Blog

  • Kütahya Porselen resmin bir parçası oldu…

    “Resmi Tamamla” projesi sayesinde 9 engelli çocuğumuz “Haydi Gülümse” kampanyası ile tanışacak.

    Sıfır, onbeş yaş arasındaki engelli çocukların ameliyatlarına katkıda bulunmak ve geleceğe gülümseyerek bakmalarını sağlamak için kapısında “Resmi Tamamla” sloganlı etiket bulunan mağazalardan alışveriş yapabilirsiniz.

    Özürlüler Vakfı projesi olan “Haydi Gülümse” kampanyasına destek amacı ile geliştirilen “Resmi Tamamla” projesi önceden belirlenmiş olan 9 engelli çocuğa umut ışığı olacak. MetroCity alışveriş merkezinin içerisinde projeye katılacak olan markaların kapılarına 3-9 Haziran tarihleri süresince “Resmi Tamamla” sloganlı etiketler yapıştırılacak. Etkinliğin bulunduğu marka müşterilerine, 100TL. ve üzeri alışverişlerde bir puzzle parçası hediye edecek. Puzzle parçasını alan müşteriler, Özürlüler Vakfı’nın AVM içerisinde bulunan standına uğrayarak parçalarını birleştirecek ve dev puzzle tamamlanmış olacaktır. 1 haftalık sürenin bitiminde puzzle da bir çocuk görseli fotoğrafının görüntüsü ortaya çıkacak.

    Kütahya Porselen resmin bir parçası oldu… | 1

  • BEDD üyeleri yararına `Umuda Yolculuk` fotoğraf sergisi

    Bir düşün peşinde, kilometreler katettiler… Bazen memleketimizin sırlarında kayboldular bazen sınırlar aştılar bir hayalin içine düştüler… Ve bastılar deklanşörlere… Bastılar ve hapsettiler düşlerinin peşinde gözlerinin gördüğünü… gün geldi istediler ki düşleri sadece kendileri için değil başkaları için de umut olsun… En azından uzaklar yakın olsun…

    Fotoğrafçı için düşlerin gerçeğe dönüşmesidir fotoğraf…
    Bekliyoruz ki başka düşler de gerçek olsun…

    (BEDD) BEDENSEL ENGELLİLERLE DAYANIŞMA DERNEĞİ yararına düzenlenen fotoğraf sergisinden, duvarınıza asacağınız her fotoğraf engelli arkadaşlarımızın tekerlekli sandalyeye kavuştuğunu size hatırlatsın; YOLCULUKLARIMIZ ONLARIN UMUTLARI OLSUN…

    Fotoğraf severlerin değerli katılımlarını beklediğimizi ifade eder, ziyaretleriyle engelli dünyasına katkı ve farkındalık sağlayacaklarını hatırlatmak isteriz.

    Saygılarımızla

    “Umuda Yolculuk” Fotoğraf Sergisi
    Katılımcılar: Mehmet Naci Demirkol, Murat Sertan Sağmanlı, Zeynep Yassıbağ
    Sergide Yer Alan Çalışma Sayısı: 40 adet fotoğraf
    Sergi Tarihi: 1-10 Haziran 2011
    Sergi Açılışı: 5 Haziran 2011 saat 18.00
    Sergi Mekânı: Metrocity Alışveriş Merkezi – Zemin Kat Sergi Alanı
    BEDD
    Tel: (0216) 370 81 66 (Pbx)
    www.bedd.org.tr

    BEDD üyeleri yararına `Umuda Yolculuk` fotoğraf sergisi | 3

    “UMUDA YOLCULUK” FOTOĞRAF SERGİSİ

    Umuda Yolculuk fotoğraf projesini gerçekleştiren ekip, biri diş hekimi diğer ikisi ise özel sektörde yöneticilik yapan üç amatör fotoğrafçıdan oluşuyor.

    Grup üyeleri fotoğrafa gönül verdikten sonra daha fazla seyahat etmeye ve dünyaya farklı bir gözle bakmaya başlamış; zamanla hayatlarının bir parçası haline gelen fotoğrafın iç dünyalarını zenginleştirdiğini, onlara yaşamları için gerekli motivasyon ve enerjiyi verdiğini de düşünüyorlar.

    Hobi olarak başladıkları bu uğraş zamanla onlarda çektikleri fotoğrafları başkaları için faydalı bir hale getirme fikrini ortaya çıkarmış; Bedensel Engelliler Dayanışma Derneği (BEDD) ile tanışma da projenin çıkış noktası olmuş. Grup üyeleri, herkesin onların gözünden görebilmesini istiyor ve sergiden elde edilecek gelirle engellilere tekerlekli sandalye alınmasını amaçlıyor.

    ÖZGEÇMİŞLER

    Mehmet Naci Demirkol

    1961 de İstanbul’da doğdu, Kimya Mühendisi, çok uluslu bir şirkette İnsan Kaynakları Müdürü olarak çalışıyor, orta okul yıllarından beri fotoğraf çekiyor, çeşitli yarışmalarda derece ve sergileme kazandı, çeşitli ortak sergilere katıldı, son yıllarda fotoğrafla ilgili çalışmalarıma ağırlıklı olarak Fototrek ile devam ediyor, seyahat fotoğrafçılığı, portre ve makro özellikle ilgilendiği alanlar, İFSAK üyesi, evli, bir oğlu ve bir kızı var.

    Murat Sertan Sağmanlı

    1972 yılında Ankara’da doğdu. Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümünü bitirdi. Perakende sektöründe başladığı kariyerini gıda sektöründe yöneticilik yaparak devam ettirmektedir.
    Uzun yıllar ilgi duyduğu fotoğrafa 2007 yılında başladı; aldığı çeşitli eğitimler ve atölye uygulamalarıyla fotoğrafla ilgili çalışmalarını sürdürdü. Fotoğrafla birlikte yurtiçi ve yurtdışı seyahatleri de yoğunluk kazandı. Kişisel internet sitesi ve çeşitli fotoğraf paylaşım sitelerinde çalışmalarını paylaşmakta olup; biri kişisel fotoğraf sergisi “Bir Başka İstanbul” olmak üzere çeşitli karma sergilerde fotoğrafları sergilenmiş, dergi ve televizyonda yayınlanmıştır. Ayrıca çeşitli fotoğraf yarışmalarında kazandığı ödül ve sergilemeleri de bulunmaktadır. İFSAK üyesidir.

    Zeynep Yassıbağ

    1974 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinden mezun oldu ve aynı fakültenin Periodontoloji Anabilim Dalında doktora çalışmasını tamamladı. Fotoğraf, şiir ve tiyatro ile amatör olarak ilgilenmektedir. Fotoğrafla ilgilenmeye başladıktan sonra yurtdışına uzun seyahatler yapmıştır. “Bir Başka İstanbul” fotoğraf sergisinde sergilenmek üzere şiirler yazmış ve fotoğrafları çeşitli gösterilerde yayınlanmıştır.

    BEDD

  • Bilgisayarınız bahara hazır mı ?

    Bilgisayarınız bahara hazır mı ?

