Blog

  • Erkekleri etkileyen güzellik alışkanlıkları

    Erkekleri etkileyen güzellik alışkanlıkları

    Makyajdan hoşlanıyorlar mı?

    Doğal halinizin daha güzel olduğunu.%55 Çok fazla makyaj yapmanızdan hoşlanmıyorlar. Antropolog doktor Helen Fisher, tüm cildinizi makyajla kaplamanın, erkekleri etkileyen o natürel renklerinizi kapattığını belirtiyor. Cildinize hiçbir şey uygulamadan çıkmanızı önermiyoruz, ancak erkeklere doğal gelen bir görünüm yaratmalısınız. Işıltılı bir fondöten, pembemsi bir allık ve doğal renklerde bir dudak parlatıcısı cilt renginizi vurgulamanız için yeterli olacaktır.

    Saçlarınızı değişitirmenize ne diyorlar?

    %40 Bu sayı bize bu işlemi gizemli olarak tanımlayan erkeklerin yüzdesini gösteriyor. 26 yaşındaki Berk, kız arkadaşının zaten düzgün görünen saçını düzeltme çabasıyla saatlerce ayna karşısında oyalanmasını gereksiz bulduğunu belirtiyor. Ünlülerin saç stilisti Nick Arrojo, erkeklerin, yalnızca saçınızın dokunulabilir olmasıyla ilgilendiklerini söylüyor. (Erkeklerin yüzde 47′si, rahatça dokunamadıkları için, sert saçlı kadınları soğutucu bir etken olarak görüyor). Siz de ona o seksi ve doğal saçlarınızı gösterin. Ne kadar az saç şekillendirici kullanırsanız, saçlarınızın parlaklığını o kadar fazla koruyabilirsiniz.Fisher, gençlik ve sağlık belirtisi olduğu için, parlak saçların baştan çıkarıcı bir etmen olduğunu belirtiyor.

    Kremlerle ilgili ne düşünüyorlar?

    %56 Bu onları için için eriten bir numaralı hareket. Bir kadının kendi vücuduna dokunmasının inanılmaz bir tahrik unsuru olduğunu belirtiyorlar. Erkek arkadaşınızın, sizin bu ritüelinizi seyretmesine izin vermeniz aranızdaki bağı da kuvvetlendirecektir. Fischer, erkeklerin alışık olmadıklan bu görüntüyü yakalamalanın, aranızda yüksek seviyelerde bir yakınlık oluşturacağını belirtiyor. Bir sonraki banyonuzun ardından, vücut kreminizi sürerken, odanızın kapısını açık bırakabilir veya onu size yardımcı olması için içeri davet edebilirsiniz.

    Parfüme nasıl bakıyorlar?

    %60 Erkeklerin yüzde 60′ı en sevdikleri parfümü kullanmanızı çok seksi buluyor. 28 yaşındaki Demir, kız arkadaşı onun sevdiği parfümü kullandığı zaman, kendisi için özel bir şey yapılıyormuş gibi hissettiğini söylüyor. If Men Could Talk (Erkekler Konuşabilseydi) isimli kitabın yazarı Doktor Alon Gratch, erkeklerin sizin karar mekanizmanızda yer almaktan çok hoşlandıklarını belirtiyor. Peki onu en çok hangi koku etkiliyor? Araştırmalara göre, rahatlatıcı olan vanilya, odun özleri ve misk gibi kokuları tercih ediyorlar. Bu deneyimden faydalanmak için, parfümü, göbek deliğinizin altı veya göğüs dekolteniz gibi, hiç beklenmedik bir yerinize uygulayın. Başka bir bölgeye sürmenize gerek yok, erkeklerin yüzde 42′si tüm vücudu kaplayan parfümleri itici buluyorlar. O nedenle odanın öbür ucundan duyulacak kadar değil de, yakınınıza geldiği zaman hissedeceği miktarda kullanın.

    Oje hakkındaki fikirleri:

    %52 Erkekler ojenin kokusunu çürümüş bir yiyeceğinkine benzetiyorlar. Gerçekten bu kokunun onun favorisi olmadığını biliyor olabilirsiniz ama rahatsızlığının boyutunun farkında mısınız acaba? Başağrısına sebep olduğu için bu kokuya dayanamadığını belirtiyorlar. Gratch, bu ritüelin erkeklerle pek bağdaşmadığını da ekliyor. Beraber yaptığınız aktivitelerde çantanızdan oje çıkarıp sürmeye başlamanız çok itici olabilir. Bunu yapsanız bile, en azından pencereyi hafifçe aralamayı akıl etmelisiniz.

