Blog

  • Gebelikte suçiçeği hastalığı tehlikeli mi?

    Gebelikte suçiçeği hastalığı tehlikeli mi?

    Suçiçeği hastalığına herpesvirüs ailesinden olan varicella(suçiçeği) ve zoster(zona) iki ayrı klinik tablodan sorumlu olan varicella zoster virüsü yol açar.virüs solunum yoluyla veya cilt teması yoluyla bulaşabilir.

    suçiçeği temel olarak çocukluk çağı hastalığı olup yetişkinlerin %95’i bu hastalığa karşı bağışıklık kazanmıştır,çocukluk çağında ortaya çıktığında genelde iyi huylu seyreder fakat yetişkinlerde oldukça ağır geçer ve varicellaya bağlı ölümlerin yarısı bu yetişkinlerde olup ölüme sebebiyet veren genel de suçiçeğine komplikasyon olarak ortaya çıkan pnömoni ve kanama bozukluklarıdır.

    gebe kadınlar suçiçeği geçirmemişse bağışık olmayan yetişkinler gibi varicella komplikasyonları ve ağır hastalık tablosu için artmış risk altındadırlar,suçiçeği hastalığına yakalanan gebelerin %10’unda akciğer komplikasyonları ortaya çıkar , ağır anne hastalığı ve solunum yetersizliği fetüs’ün ölümüne yol açabilir.annede komplikasyon gelişmezse dahi suçiçeğini geçirmesi fetüsün enfeksiyonuna neden olabilir.rahim içerisinde bebeğin su çiçeği enfeksiyonuna yakalanması konjenital varicella sendromu , yenidoğan varicella enfeksiyonu veya erken çocukluk çağında zonaya neden olur.

    konjenital varicella enfeksiyonu sıklığı %07-%1.2 arasında değişmektedir,enfeksiyon gebeliğin ilk 20 haftasında geçirilirse bebekte kemik bozuklukları(ekstremite hipoplazisi),cilt bozuklukları,göz ve beyin hasarı ile karakterize embriyopati (fetüs hasarı) ortaya çıkabilir . bir çalışmaya göre gebeliğin 13.-20.haftaları arasında enfeksiyon geçirenlerde konjenital varicella enfeksiyonu riski %2’ye çıkar.

    20.gebelik haftasından sonra doğumdan 5 gün öncesine kadar olan döneme rastlayan enfesiyonlar ise genellikle iyi huylu gidişat gösterir fakat bu bebekler erken çocukluk döneminde zona enfeksiyonu geçirebilirler.

    anne varicella enfeksiyonunu doğumdan 4gün önce veya doğumdan 2 gün sonrasına kadar geçirirse ağır yenidoğan varicella enfeksiyonuna neden olabilir.bu bebeklere enfeksiyon plasenta dan geçer ancak anneden hastalığın şiddetini azaltacak koruyucu antikorlar henüz oluşamadığı için bebeğe ulaşmaz ve bu bebeklerin ölüm oranı %30’lara ulaşabiliyor.

    önlem:

    suçiçeği aşısı canlıdır dolayısıyla gebelere yapılmaz.fakat varicella-zoster koruyucu immunoglobulini bağışık olmayıp şüpheli teması olan kişiye teması takip eden 72-96 saat içerisinde verilmelidir,bu büyük olasılıkla annede komplikasyonları önleyecektir fakat fetal hastalığı önlemez.

    doğumdan 5 gün öncesine kadar anneye varicella-zoster immünoglobulini verilmişse dahi,bebeğe koruyucu antikorlar doğuma kadar ulaşmamış olma ihtimaline karşın yenidoğana immunoglobulin verilir.

    gebeliğin son 5 gününden doğumdan sonraki ilk 2 güne kadar olan süre de varicella enfeksiyonu geçiren annelerin yenidoğanlarına immunoglobulin verilir.

    Op. Dr. Rami ASKER tarafından yazılmıştır.

  • Sağlıklı bir evlilik için doğru eş seçme süreci

    Sağlıklı bir evlilik için doğru eş seçme süreci

    Evlenmeye karar verildiğinde evi geçindirmek, çocuk sahibi olmak, cinsellik, birbirine destek olmak, hayal kırıklıklarını hazmetmek, başarıları kutlamak yani kısacası bir güç birliği oluşturmak için bireylerin birbirlerine verdikleri sözdür. Evlilik kurumsallaşmış bir yol, bir ilişkiler sistemi, bir kadınla bir erkeği birbirine bağlayan, doğacak çocuklara toplumda bir yer edinmeyi sağlayan, toplumsal yönden devletin kontrol, hak ve yetkisi bulunan yasal bir kurumdur.

