Blog

  • Siyah Noktalar İçin Ev Yapımı Bitkisel Maske Önerileri

    Siyah Noktalar İçin Ev Yapımı Bitkisel Maske Önerileri

    Siyah Noktalar İçin Ev Yapımı Bitkisel Maske Önerileri …

    Çeşitli sebeplerle özellikle yüz bölgemizde oluşan siyah noktalar hemen hemen hepimizin ortak sorunu. Bu siyah noktalardan yüzümüze zarar vermeden kurtulmak ise oldukça güç Bir çoğumuz bu siyah noktaları sıkarak yüzümüzde daha kötü bir görüntü oluşturuyoruz. Bu maskeleri evde kolayca yapabileceksiniz. Tamamen bitkisel olan bu karışımlarla siyah noktalara dur deyin.

    Tarif 1

    Malzemeler

    – 1 Kaşık yoğurt

    – 1 Adet limonun rendelenmiş kabuğu

    – 1 Kaşık mısır unu

    Maskenin Hazırlanışı:

    Yukarıda saydığımız malzemeleri bir kabın içersine koyup karıştırın.İyice karıştırdıktan sonra bu karışımı masaj yaparak yüzünüze sürün.15 ila 20 dk bekledikten sonra yüzünüzü yıkayın. Bu maskeyi haftada 1-2 kere tekrarlayın.

    Tarif 2

    İkinci tarifimiz ise cildi besleyen yulaf tarifi. Bir miktar yulafı bir kapta suyla pişirin. Piştikten süzün ve başka bir kaba alın. Yulaflar yumuşadığı için kolayca ezilecektir. Ezilmiş yulaflar soğuduktan sonra yüzünüze sürün. 15 ila 20 dk bekleyin ve yüzünüzü yıkayın. Bu maskeyi haftada 1-2 kere tekrarlayın.

  • Tahinli Lokmalar (Kuru Baklava)

    Tahinli Lokmalar (Kuru Baklava)

    Malzemeler (yaklaşık 40 adet)

    – 12 yaprak hazır baklava yufkası
    – 1 su bardağı toz şeker
    – 1 su bardağı tahin
    – 2 yemek kaşığı tereyağı
    – 1 su bardağı fındık

    Yapılışı

    – küçük bir tavada tereyağı eritilir ve soğutulur.1. yufkanın üzerine fırça yardımıyla hafif bir şekilde tereyağı sürülür.üzerine 2. yufka koyularak tekrar yağ sürülür.(tereyağını çok sürmeyiniz, hem diğer yufkalara kalmaz hemde çok ağır olur)

    – 3. yufka koyulur, üzerine önce 3 yemek kaşığı tahin sürülür sonra bol şeker serpilir ( yaklaşık 3 yemek kaşığı) en üstüne fındık serpilerek fotoğrafta ki gibi rulo yapılır ve verev şekilde kesilir.

    – 6 adet yufkadan yapılan tarif , borcamın yuvarlak, büyük boy tepsisine göre.Şuan okumakta olduğunuz tarif ise tam 2 katı :)

    – yufkalar bitene kadar işlem tekrarlanır. (12 adet yufka için, işlem 4 kez tekrarlanıyor.)

    – kesilen parçalar yağlanmamış tepsiye dizilir ve 180 c de ısıtılmış fırında üzeri kızarıncaya kadar pişirilir.

    – Tamamen soğuyunca üzerine pudra şekeri serpilerek servis yapılır.

  • Hamilelikte kullanılan ilaçlar ve vitaminler

    Hamilelikte kullanılan ilaçlar ve vitaminler

    Gebelik sırasında anne adayının hiçbir şikayeti olmasa bile rutin olarak kullanması gereken bazı ilaçlar ve vitaminler vardır. Ayrıca gebelik sırasında meydana gelen şikayetler ve bazı hastalıklar karşısında gerektiğinde kullanılan bazı ilaçlar vardır. Normal insanlarda kullanılan her ilaç gebelikte rahatlıkla kullanılamaz çünkü ilaçların da çoğu plasentadan bebeğe geçerek bebeğe zarar verebilirler, bazı ilaçlar ise bebeğe geçmez veya geçse bile zarar vermez hatta faydalı olabilir. Bu nedenle gebelikte vitaminler dahil en basit ilaç bile doktora danışmadan asla kullanılmamalıdır. Bu konu ayrı bir başlık altında anlatılmıştır buradan ulaşabilirsiniz.

    Gebelikte kullanılan vitaminler:
    Gebelikte mutlaka kullanılması gereken vitamin FOLİK ASİTtir. Hatta en doğru ve faydalı olanı folik asiti gebelik başladıktan sonra değil gebe kalmadan önce kullanmaya başlamaktır. Gebe kalmadan en az 3 ay önce folik asit kullanılması ve gebelik oluştuktan sonrada 3. ay bitene kadar devam edilmesi önerilir. Bu nedenle gebelik planlayan kişinin henüz gebe kalmadan folik asit almaya başlaması gerekir. Folik asit bebekte nöral tüp defekti denilen anomalinin önlenmesi içindir. Normalde günde 0.4 mg (400 mcg) folik asit yeterli iken daha önce nöral tüp defektli bebek doğuran ve risk grubunda olan kişiler için (epilepsi ilacı kullananlar, insülin kullanan diabetikler) bu doz 4 mg (4000 mcg) olmalıdır. Folik asit kullanılmasının arada 1-2 gün unutulması durumda bir sakınca olmaz yine de düzenli hergün alınması önerilir.

    Folik asit dışındaki vitaminler ve MULTİVİTAMİN preperatları gebelikte kullanılması şart olmayan ilaçlardır. Bu ilaçlar piyasada yaygın olarak bulunur ve gebelikte kullanılmaları açısından yaygın tatıtımları yapılır. Ancak bu multivitamin ilaçlarının annede ciddi beslenme bozukluğu olmadıkça kullanılmaları şart değildir ve faydaları gösterilmemiştir. Kullanılmalarında bir sakınca da yoktur. Yalnız bu vitaminlerin günde birden fazla alınması sakıncalı olabilir o yüzden doktorunuzun önerdiğinden fazla almamalısınız çünkü bazı vitaminlerin fazlası da bebeğe zarar verebilmektedir. Örneğin A vitamini. Bu nedenle gebeler için üretilen vitamin ilaçlarında A vitamini gibi vitaminler düşük dozlarda bulunur. Bu vitamin ilaçları zaman zaman mide rahatsızlığına neden olabilmektedirler.

    Diğer ilaçlar:
    DEMİR (KAN) İLAÇLARININ gebelik boyunca kansızlık olmasa dahi mutlaka doğuma kadar kullanılmaları kesin olarak önerilmektedir. Gebelik kansızlığa yatkınlık yaratan bir durumdur ve ayrıca doğum sırasında da kan kaybı yaşanmaktadır. Demir preperatları bu kansızlığı önler.

    Bunlar dışında gebelikte sık kullanılan ilaçlardan bir grup da MAGNEZYUM ve KALSİYUM (detaylı bilgi için tıklayın) preperatlarıdır. Bu ilaçların gebelik sırasında kullanılması şart değildir ancak kullanılmasında bir sakınca da yoktur. Her gebede rutin olarak kullanılması önerilen ilaçlardan değillerdir. Genellikle hafif kasılmalar ve kramplar olduğunda tercih edilirler.