    Bilgisayarınız bahara hazır mı ? | 5Hepiniz, bu güzel bahar mevsimine ayak uydurmak için yenilenmeye çoktan başladınız bile… Bu tazelenme hareketine neden bilgisayarınız da katılmasın? İşte size bilgisayarınızı
    bahara hazır etmek için Intel’den bahar tadında öneriler…

    Baharın gelmesiyle birlikte kendimizde, evimizde, işyerimizde, doğada; kısaca etrafımızdaki herkes ve her şeyde bir yenilenme, canlanma ve hummalı bir temizlik süreci başlar. Bahar temizliği ile yepyeni mevsime tazelenmiş bir şekilde hazırlanmak herkesin, her şeyin hakkı tabii. Peki bilgisayarlarımız? Onların da hakkı değil mi, bahara hazırlanmak? Günün her saati, her hava, her mevsim koşulunda ve her yerde yanımızdan eksik etmediğimiz hatta aksesuar gibi kullandığımız dizüstü bilgisayarlarımız, netbooklarımız; evimizdeki, ofisimizdeki masaüstü bilgisayarlarımız… Elbette hepsinin bir bahar bakımına ihtiyacı ve de hakkı var. İşte size Intel’den, bilgisayarınızda bahar temizliğine yönelik hayatınızı kurtaracak ipuçları…

    Dışı seni içi beni yakmasın
    Eğer siz de, bilgisayarınızın ilk zamankine göre daha düşük performanslı çalıştığı, açılış-kapanış sürelerinin bir hayli uzadığı ya da bilgisayarınızdaki programların geç açılmaya başladığından yakınıyorsanız, bizim kendi aramızda “İç PC Bakımı” olarak adlandırdığımız önerilerimize mutlaka kulak vermelisiniz.

    E-posta çöplüğü mü? Bundan hoşlanacağınızı hiç sanmıyoruz…
    E-postalar, günümüz modern dünyasının vazgeçilmez mektupları… Özellikle iş dünyasının olmazsa olmazları… Gerekliliklerinin farkındayız, ama ne kadar gerekli olduğu tamamen size bağlı. Bir kısmı mutlaka lüzumsuz. Hele bir de üzerinden yıllar geçmişse, mutlaka e-postalarınızı silin. Sonra bilgisayarınızda bir e-posta çöplüğü yaratıp, arasında kaybolabilirsiniz. Tabii saklamaya can attıklarınız, çok özel olanlar durabilir. Belki “özel” diye ayrı bir klasör açarak da bu tarz e-postalarınızı saklayabilirsiniz.

    Eski sevgilinizin fotoğrafları hard diskte fazla yer kaplıyor olabilir mi?
    Kesinlikle öyledir ve bilgisayarınızın yukarıda saydığımız birtakım yavaşlama problemleri bile o eski sevgili olabilir. Hemen uzaklaşın! Böyle bir durum yaşamıyorsanız bile özellikle yüksek megabayt ve gigabayt’lardaki fotoğraf ve videolar, bilgisayarınızın hard diskinde çok fazla yer kaplayabilir. Biliyoruz ki, Facebook ve YouTube gibi sosyal paylaşım platformlarında da bu görsel içerikleri sevdiklerinizle paylaşmak istiyorsunuz ama tüm bunların keyfini çıkarırken, bilgisayarınızın iç huzurunu da düşünmelisiniz. Bu nedenle de İç PC Bakımı’nda ilk olarak yapmanız gereken hard diskte yer kaplayan gereksiz dosya ve programları kontrol etmek. Yedeklemek istediklerinizi, DVD gibi dosya depolama sistemlerine kaydedebilir ya da kapasitesi terabayt’larla ifade edilen harici disk’lere kopyalayabilirsiniz. Elbette, saklamak istemiyorsanız tüm gereksizler için “delete/sil” tuşuna basmanız yeterli.

    Virüslere geçit yok
    Bilgisayar ve internet, günümüzün ayrılmaz ve vazgeçilmez ikilisi. Bizim de hayatımızın merkezi. Biliyor musunuz: Her ay, YouTube’da 12 milyarın üzerinde video izleniyor. Her ay Facebook’a, 415 bini video olmak üzere 2,5 milyar görsel yükleniyor. Hepimiz, bunları izlemeye ve bu platformlara kendi içeriklerimizle katkıda bulunmaya bayılıyoruz elbette. Ama tüm bunları yaparken bilgisayarınızın güvende olduğundan da emin olmalısınız. İnternete bağlanan bir bilgisayarda olmazsa olmaz programlardan biri de antivirüs programıdır. Bu programların ücretsiz ya da kırılmış programlar olmamasına, güncel programlar olmasına dikkat edin. Belli aralıklarla virüs taraması yapmayı ihmal etmeyin.

    Yaşasın güvenli İnternet!
    Yine unutulmaması gereken bir şey de “hiçbir şeyin bedava olmadığı”. Burada Orhan Veli’nin “bedava yaşıyoruz, bedava” adlı nadide şiirini de anımsamadan geçemedik. Gelelim, internet ve bedava ilişkisine… Elbette internette bedava indirilebilecek pek çok program, dosya, veri, bilgi, malzeme var. Ama unutmayın bedavaysa, vardır bir bit yeniği. Siz, kurmak için programı indirdiğinizde, kuran da siz olduğunuz için aslında risk alıyorsunuz ve genellikle kırılmış ve orijinal olmayan programları indirdiğiniz için de programın bilmediğiniz dosyalarını da tıklayıp çalıştırabiliyorsunuz ve bundan kaçış yok. Bu da güvenli olmayan birtakım içeriklerin bilgisayarınıza bulaşmasına neden olup, onu hasta edebiliyor tabii. O nedenle siz, siz olun “bedava mal, baldan tatlıdır” felsefesi ile İnternet’e yaklaşmayın!

    Bilgisayarınız sadece size özel olsun
    Ayrıca, bilgisayarınızın başkaları tarafından kullanılmasını ya da kurcalanmasını istemiyorsanız açılış ve kapanış için özel şifreler koyabilirsiniz. Bu yöntem, özellikle bilgisayarınızın içinde size ait olan önemli bilgi ve görselleri hırsızlara karşı korumak adına da ekstra fayda sağlayabilir. Ayrıca, pek çok farklı bilgisayar markası da yüz, parmak izi tanıma gibi tamamen kişiye özel şifreleme sistemleri ile güvenliği en üst noktaya taşımış durumda. Yeni bir bilgisayar satın alacaksanız, bu tarz güvenlik özelliklerine sahip birini tercih edebilirsiniz.

    Bakımlı PC sahibinden belli olur
    Elbette bu deyişin, böyle olmadığını biliyoruz. Ama gelin görün ki, modern dünyanın insanları olarak, teknoloji dünyasındaki evrimin, günlük hayatımıza kattığı değişikliklere adapte olmak gerektiğine de inanıyoruz. Değil mi? Neyse sözü fazla uzatmayalım. “İç PC Bakımı”ndan sonra şimdi de sıra “Dış PC Bakımı”nda…

    Önce düşmanlarınızı iyi tanıyın!
    “Bilgisayarın da düşmanı mı olurmuş?” demeyin. Çünkü, toz, sigara külü, yiyecek kırıntıları ve doğrudan gelen güneş ışığı, bilgisayarı oluşturan donanımların en büyük düşmanıdır. Aslında bilgisayarınızın sağlıklı ve verimli bir şekilde çalışabilmesi için ayda bir kez temizlenmesinde fayda var. Süreci, bu bahar temizliği ile başlatabilir ve periyodik olarak devam ettirebilirsiniz.