    Ayrıca toplumlarda farklılıklar gösterebilen, aile kurmayı ve soyun devamını sağlayan iki insanın kalıcı bir evlilik için birlikte oluşturdukları, birbirlerine ve çocuklarına karşı ortak sorumluluklarını yerine getirmeye söz verdikleri, birbirine bağlı sistemlerden oluşan bir kurumdur.

    Özetlemek istersek eğer evlilik, birbirini seven iki bireyin duygularını içsel dünyalarından çıkarıp sosyal bir gerçeklik haline getirmek için yaptıkları bir seçimdir.
    Peki hayatımızın yarısından fazlasının söz konusu olduğu bu kararı kiminle birlikte vermeliyiz?

    Hangi eş özellikleri ile sağlıklı bir ilişki yaşayabiliriz?

    Partnerimizde olmasını istediğimiz özellikler nelerdir?

    Tüm bu sorulara bir detsek sağlaması ve aydınlatması amacı ile eş seçiminin önemi ve eş seçimi ile ilgili birtakım bilgiler bu yazıda sunulacaktır.

    Eş seçimi insan hayatındaki en önemli kararlardan birisidir. Birey geri kalan hayatındaki vereceği bu kararla birlikte birçok yönden olumlu veya olumsuz yönde etkilenmektedir.
    Evlilik hayatı bireyin ömrünün yarısından fazlasını, hatta bazen üçte ikisinden fazlasını kapsayabilmektedir. Bu sebeple eş seçimi önemli bir karar, zor ve karmaşık bir dönemdir.

    Eş seçiminin başarılı olabilmesi için kişinin evlilikteki beklentilerinin gerçekçi olup olmadığını belirlemesi gerekmektedir. Ortak yönleri çok olan kişilerin evliliklerinde başarı şanslarının yüksek , fakat birbirine tam olarak uyum sağlayan iki kişi bulmak ve bunların her yönüyle olumlu ilişkiler içinde yaşamalarını beklemek pek gerçekçi değildir.

    Toplumumuzda eş seçimi sürecinde düşünülmesi gereken bazı önemli faktörleri şu şekilde sıralanabilir:

    Evlenilecek kişiye yönelik hissedilenler ve düşünülenler

    Evlenilecek kişinin fiziksel özellikleri

    Evlenilecek kişinin kişilik özellikleri

    Evlenilecek kişinin eğitim durumu

    Evlenilecek kişinin maddi durumu

    Evlenilecek kişinin yetiştiği yer

    Evlenilecek kişinin aile yapısı

    Evlenilecek kişinin çocuk isteyip istememesi

    Evlilik öncesi eş seçiminizi yaparken bu gibi konuların üzerinde durarak her noktanın ayrı ayrı düşünülmesi gerekir.
    Bu süreçte kararınızı vermekte zorlanıyorsanız veya sorularınızı cevaplamakta güçlük çekiyorsanız bir uzmandan danışmanlık alabilirsiniz.

    Uzm.Psk.Damla KANKAYA

    Kaynaklar:

    Yılmazçoban, A.M. (2010) Evlilikte Çiftleri Etkileyen Unsurlar ve Arkadaşlık İlkeleri. Yalova Sosyal Bilimler Dergisi
    Sarıoğlu, M., Yazıcı, K., Tuncel, E. ve Keskinoğlu, M.Ş. (2012-2013) Mutlu Aile Proje Kitabı-3.
    Anar B. (2011) Evli Ve Çalışan Yetişkinlerin Toplumsal Cinsiyet Rolleri İle Evlilik Doyumu Ve İş Doyumu İlişkisinin İncelenmesi
    Çelik, M. (2006) Evlilik Doyum Ölçeği Geliştirme Çalışması

    Uzm. Psk. Damla KANKAYA tarafından yazılmıştır.

  • Evde misel suyu yapımı

    Evde misel suyu yapımı

    Makyaj sadece yıkandığı zaman çıkmaz çünkü su içinde yağ bulunan ürünlere tesir etmez. Misel suyu ise içeriği sayesinde hem sudur hem de yağı çeken lipolipik faz içerir. Evdeki malzemelerle misel suyu hazırlamak mümkün.

    Misel suyu nemlendirici öncesi tonik, makyaj temizleyicisi olarak kullanılabilir. Aynı zamanda sporsonrası çok terlenildiğinde cildi arındırmak için iyi bir tercih olacaktır. Aynı zamanda makyaj yapmadan önce de uygulanabilir.