    Gebelikte sık kullanılan ilaçlardan PROGESTERON hormonu içeren ilaçlar da her gebede rutin olarak kullanılması önerilen ilaçlar değillerdir. Ancak kanama, düşük tehlikesi gibi doktorun uygun gördüğü durumlarda kullanılır. Düşükleri önleme konusunda bile etkisi net kanıtlanmış ilaçlar değillerdir.

    Gebelikte AĞRI KESİCİLER rahatlıkla kullanılabilen bir ilaç grubu değildir. Genellikle ve zorunlu kalmadıkça parasetamol türevleri dışında ağrı kesiciler gebelikte kullanılmaz. Fetus üzerinde çoğunluğunun potansiyel zararlı etkileri vardır. Bu nedenle gebelikte doktorunuza danışmadan hiçbir ağrı kesici ilaç kullanmayınız.

    Bunların dışında gebelikte bulantı, kusma şikayetleri sık görüldüğü için bunlara yönelik ilaçlar gerekirse doktor tarafından reçete edilir. Gebelikte sık görülen bir durum olan idrar yolu enfeksiyonu da bazen ilaç gerektirebilmektedir. Annenin guatr, hipertansiyon, diabet, astım, migren gibi hastalıkları varsa bunlara yönelik ilaçlar konunun uzmanı doktorlar tarafından önerilerek kullanılır. Bu ilaçlar gebeliğe zararı olmayan veya en az zararı olabilecek ilaçlardan seçilir.

    Balık yağı (omega 3) tabletlerinin gebelikte kullanılması ayrı bir konuda anlatılmıştır…

    İlgili konular ;
    Hamilelik öncesi ve hamilelikte folik asidin önemi
    Hamileler A vitamini almayı ihmal etmeyin!
    Hamilelikte ağrı kesici kullanmak?

  • Burçlara Göre Giyim Stili ve Makyaj Önerileri..

    Burçlara Göre Giyim Stili ve Makyaj Önerileri..

    Her burcun kendine has bir beden yapısı, tarzı ve karakteristik özelliği vardır. Kimi burçlar klasik, kimileri sportif, kimisi erotik kimisi de çocuksu görünmeyi sever. Her burcun stili farklı olacağı için her burç için ideal kıyafetlerden, parfümlerden, makyaj tonlarından ve kesinlikle uzak durulması gereken detaylardan bahsetmek mümkün. Önemli olan tarzınızın ne olduğunu tam olarak belirleyebilmek. Peki siz makyaj ve giyim stilinizin nasıl olması gerektiğini biliyor musunuz? Ya da burcunuza göre ne tür pafümleri kullanmanız gerektiğini…

    Burçlara göre fiziksel özelliğinizi, beden yapınızı, stilinizi, makyaj yaparken kullanmanız gereken renkleri, size yakışan parfümleri öğrenin! Kısacası astro güzelliği dikkate alın

    Koç (21 Mart- 20 Nisan)

    Koç kadınının yüzü biraz uzundur. Elmacık kemikleri çıkık, alnı yüksek, çenesi incedir. Üst dudağı ve burnu arasındaki mesafe fazladır. Koç kadınının bakışları yumuşaktır ve duygularını belli eder. Elleri uzun, güçlü ve güzeldir. Uzun ve kaslı bacaklarıyla hoş bir silueti olan koç kadınının sportif bir görünümü vardır. Saçları genellikle kısadır ve pek gür değildir. Az makyaj yapmayı sever ve gülüşünü ön plana çıkaran bir makyajı tercih eder. Koç kadınları kendilerini dinlemeyi bilmezler, enerji ve dayanıklılık onların en belirgin özelliğidir. Bunların yanısıra bitkinlik, uyuşukluk ve depresyon koç kadınlarının yaşamında önemli bir yere sahiptir.

    Koç kadınının stili: Dantelsiz modern kıyafetleri tercih ederler. Sadelik, kolaylık ve hız koç kadınının giyim tarzını belirler. Keten, triko ve tergalin sportif uyumunu severler. Ayakkabıları pratik olmalıdır. Çok fazla aksesuar kullanmazlar. Ancak onların vazgeçemedikleri iki aksesuar vardır: Gözlük ve saat. Koç borcunun parfümü doğal ve taze olmalıdır. Lavanta, funda leylak ya da karanfil bazlı parfümler onlar için idealdir.

    Makyaj önerileri:
    1-Dudaklar için karmen kırmızısı ve sicilya kırmızısını tercih etmelidirler. Fuşya ve pembe tonları da yaz aylarında onlara yakışır.
    2-Kırmızı, mercan rengi, mor ve eflatun tonlarıyla gözkapaklarına gölgeleme yapmalıdırlar.

    Boğa (21 Nisan- 20 Mayıs)

    Venüs’ün etkisinde olan Boğa burcu kadınları oldukça güzel ve kadınsıdır. Güzelliği ve işvesiyle dikkat çekmeyi sever. Cildi pembemsidir, yüz hatlarında neşeli tavırlarının etkileri ve parıltısı vardır. Başkalarının hoşuna gitmeyi sevdiği için kendine dikkat eder. Boğa kadını saçlarına hoş bir şekil vermeyi, makyaj yapmayı, güzel kokmayı ve alımlı görünmeyi iyi bilir. Sık sık saçlarının rengini ya da modelini değiştirir, saçlarının rüzgarda dalgalanmasına bayılır. Gözleri parıltılıdır ve bu yüzden erotik bakışlar atarak etrafındakileri cezbeder. Sağlam yapılı fiziği mükemmeldir. Boğa kadınları tiroid bezlerinin düzensizliğinden ve hormonal dengesizliklerden yakınırlar. Dolaşım sisteminden kaynaklanan selülit problemleri vardır. Bu problemi ise dans ederek ve düzenli spor yaparak atlatabilirler.

    Boğa kadınının stili: Bol ve rahat kıyafetleri tercih eden boğalar, deri, süet ve keten gibi doğal materyalleri severler. Parlak olmayan ancak canlı ve sıcak renklerden hoşlanırlar. Boğa kadınları gece davetlerinede bileklerine kadar inen uzun tuvaletler giyerler. Takıları az ama gerçektir. Altın ve gümüşten yanadırlar. Yün şallar, kemerler, eldivenler ve kürkler boğa kadınlarının gardrobunda mutlaka ve mutlaka bulunur. Parfüme gelince… Boğa kadınları için hafif çiçek kokuları idealdir. Özellikle melisa, zencefil, gül, anason, leylak ve manolya bazlı parfümleri severler. Şeftali, kavun, mango gibi tatlı meyve kokuları da boğa kadınlarına çok yakışır.

    Makyaj önerileri:
    1-Somon, pembe ve bej tonları boğa kadınlarına çok yakışır.
    2-Pastel tonları kullanıp kendi yüz güzelliklerini ortaya çıkarmalıdırlar.
    3-Dudaklarında ise uçuk pembe ve doğal renkleri tercih etmelidirler

    İkizler (21 Mayıs- 20 Haziran)

    İnce bir vücuda sahip olan ikizler kadını uzun yıllar genç kalmayı başarabilir. Üçgen suratlı ve güzeldir. Parlak gözleri parlak zekasının zekasının belirtisidir. Sözlerinde ve mimiklerinde biraz kaba çıkışlar yaptığı için yanlış anlaşılmaya sebep olur. Kısa saçlıdır ve genellikle kot pantolon giymeyi sever. Psikolojisi değişkendir. Kahkaha atarak gülerken bir anda ağlayabilir. İkizler kadını jinekolojik problemler ve migrenden şikayetçidir. Şehir dışında yaşamayı sever, doğayla iç içe olmalıdır. Aksi halde çok çabuk depresyona girebilir.

