü ise Mariacarla Buscono.

    Lancome La Vie est belle

    Fransızcadaki karşılığı “hayat güzeldir” olan La Vie est belle’nin yüzü en az kokusu kadar büyüleyici bir kadın; Julia Reberts. Fransa’nın önde gelen 3 parfüm tasarımcısının eşsiz imzasıyla özel olarak Lancôme adına yaratılmış olan parfüm, iris çiçeği konsantresi, yasemin ve zambak özü, portakal çiçeği özü ve Paçuli esansından oluşuyor.

    Guerlain La Petite Robe Noire

    Son yılların en sıra dışı kokularından biri olan La Petite Robe Noire, günün her saati, dilediğiniz gibi kullanabileceğiniz eşsiz bir parfüm. Kiraz, badem, bergamot, Bulgar gülü notalarıyla, siyah çay ve deri akorlarının birleşimi parfüme derinlik ve zenginlik katıyor.

    Gucci Premiere

    Eşsiz güzelliği ve farklı tarzıyla BAlke Lively, Gucci Premiere’in ne kadar büyüleyici olduğunun sinyallerini veriyor. Bergamot ve portakal çiçeği, beyaz çiçekler, balsamik ve odunsu notalarla sımsıcak bir parfüm olan Gucci Premiere’i mutlaka denemelisiniz.

    Jo Malone Blackberry & Bay

    Masumiyetin ve saflığın mükemmel kokusu olan Jo Malone Blackberry & Bay, böğürtlen akoru, Frenk üzümü, Frenk üzümü tomurcuğu ve bukko ağacının esansıyla yaratılan muhteşem bir parfüm.

    Chloe Love Eau Florale

    Chloe Love serisinin yeni ve iddialı kokusu Chloe Love Eau Florale, mine çiçekleri, zambak ve yeşil çay eklenerek yeniden yorumlanmış.

    Kenzo Madly

    Zarif, şehvetli ve çekici bir koku; Kenza Madly. Parfümün üst notlarında portakal çiçeği, orta notalarında güneş çiçeği, gül ve alt notalarında da sedir ağacı ve vanilya bulunuyor.

    Marc Jacobs Dot

    Muhteşem şişe tasarımıyla Marc Jacobs Dot, uğur böceğine benzeyen şekli ve neşeli tasarımıyla dikkat çekiyor. Parfümün tepe notalarında kırmızı meyveler ve tatlı hanımeli; kalp notasında yasemin ve hindistan cevizi suyu; alt notasında ise kremsi vanilya yer alıyor.

    Oscar de la Renta Essential Luxuries

    Altı farklı kokudan oluşan Oscar de la Renta’nın yeni parfüm serisi, adeta biz kadınların hayatını kolaylaştırmak için hazırlanmış. çünkü bu seride günün istediğiniz saatinde, modunuza ya da durumuna göre kullanabileceğiniz alternatifler bulunuyor.

    Escada Especially Escada Delicate Notes

    üst notalarında armut, ylang ylang, greyfurt, kalbinde gül, dip notalarında ise misk ve odunsu kompleks bulunan Escada Especially Escada Delicate Notes, sonbahar kış aylarında en çok tercih edeceğiniz parfümlerden biri olacak.

    Moschino Pink Bouquet

    Moschino “Pink Bouquet”in yüzü olan süper model Kendra Spears, parfümün ne kadar çekici olduğunun bir numaralı kanıtı diyebiliriz. Ayrıca turunçgil ağırlıklı olan bu koku sayesinde kendinizi gün boyu tazelenmiş hissedeceksiniz.

  • Bu Hafta ( 15 – 21 Ekim ) Burcunuzu Neler Bekliyor?

    Bu Hafta ( 15 – 21 Ekim ) Burcunuzu Neler Bekliyor?

    Nuray Sayarı 15- 21 Ekim haftasını yorumluyor. İşte burcunuzu bekleyen süprizler…

    Koç

    Bu hafta 15 Ekim tarihinde tarafsızlığı ile ünlü Terazi size olayın tüm boyutlarını gösterecek ve siz de aldığınız karardan pişman olmayacaksınız. Mars ve Uranüs’ün desteği ile içgüdüleriniz kuvvetlenirken doğru atakları yapmakta çok başarılı olacaksınız. Dinamik yaklaşımınız çevrenizdeki gerginliği biraz azaltsa da size arkanızdan yöneltilen eleştirileri su yüzüne çıkarmayacak. Bu dönemde ne yaptığınız kadar bir işi nereye kadar götürdüğünüz, yani sınırlarınız da büyük önem taşıyacak. Sınırlarınızı her alanda zorlamaktan kaçınmalısınız.

    Boğa

    Bu hafta 7. ve 10. Evlerinizde görülecek olan sosyal karışım Satürn’ün objektif yaklaşımını, Neptün’ün sevgi ve idealist yaklaşımlarıyla birleştirecek. Yaşama iyimser bakmak güzel olsa bile 16 Ekim’deki Jüpiter-Venüs konumlanması beklentilerinizi normalin üstüne taşıyacak. Size fazla zaman, para ve çabaya mal olmadığı sürece ilgi alanlarınızı genişletmenizde ve değişik faaliyetlerde bulunmanızda hiçbir mahzur yoktur. Eğer yeni uğraşlarınızda fazla ileri giderseniz 17 Ekim’de gerçeklerle yüzleşme durumunda kalabilirsiniz.

