Blog

  • Burnu açık platformlar

    Burnu açık platformlar

    Burnu açık platformlar ayakkabı modelleri galerimizde sizlerle…

  • iltihaplı sivilceler için maske

    iltihaplı sivilceler için maske

    Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu bazı bayanların sırtlarında,yüzlerinde ,ciltlerinde ve karın bölgelerinde oluşan iltihaplı sivilce ve akneler için soğan suyunun mükemmel bir çözüm olduğunu açıkladı.

    İltihaplı sivilce ve akneler için soğan suyu kürü:

    İltihaplı sivilce ve akneler için kuru soğan suyunu günde 2 kez iltihaplı sivilce ve aknelerin üzerine kulak temizleme çubuğunun ucundaki pamuk yardımıyla sürün.

    İltihaplı sivilce ve akneler için kür:

    Bir miktar marul yaprağını iyice yıkayıp mikserde sıkıp özsuyu ile birlikte sabah ve akşam sivilceli bölgeye sürün. Sivilceler geçene kadar işleme devam edilir.

    İltihaplı sivilce ve akneler için kür:

    Bir litre suyun içine bir avuç taze ceviz yaprağı eklenip, kaynatılır. Süzüldükten sonra günde iki kez pamuk yardımıyla sivilceli bölgeye sürülür.
    İltihaplı sivilce ve akneler için kür:

    – Bir miktar marul yaprağını iyice yıkayıp mikserde sıkıp özsuyu ile birlikte sabah ve akşam sivilceli bölgeye sürün. Sivilceler geçene kadar işleme devam edilir.
    – Bir litre suyun içine bir avuç taze ceviz yaprağı eklenip, kaynatılır. Süzüldükten sonra günde iki kez pamuk yardımıyla sivilceli bölgeye sürülür.
    – 1 turp kabuklarıyla birlikte rendelenir. Şişeye doluncaya kadar rendelenmiş turp ile doldurulur. Daha sonra içine elma sirkesi ilave edilir. Bir hafta sıcak bir yerde bekletilir. Karışım hazır olunca her defasında çalkanarak sabah akşam sivilceli bölgeye sürülür. Uygulama cilt sivilcelerden temizlenene kadar devam eder.
    – Bir miktar taze dokuzdonlu yıkanıp, temizlendikten sonra nemli halde mikserden geçirilip bir tülbent yardımıyla sıkılarak elde edilen özsuyu sivilceli bölgeye sürülür. Bu durum sivilceler geçene kadar devam ettirilir.
    – Bir kahve fincanı vazelin ile bir tatlı kaşığı ardıç katranı iyice karıştırıldıktan sonra günde iki kez, sabah ve akşam olmak üzere sivilceli bölge yıkanır. Bu durum sivilceler geçene kadar devam ettirilir.
    – Bir miktar tıbbi ayı sarımsağı yaprağı veya soğanları iyice yıkanıp temizlendikten sonra ince ince, doğranıp bir şişenin boğazına kadar doldurulur ve üzerine ağzına kadar saf ispirto eklenerek, ağzı sıkıca kapatıldıktan sonra şişe iki hafta boyunca güneş görebileceği veya sıcak bir yerde bekletilir. Gerektiğinde şişe çalkalanarak günde iki kez sabah ve akşam olmak üzere sivilceli bölgeye sürülür. Bu durum sivilceler geçene kadar devam ettirilir.
    – Bir litre suyun içine dövülerek toz haline getirilmiş olan bir çorba kaşığı andız otu kökü ve yine bir çorba kaşığı ince kıyılmış andız otu yaprağı katılıp kaynatılmasının ardından süzülerek günde iki kez, sabah ve akşam olmak üzere sivilceli bölgeye sürülür. Bu durum sivilceler geçene kadar devam ettirilir.
    – Bir su bardağı kaynar suyun içine bir tatlı kaşığı ince kıyılmış kafesli sapsız diken katılıp demlenmesi için kısa bir süre beklendikten sonra süzülerek yansı sabah diğer yarısı ise akşam üzeri içilir.
    – Bir kahve fincanı vazelin ile bir tatlı kaşığı huş ağacı katranı iyice kanştınldıktan sonra günde iki kez, sabah ve akşam olmak üzere sivilceli bölge yıkanır. Bu durum sivilceler geçene kadar devam ettirilir.
    – Bir litre suyun içine bir çorba kaşığı ince kıyılmış cin saçı (eftimon/kuskut) katılıp kaynatılmasının ardından süzülerek sivilceli bölge bu suyla yıkanır. Bu durum sivilceler geçene kadar devam ettirilir.
    – Bir litre suyun içine bir avuç ince kıyılmış taze ceviz yaprağı katılıp kaynatılmasının ardından süzülerek günde iki kez, sabah ve akşam olmak üzere sivilceli bölge yıkanır. Bu durum sivilceler geçene kadar devam ettirilir.
    – Yarım litre suyun içine çok ince kıyılmış bir avuç koyun otu katılıp içindeki malzeme sulu lapa haline gelene kadar kaynatılıp elde edilen lapa sivilceli bölgenin üzerine sürülür. İltahaplı sivilcelere çok faydalıdır. Bu durum sivilceler geçene kadar devam ettirilir.
    – Bir litre soğuk suyun içine bir avuç ince kıyılmış taze hindiba kökü katılır, oniki saat bekletilip, kaynatılmasının ardından süzülerek günde iki kez, sabah ve akşam olmak üzere sivilceli bölge yıkanır. Bu durum sivilceler geçene kadar devam ettirilir.
    – Bir kahve fincanı vazelin ile bir tatlı kaşığı asidborik iyice karıştırıldıktan sonra günde iki kez, sabah ve akşam olmak üzere sivilceli bölge yıkanır. Bu durum sivilceler geçene kadar devam ettirilir.
    – Bir çay fincanı soğuk suyun içine bir çay kaşığı ince kıyılmış taze hindiba kökü katılır, oniki saat bekletilip, kaynatılmasının ardından süzülerek yansı kahvaltıdan yarım saat önce, diğer yansı ise kahvaltıdan yarım saat sonra içilir. Bu durum sivilceler geçene kadar devam ettirilir.
    – Yarım litre suyun içine çok ince kıyılmış bir avuç çiriş otu kökü katılıp içindeki malzeme sulu lapa haline gelene kadar kaynatılıp elde edilen lapa sivilceli bölgenin üzerine sürülür. Bu durum sivilceler geçene kadar devam ettirilir.

