Blog

  • Afrodizyak besinler

    Afrodizyak besinler

    Yaz aylarında hepimiz paniğe kapılıp vücudumuzu forma sokmak için sıkı diyetler yaptığımıza göre, yazın kendimizi küçük kaçamaklarla ödüllendirmemizin hiç bir sakıncası yok. Merak etmeyin, yasaklı yiyeceklerden alacağınız kalorileri sevişerek anında vermek gibi bir şansa sahipsiniz. Örneğin; birlikte olduğunuz erkeği dondurmayla baştan çıkarmaya ne dersiniz?

    Bir erkeğe hiçbir şey, külahtaki dondurmayı yavaş yavaş yalayan bir kadının görüntüsü kadar tahrik edici gelemez. Üstelik bunu onun sizi izlediğinin farkında değilmiş gibi yaparsanız, küçük oyununuzdan daha da iyi sonuç alacağınızdan emin olabilirsiniz. Bu arada, eğer dondurmayı götürürken kalori bazlı vicdanınızın sızım sızım sızlamasına engel olamayacağınızı düşünüyorsanız, meyveli çeşitleri tercih edin. Hem sonra, çekiciliğinize dayanamayıp sizi öpen partnerinizin ağzınızdan harika bir çilek ya da böğürtlen tadı alması fena mı olur? Meyvelerden bahsetmişken! Yaz meyvelerinin hem cinsel çağrışımı güçlüdür -bir dilim karpuzu, sularını bikinisine damlatarak yiyen bir kadın sizce bir erkeğe ne düşündürür?- hem de bu meyveler serin ve baştan çıkarıcı yaz kokteylleri hazırlamak için idealdir. Öte yandan, istiridye, ahtapot, karides gibi deniz ürünlerinin afrodizyak etkilerini hepimiz biliyoruz. Uzun lafın kısası yazın ağır tatlılardan, barbekü partileri haricinde kırmızı etten, hamur işlerinin ağırlıklı olduğu sofralardan ve en önemlisi çikolatadan uzak durarak balık, deniz ürünleri, yeşil sebzeler ve meyveye ağırlık vermek bizi hem formumuzu korumaya hem de yaza özel çok daha erotik bir beslenme tarzına götürecektir. Vücudumuzun yaz beslenmesinden sonra gelelim ruhun gıdası olan müziğe…

    Yazın vazgeçilmezi olan Latin ezgileri, samba ve salsa gibi buram buram erotizm kokan danslar, yaz akşamlarınızı çok daha zevkli kılacak ayrıntılardan sadece birkaçı. İster partnerinizle evde olun, ister birlikte dışarı çıkın, onu müzik ve dansla baştan çıkarmak için yaz boyu harika fırsatlara sahip olacaksınız. Seksi elbiseniz, ince topuklu stiletto’larınız, bronz teniniz ve hafif bir makyajla onu ne kadar etkileyeceğinizi bir düşünün. Öyle ki, eğer dışarıdaysanız geceyi bitirip eve dönmek için sabırsızlanacak, evdeyseniz vücudunuza dokunmak için yatak odasına gitmeyi bile beklemeyecektir. Unutmayın! Dans ve müzik hiçbir zaman yazın olduğu kadar kışkırtıcı olamaz! Diyelim ki partneriniz gece boyunca yeterince tahrik oldu ama siz dansa doyamadınız. Onun da kolayı var! Copacabana pozisyonunu hiç duymuş muydunuz? Adı tuhaf gelebilir fakat uygulaması oldukça basit! Sevişirken üstte siz olun ve kalçalarınızı tıpkı bir samba dansçısı gibi ritmik, yuvarlak hareketlerle sallayın. Bunu yaparken uygun bir müzikle desteklerseniz, hem işiniz kolaylaşır hem de Latin ateşi evde de kesintisiz devam etmiş olur. Hareketlerinizin yönünü ve hızını tamamen siz belirleyin, partneriniz kontrolü size bıraksın. Bu pozisyon sizin açınızdan G noktanızın uyarılması için en uygun pozisyon olduğu gibi ona da inanılmaz bir tatmin sağlayacaktır.

  • Bebek Arabası mı, Baston Puset mi?

    Bebek Arabası mı, Baston Puset mi?

    Anne kucağından sonra bebekleri emanet edebileceğiniz en doğru eşyalar, bebek arabaları ve pusetlerdir. Bu araçlar arasından seçim yaparken de güvenlik ve sağlık koşulları her zaman en başta gelir. Ancak bu noktaların dışında kendiniz ve bebeğiniz için doğru seçimi yapmak için biraz yaşam tarzınıza, biraz da çocuğunuzun yaşına dikkat etmelisiniz. Peki, gelelim baston puset ve bebek arabasının özelliklerine. Acaba sizin için en doğrusu hangisi?

    Bebek Arabası mı, Baston Puset mi?

