Blog

  • Gebelikte ne tür kıyafetler tercih edilmeli?

    Gebelikte ne tür kıyafetler tercih edilmeli?

    Gebelik döneminde alınan kilolar ve vücutta meydana gelen değişiklikler anne adayının kıyafetlerinin tamamen değişmesine yol açmaktadır.  İşte bu süreçte tüm anne adaylarına yardımcı olacak giyim klavuzu..

    Gebeliğin ilk 3 ayında anne adayı genellikle gebe kalmadan önceki kıyafetlerini giyebilmektedir. Çünkü ilk 3 ayda kilo alımı daha az olur veya hiç kilo alımı dahi olmayabilir. 3. aydan sonra ise karın büyüyecek, yavaş yavaş kilo artışı olacak, ayaklarda, bacaklarda ve kollarda şişmeler olacaktır. Bundan dolayı artık eski kıyafetlerden vazgeçip gebeliğe uygun yeni giysiler ve ayakkabılar seçmek gerekir.

    Gebelikte ne tür giyeceklerden kaçınılmalı?

    ●    Naylon ve sentetik iç çamaşırları
    ●    Beli sıkan sıkı giyecekler ve kemerler
    ●    Sert ve sıkı sütyenler
    ●    Karın ve göbek kısmını sıkan kıyafetler
    ●    Bacağı sıkan çoraplar
    ●    Dar pantolonlar
    ●    Yüksek topuklu ve ayağa tam oturan ayakkabılar

    Gebelikte ne tür kıyafetler tercih edilmeli?

    ●    Rahat ve geniş şortlar
    ●    Eşofman
    ●    Bol t-shirt ve erkek t-shirtler
    ●    Gebelikler, etekler
    ●    Rahat elbiseler
    ●    Rahat yumuşak sütyenler
    ●    Pamuklu iç çamaşırları
    ●    Ayakkabı topuklarının 2 – 3 cm olması gebelikte en idealidir.  Tamamen ince tabanlı ve düz ayakkabı yerine 2-3 cm’lik kısa topuklu bir ayakkabı vücut dengesi bakımından daha ideal olacaktır. Gebelikte bel çukurluğu arttığından dolayı anne adayı karnındaki ağırlığı dengelemeye çalışır. Bu dengelemeyi sağlamak için çok hafif topuklu ayakkabılar kullanılabilir.
    ●    Gebelikte ayaklarda ödem sıklıkla olduğundan dolayı ayakkabıların biraz rahat ve geniş olması gerekir.
    ●    Gebe iken deniz ya da havuza girebilir, yüzebilir, bikini ya da bikini giyilebilir.
    Gebelikte giyilen kıyafetler ülkeler ve kültürler arasında çeşitli farklılıklar gösterebilmektedir. 18. – 19. yüzyıllarda gebe kıyafetleri kadınların gebe olduğunun anlaşılmaması için tasarlanmıştır. Fakat günümüzde çoğu ülkede gebe kadınlar gebeliklerini gizlemek istemezler; gebe iken de kendilerini iyi gösterebilecek kıyafetler tercih ederler. Ayrıca günümüzde gebe kadınların büyük bir kısmı çalışmaya devam etmektedir. Spor salonu, iş ortamı, gebe eğitim sınıfları ve hastane gibi çeşitli sosyal ortamlarda bulunmaktadır. Bu sebeple gebe kıyafetleri de çok çeşitlilik kazanmıştır.

     

    Kaynak: posta.com.tr

  • Hamilelik döneminde bol bol balık tüketilmeli

    Hamilelik döneminde bol bol balık tüketilmeli

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ebru Ünal, hamilelik döneminde anne adaylarını bol bol balık tüketmeleri konusunda uyardı.
    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ebru Ünal, üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye’de balık tüketimin istenilen düzeyde olmadığını belirtti. Ünal, hamile kadınlar için balık tüketimin neden gerekli olduğunu ve hangi tür balıkları tüketmenin faydaları olacağına dair önemli açıklamalar da bulundu.