    İkizler

    Bu hafta 15 Ekim’de gerçekleşecek Terazi Yeni Ay’ı öncesi 120 derecelik açı oluşturacak olan Mars ve Uranüs sayesinde yaşamınızdaki tekdüzeliği kırabilirsiniz. 16 Ekim’de iş arkadaşlarınızı profesyonel olarak alt edebilecek düzeye ulaşacaksınız. Ancak Jüpiter’in bugünlerde sizde yarattığı etki yüzünden kendinizi ve kaynaklarınızı olduklarından fazla görebilirsiniz. Kendi sınırlarınızı bilmez ve diğer insanların sınırlarına saygı göstermezseniz, gelecekte kazanacağınız her şeyi kaybedebilirsiniz.

    Yengeç

    Bu hafta 15 Ekim’de gerçekleşecek olan Terazi Yeni Ay’ı sizin gönül gözünüzü açacak ve geçmişinizi daha iyi anlamanıza neden olacak. Bu yeni deneyim sizin iş ve ev yaşamınızda yeni uygulamaları denemenize olanak verecek. 16 Ekim’de harcamalarınıza dikkat etmeli ve her hangi bir konuda size verilecek uzman görüşüne kulak asmamalısınız.

    Aslan

    Bu hafta 15 Ekim’de gerçekleşecek olan Mars-Uranüs konumlanması size enerji ve objektif bakış açısı sağlayacak. Ancak Satürn ve Jüpiter’in sizi bir an eyleme teşvik edip diğer bir an durmaya zorlaması karşısında bu objektif bakış açısı zorlanacaktır. 16 Ekim’de Venüs-Merkür birlikteliği ve Jüpiter’in konumu sizi davranışlarınızda sınırlarınızı aşmanıza neden olabilir. Bugün davranışlarınıza neden olan düşüncelerinize sahip olmalı ve aşırılıklardan kaçınmalısınız.

    Başak

    Bu hafta 15 Ekim’de Jüpiter’in Başak Yeni Ay’ı ile 2. Para Evinizde alacağı 180 derecelik açı, harcama yapma isteğinizi arttıracaktır. Ancak bol harcama yapmanız için daha çok çalışmalısınız. Bugün Jüpiter’in Satürn ile alacağı konum, size gelirinizi arttırmak veya banka hesabınızı büyütmek için uzun vadeli planlarınız olması gerektiğini hatırlatacak. Gereksiz harcamalar yapmak yerine bugün ileride size büyük kazançlar sağlayacak yeteneklerinize yatırım yapmalısınız. 20 Ekim’de Merkür Uranüs’le olan ters açısından kurtulacak.

    Terazi

    Bu hafta 15 Ekim’de Mars-Venüs 120 derecelik açısı, yaşamınızdaki yeni bir kişinin beklemediğiniz bir hareket yapmasına neden olabilir. Bu beklenmedik gelişme sizi çok heyecanlandırabilir veya endişelendirebilir. Bugün dengenizi iyi kurmalısınız çünkü Satürn-Jüpiter birlikteliği davranış sınırlarınızı karmaşık hale getirebilir. 16 Ekim’deki uyumlu Terazi Yeni Ay’ı size yardım elini uzatarak endişelerinizi ortadan kaldıracak. Yine de çok fazla zevke dalmamalısınız.

    Akrep

    Bu hafta düzen ve disiplinli çalışmayı isteyeceksiniz iş hayatınızda size hiçbir kimsenin sıkıntı vermesine de izin vermemelisiniz birlikte çalıştığınız kişiler ile aranızdaki sürtüşmelerde uzaklaşıyorsunuz maddi planlarınızın sonuca varması için sadece sabırlı olun. Aşkta partnerinizden hiçbir şey saklamamalısınız. Ona karşı samimi ve tutarlı olmalısınız. Size kendisi ile ilgili danışacakları olursa da dinleyici olmalısınız.

    Yay

    Bu hafta Mars’ın 1. Kişilik Evinize girdiği 15 Ekim’de performansınız çok yükselecek ve radikal davranışlarda bulunabileceksiniz. Başkalarının duygularını göz ardı etmeniz veya kuralları yıkmanız halinde bugün başınız belaya girebilir. 16 Ekim’de Terazi Yeni Ay’ı size merhamet vererek başkalarının gereksinimlerine cevap vermenizi sağlayacak.

    Oğlak

    Bu hafta 15 Ekim’de Terazi Dönencesi’ndeki 10. Evinizde doğacak olan Yeni Ay, yenilikleri ve gelişimleri yoğunlaştıracaktır. Ancak bu gelişmelerin sonuçlarını Mayıs veya Haziran aylarında alacak olmanız sizde olumsuz duygular yaratabilir. Yaşamda her zaman hedeflerinizi yüksek tutmalı ve onlara ulaşırken rastlayacağınız küçük engeller karşısında sabrınızı yitirmemelisiniz. 16 Ekim’de Venüs ve Jüpiter’in yaratacağı dik açı sizde aşk, para ve zevke karşı açlık yaratacak. 17 Ekim’de Venüs ile Satürn’ün bir araya gelmesiyle sağduyunuzu tekrar kazanacaksınız.

