Blog

  • Ev Yaşam, Dekorasyon ve Alışveriş Portalı Evmanya.com 1. Yaşını Sizinle Kutluyor.

    Ev Yaşam, Dekorasyon ve Alışveriş Portalı Evmanya.com 1. Yaşını Sizinle Kutluyor.

    Ev Yaşam, Dekorasyon ve Alışveriş Portalı Evmanya.comEv Yaşam, Dekorasyon ve Alışveriş Portalı Evmanya.com, doğum gününde özel sürprizler hazırlıyor. 1 hafta boyunca özel olarak seçilmiş ürünlerle yeni yaş sevincine sizi de ortak ediyor.

    Evmanya.com, bir evin olmazsa olmazlarını belirleyen, dekorasyon tutkusuyla ev trendlerini takip eden, paylaşmayı seven ve yeniliklerle dolu haliyle 1 yılı geride bıraktı. Küçük ev aletlerinden beyaz eşyaya, ankastreden banyo aksesuarlarına, dekoratif objelerden ev tekstiline kadar geniş ürün gamı geliştiren Evmanya.com, yeni yaşına girerken, takipçilerine özel, toplam 100 üründe %50 indirim gerçekleştirdi. 3 Ekim- 10 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek olan bu indirimde stil sahibi ve şık ürünler seçildi. Bu ürünleri http://www.evmanya.com/evmanya-1-yasinda linkinden inceleyebilirsiniz.

    Türkiye’nin İlk Ev Yaşam, Dekorasyon ve Alışveriş Portalı olan www.evmanya.com , dekorasyon guruları tarafından seçilmiş 15 binin üzerinde ürünü internet üzerinden satışa sunuyor.

  • Aç kalarak zayıflanır mı? Ekmek kilo aldırır mı? Diyet ürünleri zayıflatır mı?

    Aç kalarak zayıflanır mı? Ekmek kilo aldırır mı? Diyet ürünleri zayıflatır mı?

    Aç kalarak zayıflanır mı ? Ekmek kilo aldırır mı ? Diyet ürünleri zayıflatır mı ?

    Aç kalarak zayıflandığının, ekmeğin kilo aldırdığının, diyet ürünlerinin zayıflattığının ve 18:00’den sonra bir şey yenmemesi gerektiğinin aslında hiç de doğru olmayan diyet tabuları olduğunu biliyor muydunuz? İşte diyet konusunda doğru bildiğimiz yanlışlar…

    Aç kalarak zayıflanır: YANLIŞ

    Uzun süreli açlık sonrasında metabolizma enerji harcamasını azaltır ve yağ depolarını artırmaya başlar. Yenilen çok az yiyecek de yağ olarak depolanır.

    Ekmek kilo aldırır: YANLIŞ

    Ekmek temel enerji kaynağımız olan kompleks karbonhidratların en önemli kaynağıdır. Ekmek yemeyen kişilerin yine tahıl grubunda olan tahıl ürünlerini, makarna, pilav gibi yemekleri daha çok tükettikleri gözlenmektedir.

    Diyet ürünleri zayıflatır: YANLIŞ

    1 paket diyet bisküvinin enerjisi 2-3 dilim ekmeğin kalorisine eşittir. Üstelik ekmekte yağ yoktur; birçok diyet üründe yağ vardır, sadece oranı azaltılmıştır. Bazı diyet ürünlerin kalorisi fazla ve tuzu kısıtlanmış olabilir. Bazı diyet ürünlerinde de şeker yerine tatlandırıcı kullanılmıştır, ancak yağ ve un oranı artmıştır. Diyet ürünler diyete sadece yardımcıdır. Etiketleri dikkatlice incelenerek tüketilmelidir.

    Karbonhidrat içeren yiyeceklerle protein içerenler birlikte yenilmez: YANLIŞ

    Besinlerin içeriğindeki besin öğelerini ayıramazsınız. Örneğin; sütün içinde hem karbonhidrat, hem yağ hem de protein bulunur. Bu nedenle bu inanış sadece bir kandırmacadır.

    Sadece sebze ve meyve yiyerek zayıflanır: YANLIŞ

    Tek besine dayalı diyetler vücudun ihtiyacı olan makro ve mikro besin öğelerini karşılamaya yetmez. Sadece sebze ve meyve tüketilirse vücudun ihtiyacı olan protein ve yağ karşılanamadığı için metabolizma yavaşlar.

    Başlangıçta kilo kaybı gözlense de vücuttaki yağ oranı artmaya başlar.

    Akşam 18.00’den sonra bir şey yenilmemelidir. YANLIŞ

    Saat 20.00’de evine gelebilen bir iş adamı düşünün. Bu kurala uyacak olsaydı, öğle yemeğinden sonra yediği küçük bir ara öğünle tüm akşamını geçirecekti. Bir süre sonra mutfak hırsızlığına neden olan bu inanış doğru gibi görünse de bireye özgü olarak planlanmalıdır. Akşam saat 21.00’de uyuyan bir çocuk için bu saat belki doğru olabilir. Ama gece 24.00 de uyuyan bir kişi için akşam 19.30- 20.00 de akşam yemeği, saat 22.00 gibi de hafif bir ara öğün tüketimi, gece atıştırmalarının önüne geçecektir.

    En sık yapılan diyet hataları

    Gereğinden fazla, ya da ihtiyaçtan az yiyecek tüketmek

    Çok hızlı yemek yemek, lokmaları çiğnemeden yutmak

    Yemek sırasında başka işlerle uğraşmak (TV izleme, gazete okuma vb)

    Öğün atlamak, uzun saatler aç kalmak

    Sıkıntı, stres, hırslanma, üzüntü veya sevinç durumlarında buzdolabına yönelmek

    Yüksek protein almak ve ekmeği tamamen diyetten çıkarmak

    Sihirli gibi sunulan, mucizeler vadeden ilaç, bant ve yöntemlere başvurmak

    Yüksek proteinli diyetlerin oluşturabileceği sağlık sorunları

    Vücudun sıvı-elektrolit dengesi bozulur.