    İç temizlik bitti, sıra geldi dış temizliğe. Temizliğe başlamadan önce…
    Temizlik esnasında kullanacağınız malzemeleri seçerken çok dikkatli olmalısınız. Eğer kuvvetli çözücüler kullanırsanız, bilgisayarı bahara hazırlayayım derken, donanımlara kalıcı zararlar verebilirsiniz. Aman dikkat! Son dönemlerin en popüler kelimelerinden biri “doğallık” biliyoruz ama bilgisayarınızı temizlerken de “doğal ve zararsız maddeler” seçmeniz de fayda var. Görüyorsunuz ya, her ne kadar teknolojinin son ürünü aletler de olsalar, onlar da doğallığı seviyor. Kolları sıvamadan önce mutlaka bilgisayarınızı kapatın ve dizüstünüzün de pilini çıkartın. Hatta temizlik süresince güç kablosunu da sökmeniz iyi olacaktır. Şimdi o da, siz de harika bir bahar temizliğine hazırsınız.

    Hangi malzeme ve ekipman ile hangi bölümleri temizlemelisiniz?
    Bilgisayarın yüzeyini nemli bir bezle silebilirsiniz. Bez olarak, ince ve yumuşak dokulu bir bez tercih edin. Çıkmayan zorlu lekeler için beze, çok güçlü olmayan tercihen organik temizleyiciler ya da bir parça bulaşık deterjanı damlatabilirsiniz. Yalnız kullanacağınız temizleyici ya da deterjanın kesinlikle bilgisayarın içine sızmaması gerekiyor. Dikkat etmelisiniz. Bu arada pek çok teknoloji marketlerde ve mağazalarında bilgisayar temizliği için özel bezler satıldığını bilmenizde de yarar var. Satış personeline danışarak ihtiyacınız olan bezi alabilirsiniz.

    Ekrana daha nazik davranmalısınız
    Ekran için ise sadece yeni bir temiz, nemli anti statik bez kullanmalısınız. Ekranı temizlerken çok sert kumaşları kullanmamaya dikkat edin. Aynı şekilde, sert temizlik maddelerinden de uzak durun. Aksi halde cam üzerinde büyük çizikler oluşmasına yol açabilirsiniz. Özellikle bilgisayar kasası gibi daha sert ve metal yüzeyleri için daha güçlü temizleyiciler kullanabilirsiniz. Ama plastik yüzeylere dikkat etmelisiniz.

    Temizlemezseniz klavyeniz size küser, bunu bilin!
    Şaka değil, gerçek! Eğer klavyenizi temizleme alışkanlığı edinmezseniz, kısa süre sonra yenisini almak zorunda kalırsınız. Gerek tuşların arasında biriken toz ve özellikle yiyecek artıkları gerekse temizlenmemekten ötürü renginin giderek kararması zamanla bilgisayarınıza da zarar verecektir. Tuşların arasını temizlemek için klavyeyi ters çevirip hafifçe sallamak veya bir aspiratör yardımıyla hava püskürtmek yeterli olacaktır. Burada tercihinizi, pille çalışan, havayı çekenden ziyade üfleyen ufak aspiratörlerden yana kullanabilirsiniz. Lütfen, elektrikli süpürge olmasın. Biliyoruz ki, teknolojinin bir başka nimeti olan elektrikli süpürgeler, sahip oldukları farklı başlıklar ile evde köşeyi bucağı temizliyor ama dediğimiz gibi bilgisayar klavyeleri için uygun değiller…

    Klavyenin tuşları; arası, üzeri, çevresi ayrı…
    Tuşların arasını hallettiniz ama üzerlerini ve çevrelerini de unutmayın. Bu bölgeleri, tek tek temizlemenizde yarar var. Bu işlem, ilk bakışta son derece sıkıcı gibi görünebilir ama kirli veya dökülen ve hiç temizlenmeyen şekerli içecek lekeleri nedeniyle yapışkan tuşlarla çalışmaktan daha iyidir.

    Çoğu klavye tuşu istenirse yukarı çekilerek çıkarılabilir, bulaşık deterjanı ile yıkanabilir ve altı da hava üflenerek temizlenebilir. Ne kadar çok pislik çıktığını göreceksiniz. Tabii çıkardığınız tuşları, geri takarken yerlerini karıştırmamaya dikkat etmeniz gerekiyor. Görsel hafızanız çok kuvvetli değilse, hatırlamaya yardımcı olması açısından, tuşları çıkarmadan önce klavyenin bir fotoğrafını çekebilir ya da çiziminiz kuvvetli ise mini bir resmini yapabilirsiniz. Bir ipucu daha; boşluk tuşu gibi uzun tuşları sökerken altındaki destek birimleri, çentiğinden kurtarmalısınız.

    “Bu devirde yok canım…” deyip de anneanne usulü olarak görmeyin; üzerine dantel örtün demiyoruz, tabii o da sizin dekoratif tercihiniz ama, bilgisayarı kullanmadığınız zamanlarda klavyeyi plastik bir kılıf veya bezle örtebilirsiniz. Bu şekilde tuşların arasına toz girmesini de engellemiş olursunuz. Özellikle seyahat ve tatillerde çok işe yaradığını göreceksiniz.

    Farelerin de bir cımbıza ihtiyacı olduğunu biliyor muydunuz?
    Eğer fareniz komutlara cevap vermiyor ya da sadece tek bir yöne gitmekte ısrar ediyorsa, kırmızı alarm: Temizlik vakti gelmiş demektir. Yapmanız gereken şey çok basit, önce nemli bir bez alın. Farenizi ters çevirerek, içindeki topu tutan halkayı açın. Topu çıkartıp temizleyin. Farenin içine göz atarsanız, silindirler üzerinde birikmiş olan toz ve kiri hemen göreceksiniz. Siz cımbızı sadece kaş almak için mi kullanırdınız? Artık farenize de bir cımbız ayarlama vaktidir. İşte farenizde tam da topa hareket kabiliyeti veren bu bölgede biriken kirler için cımbız çok yardımcı olacaktır. Sonra, aynı bez yardımıyla ya da köşe bucağı iyice temizlemek için bir kulak temizleme çubuğuyla farenin içini temizleyip, fareyi kapatabilirsiniz. Farenizi, üç ayda bir mutlaka temizlemenizi öneririz.

    Kullanım kılavuzlarının bugünler için olduğunu hatırlayın…
    Geldik, “Dış PC Bakımı”nın sonuna… Son olarak, kullanım kılavuzlarının, ürünleri sadece ilk aldığımız sırada değil, ürün ömrü boyunca bize kılavuzluk edebileceğini unutmayın. Mutlaka, cihazınızın kullanım kılavuzundan destek alın.

    Son olarak…
    Unutmayın, “temiz makine” terminolojide, mümkün olduğu kadar az ve ihtiyaç duyulan programa sahip olan makinedir. Bu nedenle öncelikle ihtiyaçlarınızı iyi belirleyin ve çoğu zaman sağ kolunuz olan bilgisayarınızı, gereksiz dosyalarla yormayın. Tabii kendinizi de! İnternet, bilgiye anında ulaşma anlamında, son yüzyılın gelmiş geçmiş en büyük buluşu kesinlikle. Siz, fikir almak, bilgi edinmek için yine Google’a sorun ama karşınıza çıkan ilk ya da her makaleyi ya da bilgiyi “doğrudur” diye kabul etmeyin. Mutlaka kaynağını araştırın ama bunun yanı sıra öncelikli olarak üreticinin sitesine göz atmayı unutmayın. Bilgisayarınızla ilgili yaşadığınız ya da yaşayabileceğiniz her türlü sorunun cevabını orada bulacak, danışmanlık hizmetini doğru yerden alacaksınız.

    Bahar temizliğini de yaptığınız bilgisayarınızla baharın tadını çıkarmanızı dileriz.