    Kova

    Bu hafta Mars ve Uranüs’ün 120 derecelik açı yaratacakları 15 Ekim tarihinde zekânız sayesinde çok orijinal çözümler üretip çok yaratıcı yöntemler geliştirebileceksiniz. Bugün Terazi Yeni Ay’ı yeni dostluklar başlatmaya çalışırken Jüpiter ve Satürn’ün girecekleri yarım kare konumu size adımlarınızı yavaş atmanızı ve her adımda getirinizi hesaplamanızı önerecek. 20 Ekim’de 10. Kariyer Evinizdeki Merkür işiniz hakkında korku yaratabilir.

    Balık

    Bu hafta 15 Ekim’de 8. Evinizde doğacak olan Terazi Yeni Ay’ı sayesinde yeni ortaklar veya aşklar aramaya başlayabilirsiniz. 20 Ekim’de Jüpiter ile Satürn’ün oluşturacakları stresli yarım kare konumu şimdiye kadar gerçekleştirdiğiniz kazançlarınızı konsolide etmenizi gerektirecek. Finansal konularda biraz kuşkucu yaklaşımınız sizi 16 Ekim’de gereksiz harcamalardan koruyacaktır.

  • Şiddetli Geçimsizlik Boşanma Dilekçesi Örneği

    Şiddetli Geçimsizlik Boşanma Dilekçesi Örneği

    ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİK NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI

    GENEL BİLGİLER

    • Dava eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer aile mahkemesinde açılır.
    • Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
    • Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.
    • Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.
    • Boşanma davası açmaya hakkı olan eş, dilerse boşanma, dilerse ayrılık isteyebilir.
    • Boşanmaya hükmedilebilmesi için geçimsizlik veya anlaşmazlığın evlilik birliğini temelinden sarsacak derecede ciddi ve şiddetli olması gerekir.
    • Ortak hayatın eşlerden sadece biri için çekilmez hale gelmiş olması yeterlidir.
    • Davacı eşin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı eşe nazaran daha fazla kusurlu olduğu kanıtlanırsa dava reddedilir. Hakim kusur konusunda takdir yetkisini kullanarak karar verir.
    • Boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.
    • Boşanmada yargılama, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa tabidir:

    1. Hakim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz.
    2. Hakim, bu olgular hakkında gerek resen, gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez.
    3. Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hakimi bağlamaz.
    4. Hakim, kanıtları serbestçe takdir eder.
    5. Boşanma veya ayrılığın fer’i sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hakim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz.
    6. Hakim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir.

     

    Şiddetli Geçimsizlik Boşanma Dilekçesi Örneği

    ……..AİLE MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİNE
    …………….

    DAVACI :
    VEKİLİ :

    DAVALI :

    DAVA KONUSU :

    1) Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Tarafların Boşanmalarına;

    2) Müşterek çocuğun velayetinin Müvekkile verilmesine;

    3)Müvekkilin yanında olan müşterek çocuğu için 500,00 TL TEDBİR NAFAKASI olarak, kararın kesinleşme sonrası için ise her ay iştirak nafakası olarak davalıdan tahsiline;

    4) Müvekkile için, davalı aleyhine 40.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi istemidir.

    AÇIKLAMALAR :

    1. Taraflar, …./…./……… tarihinde evlilik yapmışlardır. Bu birlikteliklerinden …….. isimli çocukları olmuştur.

    2. Müvekkil, bir eş olarak üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirmesine rağmen, evlilik sonrası davalının müvekkile karşı olumsuz kişiliği ortaya çıkmıştır. Kültür farklılığı, mizaç uyumsuzluğu baş göstermiştir. Davalı asabi ve geçimsiz bir kişiliği vardır. En küçük sorunları bile büyütmüş, kavga ve tartışma ortamı yaratmaya başlamıştır. Müvekkile karlı hiçbir saygı göstermemiş, müvekkilin kişiliğine ve saygınlığına karşı ağza alınmayacak küfür ve hakaretlerde bulunmuştur. Bu tür küfür ve hakaretlere toplum içerisinde de sürdürmüştür. Davalının müvekkile hakaret ettiğini bir çok kişi duymuştur.

    3. Davalı bu hareketlerini yalnızca müvekkile karşı değil, müvekkilin dost ve akrabalarına karşı da sürdürmüş, onlara karşı tavır takınmıştır, müvekkili toplum içinde rencide ve küçük düşürmüştür.

    4. Müvekkili zor durumda bırakması, çocuğa ve kendisine karşı ilgisizliği hatta çocuğun kirli hazır bezlerini bazen çöpe atmaktan bile imtina ederek yatak odasında bir köşeye atması… İşi olmadığı halde bazen eve geç saatlerde gelmesi, birkaç kez eve uğramaması ve nerede olduğu konusunda bilgi dahi vermemesi, yatakta dahi cinsel anlamda müvekkile olumlu yanıtlar vermemeye başlaması, bu ve benzeri nedenlere rağmen evlilik birliğini çevrenin telkiniyle ve ileride düzelir umuduyla devam ettirme sabrını müvekkil göstermeye çalışmıştır.