    İkizler kadının stili: İkizlerin kıyafetleri yarı spor yarı abiyedir. Fantastik kumaşlardan yapılan giysilere baylırlar. Renker ise hem canlı hem de birbirleriyle uyumlu olmalıdır. Kaşmiri, ince pantolonları ve ipeği severler. Az sayıda olan aksesuarları şıktır. Limon ve portakal çiçeği gibi taze ve serinletici parfümleri tercih ederler. Akşamları ise vanilya ya da akasya kokularını kullanırlar.

    Makyaj önerileri:
    1- Somon ve bej renginin karışımıyla yapılan makyaj ikizlere çok yakışır.
    2- Pembe ve gül kurusu tonları dudak makyajında idealdir.

    Yengeç (21 Haziran- 20 Temmuz)

    Çoğu zaman çocuksu bir havası olan yengeç kadını, güzel olmaktan çok dokunaklı ve etkileyicidir. Ancak onun etkileyiciliğinin sırrı seksi bakışlarında değil, hüzünlü ve melankolik bakışlarındadır. Teni süt rengidir. Kırılgan ve hayalperest bir havası vardır. Sinirli bir yapıdadır fakat gülmeyi de sever. Bünyesi alerjiktir. Sıkıntıdan dolayı çok sık hastalanabilir. Özellikle de açıklayamadığı iç sıkıntısı yengeç kadının yataklara düşecek kadar hastalanmasına neden olabilir.

    Yengeç kadınının stili: Tüllerin, satenlerin, ince kumaşların hoşuna gittiği yengeç kadını kendini bu kumaşların içinde çok seksi bulur. Şapka takmaktan hoşlanır. Ancak şapkaları kasket tarzı pratik olanlardan değildir. Onlar hasır şapkaları ya da fransız film sanatçılarının kullandığı büyük şapkaları tercih ederler. Aksesuar kullanmaktan hoşlansalar da alerjik bünyeleri buna çok müsait değildir. Bu yüzden inci kolyeler ya da ince takılarla yetinirler.

    Makyaj önerileri:
    1-Göz kapaklarında mavi tonları kullanmak yengeç kadınına yakışır.
    2-Dudaklarında ise tercihlerini pembe, somon ve mercan renklerinden yana kullanmalıdırlar.

    Aslan (21 Temmuz- 20 Ağustos)

    Aslan kadını güzel ve kibirli olup tavırarı ve bakışlarıyla bir ceylana benzer. Sportif yapılı, genellikle açık renk gözlü özellikle de yeşil gözlüdür. Çok parlak bir gülüşe sahiptir. Göbeği dümdüz, kemikleri incedir. Teni şeftali renginde, hafif lekeli ya da çillidir. Aslan kadının gözleri ve kan dolaşımı biraz sorunludur. Birçok aslan kadını anemi tehlikesini barındırır. Bu yüzden kendilerine dikkat etmek, düzenli uyumak zorundadırlar. Kiloları dengededir. Fazla yağlı ve ağır yiyecekleri sevmezler. Ciltleri çabuk yaşlanır bu yüzden özellikle yüz bakımına önem vermelidirler.

    Aslan kadınının stili: Aslan kadını ayakkabısından gömleğine kadar herşeyiyle ağır olmayı sever, pahalı markalardan giyinmeyi tercih eder. Yün ve saten kıyafetleri beğenirler. Hazır giyim yerine kendilerine özel kıyafet diktirmekten yanadırlar. Aslanlar için aksesuar fetişisti demek yanlış olmaz. Pırlanta, kürk ve altın onların vazgeçemedikleri ve sıkça kullandıkları aksesuarlardır. Parfüm olarak tercihleri ise lavanta, siklamen ve narenciye ağırlıklı parfümlerdir.

    Makyaj önerileri:
    1-Dudaklarında kahverengi tonlarını kullanmalıdırlar.
    2-Far rengi ve fondötende ise tercihlerini kahverenginin sıcak tonları ve altın sarısından yana kullanmalıdırlar.

    Başak (21 Ağustos- 20 Eylül)

    Klasik olan başak kadınının alnı pürüzsüz, burnu düz, ağzı küçük, dişleri ise inci gibidir. Teni bal rengidir. Rahat ve kolay bir havası olmayan başak kadını her işe burnunu sokmaktan ve gevezelik etmekten hoşlanır. Bağırsakları çok hassastır ve bu yüzden kimi zaman sorun yaşar. Başak kadını cesaretiyle şaşırtır, enerjisiyle sinirlendirir, dayanıklığıyla da beğeni toplar. Akupunktur, yüzme ve yoga, başak kadını için kesinlikle önerilir.

    Başak kadınının stili: Pratik ve fonksiyonel kıyafetleri tercih eden başak kadını, keten ve yün kıyafetleri sever. Onun giyim tarzını yumuşak tonlarda klasik çizgiler belirler. Aksesuarları sadece gerekli zamanlarda kullanırlar, onun dışında aksesuar kullanmayı sevmezler. Saçlarını at kuyruğu yapmaktan, elbise ya da tuvaletle broş takmaktan hoşlanırlar. Başak kadınının çantası çok büyük ve birçok göze sahip olmalıdır. Çünkü herşeyi yanında taşımak ister. Başaklara en uygun parfüm hafif çiçek kokularıdır. Özellikle yasemin, sümbül, akasya, gardenya bazlı parfümler onlar için idealdir.

    Makyaj önerileri:
    1-Kahverengi, yeşil ve bej tonları başak kadınının göz makyajında kullanması gereken renklerdir.
    2-Kestane tonları, kahverengi ve toprak renkleri başak kadınının dudaklarına çok yakışır.

    Terazi (21 Eylül- 20 Ekim)

    İncelik, sevimlilik, iyilik ve cekiciliğin terazi kadınının temel özellikleri demek pek de yanlış olmaz. Tavrı ve hareketleri zariftir. Aşk dolu davetkar gözleriyle ilgi çekmeyi iyi bilir. Gülüşü de onun çekiciliğine çekicilik katan bir başka unsurdur. Genellikle açık renk tenlidir, cildi pürüzsüzdür. Terazi kadını zayıftır fakat havalı değildir. Omuzları yuvarlak, göğüsleri küçüktür. Dans ve sporla uğraştığı takdirde vücudu uzun yıllar dinç ve genç kalabilir. Çoğu zaman alerjiden yakınır. Terazi kadını görünüşüne çok önem verir. Bu yüzden sık sık diyet yapar hatta ölüm orucu gibi diyet listelerine sıkı sıkıya bağlı olduğu söylenebilir. Hayatının önemli bir bölümünü güzelliğine adar ve kozmetiğe para harcamaktan çekinmez.