    Bebek Arabası

    Bebeğinizle dışarıda sık sık vakit geçirmeyi planlıyor ve bu süre içinde bebeğinize maksimum konfor sağlamayı hedefliyorsanız bebek arabaları sizin için doğru bir tercih olacaktır. Pek çok özelliğe yer veren bebek arabaları, yapıca hayli büyük ve güvenlidirler. Bebeğin yüzünün sizi ya da dışarıyı göreceği şekilde ayarlanabilir modeller ideal bir kullanım sağlıyor. Ayrıca güneş ve yağmur koruması, sizin eşyalarınızı taşıma kolaylığı sağlayan bir sepet, bebeğinizin kendi başına yemek yemesi için bir tepsi ve birçok yardımcı aparat bulunduran bebek arabaları, uzun süre hareket halinde olanlar için ideal. Bir diğer avantajı ise bu tipteki bebek arabalarının pek çoğunun puseti çıkarılabiliyor ve oto koltuğu olarak da kullanılabiliyor olması.

    İlk Aylar İçin İdeal

    Ancak travel bebek arabaları olarak da bilinen bu tip arabaların bazı dezavantajları da bulunuyor. Tek elle bebeğinizi tutup tek elle arabayı kapatmayı düşünüyorsanız her model buna uygun olmayabiliyor. Ayrıca genelde ağır ve büyük yapıda olan bu tip bebek arabaları, otomobilinizin bagajına tek seferde sığamıyor ve parçalara ayrılması gerekebiliyor. Asansörü olmayan apartman daireleri için de bu ürünler biraz ağır gelebilir. Yine de bebeğin ağırlığının çok fazla olmadığı dönemler için bu ürünler kullanılabilir.

    Baston Puset

    Baston Puset

    Travel model bebek arabalarına göre çok daha ufak ve hafif yapıda olan baston pusetler de oldukça kullanışlıdır. Hafif yapıları, özellikle çocuğun ağırlaşmaya başladığı yaşlar için ideal bir kullanım sunar. Her marka ve modelde emniyet kemeri bulunan bu tarz pusetlerde güvenlik açısından dikkat edilmesi gereken diğer konular, aracın manevra kabiliyeti ve iskeletin sağlamlığıdır. Tek bir el hareketi ile katlanıp az yer kaplayan pusetler, özellikle arabanın bagajına yerleştirmek ya da kolaylıkla evinize taşımak için idealdir. Çocuklarınızla beraber çıktığınız seyahatlerde de kolaylık sağlar.

    Kısa Süreli Aktiviteler

    Pek çok yönden avantaj sağlayan baston pusetler, genellikle uzun süreli kullanımlar için yeterli gelmeyebilir. Bebek için hemen her detayın düşünüldüğü bebek arabalarına kıyasla temel ihtiyaçlara yönelik olan baston pusetler, bebeğinize yemek yedirmek ya da sepetinde alışveriş torbalarını taşımak için çok ideal olmayabilir. Bazı modellerinde yatma özelliği de bulunmayan bu modeller genellikle günlük yürüyüşler için oldukça kullanışlıdır. Bebeklerle birlikte yürüyen çocuklar için de bu modeller tercih edilebilir.

     

    Kaynak: blog.gittigidiyor.com/bebek-anne

  • Biberli Ekmek tarifi

    Biberli Ekmek tarifi

    Hatay yöresinin en özel kahvaltılıklarından birisi de biberli ekmektir. Kahvaltınız için bu tarifi deneyin…

    Biberli Ekmek tarifi

    Malzemeler:

    Hamuru:

    1, 5 su bardağı ılık süt
    Yarım su bardağı sıvı yağ
    1 paket maya
    2 tatlı kaşığı şeker
    1 tatlı kaşığı tuz
    3, 5 su bardağı un

    İç Harcı:

    3 yemek kaşığı zeytinyağı
    2 adet soğan
    1 diş sarımsak
    1 adet domates
    1 yemek kaşığı biber salçası
    Tuz, karabiber, pul biber
    Çörek otu, susam

    Yapılışı:

    Süt, şeker ve mayayı 5 dk elimizle karıştıralım. Maya eriyince diğer malzemeleri de katıp hamuru yoğuralım. Hamur dinlene dursun iç harcı hazırlayalım. İncecik doğranan soğanı zeytinyağında kavuralım.Sarımsakları katalım.

    İncecik doğranan domatesleri katalım, beraberinde salça ve baharatları katalım. Soğuyan harcımızı hamurlarımıza pay etme zamanı.

    Hamurdan ceviz büyüklüğünde alıp elimizle çay tabağı büyüklüğünde açalım. Tepsiye bütün hamurları bu şekilde yerleştirip iç harcımızı bolca pay edelim, üzerine çörek otu susam katalım. 180 derecede pişirelim.

    Kaynak: yemek.haber7.com/yemek

  • Oleg Cassini 2016 gelinlik modelleri sonbahar

    Oleg Cassini 2016 gelinlik modelleri sonbahar

    Oleg Cassini 2016 gelinlik modelleri sonbahar … Sonbahar gelinleri, hayallerindeki gelinliğe kavuşmak için Oleg Cassini’nin ara koleksiyon ile daha da genişleyen koleksiyonuna göz atabilirler. Mağazalarda sezon başından beri yer alan parçaların yanı sıra, ilk kez görücüye çıkan yepyeni modelleri de görebilirler. Oleg Cassini, sonbahara çok yakışan çarpıcı, göz alıcı ve romantik tasarımları ile gelin adaylarının hayallerini gerçeğe dönüştürüyor.