    Misel suyunun malzemeleri

    100 ml gül suyu
    3 damla hint yağı
    E vitamini
    4 damla kuşburnu yağı
    Misel suyunun yapılışı 

    E vitaminini eczaneden jel kapsül olarak temin edebilirsiniz. Karışım için 20 kapsül e vitamini gerekmekte.

    Kaynak: Milliyet.com.tr / Pembenar

  • Kadınlarda görünen cinsel işlev bozuklukları ve nedenleri

    Kadınlarda görünen cinsel işlev bozuklukları ve nedenleri

    Kadınlarda Cinsel İşlev Bozukluklarını değerlendirilirken, özellikle yaşanılan ilişkinin cinsellik dışı boyutları da göz önünde bulundurulmalıdır. Esiyle mutsuz olan, istemeden evlendirilmiş olan, eşinden psikolojik, fiziksel veya duygusal olarak şiddet gören, aldatılan, esi tarafından anlaşılmadığını hisseden ve esi ile cinsellik dışında başka bir paylaşımı olmayan, ilişkiden beklentileri karşılanmayan kadınlarda oldukça sık görülür.

    Ayrıca cinsellik hakkında tecrübesizlik,abartılmış ilk gece hikayeleri,travmatik cinsel yaşantılar,kızlık zarı ile ilgili korkutucu anlatımlar, eşler arası uyumsuzluk,değerli hissedilmeme,ilişkisel problemler gibi daha birçok neden belirtilmiştir.

    Kadınlardaki cinsel işlev bozuklukları şu şekilde tanımlanmaktadır;

    Kadında Cinsel Uyarılma Bozukluğu:
    Kadınlarda cinsel uyarılma bozukluğu, cinsel birleşmenin rahat bir şekilde gerçekleşmesi için gerekli olan vajinal ıslanmanın sürekli ve yineleyici bir biçimde yetersiz olması durumudur. Bu bozukluk, kişilerde sıkıntıya ya da kişiler arası ilişkilerde zorluklara neden olmaktadır.

    İnhibe Kadın Orgazmı:
    Kadınlarda orgazm bozukluğu, normal bir cinsel uyarılmayı izleyerek orgazmın sürekli olarak gecikmesi ya da yokluğu olarak tanımlanmaktadır. Orgazm sorununun daha çok çiftlerin orgazm ile ilgili bilgi ve beklentileriyle, erkeğin kendi gücünü ve performansını sorgulama tutumuyla oluşabildiği gözlenmektedir.

    Orgazm bozukluğu yaşayan bayan ise, aynı geç boşalan erkek gibi, orgazm refleksini serbest bırakma konusunda çeşitli derecelerde problem yaşamasına rağmen cinsel açıdan isteklidir.

    Kadında cinsel uyarılma bozukluğu tanısının konulabilmesi için kadınlarda rahat bir cinsel birleşmeye olanak tanıyan vajinal ıslanmanın sürekli olarak yetersiz olması gerekmektedir. Ayrıca klinisyenin, kadının yaşı, cinsel deneyimi ve aldığı cinsel uyarıların yeterliliği açısından baktığında orgazm olma yetisinin beklenenden daha az olduğu yargısına varması temeline dayanmalıdır. Bu bozukluk belirgin bir sıkıntıya ya da kişiler arası ilişkilerde zorluklara neden olmaktadır.

    Bu bozukluğun önemli psikolojik nedenleri arasında tutucu değer yargıları, suçluluk duyguları, cinsel travmalar, yetersiz cinsel bilgi ve deneyim, duygusal hazırladığının ya da eşle olan duygusal iletişimin yetersizliği, yetersiz ön sevişme ve cinsel uyarı, eşteki erken boşalma ya da ereksiyon güçlüğü nedeniyle yetersiz cinsel birleşme süresi sayılabilir.

    Kadındaki orgazm bozukluğu, yaşamın önceki dönemlerinde yokken sonradan da ortaya çıkabilir. En sık rastlanan nedenleri arasında, eşler arası uyumsuzluk, evlilik içi sorunlar, cinsel travma, çeşitli jinekolojik ve sistemik hastalıklar, kullanılan ilaçlar, alkol ya da uyuşturucu madde kullanımı.