  • Yumurtalarım biter mi ?

    Tüp bebek gibi çok sayıda yumurtanın büyütüldüğü yöntemlerle tedavi gören kadınların endişelerinden biri de yumurtalarının biteceği, erkenden menopoza gireceklerini düşünmeleridir. Bu yöntemlerde sadece zaten büyümeyok olma sürecine girmiş olan yumurtaların hepsinin basket olması, yani olgunlaşması sağlanır. Dolayısıyla, ilaçlar menopoz yaşını etkilememektedir. Diğer taraftan, doğum kontrol haplarıyla yumurtlamayı engelleyerek de menopozu geciktiremeyiz. Kadının üretken dönemi ergenlikte gonadotropinlerin salgılanmasıyla başlar (menarş-ilk adet), hormonlara cevap veren yumurtaların bitmesiyle son bulur (menopoz).

    Adet dönemlerini daha iyi anlayabilmek için üç bölüme ayırabiliriz:

    I) Foliküler faz : Bu dönemde yumurtalıkta yumurta içeren folikül gelişirken endometriyumda da proliferasyon olmakta endometriyum dokusu çoğalmaktadır. Baskın hormon östrojendir. Adetin ilk gününden yumurta çatlamasına kadar olan dönemdir.

    II) Yumurtlama.

    III) Luteal faz: Bu dönemde yumurtanın atılmasını takiben oluşan kistten progesteron salınmaktadır. Progesteronun etkisiyle döllenmiş yumurtanın beslenmesi için tüple ve endometriyumda salgılar oluşur. Bu nedenle, bu faz sekretuar (salgılayıcı) dönem olarak da adlandırılmaktadır. Yumurtlamadan sonra adetin tekrar başlamasına kadar olan dönemdir. Yumurta bu dönemde döllenip uterusa tutunur (implantasyon).

    Aslında az önce anatomiden bahsederken fizyolojik döngüden de biraz bahsettim. Şimdi bazı bilgileri tekrar olarak değil de pekiştirme olarak kabul ediniz. Her adet dönemi kandaki FSH düzeyinin yükselmesiyle başlar. FSH etkisiyle yumurtalıkta bir grup folikül büyümeye devam eder. Foliküller ultrasonografide su dolu küçük kesecikler gibi görülür. Her birinde bir oosit (yumurta) vardır. Foliküller büyürken östrojen salgısı da yaparlar. Östrojen hormonu rahim iç yüzeyini kaplayan endo-metriyumu uyararak kalınlaşmasını ve embriyoyu tutacak hale gelmesini sağlar. Diğer yandan da rahim ağzı salgısında sperm geçişini kolaylaştıracak değişikliklere, özellikle kıvamının incelmesine neden olur. Östrojen hormonu yeterince artınca, bu durum beyin tarafından algılanarak hipofize FSH salgısını azaltması emri verilir. FSH düzeyinin azalması diğer büyümekte olan foliküllerden çoğunun tekrar küçülerek kaybolmasına yol açar. Bunlar arasından en büyük olanıysa büyümesini devam et-tirerek gebelik oluşturacak olgunluğa erişir. Folikül çapı 20-24 mm. civarındayken kandaki östrojen düzeyinin kritik seviyeye ulaşması hipofizden ani şekilde LH salgılanmasını tetikler. Bundan 34-36 saat sonra folikülün çatlamasıyla ovülasyon (yumurtlama) olur.
    Yumurtlamadan sonra, olgun yumurtanın atıldığı folikül yok olmaz. Renginden dolayı corpus luteum (sarı cisim) adını alıp, progesteron adı verilen gebelik için çok önemli bir hormonu salgılamaya başlar.

    Progesteron hormonu endometriyum üzerinde embriyonun tutunması ve beslenmesine yönelik değişiklikler yapar. Artık atılan yumurtanın döllenmesi ve uterusa gelip tutunması beklenmektedir. Corpus luteumun sekiz, on gün ömrü vardır. Gebelik gerçekleşmezse salgıladığı progesteron miktarı azalmaya başlar. Bu da bir müddet sonra endometriyumun dökülmesine, yani adetin başlamasına neden olur. Adetin ilk günü yeni dönemin de başlangıcıdır.

    Eğer gebelik gerçekleşir ve embriyo implante olursa çevresindeki trofoblast isimli hücreler beta HCG (human chorionik gonadotrpin) isimli bir hormon salgılarlar. Beta HCG gebelik testlerinde tetkik ettiğimiz hormondur. Bu hormon corpus luteumu besleyerek progesteron salgısının devamını sağlar. Progesteronun varlığı adet kanamasını engeller, gebelik devam eder.

  • Hamilelikte Pirinç Tüketimi Önemli…

    Hamilelikte Pirinç Tüketimi Önemli…

    Hamilelikte Pirinç Tüketimi Önemli… | 7

    Hamilelikte Pirinç Tüketimi Önemli… | 8Hamilelikte artan kalsiyum, demir ve vitamin ihtiyacının karşılanması için tahıllar ve kuru baklagiller tüketilmesi gereken besin grubunda yer alıyor. Bu dönemde hem annenin hem de bebeğin ihtiyaç duyacağı vitaminlerin kaynağı olarak görülen pirincin tüketilmesi de, anne ve bebek sağlığı için oldukça önemli.

    California Rice Commission’un açıklamasına göre, California’da yapılan pek çok araştırma; pirinçte yer alan farklı vitamin ve minerallerin hamilelik döneminde anne ve bebek sağlığı açısından büyük önem taşıdığını ortaya koyuyor.

    Doğal bir vitamin ve mineral kaynağı olan pirincin içeriğinde; protein, karbonhidrat, fosfor, kalsiyum, sodyum, potasyum, magnezyum, çinko, A, B1, B2 vitaminleri ve demir bulunur. Hamilelik döneminde kadınlar, demire normal şartlardan iki kat daha fazla gereksinim duyarlar. Hamileliğin son aylarında bebek, doğumdan sonra ilk yaşamsal fonksiyonlarında kullanmak üzere demir depolamalıdır. Bu nedenle hamileliğin son aylarında tüketilen pirincin hem anne hem de bebek sağlığında olumlu etkileri olacaktır.

    Pirinç, kan şekeri düzeyini sabit tutması, hazmının kolay olması ve içerisinde bulunan zengin mineraller ile hamilelik döneminizin rahat geçmesine yardımcı bir besin türüdür. Ayrıca tansiyonu dengeleme etkisi ile özellikle hamilelik öncesi oluşabilecek yüksek tansiyonun önlenmesinde etkilidir.

    Pirincin içerisinde yer alan A vitamini; deri, saç ve diş eti sağlığı için gerekli bir vitaminken B1 vitamini; bebeğin gelişim döneminde hücre oluşumu, dolaşım sistemi ve sinir sistemi için vazgeçilmez bir vitamindir. B2 Vitamini; Hamilelik döneminde artan enerji ihtiyacına cevap verebilmek için, besinlerdeki enerjiyi açığa çıkarması nedeniyle önemli bir vitamin türüdür. Pirinçte yer alan minerallerden Kalsiyum ise, bebeğin sağlıklı vücut ve kemik yapısının oluşması ve aynı zamanda anne adayında meydana gelebilecek diş çürümesi, el ve ayak tırnaklarındaki güçsüzlükler ve kalsiyum eksikliğinde ortaya çıkabilecek bedensel ağrılar için birebirdir. Pirinç ayrıca hamileler için çok önemli olan folik asit alımı bakımından da zengin bir kaynaktır.