    Vücut simleri ile ilgili düşündükleri:

    %52 Erkekler, kozmetik eşyalarınızı simlerden arındırmanızı istiyor. Erkekler üstüne başına, evinin her yerine ve tüm kıyafetlerine bulaştığı için simlerinden nefret ediyor. Kızlarla dışarı çıkarken bir miktar sim uygulamanızda bizce sakınca yok ama erkek arkadaşınızlayken daha doğal ürünleri tercih etmenizde fayda var. Antropolog Uonel Tiger, erkeklerin sağlıklı görünümlü kadınları çekici bulduklarını belirtiyor. Sim yerine, bir miktar mat bronzlaştırıcıyı uygulayarak daha natürel bir parlaklık elde edebilirsiniz.

    Sivilceler:

    Bu insanın doğasında olan bir davranış. Ne zaman kendimizle ilgili bir problem olduğunu hissetsek onu olduğundan daha çok büyütürüz. Ancak sivilceyi sıkmak, onu daha ilgi çekici bir hale getirir. Eğer çıkan sivilceyi siz erkek arkadaşınıza göstermezseniz, çok büyük ihtimalle fark etmeyecektir. McCulloch, sivilcenin üstüne bir miktar kapatıcı uyguladığınızda, rahatsız olup fazla tahrik olmayacağınızı belirtiyor

  • Saman Nezlesi Hastalığı

    Saman Nezlesi Hastalığı

    SAMAN NEZLESİ NEDİR BELİRTİLERİ VE TEDAVİSİ

    Saman Nezlesi Nedir?

    Saman Nezlesi, Özellikle gözleri ve burnu etkileyen alerjik bir nezledir ve astım bronşit ile birlikte de bulunabilir. Alerjiye eğilim kalıtsal olabilir, ancak hastalığın özel biçimi kalıtsal değildir. Saman nezlesi, nedeni genellikle bitki polenleri olduğundan, her yıl belirli zamanlarda görülen bir mevsim hastalığı olarak da nitelendirilebilir.

    Saman Nezlesi Belirtileri: Genel olarak virüs etkenli nezlenin belirtilerini verir. Burun akar. Burun akıntısı önceleri sulu, sonraları koyu ve sarı renklidir. Burun akıntısına öksürük de eklenebilir.

    Saman Nezlesinin Tedavisi: Tedavi edilmediği takdirde astım bronşite neden olabilir. Saman nezlesi sırasında özellikle sinüzit olasılığının ortadan kaldırılması gereklidir. Nezlenin ilk günlerinde efedrinli burun damlalarından kaçınmalıdır. Burun akıntısının sarıya dönüşmesinden sonra sinüslerin boşalabilmesi için efendrinli damlalar kullanılabilir. Genellikle, antihistaminik ilaçlar etkindir.

    Saman Nezlesinden Korunma: Genel olarak kesin bir korunma yöntemi henüz bulunmamıştır. Ancak, alerjinin nedeninin bulunup ortadan kaldırılması olumlu sonuçlar vermektedir. Çoğu kez, alerji nedeni bulunduktan sonra hazırlanabilecek aşılarla korunma yoluna gidilebilir. Saman nezlesi vakalarında nemli bir ortam yeğlenmelidir.

  • Tophills takı 2012 modelleri

    Tophills takı 2012 modelleri

    Özel mücevherlerin tasarımı, büyük bir tutku ve aşkla yapılır. Çünkü ancak bu şekilde yaratılan mücevherler diğerlerinden ayrılır. Onların enerjisini hissedersiniz. Mücevhere bu ruhu katan, üzerindeki taşların değerinden ziyade, maneviyatı ve anlattığı hikayedir.

    Tophills takı 2012 modelleri

  • Twisted Sister Saç Modeli ve Yapılışı

    Twisted Sister Saç Modeli ve Yapılışı

    Hafif dalgalı saçlara sahipseniz bilin ki çok şanslısınız! Çünkü o dalgalı saçlarınızı kullanarak yapabileceğiniz bir sürü süper modeller var. Eğer saçlarınız dalgalıysa ya da düzse hemen deneyin derim.