    Kadın cinsel uyarılma bozukluğu tüm cinsel yakınmalarla başvuran kadınlar arasında %20-35 oranında saptanmıştır. Otuz yasından sonra daha sık rastlandığı söylenmekle birlikte en çok 50-59 yasları arasında görülmektedir. Uyarılma fazıyla ilişkili işlev bozukluğu olan kadınlarda sıklıkla orgazm sorunları da bulunmaktadır ve görece mutlu evli çiftlerden oluşan bir grupta kadınların %33’ünün cinsel heyecanı sürdürmede zorluk yasadıkları bulunmuştur. Cinsel uyarılma bozukluklarının nedenleri arasında performans korkusu ve ‘kendini seyretme’ davranışı önemli bir etkendir.

    Disparoni (Ağrı bozukluğu):
    Cinsel ağrı bozukluğu, cinsel ilişki öncesi, sırasında ya da sonrası sürekli ya da yineleyici bir genital ağrının olması olarak tanımlanmaktadır. Disparoni tanısının konulabilmesi için ağrının, vajinal ıslanma eksikliğinden veya vajinismustan kaynaklanmıyor olması gerekir.

    Kadınlarda ağrı vajen girişinde hissediliyorsa etiyolojide uyarılma eksikliği, hafif bir vajinismus durumu, vajinal enfeksiyon ve bartholini kisti gibi nedenler araştırılmalıdır. Eğer ağrı cinsel birleşmenin süresi uzadıkça azalıp kayboluyorsa uyarılma eksikliğine bağlı olduğu ortaya çıkmaktadır.

    Vajinismus:
    Erkeklerde benzeri bulunmayan, kadınlara özgü bir sorun olan vajinismus, vajina girişini koruyan kaslar, herhangi bir penetrasyon girişiminde bulunulduğunda spazmodik tepki vermeye şartlanmıştır. Bu bozukluk bu yüzden cinsel birleşmeyi imkânsız kılar.

    Vajinismus, vajinanın dış üçte birindeki kaslarda birleşmeyi engelleyecek biçimde, sürekli ya da yineleyici istem dışı kasılmalar olarak tanımlanabilir. Bu bozukluk belirgin bir sıkıntıya ya da eşler arasında sıkıntıya neden olmaktadır.

    Bu kasılma istemsiz, yani kadının bilinçli kontrolü dışında gerçekleşen bir kasılmadır. Bu kasılmaya tüm bedendeki kasılmalar, bacakların kapanması, adeta bir kitlenme, korku, cinsel birleşmeden kaçınma, girişin olmayacağı inancı eşlik eder. Nadiren, cinsel birleşme olmaktadır ancak kasılma sürdüğünden, cinsel birleşme ağrılı ve sıkıntılıdır. Vajinismus, genellikle cinsel yaşamın, daha doğrusu cinsel birleşme denemelerinin başlamasıyla birlikte, çok daha seyrek olarak ise jinekolojik muayene, kürtaj, zorlu ya da komplikasyonlu geçen doğumlardan veya benzeri deneyimlerden sonra gelişmektedir.

    Bu sorun kadının hem kendi kadınlığında eksiklik olduğunu düşünmesine hem de eşine karşı suçluluk hissetmesine neden olur. Erkek de, eşine karşı öfke duyabilir, ya da istenmeme, reddedilme olarak yaşadığı için kırgınlık, ereksiyon güçlüğü yaşayabilir. Bazen eşlerin bekaret konusunda şüphe duymalarına neden olabilir. Sıklıkla adli olaylara, boşanmaya, tecavüz girişimi ya da fiziksel şiddet davranışlarına neden olur.

    Cinsel İstek Azlığı:
    Genel olarak, kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülmektedir. Hatta ülkemizde, kadınlar arasında en sık görülen cinsel işlev bozukluğudur. Bunun en temel nedeni, cinsellik ile ilgili mitlerin yaygınlığıdır. Toplumumuzda, cinselliğin, yalnızca erkeklere özgü olduğu, erkeklerin cinselliği istemeye, ondan zevk almaya ve doyuma ulaşmaya hakkı olduğu şeklinde yaygın bir inanç bulunmaktadır. Bu inanca göre, cinsellik kadınlar için bir “haz” ve “doyum” aracı değil bir “görev” dir .

    Genel isteksizlik yaşayan bayan, aynı ereksiyon sorunu çeken erkek gibi genel uyarıma tepki vermez, yani ıslanma ve genital vazokonjesyon belirtilerini göstermez.

    Tedavisi var mıdır?