    Oleg Cassini 2016 gelinlik modelleri sonbahar

    oleg_cassini_201_gelinlik_modelleri_sonbahar (5)

    Her yaştan ve her stilden kadının, hayatının en göz alıcı gününde tam da istediği gibi mükemmel görünmesini sağlayan Oleg Cassini, sonbahar gelinlerinin de hayallerini gerçeğe dönüştürüyor. Oleg Cassini, ara koleksiyonlar ile daha da genişleyen gelinlik koleksiyonlarında her biri rüya gibi 200’den fazla modele yer veriyor. Bu tasarımlar arasında hem dünyadaki son trendleri yakalayan, hem de klasiklerden vazgeçemeyenleri memnun edecek parçalar bulunuyor.

    Çarpıcı, göz alıcı ve romantik silüetler
    Özellikle sonbahar aylarındaki düğünlere çok yakışacak gelinlikler içerisinde yaka ve sırt kısmına gerek tüller ve işlemelerle illüzyon efekti kazandırılan, gerekse çok şık dantellerle hareket katılan modeller yer alıyor. Cepli ve kemerli modeller bu yılın trendlerine en zarif şekilde dokunuyor.
    oleg_cassini_201_gelinlik_modelleri_sonbahar (4)

    Oleg Cassini’nin koleksiyonlarında son birkaç yıldır yer alan ve çok beğenilen 3 boyutlu çiçek aplikeler ve göz alıcı bezemeler yine ön planda. Etekleri dantellerle süslü, bedeni tül, tül organze ve şifon kumaşlarla tamamlanan A kesim ve balo kesim modeller, sonbahara uygun çarpıcı ve romantik silüetler yaratıyor.

    Özellikle derin V yaka tasarımlarda İspanyol tarzı danteller oldukça ön planda. Düşük omuzlu, dantel truvakar kollu ya da uçuk toprak tonlarındaki modeller de sonbahar düğünlerine farklı bir dokunuş yapmak isteyen gelin adaylarını bekliyor.
    oleg_cassini_201_gelinlik_modelleri_sonbahar (3)
    200’den fazla model, sadece sizinle ilgilenen stil danışmanları Oleg Cassini mağazalarına randevu alarak gittiğinizde, o saatler içerisinde yalnızca sizinle ilgilenen stil danışmanları en doğru seçimi yapmanıza yardımcı oluyor.
    İnternetten randevu alan gelin adaylarına yüzde 10 indirim uygulanıyor. Stil danışmanları vücut tipinize uygun modellerin belirlenmesinden tutun, gelinliğinizle uyum sağlayacak taç, duvak, ayakkabı gibi detayların seçimine kadar birçok konuda önerilerini sunuyor.
    oleg_cassini_201_gelinlik_modelleri_sonbahar (2)
    Monako Prensesi Grace Kelly ve First Lady Jacqueline Kennedy gibi pek çok ünlü stil ikonu için hazırladığı kostüm ve tasarımlarla adını moda tarihine altın harflerle yazdıran Oleg Cassini’nin mirası günümüzde birbirinden zarif gelinlik ve abiye koleksiyonları ile yaşamaya devam ediyor. Oleg Cassini sayesinde tüm dünyadaki kadınlar hayallerindeki tasarımları en hızlı şekilde ve uygun fiyatlarla gardırobuna ekleyebiliyor.
    oleg_cassini_201_gelinlik_modelleri_sonbahar (1)
    Milliyet.com.tr / Pembenar
  • Limon suyu yağ yakar mı?

    Limon suyu yağ yakar mı?

    Limon suyu yağ yakar mı? Hemen hemen herkesin mutfaklarında yerini alan, sıklıkla tükettiğimiz limon suyunun faydalarının saymakla bitmediğini söyleyen Diyetisyen Melis Destereci, “Hiçbir besin mucize değildir, yağ yakmaz fakat bazı besinler vücuda yüksek derecede fayda sağlayarak ‘süper besin’ adını alır.

    Bunlardan bir tanesi de limon suyudur. Limon suyu içmek tüm vücudu alkalileştirir ve vücudun pH seviyesini dengeler. İçeriğindeki C vitamini sayesinde bağışıklığımızı kuvvetlendirerek vücuda direnç sağlar. 1 adet limonun suyu bile günlük C vitamini ihtiyacımızın yarısı karşılamaktadır. Kalp ve damar sağlığına karşı koruyucudur. Karaciğer dostudur, karaciğerde bulunan sindirim enzimlerini uyarır. İçerdiği antioksidanlarla kansere karşı koruyucudur” dedi.