    Terazi kadınının stili: Terazi kadını vücut hatlarını ortaya çıkaran kıyafetleri tercih eder. Saf ipeği ve ince kumaşları seven terazi kadını transparan giymekten çekinmez. Her zaman şık ve zariftir. Çanta, kemer, eldiven, eşarp gibi bir çok aksesuarı vardır. Hepsi birbiriyle uyumludur ve hiçbiri suni deriden ya da kumaşlardan değildir. Mücevherleri az ama gerçek taşlardandır. Hafif ve doğal makyaj yapmayı sever. Parfümü ise pahalı ve hafitir. Genellikle klasik parfümleri tercih eder.

    Makyaj önerileri:
    1-Gri ve şampanya tonları terazi kadınına yakışır.
    2-Gece makyajında siyah ve füme rengini kullanmalıdır.
    3-Dudaklarına çikolata tonlarını uygulamalıdır.

    Akrep (21Ekim- 20 Kasım)

    Ele avuca sığmaz bir burç olan akrep kadını, değişken bir ruha sahiptir. Saçları genellile kıvırcık, ses tonu ciddidir. Merak uyandırarak etrafındakilerin dikkatini mıknatıs gibi çeker. Seksi bir yanı vardır. Bakışları derin ve etkileyicidir. Akrep kadını çoğu kez kendini kıyafetlerinin içine giremeyecek kadar kilolu hisseder bu yüzden de sık sık rejim yapar. Kendinin bile bilmediği bir sebepten dolayı kendine ceza vermekten çekinmez.

    Akrep kadınının stili: Akrep kadını hem son derece şık hem de etrafındakileri şok edecek kadar değişik bir tarza sahiptir. Kıyafetlerinde kimi zaman koyu kimi zaman da parlak renkleri tercih eder. Seksiliğini giyim tarzında da belli eder. Vücuda yapışan kıyafetlerden ve egzantrik formlarda takılardan hoşlanır. Parfümde de tercihleri seksi olanlardır. Misk ve amber kokularında baharatlı parfümlerden kullanır.

    Makyaj önerileri:
    1-Göz makyajında yeşil ve kahve tonlarını kullanmalıdırlar.
    2- Dudak makyajında ise bakır ve çikolata ve kahve tonları idealdir.

    Yay (21 Kasım- 20 Aralık)

    Yay kadını kendinden emin tavırlarıyla hem zarif ve şık hem de çekicidir. Açık, parlak kimi zaman da davetkar bakışları vardır. Kaşları yüksek, burnu düzgün, dişleri ise oldukça güzel sıralanmıştır. Gövdesi biraz kısadır. Yay kadınları gözlerinden yaş gelene dek gülerler. Fakat bir anda sağları solları belli olmayabilir. Onlar yumuşaklıkla öfkenin, canlılığın ve içe kapanıklığın mükemmel bir karışımıdır. Karaciğerleri hassas olduğundan alerjik bünyeleri vardır. Çok katı rejimlere ihtiyaç duyacak kadar kiloları yoktur fakat selülit problemiyle karşı karşıyadırlar. Bu yüzden tuzdan mümkün olduğunca uzak durmalıdırlar. Uykuları düzenli, yemekleri ise ızgara olmalıdır. Müziğe çok meraklıdırlar. Sıkça depresyona girebilecek kadar bunalır ancak bu bunalımlarını müzikle tedavi edebilirler. Yüzme, jimnastik ve dans yay kadınları için ideal sporlardır.

    Yay kadınının stili: Giyim tarzaları sportif, rahat ve şık olup fantaziye dayanır. Gizemli olmayı severler. Tüitler, trikolar, süet ve deriler en sevdikleri kıyafetlerdir. Aksesuar kullanmaktan hoşlanırlar. Özellikle fular takmaya düşkündürler. Ayrıca ayakkabı, çanta ve takıları klasiktir. Doğal kokulardan hoşlanırlar. Sandal ve sedir ağacı, horozibiği bitkilerinin ağırlıkta olarak kullanıldığı parfümler onlar için idealdir.

    Makyaj önerileri:
    1-Yay kadınlarının dudaklarına karmen kırmızısı, bordo ve parlak kırmızıyı çok yakışır.
    2-Göz makyajlarında deniz mavisi, lacivert gibi mavi tonlarını tercih etmelidirler.
    3-Cilt içinse şampanya tonlarını baz rengi olarak kullanmalıdırlar.

    Oğlak (21 Aralık- 20 Ocak)

    Oğlak kadını güzellik bir yana çok çekicidir. Oğlak kadınlarının yüksek alınları, derin bakışları, sakin ve sessiz tutkuları vardır. Yüzleri genellikle uzun, burnu orta büyüklüktedir. Ancak kimilerinin yüzleri kare olup, bakışları dolu dizgindir. Kendinden emin bir havadadırlar. Ağızlarının kenarında mutlu ya da üzgün olduklarını belli eden derin kırışıklıklar bulunur. Oğlak kadını kendiyle son derece ilgilidir ve kendi iç dünyasını, nelerden hoşlanıp nelerden hoşlanmadığını iyi bilir. Yapay olan şeyleri sevmez, doğallıktan ve dürüstlükten yanadır. Aktif ve çalışkan bir yapıdadır. Sese ve soğuğa karşı aşırı duyarlı ve hassastır. Barışa, sessizliğe ve uykuya diğer insanlarndan daha fazla ihtiyacı vardır. Aç olmadığı zamanlarda bile süt ürünlerine ve peynire karşı koyamaz.

    Oğlak kadınının stili: Oğlak kadınının kıyafetleri sade, koyu renkli ve rahattır. Soğuğa dayanıklı olmadığından büyük ve uzun mantolar giyer. Ailesinden kalan takılara düşkündür. Ayakkabı ve botları pratik, seyahat çantaları ise büyüktür. Fularları natürel renklerde ve genellikle manzara desenlidir. Oğlaklar, nergis, sümbül, nane ve menekşe bazlı kokulara bayılırlar.

    Makyaj önerileri:
    1- Kahverengi ve lavanta rengi göz farı oğlaklara yakışır.
    2- Dudaklarda bakır tonları ve kiremit rengi rujlar kullanılmalıdır.

    Kova (21 Ocak- 20 Şubat)

    Satürn ve Uranüsün etkisinde kalan kova kadını, ince bir yüze ve hayalperest bakışlara sahiptir. ‘Femme fatale’ tabir edilen kadınlar genellikle kova burcundandır. Zevkli ve egzantrik giyinirler. Sinirlidirler, hiç beklemediğiniz bir anda beklenmeyen bir tepki gösterebilirler. İnce, narin bir görünümleri vardır. Heyecanlı ve anlayışlıdırlar. Mutlu oldukları zaman ne olursa olsun asla moralleri bozulmaz.

    Kova kadınının stili: Kova burcu kadının hem sade hem de fantastiktir. Modern ve pratik giyinmeyi sever. Özellikle cepleri, kalem, hesap makinesi, cep telefonu ile dolu salopetler hoşlarına gider. Kimi zamanlarda ise şaşırtıcı derecede parlak kıyafetler giyerek etrafındakileri şaşırtırlar. Ancak ne olursa olsun kova kadınları her zaman modaya uyarlar. Takıyı ve uzun eşarpları severler. Parfümde tercihleri ise modern ve doğal kokulardır. Klasik ve ağır parfümer onlar için kesinlikle uygun değildir.

    Makyaj önerileri:
    1-Pembe ve lila tonlarıyla yapılan göz mkyaşları kova kadınına yakışır.
    2-Göz makyajında olduğu gibi dudaklarında da lila ve pembe tonlarını tercih etmelidirler.