    Pirinçli hafif tarifler

    1. DENİZDEN GELEN LEZZET

    Malzemeler:

    1 su bardağı California Calrose Pirinci
    100 gr. Karides
    100 gr. Kalamar
    100 gr. Midye
    2 adet orta boy domates
    2 yemek kaşığı zeytinyağı
    1 adet kuru soğan
    2 su bardağı su
    Tuz
    Karabiber
    ½ adet limon suyu

    Hazırlanışı:

    Bir tencerede kapağı açık şekilde bol suda karidesleri haşlayın. Soğumaya başlayınca kabuklarını çıkarın. Başka bir tencerede kalamar ve midyeleri kabuğu soyulmuş soğanla birlikte hafif haşlayın. Diğer tarafta ayıklanmış yıkanmış pirinci bol suda yıkayın. Pilav tenceresinde yağı kızdırın, pirinç ve tuzu ilave edip deniz mahsüllerini ekleyin. 2 bardak su ilave edin. Su kaynayınca ocağın altını biraz kısın. Ayrı bir tavada zeytinyağını kızdırın rendelenmiş domatesleri kavurun. Domates sosunu pirinçli karışıma ekleyip biraz daha pişirin. Üzerinde limon suyu gezdirip sıcak servis yapın.

    Hamilelikte Pirinç Tüketimi Önemli… | 9

    2. PİRİNÇLİ KARNABAHAR SALATASI

    Malzemeler:
    150 gr haşlanmış California Calrose Pirinci
    1 kırmızı soğan
    1 tutam maydanoz
    1 karnabahar
    1 kırmızı dolmalık biber
    1 sarı dolmalık biber
    3 çorba kaşığı limon sirkesi
    5 çorba kaşığı sıvıyağ
    Tuz, karabiber
    1 küçük konserve mısır
    1 tutam dereotu
    2 yumurta

    Hazırlanışı:
    Soğanı soyup küçük küpler halinde doğrayın. Maydanozu ve dereotunu temizleyip yapraklarını ayıklayın ve ince olarak kıyın. Karnabaharı ayıklayıp küçük parçalara bölün. Biberleri temizleyip çekirdeklerini ayıkladıktan sonra küçük küpler halinde doğrayın.

    Bir kasede, soğan, kıyılmış maydanoz, sirke, 3 çorba kaşığı yağı, biberleri ve pirinci karıştırıp, tuz ve karabiberle tatlandırın.

    Karnabaharı tuzlu suda 5 dakika kadar haşlayıp, süzgece alıp suyunu süzün. Daha sonra bir kapta yumurtanın içine ince doğranmış dereotu, tuz ve karabiber de ekleyip karıştırıp bir harç hazırlayın.

    Karnabaharları yumurtalı harca bulayıp kalan sıvıyağla kavurun. Önceden hazırladığınız salata kasesine karnabaharı da alın. Maydanoz ve dereotu yaprakları ile süsleyip servis yapın.

    Hamilelikte Pirinç Tüketimi Önemli… | 10

    Sporcu beslenmesinde pirincin önemi

    Pirinçte kuvvetli kas ve kemik yapısını güçlendiren protein, karbonhidrat, fosfor, kalsiyum, sodyum, potasyum, magnezyum, çinko, A, E, B1 ve B2 vitaminleri bolca bulunur.
    Daha önce spor yaparken doğru ve sağlıklı beslenmenin yollarını sizlerle paylaşmıştık. Bu yazımızda da karbonhidratların kaybedilen enerjinin geri kazanılması ve kas gelişimi açısından önemine değineceğiz…

    Spor yaparken kuvvetli kas ve kemik gelişimi için tükettiğimiz ve proteinlerden sonra gelen en etkili besin gurubu karbonhidratlardır. Karbonhidrat açısından oldukça zengin olan pirincin tüketilmesi ise, özellikle enerji ihtiyacını ortaya çıkaran spor dallarında, kaybedilen enerjinin geri kazanılması ve kas gelişimi için oldukça önemlidir.

    Proteinler insan vücudunun gereksinimi olan besin maddelerinin önemli bir bölümünü oluşturur. Karbonhidratlar ise; aktüel enerji taşıyıcılarıdır ve sporcular için en önemli enerji kaynağını oluştururlar. Düzenli yapılan egzersiz sırasında ya da kısa süreli aktivitelerde, enerji ihtiyacını karşılamak için karbonhidrat tüketimi çok önemlidir.

    Pirinç neden önemli ?

    USA Rice Federation’ın açıklamasına göre, ABD’de yapılan pek çok araştırma; pirinçte yer alan farklı vitamin ve minerallerin vücut sağlığımız açısından büyük önem taşıdığını ortaya koyuyor. Çünkü pirinçte; kuvvetli kas ve kemik yapısını güçlendiren protein, karbonhidrat, fosfor, kalsiyum, sodyum, potasyum, magnezyum, çinko, A, E, B1 ve B2 vitaminleri bol miktarda bulunuyor.

    Zengin karbonhidrat içeriği, hazırlanmasının kolaylığı ve vücuda zararlı toksin maddelerin atılmasına yardımcı olan pirinç, sporcuların ve spor yapanların en çok tercih ettiği hububat çeşididir. Pirinç aynı zamanda kompleks karbonhidrat kaynağıdır. Kompleks karbonhidratlar vitamin, mineral, posa da içermekte ve daha uzun sürede yavaş yavaş enerji sağlamaktadır. Ayrıca pirinçte yer alan kalsiyum, demir gibi mineraller; kalp ritmi, kan basıncı, vücuttaki sıvı dengesi gibi vücuda yararlı olan birçok düzenleyici fonksiyonlarda da rol oynar.

  • Hayatı hafifleten on öneri

    Bir çoğumuz hafiflemek için çok çeşitli yöntemler denemişizdir. Her defasında bin bir umutla sarıldığımız mucize metotlarla, kısa vadede fazlalıklarımızdan kurtulsak bile, uzun vadede tekrar kilo alarak hayal kırıklıklarıı yaşamışızdır. Fazla kilolarımızdan sonsuza kadar kurtulmak istiyorsak aslında yapmamız gereken tek şey diyet yapmadan sağlıklı beslenmeyi yaşam biçimi haline getirmektir.
    İşte size Obezite ve Metabolizma Hastalıkları uzmanı Dr. Ayça Kaya’dan diyet yapmadan yaşamınızı hafifletmenin on kuralı:

    1) ASLA AÇ KARNINA SOFRAYA OTURMA!
    Aç karnına yemeğe başladığınızda iki kat daha çok yersiniz. Yemekten önce ayran veya bir sütlü kahve içmek, küçük bir meyve yemek veya yemekten önce bir tabak salata yemek her zaman ana öğünde daha az yemenizi sağlar.

    2) BESLENMEDE ÇEŞİTLİLİĞE ÖNEM VER!
    Tek yönlü beslenmek kişiyi çok tatmin etmez ve yemek düşüncesini kafasından uzaklaştıramaz. Zaten hiçbir şey yememiştim diye düşünülür ve bir sonraki öğünün hayali ile yaşanır. Örneğin tek başına 1 tabak kıymalı makarna yerseniz gözünüz ikinci tabakta kalır. Zaten azıcık makarna yemiştim diye düşünüp bir sonraki öğünde çok abartılı yiyebilirsiniz. Ama bir tabak makarna yerine 2 kaşık makarna, 1 küçük köfte, 3 kaşık yoğurt, salata, 1 bardak su ve 2 tane mandalina yediğinizde, çok yedim diye düşünürsünüz ve bir sonraki öğünde belki canınız hiçbir şey yemek istemez. O nedenle küçük bir ana öğünü düşük kalorili yiyeceklerle tamamlamayı alışkanlık haline getirin.