    Sindirim için soda limon

    Yemeklerden sonra yaşanan sindirim problemlerini ortadan kaldırmak için sade maden suyunun içine 1-2 limon dilimi ekleyerek sindirim sisteminin rahatlatılabileceğini anlatan Diyetisyen Melis Destereci, “Limon suyunda bulunan antioksidanlar eklemlerde iltihap birikmesi olan artritin neden olduğu eklem iltihaplanması ve eklem bölgelerindeki şişliği azaltmak için kullanılabilir.

    Günümüzde daha çok yaşlılarda görülen, halsizlik, diş eti kanaması, geriye çekilen diş etlerinin sebebi ve askorbik asit eksikliği ile karekterize bir hastalık olan skorbüt tedavisinde C vitamini deposu olan limon suyunu tüketmek etkili bir çözüm olacaktır. İçerisinde bulunan C vitamini sayesinde dokulara esneklik sağlayan kollajen üretimini uyararak damar sertleşmesini önüne geçer.

    İçerdiği antioksidanlar sayesinde damarlarda biriken, tıkanıklığa yol açan, zayıflığa sebep olan serbest radikalleri uzaklaştırarak kalp krizi ve felç riskini azaltır. Yanık, kesik, her türlü cilt hastalığına karşı etkili olup yaraların iyileşme süresini kısaltır” diye konuştu.

    limon_suyu_yag_yakma

    Kas, kemik ve böbreklere faydalı 

    California Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada “sitrat” içeren limon suyunun böbreklerde kalsiyum birikmesini önlediği ve böbreklerdeki aşırı yükü azalttığı sonuçlarına varıldığını kaydeden Diyetisyen Melis Destereci, “Limon suyunun içerdiği fosfor minerali kemik sağlığını da olumlu yönde etkiler. spor yapanlar için yaşanabilecek kas ağrılarını hafifletmek ve vücuda kaybedilen vitamin ve minerali geri kazandırmak için spor sonrasında içeceklerin içine katılabilir ya da salatalarınıza rahatlıkla ekleyebilirsiniz” dedi.

    Kimler limon tüketmemeli?

    Diyetisyen Melis Destereci, limon tüketirken bazı noktalarda dikkatli olmakta fayda olduğunu dile getirerek şunları söyledi;

    “Mide yanması, ülser ve reflü şikayeti olan hastalarda limonun asit özelliğinden dolayı tüketilmemelidir. İdrar söktürücü özelliğinden dolayı vücuttan su atımına sebep olur bu nedenle beraberinde tükettiğimiz günlük su miktarına da dikkat etmeliyiz.

    Peki limon suyu yağ yakar mı?

    Araştırmacılar, bireylerin C vitaminini tüketimi ile vücut kitle indeksi arasında bir bağlantı olduğunu, yeterli miktarda C vitamini alanlarda daha düşük vücut kitle indeksi görülebildiğini söylüyor. Altını çizmemiz gereken konu şudur: C vitami içeren limon suyunun tek başına zayıflatıcı ve yağ yakıcı etkisi yoktur.

    Ancak egzersiz ile birlikte tüketilen C vitamini yağ yakma metabolizmasını uyararak yağ oranımızda düşüş sağlayabilmektedir. Sonuç olarak yağlarımızdan kurtulmak istiyorsak düzenli egzersizi yaşam tarzı haline getirmeliyiz çünkü hiçbir besin tek başına bir çözüm değildir.”

    Kaynak: milliyet.com.tr /pembenar

  • Cilt temizliğinde bunlara dikkat!

    Cilt temizliğinde bunlara dikkat!

    Doğa Hospital Dermatoloji Uzmanı Dr. Banu Ötkür Ötgen, el, kol, gövde gibi yağ bezlerinin az olduğu vücut bölgelerinin aşırıya kaçılarak temizlik amacıyla sık yıkanmasının cilde zararlı olduğunu vurguladı.

    Türk toplumunun İslam dini ve Türk geleneklerinin gereği temizliği seven bir toplum olduğunu belirten Özel Doğa Hospital Dermatoloji Uzmanı Dr. Banu Ötkür Ötgen “Cildimizin temizliği doğru ve ölçülü yapılmadığı taktirde bir çok cilt problemine sebep olabilir. Cilt temizliği konusunu vücut yağ bezi dağılımına göre 2 başlık altında konuşmakta fayda görüyorum. El, kol, gövde gibi yağ bezlerinin az olduğu vücut bölgelerinin aşırıya kaçılarak temizlik amacıyla sık yıkanması cildin en üst tabakası olan stratum korneumun zayıflamasına sebep olur. Zayıflayan bu tabakada transdermal su kaybı meydana gelir, cildin bariyer fonksiyonu azalır ve mikro çatlaklar oluşur. Böylece cilt hasarlanır, nemini kaybeder kuru ve çatlak bir görünüm kazanır. Kaşıntı, yanma, batma şikayetleri ortaya çıkar. Başlangıçta sadece kuruluğa sebep olan bu durumun devam etmesi ciltte kızarıklığa ve soyulmaya sebep olabilir. Hasarlanmış deride kullandığımız temizlik ürünleri, nemlendiriciler, bakım ürünleri, topikal ilaçlar, bağışıklık sistemini uyararak allerjik veya irritan tipte ekzamaların ortaya çıkmasına yol açabilir. Ayrıca bu mikro çatlaklar mikroorganizmalar için bir giriş kapısı oluşturur ve çeşitli bakteriyal cilt enfeksiyonları, mantar hastalıkları ve viral cilt hastalıklarına (siğil, molluskum kontagiosum vs.) yol açabilir. Bu sebeple gereğinden fazla cildimizi temizlememeliyiz. Cilt temizliği içinde detarjan içeriği yoğun olan ürünler yerine detarjan içeriği az olan cildi nemlendirme ve onarma özelliği fazla olan ürünler tercih etmeliyiz. Ayrıca her cilt temizliğinden sonra uygun nemlendirici ürünlerin kullanılması kaybedilen nemin ve bozulan bariyer fonksiyonunun geri kazanılmasına fayda sağlayacaktır” dedi.

