Blog

  • Depolama Çözümleriyle Alan Tasarrufu

    Depolama Çözümleriyle Alan Tasarrufu

    Gün geçtikçe daha çok eşya, daha çok aksesuar ve daha çok ev gereci hayatımnıza giriyor. Hızlı tüketim, mevsim değişiklikleri gibi nedenler evde sürekli bir değişiklik yapmamıza neden oluyor. Bu nedenle durduk yere ev karmaşık bir hale geliyor. Bu karmaşa içinde düzeni hiç bozmamak için depolama ve düzenleme çözümleri hayat kurturacılarımız. İşte bunlardan bazıları;

    Depolama Çözümleriyle Alan Tasarrufu | 1

    Ayakkabı kutuları: Artık neredeyse her kadının küçük bir ayakkabı dükkanı kadar ayakkabısı var. bir de üstüne eşin ve çocuğun ayakkabıları eklenince nereye sığacağımızı bilemiyoruz. Kışlık ve yazlık ayakkabıları mevsim değiştiğinde kaldırıyoruz. Tekrar zamanı geldiğinde ise bizi mahvolmuş ayakkabılar bekliyor. Ya da seyahat sırasında valizin içinde ezilmiş, kıvrılmış, deforme olmuş ayakkabıları görüp üzülüyoruz. İşte bunun en güzel çözümü ayakkabı kutuları. Üstelik ayakkabıların modellerine göre de büyüklükleri değişiyor. Çizmenize ayrı, babetlerinize ayrı depolama yapabiliyorsunuz.

    Depolama Çözümleriyle Alan Tasarrufu | 2

    Renkli Dekoratif kutular: Bu kutulara bayılıyoruz. Hepimizin kaybolmaması gereken evrakları, teki kaybolan küpeleri, kırışmaması gereken kıravatları ve düzgün bir şekilde saklaması gereken onlarca eşyası var. Bunları depolamak da büyük sorun. Hem şık bir depolama yapmak hem de düzen içinde saklayabilmek için dekoratif kutular vazgeçilmez. Aynı zamanda da evin renklenmesine yardımcı oluyor.

    Depolama Çözümleriyle Alan Tasarrufu | 3

    Askılıklar: Elbise, etek, pantolon, gömlek. Her birinin farklı bir şekilde asılması şart. Kırışmaması ve düzgün durması hem size zaman kazandıracak. Hem de dolabınızın içindeki alandan tasarruf etmiş olursunuz. Bu nedenle giysilerinize uygun askılar tercih etmeniz yeterli olacaktır.

    Vakumlu torbalar: Mevsimler biterken evde de bir değişim yaşıyoruz. Kışlık ya da yazlık giysilerimizi kaldırıyoruz, nevresimlerimizi yeniliyoruz. Yorganları koyacak yer arıyoruz. Malum bu kadar yer değişikliğinde yer sıkıntısı yaşıyoruz. İşte bunun için vakumlu torbalar o kadar işe yarıyor ki. Bir yorgan kapladığı alandan %60 tasarruf ederek sığdırabiliyoruz. Ya da bir dolap kışlık giysiyi kaldırırken içimiz çok daha rahat oluyor. Çünkü bu vakumlu torbalar aynı zamanda güvelenmeyi de engelliyor.

    Depolama Çözümleriyle Alan Tasarrufu | 4

    Sepetler: Havluları yerleştirmek, meyveleri koymak ya da aynı yerde durması gereken eşyalarınızı düzenlemek için sepetlerden yardım alabilirsiniz. Hem şık hem de düzenli görünecektir.

    Bu adımları uyguladıktan sonra evinizin yeni düzenini seveceksiniz. Ayrıca bu ürünlerin hepsini Evmanya.com’da da bulabilirsiniz.

    Kaynak : Depolama Çözümleriyle Alan Tasarrufu | Evmanya Magazin

  • Meme kanserine karşı Her ayın 10’u, 10 dakika

    Meme kanserine karşı Her ayın 10’u, 10 dakika

    Universal Hastaneler Grubu, Şişli Belediyesi işbirliği ve Kansersiz Yaşam Derneği desteği ile Türkiye’nin ilk meme okulu olan “Universal Meme Okulu” projesini hayata geçirdi. Proje, meme kanserinin tedavisi için hayati önem taşıyan erken teşhis konusunda duyarlı ve bilinçli bir toplum oluşturup, kadınlara meme kanserinin önlenebilir ve erken teşhisinde de tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu anlatmayı amaçlıyor. “Her ayın 10’u, 10 dakika” sloganı ile bu hastalığa karşı duyarlılık oluşturmayı hedefleyen okulda kadınlar hem kendi kendilerine meme muayenesi yapmayı öğrenecekler hem de meme kanseri öncesi, tedavisi ve sonrası hakkında bilgilendirilecekler.

    Universal Hastaneler Grubu meme kanserini kadınların korkulu rüyası olmaktan çıkaracak “Universal Meme Okulu” projesini hayata geçirdi. Şişli Belediyesi işbirliği ve Kansersiz Yaşam Derneği desteği ile gerçekleştirilen projede kadınlar Türkiye’nin ilk meme okulunda kansere karşı bilinçlenecek, erken teşhis için kendi kendine muayene yöntemlerini öğrenecek ve bu bilinçle de toplum içerisinde hastalıkla ilgili şikayetlerini daha rahat ifade edebilecekler.

    “Universal Meme Okulu”nun faaliyete geçmesi nedeniyle Şişli Belediyesi Başkanı Mustafa Sarıgül, Universal Hastaneler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Azmi Ofluoğlu, Genel Müdürü Dr. Mahir Turan ve Kansersiz Yaşam Derneği Başkanı Dida Kaymaz’ın katıldığı bir basın toplantısı düzenlendi.