    Twisted Sister Saç Modeli ve Yapılışı

    Twisted Sister Saç Modeli ve Yapılışı
    Twisted Sister Saç Modeli ve Yapılışı

     

  • Süper Kadın Sendromu

    Süper Kadın Sendromu

    Mükemmelin peşinde koşan pek çok anne, istediği standartları tutturamadığın da psikolojik sorunlar yaşıyor…

    Eşi, işi ve çocuğu için mükemmelin peşinde koşan pek çok anne, istediği standartları tutturamadığında psikolojik sorunlar yaşıyor. Çağımızda “süper kadın” yahut “süper anne” sendromu olarak adlandırılan bu durumun yol açacağı zararları, DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Çocuk ve Genç Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Aslı Kızıltoprak Tuna anlattı…

    İyi bir eş, anne, evlat ve iş kadını olmak… Birçok rolü aynı anda ve mükemmel yapma zorunluluğu hissetmek, günümüzde çoğu kadının yaşadığı psikolojik bir buhran. Üstüne üstlük bu buhrana içinde bulunulan şartları, hatta çoğu zaman yakınlarını da yönlendirme hissiyatı eklenince kadınların üzerindeki yük daha da artıyor. Eğer sizde kendinizin mükemmeli bulmak için çabaladığını düşünüyorsanız “süper kadın” ya da başka bir değişle “süper anne” sendromuna yakalanıyor olabilirsiniz. Peki, bu mükemmeliyetçilik duygusu nereden geliyor?

    DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Çocuk ve Genç Merkezi Uzman Klinik Psikolog Aslı Kızıltoprak Tuna’ya göre, süper kadın olmaya giden süreç daha küçük yaşlarda başlıyor. Türk toplumunda kız çocuklarına söz dinleyen, isteneni yapan “mükemmel kız çocuğu” rolü verildiğini, sonrasında da “Süper Kadın” rolü öğretildiğini anlatan Tuna; ” Kız çocukları iyi bir anne, iyi bir eş ve iyi bir evlat olmanın gerekliliğini başta annelerini model alarak çevrelerinden öğreniyor. Genellikle anneler “fedakar”, “başkaları için yaşayan” bir eş ve anne modeli çiziyorlar ve ister istemez çocuklarını da buna özendirmiş oluyorlar. Gelecekte, kız evladın anne-babaya daha yardımcı ve daha yakın duracağı ile ilgili yorumlar ve kıyaslamalar yapılmaya başlanıyor. Tüm bunlar, daha çok küçük yaşlardan kız çocuklarının duygu, düşünce ve davranışlarını şekillendirmeye başlıyor” diyor.

    Süper anne ve eş olmak sosyal öğreti

    Kız çocukları okul dönemi boyunca akademik başarı ve sosyal çevrede yer edinmenin yanı sıra ev içerisinde yapılması gerekenleri de annelerini gözlemleyerek öğrenmeye devam ettiklerinin altını çizen Tuna, “Özellikle son nesil annelerinin üzerinde durduğu başka önemli bir konu da “üniversite”. Bundan sonra, iş hayatındaki başarılar ve düşünüldükten sonra karar verilmiş olan evlilik geliyor” diyor.

    Günümüz kadınlarının büyük bir kısmının yaşadığı bu sendromun belirtilerinin 20′li yaşlarda kadının evlenmesi ile başladığını anlatan Tuna, “30′lu yaşlarda sendrom kişinin üzerindeki yükün artması ile daha da göze çarpar. Çevremize şöyle bir bakarsak etrafımızda aslında azımsanmayacak kadar “süper kadın” görebiliriz. Bu kadınlar sabahları erkenden kalkıp telaşla eşine ve çocuklarına kahvaltı hazırlarken bir yandan da çocuğunu okula, kendini de işe gitmek üzere hazırlar. İşteki yoğun ve tempolu koşuşturmadan sonra evine gelip evin işleri, düzeni ve yemekle de elinden geldiğince ilgilenmek ister. Bunların yanı sıra hem kendi hem de eşinin ailesine özen gösterir. Arkadaşlarına da zaman ayırmaya çalışır. Kendi kişisel bakımı ve kıyafetlerine önem verdiği gibi eşininkiler ile de ilgilenir. Onun da kusursuz olmasını ister. Başarılı bir iş kadını olarak maddi açıdan da ailesine destektir. Faturalar ve alışveriş işleri ile ilgilenir. Yatırımlar yapar. Ve tabii ki, bu süper kadının çocuğu da süper olmalıdır” diyor.

