Blog

  • Konu aşk olunca neden tembeller?

    Konu aşk olunca neden tembeller?

    Erkekler için mesaj atmak, fazla vakit ve çaba harcamadan sizinle ilgilenmenin bir yolu. Bu tembelliğe dur demenin yollarını yazımızda bulabilirsiniz.

    Eminiz ki Whatsapp uygulamanızda “N’aber” veya “Bu akşam görüşelim mi” gibi tonlarca mesaj vardır. Günümüzde mesajlaşmak, her zaman olduğundan daha popüler. Peki, problem tam olarak nerede? İlişki uzmanlarına göre mesaj yollama, erkeklere ilişkileri için daha az enerji harcamanın fırsatını sunuyor. Mesajlar yüzünden birbirinize karşı tembel bir tutum sergilemeye başlıyorsunuz. İşte biz de önünüze çıkabilecek bu tür tuzakları incelemeye karar verdik ve erkek arkadaşınızı bu alışkanlıklardan caydırmanın yollarını araştırdık.

    ŞANSINI DENEMEYE ÇEKİNİYOR
    “Görüşelim mi” gibi belirsiz bir mesaj attığında, plan yapma sorumluluğunu sizin üzerinize atıyor demektir. Uzmanlar bazı erkeklerin reddedilmekten korktukları veya frene basmak için mesajlaşmayı seçtiklerini düşünüyor. Çünkü görüşmek istemiyorsanız, cevap vermezsiniz ve o da bunu kulağıyla duymaktansa, daha kolay kaldırabilir.

    BAĞLANTI YOK
    Erkeklerle telefonda konuşmanın heyecanını bir düşünsenize. Seksi bir gülüş, coşkulu bir ses tonu duymak ne kadar da cazip. Ama mesajlaşma, bunları bir anda silip atıveriyor. Mesajlaşmak erkeklerin yakınlıktan kaçınmalarına olanak verir. Böylece iletişim çok yüzeysel kalır. Ayrıca araştırmalara göre erkekler ilişkiyi idare etmek için mesaj atarken, kadınlar ilişkiyi sağlamlaştırmak için bunu kullanıyor. Bu şu anlama geliyor: O, karşılıklı iletişimi limitliyor ve sizin daha fazlasını istemenize sebep oluyor. Bir dahaki sefer sizi aradığında, ona olumlu bir tepki verin. Örneğin, “Sesini duymak ne güzel” diyebilirsiniz.

    HİSLERİNİ ANLAMANIZ GÜÇLEŞİR
    Mesaj attığında sesini duymadığınız için duygularını çözmeniz zorlaşır. ‘Dün gece çok eğlendim’ diye yazdığı zaman, ya sizinle vakit geçirmekten gerçekten hoşlanmıştır ya da ilgisini çekmemişsinizdir ama size kibar davranmaya çalışıyordur. Ama telefonda konuştuğunuzda, sesinin tonu ve vurgulamaları size bu konuda ipucu verir. Mesajlarına cevap vermeyip, aradığında da onunla iyi bir tonda konuşarak, bu alışkanlığından onu vazgeçirebilirsiniz.

    TARTIŞMALARDAN KAÇIYOR
    Buluşma planınızı iptal etmek istediğini düşünelim. Sizin kızgınlığınızla yüzleşmemek için bunu size mesajla bildirir. İlişkinizin ciddileşmesinden korkuyorsa, daha az mesaj atıp sizi soğutmaya çalışıyor da olabilir. “Beni arayıp gelemeyeceğini söyleseydin daha iyi olurdu” diyerek size saygısızlık etmesinden hoşlanmadığınızı belirtebilirsiniz. Siz talep ettikten sonra eğer hâlâ sizi aramayıp mesaj atmaya devam ediyorsa, cevap yazmayı kesin. Belli ki sizinle fazla ilgilenmiyor ve size değer veren yeni bir sevgili ve mesaj arkadaşı bulmanız gerekiyor.

    Telefonda seksi bir gülüş, coşkulu bir ses tonu duymak ne kadar da cazip. Ama mesajlaşma, bunları bir anda silip atıyor. Mesaj yollamak, erkeklerin yakınlıktan kaçınmalarına olanak tanıyor.

     

     

    Kaynak: cosmopolitanturkiye.com

    FOTOĞRAF: MICHAEL EDWARDS

  • Kestaneli ve Ciğerli İç Pilav Tarifi

    Kestaneli ve Ciğerli İç Pilav Tarifi

    Kestaneli ve Ciğerli İç Pilav
    Malzemeler:
    2 su bardağı baldo pirinç
    4 yemek kaşığı zeytinyağı
    2 yemek kaşığı tereyağı
    1 adet kuru soğan
    2 yemek kaşığı dolmalık fıstık
    2 yemek kaşığı kuş üzümü
    200 gr kestane
    200 gr kuzu ciğeri
    Tuz
    Karabiber
    Yenibahar
    2 tatlı kaşığı toz şeker
    3 su bardağı su