    5. Davalı, en son olarak kişisel eşyalarını da alarak müşterek konutu terk etmiş ve anne– babasının evine gitmiştir. Araya giren dost ve akrabaların teşebbüslerine rağmen müşterek konuta dönmemiştir.

    6. Davalı evliliği süresince müşterek çocukla ilgilenmemiştir. Evi terk ederken de müşterek çocuğu komşuya bırakmıştır. Çocuğun velayetinin müvekkile verilmesi, çocuğun yararına olacaktır.

    7. Küçüğün bakım, iaşe, giyim ve her tür gideri için davalının da katkı sunması gerektiği yasa gereğidir. Müvekkilin yanında olan müşterek çocukları ……. için 350,00 YTL TEDBİR NAFAKASI olarak, kararın kesinleşme sonrası için ise her ay iştirak nafakası olarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ediyoruz.

    8. Müvekkil davalı ile evlenirken büyük bir mutluluk duyarak evlenmiş, eşine büyük bir değer vermiş ve evliliğinin bir ömür boyu mutlu ve huzurlu bir biçimde süreceği inancı ve hayalini beslemiştir. Ancak davalının yapmış olduğu olumsuz hareketler, müvekkilin hakaretlere maruz kalması ve toplum içersinde küçük düşürülmesi, müvekkilin tüm gayretlerine karşın davalının habersiz ve sebepsiz olarak evi terki, müvekkilde büyük bir hayal kırıklığına neden olmuş, müvekkil üzüntü içinde psikolojik çöküntüye girmiştir. Davalı tarafından oluşturulan ve müvekkilde oluşan manevi keder, üzüntü, moral bozukluğunu kısmen de hafifletmesi amacıyla tamamen kusurlu olan davalıdan 20.000,00 YTL manevi tazminat talep etme zorunluluğu hasıl olmuştur.

    HUKUKİ NEDENLER : İlgili mevzuat hükümleri
    DELİLLER : Nüfus kayıtları, Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılması, Tanık beyanları ve her tür kanıt.

    SONUÇ : Açıklanan nedenler, göz önüne alınacak ve oluşacak durumlar ışığında ;

    1) Müvekkilin evlilik birliğini devam ettirme durum ve ihtimali kalmadığından Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Tarafların BOŞANMALARINA;

    2) Müşterek çocuk ………………….’ın velayetinin Müvekkile verilmesine;

    3) Müvekkilin yanında olan müşterek çocukları ……………… için her ay 500,00 TL TEDBİR NAFAKASI olarak, kararın kesinleşme sonrası için ise her ay iştirak nafakası olarak davalıdan tahsiline;

    4) Müvekkil için, davalı aleyhine 40.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine;

    5) Yargılama giderleriyle, Avukatlık ücretinin dahi davalıya yükletilmesine karar verilmesini davacı vekili olarak talep eder, saygılar sunarım. …/…./……

    Davacı Vekili
    Av………………………..

    Ekler:
    1)Vekaletname
    2) Nüfus kayıtları

     

    Anlaşmalı Boşanma için Dilekçe Örneği

  • Pixe Lol Broş Kolye Küpe Modelleri

    Pixe Lol Broş Kolye Küpe Modelleri

    Özel Akrilik Boncuklar kullanılarak hazırlanan broşlar, kolyeler, küpeler galerimizde sizlerle…

    Pixe Lol Broş Kolye Küpe Modelleri

     

  • İlişkinizin check-up zamanı geldi mi?

    İlişkinizin check-up zamanı geldi mi?

    Hasta olduktan sonra ilaca sarılmak yerine önceden önlem alıp hastalıktan korunmanın daha sağlıklı olduğu gerçeği, ilişkiniz için de geçerli… Bu yazıdaki başlıkları değerlendirerek ilişkinizi sağlık kontrolünden geçirebilir, böylece önlemlerinizi erken alabilirsiniz.

    Kalan ömrünüzü daha sağlıklı geçirebilmek için check-up programlarına katılıyorsunuz; kan sayımınız yapılıyor, organ fonksiyonlarınız test ediliyor, kolesterolünüz ölçülüyor, idrar analizinin yanı sıra çeşitli görüntüleme cihazlarına giriyorsunuz. Peki ya ilişkiniz yol almaya başladıkça ona ne kadar önem veriyorsunuz? Özellikle evlendikten sonra ilişkinize ihtiyacı olan gıdaları verdiniz mi? Ters giden bir şeyler var mı, belirtiler neyi gösteriyor, hangi durumda nasıl bir tedaviye ihtiyacınız var? Bu soruların yanıtını bulmak için ilişkinizi de check-up’tan geçirmenizi öneriyoruz. İlişki check-up’ı için odaklanmanız gereken yapı taşlarını Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi’nden Uzman Psikolog Çiğdem Demirsoy’a sorduk. Şimdi tahlil ve teşhis zamanı…
    SEVGİ DEPONUZ DOLU MU?
    Duyan herkeste güzel hisler uyandıran bir kelime sevgi… Ancak anlamı herkes için farklı olan sevgiyi göstermenin yolları da kişiden kişiye değişiyor. Bu gerçeğe bağlı olarak kişilerin karşı taraftan beklentileri de farklı oluyor ve bu farklılık bazen sıkıntılar doğuruyor. “Beni sevseydin şunu yapmazdın” diye kurulan cümleler size de çok yabancı gelmiyor olsa gerek… Eğer ilişkinizde çatışmalı bir durum varsa taraflar kendi sevgi tanımlarına sığınıp karşı tarafın beklentilerine karşı direnç de geliştirebiliyor, “Ben böyleyim, beni böyle kabul et” tarzı cümleler sarf edilebiliyor. Sevgiye dair beklentiler karşılanmadığında yaşanan kızgınlık, üzüntü, hayal kırıklığı gibi duygular bazen yanlış ifadeler kullanılarak aktarılıyor. Ve en önemlisi eğer ilişkide bazı sorunlar çözülemiyorsa varsa sevgiden kullanılıyor ve zamanla sevgi depoları boşalmaya başlıyor.
    ● Eğer ilişkinizde sevginin tanımına ve ifade şekline dair farklılıklar yaşıyorsanız ve bu fark tartışmalara neden oluyorsa çözüm ilişkinin bir diğer önemli yapı taşı olan iletişimde yatıyor.