    Öncelikle ilk değerlendirme için cinsel işlev bozuklukları konusunda deneyimli bir jinekoloji uzmanına başvurulmalıdır. İlk değerlendirme sorunun psikolojik, ilişkisel, duruma bağlı ya da fiziksel kaynaklı olup olmadığını ayırma açısından oldukça önemlidir. Cinsel İşlev Bozukluklukları fizyolojik bir neden bulunamadıysa Cinsel Terapi yöntemi ile tedavi edilebilmektedir.Cinsel terapi, cinsel soruna (cinsel işlev bozukluğu) odaklı psikoterapötik yaklaşımlar içerir. Bilgilendirme, yanlış inanışları düzeltme amaçlanır. Her cinsel işlev bozukluğuna özgü özel teknikler öğretilir. Süresi, ortalama 1-4ay arasında olmaktadır. Çeşitli faktörlere bağlı olarak değişebilmesine karşın, haftada en az bir görüşme yapılması idealdir.

    Uzm.Psk.Damla KANKAYA

  • Hamile kalmayı kolaylaştıran öneriler

    Hamile kalmayı kolaylaştıran öneriler

    Hamile kalmayı kolaylaştıran öneriler : Bu yazımda özellikle bir an önce gebe kalmayı isteyen veya bir süredir denemelerine rağmen gebelik elde edemeyen çiftlere bu amaçta yardımcı olabilecek yöntemler, gıdalar ve bir takım önerilere değineceğim. Ama öncelikle şunu belirtmek gerekir ki,12 ay hiç korunmadan ve düzenli cinsel ilişkilerine rağmen gebelik elde edemeyen veya 1.ci gebeliğinden sonra ya da 35 yaşından büyük bayanlarda 6 aylık korunmasız ve düzenli ilişkiye rağmen gebelik oluşmuyorsa o zaman kısırlık yani infertilite den söz edilir ve bu çiftlerin bu yazıda bahsedeceğim önerilere ve yöntemlere başvurması zaman kaybı sayılır, bu tip çiftlerin en doğrusu zaman kaybetmeden bir jinekoloji uzmanına tedavi için başvurmalarıdır.

    Bir an önce gebelik düşünen çiftler nelere dikkat etmelidir?

    1- Korunma yöntemleri bırakıldıktan ne kadar sonra gebelik elde edilebilir?
    Uzun süre etkisi olan korunma yöntemleri mesela korunma iğnelerinin etkisi ortadan kalkması için ve gebelik elde etmek için 3-4 ay geçmelidir, spiralin çıkarılmasından veya doğum kontrol haplarının bırakılmasından 1 ay sonra gebelik elde edilebilir.

    2- Cinsel ilişki düzeni ve sıklığı nasıl olmalı?
    Haftada en az 2–3 kez cinsel ilişki olmalıdır. Bu şekildeki çiftlerin %70′i 6 ay içinde gebelik elde eder. Cinsel ilişki özellikle yumurtlamanın en olası olduğu adetin 10.-16. günlerinde gün aşırı yapılmalıdır.

    3- Cinsel ilişki sonrası ne yapmalı?
    Cinsel ilişki sonrasında kadın hemen ayağa kalkmamalı ve sırt üstü en 15 dakika uzanmalıdır, Bu şekilde spermlerin rahim ağzından geçmesine yardımcı olup gebelik ihtimali arttırılmış olur.

    4- Kayganlaştırıcıların kullanılması gebelik şansını etkiler mi?
    Kayganlaştırıcılar ve tükürük spermin yapısını bozarak gebelik şansını azaltabilir, dolayısıyla kullanılmaması daha doğru olur.

    5- Beslenme de nelere dikkat edilmeli?
    – Glisemik indeksi yüksek ve pirinç, beyaz ekmek gibi kan şekerini hızlı yükselten basit karbonhidratlardan uzak durmalı yerine tam tahıllı yiyecekler ve kuru baklagiller tercih edilmelidir.

    – Taze sebze ve meyvelere ağırlık verilmelidir.

    – Et, yumurta, yeşil yapraklı sebzeler folik asit açısından zengindir ve bu özelliğinden faydalanmalıdır.

    – Çinko,demir ve omega 3’ten zengin gıdalara ağırlık vermeli, çinko deniz ürünlerinde, et, yumurta, süt ve baklagillerde yoğundur, bu gıdalar ayrıca demirden de zengindir.

    6- Seks pozisyonlarının gebelik oluşmasına etkisi var mı?
    Hayır, etkisi yoktur, önemli olan erkeğin tamamen vajinanın içinde boşalması ve kadının boşalmadan sonra 15 dakika sırt üstü yatması ve vajina içini hiçbir zaman yıkamamasıdır.