    Balık (21 Şubat- 20 Mart)

    Balık kadını çekici ve güzel olduğu kadar da hayalperesttir. Yüzü oval ve narin, elmacık kemikleri çıkıktır. Tavırları tahrik edici ve karşı konulmazdır. Eğlenmeyi özellikle de dans etmeyi sever. Duygularını çok fazla belli etmez. Kitap okumak ve müzik dinlemekten zevk alır. Bitkisel çaylar, otlar ve yoga balık kadının ruh ve beden sağlığını korumaya birebirdir.

    Balık kadınının stili: Dikkat çeken kıyafetler giymekten kaçınan balık kadını, su burcu olmasından dolayı bahriyeli kıyafetlerinden hoşlanır. Özellikle bahriyeli pantolonlar, jileler, kapişonlu kıyafetler onların en sevdiği kıyafet türüdür. Aksesuarları sade ve güzeldir. Parfümde tercihleri ise çiçek ve meyve karışımı kokulardır. Yasemin, gül ve portakal çiçeğinin ağırlıkta olduğu parfümler balıklar için idealdir.

    Makyaj önerileri:
    1-Mor, denizci mavisi ve su yeşili, su grubundan olan balıklara çok yakışır.
    2-Dudaklarda pembe ve bej tonları kullanılmalıdır.

    Burçlara göre giyim tarzı

  • Evde cinsiyet belirleme testi : OnHafta

    Evde cinsiyet belirleme testi : OnHafta

    Testi Nasıl Uygularım ?

    Testimizi yapmak son derece kolaydır. (Hamile olduğunuzdan emin olunuz.) Sadece Testimizin kutusunda gelen talimatları eksiksiz uygulamanız yeterlidir. Sabah ilk idrarınızı toplayın ve belirtilen miktarı test şişesinin içine şırınga ile yavaşça ekleyin. Şişenin ağzını kapayın ve sadece yatay dairesel hareketlerle çevirin ve düz bir yere koyun. 10 dakika sonra testinizin sonucunu göreceksiniz.  Test şişesinin içindeki sıvının rengini, şişenin üzerindeki renklerle eşleştirip bebeğinizin cinsiyetini öğreneceksiniz. Detaylı kullanım kılavuzu kutu içeriğinde TÜrkçe Ve İngilizce olarak mevcuttur. Sarı ya da Turuncu = KIZ Yeşil ya da dumanlı puslu yeşil = ERKEK,

    Daha da detaylı bilgi almak için Onhafta Intelligender

    Enerken ne zaman uygulayabilirim ?

    Hamile olduğunuzdan emin olduktan sonra, hamileliğinizin 10′cu haftasından 34′üncü haftasına kadar testimiz uygulanabilir. Sonuçları almak sadece 10 dakikanızı alacaktır. Testimiz son derece kolay, evinizin güvenli ortamında ve çabuk olduğundan sevinçli haberi sevdiklerinizle hemen paylaşabilirsiniz!

    Testin doğruluk oranı nedir ?

    Laboratuvar ortamında yapılan testlerde, IntelliGender® USA Cinsiyet belirtme Testinin 90% üzerinde doğru sonuçlar verdiği görülmüştür. IntelliGender® USA devamlı olarak bağımsız test ve araştırmalar yaptırmakta olup gerçek hayat deneyimlerini de kontrol etmektedir. Bu sonuçlar incelendiğinde kullanıcılarımızın 82% üzerinde doğru sonuç aldıkları görülmektedir. Testimiz devamlı olarak iyileştirme amaçlı takip edilmektedir.

    Sonucu neler etkiler ?

    Testimizin sonuçlarını, hamile kadının sabahki ilk idrarının kullanılması (gece çıkarılan son idrardan en az 2.5 saat geçmiş olmalıdır), test şişesine 10 dakikalık bekleme süresince hiç karışmamak doğru yönde etkilerken testten 3 saat üncesine kadar fazla miktarda sıvı içmek, test şişesini çalkalamak, testten 48 saat öncesine kadar korunmasız cinsel ilişkide bulunmak ters yönde etkileyecektir. Polikistik Over Sendromu (PCO) olan hamile kadınlarda testimizin yanlış ERKEK sonucu vermesi kuvvetle muhtemel olup bu kadınların test olmalarını tavsiye etmiyoruz. Progesteron alan hamile kadınların testimizi bu ilacı kullanmayı bıraktıktan en az 10 gün sonra almaları gereklidir.

    İkiz yada üçüz durumlarında ne oluyor ?

    Test sonuçları, Aynı Yumurta İkizleri’nde tek bebek gibi sonuç verir (ikisi de kız veya erkek). Fakat eğer farklı yumurtadan bebeklere hamile iseniz, tipik sonuç olasılıkla şöyle olacaktır; test sonucunuz kız ise muhtemelen tüm bebekler kızdır, erkek ise en az 1 tanesinin erkek olması muhtemeldir. Bazı test sonuçları göstermiştir ki, eğer test sonucunuz beş (5) dakikadan önce erkek rengine dönmüş ise tüm bebeklerin erkek olması kuvvetle muhtemeldir. UNUTMAYINIZ Kİ PİYASADAKİ HİÇBİR CİNSİYET ÖĞRENME TESTİ KESİN SONUÇ VERMEZ VE BEBEĞİNİZ (VEYA BEBEKLERİNİZ) DOĞANA KADAR %100 EMİN OLAMAZSINIZ.

    Polikistik Over Sendromu(PCOS) veya polegesteron alıyor olmak teste etki eder mi ?

    Progesteron alırken ve Progesteron tedavinizin bitmesinden en az 10 gün sonraya kadar testimizi yapmanızı tavsiye etmiyoruz.. Polikistik Over Sendromu (PCO) olan hamile kadınlarda ise testimizin yanlış ERKEK sonucu vermesi muhtemel olup yine testimizi yapmanızı yapmanızı tavsiye etmiyoruz.. Bu durumlarda testimiz doğru sonuç vermeyebileceğinden IntelliGender test sonuçlarının doğruluğunu gösteremez.

    Cinsel ilişki test sonuçlarını etkiler mi ?

    Ön veriler göstermiştir ki, yakın zamanda girilen cinsel ilişkiden dolayı testimiz yanlış ERKEK sonucu verebilmektedir. Bu sebepten dolayı eğer TESTTEN ÖNCEKİ 48 SAAT İÇİNDE CİNSEL İLİŞKİYE GİRİLMİŞSE TESTİMİZ YAPILMAMALI VE BU SÜRENİN DOLMASI BEKLENMELİDİR.

    Sabah ilk idrar ile kastedilen nedir ?

    Gece birkaç kez idrar yapmış isem ne yapmalıyım?Gece fazla miktarda sıvı içmediyseniz ve yeterli vakit geçti ise (sabah ilk idrarınızdan önce en az 150 dakika (2½ saat) idrar çıkarmamış ve sıvı içmemiş olmanız gereklidir) testimiz iyi sonuç verecektir. BU KONUYA HASSASİYET GÖSTERMENİZ GEREKLİDİR.

    Bu test ile hamile olup olmadığımı öğrenebilirmiyim ?