    SAYGI SEVİYENİZ KAÇ?
    İlişkide saygı, kişinin karşı tarafın sınırını kabul etmesi anlamına geliyor. Uzman Psikolog Çiğdem Demirsoy, şöyle diyor; “Biz olmak önemli ama biz olalım derken benliklerin birbirine değdiği alanlarda karşının farklı bir birey olduğunu, farklı düşünebileceğini, farklı istekleri olabileceğini kabul etmek de gerekiyor. Sağlıklı bir ilişkide iki kişinin de kişilik ihtiyaçların›n karşılanması önem taşıyor.”
    ● Eğer ilişkide her zaman bir tarafın istekleri yerine geliyorsa, diğer kişinin engellenme yaşadığı ve mutsuz olduğu söylenebiliyor. Oysa insanoğlu, ihtiyaçlarını anlayan ve karşılayan kişilere sevgiyle bağlanıyor. İlişkinizde bu anlamda bir s›k›nt› olduğunun farkındaysanız saygıdan da öte sevgi bağında bir sorun olduğunu düşünebilirsiniz.

    ÇOCUK YETİŞTİRMEK
    Evliliklerde çocuğun yetiştirilmesi ile ilgili konular sıkıntılara neden olabiliyor. Çocuğun yetiştirilmesi ile ilgili kararlarda eşlerin ortak değerleri devreye giriyor. Bu konudaki farklılıkların önce eşler arasında doğru iletişim yolları kullanılarak çözülmesi ve fikir birliğine varılması gerekiyor. Aksi taktirde bu farklılıklar nedeniyle doğan çatışmalar çocuğa zarar verebiliyor. Eşlerden birinin çocukla evli gibi olması ise aile içi ilişkilerin dinamiğinde bir sorun olduğunu gösteriyor.

    İLETİŞİM DEĞERLERİNİZ NASIL?
    İki taraf da kendi duygularını tanıyıp doğru şekilde ifade edebildiği zaman sağlıklı bir iletişimden bahsetmek mümkün olabiliyor. Uzman Psikolog Çiğdem Demirsoy, ilişkilerde çözümsüz sorun olmadığının altını çiziyor ve ekliyor: “İlişkide her konuda uzlaşma olacak diye bir şey yok. Bazı sorunlar çözülmeyebilir ancak önemli olan onları konuşabiliyor olmak, hangi konularda anlaşılamadığı konusunda bir uzlaşmaya varmaktır” diyor. İletişimde ‘ben dili’nin kullanılması, kişinin kendi benliğinin sınırlarını bilmesi ve karşı tarafı kendisinden ayrı özellikleri ile kabul etmesi gerekiyor. Kurulan diyaloğun dayatmacı değil, uzlaşmacı olması önem taşıyor.
    ● İlişkide taraflar sağlıklı iletişim kuramadığında ya aynı konular tekrar tekrar gündeme gelip tartışma nedeni oluyor ya da konuların üstü örtülüyor ve eşler birbirinden uzaklaşıyor, ilişki gittikçe zayıflıyor. Bu nedenle anlaşmazlıklar konusunda bu iki durumun ortasını bulabilmek ve olmuyorsa bir uzmandan destek almak gerekiyor. Çünkü huzursuz bir evlilik ortamı eşlerin değil, o evde yaşayan çocukların da fiziksel ve ruhsal sağlığını bozuyor.