    Osteoporoz riski artar.

    Ürik asit yükselir, gut hastalığı gelişir.

    Kanda lipit, kolesterol düzeyi artar.

    Kalpte ritim bozuklukları gelişir.

    Böbreklere yük getirir.

    Düşük karbonhidratlı diyetlerin oluşturabileceği sağlık sorunları

    Baş ağrısı

    Konsantrasyon bozuklukları

    Sinirlilik, yorgunluk, bulantı, kusma

    Safra ve böbrek taşları

    Kalp ritminde bozukluk

    Tansiyon düşüklüğü

    Adet düzensizliği

    Kuru cilt, saç dökülmesi

    Üşüme

    Mineral-elektrolit dengesizliği

    İdrarda protein

    Bazal metabolizma hızında yavaşlama

    Diyet yaparken nelere dikkat edilmeli?

    Sağlığınız, estetik kaygılarınızdan önde gelmeli

    Dengeli beslenme, sadece diyet yaparken değil yaşam boyu sürdürebileceğiniz alışkanlığa dönüşmeli

    Kendinize karşı yaklaşımınızı değiştirmeli

    Gerçekçi hedefler belirlenmeli

    Uzun vadeli düşünmeli

    Aceleci olunmamalı

    Yaşam biçiminde değişiklik yapılmalı

    Uzman yardımı almaktan kaçınmamalı (doktor, diyetisyen, psikolog ve egzersiz uzmanı)

  • Diyet ürünler iştahı mı açıyor ?

    Diyet ürünler iştahı mı açıyor ?

    Günümüzde kilo probleminin çok yaygınlaşması hep daha düşük enerji değeri olan yiyecek ve içeceklere karşı insanları özendiriyor. Gün geçmiyor ki yeni yeni düşük kalorili diyet ürünleri market raflarında ortaya çıkmasın. İç hastalıkları uzmanı Dr. Ayça Kaya diyet ürünler ve tadlandırıcılar ile ilgili bilgi veriyor.

    Şişmanlığın bu kadar yaygın olmasının en büyük nedenlerinden biri, şekerin günlük yaşantımıza girmesi oldu. Bilim adamları şeker tadından vazgeçmek istemeyen ama şekerin kalorisini vücuduna almak istemeyenler için tatlandırıcıları geliştirdiler. Tatlandırıcılar hem şeker hastaları hem de kilo vermek isteyenler için baş tacı oldular. İnsanlar bu tatlandırıcıları çaylarında, kahvelerinde, tatlılarında kullandılar. Bir çok diyet ürünün hammaddesi oldu. Hatta o kadar hayatımıza girdi ki çocuk şuruplarında bile kullanılır oldu.

    Teknolojinin gelişmesi insan yaşamını uzattı, ancak eskilerde nadir görünen hastalıkların ortaya çıkma hızları artmaya başladı. Durum böyle olunca yeni alışkanlıklar sorgulanmaya başlandı ve tabii tatlandırıcılar da bunlardan bir tanesi idi.

    Şimdilerde bilim adamlarının kafasında olan soru işaretlerinden biri de acaba bu tatlandırıcılar kilo verme açısından da bu kadar etkili mi? Evet kan şekerini yükseltmediği için şeker hastalarına tavsiye ediliyor evet gerçekten kalori değeri sıfır. Ama bu ürünleri kullanan insanlarda, az yeseler de çok fazla kilo kaybı görülmüyor. Bu şaşırtıcı tezatlığın neden böyle olduğu ile ilgili yapılan araştırmalarda, aslında tatlandırıcıların kilo vermeyi durdurduğu hatta kilo almaya neden olduğu ortaya çıktı.

    Tatlandırıcıların kilo almaya iki şekilde neden olduğu düşünülüyor. Birincisi yemekle birlikte tatlandırıcı içeren bir içecek kullanılıyorsa, bu kişinin iştahını açıyor ve daha çok yemesine neden oluyor. Yapılan bir araştırmada bir grup deneğe yemek sırasında şeker içermeyen normal meyveli yoğurt veriliyor, ikinci gruba da tatlandırıcı ilaveli meyveli yoğurt verildiğinde, tatlandırıcı içeren grubun yemek süresinin daha uzun olduğu ve miktar olarak da bu grubun daha çok yediği görülüyor.

    Yapılan başka bir araştırmada, tatlandırıcıların bağırsakta ‘’glikoz sensörlerini ‘’ yani şeker duyarlı hücreleri aktive ettiği ve vücuda yiyeceklerle alınan şekerin vücut tarafından daha çok depo edildiği gösterildi.

    Birçoğumuzun tadını sevdiğimiz için değil, şekerimizi ya da kilomuzu azaltmak için kullandığı tatlandırıcıların, artık o kadar da etkili olmadığını biliyoruz. Yeni yapılan araştırmalar sonucunda, kilo kontrolu için kullandığımız ve sağlık üzerine bu kadar olumsuz etkisi olduğunu bildiğimiz tatlandırıcıları yine de kullanmakta ısrar etmemize gerek kalmadığını görüyoruz.

  • 21. Yüzyıl zayıflama yiyeceği: Badem

    21. Yüzyıl zayıflama yiyeceği: Badem

    Öyle bir yiyecek olsa ki, hem tok tutsa, hem zayıflatsa, hem lezzetli olsa, hem hemen bulunabilir olsa, hem de insan sağlığına sağlık katsa… İşte İç Hastalıkları ve Metabolizma Uzmanı Dr. Ayça Kaya bademin araştırmalarla kanıtlanmış faydalarını anlatıyor.