    KESİNLİKLE HAYIR. Testimiz, doğum öncesi Ultrasonografik Görüntüleme gününe kadar merakınızı gidermenize ve merak yerine eğlenceli günler geçirebilmenize yardımcı olşabilmek amacı ile geliştirilmiştir. IntelliGender test sonucuna göre, maddi, manevi, duygusal veya aile planlaması YAPILMAMASI GEREKTİĞİNİ TEKRAR ÖNEMLE HATIRLATIRIZ. Sözkonusu planlama çocuk odasının rengini belirlemek kadar küçük bir konu dahi olsa! Mümkün olduğu kadar erken, bir Doğum Uzmanı Doktor kontrolünde olmak Anne ve Bebeğin sağlığı için çok önem taşımaktadır. Hamille kadınlar, uzman doktorlarının tavsiyelerine göre hamileliklerini yönlendirmelidir.

    Ultrason testi yerine bu testi kullanabilir miyim ?

    KESİNLİKLE HAYIR. Testimiz, doğum öncesi Ultrasonografik Görüntüleme gününe kadar merakınızı gidermenize ve merak yerine eğlenceli günler geçirebilmenize yardımcı olşabilmek amacı ile geliştirilmiştir. IntelliGender test sonucuna göre, maddi, manevi, duygusal veya aile planlaması YAPILMAMASI GEREKTİĞİNİ TEKRAR ÖNEMLE HATIRLATIRIZ. Sözkonusu planlama çocuk odasının rengini belirlemek kadar küçük bir konu dahi olsa! Mümkün olduğu kadar erken, bir Doğum Uzmanı Doktor kontrolünde olmak Anne ve Bebeğin sağlığı için çok önem taşımaktadır. Hamille kadınlar, uzman doktorlarının tavsiyelerine göre hamileliklerini yönlendirmelidir.

    Ultrason testi bebeğin cinsiyetini en erken ne zaman tespit edebilir ?

    Hamile kadınlara, 20. haftadan sonra hamilelikleri ile ilgili belirlemeler (tarihler, tek veya çoklu hamilelik, plasenta konumu veya komplikasyonlar gibi) yapılabilmesi amacı ile Ultrasonografik Görüntüleme yapılabilir. Genellikle bu görüntülemede bebeğin cinsiyetini öğrenmek mümkün olabilir. Hamileliğin hangi safhada olduğu, görüntülemeyi yapan doktor veya teknisyenin becerisi, fetüs’ün konumu gibi çeşitli faktörler sonucu etkileyebileceğinden, %100 EMİN OLMAK İÇİN DOĞUMU BEKLEMEK GEREKLİDİR.

    Ultrason testi doğum öncesi mutlaka yapılması gereken birşey midir ?

    Genellikle Ultrason tıbbi endişe var ise mutlaka gereklidir. Ultrason, bakım sağlayıcınızın veya doktorunuzun kullandığı, bebeğinizin genel sağlık durumunu ve olası sorunları teşhis edilmesine ve değerlendirilmesine olanak tanıyan bir araçtır. Sorunsuz hamileliklerde Ultrason gerekli değildir.

    Doktorlar bu testi öneriyormu ?

    Hamileliklerde, doktorun rolü anne ve bebeğin sağlığına odaklanmaktır. Doğmamış bebeğinizin cinsiyetini öğrenmenin bilinen en kesin yöntemi Aminosentez veya Koriyonik Villus Örnekleme gibi tıbbi ve kadın vücuduna müdahele gerektirebilen testlerdir. Doktorlar genellikle bu gibi testleri sadece bebeğin cinsiyetini öğrenmek için yapmayı tercih etmezler. Ultrasonografik Görüntüleme (Ultrason) bebeğinizin cinsiyetini öğrenmek için kullanılabilir fakat bu da kesin olmayabilir. Ultrason sonuçlarını etkileyen etkenler arasında hamileliğinizin devresi, Ultrasonu yapan teknisyenin tecrübesi ve fetüs’ün anne karnındaki konumu sonuçları etkileyebilen unsurlar arasındadır. %100 emin olabilmek için doğumu beklemek gereklidir!

    Gereğinden fazla idrar koyarsam ne olur?

    Bu fazlalık eğer çok küçükse, sonucu etkilemez.

  • Barbekü ve barbekü alanları

    Barbekü ve barbekü alanları

    Barbekü modelleri eski tarihlerden günümüze kadar değişim göstererek gelmiştir. Özellikle bahçelerde taşlarla örülmüş barbekü ocakları üzerinde mangal yakmak, yemek peşirme çok meşhur bir olaydır. Tarihin güzelliklerini yansıtan barbekü modelleri günümüzde nostaljik ve romantizmi canlandırmak adına halen kullanılmaktadır. Köylerde ve dağ evlerinde olmazsa olmaz bir yapıdır. Modern versiyonlarını bahçelerinize yerleştirmek isterseniz, modellere bir göz atın derim.

    Modern Barbekü Modelleri

  • Yeme bozuklukları cinsel sorunlara yol açabiliyor…

    Yeme bozuklukları cinsel sorunlara yol açabiliyor…

    Bazı genç kadınların cinselliğe yönelik yaşadığı sorunların temelinde yeme bozuklukları yatabiliyor. Toplumdaki yaygın “ideal vücut ölçülerine kavuşma” isteği ve diyet yapan insan oranındaki artış, yeme bozukluklarının yaygınlaşmasını neden olmaktadır. Daha çok genç kızlarda görülmekle birlikte aktör, manken, hostes veya dansöz gibi dış görüntüsü ön planda olan mesleklerde sıkça görülen “yeme bozuklukları” arasında “anoreksiya nevroza veya açlık hastalığı”, “bulimia nevroza veya tanırcasına yemek yeme ve kusma hastalığı”, “fazla ve kontrolsüz yemek yeme” ve “kontrolsüz aşırı gece yemek yeme” olmak üzere 4 rahatsızlık bulunmaktadır. Cinsel sorun ve yeme bozukluğu ile başvuran danışanların sayısının artması üzerine Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED), “Yeme Bozuklukları ve Cinsel Sorunlar” konulu yeni bir basın açıklaması yaptı. Toplumsal çalışmaları ve basın açıklamalarıyla ülkemizde gündem yaratabilen CİSED’in basın açıklamasından işte çok çarpıcı başlıklar:

    Kilo ve beden görünümüyle ilgili aşırı ve gerçekçi olmayan algılamalar cinsel sorunlara yol açabiliyor