    7- Sigara, alkol ve uyuşturucular gebelik şansını ciddi şekilde kötü etkiler.

    8- Stresten kesinlikle uzak durun.

    Op. Dr. Rami ASKER tarafından yazılmıştır.

  • Aloe Vera mucizesini keşfedin!

    Aloe Vera mucizesini keşfedin!

    Adını özellikle kozmetik ve güzellik sektöründe sıkça duyduğumuz Aloe Vera bir Afrika bitkisidir.
    Bu bitki sarısabır adıyla anılmakta olup daha çok Aloe Vera adıyla kullanılır. Ürün vitamin ve mineral açısından zengin bir bitki olmakla beraber içinde A1, B1, B2, B3, B6, E, C vitaminlerini içerir.

    Aloe Vera  günümüzde çeşitli ilaçların hazırlanmasında kullanılan çok önemli bir maddedir. Peki bu özel ve şifalı bitkinin cildimize etkileri nelerdir? Cildin kolajen ve elastin liflerini korur. Cildi yumuşatır ve onarılmasına yardımcı olur. Aloe Vera’nın cilt üzerinde nemlendirici ve yaşlanmayı geciktirici özelliği vardır. Aynı zamanda çok iyi bir temizleyici olduğu için ölü hücreleri kaldırır ve gözenekleri temizler.

    Yeni hücre oluşumunu hızlandırır. Özellikle antivürüs etkisi nedeniyle dudaklardaki uçukların giderilmesinde yardımcı olur. Göz kapağındaki şişkinliklerin giderilmesi sebebiyle uzun yıllar bu tedavide de kullanılmıştır.

    * Cildi tedavi eder
    * Bağırsaktaki problemlerle savaşır
    * Akne oluşumunu önler
    * Selülitle savaşır
    * Kepeği yok eder
    * Saça faydalıdır
    * Zayıflamada etkilidir
    * Rahatlatıcı etkisi vardır
    * Egzama ve sedef hastalıklarının tedavisinde
    * Alerjilere faydalıdır
    * Strese karşı etkilidir
    * Sindirim sistemine faydalıdır
    * Güneş yanıklarında etkilidir
    * Yaşlanmayı önler
    * Kemik erimesi rahatsızlığında Aloe Vera bitkisi kemik yıkımını durduğu için oldukça önemlidir.

    Aloe Vera hakkında yapılan yüzlerce araştırma sonucu Aloe Vera bitkisinin yüzlerce faydası olduğu ortaya konulmuştur. Aloe Vera ürünlerinin yetişkinler için güvenli olduğunu, hamile anne adaylarının ağızdan tüketmemeleri gerektiğini ve 12 yaşın altındaki çocukların ağızdan Aloe Vera suyu veya ürünü tüketmemeleri gerektiğine dikkat edilmesi gerekiyor.

    (YASEMİN MİRAS / AKŞAM)

  • Atayef tarifi

    Atayef tarifi

    Lübnan mutfağına ait olan ‘Atayef’ tatlısı denemeye değer bir lezzet.

    Malzemeler :

    2 su bardağı süt
    1.5 su bardağı un
    1 çay kaşığı kuru maya
    1 çay kaşığı kabartma tozu
    2 yemek kaşığı şeker

    Muhallebisi için :

    2 su bardağı süt
    2 yemek kaşığı tepeleme nisasta
    4 yemek kaşığı şeker
    50 gr tereyağı
    1 paket vanilya

    Süslemek için :

    Antep fıstığı
    Pudra Şekeri

    Yapılışı :

    Hamur için gerekli tüm malzememizi kabimiza döküp mikserle yaklaşık 3 dakika kadar çırpalım.Sonra mayalı hamurumuzu dinlenmesi için bir saat kadar üzeri kapalı bekletelim.Hamurumuz dinlenirken gelin bizde iç muhallebisini yapalım Dostlar.Muhallebisi için süt,şeker,nisastayı kaynayana kadar pişirelim.Sonra içine tereyağı ve vanilyayı katip iyice çırpalım.

    Muhallebimizi soğumaya bırakalım.Hamurumuz dinlendikten sonra tepside aparatı ile isterseniz kepçe yardımı ile pankek yapar gibi hamuru tavamıza küçük daireler olacak şekilde dökelim.Ocağımızın ayarını lütfen kısalım, yoksa hamurumuzun altı yanar ve üzeri pişmez.Orta dereceli ısıda hamurumuzun üzerindeki çığlık iyice çekinceye kadar bekletip yani tek taraflı pişirip hamurumuzu alıyoruz tavadan. Merak etmeyin üzeri çığ kalmıyor gayet güzel pişiyor.