    – Bir çay fincanı kaynar suyun içine bir çay kaşığı ince kıyılmış taze şahtere otu katılıp demlenmesi için kısa bir süre beklendikten sonra süzülerek günde üç öğün tekrarlanarak içilir.. Bu durum sivilceler geçene kadar devam ettirilir.
    – Bir litre suyun içine bir avuç ıhlamur atılıp kaynatılmasının ardından süzülerek, sıcak ıhlamurlu suyun içine batırılacak küçük bir havluyla sivilcelerin üzerine kompres yapılır. Bu durum sivilceler geçene kadar devam ettirilir.
    – Bir su bardağı kaynar suyun içine iki çay kaşığı ısırgan otu katılıp demlenmesi İçin kısa bir süre beklendikten sonra süzülerek içilir. Bu çay günde dört kez tekrarlanır. Bu durum sivilceler geçene kadar devam ettirilir.
    – Bir litre suyun içine bir avuç papatya atılıp kaynatılmasının ardından süzülerek, sıcak ıhlamurlu suyun içine batırılacak küçük bir havluyla sivilcelerin üzerine kompres yapılır. Bu durum sivilceler geçene kadar devam etti
    – Yarım litre suyun içine çok ince kıyılmış bir avuç çörek otu katılıp içindeki malzeme sulu lapa haline gelene kadar kaynatılıp elde edilen lapa sivilceli bölgenin üzerine sürülür. Bu durum sivilceler geçene kadar devam ettirilir.
    – Bir miktar taze köpekdili yıkanıp, temizlendikten sonra nemli halde mikserden geçirilip bir tülbent yardımıyla sıkılarak elde edilen özsuyu sivilceli bölgeye sürülür. Bu durum sivilceler geçene kadar devam ettirilir.
    – Bir çay fincanı kaynar suyun içine bir çay kaşığı ince kıyılmış taze kestane çiçeği katılıp demlenmesi için kısa bir süre beklendikten sonra süzülerek günde iki kez. sabah ve akşam olmak üzere sivilceli bölgeye sürülür.
    – Bir litre suyun içine bir miktar şalgam atılıp kaynatıldıktan sonra suyun içinden alınarak ezilmek suretiyle lapası yapılıp sivilceli bölgeye sürülür. Bu durum sivilceler geçene kadar devam ettirilir.
    – Bir cezvenin içine yanm su bardağı sirke, bir çay kaşığı ince kıyılmış nar kabuğu, yine bir çay kaşığı şap ve bir çay bardağı su katılıp kaynatılmasının ardından süzülerek günde iki kez, sabah ve akşam olmak üzere sivilceli bölgeye sürülür. Bu durum sivilceler geçene kadar devam ettirilir.
    – Yarım su bardağı domates, iki çorba kaşığı saf ispirto ve iki çay kaşığı gliserin hepsi bir arada iyice karıştırıldıktan sonra, günde iki kez, sabah ve akşam olmak üzere sivilceli bölgeye sürülür.
    – Havanda dövülerek toz haline getirilmiş olan bir tatlı kaşığı keçisakalı ile bir çorba kaşığı vazelin veya saf inekyağı karıştırılıp sivilceli bölgeye sürülür. Bu durum sivilceler geçene kadar devam ettirilir.

  • Meme Kanserini Önleyen Besinler

    Meme Kanserini Önleyen Besinler

    Meme kanserini önleyen beş besin

    Kefir, brokoli, zeytinyağı, soya ve üzüm çekirdeği… Bu beş besin özellikle meme kanserine karşı mücadelede büyük önem taşıyor

    Meme dokusu süt bezleri, meme başına ulaşan kanalcıklar ve kanallardan oluşur. Süt bezleri ve kanallarını oluşturan hücrelerin kontrol dışı çoğalarak büyümeleri meme kanserine neden olur.

    Türkiye’de her 11 kadından biri meme kanserine yakalanıyor. 35 ile 65 yaşları arasındaki kadın ölümlerinin başlıca nedenlerinden biri meme kanseridir. Dünyada ise her yıl 700 bin kişinin meme kanserinden öldüğü tahmin ediliyor. ABD’de ise bu rakam 45 bin.

    Sofranızda bulunsun
    Meme kanserine karşı mücadelede doğru beslenme çok büyük bir önem taşıyor. Bu konuda beş besin dikkat çekici: Kefir, brokoli, zeytinyağı, soya ve üzüm çekirdeği.

    Kefir: Tümör oluşumunu engelliyor ya da var olanın ilerlemesini azaltıyor. Japonya’da fareler üzerinde yapılan araştırmada kefirin kanser riskini yüzde 53,6 oranında azalttığı saptandı. Kanser önleyici ilaçlarla birlikte kullanılması halinde ise bu oran yüzde 67’ye çıkıyor.