    Hazırlanışı:
    Pirinci bol suda yıkayın ve süzün.
    Bir tencerede zeytinyağı ısıtın tereyağını ekleyin ve eridikten sonra yemeklik doğradığınız soğanları kavurun. Çam fıstıklarını renk alana kadar kavurun. Ciğerleri ufak kuşbaşı doğrayın. Tencereye alın ve kavurmaya devam edin. Pirinci ilave edip kavurun. Suda beklettiğiniz kuş üzümlerini süzün ve pirince ilave edin. Tuz, karabiber, yenibahar ve toz şekerini ilave edip karıştırın. Kestaneleri ızgarada pişirin ve kabuklarını soyun. Pirinçlere ilave edin. Suyunu koyun ve harlı ateşte su kaynayana kadar pişirin.
    Su kaynayınca altını kısın ve 10-15 dakika pişirin. Pilav pişince demlenmesi için kenara alın üzerine havlu kağıt kapatın dinlendirin. Sıcak servis edin.

     

    Kaynak: Ardanın Mutfağı / facebook

  • Bebeklerde vitamin takviyesi kullanımına dikkat!

    Bebeklerde vitamin takviyesi kullanımına dikkat!

    “Bebeğin bir eksiği olmasın” düşüncesi aileleri gereksiz ve yanlış vitamin kullanımına itebiliyor. Bilhassa anne sütüyle beslenen ve tüm vitamin ve mineral ihtiyacını anne sütünden karşılayan bebeklerde gereksiz vitamin takviyeleri, çeşitli sıkıntıların yaşanmasına neden olabiliyor.

    Bebeklerde vitamin takviyesi kullanımına dikkat!

    Erişkinlerin ve bebeklerin alacağı vitamin ve mineraller arasında herhangi bir fark bulunmadığını belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Süha Ünüvar, bebeklerin bazı mineralleri mutlaka alması gerektiğini söyledi.

    Bunların başında kalsiyum, magnezyum, sodyum ve potasyum geldiğini belirten Dr. Ünüvar, “Bu mineraller anne sütü veya biberon maması alan bebekler tarafından otomatik olarak kazanılır. Bu nedenle normal beslenen bebeklerde mineral eksikliği söz konusu değildir. Fakat şiddetli ishal gibi durumlarda böyle eksiklikler ortaya çıkabilir ve bu eksikliklerin giderilmesi gerekir. İshal gibi problemlerin dışında normal beslenme koşullarına sahip bebeklerde bu minerallerin eksikliğine sık rastlanmaz. Ancak yalnızca anne sütü alan bebeklere, anne sütünün demir bakımından fakir olması nedeniyle mutlaka dışarıdan demir takviyesi yapılmalıdır. Bu genellikle biberon mamalarına demir eklenerek yapılır. Anne sütü alan bebeklere ayrıca Sağlık Bakanlığı tarafından da idame dozunda demir verilir” dedi.

    Bebeklerde vitamin takviyesi kullanımına dikkat!
    Bebeklerde vitamin takviyesi kullanımına dikkat!

    “SADECE D VİTAMİNİ TAKVİYESİ YAPILMALI”

    0-1 yaş gurubu olarak adlandırılan bebekler için vitamin ihtiyacına karşılık olarak doktor onayı ile yalnızca D vitamini verilmesinin yeterli olduğunu söyleyen Ünüvar, çünkü bebeklerin, diğer tüm vitaminleri yine beslenmesi sırasında doğal olarak aldıktalırın aktardı, “Diğer vitaminlerin hepsi, hasta takibi sırasında bir eksikliğinin olduğu düşünüldüğünde ve saptandığında verilir. Örneğin; B vitamini komplekslerinin eksikliğinde bebeğin ihtiyacı belirlenir ve bu eksikliği düzeltecek kadar vitamin takviyesine başlanır” ifadesini kullandı.

    HER VİTAMİNİN BİR GÖREVİ VAR

    Vitaminlerin hepsi kendi başlarına önemli işlevlere sahip. D vitamini, kemik yapılarının tam ve normal olarak gelişmesi için gerekli. B grubundaki vitaminler, vücudun, sinir sisteminin, hematolojik sistemin gelişmesi için elzem. C vitamini, vücutta birçok işlev için gerekli olduğu gibi, eksikliğinde skorbüt hastalığı oluşabilir. K vitamini, kanama sürecinde kan pıhtılaşmasına karşın gerekli. A vitamini, göz ve cilt sağlığı için olmazsa olmazlardan. E vitamini ise vücutta birçok kimyasal olayın yanı sıra üreme işlevi için önemli.

    AŞIRI DOZ VİTAMİN TOKSİK ETKİ YAPABİLİR

    Vücut, gereğinden fazla kullanılan vitamini idrar ve dışkı ile vücuttan dışarı atar. Bu nedenle vitaminler vücutta herhangi bir birikime yol açmaz. Fakat yağda eriyen A, E, D, K gibi vitaminler fazla veya aşırı dozda alındığında vücutta birikerek toksik etkiler gösterebilir.