    Universal Hastaneler Grubu Genel Müdürü Dr. Mahir Turan da Universal Meme Okulu projesini tanıtırken şu bilgileri aktardı:

    Bir sosyal sorumluluk projesi olmanın ötesinde, uzun soluklu bir girişim olarak planladığımız Universal Meme Okulu, ülkemizde bir ilk olma özelliği taşıyor. Meme kanserinin sadece belirli gün ve haftalarda gündemde kalmasının önüne geçerek tüm yıla yayılan aktivitelerle okulumuz, erken teşhis bilincinin insanlarımızın hayatının bir parçası olmasını sağlayacak. İstatistikler, meme kanseri riskine karşı takip edilen kadınlarda kanserin çok erken tespit edilebildiğini ve meme kanserine bağlı ölümlerde yüzde 30 oranında azalma olduğunu gösteriyor. Universal Meme Okulu’nda kadınlara meme kanserini tanıtacak, kanser işaretleri hakkında bilgi verecek, risk unsurlarını anlatacağız. ‘Her Ayın 10’u, 10 dakika’ sloganıyla kadınlara yaptığımız kendi kendini muayene çağrısı, projemizin temel unsurlarından birini oluşturuyor. Projede her kesimden kadınlara eğitim verirken, doktor ve sağlık personeline yönelik eğitim programları da hazırlayacağız. Universal Meme Okulu’nun en önemli başarısının, meme kanserinin erken teşhisle önlenebilir bir hastalık olduğunu öğreterek kadınlar için korkulu bir rüya olmaktan çıkarmak olacağına inanıyorum.

    Amaçlarının meme kanseri konusunda toplumsal bilinci güçlendirerek hastalıkla ilgili tabuları yıkmak olduğunu belirten Universal Hastaneler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Azmi Ofluoğu şunları söyledi:
    Meme kanseri ülkemizde kadın sağlığını ve yaşam kalitesini en çok tehdit eden hastalıkların başında geliyor. Hastalık kadının fiziki ve ruhsal durumunu, sosyal ilişkilerini, kısaca hayatının tümünü etkiliyor. Kadınlar bu hastalığın erken teşhis ile kolaylıkla tedavi edilebilir bir hastalık olduğunun yeterince bilincinde değiller. Bizler ‘ayıptır konuşulamaz’ tabusunu kırarak bu hastalığı konuşulabilir hale getirmek için bir adım attık. Türkiye’ de ilk kez sadece bu alanda eğitim verecek olan okulumuzu kurarak büyük bir eksiği gideriyoruz. ‘Bana olmaz’ anlayışından uzak ‘erken teşhis’ ile hayat kurtaracak bir projenin öncüsü olduk. Önümüzdeki dönemde daha da gelişip büyüyecek Universal Meme Okulu projesinin birçok kadının hayatını değiştireceğine inanıyorum.

    Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül de, kadın sağlığını korumayı amaçlayan Universal Meme Okulu projesinin bir parçası olmaktan mutluluk duyduklarını belirtti. Sarıgül şöyle konuştu:

    Ülkemizde toplum sağlığının geliştirilmesi konusunda yerel yönetimlere önemli görev ve sorumluluklar düşüyor. Biz, Şişli Belediyesi olarak tüm yurttaşlarımıza en kaliteli sağlık hizmetlerinin ulaştırılması konusunda elimizden gelen tüm gayreti gösteriyor, desteği veriyoruz. Universal Hastaneler Grubu ile gerçekleştirdiğimiz işbirliği ise, bu alanda yürüttüğümüz çalışmalara güzel bir örnek oluşturuyor. Universal Hastaneler Grubu hekimlerinin, kadınların meme kanserine karşı daha güçlü durmalarını sağlayacak tüm bilgi ve donanımı büyük bir titizlik ve uzmanlık ile sunacaklarından kuşku duymuyorum. Şişli Belediyesi olarak kadın sağlığı konusunda böylesine önemli bir projenin bir parçası olmaktan mutluluk duyuyoruz.

    Kansersiz Yaşam Derneği Başkanı Dida Kaymaz da, meme kanseri konusunda kadınların bilinçlerinin güçlendirilmesine verilecek desteğin ve işbirliklerinin önemine değinerek şunları aktardı:

    Kadın hayatını ve yaşam kalitesini tehdit eden hastalıkların başında gelen meme kanserine karşı, kadınlarla el ele, bilinçli bir mücadele yürütmemiz gerekiyor. Kansersiz Yaşam Derneği yönettiği, destek verdiği ve hayata geçirdiği projelerle kadınların meme kanserine karşı bilinçlendirilmesi amacıyla faaliyetlerini sürdürüyor. Çalışmalarımızın başarısında, toplumun her kesiminden gelecek destek önemli bir rol üstleniyor. Bu anlamda, Universal Hastaneler Grubu ve Şişli Belediyesi’nin bu projede bir araya gelmesi çok değerli. Universal Meme Okulu’nu, bugüne kadar bu alanda hayata geçirilmiş en etkili projelerden biri olarak görüyor projenin, Türkiye’de meme kanserine karşı yürütülen mücadelede bir kilometre taşı olacağına inanıyoruz.

    “Her ayın 10’u, 10 dakika” hayat kurtarır

    Universal Meme Okulu, meme konusunda uzman, dünyanın önde gelen hekimlerinin üye olduğu uluslararası “EAoS” (Avrupa Meme Bilimi Akademisi) kuruluşunun temsilcilerinin de arasında olduğu Universal Hastaneleri uzman hekimlerinin yönetiminde faaliyet gösterecek. Okulda kadınlar, hekimler ve sağlık çalışanlarının bilinçlendirilmesi konusunda eğitim ve sağlık kontrolleri başta olmak üzere bir dizi etkinlik yapılacak ve tıpkı bir okul gibi bu çalışmaların sürekliliği sağlanacak. “Her ayın 10’u, 10 dakika” sloganı ile gerçekleştirilecek olan kendi kendine meme muayenesi eğitimi, eğitim programının temel unsurunu oluşturuyor. Kadınlar eğitimlerde ayda sadece 1 kere kendi kendilerini muayene etmeyi öğrenecekler.