    Kemoterapi gören meme kanserli hastalarda kefirin kemoterapinin yan etkilerini azaltma durumu incelendi ve bulantı, ishal, kusma, ağrı gibi bulgularda azalma görüldü. Kefirin kanser ve diğer hastalıklardaki olumlu etkisi birçok çalışmada kanıtlandı.

    Brokoli: A, C, E ve karotin bakımından oldukça zengindir. Klinik çalışmalar brokolinin içerdiği koruyucu maddelerle özellikle meme kanseri üzerinde olumlu etkileri olduğunu kanıtladı. Brokolinin antioksidan bakımından zengin olması da hücreleri serbest radikallere karşı koruyor.

    Zeytinyağı: Zeytinyağında bulunan oleik asit meme kanserine karşı koruyucu özellikler taşıyor. Oleik asit meme kanseri oluşumunu tetikleyen geni baskılıyor ve harekete geçmesini engelliyor. Aynı zamanda meme kanserli hastalarda kullanılan ilaçların etkinliğini de artırıyor.

    Zeytinyağının etkisinin artması için doğru kullanılması ve saklanması gerekiyor. Ayrıca çiğ tüketilmeli. Yemek yaparken kullanılırsa yemek pişmeden beş dakika önce ilave edilmeli.

    Soya: Meme kanserinin oluşumunda östrojenin seviyesi ve etkisi önemli. Östrojen seviyesinde yapılacak yüzde 15’lik azalma riski dört kat azaltıyor. Soya fasulyesindeki genistein, östrojenin etkisini azaltıyor. Soya kanda östrojen bağlayan maddelerin artmasını sağlıyor. Genistein kemikler ve kan yağları üzerinde östrojene benzer etki gösterip süt bezleri ve prostat gibi hormona bağımlı organları koruyor.

    Üzüm çekirdeği: Özellikle üzüm kabuğunda bulunan resveratrol kanser önleyici özelliğe sahip. Üzüm çekirdeğinde bol miktarda bulunan polifenoller ise antioksidan özellik göstererek serbest radikallerin etkisini azaltıyor.

    Üzüm çekirdeği ve üzüm çekirdeği ekstresi kansere karşı koruyucu olduğu gibi hastalığın tedavisindeki yan etkileri de azaltıyor.

  • Evlilik Hayatına Alışma İpuçları

    Evlilik Hayatına Alışma İpuçları

    Bir çift olarak günlük rutine alışmak zaman alabilir. Evlenmeden önce beraber bile yaşıyor olsanız, bekarlık günlerinize özlem duymanız gayet normaldir. Bazıları, evliliğin ilk aylarında çok fazla fikir ayrılığı yaşarlar.

    Eşler başından itibaren her şeyin doğru gitmesini istediklerinden, pireyi deve yapabilirler, en önemsiz konular bile büyük bir sorun haline dönüşebilir. Çoğu problemin kökeninde, aslında evliliğin ne olduğuna dair beklentilerin farklı olması yatar.

    Eşlerden biri evde birlikte geçirecekleri yakın ve rahat anların hayalini kurarken, diğeri ise kariyerine daha çok odaklanmak isteyebilir.

    Yeni başlangıç yapmak…

    Bir evlilikte en sık yaşanan anlaşmazlık konularından bahsedecek olursak, aşağıdakileri sıralayabiliriz:

    Para: Tartışmaların en büyük nedenlerindendir. Para, bir şeylere ne kadar değer biçtiğimizi ve neden ne kadar etkilendiğimizi gösterir.

    Ev işleri: Aslında bu konuda yapılan tartışmalar önemsiz gibi görünse de, altında saygı, sevgi ve adalet gibi nedenler yatar.

    Cinsellik: Yeni evlenenlerin iyi bir seks hayatı olduğu düşünülür. Oysa, çoğu zaman bu böyle olmaz. Pek çok çift, seks için ya meşguldür, ya da cinsel problemlerle uğraşıyordur. Bunların bir alternatifi de seksin sıradanlaşması korkusudur.

    Yakınlık: İlişkinin ilk zamanlarında yakınlaşmak için gerekenleri günlük hayatınızın parçası haline getirmek önemlidir. Hayat meşguliyetlerle doludur ama bir bağ kurmanın olumlu yanlarını geliştirdikçe, bunlar tüm evliliğiniz boyunca sizinle kalır.

    İletişim: Birbirinizden ne kadar farklı olursanız olun, iyi iletişim becerileri, sorunları çabuk bir şekilde çözmenize yardımcı olur.

  • Bir Evliliğin Geleceği Ne Zaman Belli Olur?

    Bir Evliliğin Geleceği Ne Zaman Belli Olur?

    Evlilik tarihleri yaklaşan gençlerin başvuru sayısında gözlenen artış üzerine, Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED), “Yakında Evlenecek Çiftler” için yeni bir basın açıklaması yaptı. Toplumsal çalışmaları ve basın açıklamalarıyla ülkemizde gündem yaratabilen CİSED’in basın açıklamasından işte çok çarpıcı başlıklar:

    Bir evliliğin geleceği, ilk gecenin sabahından belli olur

    İlk cinsel ilişkinin hem kadın hem erkek için önemli bir başlangıç olduğunu ifade veren CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “İlk gece için hem kadının hem de erkeğin aklını kurcalayan bazı sıkıntılar vardır. Kadın için ilk ilişkideçok ağrı duymak, çok kanama olması ya da hiç kanama olmaması, bekâretin ispatlanması gibi endişeler mevcutken, erkekte en sık ereksiyon olamama, eşi tatmin edememe ve penis boyuyla ilgili endişeler ön plandadır. Oysaki bu korku ve beklentiler hurafe dediğimiz cinsel mitlerin ötesinde değildir. Yerleşmiş olan bu yanlış inanış ve tutumları değiştirmek ve çiftleri rahatlatmaksa oldukça zor olabilmektedir. Cinsel bilgi düzeylerinin yetersizliği ve cinsel mit dediğimiz hurafelerin yoğunluğu, ilk geceyi ve cinselliği hayatın en büyük sorunu haline getirebilmekte ve cinselliği aceleye getirerek bir an önce yaşanılıp bitmesi gereken büyük bir soruna dönüştürebilmektedir. Bilgisizlikle ve korku ile yaşanılan ilk cinsel deneyim, çiftlerin birbirlerine olan sevgi ve saygılarını yitirmelerine ve suçluluk duyguları ile birbirlerinden uzaklaşmalarına, evlilik ve cinsel sorunların oluşmasına neden olabilmektedir. Cinsel sorunların gitgide büyüyüp, evlilik ilişkisini ve çiftin psikolojini bozar hale gelmesi de kaçınılmazdır ve Balzac’ın söylediği “Bir evliliğin geleceği, ilk gecenin sabahından belli olur” sözü gerçeğe dönüşecektir. Düğün gecesi, cinsel ilişki özgürlüğünün resmen kazanıldığı ilk gecedir ve aynı zamanda da cinsel ilişki için en uygunsuz gecedir. Kadın ve erkek birbirinden farklıdır. Cinselliği ilk kez yaşayacak çiftin birbirini tanıması ve cinsel olarak birbirilerine kendilerini doğru bir şekilde ifade etmeleri gerekmektedir. Çiftlerin ilk geceden mükemmel bir evlilik ve mükemmel bir cinsellik beklemeleri yanlıştır. Çünkü her yeni başlanılan iş gibi evlilik ve cinsellikte uyumun sağlanabilmesi için zaman, emek ve çabanın olması gerekir. Yeni evlenecek ya da çiçeği burnunda olan çiftlerin ilk yapmaları gereken doğru ve güvenilir cinsel bilgi edinmeleri, kendi bedenlerini ve cinsel organlarını tanımalarıdır. Ayrıca çift cinsellikle ilgili konuşmalı, birlikte cinsellikle ilgili yayınları okumalı, cinsel olarak nelerden hoşlanıp hoşlanmadıklarını birbirlerine ifade etmelidir. Ayrıca acele etmeden birbirlerinin bedenlerini keşfe çıkmaları ve birbirlerinin duyarlı noktalarını hoşlandıkları ve hoşlanmadıkları şeyleri paylaşmaları, birbirlerinin ruhunu okşamaları, birbirlerini sevdiklerini ve beğendiklerini hissettirmeleri, yeterli ön sevişme yapmaları gereklidir. Çift birbirini yeterince tanır, ilk gece ile ilgili gerçekçi beklentilere sahip olur ve sadece o ana odaklanıp sevişmenin tadını çıkarırsa, keyifli ve sorunsuz bir ilk ilişki yaşayacaktır. Bu nedenle ilk gece ile ilgili abartılı beklentiler yerine daha gerçekçi beklentiler oluşturmak önemlidir.” dedi.

    Evlilik öncesi alınacak eğitim deniz fenerine benzer

    Evlilik; aşk ve mutluluk gemisine binen iki insanın o geminin kaptanlığını birlikte üstlenmesidir” diyen CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör; “Evlilik gemisini idare eden çiftlerin rotaları daima aşk, mutluluk ve huzur olmalıdır. Bunun için bir rehbere ihtiyaç vardır. Deniz feneri olmadan geminin limana yaklaşması çoğu zaman tehlikelidir. Fenersiz gemi limana ulaşmak için ne kadar çabalarlarsa çabalasın, bazen limandan uzaklaşabilir bazen de bir kayaya çarpabilir. Kıyıdan uzaklaştığının farkında olmayan geminin kaptanları, umutla, sevgiyle, aşkla başlayan yeni başlangıçlarında yollarını kaybedecek ya da bir kayaya çarparak batma tehlikesi yaşayacaktır. Çünkü evliliğin temelini oluşturan sevgi, saygı ve güven duyguları ile birlikte önemli bir unsur olan cinselliklerini yaşayamamak iki insanı zaman içerisinde birbirinden uzaklaştıracaktır. Yeni evlenecek çiftlerin her zaman yoğun bir programları vardır. Programlarında gelinlik, ev seçimi, düğün davetiyesi, çeyiz yerleşimi vs. İşler her zaman önceliklidir ve bu konularda çift her zaman kendine bir rehber bulabilir. Oysaki aile yaşantılarını huzurlu mutlu kılacak en önemli unsur olan “evlilikte ve cinsellikte uyum nasıl sağlanır?” konularında güvenilir rehber bulmak zordur. Rehberlik edecek kişilerin de çoğunlukla cinsellik konusunda çok fazla bilgileri yoktur ve onlar da cinsel eğitimin verilmediği, cinselliği konuşmanın suç sayıldığı bir toplumda büyümüşlerdir ve hazırlıksız bir şekilde bu süreçlerden geçmişlerdir. Güvenilir bir rehberin olması; cinsellikle ilgili kaygı ve endişelerinin giderilmesini, cinsel mitlerinin ortadan kalkmasını, bedenlerin ve haz noktalarının keşfedilmesini, evlilik sürecinde ihtiyaç olabilecek doğru bilgi ve materyallerin elde edilmesini ve öğrenilmesini sağladığı gibi evliliğin olmazsa olmazı saygı, güven ve sevgiyi pekiştirmeyi, kişilerin doğru iletişim kurmalarını ve olası sorunlarla birlikte mücadele edebilmelerini sağlayacaktır. Ayrıca rehber, evliliğe ve cinselliğe karşı sağlıklı bir geçiş yaşanmasını da sağlayacaktır. Yani yeni evlenecek çiftlerin ya da yeni evli çiftlerin deniz feneri, “Evlilik Öncesi Evlilik ve Cinsel Danışmanlık Hizmetleri’dir. Ülkemizde bu hizmetleri verebilecek çok sayıda psikolojik danışman, psikolog veya hekim vardır.” dedi.