    Bu nedenle vitaminlerin yalnızca gerçekten ihtiyaç duyulduğunda ve vücutta eksiklikler tespit edildiğinde kullanılması gerektiğine vurgu yapan Dr. Ünüvar, “Gerekenden daha fazla verilen vitamin çocukları daha iyi duruma getirmez, aksine çocukların çeşitli sıkıntılar yaşamasına neden olur” uyarısında bulundu.

    VİTAMİN VE MİNERALLER HANGİ BESİNLERDE BULUNUR?

    Uzm. Dr. Süha Ünüvar’ın verdiği bilgiye göre, D vitamini için en büyük kaynak güneş. Bu nedenle çocuklar, D vitamininden faydalanabilmeleri için güneşin zararsız olduğu saatlerde dışarı çıkarılmalı. D vitamini ayrıca, yağda eriyen bir vitamin olmakla birlikte balık, süt ve yumurtada da bulunuyor. B vitamin grubunu, tahıllar, yağsız et, böbrek, yürek, beyin, karaciğer, yer fıstığı, tavuk, ceviz, yumurta, kepek ekmeği ve yağlı tohumlar içeriyor. C vitamini bilhassa meyve ve sebzelerde, K vitamini, koyu yeşil yapraklı sebzelerde bolca yer alıyor. E vitamini ise kuru yemişlerin sahip olduğu yağlarda mevcut.

  • Makyaj yaparken gözünüzü bozmayın

    Makyaj yaparken gözünüzü bozmayın

    Güzelliğine düşkün kadınlar dikkat! Makyaj yaparken göz sağlığınızı bozabilirsiniz…

    Takvim’de yer alan habere göre Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Şermin Ünal İpçioğlu, göz makyajının doğru yapılmasının önemine dikkat çekerek, şöyle konuştu: “Yanlış ve bilinçsiz kozmetik kullanımı ile makyajı yeterince temizlemeden uyumak göz sağlığının en büyük düşmanıdır. Makyaj malzemenizi başkasıyla paylaşmayın. Aldığınız ürünü açıldıktan 3-4 ay sonra yenileyin. Kirpik diplerini, yani göz sınırlarını belirgin hale getirmek için eye-liner veya göz kalemi kullanırken, kirpiklerin göze yakın olan iç değil, dış kısmına sürmeye dikkat edin. Çünkü kirpiklerin göze yakın olan iç kenar kısmında gözyaşına katkıda bulunan meibomean yağ bezleri vardır. Bu bezler makyaj yapılırken tıkanırsa gözyaşı kalitesizleşir ve gözde batma, yanma, kızarma gibi rahatsızlıklara sebep olabilir…”

  • Mantolama ne zaman yapılır?

    Mantolama ne zaman yapılır?

    Mantolama Hangi Aylarda ve Ne Zaman Yapılır? Mantolama ne zaman yapılır? Dış cephe mantolama  +5 ile +30 derece arasındaki ısı sıcaklıklarında yapılabilir. Tabi bunda hava koşulları da önemli. Ülkemizde -5 derece de görüyor, +40 derece de görüyor. Dolayısıyla mevsimsel olarak ilkbahar, yaz ve sonbahar aylarında +5 ile +30 derece arasındaki değerlerde her zaman mantolama yapılabilir.

    Mantolama ne zaman yapılır? | 1

    Mantolama ne zaman yapılır?

    Yağışlı havalarda öncelikle iş güvenliği açısından daha sonra da yağan yağmur uyguladığımız malzemenin  içeriğini bozacağı için mantolama yapılmaması gerekir.

    Kış aylarında ise hava sıcaklıkları geceleri eksi değerlere indiği zaman kullandığımız malzemeler çimento bazlı ve suyla karıştırıldığı için içindeki su donar. Sabah yüksek değerlere çıktığında ısı değerleri tekrar çözülür, dolayısıyla dayanıklılık sağlamaz uyguladığımız yapıştırıcılar tutmaz. Yeni yapıştırıcı işlemi yapsak bile üzerindeki sıva çimento esaslı olduğu için zamanla çatlamalar gözükür, dolayısıyla kış aylarında dış cephe ısı yalıtımı yapmak söz konusu değildir, tabi iş güvenliği de kış aylarında yağışın artması sebebi ile çok daha önemlidir.

     

    Kaynak: GNYapı

  • Diyet yemek servisleri

    Diyet yemek servisleri

    Son yıllarda hazır toplu yemek sanayinde farklı bir alan hızla gelişti. Diyet yemek! Bu yazımda diyet yemek nasıl olmalı, sağlıklı beslenmeden farklı mı?, Gerçekten diyet mi? Ve özel beslenme durumlarında etkisi var mı? Gibi sorulara yanıtlar arayacağız.