    3) YEMEĞİNİZİ SAATE GÖRE YEMEYİN! VÜCUDUNUZUN SESİNİ DİNLEYİN!
    Saate göre yemek yediğinizde aklınız hep yiyeceklerde kalır. İkide bir saate bakarsınız ve hep şimdi şunu yersem 3 saat sonra ne yiyebilirim diye düşünürsünüz. Bu şekilde hep daha fazla yiyebilirsiniz ve bir süre sonra yemek için yaşamaya başlarsınız. Ama yemeği vücut saatinize göre ayarladığınızda yaşamak için yersiniz. Yemek için acıkma duygunuzu bekleyin ve yemeği acıktığınızda yiyin.

    4) AÇLIĞINIZI ÇOK ERTELEMEYİN!
    Yemeği açlık sinyalinizi hisseder hissetmez en geç 10 dakika içinde yiyin. Eğer açlığınızı çok ertelerseniz bir sonraki öğünde iki kat daha çok yersiniz. Bu tıpkı denizin altında nefesinizi tutmaya benzer. Suyun dışına çıktığınızda iki kat daha çok nefes alısınız.

    5) YEMEK YEDİĞİNİZ SERVİS TABAĞINIZI KÜÇÜLTÜN, KÜÇÜK ÇATAL KULLANIN!
    İnsan beyni ile doyar, o yüzden önce algınızı doyurun. Örneğin 2 yemek kaşığı ıspanak yemeğini önce küçük bir fincan tabağında düşünün, sonra pasta tabağında düşünün, sonra da büyük bir servis tabağında düşünün. Fincan tabağındaki ıspanak gözünüze daha çok görünür. Hele hele bu yemeği yemek için küçük çatal kullandığınızda yeme süresini de uzatırsınız ve çok yedim diye düşünürsünüz.

    6) ZAYIFLAMAK İÇİN EKMEK YE!
    Yemeğinizin yanına koyduğunuz bir-iki dilim esmer ekmek daha çok doymanızı sağlar. Ekmek sizi daha uzun süre tok tutar. Ancak ekmek yediğiniz öğünde çorba, pilav, makarna, börek, tatlı gibi karbonhidrat içeriği yüksek yiyeceklerden uzak durun.

    7) MEYVE SUYU YERİNE MEYVENİN KENDİSİNİ YE!
    1 bardak taze sıkılmış meyve suyunun içine en az 3-4 tane meyve girer. Yani 1 bardak meyve suyu 3-4 meyve kalorisindedir. Oysa meyvenin kendisini yediğinizde daha çok lif ve posa alırsınız, 1-2 tane meyve ile de doyarsınız. Hem daha az kalori alırsınız hem de posa nedeni ile daha uzun süre tok kalırsınız.

    8) GÜNDE EN AZ 6 SAAT, ORTALAMA 8 SAAT GECE UYUYUN!
    Sağlıklı ve zinde bir vücut için gece uykusuna önem verin. Çünkü vücudun onarıcı hormonu olan melatonin akşam 21’den sonra salgılanmaya başlar, uyku sırasında peak yapar, sabaha doğru azalır. Stres hormonu olan kortizol ise gece en düşük seviyesindedir. Sabaha karşı yükselir ve gün içinde yüksek seyreder. Eğer gece uyumaz iseniz melatonin yeteri kadar salgılnamaz ve kortizol hormonunuz yüksek kalır. Bu durumda dolaylı kan şekeri yüksekliği yapacağı için kilo almanıza neden olur.

    9) ZAYIFLAMAK İÇİN ASLA DİYET YAPMA!
    Diyet yaptığınızda, yaşamınızı diyet öncesi ve diyet sonrası olarak ikiye ayırırsınız. Diyet yaptığınız dönemde kendinizi toplumdan soyutlarsınız, diyet bitip de normal yaşamınıza döndüğünüzde iki kat daha çok kilo alırsınız. Yasakların olmadığı, rejimin asla bozulmadığı bir sistemde mutlaka sağlıklı beslenmeyi öğrenin ve gün içinde kendinizi dengeleyin.

    10) KÜÇÜK HEDEFLER KOY, BÜYÜK DÜŞÜN! GERÇEKÇİ OL!
    Zayıflamak için birden bütün kilolarımdan kurtulmalıyım diye düşünmeyin. Bu bıkkınlık ve başarısızlık duygusunu körükler. Ulaşılabilir ve küçük hedefler koyduğunuzda hem hedefinize daha kolay ulaşırsınız hem de süreklilik daha iyi olur. Mesela 1 ayda 10 kilo vermeliyim diye işe başlarsanız 1 ayda 2 kilo verdiğinizde ben bunu yapamıyorum dersiniz ve bırakıp daha çok kilo alabilirsiniz. Ama 1 ayda 2 kilo vereceğim diye işe başlarsanız, 1 ayda 2 veya 3 kilo verirseniz, daha mutlu olursunuz ve başarıyorum hissiyatı ile devamını getirirsiniz. Zaten düşünsenize 1 ayda 10 kg verseniz 6 ay sonra ortadan kalkmanız gerekir ki, bu zaten tıbben mümkün değil.

  • Düğün’deki İlk Dans için önerilerim var. Aman dikkat!

    Düğün’deki İlk Dans için önerilerim var. Aman dikkat!

    Evleniyorsunuz ! Bugün hayatınızın en önemli günlerinden biri olacak. Ayrıca bu önemli gün, en önemli misafirlerinizi ağırladığınız ve sonunda hatıralarda tatlı bir gülümsemeyle hatırlanmasını istediğiniz çok önemli bir organizasyon bir nevi…

    Tatlı bir heyecan, ama bazen zamansızlıktan doğan tatsızlıklar olabilse de, sonuçta iyi bir şekilde kotarılması gereken, baya ayrıntılı bir iş başlıbaşına… Düğününüzü organize etmek!

    Belki organizasyon için bir şirketle anlaştınız, biraz rahatladınız. Mekan güzel, yemekler güzel, canlı orkestra, süslemeler, şamdanlar, gelin masası ve bu sonsuza kadar gider bir yerde DUR demezseniz…

    İşte her şey tamam galiba dediniz artık.
    Aaa İlk Dans da ne yapacağız sevgilim ? Sen merak etme canım organizasyon şirketi bize ilk dans dersini de hediye dediyor ne şanslıyız diğil mi?. Hıı evet !!! 3 gün sonra evleniyoruz !!! Biz dans dersi almayı düşünmüyoruz, içimizden geldiği gibi dans ederiz diyorsanız buna diyecek bir şey yok, bu durumda aslında sorunda yok. Ama iş ders almaya gelince ;

    Aman sevgili arkadaşlar dikkat.! Bu çok özel gününüzde ne olur komik duruma düşmekten kaçının.

    Düğününüzde ilk dans için özel bir dans dersi almak istiyorsanız;

    Daha önce bir dans geçmişiniz yoksa, en az bir ay önce ders almaya başlayın.

    Size bu dersi verecek kişiyi lütfen iyi araştırın, bu konuda yetkinliği olup olmadığından emin olun. Çünkü yetersiz eğitmen o akşam sizi vezir de eder rezil de … Dikkatli seçim yapın.