    “YÜZ VE SAÇLI DERİ GEREĞİNDEN FAZLA TEMİZLENİRSE SİVİLCELENME YAPAR”

    Ötgen, hava kirliliği, çevresel faktörler, terleme, yağ bezlerinden fazla ve yoğun içerikli salgılanan bazı maddelerin cildin kirli, donuk, mat ve cansız görünmesine sebep olduğunu vurgulayarak “Özellikle yüz ve saçlı deri gibi yağ bezlerinin yoğun olduğu ve görünür bölgelerde biriken bu kirlerin ciltten uzaklaştırılması için doğru ürünler kullanmak gerekmektedir. Yüz ve saçlı deri gereğinden fazla temizlenir veya uygun ürünler kullanılmaz ise sivilcelenme veya sivilcelerde artış, ekzema, cilt enfeksiyonları, kuruluk veya yağlanmada artış (rebound olarak sebum salgısı artabilir) gibi durumlar ortaya çıkabilir veya mevcut durumlar şiddetlenebilir. İdeal olan yüzümüzü yağlı görünse dahi günde ikiden fazla, saçlı deriyi 2 günden erken yıkamamaktır. Bu bölgelere ve cilt tipimize uygun ürünler ile cilt temizliği yapıldıktan sonra uygun nemlendirici ve bakım ürünleri ile cilt temizliğimiz tamamlanabilir” şeklinde konuştu.

    Kaynak: Sabah.com.tr

  • Gelin Adaylarına Ameliyatsız Güzelleşme

    Gelin Adaylarına Ameliyatsız Güzelleşme

    Güzel bir gelin olmayı hangi kadın istemez? Düğün hayallerini kuranların da düğün yapmaya çok hevesli olmayanların da en büyük hayallerinden biri düğünlerinde güzel bir gelin olmaktır…  Her kadın, özellikle düğünlerinde herkesin kendisine hayranlıkla bakmasını arzular…

    Düğün yapmaya hevesli olmayan birçok kadın dahi gelinlikçilerin önünden geçerken vitrinlerden gözünü alamaz. Göz ucuyla da olsa bakar : )

    Her kadının düğününde güzel bir gelin olmayı istemesi hakkıdır aslında. Kadınlar, onları rahatsız eden bazı ufak kusurlarından bu özel günde nasıl kurtulabileceklerini de düşünürler. Aslında günümüz imkanları ile bu hiç de zor değil! Düğün öncesi ameliyatsız estetik uygulamalarından haberdar mısınız? Ameliyatsız estetik uygulamaları ile hayal ettiğiniz gibi bir gelin olabilirsiniz…

    Düğün günü için kusursuz bir görünüm için birçok ameliyatsız estetik uygulaması var; baby botoks, ışık dolgusu, kaş kaldırma, dudak dolgusu ve saç bakımı… Saçlarınız daha canlı olsun istiyorsanız saç canlandırmayı deneyin! Bakışlarınızı daha belirgin hale getirmek için parlak göz altları ile kaş kaldırma uygulamalarına ne dersiniz? Mimik kırışığı tedavisi, dudak dolgunlaştırmanın yanı sıra burun estetiği, göğüs ve kalça dolgunlaştırma dahi ameliyatsız teknikler ile yapılabiliyor!

    Kadınlar Kulübü ekibi olarak Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Güncel Öztürk’ün bilgilerini sizler için derledik!

    Baby botoks ile daha dinç bir yüz mümkün!

    Baby botoks nedir en çok sorulan sorulardan bir tanesi. Minimal dozda uygulanan botoks enjeksiyonu ile mimik kırışıklıklarınızı ortadan kaldırabilirsiniz. Baby botoks enjeksiyonu ile kaş arası, kaz ayakları, gülümseme çizgileri ve boyun kırışıklıkları 15 dakikalık bir operasyonla tedavi edilebilir.

    Botoks enjeksiyonunu düğünden birkaç gün önce yaptırmanız yeterli. Çünkü botoks enjeksiyonunun etkisi tam olarak birkaç gün sonra ortaya çıkıyor.