    ŞİDDET KABUL EDİLEMEZ
    Şiddetin sadece dayak anlamına gelmediğini artık biliyoruz. Kişinin kendini baskı ve güç altında hissetmesi, engellenmeler yaşaması, duygusal ihtiyaçlarının karşılanmaması da şiddetin kapsamına giriyor. İstatistikler kadınların fiziksel şiddete daha fazla maruz kaldığını gösterse de kendini baskı altında hisseden kadınlar çocuklarına şiddet uygulayabiliyor. Uzman Psikolog Çiğdem Demirsoy, bir evlilikte şiddet varsa bunu aşmak ve sağlıklı olarak sürdürmek için tüm yolların denenmesi gerektiğini belirtiyor ancak ‘evlilik her koşulda sürdürülmeli’ düşüncesinin de yanlış olduğunu vurguluyor. Şiddet sorununu aşmanın yollarından biri de terapi almak ancak bazen eşlerden biri buna direnebiliyor. Böyle bir durumda sadece istekli olan eşin terapiye gitmesinin de fayda getirebileceğini belirten Demirsoy, “Bireysel olarak terapiye katılırsanız o ilişkide kendi rolünüzü görürsünüz, kendinizi geliştirirsiniz, sınır çizmeyi, hayır demeyi öğrenirsiniz. Bunlar önemli, çünkü şiddet içeren bir ilişkide bir süre sonra benlik duygunuzu, problem çözme becerilerinizi kaybediyorsunuz. Böyle bir ilişki, o evde yaşayan çocukların kişilik gelişimi ve cinsel yönelimlerini de etkiliyor” diyor.

    GÜVEN&SADAKAT ÖNEMLİ
    Aldatmanın anlamı kişiden kişiye ve ilişkiden ilişkiye farklılık gösterebiliyor. Kimisi için karşı cinsten biri ile internetten yazışmak aldatma sayılırken bazıları ise ‘açık evlilik’ diye adlandırılan ve tarafların özgür ilişkiler yaşadıkları evlilikleri sürdürmeyi tercih ediyor. Uzman Psikolog Çiğdem Demirsoy, “Önemli olan ilişkideki bağda bir kopukluk algılanmamasıdır” diyor ve ekliyor: “Eşler birbirinden ayrı zaman geçirebilir ancak bu süreçte bilirler ki ilişkide bir eksiklik yok ve birbirlerinin kabul edemeyeceği şeyler yaşanmıyor. Ayrı geçirilen zamanlarda da sevgi ve saygı ile güven bağından emin olunması gerekiyor.” Bazı durumlarda eşlerin aldatmanın sınırları konusunda çatışma yaşayabildiğini belirten Demirsoy, “Bir taraf eski flörtü ile telefonda konuşmayı aldatma olarak kabul etmezken, diğeri buna tepki gösterebiliyor. Önemli olan gizlilik olmamasıdır. Eğer karşı tarafın kabul etmediği bir davranış ve gizlilik söz konusu ise aldatmadan söz edilebilir” diyor.
    ● Eğer ilişkinizde güvenle ilgili bir sorun varsa bu iletişim konusunda da sorunlar olduğunu gösteriyor. Eşlerin ilişkide nelerin kabul edilebilir olduğu konusunda uzlaşma sağlaması gerekiyor.

    CİNSELLİK EVLİLİĞİ ETKİLİYOR
    Cinsel hayatın doyurucu olması için, bu özel alanda nelerin yaşanacağı, nelerin itici, nelerin kabul edilebilir olduğu konusunda eşler arasında bir uzlaşma sağlanması gerekiyor. Eğer eşler arasında sevgi, saygı ve güven bağı güçlüyse cinsellikten doğan sıkıntıların aşılması da daha kolay olabiliyor, eşler zamanla birbirini tanıyıp uyum sağlayabiliyor. “Erkekler cinselliğe her zaman hazırdır. Kadın duygularını ifade etmeye daha çok önem verir, cinselliği arka plana atar” gibi doğruluk payı olmayan toplumsal mitler kişiliklerin ve tercihlerin şekillenmesinde rol oynuyor. “Kadınlar da erkekler de cinsel hayat için gerekli olan biyolojik donanıma sahip ancak kadınlar toplum tarafından yüklenen sosyal roller nedeniyle duygularını ifade etmeye ve duygusal ilişki kurmaya şartlanıyorlar” diyen Uzman Psikolog Çiğdem Demirsoy, “Cinsel alandaki sorunlar evliliğin diğer alanlarını, günlük ilişkideki çatışmalar da cinsellik alanını olumsuz etkiliyor” diyor.
    ● İlişkinizde cinselliğin sağlıklı olup olmadığını anlamak için cinsel birliktelik sayısına değil, her iki tarafın da tercih ettiği, haz aldığı davranışların sergilenmesine ve ilişkinin iki taraf için de doyurucu olup olmadığına dikkat etmeniz öneriliyor. Öte yandan doyurucu cinsel hayat için iletişim kurmak ve kendi sınırlarınızı belirtmeniz gerekiyor.

    AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİYOR
    İlişkilerde zaman zaman yaşanan çatışmalar kırgınlıklara neden olabiliyor. Ancak bir kırgınlığı yıllarca taşımak kişiye hem fiziksel hem de ruhsal açıdan zarar veriyor, affetmek ise özgürleştiriyor. Psikolog Çiğdem Demirsoy, geçmişin geçmişte bırakılması, bugüne ve geleceğe odaklanılması gerektiğini belirterek, “Eğer o ilişkiyi sürdürmek istiyorsanız sürekli geçmişte yaşananların diyetini istemek hatalı bir yaklaşım üstelik karşı taraftan çok kendinize zarar veriyorsunuz. Oysa sağlıklı bir ilişki için iki sağlıklı insan gerekiyor” diyor.