    Son yıllarda yanlış beslenme sonucu ortaya çıkan obezite, diyabet(şeker hastalığı), yüksek tansiyon, kalp ve damar hastalıkları, bazı kanser türleri gibi hastalıklar toplumsal olarak yüksek bir artış göstermiştir. Peki çözümler nedir?

    Diyet yemek servisleri | 3

    Diyet Nedir?

    Kişinin diyeti, kelime anlamı ile gün içinde tükettiği tüm gıdalardır. Sağlık açısından özel amaçlı diyetisyen eşliğinde uygulanan diyet ise ağırlık kaybına yönelik diyet planında, enerji alımının azaltıldığı ve esansiyel besin komponentlerini içeren dengeli bir beslenmenin sağlanmasını ifade eder. Diyet uzmanı ile planlanmış diyetlerin temeli sağlıklı beslenmenin ilkelerinden oluşur.

    Diyet Yemek Nedir?

    Bir yemeğin diyet özelliği kazanması için pişirme şekli, içeriği, tuz miktarı, yağ miktarı ve türü, besinlerin kalitesi gibi birçok etkili faktör vardır. Sebze yemeği demek diyet yemek anlamına gelmez. Yemeğin içeriğinin kalori hesabının çıkarılması ve yemeğin sağlıklı pişirme yöntemleri ile yapılması gereklidir. Diyet yemeğinin pişirme şekli kızartma, uzun süre tavada yağ ile kavurma, karamelize etmek, eti yakarak mühürleme şeklinde olmamalıdır. Pişirme şekli fırınlama(aşırı yakmadan), tencere haşlama veya buharda, yağsız tavada ızgara şeklinde olabilir. En ideali kısık ısıda vitamin değerleri kaybolmadan pişirmektir. Ayrıca pişme suyu dökülmemeli vitamin kayıpları önlenmelidir.

    Zayıflamaya yönelik diyet yemeklerinde menü kalori içeriği uzman diyetisyen tarafından hesaplanmalı, kişinin günlük alması gereken kaloriye göre bireysel menüler ile hizmet verilmelidir. Zayıflama diyet yemeğinde enerji azaltılırken, kişinin sağlığının da korunması için alması gereken vitamin, mineral, protein, karbonhidrat ve değerli yağları da karşılayacak bir yemek içeriği ve menüsü oluşturulması gerekir.

    Herkes günde 6 g altında tuz tüketilmesi standart sağlık önerisidir. Diyet yemeklerinde tuz içeriği genel standarttın altında olmalı. Özellikle diyet yemek hizmeti alan kişinin sağlık öyküsü alınmalı tuz ve sodyum ile ilişkili yüksek tansiyon hastaları için sınırlı veya sıfır tuz içerikli menü oluşturulmalıdır.

    Değerli yağlar (zeytinyağı, balık yağı, ceviz yağı, keten tohumu yağı, fındık yağı gibi) ve yemek sanayinde kullanılan yağlar ayçicek, mısır ve kanola yağları diyet yemeklerinde hem kalori açısından hem de vücut içinde omega3/omega6 dengesini korumak için ölçülü ve miktar kontrollü olarak yemeklerde yer almalıdır.

    Diyet yemeğinin içeriği, insan beslenmesinde günlük alınması gereken bazı vitaminler, mineraller, protein(deposu yok vücutta), kompleks karbonhidrat(kan şekerini dengeleme), esansiyel yağlar(vücut tarafından yapılamayan gıdalarla mutlaka alınması gereken) içermelidir. Eğer içermiyorsa, sadece düşük kalori dikkate alındı ise diyet yemeği tüketimi kronik olarak tüketildiğinde vitamin, mineral eksikliği, kansızlık, saç dökülmeleri, deri ve cilt bozukluklarına, ani şeker ve tansiyon düşmelerine, halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı, öfke kontrol güçlüğüne, stres yönetim güçlüğü gibi bazı durumlara neden olabilir. Sağlıklı zayıflama için diyet yemek hizmeti tercih edecek kişilerin diyet uzmanı ve doktorları ile görüşmeleri yararlı olacaktır. Aynı zamanda diyet yemek hizmeti veren firmaların diyet uzmanları ile menü planlama, kişisel diyet danışmanlığı ve hastalıklarda diyet konusunda uzman desteği almaları doğru bir diyet yemeği hizmeti için gereklilik arz eder.

    Özel Durumlarda Diyet Yemekleri

    Günümüzde gıda alerjileri, duyarlılıkları veya besin kaynaklı hastalıklara artık daha sık rastlanılmakta. Süt ve ürünlerini tolere edemeyen bir vücut şişkinlik veya ishal şeklinde tepkisini gösterebilmekte. Alerjen besini tüketen kişide deri döküntüleri, şişlikler görülebilmektedir.(çilek, fıstık veya deniz mahsulleri alerjisi). Bu durumlarda bu tür kişilerin özellikle dışarıda uygun gıdaya ulaşmaları güçleşmektedir. Enzim eksikleri olan kişilerde ise ilgili besini parçalayacak enzim vücutta olmadığı veya etkisi yetersiz olduğunda ilgili gıda tüketildiğinde yine sindirim sistemi şikayetleri görülmektedir. (meyve içindeki früktoz enzim eksikliği)

    Gluten duyarlılığı olan veya çölyak hastaları, glutensiz gıdalarla beslenmeli hatta gluten tabak ve başka gıdaya bulaşık şekilde bile tüketimine dikkat edilmelidir. (diyet yemeğinde buğday, arpa ve çavdar tüketilemez).