    Merak etmeyin! Minimal dozlarda uygulandığı için kimse tarafından fark edilmez. Düğününüzde doğal ve dinç bir görünüme baby botoks ile kavuşabilirsiniz.

    baby_botoks

    Işık dolgusu ile göz altı estetiği

    Göz altı morluğu ve torbaları çok erken yaşlarda ortaya çıkabiliyor. Bir de üzerine düğün stresi eklenince ile bu morluk ve torbalanmalar daha da görünür hale gelebiliyor! Oysaki ışık dolgusu ile göz altı kusurları yine birkaç dakika içinde ameliyatsız teknikler ile tedavi edilebiliyor.

    Işıl ışıl bir yüzle gelinliğinizi giyebilir, evliliğe mutlu bir adım atabilirsiniz : )

    isik_dolgusu

    Venüs tipi dudak dolgusu ile daha dolgun dudaklar

    Gelin adaylarının en çok talep ettiği estetik operasyonların başında dudak dolgusu geliyormuş! Düğünden birkaç gün önce Venüs tipi dudak dolgusu ile dudaklarınızı dolgunlaştırabilir, dudak konturunuzu düzelttirebilirsiniz.

    Yapacağınız ufak bir makyajla dudaklarınızı ön plana çıkarabilir, daha enerjik ve çekici bir görünüme kavuşabilirsiniz.

    venus_tipi

    Kaş kaldırma estetiği ile göz makyajınız daha hoş görünecek

    Kaşın konumu ve şekli yüz güzelliğinin belirleyici öğelerinden birisi olduğunu biliyoruz. Yüzünüze uygun kaş şeklinin belirlenmesi ve uygulanması, daha genç bir görünüm sağlanmasının yanı sıra gözlerinizin de daha fazla ön plana çıkmasını sağlar. Kaş kaldırma estetiği için botoks enjeksiyonu kullanılıyor.

    kas_kaldirma

    Ameliyatsız burun estetiği

    Botoks ve dolgu enjeksiyonları ile yalnızca burun küçültme gerçekleştirilemez. Ancak burun küçültme hariç burundaki diğer estetik sorunlar ameliyata gerek olmaksızın düzeltilebilir.

    Burnunuzdaki kemer, asimetri ya da burun ucu düşüklüğü gibi sorunlardan rahatsızsanız bu yöntemi deneyebilirsiniz. Saydığımız sorunlar ile birkaç dakika içinde tedavi edilebiliyor.

    burun-estetigi

    Ameliyatsız göğüs dolgunlaştırma ile istediğiniz model gelinliği giyebilirsiniz!

    Gelinlik seçerken vücut proporsiyonumuza dikkat ederek seçmeye gayret gösteririz. Birçok gelinlik modeli var. Elbet size uyacak, üzerinizde güzel duracak bir model bulacaksınız! Telaş yok : )

    Ama biz kadınlar hep imkansızı istiyoruz. Ufak göğüslerimiz varsa straplez gelinlik giymek istiyoruz, sırtımız etli ise de sırt dekoltesi olan bir gelinliği beğeniyoruz!

    gogus_dolgunlastirma

    Ameliyatsız göğüs dolgunlaştırma ile en azından ufak göğüslere çözüm bulduk! Düğün gecesinden önce hyalüronik dolgu teknikleri ile göğsünüzü özellikle ile dekolte bölgenizi birkaç dakika içinde dolgunlaştırabilirsiniz. Üstelik dolgu enjeksiyonlarının sonuçları hemen görünür hale gelir.

    Ve müjde! Balık gelinlik modelleri için daha dolgun bir vücut isterseniz; aynı teknikler ile popo ve kalça estetiği de yaptırılabilirsiniz : )

    3D simülasyon cihazı ile içiniz rahat olsun!              

    Yapılacak bütün estetik müdahaleleri 3D simülasyon cihazı ile gerçeğe en yakın görüntünüz üzerinden operasyonlardan önce görebilir, hiçbir endişe duymaksızın istediğiniz operasyona güven içinde karar verebilirsiniz.

    Kısacası botoks ve dolgu enjeksiyonu ile ameliyata gerek kalmaksızın harika bir gelin olabilir, hayatınızın en önemli gecesinin peri masalı gibi geçmesini sağlayabilirsiniz…

    3d_simulasyon_cihazi

    Güzel gelinlerimize mükemmel düğünler diliyoruz : )

  • Yedi Merak Yaşıdır, Test Yaşı Değil

    Yedi Merak Yaşıdır, Test Yaşı Değil

    Hepimizin küçükken mutlaka en sevdiği bir kitap olmuştur. Çoğumuz bir halıya kıvrılarak yattığımız sırada öğretmenimizin bir hikayeyi canlandırırken nasıl komik sesler kullandığını ve bu sırada yüzünde oluşan mimikleri nasıl izlediğimizi hatırlarız.