  • 2012 Hazır Mutfak Modelleri

    2012 Hazır Mutfak Modelleri

    Hanımların evlerinde en çok mutfak bölümüne titiz davranırlar. Yemek yapmak bir çok kadının hoşuna gider. Daha ferah ve rahatlatıcı bir çok mutfak modellerinden zevkinize uygun mutfak modellerini evinizde uygulayabilirsiniz.

    Çoğu kadın şık tasarıma daha çok önem verir ya da bazı kadınlar otantik bir ortam ister. Her kadının zevkine uygun mutfak dolabı modelleri.

    2012 yılına özgün en yeni mutfak dolap modelleri.

  • Kuru Meyveli Krokanlı Kalp Kek

    Kuru Meyveli Krokanlı Kalp Kek

    KURU MEYVELİ KROKANLI KALP KEK

    Malzemeler:

    – Kuru Meyveli Krokanlı Kalp Kek
    – 4 Yumurta
    – 1 Su B. Toz şeker
    – 1 Su B. Sıvıyağ
    – 1 Su B. Süt
    – 1 Pk. Vanilya
    – 1 Pk. Kabartma Tozu
    – 1 Kase Kuru Meyve
    – Ustasından Un Ölçüsü(yaklaşık 8 çorba kaşığı)
    Sosu İçin:
    – 1 Su B. Süt
    – Yarım Çay B. Toz şeker
    – 1 Tatlı K. Nişasta
    Üzeri İçin:
    – 1 Kase Krokan

    Hazırlanışı:

    Yumurtaları karıştırma kabına kırıyoruz. Toz şekeri döküp mikser ile 3-4 dakika çırpıyoruz. Sıvıyağ, süt kuru meyve, kabartma tozu, vanilya ve 8 çorba kaşığı unu ekleyip karıştırmaya devam ediyoruz.

    Yumuşak margarin ile yağladığımız kek kalıbına karışımı döküyoruz. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında pişiriyoruz. Kekin üzeri kabardıktan sonra sıcaklığı 160 dereceye indirip öyle pişirmeye devam
    ediyoruz. Kek fırından çıktıktan sonra ılımaya bırakıyoruz.

    Kalıbından çıkartıp servis tabağına koyuyoruz. Sosu için, süt ve şekeri tencereye koyup ocağın üzerine alıyoruz. Nişastayı katıp biraz koyulaştıktan sonra kekin üzerine döküyoruz. En üste kırılmış krokan serpip servis ediyoruz.

    Afiyet olsun.

    Kuru Meyveli Krokanlı Kalp Kek
    Kuru Meyveli Krokanlı Kalp Kek Tarifi
  • Diyetteyken Yapılan 5 Hata

    Diyetteyken Yapılan 5 Hata

    Dr. Mehmet Öz uyguladığınız rejimin aslında kilo almanıza neden olacak yanlışlarla dolu olabileceğini vurguluyor.

    Doğru olduğuna inandığınız rejim taktikleri sizi yanıltabilir. İşte kilo verme hayalinize kavuşmanızı engelliyor olabilecek diyeti bozan 5 efsane…

    Rejim yapmayla ilgili bugüne kadar düşündüklerinizin çoğu ideal kilonuza ulaşmanızı engelliyor olabilir. Güvendiğiniz rejim taktiklerinin arkasındaki şaşırtıcı gerçekleri açıklıyorum…

    Diyet efsanesi 1: Gazlı içeceklerin diyet olması kilo vermenize yardımcı olur

    Diyet olan gazlı içeceklerin çoğu normal gazlı içeceklere göre daha az kaloriye sahiptir çünkü normal şeker içermezler. Buradaki sorun, kilo alımıyla bağdaştırılan yapay tatlandırıcılardır. Neden mi?

    Araştırmalara göre yapay tatlandırıcılar hem özofagus (yemek borusu) hem de midedeki tatlılığı algılayan tat alma reseptörlerini harekete geçiriyor. Enerji bekleyen pankreas, vücut yağının toplanması için önemli olan insülin hormonunu salgılar. Aynı zamanda, vücudun gerçekten kalori alıp almadığı konusunda aklı karışan beynin doyma merkezine kimyasallar gönderilir.

    Vücudunuz şeker yerine alınan yapay tatlandırıcı tarafından kandırıldıkça daha çok yeme arzusu oluşur ve doyma hissine ulaşmak için daha fazla yemeye müsait hale gelirsiniz. Sonuç olarak da kendinizi daha aç ve daha az doymuş olarak hissedersiniz. Bu da kilo almaya yol açabilir.

    Yapay tatlandırıcılar normal sofra şekerine göre 100 kat daha tatlıdır. Bu, önemli bir konudur çünkü meyve gibi doğal şekere sahip besinler tat alma duyusu azalmış birine tatlı gelmeyebilir.

    Bir dahaki sefere ferahlatıcı bir şeyler içmek istediğinizde limonlu maden suyu gibi daha sağlıklı alternatifler deneyin.

    Diyet efsanesi 2: Kalori alımını ne kadar azaltırsanız o kadar kilo verirsiniz

    Mantığa aykırı gibi görünebilir ama fazla kalori azaltmak kilo vermek açısından iyi olmayabilir. 3500 kalori yaklaşık 450 gram yağa denk geldiğinden, haftada 450 gram vermek için her hafta 3500 kalori azaltmanız gerekecektir. Bunu yapmak için günde 500 kalori azaltmanız gerekecektir.