    Psikolojik sıkıntılar yaratır…

    Limitlerini bu kadar fazla zorlayan ve her şeyin dört dörtlük olması için insanüstü bir çaba sarfeden bu kadın profilinin ruhen ciddi anlamda yorulduğunu anlatan Tuna, “Tabii ki bu yoğun tempo kadını hem fiziken hem de ruhen fazlası ile yorup yıpratacaktır. Ancak başlarda kendisi de bunun farkına varmayabiliyor. Kimileri yerli yersiz agresif bir tutum sergilemeye başlayabilirler. Hırs, güç, başarı ve düzeni dengelemeye çalışırken depresyon, panik atak ve pek çok alanda gözükebilecek anksiyete (kaygı) bozuklukları da kaçınılmaz olacaktır. Süper kadınların pek çoğu kas ağrılarından, tüm vücutta hissedilen bir yorgunluk ve gerginlik halinden, kaliteli uyuyamamaktan, yorgun uyanmaktan bahsederler. Bu belirtiler için de acilen önlem alınmadığı takdirde sorunlar katlanarak büyüyecektir” dedi.

    “Süper kadın” sendromunun sadece kişinin kendine zarar vermekle kalmayıp diğer insanlarla olan iletişime de zarar verdiğinin altını çizen Tuna, “Kadın aynı zamanda eşini ve/veya çocuğunu da baskı altında tutmaya, onları da kontrol etmeye çalışır. Tüm sorumlulukları yüklenmeyi görev edinmiş olan kadın, eşi ve çocuğu için bir anlamda hayatı kolaylaştırırken onların sorumluluk almasına da engel olur. Çaba sarfedeceği, başaracağı hiçbir şey kalmayan eş de, tatmin olmadığı ve kendini önemsiz hissettiği bu yaşamdan sıkılmaya başlar. Yani, “süper kadın”, eşi çocuğu hatta çevresindeki insanlarla olan ilişkilerine zamanla zarar vermeye başlar” diyor.

    Uzman Klinik Psikolog Aslı Kızıltoprak Tuna’ya göre eğer “süper kadın sendromuna” yakalandıysanız;

    • Mükemmel, süper olmak mümkün müdür? İnsanlar doğruları ile olduğu kadar yanlışları ile de var olurlar. Kusurlara takılıp sürekli eleştirerek kendinizi ve çevrenizi yıpratmayın.

    • Başta kendiniz olmak üzere, herkesi olduğu gibi kusurları ile kabul etmeye ve bu şekilde sevmeye çalışın.

    • Kendinizden çok başkaları için yaşamaktan vazgeçin. Sadece kendinizi düşünerek, kendi mutluluğunuz için de bir şeyler yapın.

    • “Bunlara da yetişmeliyim” “Şunları da yapmalıyım” vb. cümleleri, yani “meli –malı”ları hayatınızdan çıkarın. Bu şekildeki tanımlamalar kişiyi bir takım kalıpların içine sokar. Ve tanımlara uygun davranamadığımızda suçluluk, hayal kırıklığı, yetersizlik duyguları yaşamamıza sebep olur.

    • Önemli olan, sorumlulukları ve hayatı paylaşmaktır. İhtiyacınız olduğunda yardım isteyin.

    • Hayattan beklentileriniz, öncelikleriniz tabii ki olsun. Ama sınırlarınızı bilin. Yapılacaklar listenize sürekli ulaşılması güç hedefler koymayın.

    • Başarısızlığı tatmasak başarının değerini anlayamazdık. Bunu unutmayın.

    • Kendi mutluluğunuzu, sağlığınızı ihmal etmeyin.

    • Sevdiklerinize de “Hayır” diyebilmeyi bilin. “Hayır” dediğinizde de sizi sevmekten vazgeçmeyecekler.

    • “Mükemmel olmasam da ben kendime güveniyorum, kendimi seviyorum ve değerliyim” deyin.

  • Vazodaki Çiçeğin Solmaması İçin Ne Yapılmalıdır?

    Vazodaki Çiçeğin Solmaması İçin Ne Yapılmalıdır?