    Bu ders için 3 ayınızı ayırmıyorsanız kesinlikle özel bir dans koreografisi ezberlemeye karşı çıkın.

    Sizin için özel bir müzik parçasını seçin. Dansa uygunluğunu eğitmeninize sorun veya önerisine kulak verin.

    Genelde 5 özel ders, açılış dansını gönül rahatlığıyla yapabilmeniz için size yeterli olacaktır.Tabiî ki özel bir koreografi istemiyorsanız.
    İnşallah her şey gönlünüzce olur. Rüya gibi bir düğünün ilk dansını tıpkı rüyalardaki gibi dans edersiniz…
    Yazının devamı ve sorularınız için tıklayın

    En güzel düğün dansı müzikleri

    Düğünlerin en özel anlarından biri düğün dansı. İlk dans müziğini arayanlar için en romantik düğün dans şarkıları ;

    Düğün dansı, düğünlerin en unutulmaz anlarından biri…

    Gelin ve damat için nikah töreninden bile heyecanlıdır ilk dans…

    O unutulmaz anda çalan şarkı sizin şarkınız olur artık.

    Peki hangi şarkılar ilk dansa uygun ?

    En sevilen düğün dansı şarkıları neler ?

    Klasik Aşk Şarkıları

    İlk dansın müziği için hiç modası geçemeyecek, klasik aşk şarkılarından birini seçebilirsiniz.

    • Aerosmith– I Don’t Want to Miss a Thing
    • The Bangles– Eternal Flame
    • The Beatles– And I Love Her
    • Tony Bennett– The Way You Look Tonight
    • Bon Jovi– I’ll Be There for You
    • Toni Braxton– Breathe Again
    • Belinda Carlyle– Circles in the Sand
    • Chicago– You’re the Inspiration
    • Celine Dion– The Power of Love
    • Nat King Cole– When I Fall in Love
    • Gloria Estefan– Live for Loving You
    • Peter Gabriel– In Your Eyes
    • Faith Hill– Breathe
    • Foreigner– Waiting for a Girl Like You
    • Etta James– At Last
    • Elton John– Can You Feel the Love Tonight?
    • Elton John– Your Song
    • Michael Penn– No Myth
    • The Police– Every Breath You Take
    • Elvis Presley– I Can’t Help Falling In Love With You
    • Elvis Presley– My Wish Came True
    • REO Speedwagon– Can’t Fight This Feeling
    • Lionel Richie– Hello
    • Lionel Richie– Truly
    • Seal– Kiss From a Rose
    • Simon and Garfunkel– Bridge Over Troubled Waters
    • Percy Sledge– When a Man Loves a Woman
    • Rod Stewart– Have I Told You Lately?
    • U2– All I Want is You
    • Shania Twain– From This Moment On
    • Shania Twain– Forever and For Always
    • Luther Vandross– Always and Forever
    • Stevie Wonder– I Just Called to Say I Love You
    • Trisha Yearwood- How Do I Live

    Popüler Aşk Şarkıları

    Bu şarkılar daha yakın zamanlarda popüler olmuş şarkılar. Dinleyerek büyüdüğümüz, sevdiğimiz şarkılar… Genç ve hareketli çiftlere…

    • Aaliyah– One in a Million
    • Ashanti– Only U
    • Natasha Beddingfield– These Words
    • Beyonce– Crazy in Love
    • Mariah Carey– We Belong Together
    • Vanessa Carlton– A Thousand Miles
    • Kelly Clarkson– A Moment Like This
    • Coldplay– Yellow
    • Nelly Furtado– Childhood Dreams
    • Hoobastank– The Reason
    • Lil’ Romeo– My Cinderella
    • No Doubt– Underneath it All
    • Oasis– Wonderwall
    • Ja Rule– Put it On Me
    • Usher– U Got it Bad
    • Usher and Alisha Keys– My Boo

    Çok Kullanılan Şarkılar

    Bu şarkılar, düğün dansında çok kullanılan şarkılar. Bir filmde, arkadaşınızın düğününde duymuş olma ihtimaliniz yüksek. Çok duygusal bir şarkı isteyen çiftlere…

    • Air Supply– Even the Nights
    • Debby Boone– You Light Up My Life
    • The Carpenters– Close to You
    • The Carpenters– We’ve Only Just Begun
    • Celine Dion– My Heart Will Go On
    • Whitney Houston– I Will Always Love You
    • Journey– Open Arms
    • Barry Manilow– Can’t Smile Without You
    • Bette Midler– The Wind Beneath My Wings
    • Olivia Newton John– Hopelessly Devoted to You
    • Diana Ross & Lionel Richie– Endless Love
    • Sonny & Cher– I Got You Babe
    • Styx– Babe I Love You

  • Neutrogena Pembe Greyfurt Serisi

    Neutrogena Pembe Greyfurt Serisi

    Neutrogena Pembe Greyfurt Serisi | 15Sivilce ve Siyah Noktalarla Savaşınız Hiç Bu Kadar Güzel Kokmamıştı!
    Neutrogena Pembe Greyfurt Serisi Türkiye’de…

     

    Dermatologların önerdiği cilt bakım ürünleri markası Neutrogena, sivilce ve siyah noktalarla, içerdiği pembe greyfurt özleri ve patentli MicroClear teknolojisi ile etkin bir şekilde savaşan ve eşsiz kokusu ile duyuları harekete geçiren yeni cilt temizlik ürünleri “Neutrogena Pembe Greyfurt Serisi”ni Türk tüketicisiyle buluşturuyor.

    Neutrogena Pembe Greyfurt Serisi, problemli ciltler için geliştirilmiş, Yüz Temizleme Jeli ve Günlük Peeling Jel’den oluşuyor.

    Neutrogena’nın patentli MicroClear teknolojisi, sivilceye neden olan fazla sebumun çözülmesini ve böylece sivilce oluşumunun hızla azalmasını sağlıyor. Neutrogena Pembe Greyfurt Yüz Temizleme Jeli, içerdiği salisilik asit sayesinde cilde derinlemesine nüfuz ederek siyah nokta oluşumunun azalmasına yardımcı oluyor. Pembe Greyfurt Serisi ürünleri canlandırıcı formülleriyle cildi kurutmadan temizlerken, içerdiği pembe greyfurt aroması ile de duyuları harekete geçirerek cilde ferah bir his kazandırıyor.

    Johnson & Johnson Türkiye Tüketim Grubu Cilt Bakım Kategorisi Ürün Müdürü Deniz Gürler “Araştırmalarımızda, problemli cilde sahip olan tüketicilerin, bu problemlere karşı geliştirilmiş olan medikal ürünlerin her gün kullanıma uygun olmadığını düşündüklerini gördük. Üstelik de bu ürünlerin ilaç gibi koktuğunu belirtiyorlardı. Bu doğrultuda yaptığımız çalışmalar sonucunda, Neutrogena’nın cilt problemlerini çözme konusundaki bilgi birikimi ve güvenilirliği ile pembe greyfurt meyvesinin her gün kullanmaya teşvik eden eşsiz kokusunu birleştirdik. Bu bağlamda Pembe Greyfurt Temizleme Serisi, Türkiye pazarında, iyileştirici özelliği olan ürünlerin sivilce ve siyah noktaları giderici etkisi ile kozmetik ürünlerin kokusunu tek bir üründe birleştiren ilk temizlik ürünleri. Dünya çapında pazarlarda elde ettiği başarıyı Türkiye’de de yakalayacağına şüphemiz yok” dedi.