    PAYLAŞIMLARINIZ NE ORANDA?
    Evliliklerde özellikle çocuk sahibi olan eşler, anne-baba rollerine bağlanıp diğer rollerinde eksik kalabiliyor. Oysa eşlerin arasında sevgi, sıcaklık ve duygusallık olmadığında bu ilişki çocuklara da mutluluk vermiyor. Çocuk sahibi olan eşler tabii ki ilk birkaç yıl çocuğun fiziksel bakımı nedeniyle eve bağlı kalabiliyor, birbirlerine vakit ayıramıyor, yorgunluklar yaşanıyor. Bazı anneler ise çocukla göbek bağını bir türlü koparamayabiliyor. Oysa anne-babanın ilişkisi, çocuğun ilerideki yıllarda kuracağı ilişkiler ve yapacağı evlilik için örnek teşkil ediyor.
    ● İlişkinizi mercek altına aldığınızda paylaşımlarınızın azaldığını fark ediyorsanız bu konuda çaba harcamaya hemen başlayabilirsiniz. Çünkü karı-koca olarak ilişkinize yapacağınız yatırım, evinizde sevginin yaşandığı sıcak bir ortam sağlanmasını ve çocuklarınızın da özgüvenli, mutlu yetişmesini sağlıyor.

    ORTAK DEĞERLERİ ARTIRIN
    Her insanın hayata bakış açısı, düşünceleri, olaylara ve kelimelere yüklediği anlamlar farklı olabiliyor. İki eş arasında bu farklılık çok fazla ise ve bu farklılıkların varlığı kabul edilmiyorsa ilişkide sıkıntılar yaşanabiliyor. Ortak zevklerin olması, benzer şeylerden hoşlanmak, ortak bir arkadaş ve aile çevresi gibi faktörler ise ilişkinin kalitesini artırıyor.
    ● Farklılıkların çok fazla olduğu bir ilişki yaşıyorsanız çatışmalardan kurtulmak için önce bu farklılıkları kabul etmekle işe başlamak, ikinci aşamada ise birlikte keyif alınarak geçirilecek zamanların artırılmasına çalışmak gerekiyor.

    KRİZ YÖNETİMİ GÜCÜNÜZ NE KADAR?
    İnsanlar aynı anda aynı istek ve ihtiyaçta olmadığı için her ilişkide çatışmalar yaşanabiliyor. Hiç tartışma yaşanmaması, bir ilişkinin sağlıklı olduğunu değil, aksine iletişimsizlik yaşandığını gösterebiliyor. Hayatın içinde yaşanan kayıplar, iflaslar, aldatmalar gibi birçok olay çatışmaların artmasına neden olabiliyor. Önemli olan ise bu kriz anlarını doğru yönetmek… Bu aşamada iletişim kurma ve çatışma çözme becerileri devreye giriyor. Farlılıklardan hep çatışmalar doğduğu düşünülse de kriz durumlarında bu farklar avantaja dönüşebiliyor. Bir tarafın göremediğini diğeri görüyor ya da biri düştüğünde diğeri onu kaldırabiliyor.
    ● Hayatın içinde herkesin başına gelebilecek kriz anlarında önemli olan ‘biz’ olabilmek… Uzman Psikolog Çiğdem Demirsoy, “Böyle durumlarda danışanlarıma hep şunu söylüyorum; siz aynı yolda beraber yürüyen iki kişisiniz. Önünüze bir engel çıktı, bu engeli beraber nasıl aşarız diye düşünmelisiniz. Soruna, birbirinizi dışlamadan, beraberce konuya kuş bakışı bakabilmelisiniz” diyor.
    Formsante

  • Bebek Arabası Satın Alma Rehberi

    Bebek Arabası Satın Alma Rehberi

    Bebek arabası, ebeveynlerin işini kolaylaştıran ve satın alınması gereken en önemli bebek eşyalarından biridir. Uzmanlar, bebek arabası satın alırken dikkat edilmesi gereken önemli noktaları anlattı…

    Bebek arabası, bebeğinizle ilgili olarak satın alınması gereken en önemli eşyalardan biri. Farklı satış noktalarındaki farklı bebek arabası modelleri bebek arabası alırken karar vermenizi zorlaştırırken Kraft’ın Satış Müdür Yardımcısı İlkay İlhan, bebek arabası alırken dikkat edilmesi gereken en önemli noktaları anlattı.

    Bebek arabasında olmazsa olmaz koşul güvenlik

    Alacağınız bebek arabası üzerinde olması gereken en önemli belge TS EN 1888 belgesidir Bu belge ürünün Avrupa güvenlik normlarında uygun olarak üretildiğini gösterir

    Alacağınız bebek arabasında TS EN 1888 belgesine uygun olduğunu gösteren belgenin olmasına muhakkak özen gösteriniz

    EN 1888 nedir?