    Vazolarınızda her zaman çiçeklerin renkli görünümünü görmek istiyorsanız bilmeniz gereken bazı önemli noktalar vardır. Vazodaki çiçeklerin bakımında bazı önemli hususlara dikkat ederek çiçeklerin uzun süre hiç solmadan tutabileceksiniz. Vazodaki çiçeklerin solmaması için ne yapmamız gerektiğini hep birlikte öğrenelim…

    Vazoya konulacak su miktarına gelince. Bir buket için ortalama yarım litre su yeterli olacaktır, bu iki su bardağına tekabül eder. Tabi buketiniz büyükse orantısal olarak ne kadar su koymanız gerektiğini kendiniz hesaplayabilirsiniz.

    Burada önemli olan vazoya aşırı su koymamaktır. Dalları su altında bırakırsanız, dallar su içinde yumuşar ve çiçek su çekemez. Vazonun dibinde 4-5 parmak su olması idealdir, bu da zaten 2-3 bardak suya tekabül eder. Suyu hemen biter ya da kirlenir diye düşünebilirsiniz, ancak vazodaki suyu 3-4 günde bir değiştirirseniz bundan kurtulursunuz. Bu da çiçeğinizin ömrünü uzatmaya yardımcı olur.

    Ayrıca çiçeğin suyun içinde kalan kısımlarındaki yaprakları temizlemek, 3 günde bir dalların altını 3-4 santimetre kadar bıçakla çarpaz şekilde kesin. Aynı zamanda kesme çiçek besinini suda eritebilirsiniz, bu işlem de vazodaki çiçeğinizin ömrünü uzatır.

     

  • Siyah Noktalar için Doğal Maskeler

    Siyah Noktalar için Doğal Maskeler

    Cildiniz yağlı cilt tipindeyse Aknelerin yanında siyah noktalarla da mücadele etmeniz gerektiğini biliyorsunuz. Yazımızda siyah noktalar için doğal cilt maskesi yapımı konu ediliyor.

    Siyah Noktalar için Doğal Maskeler
    1. Maske

    Malzemeler:

    – 1 Kaşık yoğurt

    – 1 Adet limonun rendelenmiş kabuğu

    – 1 Kaşık mısır unu

    Hazırlanışı:

    Tüm malzemeleri bir kabın içersine koyup karıştırın.İyice karıştırdıktan sonra bu karışımı masaj yaparak yüzünüze sürün.15 ila 20 dk bekledikten sonra yüzünüzü yıkayın. Bu maskeyi haftada 1-2 kere tekrarlayın.

    2. Maske

    Cildi besleyen yulaflı bir tarif. Bir miktar yulafı bir kapta suyla pişirin. Piştikten süzün ve başka bir kaba alın. Yulaflar yumuşadığı için kolayca ezilecektir. Ezilmiş yulaflar soğuduktan sonra yüzünüze sürün. 15 ila 20 dk bekleyin ve yüzünüzü yıkayın. Bu maskeyi haftada 1-2 kere tekrarlayın.

    3. Maske

    Bal cildi besler, temizler ve nemlendirir. Ayrıca siyah noktalardan kurtulmaya da yardımcı olur. 2- 3 çorba kaşığı bal, yüzdeki siyah noktaların üzerine yayılır. Eğer cilt çok lekeliyse, bala biraz susamyağı katılmalıdır. Karışım, yüzde 15 dakika veya daha fazla tutulduktan sonra, yüz ılık suya batırılmış bir pamuk yardımıyla yumuşak hareketlerle temizlenir. Temizlendikten sonra gözenekleri sıkıştıran bir losyon sürülür. Bal, yulaf unuyla da karıştırılıp kullanılabilir.

    4. Maske

    Bir kase yoğurda bir limonun suyunu karıştırın. Bu karışımı, gözlerinize gelmemesine dikkat ederek yüzünüze yayın ve 15 dakika bekleyin. Yüzünüzde kuruyan maskeyi ılık suyla yıkayarak çıkarın.

    Faydası: Limon suyu cildi dezenfekte eder, sivilceleri kurutur ve siyah noktaların kaybolmasına yardımcı olur. Yoğurt ise cildi besler, nemlendirir ve yağ miktarını dengeler.