    Universal Meme Okulu’na kayıt yaptıran kadınlar meme kanseri konusunda eğitilecek, kendi kendine meme muayene programlarına katılacak. Kontrol tarihleri katılımcılara SMS ve e-mail yoluyla hatırlatılacak. Kadınlar ayrıca proje kapsamında ilerleyen dönemlerde düzenlenecek etkinliklere de davet edilecek.

    Multi-Disipliner Eğitim

    Universal Meme Okulu’ndan isteyen her kadın ücretsiz olarak yararlanabilecek. Universal Hastaneler Grubu’nun genel cerrahi, göğüs hastalıkları, jinekoloji ve onkoloji uzmanları tarafından verilecek eğitimler Şişli

    Belediyesi’ne bağlı Halk Sağlığı Merkezleri’nde ve Universal İtalyan hastanesinde düzenlenecek. Eğitimler toplam 18 saat sürecek.

    Universal Meme Okulu ile ilgili detaylı bilgiye www.memeokulu.com adresli web sitesinden ulaşmak mümkün.

    Universal Hastaneler Grubu Hakkında
    Kurulduğu 1974 yılından bu yana büyüyerek gelişen Universal Hastaneler Grubu, 1,500’e ulaşan yatak kapasitesine sahip genel ve branş (onkoloji) hastaneleriyle, Türkiye’nin en büyük özel hastane zincirlerinden biridir.
    Universal Hastaneler Grubu, aralarında onkoloji, karaciğer ve böbrek nakli, tüp bebek, kardiyoloji ve kalp cerrahisi, beyin cerrahisi ve ortopedi gibi branşlarının da olduğu geniş bir hizmet yelpazesiyle dünya standartlarında, kaliteli, güvenilir ve en üst düzeyde sağlık hizmeti sunmaktadır.
    Grup halen, İstanbul’da Taksim Alman, Çamlıca, İtalyan, Aksaray ve Kadıköy hastaneleri olmak üzere beş, ülke genelinde Bodrum, Bursa, Diyarbakır, İzmir, Karabük, Konya Ereğli, Manisa, Malatya ve yurt dışında ise Arnavutluk-Tiran’da olmak üzere toplam 14 hastaneyle faaliyet göstermektedir. Bilgi için: www.uhg.com.tr

  • Meme Büyütme Estetiği sonrası bilinmesi gerekenler

    Meme Büyütme Estetiği sonrası bilinmesi gerekenler

    Meme büyültme ameliyatı sonrası

     

    1. Meme büyültme ameliyatı ağrılı bir ameliyattır ve bu ağrının bir derecesi yoktur. Kişiye göre değişir. Bazı hastalarım bu ağrıyı bir iki günlük bir rahatsızlık olarak anlatırken bazıları 2-3 haftalık işkenceden bahsediyorlar. Ama ne olursa olsun ağrınız olacak ve GEÇECEK…

    2. Ağrıyı azaltmanın bazı yolları var:
    a. Verilen ilaçlarınızı kullanın
    b. Kollarınızı aşırı kaldırmayın ancak hareketsiz de tutmayın. Kucağınızda bebek veya bir başka ağırlık taşımayın
    c. Zaten yapamazsınız ama yatarken veya kalkarken birisi size destek olsun tek başınıza yatıp kalkmayın
    d. Yatmaktan çok oturun veya ayakta dolaşın. Aktif dinlenme yapın. Yattığınız sürece sırt ağrınız kesinlikle artar

    Meme Büyütme Estetiği sonrası bilinmesi gerekenler | 93. Size aksi söylenmemişse ameliyatınızdan 48 saat sonra bandajlarınızı açmadan ılık duş alın. Su, sabun şampuan değmesinde bir sakınca yok. Sonra tap tap kurulama veya havlu ile kurulama yaparsınız. Küvette yıkanmak olmaz.

    4. Size verilen özel sutyeni veya kendinizin satın alabileceği balensiz sutyenleri kullanabilirsiniz. Bazı durumlarda sutyenle ilgili durumlarda kullanmayı düşündüğünüz sutyeni kontrolünüzde doktorunuza gösterin.

    5. Aksi söylenmedikçe kesi yerlerine pansuman yapmanıza gerek yoktur. Kontrole geldiğinizde gerekli şeyleri doktorunuz yapacaktır. Genellikle alınması gereken dikişiniz olmaz.

    6. Doktorunuz aksini söylemedikçe memelerinize herhangi bir masaj yapmanıza gerek yoktur. Zamanı geldiğinde gerekli ise size söylenecektir.

    7. Araba: Ne zaman kendinizi kullanabilecek durumda hissederseniz o zaman kullanabilirsiniz

    8. Spor: Ne zaman kendinizi spor yapacak durumda hissederseniz o zaman yapabilirsiniz.

    9. Yatış pozisyonu: Hangi pozisyonda rahatsanız o pozisyonda yatabilirsiniz.

    Yani aslında pek çok şeye vücudunuz sizin yerinize karar verecek.

    10. En sık akla gelen soru : Koyduğumuz silikonlar ne zaman küçülecek ?

    Cevap : HİÇBİR ZAMAN.

    Silikonlar nasıl küçülsün? Sadece memelerinizin çevresinde ve özellikle koltuk altına doğru dokularınızda ödem var. Bu ödemler bir kaç ay içinde azalır bu da memelerinizin ameliyattan hemen sonra neden çok büyük göründüğünü açıklayan durumdur.

  • Evmanya.com’da Bir Halı Alana İkincisi %50 İndirimli!

    Evmanya.com’da Bir Halı Alana İkincisi %50 İndirimli!