    Badem Diyeti :)

    21. yüzyıl mucizesinin adı Badem. Çiğ, kavrulmamış, tuzlanmamış badem. Uzun yıllardır yağlı tohumlar dediğimiz bir gurup yiyecek olan ceviz, badem, fındık, çekirdek, fıstık gibi yiyeceklerin içerdikleri kaliteli yağ asitleri sayesinde kalp-damar hastalıklarına karşı koruyucu olduklarını biliyorduk. Ancak bu yiyecekler yağlı oldukları için kalori değerleri de yüksek olduğu için kilo aldırır endişesi ile hastalarımıza dikkatli tavsiye ediyorduk.

    HEM ZAYIFLATIYOR HEM GENÇLEŞTİRİYOR

    Bademde çinko, demir, kalsiyum, potasyum, E vitamini gibi mineraller ve vitaminler vardır. Ayrıca içerdiği Amigdalin maddesinin kansere karşı koruyucu olabileceği savulunuyor. Bununla birlikte Ko enzim Q 10 ve Omega 3 seviyesi çok yüksektir. Bu enzim ve yağ asidi kalp damar hastalıklarından kişiyi koruyor ve yaşlanmaya gidiş sürecini yavaşlatıyor. Bademi düzenli tüketmek kötü kolesterol olan LDL’yi %6 ila %15 oranında düşürüyor.

    Bu kadar iyi kalpli olduğunu bildiğimiz bademin aynı zamanda çok da iyi zayıflattığı kanıtlandı. Çok yakınlarda, Amerika’da yapılan bir araştırma ile de, zayıflamak isteyenlere günde 17 tane badem verildiğinde daha iyi kilo kaybettikleri gösterildi.

    Bademin kaliteli protein içermesi ve sağlıklı yağlardan zengin olması kişiyi daha uzun süre tok tutuyor. Badem sert bir yiyecek olduğu için çiğnemesi zor oluyor ve bu durum kişinin çiğneme duygusunu tatmin ediyor. Lif oranı yüksek olduğu için bağırsak hareketlerini artırıyor. Hazırlama zorluğu olmadığı için her yerde kolayca bulunabiliyor ve her yere kolayca taşınabiliyor.

    Zayıflamak için bademi nasıl yiyeceğiz diyenler için;

    • Bademi satın alırken dikkat ; çiğ, kavrulmamış ve tuzsuz olarak satın alın.

    • Mümkünse kabuklu ve kabuğu kolay kırılabilir olandan tercih edin.

    • Bir defada 15’den fazla yemeyin. Küçük bir kaseye sayarak koyun. İş yerinizde çekmecenizde ve çantanızda 15’lik küçük paketler şeklinde de bulundurabilirsiniz.

    • Ara öğünlerde özellikle tercih etmeye çalışın. Az yağlı süt ve ayranla birlikte mükemmel bir birliktelik oluşturuyor.

    • Meyveleri tek başına yemektense bademle birlikte yediğinizde glisemik indeksi düşürmüş olursunuz bu da sizin daha tok kalmanızı sağlar.

    • Yiyecek bir şey bulamadığınızda da 50 tane bademi bir öğün olarak da tüketebilirsiniz.

  • Şehir İkonları Tablolarda!

    Şehir İkonları Tablolarda!

    Şehir İkonları Tablolarda! | 1Bu yılın en önemli trendlerinden biri de metropol ikonlarının yer aldığı tablolar! Duvar dekorunun vazgeçilmezi tablolarda sevdiğiniz, gezdiğiniz, gördüğünüz, hayalini kurduğunuz bir şehrin ikonlarını tercih edebilirsiniz. Paris Eifel Kulesi, NewYork 5th Avenue, Venedik Maskeleri, Amsterdam Yel Değirmenleri, İtalya Pisa Kulesi ve İstanbul’un saymakla bitmeyecek ikonları en çok tercih edilenlerden.

    Hayallerinizin şehrini dekorunuzun bir parçası haline getirirken, ister tek parça ister 3 parça ya da 5 parça olarak seçebiliyorsunuz. Tek parçalar şehrin güzelliğini daha belirgin hale getiriyor. Parçalı tablolar ise mekana sağladığı derinlik sayesinde genişlik duygusu uyandırıyor. Aynı zamanda da aşık olduğunuz şehrin büyüsü her daim sizin mekanınızda oluyor.

    Tablolar artık sadece salonların dekor objesi olmaktan da çıktı. Tüm odalarda hatta banyoda da kullanabilirsiniz. Banyoda tablo kullanmak şık bir görünüm oluşturabiliyor. Oluşan nem ve buhardan etkilenmeyen modelleri seçebilirsiniz.

    Şehir ikonlu tabloları incelemek için burayı tıklayabilirsiniz.

    Keyifli günler.

    Kaynak : Evmanya

    Şehir İkonları Tablolarda! | 2

    Şehir İkonları Tablolarda! | 3

  • Oktoberfest 2011

    Oktoberfest 2011

    Dünya’nın en büyük festivallerinden biri olan ve Münih’te her yıl dünyanın dört bir yanından ortalama 6 milyon katılımcıya ev sahipliği yapan Oktoberfest; 9 Ekim 2011 tarihlerinde, İstanbul Parkorman’da KafePi Group ve Pepeevents’in ortaklaşa  çalışmasıyla gerçekleştirilecektir.