    5. Maske

    Bir çorba kaşığı yulaf unu biraz suda pişirilir. Koyu bir bulamaç halini alınca içine bir tatlı kaşığı badem unu katılır ve yüz bu karışımla ovulur. Gerekirse bu işlem bir süre her gün uygulanabilir

  • Dispepsi

    Dispepsi

    Dispepsi, karnın üst bölgesine yerleşmiş olan şişlik, bir aydan fazla süredir devam eden ağrı, geğirme ve gaz çıkartmayla seyreden şikayetler paketidir.

    Halk arasında hazımsızlık diye adlandırılır ve sık görüldüğü için pek de önemsenmez. Dispepsi, kendi başına bir hastalık olmaktan çok, genellikle altta yatan bir sorunun belirtisidir.

    Dispepsi belirtileri
    – Mide yanması
    – Karın ağrısı
    – Şişkinlik
    – Geğirme ve gaz
    – Bulantı ve kusma
    – Ağızda acımsı veya asitli tat

    Bu belirtiler stresli zamanlarda artabilir. Dispepsiyle birlikte göğüs alt bölgesinde bir yanma şikayeti de oldukça sık görülmektedir. Kadın ve erkeklerde her yaş grubunda görülebilir.

    Aşırı alkol kullanımı, aspirin gibi mideyi tahriş eden ilaçlar, sindirim kanalında ülser gibi bozukluklar ve endişe hali ya da depresyon gibi duygusal sorunlar riski artıran faktörlerdir.

    Hastalığın sebepleri
    Hastalıklar:
    – Ülser
    – Gastro-özofageal reflü (GERD) (asitli mide içeriğinin yemek borusuna geçmesi)
    – Mide hastalıkları (gastritten, ciddi hastalıklara kadar her türlü mide hastalığı)
    – Gastroparezi (midenin normal boşalmaması durumu)
    -Mide enfeksiyonları
    – İritabl bağırsak sendromu
    – Kronik pankreatit
    – Tiroid hastalığı
    – Hamilelik
    – Sindirim sistemi hastalıkları

    İlaçlar:
    – Aspirin ve ağrı kesiciler
    – Östrojen hormonu ve doğum kontrol hapları
    – Kortizon
    – Bazı antibiyotikler
    – Tiroid ilaçları

    Yaşam tarzı:
    – Bir oturuşta çok fazla, hızlı ve yağlı yemek
    – Fazla alkol alımı
    – Sigara
    – Stres ve yorgunluk
    – Mide asidi fazlalığı
    – Yemek yerken aşırı hava yutulması

    Nasıl tanı konur?
    Dispepsi şikayetleriniz varsa daha ciddi bir durumun varlığını ekarte etmek için mutlaka doktorunuza gidin. Çünkü dispepsi geniş bir kavramdır, altında çeşitli hastalıklar gizlenebilir.

    Doktorunuz altta yatan başka hastalıkları araştıracaktır. Bu amaçla birçok kan testi yapabilir, görüntüleme tetkikleri isteyebilir. Yemek borusunu, mideyi ve bağırsakları daha iyi incelemek için endoskopi isteyebilir.

    Dispepsi bir hastalıktan çok bir semptom olduğundan, tedavisi genellikle altta yatan nedene bağlıdır.

    Dispepsi şikayetleri çoğu kez birkaç saat içinde kendiliğinden düzelir ve çoğu hasta doktora başvurmaz. Özellikle 40 yaşın üzerindeki dispepsi yakınmalarının ciddiye alınması gerekir.

    Araştırmalar sonucu altında başka bir hastalık bulunmazsa aşağıdaki öneriler şikayetlerin giderilmesinde yardımcı olabilir.

    Bu önlemlerle dispepside düzelme olmadığında, doktorunuz semptomları hafifletmek için ilaç yazabilir.

    Dispepsiye neden olan yemekleri saptamak için bir yemek günlüğü tutulması da çok faydalı olacaktır. İnsanlar yazdıklarını sonradan incelerken bir anda yedikleri sırada fark etmedikleri önemli ipuçlarını görebiliyorlar.
    Bazen kalp krizleri de dispepsiye benzeyen belirtilere yol açabilir. Bu şikayetler aniden başladıysa ve sizin için olağan dışıysa ve ayrıca nefes darlığı, terleme veya çeneye, boyuna, kola yayılan ağrıyla birlikteyse derhal tıbbi yardım istenmelidir.

    – Bir oturuşta çok fazla yemek yemeyin.

    – Baharatlı yemeklerden kaçının.