    Çok sıkı diyetler vücudunuzu kıtlık moduna sokar ve vücudunuzun istenmeyen yağları yakmasını engeller. Açlığa karşı, bir savunma olarak geliştiği düşünülen bu mekanizma vücudun yiyecek ve içeceklerden aldığı kalorilerin çoğunu yakmaz ve fonksiyonlarını devam ettirebilmek adına yağsız kaslardan kalori bulmaya çalışır. Bu da kas kaybına neden olur. Kasların azalması, metabolik yaşınızı küçültür ve bu durum kilo vermeyi durdurur.

    Diyet efsanesi 3: Makarna kilo aldırır

    Sorun makarnanın kendisinden çok, porsiyonla alakalıdır. Bir şeyden çok fazla yerseniz ve o yediğinizi yakamazsanız vücudunuz onu yağ olarak depolar. Yani bu yediğiniz ister ekmek ister makarna veya pilav olsun, bu karbonhidrat yemenizle değil, yediğiniz miktar ve ekstra kalorilerle alakalıdır. Buna yağlı sosları ve kalorili peynirleri de ekleyecek olursanız, makarnanın adının çıkmasına şaşırmamak gerek…

    Önemli olan porsiyonları kontrol edebilmektir. Ölçülü olduğu sürece, makarna yenebilir. Diyetisyenler, kişi başına 56-85 gram veya 4 kişilik bir aile için 450 gramlık paketlerin yarısı kadar noodle (Çin makarnası) öneriyor.

    Diyet efsanesi 4: Saat 20.00’den sonra yemek kilo almanıza neden olur

    Bu efsanede biraz gerçeklik payı var. Ben de akşam saat 8’den sonra yememenizi öneriyorum çünkü araştırmalar, geç saatte yemek yediğinizde ne kadar kalori tükettiğinizi ayarlayamadığınızı ve daha çok yemeye eğilimli hale geldiğinizi gösteriyor. Bunun sorumlusu olarak yorgunluğu gösterebiliriz çünkü yorgun olmak yanlış yiyeceklerden çok fazla yemenize neden olabilir ve bu da kilo almanıza neden olur.

    Ancak, kilo almanıza neden olan, bu zaman dilimi değil, ekstra kalorilerdir! Kalorileri ne zaman tükettiğiniz fark etmez, eğer önerilen kalori alımı miktarını aşarsanız, yakamadıklarınız yağ olarak depolanır. Gün boyunca ne kadar kalori tükettiğinize dikkat edin. Sağlıklı bir kadın, günde 1800-2000 arası kalori yakmalıdır.

    Diyet efsanesi 5: Yağı azaltılmış gıdalar daha sağlıklı alternatiflerdir

    Yağ, yiyeceklerin lezzetli olmasını sağlayan unsurlardan biridir. Yağ yiyeceklerden alındığında, tadının çoğu da gider. Bu eksiği gidermek adına besinlere, tadını ve kıvamını artırmak için çoğu zaman şekerler, kimyasallar ve kıvam artırıcılar gibi ekstra maddeler eklenir. Bu ilaveler sizin için iyi olmayabilir ve bazen tam yağlı yiyecekler kadar kilo aldırıcı olabilirler. Ayrıca, “yağı azaltılmış” veya “yağsız”, düşük kalorili anlamına gelmez. Bütün ilaveleri düşünün; tekrar bir yerlerde ortaya çıkacaklardır. Besin tablolarına bakarken gözlerinizi dört açıp bu kalorilerin nereden geldiğine bakın ve yağı azaltılmış gıdaları alırken iki kere düşünün. Taze ve az işlemden geçmiş yiyecekleri tercih edin veya yağı azaltılmış yerine tam yağlı besinleri seçin, ancak ölçülü tüketin.

    Yeni araştırma: Küçük tabaklar ve diyet

    Bugüne kadar rejim yapan kişilere yedikleri miktarı sınırlamak adına daha küçük tabaklarda yemeleri önerildi. Neden mi? Çünkü küçük tabaklar normal porsiyonları daha büyük gösterir. Ancak “Journal of Human Nutrition and Dietetics”te yayınlanan yeni bir araştırma, tabak boyutunun, normal kilodaki kişilerin de, obez kişilerin de kalori tüketiminde bir etkisi olmadığını ortaya koydu. Bu sonuçlara rağmen ben hala ne kadar yediğiniz konusunda yönlendirmesi adına yemeklerinizi daha küçük tabaklarda yemenizi öneriyorum. Ancak küçük bir tabak, yiyecekleri enine değil de boyuna doğru doldurmanız veya bitince tabağı tekrar doldurmanızın bir bahanesi olamaz.

    Dr. Mehmet Öz

  • Ter kokusu nasıl önlenir ?

    Ter kokusu nasıl önlenir ?

    Terleme nedir?

    Terleme, vücut sıcaklığını düzenleyen, vücudu toksinlerden arındıran ve tuz dengesini koruyan bir vücut olayıdır. Sağlıklı bir vücut terleyerek günde yaklaşık yarım veya bir litre suyu dışarı atar.

    Terleme tümüyle istemimiz dışında gelişen, metabolizmamızın doğal bir fonksiyonudur. Üstelik vücudumuz için iki önemli işlevi vardır; cildi nemlendirip, vücut ısısını sabitler ve vücudun boşaltım sistemine katkıda bulunur.

    Ter aslında salgılandığında renksiz ve kokusuzdur. Fakat, bakteriler koltukaltı gibi sıcak ve nemli ortamlarda hızla çoğalarak bu salgının kötü kokmasına neden olur.

    NEDEN TERLİYORUZ?