    Ev Yaşam, Dekorasyon ve Alışveriş Portalı Evmanya.com, Reform Halı işbirliğinde yeni bir kampanya sunuyor. Evinizin halı ihtiyacını karşılamadan önce Evmanya.com’da Reform Halı’nın tüm ürün seçeneklerini görerek bütçenize uygun bir alışveriş yapabilirsiniz.

    Evmanya.com, dekorasyonun olmazsa olmazı ve her stilde bulabileceğiniz halıları ile sonbahar mevsiminde evinde yenilik yapmayı düşünenlere çözümler hazırladı. Reform Halı’nın saraylı koleksiyonu Çırağan’da ise 2. halı alışverişinizde %50 indirim fırsatından yararlanabilirsiniz.

    Evmanya.com’da Çırağan Koleksiyonuna özel halı çeşitlerini görmek için http://www.evmanya.com/kategori/1314-hali?marka_id=2900 linkini tıklayabilirsiniz.

    Türkiye’nin İlk Ev Yaşam, Dekorasyon ve Alışveriş Portalı olan www.evmanya.com , dekorasyon guruları tarafından seçilmiş 15 binin üzerinde ürünü internet üzerinden satışa sunuyor.

    Evmanya.com’da Bir Halı Alana İkincisi %50 İndirimli! | 11

  • Hollywood Yıldızlarının Evleri

    Hollywood Yıldızlarının Evleri

    Hollywood Yıldızlarının Evleri | 13

    Kendi evlerimizde neler yapalım, nasıl daha güzel hale getirelim diye düşünürken bakın ünlülerin tercihleri nasıl? Kimisi zevkli, kimisi fiyasko, kimisi fazla ihtişamlı kimisi de sade bu evlere dikkatle bakın! Yukarıda Tony Parker ile Eva Longoria’nın salonlarını görüyorsunuz. Oldukça şık ve sade buldum açıkçası Manzaranın muhteşem olduğu da az çok belli oluyor. Yoksa camın önündeki karşılıklı iki berjeri koymazlardı herhalde değil mi? Belli ki ferah mekanları seviyor ünlü çiftimiz.

    Hollywood Yıldızlarının Evleri | 14

    Charlize Theron’un sayfiyesine ne dersiniz? İnsan burada bir ömür geçirebilir. Yastıkları bolca kullandığına göre rahatlığı seviyor belli ki! Bir de böyle bir eve sahip olduğu için ne kadar şanslı olduğunun bilincindedir umarız.

    Hollywood Yıldızlarının Evleri | 15

    Hillary Duff’ın da çocuksu masumiyetinin aksine klasik bir tarzı var. Şömine tutkusu da gözümüzden kaçmadı. Ayrıca sanırım evde kalabalık hayattan da hoşlanıyor kendisi. L koltuklar ve kanepelerden vazgeçmemiş. Aksesuar seçimlerinde de abartıdan uzak sade seçimlerde bulunmakla çok doğru hareket ettiğini eklemeliyim.

    Hollywood Yıldızlarının Evleri | 16

    Ünlü denilince Brad Pitt ve Angelina Jolie çiftini atlamak olmaz. Sanırım evlerinin içinden örnek gösterip kendimizi depresyona sokmanın alemi yok. Sadece malikanenin kuş bakışı görünümüyle yetinin. “Brangelina” diye adlandırılan bu ünlü çiftimize başarılarının devamını dilemekten başka seçeneğimiz yok.

    Hollywood Yıldızlarının Evleri | 17

    19 yaşında olmasına rağmen Prison Break ve Just Jordan dizileriyle bolca kendinden bahsettiren Demi Lovato, evi konusunda o kadar başarılı olamamış bize göre. Çok da zevkli bulamıyoruz maalesef. En iyisi şarkı söylemeye ve dizilerde oynamaya devam etsin kendisi.

    Derin bir iç çekerek bu yazıyı burada sonlandırıyorum. :) Keyifli günler.

     

    İçerik Evmanya

    Görseller; www.nydailynews.com

  • Burun ameliyatı sonrası yapılması veya yapılmaması gerekenler

    Burun ameliyatı sonrası yapılması veya yapılmaması gerekenler

    Ameliyatınız bitti. Peki şimdi neler yapmanız gerekiyor, iyileşme sürecinde neler yaşayabilirsiniz. Aşağıdaki maddelere bir göz atın isterseniz.