    Tüm detaylarında orijinalliğini koruyarak İstanbul’a taşıyacağımız festivalde; tipik Bavyera usulü yiyecekler, içecekler bulunacak. Fiddler’s Green, Can Bonomo, Multitap ve Alman halk müzik grubu performanslarını  sergileyecek.

    Oktoberfest İstanbul etkinliğiyle; farklı ülkelerden, farklı kültürlerden binlerce insanı benzersiz bir atmosferde ağırlayarak eğlenceli bir sosyokültürel paylaşım ortamı yaratmayı amaçlıyoruz.

    İlk gün yalnızca özel konuklarımız için gala ve kokteylimiz gerçekleşecek.

    Selen Beytekin’in sahne alacağı galada ülkemizin önde gelen isimleri ve dünyaca ün yapmış sanatçılar davet edilecek.

    Galamıza Almanya, İsviçre, Belçika, Avusturya ve ABD’nin Türkiye Konsolosları katılacak.

    Dünyaca tanınan Mercedes, Opel, Gröhe, Kühne, C&A, Deichmann, Haribo gibi markaların CEO’ları davetlimiz olacak.

    Türkiye’den de Doğuş Holding, Garanti Bankası, İş Bankası Müdürleri ve önemli gazete ve basın organlarının mensupları da aramızda olacak.

    Ayrıca Sarah Jessica Parker, Til Schweiger, Eva Green, Fatih Akın, Boris Becker, Roberto Blanco, Cem Özdemir ve Claudia Roth katılacak ünlülerden sadece bir kaçı…

    Ayrıca Türkiye’de satışı yapılan tüm biraların bir arada bulunduğu ilk festival olma özelliğini de taşımakta.

    Oktoberfest 2011 | 7

  • Türk Kadının Orgazm Üzerine 5 Şehir Efsanesi

    Türk Kadının Orgazm Üzerine 5 Şehir Efsanesi

    Aile Sağlığı Araştırma Derneği’nin 2400 kadında yaptığı son internet araştırmasında kadınların cinsel konularla ilgili bilgisizliği ve şehir efsaneleri ortaya çıkıyor. Aile Sağlığı Araştırma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Hattat Klinik Cinsel Sağlık ve Kadın Cinselliği Araştırmaları Direktörü Dr Ece Hattat’ın yürüttüğü 2011 Mart-Ağustos ayları arasında yapılan araştırma kapsamında internet üzerinden 43 adet kadın cinselliği ile ilgili soruları yanıtlayan katılımcıların cevapları orgazm üzerine en önemli 5 şehir efsanesini ortaya koyuyor.

    YANLIŞ 1: CİNSEL TATMİN İLE İLİŞKİNİZİN HİÇ İLGİSİ YOKTUR

    Çok şiddetli bir kavga ettikten sonra tutkulu bir şekilde sevişmeyi seven bir çiftseniz ve bundan memnunsanız bir problem yok. Ancak çoğu zaman ilişki sorunları cinsel yaşamı yakından etkiler. Birbirlerine yakın, bağlı ve mutlu çiftlerin, anlayış ve sevgi üzerine kurulu beraberliklerin kaliteli bir cinsellik için daha fazla şansı vardır. Eğer cinsel yaşamınızdan mutlu değilseniz, bunun ilişkinizdeki diğer sorunlardan kaynaklanabileceğini unutmayın. Bu durumda önce ilişkinizi düzeltmeli, sonra cinsel yaşamla ilgili adımlar atmalısınız.

    YANLIŞ 2: ORGAZM HER ZAMAN MÜKEMMEL BİR HİSTİR

    Orgazm genellikle yoğun zevk veren bir his olsa da, bazen kadınlar orgazmla birlikte cinsel ağrı hissini de yaşar. Bu durum özellikle menopoz sonrasında meydana gelen hormonsal değişimlerden kaynaklanır. Özellikle hormonsal eksiklik yaşayan kadınlarda orgazma eşlik eden vajina ve rahim kasılmaları, ağrı yaratabilir. Bu durumda, mümkünse, hormonsal eksikliğin durumunu tespit etmek ve gerektiğinde hormon yerine koyma tedavilerinden yararlanmak yardımcıdır.

    YANLIŞ 3: HEDEF AYNI ANDA ORGAZM OLMAKTIR

    Günümüzde pek çok insan, cinsellikle ilgili bilgilere internet ve televizyon aracılığıyla ulaşıyor. Siz de filmlerde, her iki partnerin de orgazmı aynı anda yaşadığını izlemiş olabilirsiniz. Ancak bu durum zannettiğiniz kadar sık yaşanmaz. Hem anatomik ve fizyolojik farklılıklar, hem de her bireyin uyarılma eşiğinin farklı olması bu duruma yol açar. Birçok çiftin cinsel yaşamında, partnerler tek, tek ayrı zamanlarda orgazma ulaşır. Ayrı zamanlarda orgazma ulaşmanın hiçbir eksik ya da yanlış tarafı yoktur. Hatta bazı çiftler tek tek orgazma ulaşmayı daha kolay bulurlar. Bazı partnerler de eşlerinin orgazma ulaşmasını izlemekten keyif alırlar. Bu nedenle kendinize yorucu hedefler belirlemeyin. Unutmayın, cinsellik bir yarış, orgazm da varılması gereken bitiş çizgisi değildir.