    Bazıları için bu bir ayı avı masalıdır, bazıları içinse vahşi şeylerin en korkunç kükremelerini nasıl kükrediklerinin ve korkunç dişlerini nasıl gıcırdattıklarının ve korkunç gözlerini nasıl koca koca açtıklarının hikayesi. Çoğu çocuğun gözleri; karanlığa, karanlık eve, karanlıktan aşağı, karanlığa inen karanlık merdivene, bazı iskeletlerin yaşadığı karanlık kilere inerken heyecandan parlar. Dünyanın her yerinde küçük çocuklar hikayelerden büyük zevk alır. Öğretmenler de hikayeleri paylaşmaktan. Çünkü en önemli şey tam o anda gerçekleşir: Beyin ilhamla dolar ve öğrenme başlar. Bir çocuk bir şeye kendini tamamen verdiğinde ona her şeyi öğretebilirsiniz.

    Ama tüm bunlar bir gün bitebilir. Tıpkı İngiltere’de olacağı gibi. İngiltere Eğitim Bakanı Nicky Morgan, yedi yaş için uygulanan merkezi testleri tekrar geri getirmeyi düşündüğünü açıkladı. Yedi yaş için zorunlu testler, 2004 yılında kaldırılmış ve bunun yerine öğretmen değerlendirmeleri getirilmişti. Bu değerlendirmeler, çocukların yaptıkları çalışmalardan seçmelerden, bir süre sonra çocukların ne durumda olduklarından ve nasıl insanlar olduklarından oluşuyordu. Bunların sunumu öğretmenler için, öğrenme için, çocukların mutluluğu için ve eğitime gösterilen ilgi için küçük bir zaferdi.

    Öğretmen değerlendirmesi işe yarıyor çünkü gözle görünmeyen bir şey, öğrenciler için nispeten stressiz ve çocuk merkezli öğrenmeyi her şeyin üstünde tutuyor. İçinde bir parça şefkat olan herkes çocukları bu kadar erken yaşta test etmenin ve henüz yeni başlayan öğrenme yolculuklarının daha en başına sınavın zorlu koşullarını koymanın gereksiz bir yük olduğunu anlar.

    Henüz diş perisi bile bütün dişlerini toplamamışken çocuklardan oturup testlerden geçmelerini beklersek, yaşam boyu öğrenme sevgisini nasıl geliştirebiliriz ki? İlkokulun son senesinin sıkı bir test diyeti ve ezberle dolu olması bile zaten yeterince kötü bir şey. Ama henüz kendi kendine zar zor giyinebilen çocukların hayatına tekrar daha fazla testi sokmak tam anlamıyla bir gerilemedir.

    Ayrıca neden diye de sormalıyız. Testler ne için? Böylece çocukların gelişimini mi izleyip ölçebiliyoruz? Bu şekilde erkenden kim olduklarını ve ileride nasıl biri olacaklarını mı anlıyoruz? Bu sayede kitaplarla boşa zaman harcamayıp eğitim sistemimizi yiyip bitiren rekabet kültürü içinde okul broşüründeki istatistiklerimizin çok daha gösterişli olmasını mı sağlıyoruz?

    Elbette çocuklarımızın gelişebileceklerini, sorular sorabileceklerini ve yetişkinlerin gitme becerilerini kaybettiği yerleri keşfetmek için hayal güçlerini kullanabileceklerini bilerek okul hayatlarını sürdürmelerini isteriz. Masumiyet ve umutla dolu küçük çocuklarımızın yeni bir şey deneme düşüncesinden mutluluk duymalarını isteriz. Ama en önemlisi hatalar yaparken kendilerini güvende hissetmelerini isteriz, çünkü öğrenmenin gerçek sihrinin oluştuğu yer tam da burasıdır. Hataları, kırmızı kalemle ve düşük notlarla yüzlerine vurulmamalı. İlkokul yılları merak yıllarıdır. Çocukların çocuk olma, yaratma ve keşfetme zamanıdır. Bu yılları asla geri alamazlar, onlara asla geri dönemezler. Bu dönem, büyümenin gelecekteki baskıları içinde kaybolup gitme zamanı olmamalıdır.

    Erken yaştaki zorunlu testler sadece öğrenme ateşini söndürmekle kalmaz, öğretme sevgisini de yok eder. Bu, sürekli değişen hedeflerin olduğu bir dünyada ve işe alınma ve işte kalma krizinin yaşandığı bir sektörde pamuk ipliğine bağlı olan bir meslek için oldukça kaygı verici bir durumdur.

    Yedi yaşı, öğrencilerin öğrenmekten vazgeçtikleri bir yaş haline getirmeyelim. Ebeveynler olarak çocukluklarını dolu dolu yaşamalarına izin verelim. Öğretmenler olarak okulda kendilerini güvende hissederek kalmalarını sağlayalım. Ve bir toplum olarak geleceğin gençliğinin bugün öğrenmenin tadını çıkarmalarına izin verelim.

    Kaynak: http://www.theguardian.com/teacher-network/2015/nov/03/seven-formal-testing-nicky-morgan-destroy-learning?CMP=share_btn_tw

    Çeviri: egitimpedia.com

  • Vajinal kuruluk, nedenleri ve tedavisi

    Vajinal kuruluk, nedenleri ve tedavisi

    Vajinal kuruluk ve nedenleri:
    Vajinanın içi sürekli kaygan olmalı, bu kaygan ortamı sağlayan, vajinanın girişindeki bartholin ve skene ayrıca rahim ağzındaki sümüksü şeffaf ve kaygan bir sıvı salgılayan salgı bezleridir.
    Vajina girişindeki salgı bezleri ile vajinanın ıslanıp kayganlaşmasına lubrikasyon denir. Bu ıslanma cinsel ilişki için şart, lubrikasyon oluşmadan cinsel ilişki ağrılı ve travmatik olur.