    Yeme bozukluklarının çoğu zaman kadınlara özgü bir hastalık olarak kabul edildiğini ifade eden CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Yeme bozukluklarında temel sorun az veya çok yeme değil, kilo ve beden görünümüyle ilgili aşırı ve gerçekçi olmayan algılamalardır. Yeme bozukluğu yaşayanların en büyük sıkıntılarından biricinselliğe yönelik tüm beden algılarını kapatmaları ve dolayısıyla cinselliklerini rahatça yaşayamamalarıdır. Yeme bozukluğu yaşayan kadınlar dokunma ve dokunmanın getirdiği uyarılmaya karşı bedenlerini kapatmaktave her şeyden önce cinsel uyarılma sorunları yaşamaktadırlar. Cinsellikten korkma ve uzaklaşma, kendi cinselliği ve aşk ilişkisindeki rolü hakkında uygun beklentiler geliştirememe, cinselliğini yok etmeye çalışma ya da abartma yeme bozukluklarında sık görülmektedir. Cinsel soruna eşlik eden yeme bozukluklarının temelinde her ne kadar fiziksel, sosyal, kültürel faktörler rol oynasa da psikolojik etkenlerin fazlalığı göze çarpmaktadır. Anne-baba tutum ve davranışlarının yeme bozukluklarının ortaya çıkmasında etkin role sahip olduğu söylenebilir. Yeme bozukluğu yaşayan kişilerin mukayese edilmenin yaygın olduğu, anne-baba ve kadın-erkek rollerinin karıştırıldığı, aile içi şiddetin yaşandığı, fiziksel ve duygusal kötüye kullanımın var olduğu çatışmalı aile ortamlarında büyüdükleri görülmektedir. Yeme bozuklukları çeken bireylerin anneleri hükmedici, duruma hep egemen olmak isteyen ve soğuk yapıdayken; babalarının ise daha sevecen gibi algılansalar da sorumsuz, etkisiz ya da edilgen kişilik özellikleri gösterdikleri tespit edilmiştir. Yeme bozukluğu yaşayanların patolojik aile işlevselliği üzerinde sağlayamadıkları kontrolü bir “kendini yeniden düzenleme”, “bedenle konuşma” veya “yeme ve kusma davranışlarıyla duygularını kontrol etme” gibi davranışlarına girerek sağlamaya çalıştıkları görülmektedir. Anne-çocuk ilişkisinde aşırı denetleyici anneden, onaylayıcı ve güven verici tepkiler alamayan çocuk, sağlıklı bir kendilik duygusu geliştirememekte, kendini ayrı, özerk bir varlık olarak algılamak yerine annenin uzantısı gibi algılamaktadır. Bu durum çocuk için bir yandan anneyle birleşme, onun içinde kaybolma ve “yenip yutulma”, diğer yandan da “terk edilme tehdidi” anlamına gelmektedir. Yeme bozukluğu yaşayanların içe aldıkları ve ayrı bir nesne gibi yaşattıkları anne imgesini, yeme, kusma veya diyet yapma yoluyla denetim altında tutmaya çalıştıkları, hem onun tarafından ele geçirilmeye hem de terk edilmeye karşı bu yolla başa çıkmaya çalıştıkları ileri sürülebilir. Kendini aç bırakma ya da aşırı yeme sonucunda bedenlerinin kadınlaşmasını engellemeye çalışmaları da anneleriyle olan bu karmaşık ve iki değerli özdeşimi azaltma girişimi olarak yorumlanabilir. Ruhsal çatışmalar ve düzensizlikler yaşayan bu kişiler, kendilerinden çok annelerine aitmiş gibi algıladıkları bedenlerini, hem içsel hem de dışsal yaşantıları üzerinde denetim kurmak için kullanmakta, daha doğrusu annelerine benzeyen bedenlerini ve cinselliklerini ret etmekte gibidirler. Ayrıca cinsellikte önemli olan dokunma eylemine karşı kendilerini kapatan bu kişilerin dokunmama veya dokunulmasına izin vermeme ve cinsel dokunuşlara kendini kapatmakla sanki içe alma ve terk edilme tehlikesine karşı önlem aldıkları görülmektedir. Sonuç olarak cinsellikten ve kadınlıktan soğumakendi bedeninden ve cinsel ilişkiden iğrenme, tiksinti duyma ya da kaçınmaya yol açan bu duyguların beden imgesiyle aşırı uğraşma ve yeme davranışı bozukluklarıyla sonuçlandığı görülmektedir. Ayrıca yeme bozukluğu olan kişilerde cinsel uyarılma bozuklukları, orgazm olamamacinsel soğukluk, homoseksüellik, aseksüellik, depresyon, anksiyete, kişilik bozuklukları ya da uyuşturucu madde kullanımı daha sık görülmektedir.” dedi.

    Yeme bozuklukları genellikle yüksek sosyo-ekonomik düzeydeki ailelerde görülüyor

    Yeme bozukluklarının genellikle yüksek sosyo-ekonomik düzeydeki ailelerde görüldüğünü ifade eden CİSED Genel Sekreteri ve CİSED Medya ve Halkla İlişkiler Koordinatörü Psikolog Serap Güngör; “Yeme bozuklukları daha çok ergenlik döneminde ortaya çıkan ve ergen gelişimini olumsuz etkileyen bir süreçtir. Kimlik edinilmeye çalışılan ergenlik dönemi, cinsel kimlik oluşumu ve cinselliğin tanındığı önemli bir dönemdir. Bu dönemde ergen değişen vücut şekline uyum sağlamaya çalışmakta, bir yandan da cinsel olgunlaşma sürecine girmektedir. Bu dönemde yaşanan yeme bozuklukları, ergenin psikososyal ve cinsel gelişimi sürecini geciktirmekle kalmayıp, erişkinliğinde yaşayacağı cinselliğe yönelik sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu noktada bir çocuğun kişilik özelliklerinin temelini oluşturan 0–7 yaş dönemi ve ana-baba etkisinin çok büyük olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Çünkü çocuğun dünyaya gelişi ile birlikte çocuklarına en iyiyi vermeye çalışan ana-babalar, sıklıkla farkında olmadan hatalar yapabilmektedirler. Bu doğrultuda davranan ana babaların yetiştirdiği çocuklar doğru olanı yapmaya çalışır ve mükemmel bir çocuk olmaya güdülenirler, ancak bağımsız bir yetişkin olmakta güçlük çekerler. Bu nedenle ergenlik döneminde ebeveynlerin çocuklara karşı aşırı koruyucu olmaktan, yüksek beklentiler geliştirmekten, aşırı düşkünlükten ve katı davranmaktan kaçınmaları ve onların bağımsızlaşmalarına izin vermeleri gerekiyor. Çünkü yeme bozukluklarının tedavisi zordur. Mümkün olduğunca çabuk profesyonel yardım alınmalıdır. En iyi tedavi yöntemi tıbbi, psikoterapi ve beslenme konsültasyonunu içeren kombine bir çalışma ile gerçekleşmektedir. Yeme bozukluğu olan kişiler tehlikede olmadıkları fantezisiyle yardıma gerek duymadıklarına inanırlar veya sorunun farkındadırlar ama tekrar kilo alma korkusu ile tedavi görmek istemezler. Tedavi süreci birkaç aydan birkaç yıla kadar sürebilir. Psikoterapide hastanın yeme, kusma veya yememe davranışlarıyla duygularını ifade etmesinin yerine duygularını uygun bir şekilde sözle ifade edebilmesi, yeme davranışı üzerine kurulu yanlış düşünce tarzının değiştirilmesi, vücuduna yönelik olumsuz algılamaların düzeltilmesi, özgüvenin oluşturulması, kişilerarası sorunların belirlenip çözümüne yönelen bir yaklaşımın oluşturulmasına çalışılır.” dedi.

  • Panik Atak ve Hamilelik

    Panik Atak ve Hamilelik

    Kadınlar fiziksel özelliklerinden dolayı duygusal anlamda daha duyarlı, korkulara ve hastalıklara karşı daha dirençsizdirler. Bir de günümüz koşullarının eklenmesi, kadınlarda bazı psikolojik rahatsızlıklara neden olmaktadır.