    – Kişilerin terlemesine neden olan faktörler şunlardır:
    – Egzersiz, özellikle zorlu olursa
    – Sıcak hava
    – Sinirlilik, endişe hali veya stres
    – Bazı hastalıklar
    – Duygusal nedenlerin tetiklediği terleme çoğunlukla yüzde, koltuk altlarında, el ayalarında ve ayak tabanlarında olur.

    Genellikle ortam sıcaklığının yükseldiği, dans, spor gibi fiziksel aktiviteler sırasında terleriz. Bu şekilde vücut ısımızı sabit tutmuş oluruz. Zatenin bunun için vücuda yayılmış en az 2 milyon ter bezi görev yapmaktadır. Fiziksel aktiviteler dışında da heyecan, korku, utanma ve sıkılma gibi pek çok olay, fizyolojik bir neden olmadığı halde bizi terletir.

    Vücut ısısı dış sıcaklıklar veya gerilim yüzünden artış gösterdiğinde kan dolaşımı hızlanır. Böylece, ter bezlerinin aktif hale geldiği vücudun üst kısmına doğru bir sıcaklık akımı başlar. Deri üzerinde oluşan ter bu durumda hemen buharlaşıp, deriyi soğutur. Bu sayede insan bir gün içinde kendini fazla yormadan iki litreye kadar su kaybeder. Terlemenin ikinci önemli fonksiyonu ise vücuttaki zehirli maddelerin dışarı atılmasıdır. Bu nedenle saunalara sık sık gidilmesi önerilir.

    Aynı koşullarda terleme oranı kişiden kişiye göre de değişebilir. Ortalama olarak bir insan günde 0.5 ile 1 litre arası terler.

    Aşağıda yazılı yöntemleri kullanarak deodorant ve antiperspirant (terleme önleyici) kullanmadan doğal yollardan ter kokusunu nasıl azaltacağınız hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.

    Rahat ve hava alan kıyafetler giyin. Özellikle pamuklu kıyafetleri tercih edin.

    Vücut temizliğine özen gösterin. Özellikle koltuk altında oluşan istenmeyen tüyleri alarak kötü kokuyu büyük ölçüde önleyebilirsiniz.

    Kahve, alkol ve yakıcı gıdalardan uzak durun.

    Bol su için. Bu vücudunuzun içerisini serin tutar ve metabolizma hızınızı yavaşlatır, dolayısıyla terleme oranınız da düşer.

    Çay ve kahve gibi kafeinli içecekleri tüketmemeye çalışın. Bunlargüçlü kokular üreten ter bezlerinin aktivitesini artırarak vücut kokusunun artmasına neden olur.

    Maydonoz, ıspanak, pazı ve lahana gibi koyu yeşil yapraklı sebzeleri daha fazla tüketin. Bu sebzeler klorofil yönünden zengindir ve vücudun koku giderici etkisini artırır.

    Acı baharatlar, soğan, sarmısak ve turşu türü yiyecekler ter kokusunu artırır.

    Limon, portakal ve karpuz gibi meyveler vücudunuzu serin tutmanızı sağlar.

    Geniş ve rahat, pamuklu ve doğal elyaf giysiler giyin. Dar ve sıkı kıyafetlerden kaçının.

    Ayağınızda oluşan ter, çorap ve ayakkabının içinde kapalı kalarak kokuya neden olur. Ayaklarınızı kuru tutmak için pamuklu çorap ve ayağınızın hava almasını sağlayan ayakkabılar giyin. Talk pudrası, mısır nişastası veya sandalağacı tozu ile ayaklarınızı pudralayın. Ilık suyun içine beyaz sirke veya magnezyum sülfat (ingiliz tuzu) ekleyin ve günlük olarak ayağınızı bu suyla yıkayın.

    Banyo veya duş sonrası talk pudrası terlemeyi azaltır. Karbonat ve suyu karıştırarak bir macun yapın. Vücut kokusu olan yere bu karışımı uygulayın. 10 dakika orada bıraktıktan sonra yıkayın. Koltuk altınızı alkol veya beyaz sirke ile ovalayarak yıkayın.

    Duş alırken antiseptik sabun kullanırsanız zararlı bakterilerden kurtulmuş olursunuz. Duşu bitirirken bir kaç damla sandalağacı veya lavanta yağını durulamada kullanın. Bu temiz kokmanızı sağlar.

    Magnezyum ve çinko eksikliği ter kokusuna meydan verebilir. Magnezyum ve çinko tabletleri almayı deneyebilirsiniz.

    TER KOKUSUNU AZALTMAK İÇİN NE KULLANMALIYIZ?
    Ter kokusunu azaltmanın iki yolu var; Deodorant ve antiperspirantlarla gün boyu hoş kokmak çok zor değil. Ancak deodorant ve antiperspirant birbirinden ayrı şeylerdir. Bu iki ürün en çok terlemeye karşı verdikleri savaş konusunda birbirlerinden ayrılırlar;

    DEODORANTLAR
    Deodorantlar antibakteriyel bazı maddeler ve alkol içerirler. Bu sayede de bakteri üremesini denetim altına alarak, ter kokusunun oluşmasını önlerler. Terin ayrışması için bakteriler belirli enzimlere gerek duyar. Bu nedenle bazı deodorantlar bahsedilen bu tür enzimlerden içerir. Diğer yandan ise daha çok parfüm yağları içerdiklerinden dolayı da güzel koku yayarlar. Örneğin Fa dedodorantları hijyenik tazelik sunarlar ve bu sayede de bakteri artışını durdururlar. Bu sayede deri hem korunmuş hem de bakım görmüş olur.