    YANLIŞ 4: MENOPOZ SONRASI ORGAZM OLMAK GÜÇLEŞİR

    Menopoz sonrasında orgazm olmak güçleşmez. Tam tersine birçok kadın ilerleyen yaşlarda daha yoğun ve uzun orgazmlar yaşadığını belirtiyor. Bunun nedeni ilerleyen yaşla beraber kadınların vücutlarını daha iyi tanıması, kendilerine neyin zevk verdiğini daha iyi bilmesi ve partnerlerine istek ve arzularını daha rahatlıkla ifade edebilmesidir. Birçok kadın cinselliğe ilk adım attıkları gençlik döneminde bu rahatlığa sahip değildir. Özellikle partner tarafından yanlış değerlendirme korkusu, yanlış cinsel bilgiler ve cinsellikle ilgili olumsuz şartlanmalar genç kadınların vücutlarını araştırmalarını zorlaştırır. Ancak menopoz sonrasında bu tip endişelerde bir rahatlama yaşanır. Ancak her kadın menopoz sonrasında düzenli ve kolay orgazma ulaşacak diye bir kaide de yoktur. Her yaş döneminde olduğu gibi, menopoz sonrasında da ısrarcı şekilde devam eden orgazm probleminde, sorunun fizyolojik ve psikolojik alt yapısı incelenmelidir. Ayrıca partnerle olan ilişkinin kalitesi, ilişki çatışmaları, gündelik hayata dair stresler, geçmiş cinsel deneyimler ve geçmiş ilişki öyküsü de araştırılmalıdır.

    YANLIŞ 5: ORGAZM ANCAK GECE YAŞANIR

    2007 yılında Amerikan Uyku Derneği tarafından yapılan bir araştırmaya göre, kadınların büyük bölümü, yatağa gitmeye bir saat kala büyük bir koşuşturmaca içinde oluyor. Temizlik, bulaşık, yemek pişirmek, televizyon izlemek, internette dolaşmak, aile aktiviteleri ile meşgul olmak gibi birçok işi, uyku öncesindeki bir saate sığdırıyor. Dolayısıyla kadınların çoğu yatağa yattıklarında hemen uykuya dalmayı arzuluyor. Tabii ki, günlük koşuşturmaca ve yorgunluklarla baş etmeye çalışırken, uyku önemli bir enerji deposu haline gelir. Kaliteli bir gece uykusu, yorgunluk ve bitkinlik hislerini azaltır, hayat kalitenizi ve cinsel fonksiyonlarınızı olumlu etkiler. Ancak eğer amacınız partnerinizle cinsel açıdan yakınlaşmaksa, yatağa yorgun ve bitkin gitmemenizde fayda var. Akşam saatlerinde yatmadan önceki saati kendinize ayırın ve dinlenin. Gerekirse, ılık bir duş alın. Partnerinizle odanıza erken çekilip biraz sohbet edin ve ön sevişmeye vakit yaratın. Hem zihinsel hem de fiziksel olarak dinlenmiş durumda olmanız, cinsel isteğinizi arttıracak ve sizi cinsel yakınlaşmalara açık hale getirecektir.

    KADIN CİNSELLİĞİ TEDAVİSİNDE EKİP ÇALIŞMASI ŞART

    Cinsel Tıp Uzmanı Dr Ece Hattat kadın cinselliğinde doğru tanı koymak için multidisipliner bir takım anlayışı içinde cinsel tıp, androloji, üroloji, jinekoloji ve psikoloji bölümlerinin bir arada çalışmasının gerektiğinin altını çiziyor.

    Kadın cinsel sorunlarında yapısal, damarsal, sinirsel, hormonal, metabolik, psikolojik sebepler ve hayat tarzı faktörleri bir arada inceleniyor. Orgazm sorunlarında da sorunun hormonsal, nörofizyolojik veya ilaçlara yada psikolojik problemlere bağımlı olarak mı oluştuğu ortaya çıkarılıyor. Beslenme düzeni, egzersiz seviyesi, sigara-alkol gibi alışkanlıklar, stres düzeylerini inceleniyor. Bazı psikolojik testler ve görüşmeler ile olayın psikolojik boyutuna bakılıyor. Tanı kesinleştirildikten sonra risk faktörleri azaltılıyor, altta yatan sağlık problemleri tedavi ediliyor. Amaç her zaman cinselliğin kalitesini, tatmin seviyelerini arttırmak dolayısıyla hayat ve ilişki kalitesini düzeltmektir. Kadının kendisine neyin zevk verdiğini öğrenmesi, kendi cinselliği ile barışık halde olması ve partneri ile iletişimde olması da tedavi açısından gereklidir.

  • 14. Uluslararası 1001 belgesel film festivali başlıyor

    14. Uluslararası 1001 belgesel film festivali başlıyor

    Kültür Bakanlığı’nın katkıları ve Beyoğlu Belediyesi’nin ev sahipliğinde Belgesel Sinemacılar Birliği tarafından bu yıl 14’üncü kez organize edilen İstanbul Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali 29 Eylül, Perşembe günü başlayacak.

    1001 hikayeyle, 1001 emekle, 1001 heyecanla organize ettiğimiz 14. Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali’ni anlatmak için 27 Eylül Salı günü, Beyoğlu Belediyesi Gençlik Merkezi’nde, gazeteci dostlarımızla biraya geleceğiz.

    Bu yıl “DarAlanlar” temasıyla organize edilen festivalde, 23’ü Türkiye’den 47’si yurtdışından olmak üzere, 70 film gösterilecek. Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi, Beyoğlu Belediyesi Gençlik Merkezi, Fransız Kültür Merkezi, Nazım Hikmet Kültür Merkezi ve Afife Jale Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek gösterimlerde bütün filmler ücretsiz izlenebilecek.

    Avrupa Belgeselciler Ağı Başkanı C. Cay Wesnigk ve Alman Belgeselciler Birliği Başkanı Tomas Frickel gibi dünya belgesel sinemasından 20 önemli ismin davetli olduğu festival kapsamında Avrupa’da Dijital Dağıtım Konferansı, Türkiye-Almanya Belgesel Sinema Buluşması, Sinema Laboratuarı ve Belgesel Arkası gibi etkinlikler de olacak.

    Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Belgesel Sinemacılar Birliği Başkanı Hasan Özgen ve 14. Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali Komite Başkanı Mustafa Ünlü’nün konuşmacı olarak katılacağı toplantıda sizi de aramızda görmekten mutluluk duyacağız…

    PROGRAM

    Tarih: 27 Eylül 2011- Salı

    Saat: 10:00-Kahvaltı
    10:30-11:30-Basın Toplantısı

    Yer: Beyoğlu Belediyesi Gençlik Merkezi, Anfi Tiyatro
    Adres: Şahkulu Mah. Meşrutiyet Caddesi No:127 Şişhane-Beyoğlu (Şişhane Meydanı- Barış Anıtı Yanı)

  • Yaza veda ederken üst solunum yolu hastalıklarına dikkat

    Yaza veda ederken üst solunum yolu hastalıklarına dikkat

    Yaza veda ederken üst solunum yolu hastalıklarına dikkat | 9Sonbahar ile beraber özellikle anaokulu, kreş, okul gibi çocukların kalabalık olduğu yerlerde üst solunum yolu hastalıkları da daha sık görülüyor. Çoğu zaman soğuk algınlığı grip vakaları ile karıştırılıyor. Oysa ikisi farklı virüs mikropları ile meydana gelen, farklı ama benzer belirtileri olan hastalıklar. Universal Çamlıca Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Asuman Akça, yaza veda ederken üst solunum yolu hastalıkları, dikkat edilmesi gerekenler ve doğru tedavi yöntemleri ile ilgili bilgiler verdi.

    Güneşli, sıcak ve güzel yaz günlerinin sonuna yaklaşırken sonbahar ile beraber özellikle anaokulu, kreş, okul gibi çocukların kalabalık olduğu yerlerde üst solunum yolu hastalıklarının da sık görüldüğü bir gerçek. Üst solunum yolu enfeksiyonları aynı zamanda çocuklarda en sık rastlanan hastalıklar.

    Universal Çamlıca Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Asuman Akça öncelikle hastalıkla ilgili şu tanımı yapıyor:

    Gırtlakta bulunan ses tellerimizi sınır olarak alacak olursak, bu bölgenin altı, alt solunum yollarını teşkil eder, üst kısım ise üst solunum yollarını kapsar. Buraya açılan sinüsler ve orta kulak boşluğu ile birlikte yutak, bademcikler ve geniz dokusu hep bu bölge sınırları içindedir. İşte bu bölgenin çeşitli mikroorganizmalar virüs veya bakteri vs ile meydana gelen hastalıklarına üst solunum yolu enfeksiyonları diyoruz ki en sık nedeni virüs dediğimiz mikroplar, daha az sıklıkla çocuklarda sık duyulan beta bakterisi gibi bakterilerdir. Akut yani birdenbire oluşan soğuk algınlığı veya halk dilinde nezle, grip, bademcik ve yutak enfeksiyonu, sinüzit, kulak iltihabı gibi hastalıkları güz mevsiminden itibaren sık görmekteyiz.

    Çoğu zaman soğuk algınlığı tablosunun gerçek griple karıştırıldığına dikkat çeken Dr. Asuman Akça bunların farklı virüs mikropları ile meydana gelen, farklı ama bazıları benzer belirtileri olan iki hastalık olduğunu belirtiyor. Akça, soğuk algınlığı ile ilgili şu bilgileri verdi:

    Soğuk algınlığına neden olabilecek yaklaşık 200 ayrı virüs mevcuttur ancak bunlar içinde en sık rhinovirüsler soğuk algınlığına neden olur (nadiren bazı bakteriler de aynı tabloyu ortaya çıkarabilirler). Rhinovirüsler akut bir şekilde en sık sonbahar ve kış aylarında çocukları oldukça sık (bir kış sezonunda 5- 8 kez) hastalandırır. Hatta üst solunum yolu enfeksiyonu denince hep bu tablo akla gelir çünkü en sık görülen akut solunum yolu hastalığı budur. Sıklıkla burun tıkanıklığı, burunda sulu şeffaf akıntı, hapşırık, bazen hafif ateş boğazda yanma ve öksürük gibi bulgularla başlar. Sağlıklı olan ve alta yatan bir hastalığın bulunmadığı çocuklarda soğuk algınlığı genellikle problemsiz seyreder, ancak küçük bebekler burun tıkanıklığı nedeniyle huzursuzdur. Beslenme bozulur, hatta nadiren solunum sıkıntısı görülebilir. Buna hastalık nedeniyle iştahsızlık ve geceleri uyuyamama da eklenince annelerin de huzuru kaçar. 3- 4 gün sonra burun akıntısı koyulaşır.

    Yaza veda ederken üst solunum yolu hastalıklarına dikkat | 10Gereksiz antibiyotik kullanmamak gerekir

    Universal Çamlıca Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Asuman Akça, soğuk algınlığı durumlarında gerek görülmedikçe antibiyotik kullanılmaması gerektiğini özellikle belirterek şunları söyledi:

    Soğuk algınlığında ateş varsa genellikle üç günde düşer, özel bir tedavi gerektirmeden bir haftada iyileşme oranı çok yüksektir. Nadiren bazı bronşial aşırı duyarlılığı olan, alerjik ve hassas çocuklarda hışıltılı öksürüğe neden olarak astım gibi bir tablo oluşturabilirse de, bu durum çok sık görülmez (Halk arasında ‘nezlesi göğsüne indi’, tabiri bu durumu iyi yansıtmaktadır). Üç gün sonra tekrar ateş olursa kulak iltihabı, bronşit, zatürree gibi durumlar aranır, bu tür komplikasyonlar olmadıkça antibiyotiklerin nezlede asla yeri yoktur. Gereksiz antibiyotik kullanımı hem dirençli bakterilerin oluşmasına neden olacak hem de komplikasyonları oluşmadan önlemek gibi bir durum yaratmayacaktır. Gereksiz ilaç kullanımının milli servet kaybı ve çocuğun vücuduna olan yan etkileri ve bağırsak, yutak gibi yerlerde bulunan çok faydalı probiyotik bakterileri yok etme gibi olumsuz durumlara yol açtığı da akıldan çıkarılmamalıdır. Koyulaşan burun akıntıları ve öksürük telaşa ve yine antibiyotiğe başvurmak gibi bir hataya yol açabilmektedir. 7- 10 günden fazla süren koyu akıntı, 10 günden fazla ve artan öksürük ve ateşin tekrarlaması durumunda ancak doktor antibiyotik başlayacaktır. Tedavide burun açıklığını sağlamak amacıyla serum fizyolojikli damlalar çok abartmadan ve beslenmeden 15- 20 dakika önce kullanılabilir, alınan sıvıyı artırmak, ateş varsa ateş düşürücü kullanmak yeterli olur. Ev ortamında sigara içilmemeli, odanın nemi uygun olmalıdır.

    Grip, soğuk algınlığı ile karıştırılmamalı

    Universal Çamlıca Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Asuman Akça, gribin de soğuk algınlığı gibi başladığını belirterek, iki hastalık arasındaki farklılıkları belirginleştirmek amacıyla şu bilgileri verdi:

    “Grip, tıp dilindeki adıyla influenza, influenza virüslerince oluşturulur, üst solunum yollarında başlayıp, özellikle yüksek risk gruplarında (akciğer hastaları, astım, müzmin bronşit ve kalp rahatsızlığı olan hastalar, müzmin böbrek hastaları, bağışıklık sistemi baskılanmış hastalar, AIDS, kanser, organ nakli yapılmış kişiler, şeker hastaları, üç ayın üstündeki gebeler, altı ayın üstündeki bebekler, yüksek riskli hastalarla temasta olan kişiler) daha sık olmak üzere alt solunum yollarını da hastalandırarak bronşit ve zatürre yapabilir. Toplumsal ve bazen kıtalar arası salgınlara neden olabilen bir hastalıktır. Soğuk algınlığı gibi akut başlar ama yüksek ateş, baş ağrısı ,belirgin bir yorgunluk hissi, üşüme, titreme, en tipik özelliklerinden biri olan yaygın kas ağrıları ve gittikçe artan öksürük gibi bulgularla seyreden çok daha ağır bir tablodur.

    Soğuk algınlığından farklı olarak aşısı olan bir hastalıktır. En sıklıkla a ve b tipi influenza virüsleri tabloyu meydana getirir. Kalabalık yaşam (kışla, kreş, okul, iş merkezleri, hastane ve sağlık birimleri gibi) bulaşmayı hem kolaylaştırır hem de arttırır.

    Gripten korunma ve tedavi konusunda bilinçlenmek önemli

    Riskli gruplar ve sağlık çalışanlarının mevsimlik grip aşısı olmaları, gribe karşı korunmak açısından önem taşıyor. Aşı için en uygun zaman ise Eylül –Ekim ayları. Hastalık enfeksiyonu alan kişilerden solunum yolu ve direkt temasla geçer ve kuluçka süresi 2- 3 gündür. Çoğu zaman yatak istirahatine gerek duyulur, bu da iş gücü kaybı ve okul devamsızlığına neden olur. Yine soğuk algınlığından farklı olarak hastalık seyri esnasında sinüzit, kulak iltihabı, zatürre ve bronşit gibi komplikasyonlar daha çok görülebilir ve ayakta değil genellikle yatarak atlatılır. Sağlıklı kişilerde bir haftada geçirilir. Soğuk algınlığı gibi, viral bir hastalık olduğundan bunda da gerekmedikçe antibiyotik kullanılmaz .

    Yatak istirahati ve bol sıvı, taze meyve ve uygun besin desteği, gerektiğinde doktor tarafından önerilmişse öksürük ilaçları, ateş varsa ateş düşürücüler, gerçekten gerekli ise ve komplikasyon varsa hekim tavsiyesi ile uygun antibiyotikler gibi ilaçlar kullanılabilir. Her iki hastalık da bir kış sezonu boyunca sık görülebilir ve özellikle soğuk algınlığı birden fazla kez geçirilebilir. Çünkü ikisi de kalıcı bir bağışıklık oluşturmaz. Bulaşmayı önlemek için el yıkamaya özen göstermek etkili bir yöntemdir. Bebekleri en az bir yıl anne sütü ile beslemek, odaları sık havalandırmak, sigaraya asla izin vermemek, yaz aylarında çocukların deniz ve güneşten azami faydalanmasını sağlamak, Omega 3 desteği (balık yağı), kefir, doğal ve katkısız beslenme ve yetişkin çocuklara spor yaptırmak gibi önlemler, her iki hastalıktan korunmayı ya da çok hafif atlatmayı mümkün kılabilir.

    Universal Hastaneler Grubu Hakkında

    Kurulduğu 1974 yılından bu yana büyüyerek gelişen Universal Hastaneler Grubu, 1,500’e ulaşan yatak kapasitesine sahip genel ve branş (onkoloji) hastaneleriyle, Türkiye’nin en büyük özel hastane zincirlerinden biridir.

    Universal Hastaneler Grubu, aralarında onkoloji, karaciğer ve böbrek nakli, tüp bebek, kardiyoloji ve kalp cerrahisi, beyin cerrahisi ve ortopedi gibi branşlarının da olduğu geniş bir hizmet yelpazesiyle dünya standartlarında, kaliteli, güvenilir ve en üst düzeyde sağlık hizmeti sunmaktadır.