    Bu rahatsızlıklardan en çok karşılaşılanı panik ataktır. Özellikle genç kadınlarda daha sık görülen bu rahatsızlık, hormonların da değişimiyle hamilelik döneminde sorun yaratmaktadır.

    Hamilelik dönemi kimi anne adayları için sorunsuz geçer, kimileri için bir takım rahatsızlıkları beraberinde getirir. Özellikle de fizyolojik ve psikolojik değişimlerin yaşandığı bu dönemde, daha karamsar ve sinirli olabilen kadınlar duygusallığı da en üst seviyede yaşamaktadırlar. Hamilelikte genetik yatkınlıkla ortaya çıkabilecek nadir hastalıklardan biri de panik ataktır.

    Panik atak; ansızın ortaya çıkan yoğun kaygı, bunaltı, korku ve sıkıntı karışımı nöbetlerdir. Bu rahatsızlık, ruhsal kaynaklı olan ve kendini oldukça güçlü bedensel belirtilerle gösterebilen bir kaygı bozukluğudur. Dolayısıyla hamilelik döneminde, anne ve bebek için de tehlikleli zeminler oluşturabilir.

    Hamilelik döneminde ve doğum sonrasında hem fiziksel hem de ruhsal hastalıklar mutlaka yaşanmaktadır. Genetik yatkınlık varsa ve çevredeki yaşananların yoğun etkisine de bağlı olarak anne adaylarında, depresyon, panik bozukluk, şizofrenik belirtiler gibi rahatsızlıklar ortaya çıkabilir. Bu her iki dönemde yaşanan stres, ekonomik zorluklar, iş ve aile içi problemler anneyi ve bebeği olumsuz etkiler. Bebeğin verdiği sorumluluk ve bebeğine bakamama kaygısıyla anne biraz daha fazla duygusal rahatsızlık içine girer. Bunların yaşanmasıyla birlikte iş daha kötüye de giderek; insanlara anlaşamama, toplum içine çıkamama, boşanma durumları, aile içi tartışmalar, uyuyamama ve beslenme bozuklukları gündeme gelir. Bebeğin ve annenin gelişimi bunlardan son derece etkilenir. Hamileliğin düşük ya da erken doğum gibi durumlarla sonlanması söz konusu olabilir.

    Panik atak yaşayanlar, evlerinden çıkamaya korkarlar ama yanlız da kalamazlar. Çarşıya pazara gidemez, köprüden ve tünelden geçemez, kapalı küçük yerlerde kalamazlar. Hastaneye yakın evlerde otururlar ve kalabalıktan kaçarlar. Sürekli ölüm, aklını ve kontrolünü kaybetme, kalp krizi geçirme, felç olma ve çıldırma korkusuyla yaşarlar. Akıllarında sürekli bu düşünceler olduğu için de işlerini güçlerini ve kendilerini ihmâl ederler. Panik atak yaşayan kişiler bu ataklar toplum içinde de ortaya çıkabileceğinden toplumdan kaçma eğilimi gösterirler.

    Panik atak belirtileri:

    -Kalp atımlarında artış, çarpıntı
    -Terleme
    -Bulantı ve kusma
    -Nefes darlığı
    -Boğulma hissi
    -Vücutta titreme ve sarsılma
    -Soluğun kesilmesi
    -Baş dönmesi ve bayılma hissi
    -Karında ağrı
    -Üşüme ve ürperme
    -Ateş basması
    -Uyuşma ya da karıncalanma hissi
    -Göğüs ağrısı

    Bunlar hamileliğin ya da fiziksel hastalıkların da belirtileri olabileceğinden, hasta ilkönce genel bir sağlık kontrolünden geçmeli daha sonra panik atak tanısı konmalıdır. Eğer ortada yaşanan bir panik atak durumu varsa, anne adayına eleştrilerde bulunmak en kötü şeydir. Bu durumu daha da tetikleyebilir. Doktorun yaptığı muayene, tetkikler ve tecrübesi sonucunda, hasta için en uygun ilaçlar seçilir. Bir ilaç her hasta da aynı sonucu vermeyebilir. Tedavi sadece ilaçtan ibaret değildir. Hastalığın kökenini araştırmak da gerekir. Kişilik analizi yapılır, çocukluk dönemi, bilinçaltı ile ilgili bilgiler elde edilmeye çalışılır. Stres faktörü araştırılır. İnsanlarla iletişim, etkileşim sorunları incelenir. Bireysel psikoterapi ile hasta takibe alınır.

    Hasta ve doktor arasında çok iyi bir iletişim olmalıdır. Hasta doktoruna rahatsızlık anında her an ulaşmalıdır. Tedavide kullanılan ana ilaçlar antidepresanlardır. Yardımcı olarak; sakinleştiriciler, yatıştırıcılar, bedensel belirtileri önleyen ilaçlar kullanılır. Bu tip ilaçlar mutlaka hamilelikte doktor kontrolünde kullanılmalıdır. Genellikle kadın doğum doktorları ile işbirliği içinde tedavi yöntemine gidilir. Annenin panik atak yaşamasındansa, daha hafif ilaçlar kullanılması ya da psikoterapi ile tedaviye gidilmesi uygulanan ilk seçeneklerdir.

    İlaç ve terapi ile tedavi dışında, hasta gündelik hayatta daha rahat ve sakin günler geçirmelidir. Bunun için de; yürüyüş yapmak, sakin aile filmleri izlemek, hafif ve düzenli beslenmek, bebek ya da doğum ile ilgili kurslara gitmek, gevşeme egzersizleri yapmak, duş almak, yüzmek, arkadaş ziyaretlerinde bulunmak, problemleri kulak ardı etmek, bebek mağazalarını dolaşmak ve en önemlisi iyi bir anne olabileceğinizi sürekli kendinize hatırlatmak panik ataktan uzaklaşmak için önemli bir adımlardır.

    Panik atak, her bireyin karşılaşacağı bir durum olduğundan, bu tip rahatsızlıklarda duyarlı olmak önemlidir. Ön yargıda bulunmadan, destek vermek, sakin olmak ve anlayışlı davranmak, hasta üzerinde daha fazla olumlu etki sağlar. Panik atak geçiren kişiye bunun 10 dakika ile 20 dakika arasında geçeceğini söylemek, bunun yüzünden herhangi bir şey olmayacağını, sakinleşmesi gerektiğini söylemek ve nefes egzersizi yapmasını sağlamak çok yerinde ve rahatlatıcı bir davranış olacaktır.

  • Yargıcı yeni sezon modelleri

    Yargıcı yeni sezon modelleri

    Yargıcı kadınının stiline yansıyan ideal çizgiler, ufak detaylarda gizli güzellikler, her yaşam tarzına ve ruh haline uygun formlar doğal tonlardan oluşuyor. İşte bu stil sahibi şehirli kadının ilk tercihi olan Yargıcı galerimizde sizlerle…

    Yargıcı 2012 koleksiyonu

  • Pencere ve kapı önleri

    Pencere ve kapı önleri

    Pencere ve kapı önleri dekorasyon fikirleri sizlerle…

    Bahçe ve balkon düzenlemeleri kadar pencere önü saksıları ile de çiçeklerin renkli dünyasına dahil olmak mümkün. Genellikle balkon saksısı olarak adlandırılan uzun saksıları pencere önüne asarak hem dış cephenizi güzelleştirebilir hem de çiçek yetiştirmenin keyfini çıkartabilirsiniz.