    • Ameliyattan sonraki ilk hafta içinde burun deliklerinizden açık kırmızı renkli sıvı gelmesi normaldir.
    • İlk hafta içinde göz çevrenizde morluklar ve yüzünüzde şişlik olması doğaldır. Bunu önlemek için başınız yukarıda olacak şekilde yatmanız gerekmektedir. Gün içinde yatmaktan çok oturun veya ayakta dolaşmayı tercih edin. Televizyon seyredip bilgisayar başında zaman geçirebilirsiniz ancak bunun gözlerinizi yoracak kadar çok olmamasına dikkat edin. Ayrıca kendinizi iyi hissediyorsanız dışarı çıkmanızda da bir sakınca yoktur.
    • Aksi söylenmediği takdirde yüzünüze buz uygulaması yapmayın.
    • Lütfen doktorunuz aksini söylemediği takdirde ameliyattan 48 saat sonra mutlaka duşunuzu alın. Suyun çok sıcak olamamasına, ılık veya ılıktan daha soğuk olmasına dikkat edin. Sabun ve şampuan kullanın. Burun ateline su değmesinde hiçbir sakınca yoktur. Duştan sonra havlu ile minik dokunuşlar yaparak kurulayabilir veya saç kurutma makinesiyle atelinizi kurutabilirsiniz.
    • Burun temizliğinizi yaparken önce size verilen spreyle burun içinizi yıkayın. Ardından kremle doktorunuzun burnunuzda gösterdiği dikiş yerlerini kulak çubuğuyla yağlayın. Lütfen doktorunuz size söylemeden kulak çubuğuyla burnunuzun dip taraflarını temizlemeyin.
    • Hapşırmak burnunuza zarar vermez. Ancak burun kanamasına neden olabilir. Çok fazla hapşırığınız gelirse gözlerinizi kapatıp başınızı hafifçe öne eğerek ve dilinizi kuvvetlice damağınıza bastırarak hapşırığınızı geçirebilirsiniz. Buna rağmen hapşırık hissi geçmiyorsa ağzınızdan hapşırın.
    • Ameliyatınızdan sonra 6-8 hafta boyunca burun deliklerinizden parça parça sümüklü, kanlı, kuru kabuklar gelebilir. Bunları temizlemek için ekstra bir şey yapmayın. Bunlar geldiği sürece krem ve spreyinizi kullanmaya devam edin. Gece yatmadan önce her iki burun deliğinize nohut büyüklüğünde krem sıkıp kuvvetlice içinize doğru çekin. Sabah kalktığınızda burnunuzu sıkmadan hafifçe sümkürerek temizleyin.
    • Ameliyattan sonra 6-12 hafta koku almanız eskisi gibi olmayabilir. Kendiliğinden normale dönecektir. Ancak çok rahatsız olursanız günde 1-2 kez çekilmiş Türk kahvesi koklama egzersizleri yapabilirsiniz.
    • 3-6 aya kadar burun deliklerinizde asimetriler, burun ucunda hissizlik, burun kemiğinin çıkartıldığı yerde (burun sırtı ) deri fazlalığı olabilir. Bunlar için gerekli masajları doktorunuza danışın. Lütfen arkadaşlarınızın ve yakınlarınızın önerdiği değil doktorunuzun önerdiği masajları yapın. Eğer doktorunuz masaj önermediyse bunu unuttuğu için değil ihtiyacınız olmadığı için önermemiştir.
    • Ameliyattan sonraki ilk 3 ayda zaman zaman burnunuzda tıkanıklık ve nefes alma problemi, burun içinde kuruluk, burnunuz sabah kalktığınız zaman şiş ve ucunun hissiz olması görülebilir.Telaşlanılacak bir durum yoktur bu şikayetleriniz zamanla geçecektir.
    • Güneş gözlüğü veya başka bir gözlük kullanmak için en erken 3. ayda doktorunuza danışın. Ancak bu 3. ayda kullanabilirsiniz anlamına gelmez.
    • Eğer doktorunuz size aksini söylemezse 2. haftadan sonra denize girebilir ve güneşlenebilirsiniz.
    • Burnunuza dokunmaktan çekinmeyin. Ameliyattan sonra 3-6 hafta cildinizde sivilceler çıkabilir. Lütfen bunları uygun PH lı sabunlar ve yüz temizleme jelleri ile temizleyin. 3 aydan önce sıkma tarzında cilt bakımı yaptıramazsınız.
    • Aşırı güneş, hamam, sauna, solarium operasyondan sonraki 3 ay boyunca önerilmez. Dilediğiniz zaman ılık banyo yapmakta sakınca yoktur.
    • 3 ay boyunca burnunuza sert darbeler almaktan kaçınınız.
    • Ameliyattan sonraki ilk 6 ay boyunca burun şeklinizde değişiklikler olacak, burun oturup daha doğal bir hale dönecektir. Özellikle erken dönemde burnunuza yönelik çevrenizin yaptığı yorumlardan etkilenmeyiz. Gönderdiğiniz resimlerle sizde oluşan değişiklik görülecektir.
    • Dalış, kayak, paraşüt, dağcılık, dövüş sporları gibi ağır sporları 6 aydan önce yapmanız önerilmez. Burun ameliyatınızın şekline göre bu süreler daha erken olabilir. Doktorunuza danışın.
    • Burnunuza piercing taktırmak isterseniz veya eskisini kullanmak isterseniz ameliyattan sonra 3 ay beklemeyip doktorunuza danışmanız gerekmektedir.

    Yazıdaki kırmızı kelimelere veya burayı tıklayarak detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.

  • Türk halkı, kriz durumunda önce alkollü ve gazlı içecekleri satın almaktan vazgeçiyor.

    Hitay Yatırım Holding firmalarından DORinsight Araştırma, Napolyon.com’un 1.2 milyon kayıtlı üyesi bulunan veri tabanını kullanarak, halkın ekonomik gündemle ilgili görüşlerini araştırdı. Avrupa’daki ekonomik krizin ve Ortadoğu’da yaşanan olayların Türkiye ekonomisi üzerindeki etkisiyle ilgili araştırmada; halkın büyük bir kısmının ülkemizde kriz yaşanması durumunda öncelikle alkollü ve gazlı içecekleri satın almaktan vazgeçeceği ortaya çıktı. 18 yaşın üzerindeki kişilerin katılımıyla yapılan araştırma, TÜİK tarafından belirlenen NUTS-2 bölge dağılımına göre tespit edilmiş 12 ilde, online araştırma tekniğiyle (CAWI) gerçekleştirildi.

    Araştırmaya göre; halkın %82’si Avrupa’da yaşanan ekonomik krizin Türkiye ekonomisi ve mali piyasalar üzerinde olumsuz etkisi olduğunu düşünüyor. %30’u bu olumsuz etkinin uzun dönemli ve kalıcı olacağı, %46’sı kısa dönemli etki yaratacağı görüşünde birleşirken, %5’lik kesim ise Avrupa’daki krizin ülke ekonomisine olumlu yansıyacağı fikrini taşıyor. Halkın %95’i ülkemizde meydana gelecek bir ekonomik krizde Amerika ve Avrupa piyasalarının belirleyici faktör oluşturacağını düşünüyor. Özellikle orta yaş ve üzerindeki kesim ile üst sosyoekonomik sınıfta (AB grubu), bu görüş oldukça ön plana çıkıyor.