    EN “European Norm” (Avrupa Standardının) kısaltılmış halidir 1888 ise bebek arabalarının genel kodudur Bu standart ülkemizde TSEN 1888 koduyla uygulanmaktadır TSEN 1888 standardı bebek arabalarının Avrupa standartlarına uygun olarak üretildiğini ve bebeklerin güvenliğinin sağlandığını gösteren bir belgedir Ülkemizde satılan tüm bebek arabalarının üzerinde ürünlerin bu standartlara sahip olduğunu gösteren TS EN 1888 etiketinin bulundurulması zorunludur

    Kullanım kolaylığı

    Bebek arabalarının kolayca açılıp kapanabilmesi ve taşınabilmesi çok önemlidir Bu bakımdan tek elle katlanabilen modeller kullanımda büyük kolaylık sağlar Ayrıca arabanın çift yönlü olarak kullanabilmesi ve arabanın katlandığında az yer kaplaması diğer fark yaratan özelliklerdir Bunların dışında arabanın ağırlığı, tekerleklerinin 360′ dönebilmesi araba seçiminde önemli kriterler olabilir

    Bebeğin konforu

    Sizin kullanım kolaylığınızın yanı sıra, bebeğinizin arabadaki konforu da önemlidir Oturma şiltesinin kalınlığı, sırt dayanağının farklı seviyelere ayarlanabilmesi, tentesinin kademeli olması, ön tepsisinin olması da bebeğinizin konforu için dikkat edebileceğiniz faktörlerdir

    Anne babanın yaşam tarzı

    Ebeveynlerin yaşam tarzı bebek arabası modeli seçerken belirleyici unsurlardan biridir Örneğin; tabiatı seven anne ve babalar, uzun doğa yürüyüşleri için büyük tekerlekli bir modeli seçerken, alışveriş merkezi gibi iç mekanlarda gezmeyi sevenler ise daha hafif ve manevra kabiliyeti yüksek, katlanması çok pratik baston modelini tercih edebilirler

    Bebek arabalarının türleri

    Baston tipi bebek arabaları: Kullanımı kolay, pratik ve az yer tutan bebek arabalarıdır Bunlara bağlı olarak konfor yönünden kısıtlıdır

    Standart bebek arabaları: Yatma özelliği, çift yönlü kullanabilme özellikleri gibi çeşitli özelliklere sahip olup, en yaygın olarak kullanılan bebek arabasıdır

    Jogger tipi bebek arabaları: Ön tekerlekleri tek ve genellikle büyük olan ve hamilelikten sonra annenin form tutması amacıyla üretilmiş bebek arabalarıdır

    Travel sistem bebek arabaları: Bu tür bebek arabaları özellikle 2 ve 3 grupta yer alan bebek arabalarının üzerine bebeğin doğumdan itibaren kullanılabilen taşıma koltuklarının monte edilmesiyle ortaya çıkmış olan bebek arabası modelidir İstenildiği zaman bebek arabasından ayrı olarak otomobilinizde oto güvenlik koltuğu olarak, ev içerisinde sabit veya sallanır pozisyonda ana kucağı olarak da kullanabilirsiniz

    Bir bebek arabasının olmazsa olmazları

    Güvenlik: Arabaları hafif yapmak uğruna arabalar dayanıksız metallerden yapılabiliyor Metal aksamının sağlamlığından ve “5 Nokta” emniyet kemeri olduğundan emin olun Ve emniyet mekanizmasının bebek – çocuk tarafından kolay açılabilir OLMADIĞINI test edin

    Konfor: Doğumdan itibaren kullanılabilmesi için sırt dayanağının tam yatar pozisyona gelebilmesi gerekir Oturma şiltesinin kalınlığı, sırt dayanağının farklı seviyelere ayarlanabilmesi, tentesinin kademeli olması, ön tepsisinin olması bebeğinizin konforu için dikkat edebileceğiniz faktörlerdir Kumaşın silinebilir olması önemlidir; ancak kumaşın bebeği terletmediğinden mutlaka emin olmalısınız Çıkarılıp yıkanabilenler bu durumda daha doğru bir tercih gibi görünüyor

    Manevra kabiliyeti: Küçük-sert tekerlekli ve amortisörsüz arabalar yollardaki tüm titreşimi bebeğinize yansıtır ve keyifli bir yolculuk yapmak isterken bu durum bebeğiniz için işkenceye dönüşebilir Büyük tekerlekli sahip arabalar ise yollardaki bozukluğu bebeğinize hissettirmez Amortisörlü ve havalı tekerlekler ise zemindeki çukurların verdiği rahatsızlığı en aza indirger Ayrıca tekerleklerin büyük olması kaldırım ve basamaklarda anne-baba için büyük kolaylık sağlar Bu yüzden bebek arabasının tanıtımında bu gibi özelliklere dikkat etmelisiniz

    Ağırlık ve kullanım kolaylığı: Mümkünse tek elle açılıp kapananlardan tercih edin Bebek arabasının ağırlığı ne çok az ne çok fazla olmalıdır. Çok hafif arabalar devrilme riski taşır, çok ağır arabaların ise kullanımı ve taşınması oldukça zordur

    Garanti süresi ve ulaşılabilirlik: Bebek arabasının garanti belgesinin olması çok önemlidir İleride çıkabilecek arızaları da düşünerek, satış sonrasında da servis hizmeti verebilecek bir üreticiyi tercih etmeniz önemlidir Üretimi bitmiş ya da bitmek üzere olan bir arabayı tercih etmeyiniz Firmanın servis merkezlerinin yaygın olmasına ve servis kalitesine de dikkat ediniz