    Özel hastalık durumlarında diyet yemek servisi tercih edilmesinde, bireysel menüler oluşturulmalıdır. Geniş bir hastalık ve kişiyi tanıma öyküsü çok yararlı olmaktadır.

    Özetle diyet yemek servisleri, bilinçli uzman bir ekip tarafından sunuluyorsa diyet programlarını uyum sağlamada ve özel beslenme hastalıkları olan kişiler için yemek alternatifi oluşturma için çok pratik bir hizmettir.

    Çalışma yaşamında yemek hazırlamaya yeterli zaman ayıramayanlar, gün içinde tam ve dengeli beslenmek isteyenlerde diyet yemek servislerini tercih edebilirler.

    Dyt. Nursel EROĞLU

  • Vajinal duş nedir?

    Vajinal duş nedir?

    Vajinal duş, vajinal akıntı ya da diğer materyali mekanik olarak temizlemek için vajina içini basınçlı su ya da başka bir sıvı ile yıkamak anlamına gelir. Öte yandan vajinal duş için kullanılan çeşitli parfümlü materyal ya da ilaç da mevcuttur.

    Kadınlar neden vajinal duş yaparlar ?

    • Adet kanaması sonrası vajinada kalan kanı temizlemek için
    • Cinsel ilişki sonrası hamile kalmamak ya da cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı korunmak için (vajinal duş be gebelikten korur ne de cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruma sağlar)
    • Vajial kokuları azaltmak için. Vajina bölgesinde kötü koku olan kadınlar mutlaka jinekologlarını ziyaret etmelidirler. Vajinal duş durumu düzeltmek yerine daha da kötüleşmesine neden olur.
    • Bazı kadınlar düzenli olarak vajinal duş yapmadıkları taktirde kendilerini temiz hissetmezler.
    • Kronik vajinal mantar enfeksiyonu, ya da kronik bakteriyel enfeksiyon varlığında tıbbi olarak içerisinde bazı özel solüsyonlar ile vajinal temizlik önerebilirler. Bu amaçla yapılacak olan vajinal duş yalnızca doktorunuzun önerisiyle ve onun reçete edeceği solüsyonlar ile yapılmalıdır.

    Vajinal duş sağlıklı mıdır?
    Bu sorunun tek ve kesin bir cevabı vardır: HAYIR

    Özellikle gebelikten korunmak için vajinal duş uygulaması son derece etkisiz bir yöntemdir. American Journal of Public Health dergisinde yer alan bir araştırmaya göre vajinal duş bir kadının hamile kalma olasılığını sadece %30 oranında azaltmaktadır.

    Düzenli yapılan vajinal duş kadının vajinadaki kimyasal dengesini bozarak enfeksiyonlara eğilimli hale gelmesine neden olur. Duş sırasında yeni mikroorganizmaların vajinaya girişine neden olunabilir. Bu mikroplar rahim ağzı, rahim ve tüplere ulaşarak ciddi enfeksiyonlara neden olabilirler. Yapılan araştırmalar düzenli vajinal duş yapan kadınlarda bakteriyel vajinozis başta olmak üzere çeşitli vajinal enfeksiyonlarla cinsel yolla bulaşan hastalıklara daha fazla rastlanıldığını ortaya koymaktadır.

    Daha ciddi bir komplikasyon ise pelvik iltihabi hastalıktır (PID). Düzenli olarak avjinal duş yapan kadınlarda pelvik iltihabi hastalık geçirme riski %78 daha fazladır. PID uzun dönemde kısırlık ve hatta tedavi edilmediği taktirde hayati tehlikeye neden olabilen bir durumdur.

    Bikini Bölgesi Beyazlatma İçin Tıklayın.!

    Bu nedenle rutin temizlik için düzenli vajial duş yapılması sağlıklı değildir ve günümüzde kesinlikle önerilmemektedir. Vajinayı temizlemenin tek güvenli ve sağlıklı yolu vajinanın kendi kendini temizlemesine izin vermektir. Vajinadaki kimyasal denge çok hassastır ve bu dengedeki küçük sapmalar ciddi olumsuz etkilere neden olabilmektedir.