    Deodorant kullanırken dikkkat etmeniz gereken en önemli nokta deodorantı temiz ve kuru koltuk altına uygulamanızdır. Terli bir koltuk altına deodorantı sıkmak, oluşmuş ter kokusu ile deodorantın karışımından oluşan daha ağır ve kötü bir kokuya neden olur. Ayrıca giysinin üzerine sıkmak da kokuyu engellemez. Bu arada sprey deodorantları, koltuk altına 15 cm’lik mesafeden kutuyu dik tutarak püskürtmeniz gerektiğini de sakın unutmayın.

    ANTİ-PERSPİRANTLAR
    Antiperspirantlar, terlemeyi deodorantlara oranla daha fazla önlerler. Ter oranını ayarlayıp, çok fazla ter üretilmesine engel olurlar. Ter üretimini aliminyum tuzları sayesinde engelleyip, ter bezlerini sıkıştırırlar. İçerdikleri alüminyum kloride ve benzeri aktif maddeler ile vücuttaki terlemeyi engeller, nemi azaltır ve kokuları sayesinde de tazelik verirler. İçindeki maddelere göre etki süresi ve gücü değişim gösterir.

    Ancak antiperspirant ürünler daha çok pudralı formül içerdikleri için, genellikle koltuk altına uygulanmalıdır. Kıyafet üzerine sıkılan antiperspirant ürünlerin hiçbir etkisi yoktur. Koltuk altına sürülen antiperspirant ürün, ter bakterilerinin pudra tabakası dışına çıkmasını engeller ve böylece bakteriler kuruyup gider. Alkol içermediklerinden dolayı vücut için son derece hafiftirler. Ayrıca ferahlatıcı bir etki sağlarlar

    DİĞER ÇÖZÜMLER
    Terlemeyi ve ter kokusunu engellemek için birçok yöntem mevcut. Fakat işin aslı sizin temiz olmanıza dayanıyor. Temiz olduktan sonra bahsedeceğimiz yöntemler sayesinde rahatsızlık veren bu sorunun üstesinden gelebilirsiniz. İlk olarak pamuklu ve hava alabilen kumaşlardan üretilmiş olan giysileri tercih etmekle işe başlayın. Koltuk altında oluşan tüyler de koku sorunu yaratan etkenler arasında yer alıyor. Özellikle yaz aylarında tüylerinizi sık sık almaya özen gösterin. Kahve ve alkolden ise uzak durmaya çalışın. Ter kokusunu engellemek için bir çorba kaşığı dolusu zeytin yaprağını bir çay bardağı suda demleyip içmeyi de deneyebilirsiniz. Tüm bunların dışında koltuk altlarını banyo sonrasında gülsuyu ya da mersin suyuyla silmeyi de ihmal etmeyin.

    Ter kokusunu önlemenin yolları
    Ter kokusunu önlemenin en iyi yolu önlem almaktır. Aynı şekilde ayak kokusu da bazı önlemlerle azaltılabilir. Aşağıdaki önlemler terlemeyi önlemeye, ter ve ayak kokusunu gidermeye yardımcı olacaktır:

    1) Her gün duş alın. Düzenli banyo cildinizdeki bakterilerin sayısını kontrol altında tutacaktır.

    2) Banyo aldıktan sonra ayaklarınızı iyice kurulayın. Mikroorganizmalar ayak parmaklarının arası gibi nemli yerleri severler. Ayak pudraları veya ayak bakımı için kullanılan kremler nemin emilmesine yardımcı olur.

    3) Koltuk altı ve genital bölge kıllarının düzenli olarak tıraş edilmesi terlemeyi ve kokuyu azaltacaktır.

    4) Doğal deriden yapılanlar gibi ayağınızın hava almasını sağlayan ayakkabılar seçin. Yaz aylarında sandalet tipi ayakkabılar giyebilirsiniz.

    5) Ayakkabılarınızı dönüşümlü olarak kullanın. Ayakkabılar bir gece içinde yeterince kurumayabilir. Onun için aynı ayakkabıyı iki gün arayla giyecek şekilde dönüşümlü olarak kullanın. Giymediğiniz zamanlarda ayakkabıları havadar ve kuru bir yerde tutun.

    6) Çoraplarınızı her gün değiştirin. Merserize çorap giyin çünkü bunlar nemi emerek ayağınızı kuru tutar.

    7) Ayaklarınızı havalandırın. Zemin elverişli ise çıplak ayakla dolaşın veya ara sıra ayakkabılarınızı çıkarın.

    8) Doğal kumaşlardan üretilen giysileri tercih edin. Keten, yün, ipek cildinizin hava almasına izin veren malzemelerdir.

    9) Egzersiz yaparken derinizdeki nemi hemen uzaklaştıran yüksek teknoloji ürünü giysileri tercih edin.

    10) Her gün iç çamaşırı değiştirin.

    11) Gevşeme tekniklerini öğrenin. Yoga, meditasyon veya biofeedback terlemeyi tetikleyen stresi denetlemenize yardımcı olacaktır.

    12) Diyetinizde değişiklik yapın. Yiyecekler de ter kokusuna yol açabilir Soğan, sarımsak, pastırma, balık, bazı yeşil bitkiler gibi gıdalar koku yapabilir. Bunlar faydalı da olsa, uygun zamanlarda tüketin.

    13) Deodoran ve ayak kokusu önleyen pudra veya spreyler kullanın. Cildiniz hassas ise bunların özel hassas cilt için üretilmişlerini deneyin.

    14) İnsan çoğunlukla kendi ter kokusunu fark etmez, bu nedenle kendisini sık sık kontrol etmelidir.

  • Platform Olmayan Topuklu Ayakkabılar

    Platform Olmayan Topuklu Ayakkabılar

    Platform Olmayan Topuklu Ayakkabı Modelleri Galerimizde Sizlerle…