    Vajinal lubricant salgı bezleri:
    Vajinada lubrikasyonu sağlayan en önemli bezlerden vajinanın girişinde sağlı sollu bulunan bartholin bezleridir. Bu bezler kaygan salgılarını vajinaya birer kanal yoluyla boşaltırlar ve bu kanallar tıkanması durumunda bartholin kisti veya apsesi gibi durumlar meydana gelebilir.

    Diğer önemli vajinal kayganlaştırıcı salgı bezleri ise skene bezleridir. Bunlar da vajinanın dışında, girişte ve idrar yolunun çevresinde yerleşmiş olup, bu bölge de kadınlarda erojen G noktasına tekabül eder.

    Lubrikant sıvı şeffaf, renksiz ve kokusuzdur ve iç çamaşırda leke bırakmaz. Eğerki bu salgı renkli ve kötü kokulu bir hal alırsa o zaman vajinal infeksiyonlardan söz edilir.

    Kayganlaştırıcı sıvı kadınlarda söz konusu bezlerden önsevişme sırasında kadının uyarılması ile salgısı maksimuma ulaşır.

    Vajinal kuruluk nasıl anlaşılır?
    Cinsel ilişki sırasında vajinal salgı yetersiz olup vajina kayganlığı gerekli düzeyden az kalırsa ve cinsel ilişki beklenen düzeyde olmaz, hatta kadın için ağrılı olursa o zaman vajinal kuruluktan bahsedilir.

    Vajinal kuruluğun nedenleri nelerdir?
    Vajinal kuruluğa en çok yol açan menapoz sonrasındaki yıllarda estrojen hormonunun azlığıdır. Fakat menapozun dışında daha genç yaşlardada vajinal kuruluğa yol açan nedenler olabilir, genç yaşta yani üreme çağında kuruluğa yol açabilecek nedenler:

    – Disparoni yani cinsel ilişkinin ağrılı olması,
    – Ön sevişmenin kısa ve yetersiz olması,
    – Vajinal infeksiyonlar,
    – Hormonal bozukluklar ve özellikle emzirme döneminde süt hormonu olan prolaktinin yükselmesine bağlı olarak kuruluk olabilir.
    – Depresyen,
    – Cinsel soğukluk ve isteksizlik,
    – Bazı ilaçlar özellikle antidepressanlar ve tansiyon ilaçları.

    Tedavisi:
    Vajinal kurulukta tedavi nedene yönelik olmalı. Mesela kuruluğa neden olan antidepressan kullanımı ise, o ilaç başkasıyla değiştirilebilir veya doz ayarlaması yapılabilir. Eğer hiperprolaktinemi yani süt hormonu aşırı artışı söz konusuysa o zaman prolaktini düşürecek ilaçlar verilebilir ama prolaktin kadının emziriyor olmasından dolayı yüksekse o zaman prolaktin düşürücü ilaç verilmez, yerine kayganlaştırıcı lubrikantlar verilir. Cinsel soğukluk veya isteksizlik gibi durumlar var ise o zaman cinsel terapist, psikolog ve aile danışmanlarıyla görüşmekte yarar olur.

    Kayganlaştırıcı jellere vajinal lubrikant denir. Bunların da jel formu dışında krem ve fitil formları bulunmakta olup, su bazlı ve ph ayarlı olanları tercil edilmelidir. Lubrikantlar cinsel ilişki öncesi vajene uygulanarak vajen kayganlığı sağlanır.

    Op. Dr. Rami ASKER tarafından yazılmıştır.

  • Cızlama tarifi

    Cızlama tarifi

    Krep ya da akıtmalar söz konusu Kocaeli olduğunda yine başka bir nefis oluyor.

    Cızlama tarifi

    Malzemeler:

    Yarım kilo un,
    1 tatlı kaşığı maya,
    1 çay kaşığı tuz,
    1,5 bardak su.
    Margarin veya tereyağı

    Yapılışı:

    Derin bir kabın içine unu, tuzu ve mayayı koyun. Azar azar su ilave edip karıştırarak akıcı olacak şekilde bir hamur elde edin.

    Hazırladığınız akışkan haldeki hamurun üzerini temiz nemli bir bez ile örterek 1 saat kadar dinlenmeye bırakın.

    Saçta pişirecekseniz; saçın üzerine bir kaşık hamur döküp yayın ve iki tarafını da pişirin.
    Ocakta pişirecekseniz; tercihen teflon bir tavaya bir miktar yağ sürüp ısıttıktan sonra bir kaşık hamuru döküp iki tarafını da kısık ateşte pişirin.
    Sıcak olarak servis yapın.

    Kaynak: yemek.haber7.com