    DOĞMAMIŞ BEBEĞİN BEYİN GELİŞİMİNE YARDIMCI

    Omega-3’ün balık ve balık yağında bulunduğunu bununda doğmamış bebeğin beyin gelişimine yardımcı olduğunu ifade eden Ünal, “Omega-3 yağ asidi tuna, somon veya diğer balık ve balık yağlarında bulunur.
    mega-3’ün etkisi hakkında çalışmalar halen devam etmektedir. Tespit edildiğine göre omega-3 yağ asidi henüz doğmamış bebeğin beyin gelişimine yardımcı oluyor ve doğumdan sonraki dönemde de bu etkisi devam ediyor” dedi.

    “Gebelikte haftada iki kere balık tüketilmesi gereklidir”

    HAFTADA İKİ KERE TÜKETİLMELİ

    Balık tüketmenin  faydaları ve kullanma sıklığı hakkında bilgi veren Ünal, “FDA, DHA olarak bilinen bir omega-3 yağ asidi şeklinin erişkinlerde kalp hastalıklarına karşı koruyucu olduğunu açıklanmıştır. Balık ve kabuklu deniz ürünleri DHA açısından çok zengindir. Gebelikte haftada iki kere balık tüketilmesi gereklidir. Seçilen balık cinsinin civa gibi ağır metaller içermediğine dikkat edilmelidir. Derin deniz balıkları örneğin, köpek balığı, kılıç balığı, kral uskumru gibi balıklarda ağır metaller bulunur. Bu nedenle tüketilmemelidir” diye konuştu.

    “Balık, bağışıklık sistemini güçlendirir, depresyonu azaltır”

    OMEGA-3 YAĞ ASİDİ SAĞLIKLI BESLENMENİN PARÇASIDIR

    Omega-3’ün beslenmenin parçası olduğunu ve miktarında kısıtlama yapılmaması gerektiğinin belirten Dr. Ebru Ünal,
    “Gebelik sırasında yağlı yiyeceklerin miktarının azaltılması önerilir ama omega-3 yağ asidi sağlıklı beslenmenin parçasıdır ve miktarında kısıtlama yapılmamalıdır.
    Omega 3 sadece gebeler ve bebekler için değil tüm bireyler için önemlidir.

    Bağışıklık sistemini güçlendirir, depresyon belirtilerini azaltır. Balık sevmiyorsanız dahi, keten tohumu veya yağında, kanola yağı, brokoli, ıspanak, ceviz, karnabahar, barbunya gibi yiyeceklerden de omega-3 temin edebilirsiniz.

    Örneğin yarım avuç ceviz içinde 2 buçuk gram omega-3 bulunur. Takviye gıda olarakta omega-3 kullanabilirsiniz. Yüksek dozlar zararlı olabileceği için kullanımından önce mutlaka doktorunuza danışın” diyerek sözlerini noktaladı

  • 45 dakikada beş yaş gençleşin!

    45 dakikada beş yaş gençleşin!

    Ameliyatsız, ağrısız üstelik 45 dakikada 5 yaş gençleşmek ister misiniz?

    Akşam’dan Sibel Ateş Yengin’in haberine göre anestezi ve ağrı uzmanı Fatma Dinçer Kahraman’dan çarpıcı açıklamalar…

    Queen Therapy Nedir?

    Cilt sıkılaştırma, kırışıklık ve yüz germe tedavisi için cildin dermis ve daha derin tabakalarına yüksek yoğunlukta odaklanmış ultrason enerjisini ileten medikal bir yöntemdir.

    Hangi bölgelere uygulanıyor?

    Yüz ovalini ortaya çıkarma, üst boyun germe, orta yüz alt bölümünün kaldırılması ve göz çevresi elastikiyetinin geri kazandırılması gibi geniş kullanım alanları var. Ancak gözaltı kırışıklık ve torbaları için ideal bir yöntem değil. Bunların dışında doğumdan sonra ve aşırı kilo kayıplarından sonra vücutta meydana gelen sarkmaların tedavisinde de kullanılan etkili bir yöntem. Bu uygulama, doğumdan sonra karın bölgesinde gördüğümüz gevşemiş deri katmanlarını aynı mekanizmayla sıkılaştırarak ve yağ hücrelerinde de bir miktar erime sağlayarak daha hızlı toparlanmasına yardımcı oluyor.

    Kimlere Uygulanır? Kaç yaş için öneriyorsunuz?