    Vajina kendi kendini nasıl temizler?
    Vajina kendi mukus salgısı ile kendi kendini doğal olarak temizleme yeteneğine sahiptir. Bu nedenle ilişki sonrası, tuvaletten sonra ya da yıkanırken vajina içini yıkamamaya özen gösterin. Dış bölgeleri temizlemek için ılık su ve parfümsüz beyaz sabun kullanabilirsiniz. Doktorunuz önermedikçe kadın hijyenine yönelik sabun, sprey, pudra türü maddelerin kullanımı yeterli bir vajinal temizlik için gerekli değildir. Üstelik bu tür maddeler vajinada irritasyon ve alerjik reaksiyona neden olabilir.

    Aşağıdaki durumların varlığında jinekoloğunuzla görüşmelisiniz:

    • Vajinada ağrı
    • Vajinada yanma hissi
    • Vajinada kaşınma
    • Vajinadan kötü koku gelmesi
    • İdrar yaparken yanma
    • Normal akıntıdan daha farklı türde ve renkte içinde peynir kesiği ya da kireç benzeri parça içeren akıntı

    Muayeneye gitmeden önce asla vajinal temizlik yapmayınız. Bu tür bir temizlik vajinal akıntıyı uzaklaştırarak jinekoloğunuzun tanıya ulaşmasını güçleştirir.

    Vajinal duş bir doğum kontrol yöntemi değildir ve cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruyucu değildir.

     

    Kaynak: mumcu.com

  • Kışın tercih edilen estetik operasyonlar

    Kışın tercih edilen estetik operasyonlar

    Daha çok kış aylarında yüz ve boyun bölgesine yapılan cerrahi dışı uygulamalar arasında botoks, dolgu, lazer ve PRP gibi yöntemler var.

    Cerrahi söz konusu olduğunda ise göz kapağı estetiği, kaş kaldırma ile göz altı torbalarına yönelik müdahaleler ilk sıralarda yer alıyor. Yüzdeki sarkma ve kırışıklıkları gidermek için yüz germe operasyonları tercih ediliyor. Tüm yüze yönelik germe operasyonları dışında, orta yüz kaldırma da sık yapılan estetik ameliyatlar arasında.

    Sıcak havalarda ameliyat olmak istemeyenlerin, kış aylarında tercih edebileceği estetik ameliyatları ise şöyle sıralamak mümkün:

    Meme estetiği: Meme büyütme, küçültme, dikleştirme ve meme asimetrisi operasyonları da çok sık tercih ediliyor. Meme büyütmede, silikon yerleştirme işlemi yapılıyor. Silikon koltuk altından, meme başından, meme altı oluğundan veya göbekten girilerek yerleştirilebiliyor.

    Kalça dikleştirme: Kişinin kendi vücut yağı popoya enjeksiyon yapılabildiği gibi protez ya da kalça kaldırma operasyonları da tercih edilebiliyor. Kalça estetiğinde dolgu yapılacaksa kişinin fazlalık olan bölgesinden yağ alınıyor ve bu yağ birtakım işlemlerden geçirildikten sonra popo bölgesine enjekte ediliyor. Hasta bu işlemden sonra bir gün hastanede kalıyor. Bir hafta sonra ise günlük aktivitelerine dönebiliyor ve oturabiliyor.

    Burun estetiği: Burun estetiği ameliyatında burnun dış görünüşü ile birlikte nefes darlığı sorunu da düzeltilebiliyor. Bu cerrahilerde, nefes alma durumu endoskopik cihaz yardımı ile detaylı bir şekilde muayene edilerek belirleniyor. Ciddi nefes alma sorunu varsa sinüs filmi çekilerek polip, sinüzit, burun eti ve deviye septum gibi sorunlar ayrıntılı olarak tespit ediliyor. Kapalı veya açık rinoplasti operasyon tekniğine, burun yapısına bağlı olarak karar veriliyor.

    Burun şeklini oluşturan kıkırdak, kemik ve yumuşak dokuya yeniden şekil veriliyor. Burun ucundaki düşüklük, aşırı yükseklik, dudakla burun ucu açısı, sırtındaki çıkıntılı veya eksik alan, eğrilik ile ucu ve delikleri düzeltilip, estetik bir görünüm sağlanıyor. Nefes almayı etkileyen burun orta duvar eğriliği ve burun etleri operasyon sırasında düzeltiliyor. Buruna yeni estetik şeklini verdikten sonra burun dışına özel bantlar yapıştırılıp, üzerinde 5-7 gün kalacak şekilde plastik alçı yerleştiriliyor. Bu uygulamada tampon kullanılmıyor.

    Vücut estetiği: Yazın alınan fazla kiloların neden olduğu yağlanmaya karşı, kış mevsiminde sıkça lazer liposuction ile vücut şekillendirme yapılıyor. Ancak liposuction bir kilo verme yöntemi değil. Lazer liposuctionda yağ hücreleri parçalanıyor ve vakumla çekiliyor. Yöntem aynı anda deride sıkılaşmayı da sağlıyor. Üçüncü haftadan itibaren vücuttaki değişiklikler gözlemlenebiliyor. Lazer liposuctionda ödem ve morluk, klasik liposuctiona göre daha az olduğundan, sadece iki hafta korse giymek yeterli olabiliyor. Yöntem gıdı bölgesine, kol sarkıklıklarına, karın, basen, bel ve bacak içine de uygulanabiliyor.