    Bu şekilde tüm malzemeyi pişirelim. Sonra pişen küçük kadayıfları resimdeki gibi külah şekli vererek sıka sıka bir tarafını iyice kapatıyoruz. Ama ağız kısmı açık kalıyor. Külah şekli verdiğimiz kadayıfların içine muhallebi dolduralım ve muhallebili külahları Antep fıstığına batırıp servis tabağımıza dizelim. Üzerine pudra şekeri de serpiştirebilirsiniz.Tüm kadayıflarımızıda bu şekilde yapıp bitirelim.

    Kaynak: yemek.haber7.com/yemek

  • Yağlarınızı ‘dondurarak’ incelin!…

    Yağlarınızı ‘dondurarak’ incelin!…

    Ağrısız ve acısız, üstelik sadece 1-3 uygulamayla bölgesel fazlalıklardan kurtulmak istemez miydiniz? Doktor Gönül Ateşsaçan, hayalini kurduğunuz şekilli vücuda kavuşmanın formülünü anlattı.

    Akşam’da yer alan habere göre bölgesel fazlalıklar, ideal kiloda olanları dahi rahatsız eden ve çözüm bulmakta en çok zorlandığımız sıkıntılarımızdan. Bu inatçı yağlardan kurtulmak artık mümkün… Doktor Gönül Ateşsaçan, Kriyo-Ice yöntemiyle, karın, bel, basen gibi bölgelerdeki inatçı yağları eritmenin formülünü anlattı.

    KrIyo- Ice nedir?

    Tedavi cerrahisiz olarak yağ hücrelerinin dondurularak o bölgeden atılmasını sağlıyor. Kristalize olan yağ hücreleri istenilen bölgeden uzaklaştırılıyor.

    Bölgesel yağlanma olan tüm bölgelerde uygulanabilir. Karın, kalça, bel bölgesi, bacaklar, çene altı, kollar, sırt bölgesi.

    Etkisi 2. haftadan itibaren başlar ve 3. ayın sonunda hasta tam sonuç alır.

    Bölgesel olarak yüzde 20-30 yağ hücreleri azalır.

    2-6 cm incelme sağlanır.

    Kriyo-ice ile hiçbir ilaç ve cerrahi müdahale olmaksızın cildin altındaki yağ hücrelerine ulaşılır. Uygulama sırasında ve sonrasında hasta bir ağrı ve acı hissetmez.

    Morluk oluşmaz, çevre dokular ve iç organlar zarar görmez.

    KRİYO-ICE KİMLERE UYGULANIR?

    Dr. Gönül Ateşsaçan, yöntemin öncelikle kilosu normal olup, bölgesel fazlalığı olanlarda uygulandığını belirtirken, bununla birlikte normal kilosundan 10-15 kilo fazlası olanlarda da kriyo-ice ile incelme sağlamanın mümkün olduğunu söyledi. Dr. Ateşsaçan, özellikle 40 yaş üstü kadınlarda eritilemeyen bölgesel yağlarda, doğum ve menopoz sonrasında, düzenli spor yapıp beslenmelerine dikkat etseler bile karın-bel bölgelerindeki simit şeklinde yağlanma olan erkekler ve kadınlarda yöntemin etkili olduğuna dikkat çekti.

    KAÇ SEANS UYGULANIR?

    Kriyo-ice’ın 1-3 seans uygulandığını açıklayan Dr. Gönül Ateşsaçan, her uygulamanın yağ dokusunun kalınlığına göre 40-60 dakika sürdüğünü, seansların 15-30 gün ara ile uygulandığını belirtti. Kriyo- ice ile elde edilen sonuçların kalıcı olduğunu da belirten Dr. Ateşsaçan, “Diğer bölgesel uygulamalardan farklı olarak, yağ hücreleri tamamen yok olur, sarkmada olmaz” dedi.

    HOLLYWOOD YILDIZLARININ İNCELME SIRRI

    Victoria’s Secret mankenlerinin defilelerden önce uyguladıkları yöntem artık elinizde. Doktor Gönül Ateşsaçan, ‘4 Boyutlu radyo frekans’ uygulamasıyla zayıflama ve incelmenin ayrıntılarını da anlattı.