    Kırışıklık tedavisi isteyen, cilt gençleştirme ve sıkılaştırma için başvuran herkese güvenli bir şekilde uygulanıyor. Özellikle orta yaş ve hemen üstü kişiler için oldukça ideal bir gençleştirme yöntemi.

    Nasıl yapılıyor?

    Queen Therapy yöntemiyle cildin dermis tabakasının altındaki kollajen ve elastin proteinlerinden zengin bağ dokusu (SMAS) hedeflenmektedir. Yıllar içinde bu protein yapılar gittikçe azalıyor. Biz bu yöntemle ciltte hiçbir hasar oluşturmadan, yüksek yoğunluklu odaksal ultrasonik ses dalgaları (HIFU) göndererek bağ dokusunda kontrollü ısı tahribatı oluşturuyoruz. Ve böylece SMAS tabakasında kollajen üretimi tetiklenmiş oluyor.

    Etkisi ne kadar sürüyor ve pahalı bir işlem mi?

    Yaş faktörü ve cilt yapısına bağlı olarak etkisi 2 yıla kadar sürüyor. Sadece 45 dakikanızı ayırarak 5 yaş gençleştiğiniz ve etkisinin de 2 yıla kadar sürdüğü düşünüldüğünde işlemin çok da pahalı olmadığını söyleyebiliriz.

    Gerçekten 45 dakika sonra etkisi belli oluyor mu?

    Uygulama 45 dakikada tamamlanıyor. Ancak istenilen hedefe yaklaşık 3 ay içinde ulaşılıyor.

    Avantajları Nelerdir?

    En büyük avantajı uygulama sırasında ve sonrasında herhangi bir analjezik yönteme ihtiyaç duyulmaması, ağrısız bir işlem olmasıdır. İşlem 45 dakika ila 1 saat arasında tamamlanıyor. En önemlisi de kişi sosyal hayatına anında dönebiliyor.

  • Kış Aylarında Yapılan Moda Hataları

    Kış Aylarında Yapılan Moda Hataları

    Güzelleşmek için kış aylarında yapılan bu moda hataları kışın hasta ediyor hanımlar!

    Aman diyelim hanımlar yaz ayları için ayırdığınız bu kıyafetler kış aylarında sağlığınızdan etmesin! Her kadının gardırobunda bulunan bu kıyafetler yapılan moda hataları sonucunda kış aylarında hasta ediyor. Yok sonra ben yine hasta oldum veryansınlarıyla baş başa kalırsınız.

    Mevcut kıyafetlerinizi mevsimine göre değil de gelişi güzel kullanma sonucunda ciddi sağlık sorunları yaşayabilirsiniz demedi demeyin. Peki ya kış aylarında yapılan moda hataları neler diyorsanız yazımızı okumaya devam edin.

    İşte kış aylarında yapılan moda hastaları

    Ağır ve büyük çantalar

    Oldu mu şimdi hanımlar! Kış aylarında zaten kat kat lahana gibi giyiniyoruz bir de yanınıza ağır çantalar alırsanız eklemlerinizde ağrılar ve bağlarda zorlanmalar yaşamanız kaçınılmaz olur.

    Kış Aylarında Yapılan Moda Hataları | 1

    Sert korse kullanımı

    Kış aylarında giydiğiniz o sert korseler nefes almanızı dahi engellediği için zamanla kireçlenmeye ve fıtık girişimine neden olacak. Omurga sağlığınız için omurgalarınızı sıkacak tarzdaki moda hatalarına düşmeyin deriz hanımlar!

    Çok yüksek ya da çok düşük bel pantolon

    Yüksel bel pantolonda düşük bel pantolonda kış aylarında yapılan en büyük moda hatalarından biri. İkisi de sağlıksız çünkü yürüyüş sırasında temas ettiği yerlerin elastiğini bozar.

    Kış Aylarında Yapılan Moda Hataları | 2

    Çok düz ya da çok yüksek topuklu ayakkabı

    Çok düze ya da çok yüksek ayakkabılar vücuttaki ağırlık merkezinin yerini değiştirdiği için bel ve eklem bölgelerinde aşırı yüklenmeye neden oluyor.

    Kalem etekler

    Kış aylarında bile modasını kaybetmeyen kalem etekler kışın giyildiğinde sinirlerin sıkışmasına neden olarak hasta ediyor bilginize.