    Neutrogena Pembe Greyfurt Serisi | 16Neutrogena Pembe Greyfurt Serisi’nin reklam yıldızı ise gençlerin sevgilisi Amerikalı sanatçı Vanessa Hudgens. Pembe Greyfurt Yüz Temizleme Jeli ve Pembe Greyfurt Günlük Peeling Jel, ülkemizde eczane, parfümeri ve zincir marketlerde tüketicisi ile buluşacak.

    NEUTROGENA

    Dermatologların önerdiği marka Neutrogena, 1954 yılında araştırmacı kaşif Manny Stolaroff’un, Belçika’ya yaptığı bir seyahat sırasında, tüm pazarlardaki ürünlerden farklı, kehribar rengi bir sabunu keşfetmesi üzerine kuruldu.

    Bu şeffaf sabun, saf ve yumuşak formülü sayesinde cildin doğal pH seviyesini bir dakika içinde, sanki sadece su ile yıkanmış gibi, normal seviyesine döndürüyordu.

    Manny Stolaroff’un oğlu Lloyd Cotsen, cilt bakım pazarında bu şeffaf sabunu farklı bir şekilde konumlandırdı ve sadece büyük ilaç firmalarının doktorlara tanıtım yapabildiği o dönemde, cilt uzmanları ve dermatologlarla iletişime geçmeyi başardı. Bu uzmanlar şeffaf sabunun kalitesi ve özelliğine değer verdiler. Abartılı reklamların sıkça rastlandığı bu dönemde, Neutrogena, kalitesi ve dürüstlüğü ile farklılık yarattı.

    Ürün gamını, kehribar rengi şeffaf cilt sabunundan, dahiyane şekilde yaratılmış ve dermatologlar tarafından önerilen çok çeşitli cilt bakım ürünlerine doğru genişleten Neutrogena’nın tarihçesi, herkesin güvenini kazanmış, basit ama etkili ve yüksek kaliteli ürünler üzerine kurulmuştur. Temel cilt problemlerine yönelik çözümler sunan Neutrogena ürünlerinin cilt üzerindeki etkileri klinik olarak kanıtlanmıştır.

    Dermatologlar tarafından geliştirilen ürünlere sahip olan Neutrogena’nın başarısının temelini oluşturan esas yapı taşları;

    • Yoğun araştırma ve geliştirme çalışmaları sonucunda, yüksek performanslı ve yüksek kaliteli ürünler sunması,
    • Tüketiciler, dermatologlar ve cilt uzmanlarıyla kurduğu iletişimi,
    • Neutrogena tüketicilerinin sadakati ve yüksek güveninden oluşmaktadır.

    Neutrogena, gerçek çözümler sunan ve sözünü tutan bir sağlık ve güzellik ürünleri markasıdır. Etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmış ürünlere sahiptir ve sağlıklı ve güzel bir cilt için dermatologlar tarafından önerilmektedir.

  • Matrix Sahra Çiçeği Renk Koleksiyonu yazın moda renk ve trendlerini keşfedin

    Matrix Sahra Çiçeği Renk Koleksiyonu yazın moda renk ve trendlerini keşfedin

    Matrix Sahra Çiçeği Renk Koleksiyonu yazın moda renk ve trendlerini keşfedin | 19

    Koleksiyonuyla yazın moda renk ve trendlerini keşfedin

    Doğadan ilham alan dokular, şekiller ve renklendirme teknikleriyle Sahra ÇİÇEĞİ renk koleksiyonunu keşfedin! Kızılın, kumralın ve sarının en güzel tonları, şekillendirmenin ve kesimin son yaz trendleri bu koleksyonda!

    Matrix Sahra Çiçeği Renk Koleksiyonu yazın moda renk ve trendlerini keşfedin | 20

    Çöllerdeki ihtişamlı kum tepelerinden ilham alınan dalgalı modeller

    Işık, güneş şelaleleri gibi kum ile buluşuyor. Kum ışıklarının yoğun-açık sarı tonları, kızıllar üzerine düşerek mükemmel bir dalga görüntüsü yaratıyor.

    Matrix Sahra Çiçeği Renk Koleksiyonu yazın moda renk ve trendlerini keşfedin | 21

    Soluk kesen çöl rüzgarlarının ihtişamından ilham alınan paralel kesimler

    Kumlar, çöl rüzgarı ile kıvrılıyor. Kum fırtınasını andıran sarı gölgelendirmeler, kızıl dokunuşlarla birleşerek mükemmel parıltılar sunuyor.

    Matrix Sahra Çiçeği Renk Koleksiyonu yazın moda renk ve trendlerini keşfedin | 22

    Benzersiz çöl çiçeklerinden ilham alınan yuvarlak kesimler

    Çöl çiçeği yaprakları. Orta kahve kızıllar üzerinde açan mor çiçekler mükemmel şekillendirilmiş gölgeler yaratıyor.

    Matrix Sahra Çiçeği Renk Koleksiyonu yazın moda renk ve trendlerini keşfedin | 23

  • Günümüz modern çalışan kadınlarının en önemli saç problemi: Saçlardaki kuruluk ve yıpranma

    Bitkisel içerikli
    Profesyonel Saç Bakımı

    Günümüz modern çalışan kadınlarının en önemli saç problemi:
    Saçlardaki kuruluk ve yıpranma

    Günümüz modern çalışan kadınlarının en önemli saç problemi: Saçlardaki kuruluk ve yıpranma | 29Birçok saç danışmanı, günümüz hızlı yaşam koşullarında saç bakımı için az vakti olan modern çalışan kadın müşterilerinin en büyük probleminin, saçlardaki kuruluk ve sertleşme olduğunu söylüyor.

    Saçlara, yıkandıktan sonra gerekli olan nemin kazandırılması için bakım kremi uygulaması genellikle vakit yokluğundan ya da saçları ağırlaştırabileceği endişesiyle kadınlar tarafında tercih edilmiyor. Bu sebeple birçok kadın; saçlarında kuruluk, sertleşme ve zor şekillendirme gibi problemlere çözüm bulamıyor ve bu problemlere bağlı olarak saçlarının sürekli düğüm olup kolay taranamadığından yakınıyor.

    Biolage Hydratherapie ailesinin yeni ürünü olan paraben ve boya içermeyen Kolay Tarama Sağlayan Bakım, ile modern şehirli kadının benzer tüm saç sorunlarına çözüm buluyor. Ürün sayesinde kuruyan, sertleşen ve bu sebeple elektriklenen saçlar kontrol altına alınıyor ve aynı zamanda saçın daha kolay taranmasına yardımcı oluyor. Saçınız yumuşak ve parlak bir görünüm kazanırken, taramanın verdiği zararlardan da korunuyor.

    Üstelik saçı ağırlaştırmayan formülü ve haftada 2-3 kez kullanımının yeterli olması sayesinde, çalışan kadınların hayat temposuna uygun, pratik çözümler sunuyor.

    ZOR TARANAN ASİ ve KURU SAÇLARINIZ İÇİN
    KOLAY TARAMA SAĞLAYAN BAKIM

    Yağmur ormanlarının her daim yenilenen nem döngüsünden ilham alınarak
    oluşturulan yeni Biolage Hydrathérapie, formülündeki aloe vera ve maruçya meyvesi
    özü ile saça nemini yeniden kazandırır.

    Yeni BIOLAGE Hydratherapie
    KOLAY TARAMA SAĞLAYAN BAKIM

    MATRIX ürünleri yalnızca yetkili MATRIX kuaförlerinde satılmaktadır.