     

    Kaynak: ntv.com.tr

  • Soğuk havalara kış çayları kalkanı

    Soğuk havalara kış çayları kalkanı

    “Doğru şekilde hazırlanmış kış çaylarıyla sağlık depolayın” önerisinde bulunan Beslenme ve Diyet Uzmanı Kamuran Diğdem Özkahya, kış aylarında içinizi ısıtacak sağlıklı içecekleri şöyle anlatıyor:

    BAHARATLI ELMA ÇAYINA NE DERSİNİZ?

    Kış aylarının en sağlıklı meyvelerinden biri elma. İçeriğindeki E ve C gibi antioksidan vitaminler sayesinde hem cildinizi hem bağışıklığınızı koruyor. Elma içeriğindeki lif yapısı sayesinde aynı zamanda hazımsızlık sorunlarının da önüne geçiyor. Ayrıca lifli yapısı ve içerdiği flavanoidlerle bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor ve hastalıklara karşı kalkan oluşturuyor. Havaların oldukça soğuk seyrettiği kış günlerde elma çayı siz soğuk algınlığı ve grip gibi hastalıklardan koruyor. Ayrıca boğazı yumuşatarak da öksürüğü engelleyebiliyor. Çayınıza ilave edeceğiniz karanfil, içeriğinde bulunan eugenol sayesinde kanın pıhtılaşmasını engelleyerek kalp sağlığını koruyor. Karabiber ise dolaşımını hızlandırarak mikropları vücudunuzdan uzaklaştırıyor.

    Malzemeler:

    • 1 adet elma.
    • 2-3 karanfil.
    • 2-3 tohum karabiber.
    • 1 adet çubuk tarçın.
    • Limon.

    Tarifi: Elmayı kabukları ile dilimleyip kaynayan suyun içerisine koyun. Bir tülbent içerisinde karanfil, karabiber ve tarçını kaynayan suya atın. Elmaların kararmaması için içerisine limon sıkın. İyice kaynadıktan ve renk aldıktan sonra ocaktan alın. Biraz ılındıktan sonra içerisine limon ve isteğe bağlı az miktarda bal ilave edebilirsiniz. Düşük kalorili vitamin deposu bu çayı istediğiniz miktarda şekersiz bir şekilde tüketebilirsiniz.

    ZENCEFİLİ MUTFAĞINIZDAN EKSİK ETMEYİN

    Kış çaylarının belki de en sağlıklılarından biri de zencefille yapılan özel bitki çayları. Tadı çoğu kişiye çok lezzetli gelmese de zencefilin faydaları saymakla bitmiyor. Kalp sağlığını koruyor, bağışıklığı güçlendiriyor. Köklerinde bulunan proteaz sayesinde sindirimi kolaylaştırıyor. Ayrıca mide bulantısını baskılıyor ve gaz sorununu ortadan kaldırmaya da yardımcı oluyor. Portakal ya da limonla tatlandırarak hem lezzetli hem de sağlıklı bir zencefil çayı demleyebilirsiniz. Portakallı zencefil çayını şekersiz olduğu müddetçe istediğiniz miktarda içebilirsiniz.

    Malzemeler:

    • 1 kök zencefil.
    • 1 adet portakal.
    • 1 tatlı kaşığı bal.
    • Limon.

    Tarifi: Kök zencefili dilerseniz rendeleyip, dilerseniz de halka halka doğrayarak kaynayan suya ilave edin. 10 dakika kadar birlikte kaynattıktan sonra ocaktan alın. Portakalı sıkın ve bu karışıma ilave edin. Dilerseniz limon veya balla da lezzetlendirebilirsiniz.

    GÜL YAPRAKLARIYLA REZENEYİ HARMANLAYIN

    Farklı lezzetleri seviyorsanız, evinizde de kolaylıkla bulabileceğiniz bitki ve meyveleri karıştırarak kendinize özel bir çay yapabilirsiniz. Gül yaprakları, rezene ve limon kabuğu ile hem sağlıklı hem de lezzetli bir çay hazırlamanız mümkün. Kurutulmuş gül yaprakları, C, E ve A vitamini açısından zengin olan demir, kalsiyum, magnezyum ve selenyum minerallerini içeriyor. Ayrıca tatlı aroması ile de çayınıza lezzet katıyor. Rezene yaprakları, soğuk kış günlerinde azalan bağırsak aktivitenizi hızlandırıyor ve sakinleştirici etkisi ile stresinizi azaltıyor.