     

  • Zeytinyağlı Ayva Tarifi

    Zeytinyağlı Ayva Tarifi

    Zeytinyağlı Ayva
    Malzemeler:
    3 adet iri boy ayva
    1 adet limon
    Soğuk su
    1 tatlı kaşığı un
    ½ su bardağı zeytinyağı
    1 adet soğan – yemeklik doğranmış
    1.5 su bardağı su
    1 yemek kaşığı toz şeker
    Tuz
    Beyaz biber
    Çubuk tarçın
    Defne yaprağı
    10 adet kuru kayısı

    Hazırlanışı:
    Derin bir kaba soğuk su koyun, ½ limonun suyunu sıkın ve limonu da suyun içine koyun, 1 tatlı kaşığı unu da suya ekleyin ve kenara alın. Ayvaları soyup iri küpler halinde doğrayıp limonlu suya koyun.
    Bir tencerede yarım su bardağı zeytinyağını ısıtın, ardından yemeklik doğranmış soğanları ilave edip kavurun. Soğanlar yumuşamaya başlayınca ayvaları süzün ve tencereye ekleyin 1- 2 dakika kadar daha kavurun ardından, defne yaprağı, çubuk tarçıni şeker, su, tuz ve beyaz biber ilave edip karıştırın kısık ateşte ağzı kapalı olacak şekilde 20 dakika pişirin ardından ince doğranmış kuru kayısıları ilave edip altını kapatıp soğumaya bırakın.

    Kaynak: Ardanın Mutfağı

  • İlk doğan çocuklar daha zeki

    İlk doğan çocuklar daha zeki

    Bilim, en büyük kardeş kavgalarından birine son noktayı koydu. Yapılan yeni bir araştırma, ilk doğan çocukların, küçük kardeşlerine kıyasla daha zeki olduklarını gösterdi.

    Journal of Human Resources dergisinde yayınlanan bir araştırma kapsamında, Edinburgh ve Sydney Üniversitelerinden ekonomistler, ilk doğan çocukların, kardeşlerine kıyasla IQ testlerinde daha yüksek puanlar elde ettiklerini ortaya koydular. Araştırmacılar, ABD İşçi İstatistikleri Bürosundan aldıkları, doğumdan 14 yaşlarına dek her iki yılda bir değerlendirilmiş yaklaşık 5000 çocuktan elde ettikleri verileri kullandılar. Sonuçlar ise aralarında bir yaş bile olsa, ilk doğan çocukların, kardeşlerine kıyasla daha yüksek düşünme becerilerine sahip olduklarını açığa çıkardı.

    Bu bilmiş ilk doğanların sırrı ne peki? Ebeveynler, ilk çocukları doğduğunda, müzik ya da kitap okumak gibi zihinsel açıdan uyarıcı aktivitelere daha fazla yöneliyorlar. İkinci bebek geldiğinde ise gayet anlaşılabilir bir şekilde ebeveynlerin dikkatleri dağılıyor ve düşünmeyi teşvik eden aktivitelere katılmaya pek de eğilimli olmuyorlar.

    Ama çok da üzülmeyin küçük kardeşler. İlk doğanlarda hipermetrop görülme olasılığı da %20 daha fazla. Haydi iyisiniz!

  • Doğumsal omurilik hastalıklarını önlemek için…

    Doğumsal omurilik hastalıklarını önlemek için…

    Oyun çağındaki çocuk ve bebekler sıklıkla darbeye bağlı kafa travmalarına sıklıkla maruz kalıyor.

    Çoğu zaman önemsenmeyecek bu darbeler, telafisi oldukça güç komplikasyonlara dönüşebilir. Gerek darbeye bağlı gerek doğumsal, nöroşirürji kapsamına giren tüm hastalıklar doğru yol haritası izlenirse, risk en aza iniyor.