    Ortadoğu’da yaşanan olayların ekonomimizi olumsuz etkilediğini düşünenler, halkın %69’unu oluşturuyor. Araştırmaya katılan her üç erkekten biri, Ortadoğu’daki olayların ülkemizde bir ekonomik krize neden olmayacağını, kadınların %77’si ise aksini düşünüyor.

    Halk, Türkiye’de kriz yaşanması durumunda, bütçede nelerden tasarruf edileceği sorusuna; öncelikli olarak alkollü ve gazlı içecekler cevabını veriyor. Çikolata, kıyafet, kozmetik ve kahve tüketimini de azaltacaklarını belirten katılımcılar, temizlik ürünlerinde, çamaşır ve bulaşık deterjanında daha ucuz markaları tercih edeceğini söylüyor. Sıvı yağ alımında alışık oldukları ürünü değiştirmeyeceklerini belirten tüketiciler, et ürünlerinde de alışkanlığından vazgeçmiyor, gerekirse daha az satın alıyor ama tercih ettiği yeri / markayı bırakmıyor.

    DORinsight hakkında…
    Hitay Yatırım Holding bünyesinde kurulan DORinsight, Türkiye’nin ilk online pazar araştırma şirketidir. Online araştırmalar alanında uzmanlaşan DORinsight, dünyanın en büyük online araştırma gruplarıyla işbirliği yaparak yurtiçi ve yurtdışı online araştırma projelerine çözüm üretiyor. Kaliteli hizmet anlayışı ve güçlü kadrosuyla iş çevrelerine aksiyona yönelik stratejik öneriler sunuyor. DORinsight, müşteri ilişkilerindeki samimi yaklaşımını, en son teknolojiyle geliştirilen yaratıcı çözümleriyle hizmet kalitesine yansıtıyor. Yaptığı online araştırmalarla daha hızlı, kaliteli ve verimli sonuçlar alınmasını sağlıyor. Müşterilerinin karar verme sürecini hızlandırıyor ve rakiplerinin bir adım önüne taşıyor. Yaptığı araştırmalarda, ESOMAR ile TÜAD’ın kalite standartlarına ve etik kurallara uyuyor, bilimsel yöntemleri kullanıyor.

  • Transfer edilecek Embriyo Sayısı

    Transfer edilecek Embriyo Sayısı

    Doç.Dr. Ulun Uluğ ile Tüp Bebek Tedavilerinde Transfer Edilen Embriyo Sayısını Tartıştık

    Tüp bebek tedavilerinde embriyo sayısını belirlemede ki gelişmeleri anlatır mısınız
    Tüp bebek tedavilerinde verimliliğin az olduğu dönemde fazla sayıda embriyo transferi yapılmaktaydı. Burada daha çok 2. gün embriyo transferleri yapıldığı için embriyo seleksiyon uygulaması fazla yoktu. Daha sonraları hem daha fazla sayıda ICSI’nin tercih edilmesi hem de laboratuar koşullarının gelişmesine bağlı olarak ki en önemli aşama medyum kalitelerinde artış olması ve ardışık sistemlerin kullanılabilir hale gelmesidir, embriyo seçim kriterleri önem kazanmış, 3. gün hatta 5. gün embriyo transferleri yapılmaya başlanmıştır.

    Embriyo değerlendirmede nasıl bir gelişim sağlanmıştır.

    Doğal olarak in-vitro koşullarda morfolojik gelişmenin izlenebilmesi, embriyoları derecelendirme açısından başarılı olmuştur. Bu bağlamda merkezden merkeze farklılıklar olmakla beraber, 3. gün embriyoları için klasik olarak Steer ve 5. gün blastokistler için Gardner klasifikasyonları kullanılmıştır. Tüm bunlara rağmen implantasyon potansiyeli en yüksek olan embriyoyu seçmek kolay olmamakta ve sadece morfolojik gelişimsel sınıflama, gebelik oranlarını arzu edilen seviyelere çıkartmamaktadır. Bunların yanı sıra, bazı ülkelerdeki etik ve dinsel kaygılardan dolayı, transfer edilmeyecek embriyoların invitro kültür edilmesi yasaklanma yoluna gidilmiştir.

    Sonuçta ileri evre embriyoların derecelendirilmesinden çok henüz fertilizasyon aşamasında embriyo seçim kriterleri öne çıkmış, erken klevaj, pronuklear morfoloji gibi kıstaslar dikkate alınarak implantasyon potansiyeli en yüksek olan embriyo seçilmeye çalışılmıştır. Daha da ileriye gidilerek gelişen embriyoların genetik olarak kompetan olmalarını anlayabilmek için preimplantasyon genetik tarama (PGT) ister floresan insitu hibridizasyon (FISH) veya komperatif genomik hibridizasyon (CGH) yöntemleri uygulanmıştır. Ayrıca son zamanlarda implantasyon potansiyeli yüksek olan embriyoyu seçebilmek için metabolik aktivitesini (metabolomics) ölçen uygulamalarda klinik uygulanıma girmiştir.

    %100 gelişen embriyo geliştirmek mümkün mü?

    Tüm bu gelişen komplike teknolojik imkanlara rağmen implantasyon potansiyeli %100 olan bir embriyo geliştirmek veya seçmek mümkün olmamaktadır. İmplantasyonun diğer bir tarafının da uterus yani alıcı olduğunu düşünürsek %100 verimli çalışan bir IVF siklusu yaratmak temenniden öteye geçememektedir.