    – Turunçgiller ve domates gibi yüksek miktarda asit içeren gıdaları tüketmeyin.

    – Sigarayı bırakın.

    – Alkollü içeceklerden uzak durun.

    – Kafeinli ve gazlı içecekleri tüketmeyin.

    -Karnınızı sıkan dar giysilerden kaçının. Bunlar mideye baskı yaparak içindekilerin yemek borusuna geçmesine neden olur.

    -Yedikten hemen sonra yatmayın veya uzanmayın.

    -Son yediğiniz yemekle yatma saatiniz arasında 2-3 saat olsun.

    -Yatağın baş ucu ayak ucundan en az 15 cm. yüksekte olsun. (Yüksek yastık değil, yatağın başucunu altına kitap gibi bir şeyler koyarak yükseltin veya özel reflü yastıkları kullanın) Böylece yatarken yediklerinizin yemek borusu yerine, bağırsaklara doğru akışı sağlanır.

  • 2012 Benetton 0-12 koleksiyonu

    2012 Benetton 0-12 koleksiyonu

    Felsefesi dünyanın her yerinde tüketicilerinin gereksinimlerini karşılamak olan markanın tüm ürünleri, kalitesi ve kullanışlılığı ile beğeni topluyor. Ebeveynlerin vazgeçemediği bu çok özel marka çocukları da unutmayarak onlar içinde çok şirin aynı zamanda trendy bir koleksiyonla karşımıza çıkıyor. Modanın minik takipçilerinin vazgeçemediği Benetton 0-12 koleksiyonu galerimizde sizlerle…

  • Yemekten sonra yapılmayacak 7 şey…

    Yemekten sonra yapılmayacak 7 şey…

    Uzmanlar, yemeklerden önce ve sonra yapılması gerekenler gibi yapılmaması gerekenleri de araştırarak ortaya koyuyor. İşte yemeklerden hemen sonra asla yapılmaması gereken 7 kural.

    Yemekten sonra yapılmayacak 7 şey... | 229

     

     

     

     

     

     

    Sigara içmeyin:
    Uzmanlar tarafından yapılan araştırmalara göre, yemeğin hemen ardından yakılan tek bir sigara, 10 sigara içmeye eşdeğer sayılıyor. Ve bu durum kansere yakalanma riski artıyor.

    Yemekten sonra yapılmayacak 7 şey... | 230

     

     

     

    Çay içmeyin:
    Türk kültürünün en önemli alışkanlıklarından biri olan yemek üstüne çay içmek de sağlık açısından faydalı görülmüyor.

    Yemekten hemen sonra içilen çay, demir içeren besin tüketildiyse, yemekle birlikte alınan Demir (Fe) mineralinin vücut tarafından kullanımını sınırlar.

    Yemekten sonra yapılmayacak 7 şey... | 231

     

     

     

     

    Meyve yemeyin:
    Yemeğin hemen üstüne yenilen meyve, midenizin hava ile dolmasına sebep oluyor.

     

     

     

     

    Yemekten sonra yapılmayacak 7 şey... | 232

    Hemen uyumayın:
    Yemeğin hemen ardından uyumak da sindirim sisteminin yeterince çalışamamasına ve bağırsak iltihaplanmalarına ve mide rahatsızlıklarına sebep olur.

    Ayrıca yemeğin ardından hemen uyumak kilo almanıza sebep olur.

     

     

     
    Yemekten sonra yapılmayacak 7 şey... | 233

     

     

     

    Sakın kemerinizi gevşetmeyin:
    Yemekten sonra kemer gevşetmek, bağırsak düğümlenmesine sebep olabiliyor.

     

     

     

     

    Yemekten sonra yapılmayacak 7 şey... | 234

     

     

    Yürüyüş yapmayın:
    Yemeğin hemen ardından yapılan yürüyüş, tükettiğimiz gıdalardaki besin öğelerinin sindirilememesine, yani yediğimiz yemeğin fayda bakımından hiçbir anlamı kalmamasına sebep oluyor.

    Yürüyüşü 1 saat sonra ertelemeniz her yönden daha faydalı olacaktır.

    Yemekten sonra yapılmayacak 7 şey... | 235

    Banyo yapmayın/Duş almayın:
    Yemekten hemen sonra alınan duş, kan akışını el ve ayaklara doğru çoğaltıyor. Sindirim sistemi için de zararlıdır.