    Grup halen, İstanbul’da Taksim Alman, Çamlıca, İtalyan, Aksaray ve Kadıköy hastaneleri olmak üzere beş, ülke genelinde Bodrum, Bursa, Diyarbakır, İzmir, Karabük, Konya Ereğli, Manisa, Malatya ve yurt dışında ise Arnavutluk-Tiran’da olmak üzere toplam 14 hastaneyle faaliyet göstermektedir.

  • Bütün kızlar toplandık!

    Bütün kızlar toplandık!

    Bütün kızlar toplandık!
    Fenerbahçe-Manisaspor bir ilke sahne oldu…

    Ünlü şairimiz Orhan Veli Kanık Cımbızlı Şiir’inde;
    “Ne atom bombası
    Ne Londra Konferansı
    Bir elinde cımbız,
    Bir elinde ayna;
    Umurunda mı dünya” der.

    Ancak Fenerbahçe’nin kadın taraftarları, cımbız ve aynayı bir yana bırakıp, Şükrü Saracoğlu Stadı’na akın etti. Takımlarına; eşlerinin, kardeşlerinin destek vermelerine alışkın kadınlar, bu kez ön saflarda yerlerini aldı.

    Amaçları Sarı-Lacivertli ekibe yürekten destek vermekti.

    DÜNYADA İLK

    Dünyada bir ilk yaşandı tribünler sadece kadınlar ve 12 yaşından küçük çocuklara ücretsiz açıldı. Fenerbahçeli taraftarlar da bu fırsatı boş geçmedi. Zor günler geçiren takımlarına destek vermek isteyen kadın taraftarlar tüm marşları hep bir ağızdan söyledi. Tezahürat konusunda sesleri biraz tiz kalsa da, tribünler deyim yerindeyse çiçek açtı.

    Bütün kızlar toplandık! | 13

    Spor Toto Süper Lig’de Fenerbahçe’nin cezası nedeniyle seyircisiz oynayacağı ve yalnızca bayan taraftarlar ile 12 yaş ve altındaki çocukların izleyebileceği bu akşamki Manisaspor karşılaşmasına talebin yüksek olduğu, basılı davetiye biletlerin kısa sürede tükendiği açıklandı.

    Fenerbahçe – Galatasaray rekabeti sadece Türkiye’de değil, dünyada bilinirken, bu ezeli rekabet zaman zaman tarihi anlara da sahne olur. Böyle anlardan biri de Fenerbahçeli kadın taraftarlar bilet kuyruğundayken yaşandı. Galatasaraylı bir taraftarın, Sarı-kırmızılı formayla kuyrukta olması ve Sarı-lacivertlilerin bunu son derece normal karşılaması belki de erkeklere bir mesaj olacak türdendi.

    Sarı-lacivertli kulüpten yapılan açıklamada, Türkiye Futbol Federasyonu’nun aldığı son karar gereği sadece kadınlar ile 12 yaş ve altı çocukların anneleriyle ücretsiz izleyebileceği Manisaspor maçı biletlerinin bugün saat 10.00’dan itibaren Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’ndaki Fenerium mağazalarıyla, Suadiye Fenerium mağazasından dağıtılmaya başlandığı bildirildi.

    Fenerbahçe taraftarı uzun kuyruklar oluşturdu:

    Kadın taraftarlardan biletlere büyük talep:

    Kulüp açıklamasında, ”Sabahın erken saatlerinde itibaren mağazalar önünde kuyruklar oluşturan taraftarlar, kısa sürede basılı biletleri tüketti. Stat yetkilileri, yeni biletlerin basılmakta olduğunu, basım işleminin gün içinde tamamlanacağını ve yine aynı Fenerium mağazaları ile stat önündeki Biletix gişesinden yeni bilet dağıtımının süreceğini bildirdi” denildi.

    7 BİN BİLET DAHA BASILIYOR!
    Sabah saatlerinden itibaren Fenerium mağazaları önünde oluşan kuyrukların ardından ilk etapta maç için basılan biletler tükenirken, kulüp büyük ilgi nedeniyle yeniden bilet basmaya başladı.

    Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’nın Maraton Tribünü ve Fenerium tribünü altında bulunan mağazaların önündeki kuyruklar giderek uzamaya başladı. Özellikle Maraton Tribünü’ndeki mağazanın önündeki kuyruk, köprü yoluna doğru uzadı. Bilet sırasında büyük kalabalıklar oluşurken, sırada bekleyen kadınlar ve çocuklar zaman zaman yaptıkları sevgi gösterileriyle karşılaşmaya olan ilgilerini dile getirdiler. Bu bölgede trafikte de yoğunlaşma yaşanırken, araçlarıyla kuyruğun yanından geçen kadınlar, sarı-lacivertli bayraklar sallayarak bekleyenlere destek verdiler.

    Yeni basılan biletler beklendiği için stat önündeki kuyruklar giderek büyüdü.

    Maç için İstanbul’a yakın illerden de kadın taraftarların geldiği görülürken, taraftarların bilet kuyruklarındaki heyecanlı bekleyişi sürüyor.

    27 BİN BİLET DAĞILTILDI
    Karşılaşma için Fenerbahçe Kulübü’nün şu ana kadar 27 bin bilet dağıttığı bildirildi.

    Sarı-lacivertli kulübün yoğun ilgi nedeniyle 7 bin bilet daha bastırdığı ve dağıtmaya başladığı, gerekirse stadın geri kalanının da seyircilere açılacağı kaydedildi.

    Bütün kızlar toplandık! | 14

    Kaynak : disikanaryalar.com