    IVF tedavisi hem hekim hem de tedavinin uygulandığı hasta için ciddi sorumluluklar getirmektedir. Burada belki de en önemli konular tedavinin kesin başarılı olmayacağının bilinmesi ve finansal yüktür. Özellikle üçüncü partilerin başka bir değişle devletin veya özel sigorta şirketlerinin ciddi subvansiyon yapmadığı infertilite tedavilerinde, kar maliyet açısından bakılarak fazla sayıda embriyo transferi yapılabileceği akla gelmektedir. Ayrıca toplumların sosyo-kültürel farklılıkları da özellikle çoğul gebeliğe bakış açısından farklılıklar doğurabilir. IVF uygulanacak kadınların çoğul gebelik özellikle ikiz gebe kalma tercihleri bazı çalışmalara konu olmuş ve anlamlı bir hasta popülasyonun ikiz gebeliğe öncelik tanıdığı da ortaya çıkmıştır

    Sonuçta fazla embriyo transferi gebe kalma olasılığını artırırken, aynı zamanda çoğul gebelik riskini artırarak hem gebelik komplikasyon sayısını fazlalaştırmakta hem de yeni doğan problemlerini ortaya çıkartmaktadır. Bu resme nerden bakarsanız bakın çoğul gebelik bireyler için problemli olduğu gibi toplum üzerinde de ekonomik bir yük oluşturmaktadır.

    Netice itibariyle IVF uygulayan hekimler paradoksal bir ortam ile karşılaşmıştır. Bir yandan gebelik oranlarını optimize edebilmek bir yandan da çoğul gebeliği ortadan kaldırmak. Biz hekimlerin maruz kaldığı bu problem her ne kadar kanun koyucular ile ortadan kaldırılmışsa (herkese tek embriyo transferi gibi) da vicdani ve kişisel ihtirasların önüne geçilememiştir.

    Burada önemli olan nokta çoğul gebelikleri tanımlama olabilir. Yukarıda bahsedilen tüm kaygılar herhangi bir üçüz ve üstü gebelik için doğrudur. Ancak ikiz gebeliği diğer çoğul gebelikler ile aynı tartıya koymanın doğru olup olmadığı tartışılmış ve tartışılmaktadır. Kelime anlamı olarak ikiz gebeliğin çoğul gebelik olduğunu vurgulamakta fayda vardır.

    Transfer edilecek Embriyo Sayısı | 23Genel olarak baktığımızda hasta başına embriyo transferinin kısıtlanması 2 şekilde olabilir. 1- elektif dediğimiz, yani embriyo kohortu içinden biri veya bazıları seçilebilir, 2- zorunlu, yani hastadan toplanan oosit ve fertilizasyon oranı yüzünden veya embriyo kalitesi yüzünden kısıtlı sayıda bir veya 2 embriyo kalması. Bu noktadan geldiğimizde embriyo transferi ile yapılan çalışmalarda single embriyo transferi (SET) ile elektif single embriyo transferini (eSET) aynı teraziye koymamak gerekir. Diğer bir önemli detay ise transferin yapıldığı gün, takdir edersiniz ki 2.-3. veya 5. gün yapılacak tek embriyo transferlerinde başarı oranları farklı olabilir.

    Sizce Tüp bebek tedavilerinde kaç embriyo vermek uygundur?

    Transfer edilecek embriyo sayısında sorulacak ilk sorun 3 ve üzerinde embriyo transfer etmenin 2 embriyo transferine olan üstünlüğü. Prenatal ve neonatal komplikasyonları bir kenara iterek sadece gebelik oranları üzerinde karar verecek olduğumuzda literatür ilginç bir şekilde bu konuda fazla bilgi vermiyor. İki embriyo ile 3 veya 4embriyo karşılaştırması yapan geniş serili randomize kontrollü perspektif yeterli çalışma yoktur. Çok ufak bir çalışmada ardışık taze 2 embriyo transferi ile 3 ve 4 embriyo transferi karşılaştırılmış ve gebelik oranlarında fark bulunmamıştır.

    Gözlemsel çalışmalarda ise elektif 2 embriyo transferinde, 3 ve daha fazla embriyo transferine göre canlı doğum oranlarında fark olmadığı kaydedilmiştir. Buradan yola çıkarak hem çoğul embriyo transferinin gebelik oranlarını artırmaması ve çoğul gebeliklerin gerçekleşmesi etik ve bilimsel açıdan 3 ve daha üzeri embriyo transferinin düşünülmemesi gerektirmektedir.

    İkiz gebeliklerde istatistiksel olarak gebeliğe bağlı hipertansiyon, gestasyonel diabet, ante ve postpartum kanama, operatif doğum ve prematüre riski tekil gebeliklere artmıştır . Prenatal mortalite ikiz gebeliklerde 6 kat daha fazlalaşmıştır Bazı platformlarda ikiz gebeliğin IVF tedavisinin komplikasyonu gibi gösterilmeye çalışılsa bile, tedavi sonrası ikiz gebeliklerin büyük bir kısmı sağlıklı doğuma ulaşmaktadır . Artan komplikasyon istatistikleri genel toplum için anlam taşıyabilirken, kişisel olarak bakıldığında, başka bir değişle çocuk sahibi olmakta zorluk çeken bir çift için riskler anlam taşımayabilir.

    Transfer edilecek embriyo sayısı bir çok ülkede gerek devlet kanunları gerek de dernekler aracılığıyla kısıtlanmıştır. Kısıtlamalarda bazı ülkelerde yaş sınırları konularak embriyo sayısı tespit edilmiştir. Genellikle 35 yaş altında kadınlara tek embriyo transferi, önerilirken, daha yaşlı kadınlarda 2 embriyo transferi hatta bazı ülkelerde özellikle 40 yaş üstü kadınlarda 4 embriyo transferine kadar hak tanınmış veya tavsiyelerde bulunulmuştu. Ayrıca daha önceki tedavi sayılarına da bakılarak birden fazla embriyo transferi önerilmiştir (T.C. Sağlık bakanlığı, 2009)

    Kendi grubumuzun yaptığı araştırmalarda tekil gebeliklerde ilk trimesterde düşük yapma olasılığı %18 ile %20 arasında seyrederken, çoğul gebeliklerde total düşük yapma, başka bir değimle ilk trimesteri sonunda gebeliği kaybetme olasılığı % 5 olmaktadır. Bu açıdan bakıldığında tekil gebeliklerde gebeliği erken dönemde kaybetme riskinin çoğul veya ikiz gebeliklere göre yaklaşık 4-5 kat daha fazla olduğudur.