    Tarifi: Bir kabın içerisinde karıştırdığınız gül yaprakları ve rezeneye hem tat vermesi hem de C vitamini değerini artırması için limon kabuğu ekleyin. Ayrıca kabuk tarçın ve kurutulmuş yaban mersini de ekleyerek çayınıza farklı bir aroma katabilirsiniz. Daha pratikte sıklıkla kullandığımız ıhlamur, adaçayı, kuşburnu da kış çaylarının vazgeçilmez aromalarından. Kendi çay tarzınızı yansıtmak için size özgü aromayı bulabilir, dilediğiniz miktarlarda bu bitkileri karıştırarak demleyebilirsiniz. Ama kaynatmayın. Kaynayan su biraz bekletildikten sonra bir çaydanlığın içerisinde demleme usulü ile bekletin.

    Soğuk havalara kış çayları kalkanı | 5

    BİR BARDAK SICAK ÇİKOLATAYLA İÇİNİZ ISINSIN

    Sıcak çikolata söz konusu olduğunda en çok dikkat edilmesi gereken detaylardan biri hiç kuşkusuz kalori değeri. Elbette ki yapılışı sırasında kullanılan malzemeler, kalori değerini oldukça yükseltebiliyor. Ancak hem lezzetli hem de sağlıklı bir şekilde sıcak çikolata yapmak da mümkün. İçeceğinizi hazırlarken, tam yağlı sütler yerine, yağ oranı düşük, protein kalitesi yüksek soya sütü, badem sütü ya da az yağlı inek sütünü tercih edin. Bu sayede günlük kalori miktarınızı dengeliyorsunuz. Laktoza karşı bir duyarlılığınız olması durumunda ise badem veya soya sütü tercih edebilirsiniz. Sütün içerisine ekleyeceğiniz çikolatada da tercihiniz mutlaka bitter olmalı. Siyah çikolata yüksek miktarda kanama önleyici etkisi sayesinde kan basıncını dengeliyor. Sıcak çikolatanıza son olarak da keçiboynuzu tozu ekleyebilirsiniz. Keçiboynuzu, yapısındaki galik asit sayesinde antialerjik ve antibakteriyel etki sağlıyor. Bu etki de bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor.

    Malzemeler:

    • 1 bardak soya sütü veya badem sütü
    • 3 kare bitter çikolata
    • 1 adet keçiboynuzu

    Tarifi: Keçiboynuzunu rondoda toz haline gelene kadar çevirin. Sütünüzü ısıtın. Benmari usulü ile erittiğinizi bitter çikolatayı sütünüze ilave edin. Keçiboynuzu tozundan 1 yemek kaşığı ilave edilip karıştırın. Ve sıcak çikolatanızı keyifle yudumlayın. Bitter çikolatalı keçiboynuzlu sıcak çikolata 212 kalori içeriyor. Bu kalorinin 8 gramı proteinden karşılanıyor. Ancak günde 1 bardaktan fazla içmek kalori alımının artmasına neden oluyor.

     

    Kaynak: ntv.com.tr

  • Kestaneli Fırın Sütlaç Tarifi

    Kestaneli Fırın Sütlaç Tarifi

    Kestaneli Fırın Sütlaç Tarifi…
    Malzemeler;
    8-10 adet kestane
    1 su bardağı süt
    ½ su bardağı toz şeker

    Sütlaç için;
    ½ su bardağı pirinç
    1,5 su bardağı su
    6 su bardağı süt
    3 yemek kaşığı pirinç unu
    1 yemek kaşığı nişasta
    1 paket vanilya
    1 su bardağı toz şeker

    Kestaneli Fırın Sütlaç Tarifi
    Kestaneli Fırın Sütlaç Tarifi

    Hazırlanışı;
    Kestaneleri suda yıkayın kurulayın ve bombeli taraflarından kesik atın. 190 derece fırında 25- 30 dakika kadar pişirin. Pişen kestanelerin üzerini temiz bir bezle kapatıp soğutun.
    Soğuyan kestaneleri soyun bir kapta ezin ve tencereye alın, üzerine süt ve şekeri ilave edip kaynatın. Kaynayan karışımı ocaktan alın ılınması için kenara alın ardından el blender’ıyla küçük parçalar kalana kadar çekin.
    Pirinci ılık suda dinlendirin, süzün ve bir sos tenceresine alıp 1 su bardağı süt ile iyice yumuşayana kadar pişirin.
    Nişasta, pirinç unu, vanilya ve şekeri bir tencerede karıştırın, içerisine sütü ekleyerek homojen bir kıvam alıncaya kadar çırpın ve ocağa alın.
    Karışım hafif koyulaşmaya başlayınca pirinç ve kestaneli karışımı ilave edip kıvam alıncaya kadar pişirin.
    Sütlaçı kâselere paylaştırarak fırın tepsisine koyun ve biraz ılımasını bekleyin.
    Fırın tepsisine kâselerin yarısına gelinceye kadar su ilave edin.
    Önceden ısıtılmış 200 derece fırında üzeri kızarıncaya kadar 15-20 dakika pişirin ve soğuk servis edin.

     

     

    Kaynak: Ardanın Mutfağı / Facebook