    Çocuklarda ve bebeklerde beyinde su toplanması, omurilik sorunları, beyin tümörleri gibi nöroşirürjikal hastalıkların; yani beyin, sinir ve omurilikte oluşan ve ameliyat gerektiren hastalıkların önlenmesi ve tedavisindeki en belirleyici faktör, pek çok hastalıkta olduğu gibi erken teşhis. Çocuk sahibi olmayı planlayan annelerin 2 ay öncesinden folik asit kullanmaya başlaması, bu hastalıkla ilgili riskleri en aza indiriyor. Hamilelik döneminde rutin kontrollerde de tespit edilebilen nöroşirürjikal hastalıklar, erken müdahale edilmezse ileride zekâ geriliği, görme kaybı gibi rahatsızlıklara neden olabiliyor. Ayrıca bebek ve çocukların kafasına gelen darbelere bağlı olarak yaşadıkları kafa travmaları da kalıcı sorunlara dönüşebilecek riskler taşıyor. Medical Park Fatih Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Kaya Kılıç, nöroşirürjikal hastalıklar ile ilgili merak edilenleri ve alınması gerekenleri önlemleri şu şekilde sıralıyor:

    Folik asit kullanımı gebelikten önce başlamalı

    “Bebeklerde farklı dönemlerde değişik tipte nöroşirürjikal; yani beyin, sinir, omurilik cerrahisi gerektiren hastalıklar sıklıkla görülür. Bu hastalıklardan en fazla görülenler beyinde su toplanması (hidrosefali), omurilik sorunları (Spina bifida) ve beyin tümörleri şeklinde sıralanabilir. Hamile kalmadan 2 ay önce başlanan folik asit kullanımı, doğumsal olarak gelişen omurilik hastalıklarını neredeyse yüzde 70 oranında önlemede yardımcıdır. Hamilelik döneminde kadın doğum uzmanları tarafından yapılan rutin ultrasonlar ile bu hastalıkların önemli bir bölümünün tanısı konulabilir. Daha ayrıntılı ileri tetkikler ise radyoloji uzmanları tarafından gerçekleştirilebilir.

    Hidrosefali ameliyatının zamanlaması zekâ geriliğinde belirleyici 

    Erken tedavinin en önemli aşaması erken teşhis. Doğumsal nöroşirürjikal hastalıklar oluştuktan sonra tek tedavi ameliyattır. Erken teşhis ise gereken ameliyatın zamanında yapılmasına ve mümkün olduğu kadar hastalığın az zararla geçirilmesini sağlar. Örnek vermek gerekirse, beyninde su toplanan ilgili bir vakada ameliyatın zamanında yapılması hayat kurtarıcı olmasının yanı sıra, ileride oluşabilecek zekâ geriliğini, görme kaybını önleme açısından da önemlidir.

    Çocuklarda radyolojik yöntemler kullanılır mı?

    Çocuklarda kafa içi hastalıkların tanısı ancak radyolojik yöntemlerle konabilir. Hastalığa göre değişmekle beraber ultrason, Bilgisayarlı Tomografi (BT) veya Manyetik Rezonans (MR) en sık kullanılan radyolojik tetkiklerdir. Her tetkik sahip olduğu avantaj ve dezavantajlarla birbirinden ayrılır. Ultrason; radyasyon vermeyen, güvenli bir tetkiktir ancak MR veya BT kadar ayrıntılı bilgi veremez. BT radyasyon verir ancak kafa travmalarında yeri doldurulamaz bir tetkiktir, 5-6 dakika gibi kısa sürede görüntü alınır. MR ise beyin tümörleri ve omurilik hastalıklarında çok daha ayrıntılı görüntüler veren vazgeçilmez bir tetkiktir ancak çekim süresi 15-20 dakika gibi uzun olduğundan ve bu esnada hastanın hareket etmemesi gerektiğinden çocuklarda anestezi eşliğinde çekilmesi gerekir.

    Hastalığın anne karnında teşhisi doğum şeklini etkiler. Hidrosefali hastalığı olan bebeklerin başları beyinde su toplanmasına bağlı olarak büyüyeceği için normal doğum ile dünyaya gelmeleri mümkün değildir. Bu bebeklerin doğumu için sezaryen yapılması gerekir. Omurilik sorunu olup belinde kese ile doğan çocukların da aynı şekilde sezaryenle doğması lazımdır.