    Taze embriyo transferi ve ardından dondurulmuş embriyo transferi hem klinik hem laboratuvar hem de hastanın lojistik ekonomik maliyetini artırabilmektedir. Diğer yandan çoğul gebelikteki erken doğum maliyetleri de hesaba katıldığında, tek embriyo transferinin maliyet hesabını yapmak komplike olmaktadır. IVF masraflarının kişisel karşılandığı durumlarda 2 embriyo transferi yapmak daha az maliyetli olabilirken, 3. kurumların örneğin sigorta şirketi veya devlet sübvansiyonu olan durumlarda daha az maliyetli olabilir.

    Sonuç olarak çoğul gebelikleri engellemek için tek embriyo transferi yapmak tek çözümdür ancak paradoksal olarak gebelik oranlarının da azaldığı günümüz laboratuvar ve klinik koşullarında belirgindir. Ardışık embriyo transferi politikası uygulanmadığı müddetçe veya daha önce bahsedilen ileri laboratuvar teknikleri pratik olarak sonuç vermediği müddetçe hem hekimler hem de hastalar için transfer edilecek embriyo sayısının tartışması devam edecektir.

    Doç. Dr. Ulun Uluğ
    Bahçeci-Umut Tüp Bebek Merkezi, Istanbul

  • 4 Mevsim Eşarp

    4 Mevsim Eşarp

    Kadınların vazgeçemediği 4 mevsim kullanılan eşarp, biz bayanların en cok tercih ettiği aksesuarların başında geliyor.

    Yaz, kış demeden tüm mevsimlerde eşarbın kullanım alanı o kadar fazla ki, şık ve değişik olabilmek adına çantaların saplarına bağladığımız gibi pantolon kemeri yaptığımız, güneşten korunmak adına bandana olarak, hatta pantolon ceplerinde bile giysilerimizle renk uyumunu yakalamak ve farklı görünmek adına eşarbı tercih edebiliyoruz.

    1800′lü yılların başlarında, Hindistan’dan tüm dünyaya yayılmaya başlayan, 1920′lerde Adéle Astaire’nin türban şeklinde biçimlendirdiği eşarp, 1950′de Marilyn Monroe ve Audrey Hepburn gibi yıldızların filmlerinde de bolca gözümüze çarpıyor.

    Günümüzde Kate Holmes, Kylie Minogue, Hillary Duff, Nichole Richie gibi bir çok celebrity günlük hayatta eşarbı aksesuar olarak kullanıyor.

    Siz de onlar gibi görünmek ve kendinize eğlence yaratmak istiyorsanız, daybuyday.com’da satışta olan Valentino eşarplarını kullanarak kendi tarzınızı yaratmaya başlayabilirsiniz.

    4 Mevsim Eşarp | 25 4 Mevsim Eşarp | 26

  • Spordan vazgeçemeyen kadınların yürüyüşü b-TROPHY Kadın Yürüyüş Yarışı

    Spordan vazgeçemeyen kadınların yürüyüşü b-TROPHY Kadın Yürüyüş Yarışı

    Türkiye Herkes İçin Spor Federasyonu’nun düzenlediği ve b-fit’in ana sponsorluğunda düzenlenen b-TROPHY Kadın Yürüyüş Yarışı, 23 Ekim 2011 Pazar günü Caddebostan sahilinden Maltepe sahiline kadar belirlenen bir parkurda yapılacak. Gazeteci, yazar ve sunucu Ece Vahapoğlu’nun açılışını yapacağı b-TROPHY kadın yürüyüş yarışı, tüm kadınların katılımına açık ve ücretsiz olarak düzenlenecek. Yarışmada ilk üç finalistin yanı sıra her katılımcıyı sürpriz hediyeler bekliyor.

    İlki 2008 yılında, ikincisi ise 2010 yılında gerçekleştirilen b-TROPHY Kadın Yürüyüş Yarışması bu yıl üçüncü kez gerçekleştirilecek. Spor yapamayan kentli kadınlara yönelik olarak düzenlenen etkinlik; spor ve sağlıklı yaşam bilincini oluşturmak, kadın sağlığı için sporun vazgeçilmezliğini vurgulamak amacıyla düzenleniyor.

    Yarışmada dereceye girenleri bekleyen hediyeler arasında yer alanlar şöyle;

    • Birinciye; tatilsepeti.com’dan haftasonu tatili, Arzum’dan 250 TL’lik hediye çeki, Reebok EasyTone spor ayakkabı, Saka Su’dan su sebili,
    • İkinciye; Arzum’dan 200 TL’lik hediye çeki, Reebok EasyTone spor ayakkabı, Saka Su’dan su termosu,
    • Üçüncüye; Arzum’dan 150TL’lik hediye çeki, Reebok EasyTone spor ayakkabı, Saka Su’dan su termosu
    • İlk 10’a giren yarışmacılaraArzum Buka XL Saç Maşası ve Doğadan Ahşap Çay Kutusu,
    • İlk 20’ye giren yarışmacılara Reebok EasyTone spor ayakkabı,
    • Yarışmayı tamamlayan ilk 200 kişiye b-trophy hediye çantası, tüm katılımcılara ise b-fit Kadınların Spor ve Yaşam Merkezi’nden 1 hafta ücretsiz üyelik.

    Program:

    09:30-10:45 : Kayıt
    11:00 : Yarışma Başlangıcı Caddebostan Sahili – Maltepe sahiline giden parkurda yürüyüş
    16:00 : Bitiş (Caddebostan Sahil)
    16:30 : Kazananların açıklanması