    Özellikle Hollywood yıldızları ve mankenlerin hızla incelmek için kullandıkları 4 boyutlu radyofrekans yöntemi Türkiye’de de uygulanıyor. Yöntemin vücutta zayıflama, sıkılaşma ve ameliyatsız bir şekilde vücut biçimlendirmesinde ileri bir teknoloji olduğunu anlatan Doktor Gönül Ateşsaçan, bölgesel zayıflamada bir çığır açıldığını ifade etti. “Multi-Polar RF, farklı derinlikteki cilt tabakalarında benzersiz klinik sonuçlar veren hızlı, ağrısız ve homojen bir ısıtma oluşturur. Pulse Manyetik Alanlar Teknolojisi geleneksel tıpta on yıllardır kullanılmaktadır ve rejenere edici özellikleri bilimsel olarak kanıtlanmıştır” diyen Doktor Ateşsaçan, “Vari-Pulse daha derine ulaşılmasını sağlayan ve lenf drenaj oluşturan, aynı zamanda, dolaşım sistemini uyaran ayarlanabilir pulse vakum olanağı sağlar. Cerrahi olmayan vücut biçimlendirmeyle yüz güldüren sonuçlar sağlamak mümkün” diye konuştu.

    Dr. Ateşsaçan bu yöntemle, selülit tedavisi, bölgesel incelme, cilt sıkılaştırmasında etkili sonuçlar alındığını belirtirken, ilk seanstan itibaren6-12cm’lik incelmeyle kalça, basen, göbek gibi bölgelerde küçülme sağlanabildiğini söyledi.

  • Güneş gözlüğü seçerken dikkat edin!..

    Güneş gözlüğü seçerken dikkat edin!..

    Göz Hastalıkları Uzmanı Ayşe Dolar Bilge, yazın göz sağlığını korumanın en önemli yolunun doğru güneş gözlüğünü seçmekten geçtiğini söylüyor.

    Takvim’de yer alan habere göre güneş ışınları, katarakta ve göz çevresinde kansere davetiye çıkartıyor. Bu nedenle güneş gözlüğü kullanmak hayati önem taşıyor.

    Doğru seçilmeyen gözlükler, fayda yerine zarar veriyor. Güneş gözlüklerinin UV ışınlarından koruyucu özellikte ve gözümüze uygun olması gerekiyor.

    Rastgele alınan ve güneşin zararlı ışınlarından gözleri korumayan gözlükler, göz sağlığı konusunda riskler taşıyabiliyor. Öncelikle güneş gözlüğü seçerken mutlaka “ultraviyole filtreli”olmasına dikkat etmek gerekiyor.

  • Çocukları sosyal medyadan uzak tutun!

    Çocukları sosyal medyadan uzak tutun!

    “Özellikle sosyal medyada uygun olmayan görsel ve haberleri lütfen çocuklarınıza izletmeyin, göstermeyin” diyen Uzm. Psk. Gamze Eser, özellikle 0-6 yaş grubu çocukların sosyal medyadan uzak tutulması gerektiğini belirtti.

    Yeni Asır’da yer alan habere göre Uzm. Psikolog Gamze Eser, “Ülkemizin içinde bulunduğu bu günleri, devletin birlik ve bütünlüğünü savunarak aşacağız. Yaşadığımız tedirgin, belirsiz ve sıkıntılı sureci çocuklarımıza yansıtmamaya özen göstermeliyiz.

    Öncelikle henüz olan bitenin bilincinde olmayan 0-6 yaş grubu evlatlarımızı, çoğunlukla sosyal medyada var olan haber ve uygun olmayan görüntülere maruz bırakmamalıyız.

    Daha bilinç düzeyi oturmuş çocuklarımıza ise ileriki yaşlarında yaşanılan durumu kafalarında yanlış kavramaya yönelik söylem, eylem ve açıklamalardan kaçınmalıyız. Şu an için yapılacak görüş ayrılıkları açıklamalarının bizlere ve evlatlarımıza hiçbir yararı olmamakla birlikte kafalarında yanlış anlamalara, sorgulamaya yetmeyecek bilgi ve altyapı kirliliğine sebep olacaktır” diyor.

    Eser, “Kutuplaşmak, duygu- düşünceleri agresif şekilde yansıtmak ev, iş ve tüm sosyal ortamlarda gerginliğin artmasına sebep olacaktır. Bizler doğru çocuk yetiştirmeyi, bilinçli anne-baba olmayı kendimize temel davranış biçimi edinmişken, hassas yaklaşımları gerektiren an ve olaylar karşısında da aynı özen ve sağduyuyu elden bırakmamalıyız” ifadelerinde bulundu.