    Kafa travması geçiren çocuğun boyun ve belini hareket ettirmeyin

    Çocuklar doğaları gereği çok hareketli oldukları için kafa travmasına çok maruz kalırlar. Elbette her kafa travması takip veya tedavi gerektirmez ancak dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Travma geçirmiş çocuğu hastaneye götürürken boyun ve bel omurgasının sabit tutulması önemlidir. Öncelikle kafa travması ile birlikte açık yara oluşmuşsa, yara temiz bir bez ile sarılmalı ve dikiş gerekip gerekmediğini netleştirmek için hızlı biçimde bir hekime başvurulmalıdır. Bunun dışında çocukta bulantı, kusma, uyku hali oluştuğunda vakit kaybetmeden hastaneye götürülmelidir. Canı yanan, korkudan ağlayan çocuklarda önemli bir sorun olmadan da kusma ve uyku hali görülebildiği unutulmamalı; gereksiz yere panik olunmamalıdır. Ebeveynin sakin kalması ve hekimine güvenmesi her şeyden önemlidir. Gereksiz yere hekime başvurulmasının çocuğa bir zararı olmaz ama gerektiği zaman çocuğu hekime götürmemenin faturası çok ağır olabilir.

  • Diyet ve spor yapmadan kilo vermek ister misiniz?

    Diyet ve spor yapmadan kilo vermek ister misiniz?

    Kilo vermeyi kolaylaştıran birçok farklı yöntem vardır. İşte spor ve diyet yapmadan kilo verebileceğiniz birkaç yöntem…

    Daha fazla su için

    Gün içindeki hareketliliğinize bağlı olarak her gün    2 – 3 litre su içmeniz gerekir.

    Taze limon, nane yaprakları ya da salatalık dilimleri ile gün içinde içtiğiniz suyu tatlandırabilirsiniz.

    Bitki çayları da çok az veya sıfır kalori içerdiğinden kilo kaybınızı kolaylaştırır ve metabolizmanızı destekler.

    Kilo kaybını en çok hızlandıran bitki çayları yeşil çay, rooibos çayı, papatya çayı ve zencefil çayıdır.
    Daha hareketli bir yaşam tarzı benimseyin

    Hareketli bir yaşam tarzına sahip olmak için illa spor yapmanız gerekmiyor.

    İşe yürüyerek gitmek, asansör ve yürüyen merdivene binmek  yerine merdiven çıkmak ya da toplu taşıma araçlarında bir durak erken inip kalan yolu yürümek gün içinde daha fazla hareket etmenizi sağlar.

    Çok fazla uyumayın

    Düzenli bir uyku döngüsü sağlıklı yaşamak ve kilo vermek için önemlidir.

    Ancak, yeni yapılan bir araştırmaya göre gereğinden fazla ve az uyumak kilo almanıza neden olur. Günde 7 – 9 saat uyku yeterlidir.

    Hayatınızdan stresi atın

    Stres kilo vermenizi engelleyen bir durumdur. Hormonlarınızı, metabolizmanızı, beyin işlevlerini, bağışıklık sisteminizi de etkiler.

    Günde 10 dakika boyunca derin nefes alıp verme, yoga ya da pilates hayatınızdaki stresi atmanıza yardımcı olur.

    Yemek yerken sadece tabağınıza odaklanın

    Birçok kişi yemek yerken cep telefonunda takılır ya da televizyon izler.

    Bu alışkanlıklar ne kadar yiyecek tükettiğimizi fark etmemizi engelliyor ve daha fazla yemek yememize yol açtığı için kilo almamıza da neden olur.

    Güneşe çıkın

    Yeteri kadar güneş ışığı almamak depresyona yol açar ve bu da kilo almamıza neden olur.

    Vücudumuzun sabah ya da akşam üstü saatlerinde günde en az 20 dakikalık güneş ışığına ihtiyacı vardır.

    Yeteri kadar güneş ışığı alamayan kişiler karbonhidrat tüketmeye daha meyilli olur ve kilo almaya yatkın olurlar.
    Yemek odanızı boyayın

    Evinizin renkleri iştahınızı etkiler. İştahınızı kapatmak için mutfak ve yemek odanızdan kırmızı ve sarı tonlarından kurtulun.

    Bu iki renk iştahınızı ve yemek yeme hızınızı da artırır.

    Mavi tonlarındaki bir odada daha sakin ve yavaşça yemek yersiniz.

  • Mutlulukla güzelleşin

    Mutlulukla güzelleşin

    Mutlu olduğumuz zaman cildimizin ne kadar güzel gözüktüğünün farkında mısınız?

    Hepimiz kendimizi güzel ve özel hissetmek için neler yapmıyoruz ki. Bunun için acaba hangi estetikçinin kapısını çalsam, saçımın rengini mi değiştirsem, cildime ne yaptırsam gibi cümleleri eminim ki hepiniz duymuşsunuzdur. Bunları yaptırmamızın tek bir amacı var tabii ki mutlu olmak. Mutlu olduğumuz zaman cildimizin ne kadar güzel gözüktüğünün farkında mısınız? Peki hem mutlu olup hem de nasıl güzel olabiliriz? Güzellik kavramı; zamanla, dünyanın çeşitli kültürleri ve farklı bakış açılarıyla birlikte değişmiştir. Güzellik; yüzyıllar boyunca tarifler ve resimlerle zihnimize nüfuz eden kavramla günümüze kadar farklı şekillerde tasvir edilmiştir. Güzellikle ilgili birçok şekilde tanımlamalar yapılmıştır. Ama keşfettiğim en önemli şey güzelliğin çok basit bir anlamı olduğudur.

    Güzellik = sadece mutluluktur. Özgür ve gerçek hissettiğimiz anlar. Gururlu ve seçkin hissettiğimiz anlar. Hayatta hissettiğimiz anlar. Çoğu zaman hepimizin mutlu ya da ortak güzellik standartlarına uyumlu olduğunu düşünüyorum.

    Hepimizin güzel görünmek adına, özellikle bazı özel günlerde saçımıza, makyajımıza, vücudumuza, cildimize özen göstererek kusursuz olduğu günler vardır. Aslında sadece o anlar için görüntümüzle belki de geçici, elde olmayan mutluluklar yaratıyoruz ve bu güzellikle kendimizi o anlarda mutlu hissediyoruz. Çatık kaşlar, kırışıklıklar, her şeyi unutturur bu duygular. Güzel bir kalp, her şekilde parlar ve yüzümüze yansır. Vücudumuzda sadece bu deneyimleri ve başarıları yaymak için bize izin veren bir kabuk vardır. Bunları paylaşmak dünyanın en mutlu ve en inanılmaz deneyimlerini gösteren bir durum. Hiçbir kültür, şirket ya da kavram, bu güzelliği tanımlayamaz. Bu anları çoğaltarak içimizdeki gerçek güzelliği dışarı vurursak belki de başka hiçbir şey yapmamıza gerek kalmayacaktır.

    Hayata, her şeye rağmen pozitif bakmayı öğrenmek zorundayız.

    YASEMİN MİRAS / AKŞAM

  • Beyaz saçları yok etmek için tarif

    Beyaz saçları yok etmek için tarif

    Beyaz saçları yok etmek için tarif

    Yapımı:

    5 ila 6 orta/büyük patatesleri soyun.

    Kabukları pişireceğiniz bir kaba koyun ve 2 fincan su ekleyin. Su yüksek ateşte ısındıktan sonra kısın ve 15-20 dakika kaynatın.

    Karışım soğuyunca büyük bir kaba koyun. Suyu süzüp patates kabuklarını atın. Elde ettiğiniz suyu hava geçirmeyecek bir cam şişede tutun. Daha iyi bir kokmasını istiyorsanız birkaç damla biberiye veya lavanta yağı ekleyebilirsiniz.

    Saçınızı normalde yıkadığınız gibi yıkayın, saç kreminizi de sürüp 1-2 dakika bekletin ve yıkayın. Gri saç normalden daha kuru olduğu için iyice nemlenmiş olmalı.

    Ardından yaptığınız patates suyuyla saçlarınıza masaj yapın ancak durulamayın!

    Bu işlemden sonra saçınızı normal tarayıp kurutabilirsiniz.

    Patates suyunu kesinlikle buzdolabında saklamayın!

    İşlemi haftada 2-3 kere yapın. Saçınızın yapısına göre birkaç hafta ya da birkaç ay yapmanız gerekebilir. Sabırlı olun, sonuç almak biraz vakit alabilir ancak kesinlikle işe yarıyor!

    Beyaz saçları yok etmek için tarif
    Beyaz saçları yok etmek için tarif